14 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

14 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER'İN TARİHİ Oğagmanlı müverrihleri ve bunlar . dan nâaklen diğer müverrihler bu izdiyacı çok meşhur bir rüyaya at. fedsrler, Büu rüyayı Kara Osman görndü ştü. Bir gece şeyh mutaddan önce u- yanmiş ve arkasına kürkünli bile almağı düşünmeden karısımı uyan - dırmış ve ona Osman tarafindan bir rüya tabirine davet edildiğini söy - lemişti, Karısr, şeyhi tahrik için tam za- manmı ele geçirmişti. Ö, şeyhten evvel Osmanla kızınm birleşmesini isliyordu, İşte bu tam fırsattı. — Sen, dedi., Yarın hakan Oz. mana giderek bu rüyayı kendisine matlubumuz şeklinde izah ve tefsir et, Bunda Cenabıhakkın bize mu - kadder kıldığı bir tesadüf var şeyh, Şeyh Edebali: — Haklısm, dedi. Ve ertesi gün Şeyh Edebali müri- di Torutu ve birkaç dervişi daha ya nıma alarak Hâkan Osmant ziyarete gitti. Ösman da bir mecliste İne « göl tekfuru (Nikola) nm son za - manlardaki harekâtında — görülen yolsuzluklar meselesini görüşüyor- ,du, Henüz müzakerenin en hararetli safhasında, hâkana Şeyh Edebali . nin, Derviş Torut ile birlikte ve ya, nında, bazı dervişler bulunduğu hal- de geldiğini haber verdiler , Osmanın Şeyhten kapalı hiçbir şeyi olamazdı, Zaten onun gelmesin- de de bir isabeti ilâhiye var demek. ti. Belki Şeyh de bu hususta Hün- kâr Osmant ve arkadaşlarmı tenvir edebilirdi. Osman: — Buyursunlar, dedi. İçeriye a. İmız, Şeyh Edebali meclise girince aya. ğa kalktılar. Şeyh, çok manidar bir gşekilde hareket etmiş, Osmanı al - nımdan ve yanaklarından öpmüştü. Osman dahi bunun mânasımmı an - İryamamış ve heyecanlanmıştı. To - rutun yüzüne baktı, Onun gözlerin- de manidar bir tebessüm görünce müsterih oldu. O halde bu hareket Mal Hatun için bir ümit olabilirdi, Osman zaten birkaç gündenberi dir gördüğü rüya dolayısile bir his. sikablelvuku içinde neşeli idi. Mut. laka Edebali kızını vermeğe razı o - lıicık_tı.' HABER'in Edebi Romanı YA"A N ı ı(l L)( 'ıı)f/'ı ö DÜ e Gene Memduh, bacak kadar bör |- yu ile gidip anasına bir hastane ya- tağı bulmus, onu boş bir vatağı ay- lardır bekliyen, bir çek hastalardan C evvei kayırtmıstı. Bir hastanenin soztabibi. anazmı Kurtarmak için para'lanan bu tevim H veakılIr çocuğun — gayretine atr- | berki sebz misal ROMAN : 23 Osman Şeyh Edebaliye bir rüya gördüğünü söyledi ve onun: — Hayırdrr inşallah! Diyerek: (Rabbiyesir) i okumasını bekledi | ve anlattı. Bu rüyayı İbni Kemal tarihi göy, le anlatıyor: * “İttifaken âlemi mana ve kışveri gaypta kendi basaru basireti ile muayene ve müşadede eyledi ki sahibi hane öolan Şeyh Edebalinin matlau bağlı bi ilelinden bir bedri dirahşan ve didei -balhtına nü- mayan ve kendünün uruku batnına hulül ve dürrü saati nafedan şahu bBerk ile pür besi disahte — bülent münteha peyda ve ol gecerel tayyi. benin şahları etrafı âleme reside ve say&ei evrakı ruyu zemine tema- men keşide ve zıllı zalilinde gayet İrtifa ile vafir kühsarı rıf'atı vüs, atı mecal ve enhart pürzülâl ve her bir cibalden gayoet safvet ile müte- addit ceşmesarı kevseri misal ve herbir nehir ve çeşmesarın memer- rinde anvarı gül ve reyhan ile mem. lü bağı bostan nümayan ve seyyan ve dirahti mezkürun bir şahından heyeti şimşirde bir cevheri dirahşan hüveyda ve a- yan ve Mmanendi pençei afitap bir . Yazan : Muzaffer Muhlttln Hakan Osman bir kaç gündenberidir gördüğü rüyanın ve bir hissikablelvukuun neşesi içindeydi Nekadar olsa Edebali şeyhti ve müteassıb bir adamdı. Rüyalara i- man ederdi, inanırdı, Hele bu rüya. nm Türk haaknı tarafımndan görül- müş olması onu büsbütün —vecde getirmiş ve Tüyayı Mal Hatunun ki ederek bunu söylemekten çekin- memişti. (Devamı var) (1) “Birdenbire büyüyen bir ay, şeyh Edebalinin göğsünden doğa - rak Üsmanın göğsüne giriyor ve bundan sonra kaburgaları tarafın - dan dallı budaklı muazzam bir ağaç çıkryor. Bunun dallarmın — gülgesi bütün dünyayı istilâ ediyor. Ve bü gölge altında büyük dağlar beliri- yor, bunlardan nehirler doğuyor ve herbir dağdan kevsermisal sular akmağa başlıyor ve bu suların yo « ilunda da muhtelif güller ve çiçek. lerle dolu bağlar, bostanlar görülü- yro ve bu ağacın bir dalmdan bir cevher peyda olarak İstanbulu işa, ret ederek parlıyor..,, Sadeddin bu rüyayı nazmen nak- letmiştir. Ali, Solakzade, Lütfi, Ci- verilmesine bir işaret halinde telâk. | hannümada nesir suretile menkul. dür. İdris kılıca benziyen yaprak- ların İstanbula müteveccih oldukla, rint yazar, Rüya üzerinde muhtelif rivayet - ler mevcüttur, Hammer bu Tüyayı büsbütün başka türlü anlatmaktadır. “Bir pırlantaya benziyen hâkimi- yet kâinatı mulin bir halka mesa, besindeki İstanbul üzerine — tevcih etti ve bu halkayı sultan Osman par mağma takacağı esnada — uykudan uyandı.., Der. Hammer: “Rüyanın tabirine na - zaan sultan Osmanın göğsüne gi . ren Mal hatundur,, diye de ilâve etmektedir, Maahaza Osmanm bir rüya gör- düğünde ve bunu Edebaliye — tabir ettirdiğinde bütün müverrihler müt tefiktirler. Hammer “Büyük hü- kümdaranm evlâtlarımdan akdem bu gibi rüyalarla müstakbeldeki şevketlerini tebşir etmek şark mü, verrihininine mahsus bir hud'adır,, diyerek bunu reddeder. Çapraz eğlence : kaç defa Yanibi Rastantaniıyt'ye YğAL |V ret İle leman oldu.,, Edebali Osman Beyin duşunu ki işitti, hoş veçhile tabir edip etti: — Beşaret olsun sana ki ol küş- fezarı harimi keriminde tohmu dev. let ekildi. bostayı sarayı hanedanı azimÜşşanında dirahtiı bahtü — saa- det dikildi; doru siyadetü medarı . nın balu keramet mealunda çeşme- sarı saltanat revan alüser, kızim Mal Hatun helâlin olup andan , bir sahibi kemal oğlunun zuhura gelüp cihana han aluser, Bu veçhile ol vekayil ki olsa ge- rekti, keşfedip ol vakıayı rüşen ta. bir etti. (1) Hakan, Osman bu rüyayı kemali samimiyetle tabir eden şeyh Edeba- Hnin ağzına baka kalmış ve hele iş Mal Hatuna intikal edince kendini hafifçe kaybeder gibi olup - büyük “heyecan duymuştu, Rüya ile hazırlanan hareket yeri, ni bulmuş oluyordu. Derviş Toru - tun hakkı olduğu anlaşılıyordu. Mmiş ona iltimas etmişti. Canını kurtaran Memduhtu. Şim di o da oğluna kanını vermek