17 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muplada Köylünün sıhhati için en pratik tedbirler alındı Kurs gören 300 köylü genci bir çok hastaları ölümden kurtarmaza muvaffak oldular Muğla; (Haber) — Vilâyetin her kazasında bir sıhhat kursu a çıllış ve bu kurslara, fazla nü- fusa malik olan her köyden o- kur yazar birer genç iştirak etti- rilmistir. Kurslar, her kazanın hükümet doktoru tarafından ida re edikcrek bir ay devam etmiş; 299 köklü gene, kursu muvaffaki yetle bitirerek törenle vesika a!. mişlardır, Bu gençler halen kendi köylerinin ücretli sıhhat korucu- luğunu yapmaktadırlar Bunl»> 1938 senesi sonuna kadar, kaza- ra düşerek küçük yara alan köy lülerden 21 kişinin tedavisini yap mışlar, yılan ve akrep sokmasın- dan dokuz kişiyi kurtarmışlar, dört yüz seksen çocufa çicek a- gisı yapmışlardır. Sıhhat korücusuna malik bu- lunan 299 köye lekoplast 322 ilâç ihtiva eden birer ecza dolabı a. lınmış ve köyün şahsiyet mane- viyelerinin istifadesine terkedil- mistir. Her köye birer de sedye alın- miüştir. Köyler içinde mevcut su Diri- kintilerinden on sekizi kurutul- muş, üstü açık elli sekiz küyü bi. leziklenmiştir. Köy evlerinin dörtte üdcü dahili ve harici kireclenmiştir, gibi, © zamanki gibi zannettim. Ben teessürle sordum: — Peki, Turan, fakat bu hatıra sizi ne için ağlattı? x — Çünkü o vakit şimdikinden çok iyi idim. Namüuslu, mes'ud, a. Co;kun, bugün başka, daha pa- halr, çok paluh Iuvmtalar kullanı- yorum, Bu sözleri ıbyledıkten sonra, asabı asabi güldü. **İ İ Coşkun — sustu, Şışcyi alarak içindeki bir kaç damla İlevântayı tıpası üstüne döktü, Odanın içi" ne hafif bır koku yayıldı, HİKAYE.CI Seyahat notları Akşehir- köylerinde geniş kalkınma var Bu kazanın bütün imekiapısı yetinin köycülük davasında hızla i- lerliyen faaliyetini evvelce bu sü - tunlarda tebarüz ettirmiş, Konya. daki köy bürosunun çalışma siste - mindeki intizamdan — bahsetmiştik, Bu tarz çalışma, vilâyetin kazaları- na dahi sirayet etmiş olmakla be- raber merkezdeki kadar randman a. hmamadığını da ilâve etmek icab e- der, Ancak, Akşehir kazası bu va- ziyetten müstesnadır. Bu — kazada köy ve köycülük mevzuu üzörinde | daha önceden büyük bir hassasiyet gösterildiği ve metodlu bir çalışma teessüs etltiği için verim ârtmlış ve bugün Akgsehir köylüsü, hükümeti . mizin aradığı ve İstediği evsafta kalkınma ve yetişme yoluna girmi.şı- tir. D Kazanm faal kaymakamı Mehmet Belek, köylü içinde bir köy çocuğu gibi hareket etmesini, mü - nevverle köylünün temasını hazır- lamağı, köylüyü mümkün olduğu kadar salma derdinden kurtarmağı, köylüye müşterek gelirler temin et. meyi pek iyi bilmiş olduğu için mu- vaffak olmuş ve bugünkü Akşehir köylerinin çehresine başka bir şe- kil verebilmiştir. Güzel bir tesadüftür ki Akşehir, Konya ile Afyon vilâyetlerini biri. birinden ayıran smırdır. Bu hudu - dun öte yanını da Afyon vilâyetine davası üzerinde şuurlu bir faaliyet