27 Haziran 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Çöküyverdi. > AKŞAM POSTASI &lîbi ve WNeşriyat Müdürü Hasan Rasim Us Ecnebi ekalliyet okullarında çalışan Türkçe ve kültür dersle . ri öğretmenlerine resmi okul öğ. retmenleri gibi kıvem zamımı ve- rilmesi kararlaştırılmıştır. — Maa- Sokağın sesleri ABAHLEYİN pencerenin ö nüne oturdum. Hava sıcak; Tederim bugün de Pacağız. Yağmurlardan, ân sonra birdenbire İstanbulun Şikâyet etmiyo- Üi sıcakları, beni terletse de, bu- a da severim, Zaten arasıra bir Gdr esiyor: hafif, sanki yaprak- (* oynuıyan, havada uğuldayarak *$an arıların getirdiği sanılan | bir rüzgâr. Bir bakiyorsunuz, | Vem or; fakat artık ortalığa a: I) (| N YAK İ Ü dünkü gibi soğuk- bir hararet çökeceğini san- sırada gene yüzünüzü, gö” da hava bulutlu, diğer bölgelerde SÜ okşamağa başlıyor. Bu yaz| , p geçecek, hararet derecesi bir hayat ne güzel şey!... ! |i hülyalara değil, bu tatlı an: İ akışıma bırakıyor. Düşünmü- | Stamıyor, dinlemiyor, havada: *eri, kokuları hiçbir irade ceh" tmeden duyuyor, renkleri gö » Vücudunun her zerresile ha: (? iştirak ediyor. İşitmekle din: in, görmekle bakmanın, ko |* duymakla koklamanın arasın: rif Vekâleti zatımı t.min etmek ve okul bütçelerine icap eâen tah sisatı eklemek Üzere okullar büt. çe vaziyetlerini tetkik etmeğe başlanmıştır. Öğretmenlere verile- Ecnebi ve akalliyet mektepleri | ; muallimleri kıdem Zammı alacaklar cek kıdem şekli üzerinde esaslı su- rette görüşülmektedir. Şimdilik ders saati başına — ayrı bir ücret zammedilmesi tasavvur halindedir. Kati şekli bir kaç gü. ne kadar tesbit edilecektir. Ec . nebi ve ekalliyet okulu direktör. leri dün buhususta görüşmek üÜze. re maarif müdürlüğünde bir top- lantı yapmışlardır. Sıcaklar bastırdı Dün hararet 34 santi- gradı buldu " Devlet meteoroloji müessesesin . den verilen malümata göre dün sı. cak memleketin her tarafında 1-4 derece arasında yükselmiş, hararet derecesi Bilecikte 31, Çanakkale - ve Edirnede 34, İzmirde 35, Ada . nada 36, Nazillide 38, Antalya ve Akhisarda 39 dereceye yükselmiş. tir. Ankarada hararet 32, İstan - bulda 34 dereceyi bulmuştur. Bugün Trakya ve doğu Anadolu- İnsan|miktar daha yükselecektir. diğini bilmekle iktifa etmemek,mese lâ şiirde mana arayan — zavallılara bırakılacak bir iştir. Arkadan bir domatesçi — geçiyor. Onun bağırması gayet fasih: “On kuruşa domates-- İki çeyrek doma: tes!,, Heceleri taâne tane söylüyor, !E büyük farkı hiçbir zaman bu bir de beste uydurmuş... Fakat 0- ı e| h d, cihanı davet etmiyorum; on kendiliklerinden — geliyor. i kadar anlamamıştım. Ben|nun da söylediğini değil, sadece şar- kısını dinliyorum, Sokak uyanıyor, çocuklar oynu: “idır; ayda, yılda bir, bir araba O da sokağın çocukları — için * “ ]; larr, çığlıkları âdeta memnu: Bör Şöt, bazan cama çarpıyor, ben ı | | Svirmeden görüyorum, Düşün İPtum, fakat düşünmeden, hafı: | hiç kurcalamadan dudaklarır ; lduyor... Yok, hayat beni her taraftan || SIYor, arılar uğuldu YCete Ör, Sesli, fakat gürültüsünz, in Min önünde hiç kımırldanmadan «07 hiçbir husumet — göstermiyen, | türup bunları görmek, buriları işit- vermiyen — munis, Pöncefe. mek istiyorum. Kabil mi? Kalkıp 'İçalışmak, yazı yazmak lâzım... Ye- Üniversitede lisan kursları Yazın devam etmek / imkânları hazırlandı Üniversitede açılan lisan kur. ları tedrisatıma devam etmekte . dir. Maarif Vekâletinin tensip et. tiği şekle göre lisan kurları üni. versite talebesinin yabancı dil . ler okulundan geride kalan tâle belerile, hariçten yabancı dil öğ. renmek istiyenlere mahsustur. Üniversite rektörlüğü bu kurlar. dan bütün talebenin istifade et - mesi ve aynı zamanda kendileri. ine yıl içinde bir kolaylık olmak üzere yeni bazı kararlar almış . tır. Alman kararlara göre ikmale kalan talebeden başka üniversi. te talebeleri önümüzdeki yıl de. vam etmek mecburiyetinde oldu. |ğu kura yaz tatili kuruna devam ederek yıl içinde devam etmek mecburiyetinden muaf tutulabile- ceklerdir, Yalnız kurda muvaffak olmak şarttır, Fırıncıların bele- diyeden istedikleri Perşembe günü kat'i görülüp duruyor. te addolunabilir. mından ibarettirler. bir şey değildir. Bir ahlâk mücadelesi yıldırım kanunu ister /... Yazan: M. DALKILIÇ ÜRK, bütün dünyada milletlerin en erkeği, en halüku, en saf ve en necibi olarak meşhurdur. Bu vasfımız dünya- nım darbimesellerinden biri haline girmiştir, Yakat buna rağmen ortada aslâ lâkayt kalınmıyacak birta- kım sakim ahlâk telâkkileri, hâlâ, Türkün bu elmas gibi saf se- ciyesile beraber yaşıyor gibidir. görmelidir: Evet, bugün memleketimizde böyle garib bir Bunu inkâr edemeyiz. Bizde devlet malmı irtikâp ve ticarette hile, sakim bir ahlâk telâkkisinin yaşamakta olduğunu ötedenberi gösterecek mahiyet. Dikkat olunursa bu iki ahlâki zaaf da, Türkün arasında ya- şamış yabancı unsurların bıraktıkları an'anevi telâkkinin deva, Devlet malmı, Osmanlı imparatorluğu zamanında aslen Türk olmıyan birçok karışık unsurlar devlet memuriyetlerinde “beylik malı deniz! yemiyen domuz!” şeklinde telâkki etmişler ve bu zih- niyeti adetâ miras bırakmışlardır. Kera ticaret hayatımızda dahi en büyük fabrikatörden en kü. çük gezginci esnafa kadar hile yapmağı bir nevi mesleki an'ane halinde teessüs etmiş buluyoruz. ratorluğunda ellerinde bulundurmuş olanların Türkün - seciyesine sirayet ettirdikleri, daha doğrusu bu mesleklere miras bıraktıkları an'anevi bir zihniyetten ileri gelmektedir. Bunun böyle ouduğunu İspat eden en bariz cihet devlet ma., lmı yiyen ve hile yapan esnafm ayni zamanda ferden gayet İyi adamlar olabilmesi, saf seciyelerini diğer sahalarda ekseriya ta- mamen muhafaza etmiş İnsanlar olmasındaki garib tezaddır. Yani, demek isteriz ki, devlet malma karşı balâtsızlıkla halka karşı ticarette yapılan ahlâksızlık esasen seci- yemizdeki bir inhilâlden ileri gelmemektedir. Bu, ananevi bir zihniyetin gayriahlâki neticelerinden başka Halbuki gerek devlet malmr irtikâp, ve gerek halkım sıhha. tine ve parasıma irtikâp, milli müdafauya ihanet derecesinde ağır ahlâksızlıklardır. İşte bu ahlâk telâkkisile en büyük şiddetle mü- cadele eden bir yıldırım kanun, Türkü her sahada tekrar necib seciyesine avdet ettirecek, memleketin seciyesine bulaştırılmış o. lan bu ahlâk telâkkilerini ebediyyen öldürecektir, kanaatindeyiz. Bu meseleyi cepheden yararak tezad Bu da, ticareti Osmanlı impa- gösterilen mü, Üniversita imtihanları T'Üniüversite fakültelerinin çoğun - d_,_a.'