Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Muplada Köylünün sıhhati için en pratik tedbirler alındı Kurs gören 300 köylü genci bir çok hastaları ölümden kurtarmaza muvaffak oldular Muğla; (Haber) — Vilâyetin her kazasında bir sıhhat kursu a çıllış ve bu kurslara, fazla nü- fusa malik olan her köyden o- kur yazar birer genç iştirak etti- rilmistir. Kurslar, her kazanın hükümet doktoru tarafından ida re edikcrek bir ay devam etmiş; 299 köklü gene, kursu muvaffaki yetle bitirerek törenle vesika a!. mişlardır, Bu gençler halen kendi köylerinin ücretli sıhhat korucu- luğunu yapmaktadırlar Bunl»> 1938 senesi sonuna kadar, kaza- ra düşerek küçük yara alan köy lülerden 21 kişinin tedavisini yap mışlar, yılan ve akrep sokmasın- dan dokuz kişiyi kurtarmışlar, dört yüz seksen çocufa çicek a- gisı yapmışlardır. Sıhhat korücusuna malik bu- lunan 299 köye lekoplast 322 ilâç ihtiva eden birer ecza dolabı a. lınmış ve köyün şahsiyet mane- viyelerinin istifadesine terkedil- mistir. Her köye birer de sedye alın- miüştir. Köyler içinde mevcut su Diri- kintilerinden on sekizi kurutul- muş, üstü açık elli sekiz küyü bi. leziklenmiştir. Köy evlerinin dörtte üdcü dahili ve harici kireclenmiştir, gibi, © zamanki gibi zannettim. Ben teessürle sordum: — Peki, Turan, fakat bu hatıra sizi ne için ağlattı? x — Çünkü o vakit şimdikinden çok iyi idim. Namüuslu, mes'ud, a. Co;kun, bugün başka, daha pa- halr, çok paluh Iuvmtalar kullanı- yorum, Bu sözleri ıbyledıkten sonra, asabı asabi güldü. **İ İ Coşkun — sustu, Şışcyi alarak içindeki bir kaç damla İlevântayı tıpası üstüne döktü, Odanın içi" ne hafif bır koku yayıldı, HİKAYE.CI Seyahat notları Akşehir- köylerinde geniş kalkınma var Bu kazanın bütün imekiapısı yetinin köycülük davasında hızla i- lerliyen faaliyetini evvelce bu sü - tunlarda tebarüz ettirmiş, Konya. daki köy bürosunun çalışma siste - mindeki intizamdan — bahsetmiştik, Bu tarz çalışma, vilâyetin kazaları- na dahi sirayet etmiş olmakla be- raber merkezdeki kadar randman a. hmamadığını da ilâve etmek icab e- der, Ancak, Akşehir kazası bu va- ziyetten müstesnadır. Bu — kazada köy ve köycülük mevzuu üzörinde | daha önceden büyük bir hassasiyet gösterildiği ve metodlu bir çalışma teessüs etltiği için verim ârtmlış ve bugün Akgsehir köylüsü, hükümeti . mizin aradığı ve İstediği evsafta kalkınma ve yetişme yoluna girmi.şı- tir. D Kazanm faal kaymakamı Mehmet Belek, köylü içinde bir köy çocuğu gibi hareket etmesini, mü - nevverle köylünün temasını hazır- lamağı, köylüyü mümkün olduğu kadar salma derdinden kurtarmağı, köylüye müşterek gelirler temin et. meyi pek iyi bilmiş olduğu için mu- vaffak olmuş ve bugünkü Akşehir köylerinin çehresine başka bir şe- kil verebilmiştir. Güzel bir tesadüftür ki Akşehir, Konya ile Afyon vilâyetlerini biri. birinden ayıran smırdır. Bu hudu - dun öte yanını da Afyon vilâyetine davası üzerinde şuurlu bir faaliyet I liyor, vardır, sanki iki kaza da bir elden idare ediliyormuş gibi. Bolvadindeki köy çalışmalarmı başka bir mektubumda yazmış oldu- 'ğum için oraya tekrar temas etmi- yeceğim, Meyzüuumuz —Akşehirdeki köy kalkımnmasıdiır. Koskoca bir vi. lâyet içinde an üç kazaya faik bir yapılmış, gelirldi. arklrilmış, radyo.u moydanlar kurulmuştur Konya, (Hususi) — Konya vilâ, çalışma tarzı güden Akşehirin köy- köylerinde yollar açılmış, cülükteki ilerleyişi, yarın için ümit verici vaidlerle doludur. Şimdiye xzadar köylerin mübrem ihtiyaçları- na cevab verilmiş, okullar, yollar, sığır, koyun ve diğer hayvanaltın cinsini ıslah yolunda ciddi hamle - ler yapılmış, umumi köy hamamla- rt, ebedi şef Atatürkün anıtları, cumhuriyet meydanları, köy konak- ları, fenni kümesler, fenni kovan- ni, birkaç yıl öneceki —rakamlarla mukayese edilamiyecek — derecede, yükseltmiştir. Bolvadin köylerinde olduğu gibi, Akşehirin nüfusu kala- balık olan köylerine dahi akümülâ- törle çalışan radyolar alınmış, bir progğram esast dahilinde köylüye berab er tadır. Akıehh- lnyınıhmı Mehmet Belek ırhıdışın:ı Hulüsi Günayla medeniyetin bu en süratli sesinden istifade ettirilmeye başlanmıştır. Köylünün kaza merkezindeki işle- rinin derhal intaç edilmesi, idari lü zum arasında, tercih hakkı taşımak- b Kulusi Günay lar vücuda getirilmiştir. Bataklıklar kurutularak islah edilmistir. Küyler gelirlerini arttırmak bahsinde fazla hassas ve itinalr davranan genç kaymakam Mehmet Belek, muvaffa kıyetinin bilhassa çokluk — kısmını, bu mevzuda tevakkuf etmekle elde etmiştir. “Önce tetkik, sönra — tat. bBik,, düstüru —dairesinde hareket edilmesi de bu muvüffakıyeti sağ- İryan âmiller arastında yer alıyor. İnanmalıdır ki Akşehir köylerinde “kalkmma" admı alan davranışlar, hayali ve “gelişigüzel” olmaktan a- zâade, tamamen hakiki ve elle tutu. lur esaslara istinat ediyor. Kabili- yeti tatbikryesi olmiyan işler üze - rinde tevekkuf edilmemiştir. Zama- nı öldürmemek, köylerin gelir kay. naklarının istitaati nispetinde ham- leler. yapmak ve köylüye “eser" teslim etmek gayesi daima gözüö - nünde tutulmuştur. Bugün Akşehir köyleri İzmirin en zengin ve ileri köyleri vaziyetinde. a n hlr iki hı:kkmdsb!r hlure&innge;etebı— Göze görünen eserlerden maada, göze görünmiyen, fakat hakikatte köylünün kafasını kültür ve me - deniyet âlemine mal etmek gaye .- sine dayanan manevi eserler de şa- yanı kayttır. Açıları halk derehaneleri, Akşe - Afyon, (hüsusf) güzcl ve işlek yerinde bulunan ' büyük “Zafer anıtı” nın arka yanı evvelee eski binalarla çirkin bir sarfetmiştir. manzara arzediyordu. Şimdi bu ' yerde Nafiaya, Maarife ait yeni binalar yapılmış, güzel ve büyük zara güzellesti Afyonda zafer mey- danı genişletildi Meydanın yan ve arkataraflarında Nafiaya ve Maarife ait yeni bianlar yapıldı, man- Afyonda büyük zafer âbidesi mey damında bir milli merasim toplantısı bak V AaABİMGĞÜMNR Â ” ı — Sehrin en letilmiştir. Vali Durmuş Evrendi- lek, zafer amıtının bulunduğu bu geniş meydanı grizelleştirmek İ. ,Çit büyüz bir gaytet ve himmet Hüj Resimde, milli günlerde yapı- lan törenlere pek müsait vaziyet alan bu meydanlığın, büyük bir bir mektep yüksoltilmiştir. Bu kalabalığı nasıl vuttuğu görül- şekilde meydan biraz daha geniş mektedir. S UŞA0 RERRR A 306 müdebdep salonunda Bambo ile Föskari başbaşa vermişler, ya- vaş yavaş konuşuyorlardı , Bu bir kış sabahıydı. Hizmetçinin vakit vakit geti- rip şömineye attiğı odunlar çı- tırdayarak yanıryor ve odaya ha- fif ve lâtif bir hararet veriyor- du. Bu sırada susmuşlardı. Foskari ateşin pek yakınında- ki koltuklardan biri içine gömül- müştü. Bambo ise biraz uzağa otürmüştü. Cumhurreisi evvelce başlan- miş bir İıonuşmayı tamamlamak istiyormuş gibi bir tavır alarak: — İşte, dedi.. Bugünle tam on iki gün cluyor.. Hâlâ Piyer Ara- tenden cevap alamadık., Henüz dönmemiş olacak, Kardinal cevan verdi: — Her gün evine uğruyorum. Kimse kendinden en küçük bir haber almış değil., — Jan dö Mediçi edecekti. — Doğru. .Fakat yolların kar- la 'kapalr olmasıni da dikkate al- mak lâzımdır. Yenidenzi sustular. Cumhurreısl Foskarinin gözleri, ocakta ya- nan odunlardan aytılmıyordu: KAHRAMAN HAYDUD ten ibaret... | Bambo cevap verdi: ledir. perdelerini kaldırarak sordu; — Bak Bambo, dedi.. Şu ocak ta yanan odunlara bak.. Dünya- da her şeyin sonu işte bu olacak. Bugün var, yarın yok... Velhasıl dünya bir yokluktan, bir hiçlik- — Bu boş şey monsenyör.. Bu- gün haiz olduğunuz nufuz ve ik- tidar her şeye rağmen gene öy- Cumhurreisi titredi ve oturdu- ğu yerden ayağa kalktı.. Yavaş adımlarla pencerenin yanına yak İaştı.. Bamboya da yaklaşmasını söyledi. Pencerenin ipek ve ağır hir köylüsünün okur yazar nispeti- KAHRAMAN HAYDUD Foskari cevap verdi: — Ya ben ne ğgörüyorum, bi- liyor musun? İyi dinle,. dedi.... Sonra Bamboya yarı dönerek parmağiyle o tabut şeklinde, sa- rayı ile zındanları biribirine rapteden o büyük ve müthiş küt- leyi gösterdi. Bambo sarararak mınlda.nd. — Ecel köptüsü.. Cumhurrelsi yavaş ve sakin bir halde ocağın yanında, biraz evvel oturduğu koltuğa yaklaştı. Oturdu ve ilâve etti: — Ben, bu pencereye pek na- dir yaklaşırım. .Çünkü ben ora- dan senin gördüğün şeyleri de- her halde Mantodan çok uzakta bulurma- Sa gerektir. Murahhasımızım bu- güne kadar dönmüs oölması icap — Ne görüyorsun?. Bambs cevap verdi: — Mavi ve berrak bir gök. tanallarında binlerce — göndel bulunan muhteşem ve mutantaa bir şehir.. Bütün bunlardan, bü- yük bir faaliyetle çalışan insan- lardan başka yanımada biri var, Her şey ona ait. Cumhuriyetin yeğâne-reisi o... Ordu ve asker onün emri altında ve emrini bek. lemektedir. Şu sarayın pence- relerine bakan gemicilerin içle- rinden ne dediklerini bile işidir gibi oluyorum, Onlar şu saray" tda, benim yanında bulunduğum zatın, İtalyanın terakkisi için ça: hışan yegâne ldam