13 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

p. | 18 %v :'fî Yi | T * — sına karşı gösterilen bir Mi | şeyim yok! Biraz rahatsızdım, Za HABER'İN TARİHİ ROMANI : Ve: I — Allahuekber! 22 (Torut) un geldiğini haber vör . Torüut, şeyh Edebalinin de Osmana | şıdığı hakan esrarı “'mişlerdi. (3) Yazan: Muzatffer Muhittim Mal Hatunun ismi bile Genç Osmanı böğrüne yumruk vurulmuş gibi kıvrandırmağa kâfi idi kırşı mey linin arttığını haber ver- Haykırışıyla bizzat hücum ettiği — Derviş Torut, Osmanın elini Dpıe- miş ve hakanı bir derece daha se - beş kişilik bir grupu birkacç dakika rek ona şeyhi derecesinde bir pa - vindirmişti. içinde yere serdi, ye verdiğini göstermiş ve bu hare- — Ben, dedi. Şeyh üzerinde müm Eskişehir hâkimi bu dehşet kar. ketiyle Osmanı da kazanmıştı. Os, kün olan her şeyi yapıyorum, sul- şısında Ürpererek atmi ters yüzü &. dip kaçmağa başlamış, fakat, Köse' Mihal müuvaffak olamıyarak Os - manm eline esir düşmüştü, Ele geçenlerin hepsinin boynu vu ruldu. Osman kaçan hâkimin arka- sından bakarak: — Benim kellemi istiyen şu na. merde bakmız! İşte böyle bir avuç Osman oğlu (1) namerdlere böyle kılıçla ders verir. Boynu vurulacak esirlerin sonun. da Köse Mihal, güözleri yerinden uğramış bir halde tedehhüşle Os- mana bakıyordu, Osman İnönü hâ- kimine sordu: — Bu yakışıklr adam kim? — Köse Mihal! — Ya, şöhreti dünyaya Köse Mihal bu mudur? — Evet hakanım! Ostnan Köse Mihale dönerek: — Buüu tarafa buyurmaz mısmız? dedi, Köse Mihal, önce bir istihza san- dığı bu hitabin samimi olduğunu, Osmanın — gözlerinden anlamakta müşkülât çekmemişti. Mahcub ve boynu önünde Osma. nm yanma kadar gelip yere eğildi, fakat Osman kollarından tutarak kaldırdı ve herkesin işidebileceği sert ve cjddi bir sesle söyledi: — Gayet bahadır bir kişisin. Türk milleti kahramanları lâyık olmadıkları akıbetten kurtarmak hasletine sahibdirler. Sen ölmeğe lâyık değilsin. Eskişehir hâkimi mel'unun igvaatına kapılmış dürüst bir adamsın. Seni affettim ve sebilini tahliye ettim (2). Bu hâdise derhal bütün yurdda şayi olmuş, şeyh Edebali, Mal ha- tun, ve herkes, Osmanın bir kah- pelife nasıl drs verdiğini kulaktan kulağa, ağızdan ağza yayılmış ve Osman bir kere daha milletinin gö- züne girmiş kalbinde yer etmiş, ve bir taraftan da Mal hatunun bhüs . bütün muhabbetini celbetmiş, şeyh Edebaliyi de kendisine daha fazla meylettirmişti. Osman bir gece garib bir ziyarete maruz kalmıştı. Kendisine Dervis yayılan HABER in Edebî Ramanı — İyiyim doktor bey, benim bir ten yafıyordum. İki aydır, birden kalktım. Oradan buraya kadar gel- dim., Dermanım kalmamış. Bu metin kadının alnını okşuyor: du. Ve belki de bu şefkat, onun acı- anlayışın ifadesiydi ve bu yakınlığı — bulan 'manası olsa gerektir. Ne var, — Safalar getirdin Derviş Torut. Elbette bu saatteki ziyaretinin bir bir şikâyetin mi var, yoksa bir hacet mi taallük etti? — Hiçbiri değil gevketlü haka - nim. Sana gizlice bir meseleden bahsa geldim, — Nasıl mesele derviş? — Hayatmnıza taallük eder haka- nim, — Allah, Allah, söyle bakalım, ne olsa gerek? — Size Mal hatundan selâm ge. Osman yerinden sıçradı. Mal ha- tünun ismi bile genç Osmanı böğ- rüne yumruk vurulmuş gibi kıv - randırmağa kâfiydi, değil ki selâ, mar, Ve bermutad koca hakan, tâ göğsüne kadar. kıpkırmızı kesildi. — Aleykümüsselâm. Bir emirleri mi var derviş? —- Hayır, hakanım, son muzaffe, riyet ve muvaffakryetinizin sevinci içindedir. Beni gizlice gördü ve se- lâm göyledi. Ayııl ıımındı ku- lağıma eğilerek: Ondan başka hıı;bı.r şey bekıımı— yorum, Dedi, Arza geldim hakanım, Osmanm gözleri yaşarmıştı. O, Mal hatunun kendisini, kendisinin onu sevdiğinden fazla sevdiğini bil, miyor değildi. fakat, böylece gizli gizli selâm ve muhabbet gündere . ceğini ve bu kadarina kadar ileri gideceğini hiç tahmin etmemişti, Hakan Osman, dervişi taltif et . miş ve misafiri alıkoyup ikram ve İizaz etmişti. O gece Osman ve derviş Torut, yalnız Mal hatundan bahsettiler. Torut, şeyhin evine sellemehüsse - lâm girip çıkmak hakkına sahib, en çok itimat kazanmış bir mürid- di Binaenaleyh Mal hatunun haya- tını onun kadar belki babası dahi bi lemezdi. Mal hatunün evinde yalnızca Os. manı düşünerek ve ondan hatıra!lar. la vakit geçirerek sakin ve sade bir hayat sürdüğünü anlatan derviş tanım, Bu tesadüften istifade gerek olduğunu söylemediğim zaman hbe. men yok gibidir. Şeyh de vermek istiyor, istiyor ama, henüz sizin kı. zını mes'ut edebilecek kifayet sa - hibi olduğunuza kanaati olmadığını da söylüyor. Sön hâdise, bu kifaye- ti bir dereceye kadar daha şeyh na- zarımnda ispat eden isabetli tesadüf. lerden oldu hakanım, Ve o gece sabaha kadar böyle . ce uyumaksızın konuşup — durdular. | Derviş de hakanın bu zaafmı idare dar dostluğunu kazanmağa cçalış - mMmiştr, Derviş Torut, zeki bir adamdı ve Osmanm bir gün büyük bir salta- nat kuracağını takdir eden biriydl. Öna intisab ile müstakbel kazancı. n' hesab edebiliyordu. Ertesi gün uykusuz olmasma rağ men Torut, Osmandan izin alarak yola çıktı. Onun da Mal Hatuna ta. letmiş ve onun mümkün olduğu ka-, vardı. — Fakat bu nekadar samimi bir hıasr_s at ha- lindeydi, Osmanın Mal Hatunu ge- ce gündüz düşündüğü gibi bir mu - kabil sevgi tezahürünü Mal Hatuna nükledecek olan Torut, bu izdivacı da bir emrivaki gibi görüyordu. Bu takdirde Mal hatunu da kazanmış clacaktı. Ve nihayet arada çok meşru bir hâdiseye âlet olmakla, şeyh Edebaliyi de kazanmıyacağı ne malümdu? Bu itibarla Torut da mes'uttu, bir taşla belki beş altı kuş vurmuştu. Tarih ilerliyor. (Devamı var) (1) Kara Osmanın ilk defa ken, di varlığını ileriye sürerek ordu ve askerine ve adamlarına (Osman oğ- lu) demesi bu tarihtedir. (2) Tarihi Ösmani encilmeni, Os. manlı tarihi. (3) Derviş Torut, şeyh Edeball- nin baş müridlerinden idi ve padi- sah Osmanm hayatımna ve tarihine karışmış büyük simalardan biriy . di. Çapraz eğlence : 12 3 4, 5. 6 7 B 9 10 el w, / ' S GUU W A Soldan sağa: * Son günlerde istiklâlini kay- beden deyvlet, 2 — Türk — tarihini yazmış eski bir müyerrih - ana, bar ba ve çocuk, 3 — Beyoğlunda bir semt - şark vilâyetlerimizden — biri, 4 — Ermeni tarihinde meşhur bir isima, 5 — Kabul etmemek suretile geri verme - hayvan derisi, 6 — Çam gibi olup kırılmıyan — nesne - Gecenin en büyük — ışığı, 8 Seygi- nin fazlası - kendinde olmıyan, 9 — Beygir - ayna, l0 — Fransa ile Âl- manya —arasında umumi — harpte mesele olan yer - inilti . kadının mukavemeti yumuşadı. Şim Fakat ölmedi. Onu kurtarmak için di biraz daha sesli ağlıyordu. Ara- uğraşalım. Bunun için ne kendini da bir öksürüklerle — hıçkırıklarla harap et, ne de bizi şaşırt. Metin kesilen bir takım sözler de söylü- kadınsın görüyorum. Daha dişini, yordu. |sık. Onu kurtaracak çâre arayalım. — Birdenbire siz sağdır deyince - mahalleden onun ölüsünü götürdü- ler demişlerdi de.. * Anlıyor musu: nuz? Kendimi tutamarIrm.. Maazal- zah Mehdum ölmüş dediler. Bura- ya geldiğim zaman kendimi çok tut- mak, sizi rahatsız ötmemek istedim ama,. Affedersiniz. ötesi — anayım.. Sonra da bir senedir hastayım, Siz ölmedi deyince kendimi tutamadım. Kendim ölecek gibi oldum.. Ölse çok fena olurdu.. O benim | hir ta- nem, o benim her şevyimdir! Evimin direği, erkeğim, kocam, babam a- — Onu kurtaracak çare yok mu?.. O küurtulamaz mi? ' — Mademki ölmemiş.. Kurtula- bilir! Kurtulabilir! Bu tek söz genç kadının beyninin içinde, gitgide büyüyen bir aksisar da gibi durmadan uğuldıyordu. İ Kurtulabilir!,. Kurtulabilir ne demekti? Memduh kurtulacaktı! Kurtulması lüzımdiı! Başka türlü olmasıma imkân var mıydı? Yukardan aşağı: 1 — Babanın eşi - oda (frenkçe, ama, bizde çok müstameldir), 2 — Musikide bir usul - ığtünwkiîk’- mik gibi nesne, 8 — Yarı - saatin | altında mütemadiyen sağa sola gi- den şey (rakseden) 4 - Hazır-kadar, 5 — Anne, 6 - Ses (öz türkçe) bir Türk erkek adı, 7 — Kadar - çok aydımlık manasına bir: baş ekle söylenen çift kelime, 8 — Meşhur bir ada - iki şeyin ortası, 9 — bü- yük (öz türkçe) - meşhur bir göl, 10 — Çekme (tayyare piyangosun- da çok kullanıdan — kelime) - bir Türk harfi, 13 $ 435 6098 410 «İAİKİAİLİ | |M ılK|A 20SİAİKİALEĞRRANLI | |K FİADDLAİMDAİ KI A SİA eİplEİS UĞHO A MLİR SUU İH AİŞ KARİE, W URAR|1 İKİALN 7 İylARR AĞN Şİ/JAİR3E EİEİK'AİLIRLCARİIMDAİNİ 9 İTTAİRD A MMM TKTA! solATLA IK t İMİ du, Yapılacak her şey — yanılmıstı fakat şimdi yüzde bir iki iyi netice vermesi mümkün olan bir çare kalı- yordu, O da acele bir kan nakli! Çocuk fazla kan zayi etmişti. E- ! Ger şimdi ona bir kan nakli yapıla: bilirse belki iyi bir netice verebilir: di.Fakat bu ümide de fazla bel bağ lamamak lâzımdı,Yalnız anası ol: duğu için kendisine bunu söylemek mecburiyetindeydi. Eğer isterse ço cuğa kanını verecek birini bulabi- lirdi. Fakat pek acele olarak, vakia hastanede muayyen kan — vericiler vardı. Bunlar ancak iki kişiydiler. Biri evvelki gün kan vermişti., Di- ğeri bir hafta evvel, Şimdi ikisinin de hir aydan önce kan vesme'erine nam her şeyim.. Sonra da ötesi.. ö-| — Onu kurtarmak için ne yap imkân yoktu. Doktorun eli altınde tesi çocuğum © kadar.. Bütün dür- mak lâzımsa yapalım doktör bey, simli yamı, varım, yokum o., ölmedi de- Şil mi doktor bey..? Doktor yüzünün yandığını hisset- . ti biraz evvel biran içinde gördüğü rüya hatıraşında canlandı. — kadını çocuğunu düşündü. Kendini bu ka- dar hassas hilmiyordu: — Ölmedi, Ölmedi, Biraz kendini topla hanım, dedi. Ağır — yaralıdır.! dedi. Ne yapmak lâzımsza, Yalva- . rırım, * Döktorun ağır bir sesle — verd:ği izahatı bir sözünü: kesmeden dinle: di. Ameliyat yapılmıştı. — Cerrahi müdahale bitmişti, Yapılacak baş- ka bir şey kalmamıştı. Başından aldığı darbenin neticesi bekleniyor- şka kimse yoktu. — Başka hastanelere de telefon ettirmişti. Far kat bir sey bulamamıştı. Genç kadıs: — Benim kanım, dolktor — bey dedi. Benim kanımı ona veriniz. Doktor geniç anneye baktı. Sap Sarı ve soffaf ellerine, kanatları kr: sık iİnce burnuna, — gözlerinin suni denecek kadar uzüun ' kirpiklerine... 13 NİSAN — 1955 : dir. küdür. kabil olacaktır. iHayat eksiri ediliyor. tetkikine lüzüum görülmüştür. lerile 53 yaşında ölmüştür. yet Kanadada yerleşmişleridi. Kddın sesile telefon edebilirsiniz ! Leviz Mak Ater isminde Amerikalı bir mühendis son derece prâe tik bir âlet vücude getirmiştir. Herhangi bir telefona takılabilen D” âlet telefonda söz söyliyen adamın sesini arzuya göre değiştîrtbü' mekte, bir genç kız sesi veya kalın bir erkek sesi haline getirmekt | Mücidine milyonlar kazandıracağa benzeyen bu âlete ingiliz” “Wrong Talker,, kelimelerinin ilk harfleri alınarak “WT,, ismi veri” miştir ki türkçeye bu ismi “Yalancı konuşucu,, diye çevirmek müf- Bu âlet sayesinde, cevap vermek istemediğimiz bir kimseyi, $£ sinizi değiştirin “bay evyde yok. Ben hizmetçiyim,,, diye atlatman!? bulundu mu 7 Çinde yetişen ve adına Fu-ti.tieng veya hayat otu denilen bif nebattan mühim mikdarda nümuneler İngiltereye getirilmiş ve kim' | yagerlerle biyoloji âlimlerinin tetkiklerine arzedilmiştir. Çinde, Hindistanın bazı yerlerinde ve Seylânda radyoaktwıt:“ olan sahalarda yetişen bu nebat bir nevi ottur, Efsaneye göre, asırlar” ca evvel yerliler, bu otu yiyen fillerin çok yaşadıklarını farketmij- lerdi. Fakat bu otun garip hassası bilhassa Çang Li Lung isminde bi'| Çinli doktor tarafından keşfedilmiştir. Muntazaman Hayat otu 'nıdan yiyen ve altı sene evvel ölen bü doktorun hayatında 24 defa evlendiği ve 256 yaşında öldüğü iddiâ Bu efsanenin doğru olabileceği düşünülerek Fu-ti.tieng otunu! Çıplakların pirl öldü “İngiliz Dominyonlari çıplaklarının reisi Piyer Verigin geçen: Piyer Verigin Rusyada doğmuştu. Babası da “Hürriyet çocuke ları,, isimli bir çıplaklar cemiyetinin reisi idi. Çarlık Rusvası bu ai leyi hudut haricine çıkarmış, onlar da İngiltereye gitmişlerdi. Fatkat orada da barınamamışlar ve muhtelif yerleri dolaştıktan sonra nih23* Piyer Verigini, 1937 de ölen babasının yerine “İngiliz domin” yonları çıplaklarının reisi,, olmuştu, — Yemeklerinizin lezzet ve ne- #& Fosetiniş aiank Un 1U ÇAPA MARKA BAHARATINI Kullanmakla temin edebilirsiniz. 15 gramlık Salep ve baharat Paketleri her yerde kuruştur, #EA aa a || Sonta'da sözlerini keszen hafif ök> lık bir manto insafım ciğerlerini mü sürüklerini dinledi.. — Sizden kan alınamaz dedi. Siz çok zayıfsınız. Hasta — olduğunuzu siz söyliyordunuz. Siz kansızsınız! — Ne olur doktor bey, olanı da ona verelim! Ben — tahammül ede- mezsem, ölürüm. Âma o... ÂAnlıyor: şunuz değil mi? o yaşar.. Benim çocuğum yaşasın da... Bana bir şey olmaz., Ben de dayanırım. maz;. Çok kuvvetsizdir. Evet hastaydı. yor., Anlıyor fakat ona işim vermek istemiyordu. Bu o hastalıktı. Bütün miren, gelinlik kızları toprağa, ince . Sadaklı yavruları tabuta — düşüren, tütündeki kadınların üç senede ci- terlerini ağızlarından kan olarak İ boşaltan o hastalık. Zaten kendisini tütünden; — Ciğerlerin pek zayıt! Diye çıkarmışlardı. Bunun üstüne evvelki kış könserveye hergün pal- tosuz gidip gelirken ustabaşının söylediği gibi: “Şifayr bulmuştu!,, Ah geçen kışın soğuğu!.. İnce yaz- — Ama hasta kanı çocuğa yara- | Hastalığını bili-; fakir evlerin içini bir kurt gibi ke-j hafaza edebilir mi? Küçük, soğuk odada bir gece gö' ğüs sancisile yatağa düşmüştü. Ne fes alamadan inleyip bağırmıştı. Ertesi gün Memduh: “ben beledi” ! ve hekimine gidiyorum. —Onu sanâ çağıracağım.,, demişti. Parmak kaâ” | 'dar çocuktu ama her şeye aklı eri” yordu. Mektepte idi! “Tıpkı efendi evlâdı,, gibi akıllıydı. Belediye hekiminin evlere bedavâ gelmeğe mecbur olduğunu mahalle ye o öğretmişti. Mahallede herkes aylarca yatardi da, kimse gidip altın gözlüklü dok* 'tor beyi çağırmağa cesaret edemez” di. Onun bu iş için aylık — aldığın! ybi!malerdı de. Ayaklarına — gelirs? ı “doktor bey,, lütfeder zannederler” Işte Memduh, bütün mahalleli” ye bunun aksini isbat etmiş, almci doktoru anasının ta ayağına getif” mişti. Getirdiği de iyi olmuştu, Çüf kü onun bu evde bakılamıyacağın! | söyliyen doktor hemen bir hastan€” ve nakli icin bir kâğıt vermişti. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: