iz #nlalan ve vesikalar veren AK —YW— Yazan: Ikimim Z Hınçak davasını ileri sürerek mühimce di, a bir ayde Muhakemenin de mn adındaki maş işer edeceğini Mİ Közeteler bu işi SR Ya, arak sütunları” iz Türkiye dej ane ve Avrupa dah: vi Pet iv iyetle ve me- la he ir. Hınçaklar hak- “e heyeti ittihamiyesi- iple; va Yardı. Bunlar 30 nisan 309 da An a Sinat Mahkemesi ce! Si, Sr du ve bütün enn lay e yı mütead e pr olması- min zim ya Gi süren Sö” lar ölüm kar- a etmiyecek- in Biribi ni ele ver erd Halbu- ya iş rr Hi İİ, hatta Ropen Cer e * vâkaf olmadığı bir bre *6C8 çözülüyordu. ların çok mülev- Nim Ydana çıkıyordu. a re lira hazır e Mektuplarına mu ya am Hınçak komite" in Ağoba bir silâh “Yani Elizin de söz Aa Hirçak davasını e miktarda pâ- N ATAY upada veo! uni Mt ğü zaman tum, Biz Hınçak | Kk yer, Av| le kurmak gayesile | Mlüyeş aralarında Va,» İduğunda şüphe ÜS İngiliz kasa yin yp im T kenara östif a İMSlâI başlama- dine bu para- Üzüm bi İdirilmiş, NE Yıcı Gevaplar alın belki buy Para gelsey Na & muvaffak ola- A erin cezasını Nü İibarir, ii ğ paranın A a du. Fakat asıl ia Asıl mesele, E- NN am a Barı bu su en, “a - baran olduğu" Sag lâ Ropen Ceva” aka Ne zaman ko- Nİ daa “ap aç iş v edi iç ribi buda yormuş , İma tebelr et ZAN Keroniki in tedavi ecii 2 ia olunduğunu Sok acıdım, 1- Âra bu kadar ner EN ci, A de muhakemenin ak Vek, dü. 3 de kararna tin ear tebliğ edile- NN Riya ida belki ya hiz rtük. Halk da da Gi merak ği meme > sl ifadeleri, a del leri, şahit- le meyda- — Jaylardanberi takip ettiği bu mesele ra çıkarmış, gizli kapaklı bir tek|e nokta bile kalmamıştı. olacağını biliyorduk. Yani dünya ile ! nın istimalinden ve bilcümle evrakı | miktarda para toplamıştı vet biz yaptık, evet itiraf ederiz!, Kararname okundu: “Taraleynin iddia ve müdafaatr alâkamızı kesmeğe çok vaktimiz kal | davanın mütalea ve tetkikinden &on mamış oluyordu. O zaman Ankara istinaf mahkemesi de dilde destan di. Kararlarındaki isabeti ve tenr le! yizce mutlaka tasdik ile tezahür et-İrmi tevil ve talil etmek mesi halkın dilindeydi. Hınçak da- vası da bilhassa bu omünasebetle| da bulunmakta iseler de layan kararname bir ? Çok uzundu. Bülün Kolak kesilmiş» tik. bu mahkemeye verilmişti, Ben kendi tecessüslerime nazaran mahkeme heyetini çok (aleyhimize bir kanaati vicdaniye edinmiş bul- dum. Mahkeme haklıydı. Hiçbir meçhül bırakmamak için (uğraştı. Tahkikat çok incelendi. Deliller, ve- . sikalar, musaddak tercümeler ayrı | ayrı, kelime kelime, ” İde okutulup, tetkik olundu, Mahke- meyi takip eden ve hukukla alâkası yanların bile gözlerinde bize di karşı bir kin ve husumet görüyor” | karşılandırıldık! dum, Tül Hakikaten seyyiatımız büyüktü, / Bakalım mahkeme ne karar verecek ti? Uyumak değil bir damla yemek göğnek bil gündür ancak su içiyordum, Midem ve her şeyim berbat bir haldeydi. Pazartesi günü gazeteciler, halk mahkeme salonunu Od Salonda çok büyük şal görülmekteydi. Bütün memleketin fi artık sonuna ermiş Obulunacaktı./Ş Bugün hepimizin mukadderatı taay” | & yün edecekti. Hepimizin yüzüne bakınca ne de oldüğümüzu — takdir” etmemek mümkün değildi. Aç, yorgun, peri şan bir haldeydik. Heyeti hâkime| İ yerine geçti. Gözlerim (kararıyor. başım dönüyor, beynimde derin bir | fakla, Sinekerim hı uğultu var. Salonu, halkı, heyeti hâ- | 4 kimeyi karmakarışık ve korkunç bir (le İla beraat kararı vermiş bulunuyor” rüyada gibi görüyorum. İçimden bir his taşıyor. Fırlıya:(d cağım ve haykıracağım: — Artık asınız bizi, Hergün, her | bi biraz daha ölmek daha ağır,! 300 büyükleri bulunabilecek... Velha” Je nasip olmamıştı. Üç dört ! yeti l ihtilâl meclisi mukarreratı ve bun- ların tatbiki ve nihayet Hınçak iş lerinin başından sonuna kadar cere- van eden safahatı kararnamede mu- ra icaı keyfiyet ledelmüzakere müt- İtehimlereden bazısı inkâr töhmet mekte ve bazısı ifadatı mazbutala istemekte ri dahi bir derece müdafan- Kararname, müddelumumi Arifin tahlili veçhile hâdiseyi birkaç bakım an tetkik edilmiş bir halde tebellür ttriyordu, Kararname bütün suçlular hakkın rih bir şekil- | da ayrı ayrı ve tasnif edilmiş şekilde tanzim olunmuştu. İstinaf dairesin- deki ifadeleri ve mahkemedeki itiraf in müdafaa esasları çürütüldükden sonra tahlil olunmakta ve bir hükme bağlanmaktaydı. Yaftalar vukuatı, çetelerin faali- vuhaberatı mesadiye, teşkilât, salan teşrih olunmaktaydı. Kendi hesabıma bü karamameyi çok esaslı buldum. Bugünkü zibni- 'ete göre bazı noktaları yavandı, fa» | nihayet Abdülhamit gibi müste" hın saltanatı zamanın rarnamede hükümetin saltanalşun bu kadar meth ve se: masına yer ayırmak zarureti mazur Mahkeme 37 stçlu hakkında itti ında ihtilâlla, kişi hakkında da sülüsan ekseriyet mücrim vet 14 kişi hakkında hu, Bundan sonra vekiller kısa kısa kım müdafaalar yaptılar, (Devamı sar) KAHRAMAN HAYDUD Meğer kim imiş Yazan: Mih. Zoşçenko Her tatil ben mutlaka ufak bir | seyahat yaparim. Son zamanlar- da en sık gitiğim yerlerden birisi Lugadır.. Çünkü Etrafinnm hava” 8: ve suyu her yerden deha iyidir. Etrafında muazzam çam ormanla, rı vardır. Doktorların, biraz zayıf olanlara en fazla tavsi: ye ettikleri yerlerden biri Lug& dır, Sonra, gene doktorların dedi. ü, | ğine göre, Luganın havası Bronşi- de de birebir gelirmiş. .Bu sözle rin ne derece doğru olduklarını bilmiyorum ; yalanım varsa günahı doktorların boynuna. Bunların hepsi, iyi hoş şeyler âma, Lugaya gidip gelmek çek aynasız. Bu, seyahat değil, âdeta işkence.. Çünkü trenler her vakit ağzıma kadar dopdolu.. Oturmak şöyle dursun, insan ayakta du. tacak yer bile bulamıyor. Açık gözlük edip otüracak bir yer bul- ” | sanız bile gene rahat etmenize im kân yoktur, Çünkü, müsaadenizi bile alma. ğa lüzüm görmeden gelip kuca- gınıza otururlar.. Omuzunuza yas- Janırlar,. Sırtınıza binerler,, Artık işiniz yoksa bu çendereden ken dinizi kurtarmağa çalışın:z!, Son seyahatlerimden birindey- di. Lugadan Leningrada geliyor. dum.. Tren, ker vakitki gibi tık. Xm taklem idi. İstasyonlardan birinde, trenin ağzına kadar dolü olmasına rağ- men, bir adam bindi. Bu, orta yaş” lı, bıyıklı oldukça şık bir adam. dı. Ayağında da Rus çizmeleri var- dı. Bu gelöni adamla berâber trene bir de kocakar: bindi. Kocakarınır. hiç bir fevkalâdeliği yoktu... Şu ildiğimiz alelâide kocakarılardan biriydi.. Kocakarmın elinde büyü- cek bir sepetle iki çıkın vardı. Aslına bakarsanız, vagona ilk giren kocakarı oldu. Kocakarının ardından da bıyıklı adâm girdi. Kocakarı önde yürüyor, elinde. ki kocaman sepetle kendisine yol açıyordu. Bıyıklı adam ise, elini hayrete düşürecek kadar mü- ciğerleri | sıl şaşaalı bir evlenme merasi. mi yapâcağız. .Nasıl, beğendiniz mi? Emperya boğuk boğuk tekrar- ladı; — Bâmbo!.. — Evet... Kendisinden vaad »ldm. Bunu size vaad etti mi?, Bu sabah.. — Evleneceğin kızın kim ol duğunu biliyor mu?, — Evet. . Emperya elini anma götü rerek bir müddet düşündü. Sa- bahtan beri karşılaştığı bekle- msdiği hâdiseler kendisini ça. şırtmıştı.. Beş dakika evvel Bambonun söyledikleri hâlâ ki Jaklarında çınlıyordu. Tehâi nin altında darağac: gizliydi. Şimdi de müthiş kardinalan ye. rinde Sandrigs kendisine: — Bambo, Biyanka ile izdi- Vatımızı takdis etmiye du, diyordu. Her halde, bu iki adamm ta. Kip ettikleri yol karışık ve için- den çıkılmaz bir yoldu.. Sandrigo devam etti; — Bu işin halledilmiş bulun duğundan şüpheye düşmek mâ” nasızdır. Çünkü Bambo bana hayatını medyundur.. Sanırsam, bu son sözüm de sizi yeni bir razi ok himdir, dedi. Sonra da Emperyanın sorma” sına lüzum bızakmadan bir kaç kelime ile Piyav derbendlerin, den onu nasıl kurtardığını anla tıyordu. Bu hikâyeden Emperya Bam bonun nasıl bir haleti ruhiye içinde bulunduğu bir zamanda vaad etmiş olduğunu anladı. Bu yerine getirilemiyecek bir vaad. den başka bir şey değildi.. Em- perya titriyordu. O bir takım projeler hazırlar muya çalışıyordu. Bildiği hakikatleri Sandrigo. ya haber vermelimiydi?. Elbette haber vermeliydi... O- na her şeyi söylemeli, Bamboya kârşı kendisini muhafaza ve müdafaa etmesi lâzım geleceği” ni de ilâve etmeli ve bulunduk. ları tehlikeyi anlatarak ona kâr- şi muzaffer olabilmelerinin ye lunu aramalıydılar. Ya zaferden sonra ne olacaktı. Sandrigoyla Biyankanın izdi. vacı.... Bambnun, gözü önünde ya- şattığı darağacı, izdivaç mera- siminden daha korkunçtu, , Bir türlü karar veremiyordu .. Kendisini topladr.. .. Ne duru. yordu.. Kucağma atılmalıydı Derhal ayağa kalkarak Sandri- kolunu sallıyarak kadının ardın dan yürüyor, ve hiç durmadan ko" cakarıya kumanda ediyordu: — Hey, diye bağrıyordu, şu sereti düz tut! İçindekileri Oo yere Dur şimdi! Onu, şu kanapenin altıma yerleştir! Sana söylüyorum be, sepeti şu sıranın altma yerleştir! Ah seni kocakarı! Elindeki çıkınları yolcuların kuca. ğına koyma be! Muvakketen başı» nm üstüne koy. Şimdi ben onları üst raflara yerleştiririm.. Biraz bekle!.. Hay Allah belânı versin, ne antika karı imişsin be!, dökeceksin! Vagona yeni gelen bıyıklı yolcu nun bu sözleri, trendeki diğer yel- cuları İena halde sinrlendirdi. Çünkü bıyıklı yolcunun bu hareke, ti, açıkça, “İş kanunu,, nun ihlâli demekti, Çünkü, bıyıklı yolcunun kocakarıya bu şekilde muamelesi, “yaşlı işçileri tahkir,, maddesine nunen yasaktı. Yolculâtdan bir kısmı hoşnut suzlukların; alenen izhar etmeğe başladılar: — Bu ne kepaazelik, diye, söy. lenmeğe başladı! Sapsağlam, İ güçlü kuvvetli bir adam elini ko- Junu sallayarak yürüsün de, yet mişlik bir kadın bu kadar çıkınla. rı, bohçaları sepetleri tek başına taşısın; bu revayı hak mı? Hiç bir vicdan insanm böyle ihtiyar bir hizmetçiye bu tarzda bir müame- lede bulunmasına müsaade etmez! Bu, istismarın pekâlâsıdır, İht yarlığa hürmetsizliktir. Vagonun içindeki yolculardan &n sinirli olanı kendini tutamadı... Ayağa kalkarak. bıyıklı yolcunun yanına gitti. Ve onu yakasından yakalayıp tartaklamağa başladı; — Arkadaş bana bak, dedi, artık bu kadarı fazla oluyor... Biraz kendine gel! Aciz ve ihtiyar bir xadına böyle muamele edilmez! .. Bıyıklı yolcuyu göğsünden ya. kaladıkları zaman herif, kireç gi- bi oldu.. Karşısındakinin elinden kurtulduktan sonra : — Ne oluyorsun»? diye çıkıştı. KAHRAMAN HAYDUD Emperyâ dişlerini Hiribirine çarparak cevap verdi: — Aniyirum ve dinliyorum. — Tamam. Şu halde Rola. nın Venediz zındanlarında w zun zaman yatmasına sebep 0. Jan yalan oşabadetinizi ortaya çıkaracak olan kâğıttan bahset” mek istediğimi anladınız. Bu vesika sizi darağacına gönder. miye sebep olabilir.. Jan Davila- nın bizzat taraimızdan öldürül. düğünü bildiren bu kâğıdın ben ce büyük bir ehemmiyeti var dir.. Elbette hatırlarsınız.. Bu kâğıdın içinde yazılan şeyleri... Aşağı yukarı da şöyledir: Asil ve necip Davilanın katili Rolan Kandiyano değildi. Bu, elyevm, Büyük kanal civarındaki sara, yında oturan ve Emperya tes- miye edilen kadındır., , Bambo bir dakika süküt etti. Emperyanın yüzü korku ve he yecandan altüst olmuştu. Sanki şiddetli bir soğuk kar. şısında titriyen çıplak bir insa” na dönmüştü. Bambo devam etti: — Nihayet sözlerime #cn ver mek isterim madam.. İşte be” onlar meclisinin yüksek buzu. runda imzaladığım bu ihbarın bir kopyesini yanınmda da sak” Jamış bulunuyorum.. o Bundan başka bunun ifşa edilmesi için giriyordu; halbuki bu hareket ka-| Çeven: Ferah Ferruh Ortada fol yok yumurta yok! Ne- ye bu kadar telâş ediyorsunuz?.. Ben burada “İş kanunu, nun her hangi bir ihlâlini de görmüyorum. Sonra burada istismar falan da yok.. Bu münhasıran bana ait bir aile işidir. Hizmetçi zannettiğiniz bu kocakarı benim annemdir. İş kanununda anneler hakkında hiç bir kayıt yoktur.. Hiç hakkınız ol. madığı halde benim aile hayatıma, müdahale edemezsiniz!.. Rica ede- cim, bu mânasızlıklara bir nihayet Bıyıklı adâmm bu sözlerinden sonra kumpartimânın içinde, de rin bir sessizlik oldu, Yolculardan hiç birisi söyleyecek bir tek söz bulamadılar. Herkes biribirine ba. | ksaşt.. Yolculardan bir kısmı mahcup olarak: — Vay anasını, diye söylendi- ler, kendimize âit olmıyan bir işe karışmışız. . Meğer bu kadın bü nun hizmetç . Bu işde hepsinden ileri giderek bıyıklı adamı göğsünden yakala yan sinirli yolcu, kolay kolay tes. Him olmadı? — Bize ne, dedi, biz kocakarının onun nesi olduğunu &e bilelim! Kadının göğsünde afiş yok ki işin doğrusunu anlayalım! İçeri girdiği zaman, . “bu benim annemdir!, falan diye ilân etmesi lâzım gelmez miydi?. Fakat aradan bir milddet geçtik ten sonra bu sinirli yolcu da stkü- net buldu.. Pencerenin kenarına © turarak, bıyıklı yolcuya hitaben; — Maamafih, kabahat biz de, dedi, Binâenaleyh alfımız: rica e. deriz.. Bu kadının arneniz olduğu» nu bilmiyorduk.. Biz büsbütün baş ka bir şeye zahip tuk. Doğ- tusunu İsterseniz biz bunu hizmet çiniz zânnetmiştik.. Onun için af. razı dileriz!, Bıyık yolcu, trenle Leningrada nceya kadar homurdandı, dur- değil, annesiyr ge — Doğrusuz bu düpedüz ke (Lütfen sayfayı çeviriniz) 2017 de her şeyi hazırlamış bulunu. yorum . Bugün işgal etmekte bulundu. ğum kardinallik mevkiide bu söylediklerimi ne kadar kolay" likla yapabileceğimi size vazıh bir surette anlatabilir . Bu sözler, Emperya Üzerin- de büyük bir tesir yapmıştı. Gözlerinin önünde Sen Mark meydanındaki darağacına yürü” i tecessüm etti.. Boğuk bir sesle kekelemiye başladı: — Bunlar birer korkulu rü- yadan ibaret değil mi? Yalvarı- rım söyleyin bana.. Beni ele ver- miyeceksiniz değil mi? dedi. Sonra vahşi bir kakkaha br- râkarak ilâve etti: — Fakat bu söyledikleriniz benimle berâber sizi de 'darağa” cına sürükleyebilir, — Belki bu düşüncede haklı. sınız madam. Fakat iyi bilmeli- siniz ki bugün karşınızda bulu” nan ben yalnız bir şey düşünü- yorum.. Yalnız bir şeyde mu. vaffak olmak istiyorüm.. Ondan başka gözümde hiç bir şey yo! Cumhuriyet hükü, meti alt üst olsa bile bence €hem ieteğiğizi yapacak yahut ta ke dimle beraber herkesi ölüme eğ. rükliyeceğim.. — Şu halde benden ne istiyor-