olduguna ina ruyorlar, < KT & lli üi e ll ğil, dalma Ecel köprüsünü gö“ rür ve benden önceki Cumhur- reislerinin hepsinin de oradan ıstıraplar içinde geçtiklerini ha- t rlarım. — Moönsenyör.. — Başka yerlere başımı çevir- diğim zaman da titrerim. Pen- cereme ba“ın gemiciler — beni korkutur.. Askerlerin de beni yakalayacaklarını Banıyorum ... “Her saniye, her dakika zındanı düşünüyorum ve © fikrimden çık- Mıyor... — Evham. — Bambo, akıttığım — kanla- rın beni boğduğunu — sanıyo- rum,. Kandiyanonun oğlu et- rafımızda — dolaşıyor.. İntikarar" SUT nı alacak ve bugün, çok yakım. Bambo müstehzi bir tavırla kekeledi: — Rolan Kandiyan?, çok yâ- kin bir zamanda, . elinize düş- müş bulunacaktır. Artık o za- — Bunlar kendimizi teselli &- decek kelimeler. .Biz bunilarla müteselli ola duralrm.. Sen bun lara evham de... Beyhude korku de, ne dersen de.. . Bu meş'um bir hakikatten başka bir şey de- gil bence... — Gözlerime tesadüf eden zabitlerin gözlerinde be- ni korkutan parıltılar seziyo, rum.. — Böylelerini —niçin tevkif etmiyorsunuz?, — Geçen gün verdiğim zi- yafette bile bazı zabitlerin ga- rip fısıltılarına şahid oldum... Bunlar benim için müthiş bir hakikatten başka bir şey değil, — Böyle olduğu halde hâlâ bu adamlar serbest dolaşıyorlar öyle mi? . Cumhürreisi masa üzerinde duran bir kâğıda elini bastıra- rak cevap verdi: — Sabarlı ol, Bambo... İşte her gün birer isim ilâve edilerek uzayıp giden liste burada.. Bambo kâğıda göz attığı za- man yüz kadar isim gördü.., " Cumhutrelsi — tekrarladı: TÜRKİYE RADYÜ L O 051' M | Türkiye ı:adw"' gÜF DALCA UZUNLU 1639 m. 183 Ke 19,74 m. 15195 K 31,70 m. 9465 K TURKIYE CUMA —17-2- 18.35 Müzik (Bir * Konuşma (Hâf"Iık 15 Türk müziği | naz faslı - Celâl man, Eşref Kadri, 'di Tokay, Basri teoroloji haberle yat). 20.15 Türk Refik Fersan, yazi Se)hunıg . # |: far: Mahmut Kafi 'l 1 — Emin sân-ğ:gpıl Hi Şükrü Osman * ..- telâyı dert olal Ç ) !! | Suzinâk şarki su;]ılit , Âhmet Rasim * revadır sev l siı#'g san - Kemençt halk ıurkusü (SiN 7 — Sadetlin Ba kü (İşte seni 5€Y mil - Muhayyef lâhattin Pınar * H yaşıyor). 405 B | vent şarkı (H UÜ li — qndelllw (Bağrıma taş Mf' saâlt ayarı. 2 ham, tahvilâl, * sası (fiyal): 21 testrası « Şef: W. A, Mozart * iör. Adagio * mole, Mınuelm 2 — ER Sd“’” 1 m Perde aras nc pc E. Grieg 1i ;cn—:lımıuuılg zenin ulümu l ’ı ranın d*ıııSÜ ıı' königs (Dağ 4| Müzik (hafl Mj aaire * D” v Çigan) Lan Son ajans hnlJc vamnı, > CUMARTESİ — DA tü 13.30 ProgrfiFintos Gti barld . Çigan _,..rıı M Memleket 5”*14 1“' İj ı'ııısh:ıî'ıdef“:r 0"55;#1 ziği -pl.)eİ irG Çalanlar: al İ san, Ük“)'m burt Cemil * ,ıı_r F pic A'iı Udi Cemil * B w mı sana di kâr şarkı ( "" pit — Iun'ı b” aıw” ıürı.nerî— “-ür rabim )- 19.8) ağlar gil lar: Cev Ei :> d Niyaz mal [D’ Recâai: leri, ziraat bi Iı“n'â sil « Cııır'îü'?“':c ve W | mee). Teret ) Ca taj (Ekremi Ikr;f # küçük ©r$ kesi e.gııl" | aan parsa C*ı s.at ayârıı