Haber'in tarihi Romanı: S8 Yazan: Ikimim Kara Abdürrahmanın içinde zaten şeamet doğuran bir azab vardı Süleyman paşa rintmeşreb bir/ Bütün av heyeti toplandılar. Pa- adamdı. Abdürrahmanı teselli etti; | şanm cesedini sarıp — Son zamanlardaki sofuluk sa- na tesire başlamış, krıklara değil, tekin olmıyanlara karışıyor gibisin, Bırak bu saçmaları, Yarm seninle Bolayır ile Seydi- kavak arasında bir ava gidelim. O- Tur xu, sen eğlencene bak! — Oruda ne var ki paşa? — Yabani kaz menbaı bir yerdir, J.va doyarız Abdürrahman, peki mi? — Hayhay! belki içim açılır. Fakat bu heleti ruhiye bu gece Abdürrahmanı daha çok tazyik et- miş, biçare Kara, gecesini uykusuz geçirmiş, hatt güneş doğmadan s0 kağa çıkarak şehri dolaşmış, içinin gam ve kasavetini bir türlü dağrta- mamıştı. Kendi kendine kaç kere söylenmişti : — Allah Allah, sanki anam veya babam ölecek. Ne var içimde bil miyorum ki, O gün Süleyman paşsyla güzel bir av heyeti kurdular, Hazırlandı. Yar, silâhlandılar ve yanyana konu, Sarak, dereden tepeden bahsederek © sahasma ulaştılar, Yalnız yabani kaz yokt uki, doğan da boldu. Hal. buki o zaman en güzel svda doğan avıydı, Hem Sileyman paşa avlar içinde doğan avma bayılırdı. Kara Abdürrahman bir yabani kaz sürüsünün arkasma takılırken Süleyman paşa da bir doğanı takibe koyuldu. Gitti, gelmedi, dakikalar, saatler geçti, Süleyman paşadan bir haber gelmemişti. Kara Abdirrahmanın içinde z4- ten şeamet doğuran bir azab vardı. Yanmdakilere haykirdi; — Bire arayın baydi. Paşa bir kazaya mı uğradı. Ne durursunuz? Hep dağıldılar, Kara Abdürrah. man at Üzerinde iki elini bir huni gibi ağzına koyarak, samimi bir a. vaz Ne haykırarak ariyordu: — Süleyman! Süleyman! Fakat bir bendin yanma geldiği zaman tüyleri ürperdi, başi döndü, kendini tutamadı ve str Üzerinden yuvarlandı, Gözlerini sildi, tekrar baktı. Evet, hendek kenarda ya- tan Süleymanm kendisi ve kögede hâlâ deprenen de atıydı. Fırladı, paşanın göğsünü açtı, kalbine kulağını koydu ve hıçkıra. rak haykmdı: ata koydular. | ben gebereydim, Hünkâr nekadar severdi! O şimdi nekadar meyus olacak. İnsan ne mansız bir gey ya- rabbi! Baraya geldikleri zaman Abdir. rahman biraz kendine gelir gibi ol. müş ve derhal yanındakilere: — Siz cesedi muhafaza cdiniz. Bu haber birdenbire hünkârs verile mez. Evvelâ hazırlıyaim gevketlü - yu, sonra söyleriz, dedi, Böyle yaptılar. Kara Abdürrah - manın m6yu$ ve şişkin gözlü yüzü, nü ilk defs gören Nüfer oldu ve sordu: — Ne oldu Abdürrahman, sen ağlamışa benziyorsun. Abdürralhman cevab veremedi ve başını Nilüferin kucağma koyarak yine bir çocuk gibi hıçkırarak ağla. mağa başladı, Garibdir ki Nilüfer de ağlıyordu. Zaten son zamanlar. da ona dokunsalar ağlıyordu. Kaldı ki Abdürrahmanı ağlar görmek, Nİ. Iüferin