isti- yordu. Oğlu olmasa da bu âdeta boynuna bir borçtu. Sonra da anneydi!., Esasen bir annenin vazilesi ney- di? bu değil mi? , Ö, esasşen oğlu için evvelâ — ken- dini feda etmişti, Hastaneden çıktiğı zaman doktor kendine bir sürü tenbihler yapmıştı. — Bü zatülcenbdi, çok şükür atlat tn. Fakat bugünden sonra sen ken- dine dikkat etmeğe mecbursun, İyi yiyip, İyi içeceksin, Terleyip yorul- mıyacaksın, Ve bir kaç ay çalışmı- yacaksın! Doktor kimbilir daha neler söy- lemişti. Fakat 6 doktorun tavsiye- lerinden hiçbirini yapamamıştı. Bütün gayesi Memduhu mektepte okütmaktı. Okuyamayan erkek ha- yatta ne olabilirdi. Bu kapkara se- faletten — kurtulabilir mi?' , Hayır, Memduh, içinde bulundukları bü ü- mitsiz hayattan — kurtulacaktı. Hiç olmazsa bir valnıan, bit kondülitör, bir vapur biletçisi, yahut resmi bir İ S00 GU P WW U Soldan sağa: 1 — Kahvecilerin kahve pirişrdik leri yer, 2 — Bir göz rengi - arıla- rın yaptığı, 3 — Yalancı - sız (yok- luk) 4 — Bayağı - bir şey yoktan meydana getirme, 5 — İki karde- şin karılarının biribirine vaziyeti - meydanda (aşikâr) ,OG—sız (yokluk) - lâlelik, 7 — Terbiyeli ve vakur, 8 — Mahsul - ateşte kızartilan et, 9 — Sporda bir derece kırmak - tersin den oküyunca beyaz olür, 10 — E- ziyet - beyaz - gelecek, E | daire kapıcısı olacak kadar okuyup yazmasını bilmeliydi. Fakat asıl Zelihanın — isteği çok |daha yükseklerdeydi! Bu emelinin tahakkuku için dok- torun tenbihlerini oğlundan sakla- yan genç anne hemen — çalışmağa başlamıştı. Bacâaklarında, ayaküstü duracak kuvvet bulduğu gün, fabri- kaya müracaât etmişti. Bundan sonra sıhhatini dirhem, dirhem harcamağa, bu mesaile ek- mak yerine oğluna hayalını yedire, yedire çalışmıştı. Ve — nihayet bir gün, doktorun tavsiyelerile uzaklaş tırmak istediği netice gelip çatmıştı. Günün birinde makine başında tu- tan müthiş bir öksürükle nefessiz kalmış. Sırtı ağrılar içinde eve dön- müştü. Korku ile yeniden belediye İhekimini eve getiren Memduh, bu defa doktorun bu zayıl anneye yap tığı tavsiyeleri öğrenmişti. Ve dok- tor karanlık kulübenin kapısındar çıkar çıkmaz Memduh yatağın üs- tüne oturmuş hâyat- mücade'esinir ne demek olduğunu kavrayan ve o nu yeneceğinden emin olan Çüyül bir adam tayrile; Yukardan aşağı: l1 — Timsaha benziyen — küçük VÜ2 aS SF B ğ ça7 hayyan, 2 Bir Türk erkektadı liyakati. OĞ —dimn L:——aıı; Ar- pa suyundan içki, 4 —— Adaletle. — Bir edat - Sanât (frenkçe).. A rap harflerinden biri, 6 — Küçük aşiret - bir renk - bir nevi kömür, 7 — Zeyce olmamak üzere, fakat ona yakın derecedeki kadınlar (es- ki saraylarda bilhassa görülür), 8 — Bir renk - dans müziği, 9 — E- mil Zolanın meşhur bir românının adı * kukabele etme (birleşme) 10 — Taannüt etme - bir şiir tarzı, 23 4 5 & 7 8 9 10 VİUT mlol>izli» ) Fi 1) mlol—-|imi> oİzi Sİ-İir mie |- |e <| P>jo|rifği> S OO OU UA idial B3 >| |» ri>iz2 »Bo m|) — — Ânne sen üzülme, — demişti. Ben seni çalıştırmam. Ben çalışır, ' sana bakarım. Mektebi bırakacak- L mışim ne çıkar! Benim babam da mektepten çıkmamış ya! Biz kim, okumak kim? Evvelâ yaşamak lâ- zım!.. Sen üzülme anne, — ben seni kimselere muhtaç etmem, taşı ezer, suyunu çıkarırım. Memduhun taşı ezeceğini — iddia ettiği zayıf ve kuru parmaklı elle- rini avucuna alıp koklaya, — kokla:- ya öperek ağlamıştı. | İşte aylardır, bu oğlu, bu Mem- dut kendisine bakıyor, kendisînil besliyor, ki kendini de kim.