>» FAR BAKAN TEK. LR Ki ın ew 6 SX Li EE ER. BERİN TARİHİ ROMANI. 34 Yazan: Muzaffer Muhittin Bütün gözler yarı çıplak ifroditiye takılmış bir halde Emir var, kuş bile uçamas, Ben çıkarım, > Nasıl? > Onu bana bırak! Yalnız unut- ki ben Bursalıyım ve adım An- SX. Seninle seviştik, Biribirimizi Kviyoruz. > Peki, > Allaharmarladık! Uğurlar olsun Afroditi, yolun “olsun, Hünkür seninle övün - Hayatımda senin gibi bir er , Sörmedim. Kaldı ki kadınsın. Mtoditi saray mübrüyle mühür. kâğıtların birine “serbesttir, yazdi ve kapıya ilerledi. $İ önliyerek: > Yasak! diye haykirdi. toditi kâğıdı gösterdi, Nöbet- lâm verdi ve çıkıp gitti. timus ve Balaban Bursa civa inşa edilen kalelerinden mü- Miyen akmlar yaparak tazyik. “vam ediyorlar, Muhasara altın “lan Bursalılar yavaş yavaş Wikin tesiri altında gıda müş. ma düşüyorlar. Memlekette Burma kumandanı Andronikosa Rönderip ne yapacağını sor- , Fakat çok evvel Miray, An- “X08 huzurunda aktedilen mec. İarkde verilen kararı bakan A arzetmişti, Bu Hibarla ha. Mezyikini büsbütün o arttırdı.| “Muna kadar götürebilmek için | it * Afroditiye sarayda kalmağa Vermiş ve fakat: BU eline dokunmıyacak, de - buki Afrogiti Miraydan daha *İ. Nihayet bu iş kendi iffeti #siydi. O Gazan gibi, Olcayto keceği bu mlikellef ziyafetin ateşi! sızlık ve düşmanlık alip yürümüştü. ile daha şimdiden epeyce içmiş ve| Bu hareketi mütemadiyen tahrik epeyce sarhoş olmuştu. etmek istiyen Afroditinin ne yap Afroditi sağında oturuyor ve mü. | mak istediğini Tatin de takdir ede- temadiyen içiriyordu. Davetlidir miyordu, Ama, beklenen şey oldu. HABER — Akşam Postam İlsyaya © hükmeden hanlarm| kn tereyağından kil çeker gibi Mİ dekmiz ve iffetine el uzat - Muştı.. Andronikos da kimdi? | ay buna emindi. Afroditiden Stmeğe hakkı yoktu. İş ica,! Un da böyle bir yolla Bizans | YA intisabinda isabet vardı. | olan biteni bakana arza «8, Afroditi de saraya di osa muvafakat cevabi ver lento ne Bursayla meşgul - © orduyla, 'O yeni düşen bu «- a Btce istismar edecekti. İrade ii. Hazırlık yapılıyordu. İçe - — söyliyetekler, çalmacak, oy. ve sanki bu zevk ve sefa-| Müsamış kuduz İmparator bu| İ, “lafa girecek. ikon hiç şüphesiz Bizans , #orlari arasında zekâsı ve İç ls en korkuncu sayılırdı a- Afroditi için henüz toy gibiydi. şi onu da parmağında çevire” i Buna bizim de güpkemiz| kaza Afroditi gece yaklaştık ekeyyüç duyuyor, ve bu işi na. Kare edeceğini henüz kestire - için telâş içinde üzülüyor- alandı, süslendi, Güzeldi za- i büsbütün güzelleşti. o Yözüne maz hale geldi. Beceki eğlenceye bütün ka *, memleketin büyüklerinin ka- . kizlar: da davetliydi. Afro İl Sersini çileden çıkaracak bu em haliyle cidden bir İmpa- te gibiydi. Belki güzellik ku A da bir imparatoriçeydi, irleri Afroditiyi karşılıya - © Teker teker gelenler, güzel “M karşısında bayret ve hay- KİA yuhlanıp kalıyorlardı. ler, saz ve her şey €n "mel şekille — hazırlanmıştı. “cak değil, Bizans o imparatoru vor! Sltnee başladı. & Herkes içiyor, bütün gözler yarı çıplak Af. “Ye takılmış bir halde. Yesidin ç titmuş sanki. O kadar güzel- ki, ö kadar tatitaşmış ki An Mon bu gece kendi kendine çe- hükümdarm bu kadar içmesini bel- ki ilk defa görüyorlar, Afroditinin uzattığı kadeh geri dönmüyordu. Rakkaneler çırılçıplak dans ettiler, Meclis coştu. Haykırışmalar arttı. Artık ne hükümdar, ne nazır, ne şu ve ne bu kalmıştı. Anna ismi telâffuz edilince bü - ün kadehler kalkıyor ve mütemadi, yen içiliyordu. Afroditi zeki kızdı. Bir aralık ka- iehini kaldırarak: — Bursa kumandanmın ne! i Diye haykırdı. şerefi. Bu söz ortada bir bomba gibi te.) sir bıraktı. Kafalar hep imparatora döndü, Afroditi sanki pot kırmış ve bunu bilmeksizin yapmış gibi dura- ladı, kadehi elinde kalktı, Impara. tor kalktı ve o da kadehini aldt ve şurları söyl “ — Arkadaşlar, filbakika Bursa kumandanı şerefine içilmek lâzım- dır. Bu şehri canile bağile müdafaa etti. Evvelâ Annanm arzusu veçhi- ls kumandan şerefine içelim, İçtiler. Ağzını silen imparator devam et- W — Fakat bizim için Bursayı mü- dafaanm manasi yoktur. Bugünkü vaziyetimizde Bursada yapılacak i şimiz de yoktur. Zevkimize bakalım! Bu söz sanki kısın bir alev gibi bütün davetlileri sardı, kavurdu ve hepsinin vaziyetini birdenbire de - Giştirdi, Bursa elden giderken on. ların burada zevk ve safalarma bak mak vaziyetinde bulunmaları çök a- Zırdı, Bunu hazmedemiyenler çok- tu. Maahaza görülüyordu ki artık Bizans saltanat: ve kudreti tereddi ediyor. Atroditi bu kareketile meclisi 86 Zutmuş ve eski neşe verine şimdi lekeye biri kalkarak kar sini kolundan tutup sürükler gibi ; imparatorun yanına geldi ve: — Haşmetlü Andronikos, dedi. İ Bizanslıların kan dökülüyor, Biz i Bursa hakkmda müdafa hazırladı, ğmıza kanidik. Sen burada gevkin-, le ve birtakım fahişelerle meşgul - sün. Senin yanmda çalışmak bu ». zün şerefsiz bir iş oldu. Ben çekili, yorum. Andronikos yerinden fırladı, Af- roditi de güya ağlar gibi Andrini- kosa dönerek: — Senin yanımda şerefli bir mev. pr vardı sanırdım. Bak bana fa- hişe diyorlar! Diye baykırdı, Andronikos, kumandanının tevki. fini emretti, ortalık karıştı. Kılıçlar çekildi. Hassa askeri koşuştular, Andronikos ve Afroditi içeriye dar kaçtılar, Afroditi; — Aman şevketlüm, dedi. Beni bir müddet için azad et. Bu kare- ket artacak ve belki bir isyana s6- beh olacaktır. Şimdi iş başına geç. mek ve bu küstahların cezasmı ver- mek lâzım. Ben dalma seninim! İ Sarhoş hükümdar böylece Afro - ditinin hazırladığı tuzağa düşmüş ve istediğini yaptırmış, bir tağla i- ki kuş vurmuş, hem kendini kur - tarnış, “bem de memleketin > kargı masına. sebeb olmuştu. Süratle gi « yindi ve çıkarken: — Haşmetli Andronikos, dedi. Sizi zafil avlamalarından korkarım. Vaziyet cidden vahimdir. Fakat sa. yende bastırılasaktır, Fakat gu #r rada Rursayla uğraşmak da kârı a- kıl değildir. Dış vaziyeti süküna sok mak İçin Bursanın teslimini emret. sen isabet edersin, Yalnız memle - İketin içindeki bâdiselerle uğraş - mak daha kolaydır. Kapana tutuldu! — Bir perdelik piyes — Nakleden : İLHAN TANAR Şahıslar; Necmi, Feride, (Necminin karr- sı); Güzin, Nihat. Sahne: Küçük bir apartımanın yemek odas. Mutfak kapısı açık. tur. Perde açıldığı zaman Feride- nin ipekli bir akşam elbisesinin üs tüne önlük bağlayarak mutfakta yemek hazırlamakta olduğu gö- Sıksık saatine bakar, Tencere- yi havagazi ocağının Üstüne ko. yup yemek odasna geçerken, birden siçrar ve eteklerini topla- yarak bir köşeye büzülür. Fare tekrar tıkırdaymca © iskemlenin üstüne çıkar.) Feride — Ay, bir fare daha |, Dün bunu yakaladık zannettikti .. (İskemlelerin Üzerinden yürüye- rek kapıya yaklaşır.) Necminin sesi — Alo, alo, bura” se Necmi radyosu! (gülerek içeri girer.) Feride -— Necmi, bu apartıman da bir saat bile durmam artık... Hani dün bu fareyi yakaladındı?. Necmi — Yakaladımdı yaf, Feride — Şimdi büfenin altına kaçtı. Necmi — Eşidir. Feride - Onların da mı eşleri! var? Necmi — (Ferideyi kucağına alarak iskemleden indirir.) Terbi. yeli hayvandır. Misafirlerimiz var ken ortaya çıkmar. Feride — Sen yanımda ikeno Kadar Körkmuyürüm 'arta,. Necmi — Korkak kızım be- nim! (Öper.) İ Feride — Necmi, Güzinle, Ni- hat ta bizim biribirimizi buldu” umuz gibi biribirlerini keşfedi- verseler ne iyi olurdu!. Necmi — (Gazetesini açarak), Güzine ne oluyor? Koca bulamı- yor muğ, Feride — (Sofrayı hazırlaya- rak) Aramasın; bilmiyor. Pen ceresinin önünde oturup, gözle. damcağız gökten zembille inecek miş gibil. Necmi — Benim senin önüne indiğim gibil, Peride — Herkesin gözü sen- deydi.. “Yazık şu Necmiye,, di yorlardı. “Hâlâ evlenmedi. Be. kârlığını da pek belli ediyo Necmi — Bekârlığı nasi belli o lur insanm? (Aynaya bakar.) Feride — Sen hiç aynaya bak- mal, Artık yok tabii, canım... Çünkü evlisin. (kapı çalınır). Bak kala kapan o ısmarlamıştım. Mu hakkak odur. (Kapıyı açar, elinde kayanla döner.) Peynir ziyafetini nerede vereceğiz? Mutfağa, rafın atma kuralım. Allahaşkına bu fareli apartımandan çıkalım, Nec. mi, olmaz mı? Güzin burasını be- ğeniyor. Nihadr evlenmeğe rar edebilirsen hemen burasını onlara devreder, biz başka yere taşını - Tiz. Necmi — Demek plânlar kuruyorsun?, Feride — Ben şöyle açıklık bir yerde, biraz (kıyısı köşesi olan bir ev istiyorum.. Pabuçlarınır şap. ka kutumun üstüne koymuşsun bu sabah, en yeni şapkamın çiçek- leri ezilmiş. Necmi — Vak, vah.. Ama ne yapayım, iskarbinlerimi (oyatağın altında istemiyorsun.. Feride — Bak, bir hamam bö- ceği, çabuk öldür.. Necmi — Daha dün her tarafı itiçladık, bu da'neteden çıktı 2. (öldürür.). Feride — Öyle çabuk öreyor. lar ki. Necmi — Misafirlerimiz nere- deyse gelirler. (Ayağıyla bir şey ezer.) Feride — Neydi 0?. Necmi — Birşey yok.. Feride — Bir şey ezdin!. Necmi — Cıgaramdan kül dö- küldü de! Feride — Kül erilmez, üflenir. sen böyle lan söyleyemezsin., miydi 02. Necmi — Küçük bir hemmiyetsiz! (Çıkar) Feride — Avaz avaz bağıraca - İm geliyor. Haşarat yuvasına düştük. (Kapı çakmır.) Geldiler. (Kapıyı açar, Güzin girer) Oo, Güzin, yalnız mısın? Nikat nere. de?. , Güzin — Bilme: Feride — Seni mi?, Güzin — Nihadın rahatını feda edemiyeceğini bilmez misin?. Feride — Ona âşık olduğun için dayak istiyorsun doğrusu.. . Neden sana daha kolaylıkla izdi « vaç teklif edecek birini bulamadın, Güzin — (Bir cıgara yakar) Bir zaman, benim bir atım vardı. Elimdeki şekeri almak için yanı- ma kadar gelirdi de tamam yaka. layacağım zaman kaçıverirdi. A- rabası, şekersiz filin kolaylıkla yakalardı.. İşte onun gibi, usul, metod meselesi! Peride — Ben nihadı hesabıma yakalasam, svlenmeğe hemen razı olur musun?, Güzin — Tabi değil nim istediğim de o). Feride — Böyle küçük bira- pârtıman tutarsınız. Ne şirin de gil mi? Derli toplu. Hem Kirası da ucuz! Mutfaktaki tencereleri - me, tavalarıma bak, ayna gibi pi. ril pırıl! İşi kolay, temizliği daki“ kada oluyor. Hem de bakkal, ka- sap herşey ayağma gelir, Güzin — Kıskanç diyeceğinden korkmasam, Nihatla evlenince â- Apartımanını elinden almağı ister. dim, Feride — Yok, bak doğrusu biz rahat, sevimli yuvamız: kimseye vermeyiz. Necmi — (Dışarıdan seslenir) Feride, tereyağ paketini açtın mı? Peride — Vâkit olmadı, kapı çalınca perdenin arkasma sakla" Güve değil güve, e imağa gelmedi mi, be- imparatora karşr derin bir itimat-İ (Devamı var) İrini yıldızlara dikiyor. Sanki a » Gözüme bak bakayım, şimdi ya. (Lütfen seyfayı çeviriniz) PLANŞ 25 o Stlirzen, Deckeln) 0. KÖMÜR SANDIĞI | (tenekesi) 16. MUTFAK FIRINI | 20, File bac â eharbon (kömür ocağı) | 20. İ: the eoal - box 16. F: la eüisiniğre (le four. neau de sinire A 16. İ: the kitehen range (the cooking range; a stove, a coal stov. 16. A: der Küchenherd (Herd, Kochhred; ein Ofen, Koh, lenherd) 17. OCAK KAPAĞI 4 hava deliği (menfezi) | 17. F: Ja porte de ebargement a Je clapet d'entröe dair 17. İ: (he fire - box (the grate) A İhe vantilator 1i. A: diş Fevering | a die Lu 18. KÜL ÇEKMECESİ 18. F: le tiroir aux cendres euisine, uns cul- charbon) e) İ re) fet) ftklappe | serkocher) | 20. A: der Koblenkasten 21. FIRIN Çurartmalar için) | 11. Fs le four (â rölir) 21, İs the öven (the baking o- ven, the rossting öven) 21. A: der Bratofen (Backo- fen, die Bratröhre, Röh- 7. DÜDÜKLÜ TENCERE 8 haber düdüğü 22. F: la buoilleire s le sifflet d'alarme lâ la bouilloire â if, 22. 1: fhe tem - kettle «a ihe whistle (on the wbistling kettle) | 22. A: der Wasserkessel (Was a öle Siznalpfeife (am (le cendrier) | Pfelftopf, -kessel) "8. 1: the ash - pan 18, At der Aschenkasten 23. TAVA 23. F: In poöle (la poöle â& 19. KÖMÜR KÜREĞİ frire, le pöğlen) 19. F: la pelle â charbön 1 28, 1: tbe frying - pan 19. İ: the eosl shovel 19. A: die Köklensehaufe! (Kohlensehippe) wi İ ne) İ 23. A: die Pfanne (Bratpfan, R ei li j2 | id