yüreğini dağlamıştı. — Söyle Abdürrahmancığım. Ne var evlâdım, bir felâket mi oldu? — Evet ana! İlk defa Abdürrahman Nilifero ana diye hitab ediyordu. » Çünkü için. deki yara ve ateş bir kardeş'yarasi ve ateşi gibiydi. — Ne oldu, söylesene bana! — Hülik sana ve şevketlü hün. kürime uzun öümrler versin sns! Nilüfer bir feryad kopardı. — Söyle, Ne var, evlâdımız mı öl. dü? — Evet! — Kim, hangisi? — Süleyman, sna! lez Nüüler kendini yerlere çarparak mirinin aslı * bir nota * İsviçrenin ağlıyordu. Demek Silloyman çok se- l viliyordu, Ama, hakiketen tarihte! en büyük simalardan biri (olarak zikrolunabilir. Osmanlı hudutlarını Rumeliye ka- dar süren ve Türklerin Avrupaya hâkim ve muzaffer bir halde yürü- melerini temin eden Süleyman pa. saydı. Hayatında bunun kadar dü- kavga, 7 — Yıldırım - köçekler on- — Ölmliş, yarabbi, Süleyman Gl-İrüst bir kahraman görülemez de - a 0 nilebilir. Ağlamağa değerdi, Abdurrahman, halde bu felâket Süleyman paganın Niliferin bu feryadından üzülmüş | başma gelmiş olabilirdi vo haykır. ve onu teselli için kendi susmuştu. İdi: — Ans, dedi, Hünkâr haber elr-| — Süleyman mı öldü” sa belki o da ölür. Onu düşünerek| Evet hünkürmen çok sevdiği sus, ayaklarını öpeyim sus artik. | gileyman paşa ölmüştü. Süleyman Ağlarsın, haklımdır. Hakkımdır, hale kımızdır, ama, hünkâra bir usulile do efsaneler meydana getirmiştir. söylesek bunu, “Beyaz atlara binmiş başları nur . Abdürrahman ve Nilüfer, sarar.| lam müsteğrok uhrevi birtakım maş benizleri, - ağlamaklan Şişmiş! kahramanlarla bir hrlatiyan ordu » gözleriyle hünkür huzuruna çıktı - | sonu,, bozduğu hakkındaki efsane- lar. İçeriye girdikleri zaman kün *| vi hikâyeler çoktu. kârm da yüzünü solmuş bulduler, Biribirine bakıştılar, Acaba hünkâr ; haber mi almıştı? naze merasimi yapıldı. “Cesedi Bur- Orhan atılıp söyledi: Bada Ali Osmans zonbaus Şekerciler — Bil , Bu gece hiç uyuya - çarşısmda İnşa ettirdiği camide tür- madim, Fena rüyalar gördüm, çok besine defnödilmiyerok, Bulayirde Mr pü yada a de | VÜcuda getirdiği bir ikinel camle ağlamışa - benziyorsünuz. o Yoksa defnolundu. bir hâdise mi var, söyleyiniz bana, çabuk söyleyiniz! Nilüfer, bin bir dereden su geti- riyor, her kelimesinde titriyen du - daklart bir an kenetleniyor ve güz. lerinden yaş boşalıyordu. Hünkâr Orhan çok zekiydi. Ab. dürrahmanı da ağlarken görünce, | ken, bindiği attan düyerek derskap derhal düşünmüştü, Abdürrahman | vefat etti, 1359. Hammer tarihi, henüz Gellboludan dönüyordu. O eild 1, sayfa 219, Çapraz eğlence: 1723456 78 9 Yukardan aşağı: 1 — Yürbaşılıkla, binbaşılık ara" sında eski bir rütbe, 2 — Olmaktan ismi mail » elle olanı ekseriya kav gaya miincer olan hareket, 3 Tanış, £ İnsanlatın el İ üzerine slan suni vesait - ölüye efsanevi bir dağın adı, 5 — Alman ca evet, 6 — Mahcul (henüz biçik mmeiş halde ) — Erkek, 7 — Şem | siyesile meşhur büyük bir politika" " cıya sahip millet, 8 — Meşhur bir Alman limanı < ışık, 9 — Vilâyetten küçük parçalara verilen Oad (eski Babnali dili tabiri), 12345678 Süleyman paşaya büyük bir ce- (Devamı var) (1) “Süleyman paşa fütuhatmın semeresini hirkaş #eno sonra göre. bildi. Bir gin Bulayır ile Seydika. vak aralarmila yabani koz saydında çeri bilmecemiz Soldan sağa: 1 — Sühulet, 2 — Üçüncü gap za meşhur bir şehri, 3.— Hayvan ölü 2 mano fojaje| Sü » Adalar denizi havzasında eski r bir medeniyetin adı, 4 — Ananeler > eş “bir nevi ölçek, 5 — Vücudumu" shefeğelafelefe| zu muhtelif yerlerinde tabii örtü, 6 — Birisinin yerine ( fazla sevgi * efietiialef-filr Dünkü bilmecemizin halli suz olmaz, $ — Kanant ekl et! 9 — Bağırış, verme - paşanm kahramanlıkları halk dilin. | bir doğanm uçumunu takip eder. | makinede eyni forma ve neviden küğıllara yazslmış. Bakım karşılağ- tum, Mürekkeb, harfler ayni... — Yök canım! Benua, Rokurun cebinden çıka, rıp uzattığı telgraf omüsveddesile Hangsiye gelen mektubu karşilaş- tırdı, Rokur; — Bana müsaade binbaşım, de- İdi, bunları size bırakıyorum, Yarın sabah görüşürüz, Bakalım bu gece muvaffak olacak mıyız? — Güle güle dostum. Taliin açik olsun, ş Yalnız kalınca Benva dakikalar. eg düşündü, Nihayet zili çaldı. Viz- tor içeri girdi, — Gel Viktor. Sana bir * vazife vereceğim, mühimdir. — Emredin binbaşim. — Biraz evvel burada gördüğün Japonun adı OHangsidir. Viklorya Sokağı 37 numarada oturuyor, Ja- ponyalı bir uşağı var, Bu uşağı, bel M etmeden bir gözetle. Eşkâlini tes. İ bit et. Dışarı çıktığı zaman belli et- meden peşinden git. Fakat dikkatli 0), âdam farkına varmasın, — Merak elmeyin. Bu işleri çok yaptım, bilirim, — Evet. Fakat bu adam çok kur- nâzdır sanıyorum, Anlaşıldı mı? — Arlaşrldı binbaşım, Nerelere gittiğini, kimlerle görüştüğünü öğ, reneceğim. — Sade bu kadar değil, Vaktile bizim casus takibiyle uğraştığımız zaman kullandığımız fotoğraf maki- nesini de yanma sl ve Japonun re- simleri lâzım, Nekadar gok olursa o kadar iyi. Resimler muhtelif poz” larda olsun: karşıdan, profilden, ârkadnn,.. Öğle yemeği hazır olur olmuz hemen bu işe git, Kolu SR — Dikkat, M. Rokur, Geliyoruz! Otomobilini kullanmakta olan ” İ Hangsi bu sözleri, gözlerini yoldan çevirmeden, yavaşça söylemişti, O- nun ayakları dibine bağdaş kurarak oturmuş bulunan Rokur da yavaşça cevab verdi; — Hamdolsun! Kıskıvrak dur - maktan vücudum uğuşmuştu. Otomobil yavaşlamıştı. Japon mi- rıldandı: — Bekliyen adamı gördüm. Yal. nız durup işaret veriyorum. — Arabadan çıktığınız vakit ka- piyt açık bırakmayı unutmayınız. Hangsi cevab vermedi. Arabayı yol kenarına yanaştırıp