—'cyc: muhtaç etmiyordu, Ders kitaplarımı, satan Memduh onların parasile ve annosınin fahri" tadan aldı$ı son gündelikle bir kü- e almıstı. Şimdi taşı ezip suyunu çıkarmak tan çok daha güç bir iş yapıy sordu. | Küfecilik ederex, hasta — anasını "besliyor, iki kişinin hayatını ve has-| ta bir aânava lârım olan gidayı c muüzlarında hesketin viyip içece ai taşıyarak çıkarıyordu. | Çıplak ayaklarının, ba yakılan ı Ingiliz liraları İtalyada, trk kanunları çıkatılması üzerine yahudilerin nıcr“ ettikleri malüm. Fakat dışarıya para çıkarmadıkları için ıervetierî nin mühim bir kısmını İtalyada bırakmaktadırlar. Bir İtalyan Y7 hudisi buna dahiyane denilebilecek bir buluşla muüukabele ederek servetini kurtarmıştır. Fransız gazetelerinin yazdıklarına göre hâ> dise şöyle olmuştur: | Zengin bir yahudi tüccar İtalyadan hicret etmek istemektt” dir. Emlâkini terketimeğe razidir, fakat nakit parasını kurta istiyor. Bu kararla servetini İngiliz lirasına tahvi lediyor ve 1300? İngiliz Hrası topluyor. Bu iş tamam olduktan sonta İtalyan makamlarına müracaat © âerek bu parayı dışarı çıkarmak istediğini bildiriyor. Bu müracaati tabiatiyle reddediliyor. | — Pekâlâ, tekrar müracaat edeceğim. . Bir kaç hafta sonra yanındaki iki ecnebi ile tekrar müracaâ' ediyor: — Demek 13000 İrgiliz lirasını İtalyadan dışarı çıkarmam? müsaade edilemez? . Cevap veriyorlar: — İmkânı yok.. Yahudi tüccar, yanındaki ecnebilere dönüyor: 3 — Duydunuz ya, diyor. Haydi vazifenizi yapımnız « İngiliz oldukları anlaşılan iki ecnebi ellerindeki çantaları açıf içinden çıkardıkları İngiliz liralarını, İtalyan memurlarının — ha retten fa İtasr gibi açılan gözleri önünde sobaya atıp birer biref vakıyorlar, | . Bü işin Ssırrı sonradan ogrenılıyorı İngiltere bankasının nizamnamesi mucibince, imha edilen f giliz liraları, resemi memurlar -önünde numaraları alınmış ve ıı:ınl!r önünde imha edilmiş olmak gartiyle, banka taralından ülenir . Yahudi tüccar bü usulü öğrenmiş, İngiltere barıkasına mürâ caatla oradan iki memur alıp onlarla İtalyaya giderek İtalyanlarâ Ha Oyunu oynamış, sonra Ingıltereye giderek 13000 İngiliz lıraı:.ll'lI t İmıştır . Alman çoçuknarmm terbiyesi Almanyada Hitlerin bir 'emrile Alman çocukları için “Hitlerti gençlik teşkilâtı,, ında mecburi hizmet ihdas edilmiştir. Genç Almanların nazi ümdelerine göre, yetiştirilmeleri ve an? cak bu ümdeleri esas tutmak şartile düşünebilecek şekilde buyumq leri için kurulan bu teşkilât “Hitlerci gençlik teşkilâtı,, (i içinde «Stanim Hitlerjug yenişemirle Alman gelislesillilkş hizmetleri 10 yaşından 18 yaşrı n ibir ınbeyı teşkil ıdeaık:.ır .B l_ Cİ g:ı;al k t;j_.;a—._ a mecbü tadar devam edecektir. eİr(€E Malüm olduğu uzere Almün gençleri 18 yaşına girip Hıtlerra gençlik teşkilâtı mecburî hımetm.den çıktıkları zaman - “meçbu iş teşkilâtı,, nda vazıfclendırılmekte 20 yaşında bu teşkilâttan kur- tuldukları vakıt da askerlik hizmeti zamanı gelmiş olmaktadır. 377 çoduklu adam | Meksikada Polikarpiajo Valenzuela isminde bir milyoner vE eski Tabasko valisi gecânlcrde ölmüştür. Bunda bir fevkalâdelik yok tabii, bu zat alelâde bir milyoner ve vali olsaydı ölümü haberi belki de Meksika hudutlarını aşmıyacaktı. Ancak bu adamım her kula nas sip olmıyan bir hususiyetidir ki onu ölümünden sonra bütün-dünya' ya meşhur etmiştir. | Muhterem vali gençliğinde ve örta yaşlılığında çok çapkn'ılt'lr(İ etmiş ve Meksikanın her şehir ve kasabasınlla bir veya birkaç kız! anne yapmış, çocuklarile meşgul olmak aklmna bile gelmemiştir. eli leceğini anladığı zaman vicdan azabr çekmeğe başlayınca gazeteler? vetini aralarında taksim ederek, arasına çamurlar dolarak, ği pek uzun sürdü. Doktor veda,, etmiştir. şişman | bir ev kadınmın arkasında — yürü- mek, doktorun: Ânnesi için tavsiye ettiği ve kendisinin bir gün bile al- mağa iktidarı yetişmiyen şeylerin ne kadar kolaylıkla — alınabildiğini görmek, onun için bütün bu meşak- katlerden daha büyük bir az1p olu: yordu. Zavallı Memduh, anasının ve ken disinin hayatını işte böyle kazanı- vordu İşte böyle yorgunluktan yarı uyur bir halde eve geldiği — vakit başmma bu kaza gelmemiş miydi? Evet Zeliha biliyordu. Tik baş ladığı gündenberi yavaş, yavaş ka nını kemiren, ciğerini kurt gibi yi yen hastalık, onu iki aydır yatağır içinde bırakan hastalık — fena bit şeydi. Ve bu hastalığa uğıryanlarır kanlarile bir başkasına fedakârlık yapılabilir miydı? Hangi kan! Fa'şat buna raâğmen doktorun bu imtânsızlığa onu ikna — edebilmes' annenin bütün ümidini bu ihtimale, kan nak- parmakları li ile kurtulmak ihtimaline bağla- ilân vererek evlâtlarını yatağı baş na çağırmıştır. Bir müddet sonra Meksikanın her yerinden malikânesine muh” telif yaşta kimseler bu davete icabet etmiş, evlâtlar sayıldığı zama? bunların 377 yi bulduğu anlaşılmıştır. Milyöner ihtiyar bunların hepsini kanunen evlât tanımış ve.ser” İ aT ee l z kalbi müsterih, Şbu fani durı),ral!/'1 . dt'fını görüy urdu — Peki doktor; benim kanım ol mazsa ona kan nereden bulurüz. — Para ile kanımı verenler bult!? nur demişti. Elğzr para verirsenize — Elbette veririm doktor bey,. * Elhet de diyordu. Fakat şu d'ıı— ada parayı nereden bulacağını bi ?mışr)rdu. —. Para huluruz. Fakat kanmı VÜ -acak insan da bulmak lâzım değ'ı, mi? j — Evetl.. Bizim dotmeunrlerimi” vardı. Dedim ya onlar iki taredif !'kisi devatıyor. İki kan w:rdîıff Nlesinde hövle kat vericiler buli! ta bastahanel'ere muf_a “at ettim, tef-fonfa, B1 altında Di sey bulemadım. Eğer — bir adat 'yulunsavdı, aczle ile iyi olurdu. u na' şimdi.. Doktor bunu sövlerken âdeta P luyuyordu. Avrupada — ne İvi d Jj | “Ted seririvatta kanları evve'den T! vvene va tasnif edilmis, avi bir '1" “ivarta kolayca ve sürat'e kanı k 'anılacak, dounesuürler. bulunurdu. (Devamı var) salmlecei bas

Bu sayıdan diğer sayfalar: