Leş. Eg BEK HABER — Akşam Postası LARDAN EBA EL Aİ İzmitte iki ” muharrir arkadaşımız | Nahit Sırtı, Anadoluda yaptığı gezintilerini “Anadolu - da Yol notları, ismi altımda ay etmletir. Aşağıdaki parça, 'zmitte iki gece, başlıklı kı sından İktibas olunmuştur: e saman rüsumat müdürü ae liği eden babam muhafaza ty ğe sahil gümrüklerini tef. | ve beni de beraber götürür armara ve Karadeniz kıyıları- Sağ Süzel bilirim, İzmite de ço - Mabad İki kere uğramış ve ka. | si kere dört beş ve ir kere | ir aâat kalmıştık, Fakat bun | db hikâyeler. Yedi sekiz sene, | | ke, ş 1 İrenle Ankaraya gidip gelir hü y, >itin körfezine de kasabası. | en bafızamda âdeta hiçbir gey) Mapya an bakıp duruyordum. | İva, Vi #on günlerinde ve Maş çan ikinci günü, oraya git - 5 Üzere rıhtımdan vapura biner. | pm Yeni bir şehir ziyaret edecekmiş | İY dim, Li kurban çatla ve serin bir hava ile e Lâkin Adaları geçtikten » Se İdet sonra, güneş nihayet zuhur tek hava ramdı ve artık güverte İ Yahatça oturmak nasip oldu, Sa- | Na ve masmavi bir deniz. Curahuri. pe Onuncu yıldönümü bayram , ii Gebze İstasyonundan yürüyerek diğim Darıca, ilk uğrağımızıteş. ki yl Sonra, vatkile İzmit gi | era ziyaret etmiş olduğum Ka- bürsele; Karadeniz kıyılarile Kon | vilâyetinden başka bir de körfez | mevcudiyeti temamile hatırım - k an Exeyliye, suyusle ir ve mahitindelei EGYE KÜŞ KO geçirdiği âsude hayat gü . mii Ahmet İhsan B ”,, “da senelerce senada Değirmendereye; ismen herke- İn biliş Göldüğe ve ismini ilk de- | ya yduğum Kanıklıya uğradık, 2 verip yolcu aldik, Bayram h tasebetile gidip gelenler fazla a kaleler kalabalık, Bilhassa Ka- re kasabasının hemen bütün hi sahilde gördük. “ihayet dördü çeyrek geçe ve İaş unuzun hareketinden tam 1, Sat sonra İzmit iskelesine ya- . İzmit İstanbulun 85 kilomet. Markı cenubisinde una iy, zavyar İsmini taşıyan gemi , iy ürat noktasından tayyareler | bir münasebeti yoktu, Bu yol-| Kamarot da bezmiş olacaktı ki, | İu, Tünun İzmite bu son seferi ol - Ren ve artık Bozcaadaya gidip| 4, *eeğini kemali memnuniyetle! yi ve bu ada hakkmda uzun | hı, Malümat verdi. Her hafta v-| x, Sarmış, ada fevkalâde güzel .! kn? her köyüne gidilekilir, her| hm ve misafir kalmabilirmiş. Ha. ta, *vkalâde ucüzmuş. Adanm en | Nİ 'thettiği eyi Ise, ka ibden ve bir kısmnım v U yan dn ziyade şarabım nefase- Pay azluğu idi, Anlatırken he - la çk ürperen bir hali vardı. Al het de biçareyi tam Bozcaada İh, 98 çıkılacağı gün Tayyardan #, , ekirdağı yahut Bandırma se- h,, “9ban başka bir vapura ver. | Pâller!,, | İş, izlen İzmitin manzarası eid. e ze, Yüksek bir tepenin tâ la, öden başlıyarak deniz kıyı - hi dar inen, çoğu bahçeli ve İN Bey epa ahşap evleriyle biraz bu, > “Ozu hatırlatmıyor değil, V Şekip ilerlyince, ortasındaa Yolu geçen büyük ve uzun cad ariltyor, Şimdi budanmış olan Ağaçlariyle burası İzmitin Kniş ve İşlek esddesi, Buralar" Yapılmış birkaç da apart -| tim. Fakat yaptıranlar ve | oturanlar affetsinler, hiçbi | 241 değil, Şimendifer hattı | n met #kma, bulund sal. | hard, Pm Pon, key a m” Ş re n arası, İstanbul . İT yapılmadan evvel depo. isr ve ticaret müesseseleriyle dolu | İmiş, Asi çıkarıp alan erden yükselen v kın liksiz uyku uyutmazmış, ç gürültüleri, sahile ya | evelrde oturanlara rahat, de Anadolu İçlerinden gelen veya Anadolu içle- rine gidecek olan malları alacak ve ya getirecek vapar ve gemiler doğ- rudan d 8 bu limana gelir, bu limandan gider, çok kere İstanbula biç uğramazlarmış, $ © faaliye, | tin pek büyük bir kı rüştnaş. Adi m1 Taş pazarındaki bt yok. Nüf ha az: 18 bin kadar. İzmitin ehem- ve ticaret b miyeti daha siyade askeri, bahri ve idari bir merkez olmasında, vapurda İken “İşte Portakal Hafı » zm kırk odalı konağı), rilen cesim bina bâşta olmak i re, geniş bahçeli konakinr ve konak yavrular: hep o eski zenginlik zam nmın gittikçe harap olmuş yadigi - ları. Fakat Cumhuriyet hükümeti - nin burada ve pek yakmda kuraca- fı kâğıt ve karton fabrikası, her! halde İzmitin sönük hayntı üzerin. | de büyük bir tesir Yapacak, ksa .| baya yeni bir zenginlik ve refah ge. İ tirecaltir. Akşam yemeği vaktine kadar de nize yakın taraflarda, büyük kışla ya kadar bir hayli dolaştık. difer istasyonunun yukarısındaki te penin eteklerine Abdülâziz tarafın dan yaptırılmış küşk şimdi vilâyet dairesi. Bu köşk büyük bir bahçe or tasında. Kapıları Bayrak sebebiyle kapalı ii: Manlesef ne içini, ne de bahçesini gezmedim, Örlündeki inişli | meydanda yine o padişah tarafım dan yaptırılmış bir saat kulesi ve birar altında Gazi Hazretlerinin as. keri formalı ve mille ku göst heykeli li yapan bir vatandı e eliyle uf. | rupalı ve namdâr heykeltraşlarm yaptıkları Gaxi heykellerinin de ih- sanı hayranlığı söyledikten sonra diyeceğim ki, İz. mitteki heykel karşısında bon tak . dir hissi duyamadım. Baş ve rm büyüklüğüne karşı görünmektedir ve omuzlara © manto âdeta tene yapışan “hir İnce ve güyaki ıslak kez olmuştur. Mizil siz kahramanın o sâdelik içindeki be inden ve çelik iradesinden bu heykelde yazık ki hiçbir akis Misafir ve çarşıdan epey uzak düşi ok. Iduğum ev r, İs- KİZILGÖLGE NUN Ters b) sem İyi E © >ARADAN #ğç MUYUM b, SİN DO O İNSAN, SAR DAN DONA Mei — Uyap BİRİ ALİM Daha (P* Bu heyke- | mizdır. Av “| sovketmediğini | | istasyondan | üzeredir, 70 tayyare gece tanbul caddesi isimli bir yol Üstün ö ki zaman evi, Tertemiz fa Esasen İzmitin en eski Üst 14 dözeme tahtaların- katı teşkil eden toprak av, kat harap. katın hesapsız lu görünüyor, nmasından korkulan bir aziz hasla sanki nihayet uykuya dalmış gi se her taraf baştan başa sarsılıp başlarında pek sessla yürünmez. birer annesile , etrafına minderler sıralan- ve altma kumaş bir örtü yayıl- plak masanın bir ri oturup yemeğe hesapsız sahanlar getirip diziyorlar, Bir hay iştirak etmemek şertile, Mü süren bu yemekten sonra, gece şıda sinemaya gittik. İzmitin m de iki sineması var. Biri İstan Ida gördüğüm, biri de görmedi hir Tahii görmediğim filmi göste tercih ettim Ama öleki sinema da. Bina, halkrni toptan gör. mi ilân ediyordu. ren sinemayı ba şik,ve itibarlı bir y enaleyh İzmitin zevkperv veya memur tabakasını mek için ötekini tercih etmediğime bilâhara esef ettim. vücut ufak | İngiliz donanmasının en büyük tayyare gemisinin İnşaatı bitmek taşıyabilecek olan bu muazzam sefinenin “İllastrious” dur, Yuakrda gemiyi kızaktan inerken görüyorsunuz Uvu#Dum DüsTüdüMü ae dözmüm "izan Desa Wi) EVE DığıLD! —— VE YUP0DU. ia GG EY VUR DUĞUNA KANI İdi. SU MALDE SEN BiziMi GEL OYMA KARŞILAŞACAK OUR. Jax ADAMLARIMLA OVUN Hük, KYNDA, 1 KUVVETİ YAY ES S0n 2” #wYW 4 d” es Sihirba L.Buse' 35 Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı z başını salladı : <Ginlerin sırlarını sana söylersem ellerinden kurtulamam ! » j Sevki tabiiyle bu işi bilen bu hay | vanlar sopra güneşe ka durup gözlerinden güneş ziyasını şiddetle aksetmek suretile havada uçan kuş“ İların gözlerini kamaştırıyor, yahut da yakıyorlar, zavallı kuşlar bu kör )lük tesirile derhal Yere : yuvarlanı: | *” sb İdıl, miş de değilim!.. | Sihirbaz da yılanlardan öğrendiği: |, Sihirbaz sonra başını garip bu marifetle kimbilir ne kadar 22: J ilde iki tarafa salladı: man etrafındaki adamları mutizele- rine esir etmiş ve sihir e kuvvetine |* bir daha içlerinden çıkarılamıyacak > z e Dedi ve elinde yârılamış ol | iyorum!.. Sihirbaz kat! bir tavırla: — Söylenemezler de!... dedi | derecede iman ettirmiş Elindeki yaprak sigarasını içtikçe | | pek keyiflenen, âdeta gençleşeri si- | | hirbazın verdiği şu esrar beni önce” deki kadar şaşırtan merakımı kıs- | men tatmin edebildi. Daha ileri gi-| | derek sihirbaza bu otların da neler İ olduğunu sordum. İht bir yüzle kaşlarmı çattı ve ağır bir| | O vakit si Ovol.. dedi. Bu otlar söyledi: | İğim gibi mukaddestir. Ve tabudur lar!,. Bunlara kimse el süremez!, de sustu. i ho-Doho ile hirbaza hayli dil döktük, vardık, vaitlerde bulunduk. bundan sorira put olmuş gibi me cevap vermedi!. sesle: İna hangi otlar olduğunu öğrenmek is- . Nite- | kim henüz hiç kimseye söyliyebil- bir şe- — Cinlerin sırf bana emanet et leri bu sırrı insanlara bildirirsem cinlerin elinden nasıl kurtulurum? an yap rap sigarasını içerek dalgın bir hal- Benim tarafımı iltizam 'eden De- birlikte bu garip si i yak | Fakat garip r ağzını açmadı, tek bir keli mize, ve çünkü en müthiş batıl iti- katlarma çarplığımıza tamamile ka getirerek bu otların nevilerini Ben el sürecek değilim!. Yalnız İ öğrenebilmekten ümidimi kestim. Esasen benim seyahatimin gayesi İ ve araştırmalarım ne tabiat ilimleri | tesbit etmek de bana düşmez. sihirbazın verdiği kuvveti diye hayretler verece yiat fevkinde görün etmiş oluyor ve biyoloji veya Okimya.tet ve bizi ta diseyi izah bundan delay | olmadığı için bu onların mahi Ancak izahattan sihir k olan en hâ- um ki dimi tatmin edil İ miş addedebilirim. Bununla beraber sihirbazın yanından omütee: hattâ ölkeli bir halde çıkmıştım «sir ve Hattâ Avusturalya adalarındaki sıtmaya ki bana yapacağı sihri dahi mevzuubahs etmemiştim. Fa- kat bunu hatırlayan Doho-Doho | tekrar koşarak sihirbazın kulübesi girdi ve biraz sonra bana salep xöklerine benziyen bir iki getirdi: - Sıtma sihrini unuttuk! t ben kendisine söyledim. küçük dedi. Bu Avusturalya” giderseniz bu kök! İ içeceksiniz! Dohe-Dohoya hi pi evap bo'Dohonun sıtmaya karşı za Gr AN OMRA Ese sem Dama — verre Gizli TARIB EDİYOR DELİ OLACAĞIM - BENİ İZLEELGEDEN VUR TA» RSANIZ SİZE #090 DOLAR VAR. suda «ip verme ismi | dim. Şüphesiz ki sihirbazm ve Do- sihirli | Kızıl Gölge HABER'İN RESİMLİ ZABITA ROMANI: 144 irbazı söyletemiyeceği İ olduğunu zannettikleri bu köklerde de bizim bildiğimiz kinindeki mad: delerden başka birşey olamazdı!. Benim sihirbazı söyletemediğimiz iı dolayı son derece carım sıkı” muş olduğunu gören Doho-Doho da, çok çabuk müteessir olur, * çocuk gibi bir adam olduğu için, pek ke" derleniyermişti. Yolda birdenbire bana: — Bizim sihirbazın esrarını söylemediğine mi dedi. — Evet! Doho-Doho bu cevabım üzerine © çocuk teebssümile gülmeye başladı: — Fakat, dedi, bunun * için kız- manıza değmez!,. | — Neden? — Avusturalya adalarına gider sek orada harikulâde (göreceksin! | sihrindeki kızdım? a denilen bir kabi- meşhurdur” lar! Daha müthiş şeyler götürsün ki bizim sihirbazın vaplığı ovanında hiç kalır!. - Arunta kabilesi mi dedin? et!., Aruntalar! Avusturalya | ya gidersen zaten onların şöhretini ! Onlar öyle müthiş ir ler yaparlar ki insan cinlerin onları ne kadar sevdiklerini kıskanır? Deho-Doho sonra gülerek etti: Neden kederleniyorsun? Avus: gidecek değil miyiz? Ora ılâdelerini öğ- işitece! ilâve Hayretle Doho-Dohonun yüzüne bakakaldım. Demek ki bugünkü en meçhül kalmış olan, | ların en iptidai ve vahşi dünya için at insan* rinin yaşa Idığı bir ülkede bir beyaz insanı ve Avrupa medeniyetinin bir adammnm reneceği ve havretlere (— düşeceği şeyler vardı! Doho-Dohoya şiddetli bir heyecan İiçinde: Doho-Döho! dedim. Hazır ol! | Yani akrabana veda et! Ucunda ö lüm olsa dahi Avusturalyaya gide” ceğiz.! mi AVUSTURALYA ADALARINDA Her ne bahasına olursa olsun A- | vusturalyaya da geçmek, orada da b aşamak, oradaki insanların hayat” İlarındaki sırları öğrenmeğe kati su İrette karar verdim. Üç gün zarfında hazırlıklarımızı ikmal ederek Avusturalyaya doğru ettik, Uzun müddet Avus* turalyada bulunduğu ve yerli Jisan* birçoğunu bildiği için Doho »wu da beraber almıştım. Bizim Pohua da bizi terketmek | istentedi. Onun da bu arzusuna ma” İ ni olmadım. Onu da beraber götür” düm. Gemimizin yelkenlerini Avus- turalyaya, dünyamızın bu beşinci ve en sonuncu kıtasına doğru açtı” ğımuz zaman hayatımın en nadir heyecanlarından birini duyduğum muhakkaktır. Zira Avusturalya oinsanlarınen az bildiği, hâlA tamamile tanıyama” | diğren son meçhül kıtadır, Ve arım en aşağı, en iptidai ve en vahşi in“ sanları bu ülkede yaşıyorlar. Bu ülke, buğün o müstemlekedir. Hattâ Avrupa milletlerine ham | nadde veren, beyazların anbarların hareket t bu anbarlardaki O insanlar yanın en aç, en yoksul, en çıp Yak, en vahşi ve en meçhâl insanla” ! Orada hayvanlıktan kurtula' miş ve insan (denilebilecek ilk insan, yüz binlerce senedenberi hâ“ u gibi yaşıyor. Hâ'A bu s- dalarım verdiği o yemişleri, otları, İ böcekleri kemirerek. (Denamı var