durdurdu. Fenerleri dört defa yakıp söndüre- rek işaret verdi ve arabfden çıktı. Rokurun üstüne örtüyü attı, Yirmi metre kadar ötede bütün EE VE EL 1 EY ZA EC GE > EE GR LE > Gİ EE a” Bugün tepedeki yerime geldiğim vakit, gözünü söyliyerek dudaklarını büzecektir. ölRökur eğildi. Yüzünü o henüz yoktu. Gayriihtiyari bana bu ta- biat parçasında bir eksik var gibi geldi.. Birden5ire ve harabelerin ortasından es ki bir şarkının yanık nağmeleri yükseliyor, Sessiz tabiat üzerinde perde perde yük- selen bu hafif fakat ahenkli sesi garip bir hüzünle dinliyor,sonra gözlerimi kaldırıyo” rum. Yukarıda Melike yarısı yıkık bir dıvarın üzerine çıkmış oturuyor. Çıplak ayakları boşlukta sallanıyor, bugün bu kızda yarar maz çöcük ruhu yeniden o canlanmış gibi. muhakkak düşer, imeyim, Siz buraya çıkmağa (kalkarsanız bir yerinizi kırarsınız. Melike yıkık dıyar parçaları o üzerinden bir kedi çevikliğile iniyor. Şimdi gü lay'cı bir tavırla karşımdadır. O bugün kr sa enlarisi ve omuzları üzerinden sarkan da ile söylüyor! Fakat bu sözü dinlerken niçin Melikenin annesinin hatırası dimağımda dolaştı.! İs- tanbulda geçmiş birçok gizli aşk macerâla- rının kahramanı olarak anılan annesi... Hayır, küçük Melike, yanlış düşünüyor” Birdenbire kızın bu vaziyetini bir kroki har linde tesbit etmek arzusu aklımdan geçiyor. Fakat bu genç kızı böyle âdeta tehlikeli de necek bir vaziyette bekletmeği doğru bul muyorum. — Melike, in aşağıya bakalım.. Sen yaş © ta bir kızın böyle dıvarlars tırmanması & deta ayıp. — Vay siz miydiniz? Böyle ha! hatır sor- © mâdan emir vermek size yakışmıyor, bay ressam, — İhtiyatsız kız, hemen oradan in, yok- ta gelir seni zorla indiririm. — Bu sizin gibi çehirlilerin yapacağı iş değil. — Geliyorum ha.. — Sakın geleyim demeyiniz. Durunuz da altın ışıklı yeni örgüsile tam bir köylü kızr dır. Genç kızın dudaklarındaki tatlı tebes- süm beni kendimen geçiriyor, onu azarla” mağı unutuyorum. sadec? . — Sakın bir daha böyle yerlere çıkma” yınız, bayan Melike, diyorum. Bu çok teh» liketidir. — Hiç de telilikesi yok. Ben şimdiye ka” da: yüzlerce defa çıktımı. — Fakat, Allah esirgesin, ya kayarsa!... — Bizim köy kızlarının ayağı kaymaz. Kahkaha ile gülüyor. Meliki < si kasına, odu #-a: niystlerimin son kırıntıları da d “Bizim köy kızlarının avofı O kavmaz. Melike bu sözleri ne kadar hakimane bir giri ayağınız sun,. Bazan sizin köy kızlarının da ayağı kayar. Fakat ben gençkiza hayatınm bu facasr nı hatırlatmak istemiyorum, Şayet hatırla” tırsam, bu berrak gözlerde, günahkâr bir kadınm ayak kayması eseri olmaktan do gan bir bulut uçuşacak. Muhakkak ki insan ruhunun gi tarafları var, A i şünürken başka | dan giçiyor: Annesin! ağırlığı yavaş yavaş Malikenin zayıl omuz” ii dü Kiya: e evlenmek — İstiyen endişer amaçak venihayet "kerarma bak bezini al, anasma bak kızımı al,, ata i Tattâ açıkça itiraf edeyim ki bu ve buna ai düşünceler “benim bile içerimde Melikeye karşı temiz olmıyan hisler uyan” dırdı. Temiz ruhlu modelime bu düşünceler yüzünden gözlerimde şehvet ateşi ile baka- biliyorum. Garip bir buhran içerisindeyim. o Geçen günkü ejder gene damarlarımda uyanmağı" | kadar yürüyerek içeri » başlıyor galiba... Fakat Melike bütün düşündüklerimi göz lerimden okumuş olacak ; çünkü dudakların Nakleden: Fs ışıkları söndürülmüş Pİ ade gi bekliyordu. Hangsi İF müylt ki bir ses emretti d — Kapıyı kapatınız. İ g Şimdi gelin. Japon itast etti, Me aralarında on bag adım © dandı: — Bu taraftan kapı ar teki kapıdan gözeti edelim, çağı Meçhul adamın kapattı ti tın mukabilindeki kapın. ayi Zmt tuttu ve kapıyı bis Be Ja belli belirsiz aralsdr “. Yeti, Aralik dışarammız gör kiti gelecek kader deği biraz daha aştı. Gö: Hangsl meçhul gelmişti, Bu baştan © renk giyinmiş, orta we gi İm gözlerinin önüne kağ” bebi İbiriydi. Yüzü karanlıkts yordu, Elini uzattı: — Mektubu verin. Jâpon kekeledi: ii — Mektub mu? Ben © Sözünü ima otemobiiin büyük fens” yandı, Hangsi karasdi iy yi yumduğu sırada Te nun kafasına hızla bi” 0 Japon yere yuvarland. mobile koştu ve arabs ket etti. Tokur iki el atoş 7 otomobilin projextğrleri e yi ri kamaşmış bulunduğu Kİ) W şunlar boşa gitti. Otamebi dikametinde son sürstle ) Komiser, pa ta, O yüzükoyun yi va çe — Yarak msm? Cevab yoktu. Hangsi di, — Eyvah! yy Ceh fenerini yakar yi le yokladı. Kan ve yer# Z hat bir nefes aldı. yapi Başma kuvvetle dı. Sadece baygın. gözlerini açtı. inledi. di: ? — Kendinizi yormayıs” sus , giyette sorulan li cer? « “Neredeyim 7"... ei reyim: Nis leri ni komiser Rokurun Köl yg. etmeyin, tehlike yö5- peki” ye dunuz, gin” Hangsl doğruldu. gesi türdü. Marrldendı: — O nerede? — Otömebiliyle N* i de kaçtı. — Ne oldu? or 2 — Onu bön de lari gi e Size soracaktım. Ea i | Bun sırası değil delim, Yürüyebilec# Ni — Tecribe edeyi- — Haydi bakalın. İ m | 32 kalktı. Onun kol Biye A n yanma © be Gİ yayan / .— Otomobil kulla o daki tatlı tebessüm söndü. «Haydi bay ressim.. iş başma.. kaybe" decek vaktimiz yok. Allahın günü bu hara- belerde dolasamam artık. Tablonuzu çabuk bitimelisiniz, yoksa yarım kalır, Bu tehdit bir kırbaç gibi beynimde şakir — Tabii. ir Mr ler. Rokur saks gs a TE yak ; ta ük gibi SE ge delim. si faln #90 yor. uz etmemek — Nasıl tablom yarım mı kalır? — Dalma 5“: — Evet.. Acele etmezseniz maalesel öyk | O xe yapslım- olur. zibi kabul ete — Fakat bir tablo bir gün İçerisinde bit mevki, Aczle edersem eserim bozulur. Ficsa'asımı 3'drm ve işe balam. Gen kızım hu teşviki çok yezinde oldu. Şimdi göyat iyi çalışabiliyorum. (Devamı Var)