I liyor, vardır, sanki iki kaza da bir elden idare ediliyormuş gibi. Bolvadindeki köy çalışmalarmı başka bir mektubumda yazmış oldu- 'ğum için oraya tekrar temas etmi- yeceğim, Meyzüuumuz —Akşehirdeki köy kalkımnmasıdiır. Koskoca bir vi. lâyet içinde an üç kazaya faik bir yapılmış, gelirldi. arklrilmış, radyo.u moydanlar kurulmuştur Konya, (Hususi) — Konya vilâ, çalışma tarzı güden Akşehirin köy- köylerinde yollar açılmış, cülükteki ilerleyişi, yarın için ümit verici vaidlerle doludur. Şimdiye xzadar köylerin mübrem ihtiyaçları- na cevab verilmiş, okullar, yollar, sığır, koyun ve diğer hayvanaltın cinsini ıslah yolunda ciddi hamle - ler yapılmış, umumi köy hamamla- rt, ebedi şef Atatürkün anıtları, cumhuriyet meydanları, köy konak- ları, fenni kümesler, fenni kovan- ni, birkaç yıl öneceki —rakamlarla mukayese edilamiyecek — derecede, yükseltmiştir. Bolvadin köylerinde olduğu gibi, Akşehirin nüfusu kala- balık olan köylerine dahi akümülâ- törle çalışan radyolar alınmış, bir progğram esast dahilinde köylüye berab er tadır. Akıehh- lnyınıhmı Mehmet Belek ırhıdışın:ı Hulüsi Günayla medeniyetin bu en süratli sesinden istifade ettirilmeye başlanmıştır. Köylünün kaza merkezindeki işle- rinin derhal intaç edilmesi, idari lü zum arasında, tercih hakkı taşımak- b Kulusi Günay lar vücuda getirilmiştir. Bataklıklar kurutularak islah edilmistir. Küyler gelirlerini arttırmak bahsinde fazla hassas ve itinalr davranan genç kaymakam Mehmet Belek, muvaffa kıyetinin bilhassa çokluk — kısmını, bu mevzuda tevakkuf etmekle elde etmiştir. “Önce tetkik, sönra — tat. bBik,, düstüru —dairesinde hareket edilmesi de bu muvüffakıyeti sağ- İryan âmiller arastında yer alıyor. İnanmalıdır ki Akşehir köylerinde “kalkmma" admı alan davranışlar, hayali ve “gelişigüzel” olmaktan a- zâade, tamamen hakiki ve elle tutu. lur esaslara istinat ediyor. Kabili- yeti tatbikryesi olmiyan işler üze - rinde tevekkuf edilmemiştir. Zama- nı öldürmemek, köylerin gelir kay. naklarının istitaati nispetinde ham- leler. yapmak ve köylüye “eser" teslim etmek gayesi daima gözüö - nünde tutulmuştur. Bugün Akşehir köyleri İzmirin en zengin ve ileri köyleri vaziyetinde. a n hlr iki hı:kkmdsb!r hlure&innge;etebı— Göze görünen eserlerden maada, göze görünmiyen, fakat hakikatte köylünün kafasını kültür ve me - deniyet âlemine mal etmek gaye .- sine dayanan manevi eserler de şa- yanı kayttır. Açıları halk derehaneleri, Akşe - Afyon, (hüsusf) güzcl ve işlek yerinde bulunan ' büyük “Zafer anıtı” nın arka yanı evvelee eski binalarla çirkin bir sarfetmiştir. manzara arzediyordu. Şimdi bu ' yerde Nafiaya, Maarife ait yeni binalar yapılmış, güzel ve büyük zara güzellesti Afyonda zafer mey- danı genişletildi Meydanın yan ve arkataraflarında Nafiaya ve Maarife ait yeni bianlar yapıldı, man- Afyonda büyük zafer âbidesi mey damında bir milli merasim toplantısı bak V AaABİMGĞÜMNR Â ” ı — Sehrin en letilmiştir. Vali Durmuş Evrendi- lek, zafer amıtının bulunduğu bu geniş meydanı grizelleştirmek İ. ,Çit büyüz bir gaytet ve himmet Hüj Resimde, milli günlerde yapı- lan törenlere pek müsait vaziyet alan bu meydanlığın, büyük bir bir mektep yüksoltilmiştir. Bu kalabalığı nasıl vuttuğu görül- şekilde meydan biraz daha geniş mektedir. S UŞA0 RERRR A 306 müdebdep salonunda Bambo ile Föskari başbaşa vermişler, ya- vaş yavaş konuşuyorlardı , Bu bir kış sabahıydı. Hizmetçinin vakit vakit geti- rip şömineye attiğı odunlar çı- tırdayarak yanıryor ve odaya ha- fif ve lâtif bir hararet veriyor- du. Bu sırada susmuşlardı. Foskari ateşin pek yakınında- ki koltuklardan biri içine gömül- müştü. Bambo ise biraz uzağa otürmüştü. Cumhurreisi evvelce başlan- miş bir İıonuşmayı tamamlamak istiyormuş gibi bir tavır alarak: — İşte, dedi.. Bugünle tam on iki gün cluyor.. Hâlâ Piyer Ara- tenden cevap alamadık., Henüz dönmemiş olacak, Kardinal cevan verdi: — Her gün evine uğruyorum. Kimse kendinden en küçük bir haber almış değil., — Jan dö Mediçi edecekti. — Doğru. .Fakat yolların kar- la 'kapalr olmasıni da dikkate al- mak lâzımdır. Yenidenzi sustular. Cumhurreısl Foskarinin gözleri, ocakta ya- nan odunlardan aytılmıyordu: KAHRAMAN HAYDUD ten ibaret... | Bambo cevap verdi: ledir. perdelerini kaldırarak sordu; — Bak Bambo, dedi.. Şu ocak ta yanan odunlara bak.. Dünya- da her şeyin sonu işte bu olacak. Bugün var, yarın yok... Velhasıl dünya bir yokluktan, bir hiçlik- — Bu boş şey monsenyör.. Bu- gün haiz olduğunuz nufuz ve ik- tidar her şeye rağmen gene öy- Cumhurreisi titredi ve oturdu- ğu yerden ayağa kalktı.. Yavaş adımlarla pencerenin yanına yak İaştı.. Bamboya da yaklaşmasını söyledi. Pencerenin ipek ve ağır hir köylüsünün okur yazar nispeti- KAHRAMAN HAYDUD Foskari cevap verdi: — Ya ben ne ğgörüyorum, bi- liyor musun? İyi dinle,. dedi.... Sonra Bamboya yarı dönerek parmağiyle o tabut şeklinde, sa- rayı ile zındanları biribirine rapteden o büyük ve müthiş küt- leyi gösterdi. Bambo sarararak mınlda.nd. — Ecel köptüsü.. Cumhurrelsi yavaş ve sakin bir halde ocağın yanında, biraz evvel oturduğu koltuğa yaklaştı. Oturdu ve ilâve etti: — Ben, bu pencereye pek na- dir yaklaşırım. .Çünkü ben ora- dan senin gördüğün şeyleri de- her halde Mantodan çok uzakta bulurma- Sa gerektir. Murahhasımızım bu- güne kadar dönmüs oölması icap — Ne görüyorsun?. Bambs cevap verdi: — Mavi ve berrak bir gök. tanallarında binlerce — göndel bulunan muhteşem ve mutantaa bir şehir.. Bütün bunlardan, bü- yük bir faaliyetle çalışan insan- lardan başka yanımada biri var, Her şey ona ait. Cumhuriyetin yeğâne-reisi o... Ordu ve asker onün emri altında ve emrini bek. lemektedir. Şu sarayın pence- relerine bakan gemicilerin içle- rinden ne dediklerini bile işidir gibi oluyorum, Onlar şu saray" tda, benim yanında bulunduğum zatın, İtalyanın terakkisi için ça: hışan yegâne ldam olduguna ina ruyorlar, < KT & lli üi e ll ğil, dalma Ecel köprüsünü gö“ rür ve benden önceki Cumhur- reislerinin hepsinin de oradan ıstıraplar içinde geçtiklerini ha- t rlarım. — Moönsenyör.. — Başka yerlere başımı çevir- diğim zaman da titrerim. Pen- cereme ba“ın gemiciler — beni korkutur.. Askerlerin de beni yakalayacaklarını Banıyorum ... “Her saniye, her dakika zındanı düşünüyorum ve © fikrimden çık- Mıyor... — Evham. — Bambo, akıttığım — kanla- rın beni boğduğunu — sanıyo- rum,. Kandiyanonun oğlu et- rafımızda — dolaşıyor.. İntikarar" SUT nı alacak ve bugün, çok yakım. Bambo müstehzi bir tavırla kekeledi: — Rolan Kandiyan?, çok yâ- kin bir zamanda, . elinize düş- müş bulunacaktır. Artık o za- — Bunlar kendimizi teselli &- decek kelimeler. .Biz bunilarla müteselli ola duralrm.. Sen bun lara evham de... Beyhude korku de, ne dersen de.. . Bu meş'um bir hakikatten başka bir şey de- gil bence... — Gözlerime tesadüf eden zabitlerin gözlerinde be- ni korkutan parıltılar seziyo, rum.. — Böylelerini —niçin tevkif etmiyorsunuz?, — Geçen gün verdiğim zi- yafette bile bazı zabitlerin ga- rip fısıltılarına şahid oldum... Bunlar benim için müthiş bir hakikatten başka bir şey değil, — Böyle olduğu halde hâlâ bu adamlar serbest dolaşıyorlar öyle mi? . Cumhürreisi masa üzerinde duran bir kâğıda elini bastıra- rak cevap verdi: — Sabarlı ol, Bambo... İşte her gün birer isim ilâve edilerek uzayıp giden liste burada.. Bambo kâğıda göz attığı za- man yüz kadar isim gördü.., " Cumhutrelsi — tekrarladı: TÜRKİYE RADYÜ L O 051' M | Türkiye ı:adw"' gÜF DALCA UZUNLU 1639 m. 183 Ke 19,74 m. 15195 K 31,70 m. 9465 K TURKIYE CUMA —17-2- 18.35 Müzik (Bir * Konuşma (Hâf"Iık 15 Türk müziği | naz faslı - Celâl man, Eşref Kadri, 'di Tokay, Basri teoroloji haberle yat). 20.15 Türk Refik Fersan, yazi Se)hunıg . # |: far: Mahmut Kafi 'l 1 — Emin sân-ğ:gpıl Hi Şükrü Osman * ..- telâyı dert olal Ç ) !! | Suzinâk şarki su;]ılit , Âhmet Rasim * revadır sev l siı#'g san - Kemençt halk ıurkusü (SiN 7 — Sadetlin Ba kü (İşte seni 5€Y mil - Muhayyef lâhattin Pınar * H yaşıyor). 405 B | vent şarkı (H UÜ li — qndelllw (Bağrıma taş Mf' saâlt ayarı. 2 ham, tahvilâl, * sası (fiyal): 21 testrası « Şef: W. A, Mozart * iör. Adagio * mole, Mınuelm 2 — ER Sd“’” 1 m Perde aras nc pc E. Grieg 1i ;cn—:lımıuuılg zenin ulümu l ’ı ranın d*ıııSÜ ıı' königs (Dağ 4| Müzik (hafl Mj aaire * D” v Çigan) Lan Son ajans hnlJc vamnı, > CUMARTESİ — DA tü 13.30 ProgrfiFintos Gti barld . Çigan _,..rıı M Memleket 5”*14 1“' İj ı'ııısh:ıî'ıdef“:r 0"55;#1 ziği -pl.)eİ irG Çalanlar: al İ san, Ük“)'m burt Cemil * ,ıı_r F pic A'iı Udi Cemil * B w mı sana di kâr şarkı ( "" pit — Iun'ı b” aıw” ıürı.nerî— “-ür rabim )- 19.8) ağlar gil lar: Cev Ei :> d Niyaz mal [D’ Recâai: leri, ziraat bi Iı“n'â sil « Cııır'îü'?“':c ve W | mee). Teret ) Ca taj (Ekremi Ikr;f # küçük ©r$ kesi e.gııl" | aan parsa C*ı s.at ayârıı

Bu sayıdan diğer sayfalar: