6 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 NİSAN — 1939 — Benim gizlemek istediğim nok talar olduğuna kani değilsinizdir sa- Titrm, — Şimdilik hiçbir şeye kani ol- Muş değilim. Yalnız size zabıtanın b_a.na dajma yardım etmesinin, be- Nim de ona karşı dürüst — dayran” Mamdanrı ileri geldiğini anlatmak is- tedim, — Âzizim Furlong, bu — cinayet Meselesinde istediğin gibi hareköt- te serbestsin. — Teşekkür ederim. Zabıta istih- baratı şubenizin şefi Doyldan bah: Sedelim. Bu zat herhalde çok mahir biri olmalıdır değil mi? Aksi takdir de gazetenizde bu mühim işin başı- Na geçirilmezdi. — Doyl Londranın en iyi zabıta Muhbiridir. — Mükemmel! Birkaç gün benim le beraber çalışması mümkün mü- dür? — Hay hay, ona ne vazife verecek Sİniz? |— Henüz bilmiyorum. Gazeteci- likten anlamadığım cihetle — bana çok yardımı dokunacağma eminim, ' SÜ y) (l Rişart Furlong oturdu ve pipo- sunu yaktı. Sir Peter de bir cıgara aldı ve tabakayı Doyla uzattı. Furlong söze başladı: — Mr. Doyl sizden bir hizmette bulunmanızı rica edeceğim. “Akşam 'postası,, gazetesinin za- bıta istihbaratı kısmı şefi — ceyap verdi: — Elimden gelen bir işse — maal- memnuniye yaparım, — Sir Peter, bu cinayet meselesi- nin takibi işinde kıymetli mesainiz- den istilade etmek imkânını bana vermek lâtfunda bulundu. Onun tek lifini size tekrarlamak isterim; fa- kat ondan biraz farklı olarak.. Gazetecilik sahasındaki tecrübe- niz benim için çok kıymetli olacak- tır. Fakat sizin bana bundan baş- ka türlü de yardımda bulunmanızı rica edeceğim. Maharetinizin ve ka- biliyetinizin derecesini biliyorum. Cinayet işlerinin tetkikine — ben a- matör olarak kendimi verdim. Siz ise bunu meslek ittihaz etmiş bulu- nuyorsunüz. İkimiz de arkadaşımız Kocam başkasını seviyor - (Baştarafı 10 uncuda) Fakat artık o da genç sayılamaz. d, Tuzağa düşürülmüş bir hayvan Bibi yattığı yerde sağa sola dönü- Yordu. Jak onun kahvaltıya indiğini gördüğü zaman bir az hayret et- mlşti. Kendisine karşı kin göster. | . olduğunu soyledl. Birçok — manasız — Söylerden büyük bir zevkle bahse- diyordu. Kadın kocasma tebessüm ediyordu Hayat ne için böyle tat. İt ve sakin devam edemezdi? Hayır; aralarında bir şey geçme- Mişti. Bu imkânsızdı. Jak buradaydı.. Kendisi de on beş senedenberi olduğu gibi orada kocasmm karşısmdaydı. O işine gi |Üecek, akşam üstü dönecek ve ha- Yatları böylece uzun zaman sonu. ha kadar devam edecekti. ÂAK ayağa kalktı. Kadın: — Bu akşam geç gelme, Sevgilim, dedi, akşam yemeği için fok sevdiğiniz bir şey var. Ama Zamanmda gelmek lâzım,.. Jak da ayakta, karısmımn karşı - îdaydt. Elini onun olmuzuna koy. '— Bu akşam eve dönmiyeceğim, — Pek âlâ, Jak: Bunu bana ev- Velinden söylemediğin için teşek - kür ederim. Bunu yarma da bıra. kabiliriz. 1 Jak yüzünü çevirdi. Rengi sap - Sarı olmuştu. Kadın: “Ona ne Böyliyeyim? diye düşü.- hüyordu. Onun kızdığmı istemiyo- | - Tum, Ona ne yapabilirim.,, Onun yanma oturmuştu. — Azizim, diye söze başladı. Sİ- | Zİ böyle görmek istemiyorum, Dün Sramızda söylenilen bu — sözler için Size kat'iyyen kıgm değilim. Başka Türlü hareket edemiyeceğinizi anlı . Yorüm Bu hastalıktan kolay kolay İyi olamıyacaksımız ve ben bu işte ıfh' rol oynıyamam, Jak sizi lüzu- Mundan fazla sevdiğim için beni &İTediniz... Uzun uzun ve tatlı bir sesle ko. hustu. Aşkı ve hüznü ağzımda bir- ltsiyor ve dudaklarından — gayetle fatlı ve cesaretli cümleler halinde disarıya birakıp gitmemi, haya - Ümm gayesini bırakmamı İstiyorsu huz. Benim her şeyim sizsiniz. Si. 22 verdiğim şeyleri de düşününüz. Simdi 'ben ihtiyarlığa yaklaşmış bu halimle başka muhitlerde kendime Yeni bir hayat aramağa mi gide - Vi? Sizi geviyorum Jak, Size bü. Üot gencliğimi, bir kadının malik Siluğu en İziymetli geyi verdim, Bü Tı:tt!üi ağacı düşündü. * Gürüküden tün bunları anlıyabiliyor musunuz? Jak, ayağa kalkmıştı. Solgun bir çehreyle odayı baştanbasa katetti., Dudakları titredi Büyük aynada kırçıllaşmağa başlıyan şakaklarmı seyretti, Alnt ona her zamankin - den fazla kırışık gelmişti. .Birden yukardaki dosyalarmı, ça ken (oturduğu. koltuğundan . sey- N nefret ederdi. Yürüdü. Sokak kapısmı Soönra geriye dönerek Jana: — Akşama erken geleceğim, de. di Bunu belki her günkü itiyadı ile söylemişti. Bir an gözlerini yere indirdi. O- dada derin bir sessizlik vardı. Son. ra Jak: — Evet, akşama erkön gelece - ğim, diya tekrarladı. araladı. HABER — Akşam FPostası Nakleden : F. K. Pettigrevin katilini bulmak emelin: İeyiz. Bu işte bana azami derecede hüsnüniyet ve samimiyetle yardım etmek ister misiniz? Doylun gözleri parladı, — Maalmemnuniye... Açık söyli- yeyim: Size arzı hizmet için can atı- yordum; fakat bunun tarafımdan bir cüret olacağına kaniim. — Saçma söylemeyin. Size yetiş- mem için daha epey öğrenmem İâ- zim! Doyl1 güldü, — Müteveffa baron Karstın esra: rını meydana çrakran adam için ne büyük bir tevazu! Patronuna döndü: — Bu hâdisede müctimi — bulup zabıtaya bildirenin — Mr. Furlong olduğunu biliyorsunuz değil mi? Furlong atıldı: — Bu işte taliin bana çok yardı- mı oldu. Sir Peter gülümsiyerek iki arka- daşını süzdü. İkisi arasında şayanı dikkat bir tezat vardı. Otuz yaşla- rında kadar olan Furlong, uzun boy lu, zayıf, sarır saçlı ve mavi — gözlü biriydi. Lord Rodakrın küçük oğ- luydu. Büyük harpte zabit olarak bulunarak yaralanmış, askert salip nişanı almıştı. Marten Doyl ise kırkımna yaklaş- mıştı. Esmerdi. Şişmanca idi ve gö- rünüşü hiç de lehine değildi, uyuk: lar gibi bir hali vardı. Fakat ayağa- kalktığı zamarni iri cüssesine rağmmen şayanı hayret bir cevvaliyete sahip olduğu anlaşılryor, gözleri ise şey- tanf bir zekâ ile parlıyordu. Fakir bir aileye mensupken zekâsı ve ça- lışkanlığı sayesinde şimdiki mevki- ine ulaşmıştı. Bu ikisinin mesai bir- liğinin şayanı dikkat neticeler ve- Furlong söylendi: — Çok iyi anlaşacağız, Size sora- cak bir sürü sualim var ama bunla- rı başka zamana bırakalım. Şimdiki halde son iki saatin hâdiselerile meşgül olalım, Dostum Til, mükâ- lememizde, hazır bulunmak canımnı sıkmaz ya? — Beni düşünmeyin siz.. Doylun yanımda, benden bahsederken te- reddüt göstereceğini sanmıyorum. — (Devamı var) Şehrin en kenar semti olan (...) deki gülleriyle meşhur, filizi bo- yalı konak, sayılı zenginlerimizden Bay Sadığa aittir. Hayata tahin helvacılıkla atılan ve bir kaç sene içinde pişkin bir iş adamı oluve- ren, talihinin yüzüne gülüşiyle bir hayli para yapan ve servetini işlet. mesini bilen Bay Sadık, bugün ira- dının geliriyle ferih fühur yaşıyor. En işlek piyasa yerlerindeki en güzel dükkânlar onundur. Şehrin modası geçmiyen mintakaalrında müteaddit apartımanları mevcut- tur, (....) deki meşhur hamam ona aittir. Senelerce evvel, bugünü düşünerek yoök bahasma eline ge- çirdiği, metre mürabbar her yıl biraz daha yükselen Lâlelideki arsalarının sayısı ne üç, ne de beştir . Bütün bunlara rağmen, o hiç te müsrif değildir. Gelirinin ancak küçük bir kısmiyle geçinir ve pa. ranm mühim bir kısmı en emin bankaların kasalarında istiflenir, Ailece pek kalabalığı yoktur. Çı- pıl gözleri oyuklarıma kaçmış, beli iki kat olmuş, konüşurken salyası akan doksanlık bir ana.. On sene- dir İstanbul kaldırımı — çiknediği halde hâlâ Anadolu şivesini muha. faza eden, bay Sadığın karısı Ba- yan Zehra.. Muallim mektebinde okutulan, geç doğmuş, 16 yaşında bir kız çocuğu.. Saçları dibinlden kestirilmiş, tormbalak bir ahretlik kız.. İşte hepsi bu kadar.. Paranm oluk gibi aktığı, gülle- tiyle meşhur filizi boyalı konağı, döşeyen mobilye kırk sene evvelki tarzdadır: ; Koltuklar yaldızlı ve ipeklidir. Ceviz işlemeli, konsollar üzerinde gayet kıymetli, çerçeveleri altın yaldızlı aynalar ve fanuslar yer aI maştır. Elbiselerin mubafaza edildiği yer, bir sandık odasıdır. Gardrop, filizi boyalr konağın tanımaldığı bir nesnedir. Bay Sadık a.ıleıı, bu yarım asır evelki dekor arasında, yarım asır Dolap ! Yazan : evvelki tayatı sürerler. Eğlenceleri de basit ve mahdut- tür: Yazları, halitaiğin muayyen bir gününde, yalanıcı dolmalar, sö- güşler yaparak, kahve, çay takım. larını sepetisrine yerleştirerek ya kâğıthaneye, ya Çupicıya, yahut ta Topkapı dışındaki rümune ba- ğına giderler. Kış geceleri, filizi boyalı konak- | ta en yakın ve muteber komşuların iştirakiyle oynanan fincan oyun. larr, bay Sadık ailesinin belli baş- ir eğlencesini teşkil eder. Şimdiye kadar ne Sadık, ne de karısı sinemaya adım atmış değil- lerdir. -Nadiren Şehzadebaşına inip Naşidi seyrederler. Sabik helvacının yegâne meşra. lesi, gelirlerini devşirmek, alacak larının peşinden koşmak, para. cıklarını kasalara istiflemektir. Bayan Zehra ise, mücevher me. raklısıdır. Gariptir ki, Bay Sadık, karısını paracıklarından fazla se- ver ve Zehranin bü merakımı tama. miyle tatmin eder: O, bugün, en nadide, en kıymetli elmaslara, pır- lantalara sahiptir. Ve, pek haklı olarak, bay Sadik ailesini en çok korkutan şey, hır. sızlıktır. Sabık helvacının keskin zekâsı, en ufak bir hırsızlığa bile meydan vermiyecek en umulmaz çareler, tedbirler yaratmıştır. Otomatik zil tertibatı, konağa adımını atacak bir yabancıyı der- hal duyuruyor. Kurd azmanı iki köpek, bahçeden kuş bile uçurt: mıyaçak kadar tetiktire « deha Teraviz Wik tastd v Sıcak bir yaz öğlesiydi.. Kız- gin güneş altında dolaşan satıcı- ların yorgun sesleri, boş sokaklar- da lüzucetli bir mayi gibi uzalıyor, kısalryordu, Gülleriyle meşhur, filizi kona. ğin bahçe kapısı önünde bir yük arabası durdu. Elinde adres yazı- h bir kâğıt tutan arabacımın zile dokunuşundan bir dakika sonra, ahretlik kız eteklerini savurtarak koştu: ' Hiköâyeci — Kimi arıyorsunuz?. — Bay Sadığın evi burası mı?, — Evet... — Kapıyı aç, yükü taşıyalım... — Ne yüküz, Arabacı ve onun yanında duran iri yarr iki hamal, âdeta sinirlen- diler: ? — Canım senden başka kimse yok müu evde? — Var.. Hanımefendiye haber vereyim,. — Kendisine söyle.. Beyefendi | gardrop satın almış, göndermiş, de.... Haydi çabuk... Ahretlik geri döndü, bir hamle- de konağın merdivenlerini tırman. dı. Bayan Zehra, köskoca sandık o- dasr duruüurken kocasının bir gar- Grop alışmma şaştı.. — Bizim efendi asrileşiyor!, Diye söylendi.. Mantosunu şöy- lece üzerine attı, başını örttü, ah. retlik kızla beraber asağıya indi.. İri yarı iki hamalın sırtladıkları gardrop, büyük, şık bir aynalı doö- lapti.. Dolap bahçeden geçirilirken, iki köpeğin dişlerini göstererek hir- layışı, Zehranın şüphesini gıcıkla- dı. Bu işde sakın bir kurd yeniği olmasın ?.. Amma, Ne olabilirdi?.. Kocası evden bir şey aldırtmıyor. düu ya!,. İki hamal koskoca bir gardrop getiriyorlardı; bırrakıp gi- deceklerdi. Hamallar, pek öyle açıkgöz şey- lere benzemiyordu. Bununla be- raber gardrop yatak odasına yer. leştirilinciye kadar, kendisi de, kızı da, ahretlik te, gözlerini dört açtılar. Hamallar gittikten sonra, Zehra dolabr uzün üuzün seyretti, yokla- dı. İçini göremiyordu. Kocası, sa- tim aldıktan sonra 'kilitlemiş, a- nahtarını kendisi almıştı. | İkindiye doğru, kızıyla beraber yakın bir komşuya ziyarete gıtti.- ler.. Bir saat ya oturmuş, ya otür- (Lütfen sayfayı çeviriniz) 148 sularr üzerinde bir baş, sararmış, bir insan başı meyidana çıktı. Bu Rolanın başı idi. Suların üzerinde hareketsiz duruyordu. Dakikalar, müthiş bir süküt ve sükünet içinde Bu süküneti sadece arasıra Ve. KAHRAMAN HAYDUD N ADiT söylemesine ön iki gizli evinden birine gitti. Islak elbiselerini değiştirdi. Olivolo adasımın yolunu tuttu. * Kido Cenaro ile olan muha- veresine ve polis mükdürünün üç gün sonra tevkif edeceğini ehemmiyet bile KAHRAMAN HAYDUD kadın tebessümleri içinde geçi- rirken ben burada, önünde bu- lunduğumüuz bu zındanın derin ve karanlık kuyuları içinde hıç. kırarak ve şimlli duymakta ol. duğunuz iniltiler gibi inliyerek ümitsizlik içinde eriyordum.. Filhakika, bu esnada Venedi- vermedi. Çünkü onun ruhunu Bir aydan ::îıı: iıîiîüer br:îuyoîî;ı"ındm tamamen biliyordu. Rolan, kendisinden — yirmi evvel hiç bir teşebbiste bulun. kulaç uzakta kanalın suları üze- rinde kâh batarak, kâh meytdana çıkarak çalkanan siyah bir in- san cesedi gördü. Yüzerek cesede yaklaştı . Bu Grimani idi, Yüzü mos. mor olmuş, gözler fırlamış, du- daklarında da biraz evvel fırlat- mış olduğu meşum kahkahanın ebedileşen izleri duruyordu. ; — 16 — TAKİP Rolan Sen Mark meydanı rıhtımından karaya çıktı, yap- tığı işden nedamet hissetmiyor- Vdu, Hattâ ehemmiyetsiz bir vak'a gibi telâkki etmişti. Yal. nız Grimaniyi boğduktan — son- ra; — Yazık oldu, yapmamalıy- dım., Fakat kendi istedi, — diye mırıldanmıştı. R.htıma çıkar çıkmaz nedikte kendine ayırdığı Ve. on, mıyacağına emin idi. Bir ay, bu müddet Rolana istediğinden fazla idi. Bu bir ay içinde Foskarinin ananevi deniz merasimi yapıla. cak ve bü merasim sırasında ise fesat heyetinin icraata baş. lamasile beraber Rolan tarafın- dan hazırlanmakta olan müthiş intikam plânı da tatbik edilecek ti. Bu plânın hedefi ise Altiyeri, Dandolu, Bambo ve Foskariydi, Dördü de müştereken yaptiıkları cinayetlerin cezasını O gün gö- recekler, Rolanın kahir intikamı altında o gün ezileceklerdi. Va- kaların nasıl neticelendiğini ve Rolan Kandiyanonun bu geniş plânında ne derece muvaffak ol duğunu sonradan görüp anlıya* cağız. Rolan Sent.Mari-Formüz kili sesi önünden geçerken Skala Brinoya tesadüf etti. Arkadaşı- nr görür görmez tamamen Leo- » gin korkunç zımdanlarının kalın duvarları içinden yükselen bet. bahtların iniltileri yayılmıştı. Rolan ellerini korkunç binaya doğru uzatarak ve içindeki mazlümlara hitap ederek bağır- dı: — -Sabrediniz, kurtuluş gü- nü pek yakındır.. Biraz aha sabrediniz zavallı kardeşlerim ... Grimani oturduğu yerde ta. mamen donmuş kalmıştı.. Ziın- danda olanlara kurtuluş vaad e- den bu sez, kulaklarında — sanki bizzat adaletin Jlisanından çık. mış gibi korkuünç uğultular bırakmıştı. Rolan yavaş yavaş sükünet bulan sesiyle devam etti: — Mösyö, evlâtlar hiçbir va- kit babalarınım yaptığı cinayet- lerden mes'ul olamazlar. Sizin babanız öldü.. Benim için acıklı olan bu mMmaziyi hatırlatmaktan maksadım hayatmızda yaptıkla. rTınıza karışmağa hakkım olduğu. un size isbat etmek ve netice itibariyle beni alâkadar edecek 145 | cinayetlerinize mâni olmaktır. Grimani kendini topladı. Ro- — lanın söylemiş olduğu şeylerde — kendisini alâkadar eden iki nok. ta vardı: Evvelâ; Rolanın pek müthiş bir kinine maruzldu. Saniyen Ro- lan fesat heyetinin varlığını ve bütün teşkilât ve tertibatı bili- yordu,. Her iki surette de - korkünç bir düşman idi. Grimani cesur bir adamdı. İlk teessür ve şaşkın ltğı çabuk geçti. Bütün fikrini, bütün düşüncesini bu noktaya, Rolanın tehlikeli bir adam oldu. ğu noktasına topladı. Onu öldürmek:... Evet, müdafaa imkânını ver. meden kurnazlıkla ve ânt bir dar- beyle Rolan Kankliyanoyu öldür. mek.. Bu en doğru ve makul ça- reydi. — Mösyö, dedi. .Benimle ko- nuşmak İstediğinizi söylediniz... Görüyorsunuz ya, sizi kemali sükün ve ve sabırla dinledim ve dinliyorum,. Benden ne istiyor. sunuz.. Şimdi onu söyleyiniz. Rolan bu sözlerde saklı alaylı mânayı anlamamazlığa gelerek cevap verdi: w — Size ölmek veyahut yaşa. mak yollarından birisini kabul etmenizi teklife geldim Grimani sarardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: