MHaoer'in terini Romanı: SO adderaiları yaklaşmıştı. Sırtlar- iş Tak Vi UZ kA EYeİ ENİYİ Yazan: İZİNİ | ikimim dan Bbürinde iki atlı görüp durdular O da ölkkimdnr, bir muhaeiş 6 - İon belgemdan ve ifülün ailesinden, düz gitiler, Ne Atanas, ne Teonisi binbir gece masallarına benzeyen doğduğu ve yaşadığı gehir halkın - j bir âleme varacaklarını düşündüler, dan Kara Abdlirrahmanın efsane . | Kara Abdürrahman tek başına leşmiş vakalarmı duymuş, onun ne jbir el dokununca patlayan bir bomba korkunç bir adam olduğunu öğren - işti, Demek, el attığı iş öyle kolay ko- lay defedilir bir belâ değildi, Atamas kumandanınm dilşünce - ye daldığını görmüa, fakat, ba hare. keti yadırgamamıştı, Çünkü kendisi bir takip sırasında Abdürrahmanm elinden hayatımı ancak bir ilâhi te. sadüfle kurtarabilmişti. O Abdür - rahmanı şahsen değil, ama, kudret bir halde dolaşan ve bu havaliyi ha, yaliyi haraca kesen oAbdürrakman çetesinin efradmı biribirinden ayırt etmek bile güçtü. Bütün bunları yavaş yavaş at sti. ren kumandanAtanasa anlatıyor, kumandanm büsbütün gözünü yıldı. rıyordu. Biraz önce kamçıladığı köylü, ka- #abadan ayrılan kumandan ve aske ri arkasından haykırmıştı. — Biz âviziz efendilerimiz, siz sk YAhlı ve kuvvetlisiniz. Haydi yolu . nüz açık olsun. Sağ dönmeniz bile bize teselli verecektir, Bu söz kumandanı çeldırtmıştı. Bu bağırışta bir istihza yanıyordu. Fa- kat, çavuşun söylediğine mazaran da pek haksız sayılamazdı, Eğer çavuş bıraksaydı, dönüp Köylünün legini serecekti, Ama, bu. nu yapabilsrek için öce Kira Ab- dürrahman çeteai karşısında muzal for olmak lâzımdı, Hava soğuktu, Hafif fakat suluca bir kar, hepsini biraz daha kuvvet - Mee at sürmiye mecbur etmişti, Kumandan bir aralık çavuğa dö. nerek: — Ne yapalım, demişti, Mukad - derat neyse o olur. Her halde biz kuvvetliyiz. Osmanlılar işe müdaha, Je edinceye kadar da belki Ahdir - rahman dediğin şeklnin hakimden geliriz. Va daha yavaşça söyledi: — Hem bu zaferimiz bir harp ta“ ferinden büyük olacak desenize bu takdirde... Çavuş sinsi bir tavırla boynunu büküp tamamladı: — Devlet ve ikbal efendimizin . dir, N Gülüşüp atları mahmuzladılar, gibi ndamdı. Elbette nihayet o da etle kemikten mürekkepti, ama, © ete, o kemiğe bıçak işlemezdi, işli- yemezdi. Abdürrahmanın en büyük mahareti düşmanını bir hamlede si. lâksız birakıvermek, karşısında bi- çak kullandırmamak, pala oynat - mamaktı, Addürrahmanm en azılı şakilere hâlim bir kudret ve küvvetle, hat, tâ hünkârlara has bir gevketle bu - ralarda ömür sürmesi nedendi ya? O yola gelirse, tatl: dille gelebilir di, Tıpkı bir yılanın deliğinden tatlı dlle çıkabileceği gibi Yoksa silâ, ha, kile, hileim, kuvvet Abdürrah. man İçin hiçti. Bunu bu yeni ku - mandanla bu kısa boylu çavuş ne bilsinler? Ellerindeki kuvvete, bellerindeki kılıca, omuzlarmdaki omizraklara güvenerek Kara Abdürrahmanla Boy ölçüşmeğe yollanan bu adamlar başlarma gölecökten bihaber hafif silik çalarak, harp iştihasile kaba. ran askerin önünde dolu dizgin gi. diyorlar, Mukadderatları yaklaşmıştı, Sırtlardan birinde iki atlı görüp durdular, Atlılar bir müddet oraya 'bursya seğirttikten sonra arkaya doğru kayboldular, Atamas haykırdı: — Şikârımız yakmdadır, Hazir o unuz? Zaten asker hazırdı: Banların için de Osmanlı kesmekle moşhurları vardı. Bunların arasında demir bü » 'kenler çoktu, Onlar için bilmeme - lerine rağmen nihayet bir çaki çe, tesi badem şokeri gibi çıtır çıtır ye. necek bir şeydi, Düşündüklerinde de haksız de * Zildiler. Kimbilir çetenin haymegzâ- hında ne kıymetli, ne giranbaha gu. nimot vardı, Kimbilir gakilerin ku- caklarmda dolaşan ke nefis kırlar, kadınlar vardı, Bunlar gözleri ser vete ve kadına aş bu kıta için en büyük zafer mükâfatı olacaktı, Atamas bir tedbir aldı. Askerini üçe ayırdı. Sağ, 8ol cenahlar yaptı ve bir kıtayı da arkada hücuma ha ae bulundurdu, Sırt sağdan ve soldan çevrilecek hücuma hazır bulunan süvari de sir, i aşarak şakilerin melcelne hücum Az gittiler, uz gittiler, dere tepe | edecek, oenahlar firar yollarını tu - ENA 9 VR ZE 7 ey (> EGER iacak ve böyle askeri bir tertibat le Kara Abdürrahman çetesi ihata edilmiş bulunacaktı, Ve hiç şüpbe yoktu ki bu çele Kara Abdürreh . mana gitti, Teonisi hücum kıtası önünde bulu nhenk, Atamas ise üç cepheyi de 4 dare eedbilmek Üzere sırtın kena - cinda olacaktı, İşler bitti ve Atamas Yerlerini yurtlarını bırakarak kaç . idi. İşte Kara Abdürrahman çetesi mrslardt, bücum kıtasma haykırdı: — Haydi, elinize geçen sizindir. Fakat Kara Abdürrahmanı canlı is. terim, Bir baykırışma oldu, kişnemeler, arttı, atlar mahmuzlandı, oklar ha. zırlandı, mızraklar yerlerine kon . du ve kıta ileriye doludizgin hare - ket etti, Sırtı aştılar. Yüz metre kadar ile. ride çadırlar görünüyor ve arkada fundalıklar var. Ne insan, ne at, ne Güten bir ocak görülüyor. 'Teonisi kendinden geçen bir halde — Haydi bire arkadaşlar. Eşkiya roalr sevaptır. Çadırlara hücum! Çapraz eğlence: “a3 5678910 HIR ooo w.. Soldan sağa: 1 — Bir nevi müteharrik harp al, ihr . Bir erkek adı, 2 — Antalya sahilinde bir kasabamız « İki geyin ortası, 3. Rus Çariçesi Katerinle macerası olsn bir Osmanlı kuman- danı . Sanat, 4 — Deve yavrusu . Musikide tevakkuf işareti - Bir tür Yü halledilmiyen İstanbul şehrinin bir derdi, 5 — Ateşten büsü olma vücut yarıları, 6 — Fazin (xiyada) - Böbrek, 7 — Söyle . Canlı sinema, 8 — Ekini olan düz toprak “ Hakiki (Fransızca), 9 — Ariyet verme» Rutubet, 10 — Üzümden yapıdan bir nevi koyu tatlı şeyi yapan ve satan, Çok az kalmıştı, çadırlardan yar gıplak kadmlar ortaya fırladılar, 'Toomisi hayretle kıtasını durdur. muştu, Demek çete efradı kadınları da bırakmışlardı, İçlerinden oka davranan birini bizzat Teonisi vurup yere serdi ve haykırdı: — Bu kadınlar bizdendir. Silâbsr- ia el kalkmaz, Ve kadınlara rumea haykırdı: — Biâte! Atları üzerinde bekleştiler. Ka . dınlar yürürlerken birdenbire kay, boldular. Bu hâdise Teonisiyi çilgr na çevirdi. Ve fakat muhakeme et- Mmiye vakıt bulamadan bir ok yağ. muru altımda kaldılar. Çadırların arkasındaki fundalıklardan atları üzerinde hücum edenlerin palalaı altımda hemen yalnız Teonisi kur . tulmak suretiyle hepsi can verdiler, 'Bu şaşkınlık, aşkori bozmüuş, elle- rindeki silâhlarmnı kullanmağa dahi vakıt bırakmamıştı. Korkung bir nâra gibi duyuları bir son, hücum kıtasmı tarumar eden. leri derhal ikiye böldü ve sağ ve sola seğitliler, (Devamı var) Yukardan aşağı: 1 — Tabyanm asr , Bir nevi harp silâhı, 2 —— Gemi ıstılahlarında ya, naşma, $ —. Evlerde kullanılan tah- ta terlik - Bir nevi yaz meyvasi, 4 — Mahsulsüz ve yiyeceksiz kal, mamalı , Mikroskop altnda tetkik ( edilecek geylerin Üzerine. konduğu, | ' “küçük cam, 5 — Evet - Bir nevi ço- ik tellerle yapılmış İspanyol çalğısı, 6 — Başa gölen . Ezmeklen çmriha,, zır, 7 « Sıcak tepe mânasına Asya ortalarında Türklerle meskün n:"7- kur bir yer, $ — Misiriiların güneş mabudu * Ketene mensup, 9 «- Gös terme . Ciğer, 10. Beki devirlerde biribirine kan vertnlerin olduğu SOD ANAP ww — İşl bana birek ve sen, nihayet all gün sabret dostum, O zaman sana ne İstikamelte tahkikat yapa- cağını söylerim, Şimdiki halde Js- ponu tarassut İşinde istintak büki- minin sizi serbest bırakmasını te min ot kâfi, — İşin idaresini siz ele sldıktan sonra ben körü körüne sizi takip ederim, — Körükörüne değil, Yakında bu Iş. mahiyetini apaçık göreceksin. Eğer tahminlerim ve yürüttüğüm mulakeme yanlış çıktnzsa... Rokur her zamanki negesine “a - vuşmuştu, Söylendi: — Siz mi yanılacaksınız? Böyle bir goy görülmemiştir! Vezlyeti hu. lâsa edelim: Mahut mektupla istin. tak hâkiminin yanma © gideceğim, — Pardon, şüpheli telgraf da var, — Evet, Bu iki vesikayı kendisi. ne teslim ettikten sonra olanı bite. ni anlatacağım ve bu işin takibinde beal serböst bırakmasmı temine ça- Nzacağım, — Mükemmel, Bu mülâkattan sonra bana telefon edersiniz. Xıv — Kahveyi buraya mı getire - yim. Binbaşım? — Hayır Viktor çalışma odama da iki fincan bazırla, Bir misafirim var, senin büyük dostun Rokur. Nerede ise gelir. Tam bu sirada kapı çalındı. Vik. tor nükte yaptı: — Müzikhol revülerinde olduğu sibi “İşte, o da geldi!,, binbaşım. Benuva gülümsedi: — Evet, Haydi kapıyı aç. Gelen filkakika Rokurdu. Nege — Yemek odasında, — Orayn gideyim, haber sermek Için zalrmet etme, Viktor tereddüt etti: «— Binbaşı kahveleri çalışma 6 * dasma götürmemi söylemişti, — Zararı yok, Yemek odasına geçti ve Benuva. yı selâmladı: — Hürmetler, binbaşım, — Hoş geldin, mesut adem! Rokur bir iskemleye oturdu. Gü » lerek: — Muvaffak olduğumu telâşım - dan anladınız değil mi? dedi. Hang” si işi.de serbestim, pardon serbes , tiz. — Barvo! Salönelle korktuğun şatışma olmadı demek? — Olmadı. Bilâkis! — Anlat bakalım öyleyse. Er cigara? ŞA sav EŞ EA TEE g2 İ hâdise İle çok uzaktan dabİ — Ne biri, nede öteki, Ben kendi hesâ* bıma yalniz sağlam vücutlu o adamlardın Gene şeytan beni dürttü, Onu bir daha iğnelemek istedim. Bu maksatla sözede vam ettim: — Bu hoşlandığınız sağlam adamlar ara” sında en çok beğendiğiniz hangisidir? Yüzünün çizgileri birdenbire dondu. An- lamamış görünmeyi tercih etti; — Ne demek istiyorsunuz? Bu ikikelimeyi mağrur ve haşin bir sesle söylüyor. Kızmasın diye kelimelerimi tarla tarta cevap verdim: — Şüphe yok ki sizinle arkadaş olmak istiyen sağlam bünyeli birçok köy delikan klanı var. ro Bun rın arasında Giğerletinden Ni iniz bir tanesi yok mu? Melike omuz silkti; — Bir tanesini ne diye ötekilerden ayıra" yım, bütün gürbüz, sağiam köylülerin hep sini beğ: ww, Olur, biter. Kızın sözlerindeki kuvvetli alay karşi- sında gülünç olduğumu anladım ve sustum. .. Bügün çalışırken ansızın patlayan C0ş* de kun bir fırtına işimizi durdundu. Şiddetli bir sağanakla baslavan bardaktan boşanır” casma yağmur ise her İkimizi olduğumuz yerden kaçırdı. Ben tablomu, sehpamı ve takımlarımı emin bir yere yerleştirmek gay» retine düştüm, Harabenin her köşesini gayet iyi tanıyan Melike, iki 'yıkıl: dıvar parçası (arasında kalmış, üzeri sarmaşıklarla örtülü kuytu bir yere sığınmıştı. Şimşeklerden o ve gök gürültüsünden hoşlarımıyan köpeği ise hiç bir şey görmemek, hiçbir ses işitmemek is” tiyormuş gibi hanımının arkasmda büzük müştü. ka Eli Gelini jik a iri su damlalarını ta tenime ei vüluz ettiğini pekâlâ hissediyordum. Biribiri ar- kasına çakan şimşekler, harabelerin yıkık dıvarları arasıda mavi işık oyunları yara” tıyar, ötede beride kalmış bembeyaz bara lar, kararan tabiat ortasında kefenlere #a” rılmış cadılar gibi baş kaldırıyordu. Kendi kendime: — Fırtına daha şiddetli, diyordum. Fa“ kat bereket versin ki hava soğumadı.Yoksa ilikle.ime kadar ıslandığıma göre zatürri* ey: yakalanmâm muhakiaktar, Bu sirada bakışlarım, hareketlerimi en- dişe ile takip eden Melikeye doğru kaydı. Birdenbire korkunç bir gök gürültüsü i* kimizi de ttretti ve köpek inler gibi havia- ür. Bunun üzerine Melike astırablı bir ses le hayleıdı. -- Çabuk Hüraya geliniz. Orada yağmur alımda durmayınız. Buraya ikimiz de sr” gadiiriz. Tükimlzımı yeriliğlznie işini gefik HİLE miştim, Bir iki adımda Melikenin yanma ' koştum o: — Siz “a misiniz Allah aşkına? dedi. Hiç yağmur mir allında durulur mu? Bâksanı- zâ sırsıklam kesilmişsiniz! Üzülmesin diye lâkayt bir tavırla cevap verdim: — Hiç bir zararı yok bayan Melike, hâ- va henüz sıcak, Bu mevsimde hava ucak, iken yağan yağmur zarar vermez. — Öyle demeyiniz dostum.. Yeşilpinarın havasına inan olmaz, Anadolu yaylâsından doğu esen rüzgürla İzmir tarafından, deriz! üzerinde köpüre köpüre gelen rüzgâr bura" da çarpışır. Deniz rüzgüzr galip gelip de Akdenizin sularını yağmur halinde üzeri mize dökmeğ: başladı mı hararet rh | dilşer.. Emin olunuz ki yarım saat sonra havanın adamı akıllı soğuduğunu siz de his- sedacıksiniz, » öyle ıslak bir ha'de yağ mur kesilmesini beklerseniz muhakak has- talanırsınız. — Ya siz? — Ben ıslanmadım. Yalnız üzerimden bir kaç damla geçti. hind — O halde örtuda mühüm bir mesele yok. | bulunuz. (Devamı Var) landım. Fakat hir çoyre iütetlr yağınağı bali 17 ŞUBAT <- 1039. 28 Nakleden p.V — Yiç fena olmas, 7. derim, Bir cigara yaktı, Viktor “e rada kahveleri getirmiş EE , Ni dum kahve içip keyifle © . İbir nefes çektikten sonrs © ğu başladı: — rulsuz bereket et azar İşiteceğimden . Salonelün yanına girdiğin bu korkum ziyadeleşti. Si vallı adam bir sürü renk KE , Zulmuştu, Maktulün, i e yaşayışlarına dair polis İları olmıyan birçok ete ç deleri mesasının Üz ti, Bunlar arasında yüzl?” esl k Yds sinirli in aa m af rünça ters ters baktı ** b mağa vakit bırakmadan —'Tek baştma bu işle mesbur kalıyorum, er yardım ettiği yok. Yard el me edenler de tahkiks oh mete sürükliyerek gi Tek sürükiüyorlar. Değikodul pet | lümât diye bana getiri?" e ru, değil mi7 diye ww İn Ses çıkarmadan ainlei yet: — Siz, dedi, bari sz SİL geli yapsanız! Bana 16 mat getirdiniz? Görüyorsunuz ki gök eN fek olamadığım teşebbi sağ N #ar işitmedim, O da de de olsam aynen böyle | derdim,, dedi. N Halini mey Rİ ye telgrafı alıp bakaya sl yor, bazı kırmlarını okuyordu. Sevinci “a lar, tahkikatın başladığı Velbasri tekdir ie fatla karşılaştım. U: yar mujtum va İstediğim azan” ket serbestisi için > : 0 dım. Fakat bir şartla” ii ilerleyip yeni bir 597 a ima kendisine malörat bil kabul ettim. — Bravo! Şimdi sö lâzım dostum, Salöpoi” sp o EN ek a par Ee “A terdiği itimadn y İ süratle lsbat etmeli — Şuhalde here8 Uyoruz. — Evet. Fekat öl sürntle hareket — Niçin? yeni “BR — Çünkü postada 0) Parista banim İçi? Ni “dedâl sübutiyen KE e gö ki — Delhi sübu ii imi — Evet Rokur. 9 ii yanlis. İasmı sormay in İniz ki bu deliller, e şey isbat odiyor!3 ei gösterecek olan ye siz0 goçince bemeB * agi p vr harekete BOR ei ». — Mümkün. pak el harekette değil yer Sesi «7 sağlama bret Rokur* m» disine haber V yy e eur evinin önÜDÜĞ Sü nöbet bekiiyessii?”. — Memurlaris9 heğleğ” ? — Telefonla azası İçin tertibe —k se tabii kat'i bir deli YOK“. yan, — Şimdi me e yorumu Mergürls1? pr era varirim- ii e EE sunuz, ia riada tenvir vi yo? Te a Japon siranes mu? Onun akran nu öğreninis sual veya İYİ yeri” (Deva e yar