Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TOl İsni 'TBaştarafı 8 incide) Panyada da Almanyada ve YinıOIıîî şeyler — cereyan ede- T şeyin üzerine derin tç&kîl&CEk hattâ bir — çok Unsurları yeni — idareye ı olduğ akat ihtirasların çok kuv Su bir memlekette bu bir- kanç Ser büyük bir mikyasta ise, Pit vık Çıkarmadan geri kalmı. b © hattâ yeni idarenin karak | e degı%tırmek ihtimali vâr- y îdam dkis, yeni idare kendisine | mc:ıîanmak siyasetini tutma- ları, yahut hiç — olmazsa .h 'Stedıgı gibi — yetiştirmeyi |e edeCek olursa, sol — partileri Ptn mak için birkaç sene propa- K | Mm Yapmak lâzımgelecektir. * “Yada ve İtalyada da böy- w İmiştır. Fakat İtalyan ihtilâ. adî On yedi — yaşındadır, Al- * Ühn da yeni idare kurulalı altı Ustur. Yani demek istiyor N dahili harpten yeni çıkmış Pany 'anın, bütün kuvvetleri- seşde taarruzi bir harbe gire- &rber etmesi' İspanya için I.pî:ıkelı olacaktır. Ya kendi başına w ı"!ı'-'ilnaz R“hı. da ilâve etmek isteriz ki İs. _ boyle bir harbe girdiği | anacağı bir şey yoktur. )%kt]man ve İtalyan — gazeteleri 'Ya Fas ve Oranyayı isteme- ü Fasın İspanyadan bir 1cl“lğunu Oranyaya da- bir %% Yolların yerleşmiş bulun- ' sunnesını tavsiye etti- Bi ;»ı“ e sün c'qeaî'ni usul bir büyük milleti, ha Masının malını vaadederek | Yo tekmek, Fakat İspanya bil Ü bş’hl Fransanım ondan iste- ı'qî y yoktur ve bülün arzu. er cenupta tek Wmaktır Hattâ Fransanın çetle sulh ÇAPRAZ EĞLENCE i 1 î* a d AM MA - —-. ar- — ça i | lgsa,g *ı Mayısta denize indirilen Eelmmız - erkek olmıyan, zden çıkar - içinde para % Olunur, 3 — Mahkemeler d""lı Olan hükümlere ait vesi- ü P dinlenme, 4 — Mecnun t(u's—-—InıItı 6 — Bir nota İk; ng' T — Narhı kalkan bir Bt . bi çe'ııfmî 8 — Kıskanma y ir Türk erkek adı, 9 — ltüâ;mp haı'flıeı'ınde:trjır biri . kral eli çüncü şahıs i *uka, dl;'—'ndım âteşe atan haşere, l n aşağı: hrta _İnmar - Üüçüncü şahıs za- heyi Baht - bunama, 3 — Ek '1 1 büzen maddeki denizi var kel Uları durgun yerlere söy lırlme (başma bir de süt kon (&e "5 — Beyaz - nimetler - W7 ____nkÇe) 6 — Yıkılmış nes- '*1 “lın. Tersınden okuyunca be- ; ho ilahisiden muhaffef, 8 — ; “Ç almak ıçın bir yere İ t*rqh Metli şey, 9 — Intıhap (N 'x. Ühtı;?e « bırkneu yemiş ki t T ve ço &$ ıeğ.'llun çok yumusaktır., lndeu arkası için söylenebi- okuyunca köpek olur. — EATEZ LeieTES İ b Piz Mij 'İspanyaya verilecek | ne olacak ? İspanya ile, biri Pirenelerde, biri de Fasta olmak üzere, iki hududu vardır ve bu —hudutlar boyunca, daha doğrusu bu hudutlar arasın- dan işbirliği etmeleri her iki memle ket için de zaruridir. Hakikaten, İspanyanın kendi ba- şına yaşayabilmesini düşünmek ka- bil midir? Almanya, icap — ederse, kendi başına yaşıyan bir hale gele- bilir, çünkü — topraklarını büyük mikyasta genişletmiştir ve — kendi. sine esasen bugün bile zirai madde- ler temin eden ve ilerde de temin edecek olan memleketlerle — komşu bulunuyor. Fakat İspanya öyl mi? onun baş- İmca ticareti denizlerdedir. O halde, bir Alman - İtalyan - İspanyol ik. tisadi blokuna girmesi doğru mu- dur? İtalya da ayni şekilde iptidai bir iktisadi vaziyetle iktifa edebilir. Çünkü Almanyanın Tuna ve Bal- kanlardaki iktisadi faaliyet sahası İtalyanın ki ile birleşiyor. — Fakat, Avrupanın öbür ucunda — bulunan İspanya bundan nasıl istifade ede. bilir? Hiç şüphesiz, bir taraftan Fransa ve Fransız imparatorluğu, diğer ta- râftan İngiltere ve Britanya impa- ratorluğu İspanyanın iklisadi vazi- yetinde gittikçe daha — mühim bir rol oynryacaktır. Bundan, İspanya İngiliz - Fransız kapitalistliği denen şeyin esiri olacaktır.,, manası çıka- rılmamalıdır. Hayır, — İspanya — “Phalangiste,, binaenaleyh kapita- listlik aleyhtarr olduğu için — mil- letlerarası sermayeden — tamamile müstakil kalacaktır. Fakat, iktisadi bakımdan Fransız - İngiliz bloku ile gene sıkı münanebatta buluna- bilir. Bir şey daha var: İspanya, Fran- Sa gibi, iki taraflı bir memleketir, yani het Akdenizde sahili vardır, 'hem de Atlas Okyanusunda., Umu- mi bir harp çıktığı takdirde İngil- tere gibi Fransada, hâkimiyetini Atlas yollarını tutmakta ve hemen hemen çok vahim olacak olan Ame. rikanın müdahalesinde arayacaktır. İspanya böyle bir harbe atılacak o- lursa karşısına Atlas Okyanusun- da en büyük tehlike çıkacaktır: AL- manya ile İtalya harpte en öne onu onu atacaklar ve kendileri biri şi mal denizi sahillerinde ve Danimar ka siperinin arkasında, diğeri.'” Ak denizin girintilerinde az çok sığın mış bir vaziyette kalacaklardır. Ispanya karşısında Fransa Şüphesiz ki bütü bu düşünceler general Frankonun, ayni zamanda, şahsiyeti yarınki İspanya üzerinde büyük bir rol oynryacağa benziyen, eniştesi Serrano Srennerin mühake melerinde bir yer alacaktır. Vakia, 1936 danberi cereyan eden hâdise- ler Almanya ile İtalyaya birçok şey kazandırdı. Bundan başka, bugün bu iki devlet İspanyaya karşrı ala caklı vaziyette bulunuyorlar. Faka' şu var ki büyük bir gayret sarfeden nehirler gibi kan akıtan borçlu de, biraz fazlaca soğuk kaçan veya pa- ra verdiğini mütemadiyen — başına kakan alacaklılarına karşı kafa tuta bilir. İspanya kuvvetli bir nasyonalist memlekettir; kabul. Fakat — bugün İspanyaya büyük bir nüfuz icra et- mek istiyen memleket — Fransa ile İngiltere değil, Almanya ile İtalya- dır. Binaenaleyh, birkaç ay sonun- da İspanyada Alman ve İtalyan a- leyhtarı bir aksülâmel baegostere. bilir. N . * * : İspanyanın Fransaya karşı duya- bileceği kin, ne de olsa meşru bir hükümete bir miktar harp malze- mesi vermiş ve Barselona düşünce- ye kadar, Rusyanın gönderdiği si- lâhları nakletmiş olmasıdır. Fran- sa bugünkü İspanyol hükümeti ile, bu yardımı yaptığı ve 400 bin mu- haciti kabul ettiği için ihtilâflı bu- lunmaktadır, Fakat bu ihtilâf geçe- cek, muhacirler İspanyaya dönecek, zaman geçecek ve Fransa İspanyar ya yaklaşacaktır. Biraz akıllr davranır ve cenubu garbimiz. deki komşumuza karşı onun kendi- ne bezlediği fikri besliyecek olursak, oyunu kazanırız. İspanya Fransaya ve Fransız, İngiliz imparatorlukla- rına karşı Almanyaya ve İtalyaya Vasıta olmıyacaktır. bir tarifini henüz yapamadı. sabreder, | *'1'7 Birinci mevki yolcusu, henüz istasyonda yemek yiyerek ve ha- fifçe demlenerek kadife kanapeyt uzanmış, tatl tatlı kestiriyordu. Beş dakikalık bir dalıştan son- ra parlak ve istekli bir gözle Vis. â - vis'sine baktı, gulumsıyerek dedi ki: — Rahmetli babam yemekten sonra karılara ayaklarını kaşıt. mayı severdi. Ben de tamamiyle o- na çekmişim.. Yalnız, bir farkı. mız var: Ben her zaman yemekten sonra ayaklarımı değil ide dilimi ve dimağımı kaşırım.. İnsan ku- sursuz olmaz derler, ben de tok karnına gevezelikten pek hazze derim.. Müsaade ederseniz biraz dereden tepeden konuşalım ., — Lütfedersiniz! , Diye, Vis - a « vis razı oldu. — İyi bir öğle yemeğinden son. ra, bakarsmız, en ehemmiyetsiz bir şey, aklıma en umulmadık bü- yük şeyler getirir. Meselâ, demin büfenin yanında sizinle beraber iki genç gördük.. Birinin “tebrik ederim, artık meşhur oldunuz, lâ- yık olduğunuz şöhreti kazanmağa başladınız,, diye ötekini nasıl teb. rik ettiğini siz de işittiniz.. Belli ki bunlar ya aktördürler, veya iki mikroskobik gazeteci., Fakat me- sele bunda değil.. Beni asıl meş- gul eden şu ki, efendi hazretleri, acaba bu şöhret veya meşhur olma kelimesinden bilhassa ne gibi bir mâna kastolunuyor Ha, ne dersi- niz?. Puşkin, şöhrete, paçavra üs- tünde açık renkli yama demişti... Hepimiz şöhreti Puşkinin dediği mânada anlayıveririz. Yani az ve. ya çok sübjektif olarak; fakat kim- se bu kelimenin tam ve mantıki Bu tarif uğrunda ben neler feda et- — Niçin buna bu kadar ehem. miyet veriyorsunuz? Size ne lü. zümü var? Birinci mevki yolcusu düşüne- rek: — Bakınız, dedi, eğer biz şöh- | retin ne demek olduğunu bilsey - Şöhret hangi —çarelere başvuracağımızı da bilecektik, Şunu da mülâhaza büuyurmalısınız ki efendi hazret. leri, ben gençliğimde ruhumun bü kuüvvetini şöhrete hasretmiştim. Popüler olmak, benim için, nasıl söyliyeyim, bir mecnunluk halini almıştı. Bunun için, okudum, ça- lıştım, geceleri uyumadım, Trahat bir lokmacık yeyemedim, hattâ sıhhatimi bile kaybettim. En bita- raf bir anlayışla — diyebilirim ki, ben de buna erişebilmek için lâzım olan her şey vardı. Evvelâ meslek itibariyle bir mühendistim.. Bu - güne kadar Rusyada yirmiye ya. kiın muhteşem köprü yaptım. Üç tane şehri su yollariyle donattım. Rusyada, İngilterede, Belçikada çalıştım, .Saniyen, kendi ihtisasr ma ait bir çok makaleler yazdım.. Salisen efendiceğizim, tâ çocuk - luğumdanberi kimyaya karşı bir zaafım vardı. Boş zamanlarımda hep bu fenle uğaraşarak bir kaç uzvi hamızın sureti istimalini keş. fettim, Öyle ki bütün ecnebi kim- ya ders kitaplarında benim adımt bulabilirsiniz. .Daima devlet me- muüriyetinde bulundum. Birinci mülki müşavir klerecesine kadar yükseldim. Hiç lekelenmemiş bir sicilim de var. Yaptığım hizmet ve başardığım işleri saymakla vakti- nizi daha fazla suliistimal etmiye. ceğim., Yalnız, şunu arzetmek is. terim ki, iştihar etmiş diğer her- hangi bir adamdan kat kat fazla işelr yapmışımdır. Fakat bütün bunlar neye yarar? Artık ihtiyar- ladım; neredeyse geberip gidece. gim; halbuki benim şöhretim, an- câak şu kaldırımda koşan kara kör peğinkinden fazla değil; dene - — Nereden biliyorsunuz?. Bel. ki siz de meşhursunuz.. — Hımmm.. Ben mi? Peki, hay di gelin sizinle bi rtecrübe yapa- lim? Lütfen söyler misiniz.. Siz hiç Krikunof diye bir aile adı işit- tiniz mi?, Vis - a -Vis gözlerini tavana — Hayır, işitmedim!. Dedi, — Halbuki bu ,benim aile is. mimdir.. Siz hem münevver, hem de yaşlı bir adam olduğunuz hal- de, henüz benim adımı işitmemiş- siniz. Görüyorsunuz ki isbatım hiç te su götürmez! Belli ki ben şöhrete erişmek için çok yanlış hareket etmişim. Demek ki ben şöhreti tâ kuyruğundan yakala - mak istediğim halde, gene de ha. kiki çarelerini bilmiyerek, başka yoldan gitmiş bulunuyorum., — Hangi hakiki çareleri?, — Ne bileyim ben! Şimdi siz belki de istidat mı? Deha mı? Ha- rikulâdelik mi? diye sorarsınız, Kat'iyyen değil efendim. Bana nazaran boş, değersiz, hattâ mur- dar herifler bile hayatta benimle beraber müvazi gidiyor, birer mevki sahibi oluyorlardı. Benden bin defa az çalışırlar, kaplümba . ğa gibi kabuklarından dışarı çık- mazlar, istidatlariyle parlamazlar, şöhrete de nail olamazlardı. Fakat bir de şimdi bakın! İsimleri ga- zetelerde, ağızlarda dolaşıp duru. yorl. Eğer dinlemekten bıkmadı- ruzsa bunu size bir misalle anla * tayım . Bundan bir kaç sene evvel “K,, şehrinde köprü yapıyordum. Şunü da söyliyeyim ki bu uyuz “K.,, « de canım müthiş sıkılryordu, E- ğger kadınla kumar olmasaydı, belki de çıldıracaktım.. Neyse, geçmiş zaman bu, can sıkıntısın” dan bir muganniye ile tanıştık.. Hay, geytan götürsün onu?. Bütün kasabayı coşturup heye- cana getirmişti. .Halbuki bence - nasıl söyleyeyim bilmem ki?. - bir çok emsalini göndüğümüz alelâ. de, basbayağı bir kızdı. Bomboş, sinirli, aç gözlü, üstelik bir de budala bir kızcağız.. Çok yer, çok içer. Akşamın beşine kadar uyur; ve galiba hepsi de bundan ibaret birşey.. Onu bir kokot telâkki e- derlerdi. * zaten san'atı illa hemen hemen büundan ibaretti! - Kendi- Diş F La B y F Phi 1. F: la lövre 1. İ: thelip ' Ygz) teeth) lus, pl. tali) 26. A: das Sprungbein 27. ÖKÇE KEMİĞİ (azm-ı 1. KESİCİ DİŞ (katın) F: Vincisive /. İ: the incisor A: der Sehneidezahn 1. DUDAK (leb) 1. A: die Lippe 2. KESİCİ DIŞLER (katıa. 2. F: les incisives /. 2. İ: the incisors (the front 27. İ: the heel.bone (the cal- caneum, pi, calcanea) 271. A: das Fersenbein dent İ: The Tooth A: Der Zahn 2. İ: the molar n (he erown 2. AZI DİŞİ ı | zahn). ü t'_'_ç | a die Krone b kök (eezir) î b die Wüurzer .2 F: la molaire a İa couronne b la racine Zahnfleiseh) Ağiız F: derzâhne) —- 8. F: nine) (the back booth, the douüble toaoth) b the root (the fang) the teeth stand in the gums 2. A: der Backenzahn (Back- (Diş eti, lisat; F: la gen. cive; İ: the güm; A: das la bouche (la cavitâ buccale) İ: The mouth A: Die Mundhöhle 2. A: die Sehneidezâhne (Vor- 8. KÖPEK DİŞİ (Kelbi) la canine (la dent ca- 8. İ: the eye.tooth (a canine, canine tootl)' (| 8. A: der Eckzahn / İskelet ( kadid) A sürecekler ve en büyük — tehlikeyel —— La Tribune des Nations'dan — dik, ihtimalki ona ulaşmak için kaldırarak düşündü ve gülerek: (Lütfen sayfayi çeviriniz) ——— ——— —- ——— —— - , PLANS 3 ba' " 26, F: Vastragale m. pt akab) İ PL AN 3 26. İ: the ankle-bone (the ta. | 27. F: le calcanâum INSAN ç I" Ş ; F: Le sgueclette (la charpente osseuse, lesa os) İ: The skeleton (The Bones) A: Das Skelett (das Knochengerüst, Gerip- pe, Gebein, die Knoöchen) 1L ALIN KEMİĞİ cebhi) 1LFEF;: Vos m, İrontal) * İ: the frontal bone A: das Stirnbein 2. YAN KEMİĞİ cidari) F: le pariğtal İ: the parietal bone A: das Seheitelbein (azm-ı || frontal — (le !—İH (azm.ı v p ŞAKAK KEMİĞİ (ızm sudgi) F: le temporal İ: the temporal bone .« ÂA: daş Sehlâfenbein H w çe 4. ELMACIK (YANAK| KEMİĞİ (azm-ı veceni) 4. F: 1'os m, jugal (1'os de la | pöommete, Vös — zygoma- ; tigue) 4. İ: the cheek bone 4. A; das Jochbein 5. ÜST ÇENE (fek.ki ulvi) 5. F: le maxilaire supârieur (la mâchoire süpöricure) 5. İ: the upper jawbone (the upper jaw) 5. A: das Oberkieferbein (der Obeırkiefer) 6. ALT ÇENE (fek.ki süfli) 6. F: le maxilalre inf&örieur (lâ mâchoire inferieure) 6. İ: the lower jawbone (the lJower jaw, the jaw) 6. A: das — ÜUnterkieferbein (der Unterkiefer, Kiefer) 1 ve 6 Kafatası aksamımdandır l et 6 F: font parlie du crâne l1 and 6 İ: parts of the skull l1 und 6 A: gehören zum Sehâdel ?. RAKBİ FIKRALAR, BİR FIKRA T. F: les vertebres f. cales, üne vertöbre T. İ: the cervical vertebra (a vertebra, pl. vertebrae) T. A: der Halswirbel — (ein CeTVİ-