_ imtihanlar bitmiştir. Yalnız bazı fakültelerin sön sSınif imtihanları ay sonunda ikmal edilecektir. Esnafın muayenesi Verilen mühlet Cuma bu' hayat... Tim oturduğum sokak bir köy “İm bir hâdise olur. Bizim 80 kedıler, tavuklar, çiğnenmek olmadan dolaşır, — keçiler l'ahat zıplarlar. Sokak uyanı" mşunun çocukları — birden rimden doğruluyorum. Rögnier'nin şiiri birden aklıma ge- liyor: “ au fond de vos oreilles, tigue — murmure mMmeur.,; Henri de » Aient longuement vibre karar verilecek Belediye iktısadi istişare heyeti — Söon rus.|dün belediyede iktısat müdürü Saf- et sa chaude ru-|fetin reisliğinde toplanmış, fırmcı- ların gönderdikleri murahhasları Artık sihir bozuldu, hafızamı zor-| dinlemiştir. luyorum. Sokağın seslerini duyma-| Dünkü konuşmalarda fırmcılar ar sayarak patlpat !top oy mak istiyorum; hattâ kâğıtlarunla |lar. Topun öyle yere vurması, | OYnıyan rüzgâra biraz kızıyorum. Fi başıma — vurur gibi oluyor, Günün tatsız saatleri başladı. O tat- Ra bir gün bu gürültü beni kim lı saatlerin hiç olmazsa bir hatıra. li "'ne kadar sinirlendirirdi. Fakat | INi tesbit etmek istedim. Kabil mi? Va sokağın bütün gürültülerini, | İste ancak böyle tatsız bir şey oldu. "i patpatını, etraftan gelen ba: Nurüullah ATAÇ 193 kuruştan 156 kuruşa indirilen ekmek imaliye ücretlerinin tekrar yükseltilmesini istemişlerdir. Uzun müzakerelerden sonra per. şembe günü umumi! bir toplantı ya- pılması kararlaşmıştır. Bu toplantı. da ekmek işinin bütün noktaları gözden geçirilecektir. Üniversite idaresi şimdiden gele- cek yıl hazırlığımda bulunmakta, fakültelerin profesör, doçent ve le, vazım ihtiyaçlarını tesbit etmekte- dir, Fen fakültesinin lâboratuvar ve saire gibi eksikilklerinin tamamlan. mMmasınma çalışılacaktır. İ — Yalova kaplıcaları Ankara, 27 — Yalova kaplıcala. rmm bütün tesisatile sıhhat vekâ. letine devri hakkmdaki kanun lâyi- hası dün mecliste müstaceliyetle görüşülerek kabul edilmiştir, günü bitiyor Sıhhat müuayenesine tâbi esnafın muayene olarak cüzdanlarını alma. sı için verilen mühlet cuma günü bitmektedir. Şimdiye kadar 17.000 esnaf mu- ayene olmuştur. Bu mikdarın 20000 i geçeceği anlaşılmaktadır. Fakat yapılan tetkiklerde hiç muayene olmıyan daha ön bin esnaf bulun- duğu tesbit edilmiştir. Hem de bu 10 bin kişinin çoğu sucu, mahalle- bici ve diğer gıda maddeleri satan kimselerdir, karşılıyorum, —Arılar açık Teden giriyor, uğuldıyarak do- hiç kımıldamadan, gözlerimi ter'nin iki mısrağı geliyor: | (Rudra gue le bruit des divines ı.l* * Cui volent dans |'air tiede “entsur les fleurs..,Sonrası nasıl şüphesiz bütün kıtayı, bü: Manzumeyi biliyorum; — fakat dak, düşünmek — istemiyorum. İtda bana hayatın ve hafıza: kendiliklerinden — verdiklerin” faşka hiçbir şeyde arzum yok. Vime cebretmiyeceğim, aramı: _ll ak uyanıyor. Birer birer satıcı *Çiyor. Arka arkaya zerzevatçı: Küfelerin içi renk renk.. İşte Tteu da geçiyor. Tuhaf bir ba' 381 var. Ne söylediğini şimdi- i anlamadım, yoğurtçu ol- İ" biliyorum, işte o kadar. El- ; "Yoğurt., diye bağırıyor ama ““Çurçol,, gibi bir şey duyuyo- hıç şüphesiz sokakta hiç kim- ki yoğurtçunun kendisi de o “nin bütün hecelerini iyice a- “Mdemiyor. Herkes onu — başka | duyuyor. Fakat ne zarar var? hS anlıyor ya! — Yoğurtçunun | Ye bağırdığını anlamağa çalış *O sesin yoğurtçuyu haber ver- N Ordular ne iğin seferber ? ... j NSANLAR ne garibdir. Burunları- nın dibini göremezler de fezaların bir ucundaki yıldızları görmek için çabala- yıp dururlar... Tkeğisam; Blardğedir vörlk ll ĞÜD aklın kendisidir!.. Dünya yüzündeki bütün hâdiselerin sebebleri gayet basittir. Fakat İnsanlar basite bakmazlar, karışık sebebler arar. lar: Cinler, periler ararlar.., : ' Bizi şu filosofluklara sevkeden bugün bütün dünyaya korkulu Tüya ukalâlıkları geçirtmekte olan büyük bir hâdisede be- şer aklının ayni marifetini görmüş olma. omızdır. Bugün dünyada hemen herkes kendi kendisine ve her millet diğerine soruyor: — Mademki harb niyetleri yok, artık harb imkânı da kalmadı, ne diye Alman- ya hâlâ bir buçuk milyon askerini bir ora- ya, bir buraya taşıyıp duruyor?.. Keza - talya ne diye hâlâ bir o kadar askeri silâh altında tutuyor?.. Hattâ Arnavutluğa yığ. Bu sualin hemen herkes cevabmı ga- yet karışık taraflarda arayıp durmakta ve içinden çıkamamaktadır, değil mi?.. Halbuki hakikat ne kadar basittedir: Bu kadar askeri terhis edemlyorlar; çün- kü her iki memlekette de bu miktar İşsiz vardır! olan işsizler tekrar sokaklara dökülecek- ler, LA Onlar terhis edilirse yıerlerlne girml! Ve asıl o vakit gümbürtü kopacak!.. Bu suretle vakıâ hariçte harb marb diye ortalığı telâş götürüyor, fakat dahil, de asayiş berkemaldir!. İşte sebeb, daima olduğu gibi, bn se- fer de bu kadar basit!.., * * * Sıcaklardaki sayıklamalardan STANBULDA ortalık — cayır cayır I yanıyor. Hararet derecesi: 301 dMerkes boram boram terliyor. İstanbul sokaklarmda — verem olmuş sular bile - ki biz ona limonata tabir ede. riz! - sapsarı yüzleriyle iltlca ettikleri buz. Ju bardaklarda boram boram terliyorlar!.. Al kor vişne şerbetleri — bile . önlerinden ansızm belediye relisi geçiyormuşçasma « mosmaor kesilmişler!.. Halk, aile gezinti yerlerinde Avrupa buz makinelerinde dondurulmuş bayan ruj. larmdan çivide kadar allevi nekadar boya varsa dondurma halinde çıtır çıtır yiyor!.. Böyle bir hengâmede insan Eminönü meydanındaki saate bakıp da hazin hazin mahkümlar adasmı düşünüyor, Mahkümlar adası deyince İmrallı adası zannolünma- sın: Bu Büyükadadır!.. Zira bu susuzluk menfasında İnsanlar şimdi büyük bir mangala düşmüş at kesta, neleri gibi patır patır patlamaktadırlar!... O vakit İnsanm şu Eminönü saatine: — Endamına mağrur olma!.. Eğer sen de Büyükadada yetişeydin böyle servi boy- “Tu olmaz, meşhur Con Simonün elinde tut. tuğu bir ceb saati gibi olurdun!., Diyeceği geliyor! Gazeteler yazıyor ki, yine büyükada- ya bir buçuk ay sonra su verilebilecekmiş! Demek ki bugünelrde adanın tersine dönmesi ve ayaklarını havaya çevirmesi çok muhtemel. Zira tam susuzluğa alışacağı zaman gelmişti!.. Niçin acele buyruluyor? Bakın: Oraya giden vapurlar 80 sene. dir hiç acele ediyorlar mı?.. #W O halde... İR gazete okuyucularına şu tavsi- yede bulunuyor: — Kendinizi iyi tanıymız! diyor. Her kes sık sık aynaya bakar ama, hakiki ku. surlarını olduğu gibi görenler pek nadir- dir! Şimdi, doğrusu, yine sabredemeyip söyliyeceğiz: O halde, şu Eminönündeki saatin kar. şısıma da bir ayna koymalı!.. Hem masrafı da büyük değil, Zira, sa- atin nispetine göre endam aynasma da lü. zum kalmıyor. ceb aynası kâfi!.. Mim Görmüyor musunuz: Bir | Düşiî"ndüğüm gi_t;i Karşılıklı hayat sahası Yazan: SUAD DERVIŞ Alman hariciyesinin resmi or. ganr olan Diplomatik Uuünd — Po: litische Korrespondanz gazetesi “hayat sahası,, mevzuu etrafındı bir makale neşretmiş .Bunda, Al- manya tarafından icat edilmiş ©- lan şu hayat sahasını izaha çaba. İryof. | Bu izah aşağı yukarı şöyledir: “Hayat sahası, öyle bir havza: dır ki bir millet kendi hallkının serbest inkişafr ve milli varlığının muhafazası için — oradan deima müşkülsüz, mânisiz istifade cde - bilsin. İngiltere ve bazı memle - ketler imparatorluklarından isti. fade ediyorlar. Müstemlekeye ma- lik olmryan Almanya da bunların muadilini Şarki Avrupa memlc':et lerinde bulabilir. Almanya kendi istihsalâtınr bu memleketlerle ser- bestçe mübadele etmek istiyor. Almanya kendisi için hayat salhası telâkki ettiği memleketlerle ser- betçe mübadele edebilmesine mü- dahale edildiği zaman bu müda - haleyi düşmanca niyetlerin neti. cesi olarak telâkki etmeğe mecbur dur . Böyle vaziyet tahaddüs etme- dikçe Almanya için hayat sahası meselesi, bir arazi meselesi değil- dir. Ancak bu nevi bir tehdit kar- şısında arazi meselesi olacaktır.,, Yani Almanya istediği tapon malları, istediği gibi Şarki Avru. pa memleketlerine süremez, on- lardan istediği şeyleri alamazsa, büu deyletler, kendi hayat sahala- rını değil de “hayat haklarmı,, fe- da etmekten çekinirlerse, esaret. ten kurtulmak için tedbir almağa çabalarlarsa vay hallerine!, “Almanya bunu düşmanca - bir tasavvur ve tasmimin tehdidi,, te- lâkki edecek ve o zaman hayat s2- hasımr istemiye istemiye(!) istilâ etmek ihtiyaç ve zaruretinde ka- lacaktır.. ilh...,, Almanyayı bu hareketlere sev. ketmek istemeyenler onun hoşuna gitmiyecek şeyleri yapmamalı, Al- manyanın emirlerine körükörüne itaat etmeli, Almanyayı kızdır - maktan, düşmanlığını üzerlerine celbetmekten çekinmelidir , Yoksa maazallah!.. (Hayat sahası) nın bu izahın- dan Almanyanın bazı memleket . lere göz koyduğu mânasını çıkar- mamak mümkün olur mu?, İçinde “ya keseni, ya canmı,, diyen bir ifade saklanmış bulnan bu makale bize ciddi bir fikir ma. kalesinden daha fazla bir tehdit mektubu mahiyetini gösteriyor. Hayat sahasının karşılıklı oldu. — guüno, eğer bazı memleketler bu : tabir ile Almanyanın hayat saha- sına giriyorsa, ÂAlmanyanın — da girdiğini söylemek bile milletlerin istiklâlini hiçe sayan cür'etkâr bir fadedir. Müstakil milletler kendi haya- t? mevcudiyetlerinin lüzümlu gör. düğü şartları kendi aralarında is- tiklâl ve riza ile tayin ederler Meselâ silâh yapmak kudret ve salâhiyetini bir ele, bir tarafa top- : layan (hayati saha) nım bu küdret ve salâhiyetten mahrum kalmıya mahküm olan (hayati saha) üze. rinde sömürgeci bir memleket hâ- kimiyetinden —başka nasıl bir “karşılık,, 1 tasavvur olunabilir? Cebir ile kabul ettirilen bir “an- laşma,,niın mahiyeti bu türlü ede- biyat ile örtülebilir mi? Bu zihni- yet herkesi kör, âlemi sersem san- | mak zihniyetinden başka nedir?. - Türk efkârr umumiyesi tehdit * mektuplarını daima tebessümle kar şılamıştır. | Kendisini alâkadar etmiyen bu hayat sahasr meselesi karşısında da yaptığımız buduüur. ' Türk hiç bir milletin — top- raklarında böyle bir saha arama - dığı gibi kendi topraklarında a. . ranmasının karşılığını da pek iyi iliyor: Bizde hayat sahası araya. na,'o saha memat sahası ölür. o memleketlerin hayat sahasına * *

Bu sayıdan diğer sayfalar: