14 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AT —_.':m" llemimizde hiç es- Yardır. a kon ir; Ahdemı_ uşulan n nemlı'mıd" yazılar; İsteler yapılır; irı.;ilıua Y. Kadri Ka "ndaki çok güzel Tür olmıyan son T %elş.— ademisi'nden Mesaj *ridun Es de son terinde bir an- Bunun den beri eserleri se- arrirlerin tesiri ademilere karşı Üsüumet demiye- r" da ağır olan y İN v Akademiler di- tm ' bir hh“dderini tesbit M mükâfatlar halk, at? Bir dili bir %üürıruh"rm"' yani dil hi Şu veya bu he- T SÜNÜ ge İP Şifra, bir pa- S€mez.Heyetler ni- arını kurarlar; Dâzl’oladan, şifra- e Caten akademi- ) ğâhıq.%!, ;'l;:de" o dile gir- .h*:îı Bi kelimş eleri tesbit edi- q%ıı:::iöîmek veya — bir lk'ldqm ::'mrek, ©o kelime- | Tafh $ u%“îığ““'ekt ndan tesbit rd #jî-& T a £ Tn ©0 çok daha zi- Ü &d ? &n Wğr' Mü_kâtal almış Örbi, Vdiklerim değil- N Ü g:lnhh akademi — olacak İ ; Hi olac Kimler girecek"... KA - yA üit _,f’_'h :um'b'& Yürüttüğüm ob- j %ıım Yalnız en sev- am, " Kİ A n bilâkis #zan îw_ n d le çi Meselesini hiç da :âî::e almadım. H Yenaz, “lün in bir aka- Bi gözetimi .;î;gımı veya gir- , ’“'%_k"meqı;!ymı dan geçirme- Oraş Te dahil olmağı | 'ât“%ı 1 da pek bilmi- ğ"uğm“" ıı'â' İntihab edilebi- ıxhhhuid' hhı? Nürken onların 1 ıki j - j Sim, lîeeeü'y kimsenin ak f K,,'l * Pey, ıni sSanıyordum. ' _Nul:“r: 'İ Cok 'üksaf“'mn aklın- | .lm tFikı'ım Ür ki bir kayıl K | e İktim değiştirmemek L liı.îd““. ' np fı.n de m in Ğil u.ı; koyg nıîiı-_ a değişti. Bun- Fakat Peya- bana YaTta' pek se- a & bir akademiye duydu- de x anlatlı: ”i d yecekler, ı&';hı. ıl;iikm"inî almış, 4 | “'Eık "Dmıh Tar — vermiş, | lar Bunc:u“l yolu tut- a _l“?al_î bile *« Sirinsan hür- Ce jllı—; ı?:'mlyı: :â’i“meüe razı da giğei ? düima de- T Yola » | Tn B rastgelip h M t kahuıu haktan vazgeç- .| &) !lınek Üeğü miz l_ 4 şŞimdi an- yi iĞ İ e Yagı 2 bir sipalarlar, * Hayır, fikir- 3 da değişmesi hu!ü.n Bördü: ir Bün be- (0€Ves ettirecek n İ Yakı, Tüm. 0 sber e Veririm, UN Süş b" aha Ziyade Ço- Tomanı € Müter- J ancak kırk __:ılı Talini Rîn:’ırtiklım. Ter- Ar hiçfikrimi | N Ve nereye çı- | da olursa | re düşerler, Yabancı & diyoruz. bebi bizce malümdur. termeye kâfi bir delildir. Başka ne diyelim! Sokak şamatasını hakikatta kim yapıyor ? UGÜNKÜ Vakıt refikimiz, “Tek büyük itibar ve ciddiyeti adından ibaret bir gazetemiz var!“ - diye başlıyan bir ya- zısmda okuyucuların kolaylıkla kastedilen gazeteain hangi yap- raklar olduğunu anlıyabileceği bir gazeteye yezinde bir cevab ve- riyor. Vakıt refikimizi, bu cevaba mecbur Lırakan sebeb malüm: Anavatanın Antalya taraflarına İta/yan toprakları boyasmı vuran ve bir İtalyan cemiyetine maledilerek Roma meydanların. da teşhir edildiği söylenen bir hzritadan bahseden İngiliz gaze- tesine gazetelerimizin: “Ne Türkiye böyle sanialara, tahriklere kapılır; hattâ dost İtalyanza gayriresmi mahfelleri böyle hayalle- Mlrasta Romadan bir kıdem iddia edebilen Cumhuriyet Türkiyesinde öz vatanı mü, dafaa eden Atillânm torunlarıdır; işte o hayale karşı hakikat!,, Deyişlerini, ©u gazetenin alışkm olduğu “sokak şamatası” ve | “yaygara" ifadeleriyle karşılaşıyor. Vatana taallük eden almmalarda, vatanm bütünlüğü kar- şısında hassasiyet gösteren, edebi, terbiyesi çerçevesi içinde bu gibi hâdiselerde kalem yürüten, düşünce ve hislerini anlatan yazılara “sokak şamatası” ve “yaygara” adı verilmez. ancak bu gibi mevzulardan uzak iğbirar ve kinin hiç de yerinde olmadığı ve bir mana iİfade etmediği şahsi meselelerine daya- narak, en basit ve ehemmiyetsiz bir hâdiseyi bir vatan mesclesi şekline bürümeye çalışan yazılara verilir. Bu gibi hareketlere hiç de yabaner olmıyan bu gazete, neş- riyatına tavsif için kullanacağı tabirleri harcamamalıdır. nüshalarmımdan birer birer ayıklamak ve ortaya koymak kabildir, Netekim, bunlardan biri üzerinden daha çok zaman geçmemiştir. /$ Okuyucular çok İyi hatırlarlar ki, bu yaygaralardan biri Musa- hipzadenin filme alman “Aynaroz kadısı” için koparılmıştı. yaygarayı koparan da bu gazeteydi. Hükümetin filme almmasma İizin verip vermediğini araştırmaya lüzum görmek şöyle dursun, filmi görmeyi bile lüzumlu bulmadan yapılan bu neşriyatın se, Yani, şahsi bir iğbirara İstinat eden bu hâdisede, bir mem- leket meselesi asla mevzubahs değilken, bunu bir yurd davası haline getiren bu gazetenin, veleyki tarih mahiytinde de olsa, ortada hiçbir şey bulunmasa, böyle bir almmadan hassasiyet gös- teren gazetelerimizi sokak şamatacılığı ile ithama kalkışması, | şahsi iğbirarma taallük etmiyen yerlerde gösterdiği hassasiyetin ne derecede vatan severlik hislerile alâkası bulunduğunu gös. asırlık en az yirmi beş Bu isim Bu bir hakikattir, Misallerini Bu Tramvay ve Tünel Şirketlerinin devri teslim işiyle meşgul olan heyet dünde çalışmalarına devam etmi;tir F Nafıa Vekili Ali Çetinkaya şir- ketlerde çalışan memurlara hita. ben bir tamim gödermiştir. Dün iki şirketin bütün memurlarına tebliz. edilen tamim şudur: *8 - 2 * 939 İda imzalanan satın alma inukaveleleriyle —Istanhul Tramvay ve 'Tünel tesisatı, 1 mart tarihinden itibaren hüküme- te intikal etmiş bulunacak ve teş. kilâtı kanunu ısdar edilinciye ka:- dar işletme muamelâtı muvakka: bir idare vasıtasiyle temin edile- cektir. Hükümetçe satın alınmış olan diğer âmme müesseseleri gibi bu iki müessesenin de Vekâletimizin murakabesi altında daha mütekâ- basıldığı için öonun adı konamamış, Daha ziyade kendisinin çalıştığı bir tercümede yalnız benim adımın bu- !|lunmasına müsaade ettiği için Ham- »| di Varoğlu'na teşekkür ederim. NA, “Nafıa Vekilinin Sabik trâmvay ve tünel şirketleri memurlarına tamımiı mil bir şekilde idare edilmesine ça. lışılacaktır. Ayni zamanda bu kabil işletme işlerinin eskisine nazaran daha em niyet ve intizam tahtında tedvir e- dileceği hususundaki iddia ve az- mimizi bir kere daha sübuta erdir. mek fırsatını verecek olan yeni ve .şerfli vazifenin Türk fen adamla- fı, memur ve müstahdemleri tara- fından başarilacağına tam itima- dım vardır, Şimdiye kadar devren aldığımız imtiyazlı şirketlerin psersoneli için her müessesenin hüsusiyetine na- zaran kabul ve tatbik ecilmiş olan esaslar dahilinde Tramvay ve Tü. nel memur ve müstahdemleri de gene idare vazifesinde ipka edile- cek ve ayrıca bunlara kabiliyet ve liyaktlerine göre krymet ve mevki verilecektir. Hükümete intikal eden bu iki müessesenin yukarıda işaret etti- ğim gibi mütekâmil bir şekilde halkın hizmetinde bulunmasını temin için bütün memür ve müs- Müstahsili zarara sokan bir mesele daha ! Çiğ yiyecekler eskisine nazaran neden “az istihsal olunuyor, Bugün yeni olmrıyan, fakat şikâ- yetleri hâlâ sürüp gittiği halde bir türlü yoluna girmiyerek bütün İstanbulu alâkalandıran bir mese. leye temas edeceğiz, Bu da iki taraflıdır: Bir taraftan esnafr, diğer taraftan halkı daima endişe içinde bırakan bir derttir. İstanbulun etrafını teşkil eden ve bir çok müstahsillerin, bu yüz- den bir çok ta işporta esnafının ve bir taraftan da manayvların, zerze- vatçıların yüzünü güldüren şehir istihsallerinden biri, turp, mayda. nez, nane, kırmızı turp, salata, so- van, kıvırcık, marul gibi çiğ ye- nen şeylerdir . Bunlar hemen her mevsimle mevcüttür, Turfandacılığı olmryan ve bahçelerimizin Lir çoklarını tı. mamen işgal eden Hu çiğ yiyecek- ler bu yıl eskisine tazaran, hem çok az istihsal olurmuaş, hem çok az satış yapılabilmiş, daha doğru. su gözden düşmüş bir haldedir. Bunun sebepleri etrafında gö- rüştüğümüz yaşsebzeciler cemiye- ti alâkadarları diyor ki; “— Tifo hastalığı münasebetiy. le bir havadis şayi oldu. Doktor- lar halkı bu gibi çiğ yiyeceklerden uzaklaştırdılar. Bahçelerimizin bir çoklarında bu gibi yiyeceklerin lâğım suları ile sulandığı ve bina- enaleyh tifo hastalığıhın intişarına sebep oldukları söylendi. — Her mevsimde görülen ve bil. hassa şu sırâlarda fazlalaşan ti- fo vukuatı dolayısiyle bahçeleri- mizden — getirilen sovan, salata- turp, maydanoz, kıvırcık ve saire satışları fevkalâde — durgundur. Halk almıyor,, bittabi esnaf ta ta- lip olmuyor.. Mallar bahçe sahip- İstanbulumuzun rakipsiz istih- salciliğinden birini teşkil eden ve esnafın her mevsimde az çok yü- zünü güldüren çiğ yiyecekler me- selesiyle meşgul olması lâzımdır. Bahçelerde mallar çürümekte . dir, Halk sıhhat bakımından da büyük faydaları olan bu gibi çiğ yiyeceklere hasrettir. Herkes yer, fakat korkudan alamıyanlar çok- tur. Şimdi çıkarılan şayiaların doğ ru olup olmadığı tarafına gelelim. Filhakika bazı bahçelerde vazi- yet söylendiği gibidir. Bunu in- kâr edemeyiz.. Amma, hepsi el. bette böyle değildir. Bu yüzden kuruların yanında yaşlar da yan- maktadır . tahdemlerin daha ziyade dikkat ve gayret göstermelerini isterim. Tramvay ve Tünel müesseseleri badema birer devlet teşekkülü va- ziyetinde olacağından bu müessc. selerde vazife göreceklerin hiz- metlerin ifasr hususunda her tür- Ki mes'uliyetleri üzerine almış bu- lunduklarını kaydeyler, bütün bü- yük ve küçük memur ve müstan. demlere muvaffakryetler dilerim.,, Nafıa Vekili A. ÇETİNKAYA Bahçe sahipleri de bu işten şikâ- yetçidirler . Bizce yapılacak iş pek basittir.. Nihayet seri bir teftiş ile içlerin" den lâğım ve pis çirkef sularının geçtiği bahçeler tesbit olunabilir. Bahçelerin hangi sularla sulan. dığını da anlamak nihayet güç bir iş değildir , Şehrin umumi sıhhatini alâka- dar etmesi bakımından olduğu ka- dar istihsalcilik ve ticaret bakımın dan da çok mühim olan bu şeye biraz göz çevirmek zamanı çoktan gelmiştir. bizce... Temiz sularla sulanmış bu gibi çiğ yiyeceklerin, fena şayialardan kurtarılması lâzımdır. İçlerinde icap eden sıhhi tedbirler aksine iş yapanlar varsa bunlar tecziye ©- lunur veya bahçelerindeki mahsul- ler müsadere olunur. Her ne olur- sa olsun, bu işin kurtulması neye mütevakkıfsa bu cihet yapılır. ,, Filhakika bu yıl yaş yemişçilerde ve manavlarda sovan ,salatanın es" kisi kadar satılmadığı görülüyor.. Bunüun sebepleri hakkında manav- larla yaptığımız temas ta bizi ay- ni neticeye götürüyor. Manavlar da : “— Ne yapalım, aları çok değil! Bundan sarfınazar diğer malları- mızın satışıma da tesir yapıyor.. Alıp ne yapalım? Öyle bir şey ki durduğu yerde bozulur. Salata iki gün içinde kavruluyor, çürüyor.... çok neden çok az satılıyor ? Kazanmaktan geçin, zararımızı mucip oluyor. Diğer malların ka- zancını da süpürüyor. Bu itibarla satmıyoruz. Neden satış olmadığı- nı da bilmiyoruz.,, Tifo vukuatı İstanbulda tam mânasiyle hiç eksik değildir. Bu hastalığın bu şekilde bulunuşu ü- zerinde bittabi suların, bu gibi yiyeceklerin tesiri yok değildir, ama, nihayet bu işi bütün bahçe- lere teşmil etmek te bir çok esna- fin işsizliğine, bahçe sahiplerinin zararına sebep olmaktadır. Hem bu gibi çiğ şeylerin satı: şını arttırmak ve yani halkın tek- rar rağbetini celbedebilmek ve hem de hakikaten sıhhate müuzir o- lan bazı bahçe mahsullerinin pi- yasaya getirilmesiniz önüne geç. mek için bahçelerin kontrol altına alınması gerektir. Bir de çok mühim olan bir cihet daha vardır, Bu gibi şeyler ekseri- ya sokaklara, alelâde taşlar üzeri- ne, pis işportalara, kenarlardan su akan yerlere konuyor ve ele geçen her türlü su ile ikide birde yıka- nıyor. Belediyenin bu cihete ehemmi yet vermesi lâzımdır. Bunlar bir iki defa yikandıktan sonra pişiril- meden yenir. Böyle çiğ yenen şey. lerin bu kadar mülevves bir halde satışının derhal önüne geçmek icap eder. Şantajcılık muameleci Meşhut suçlara bakan asliye dördüncü ceza mahkemesi idün saat 17 de şantaj suretiyle bir mü- esesseden 1250 lira almak suçuyla maznun bir adamın duruşmasını yapmıştır . 4 Maznun Zileli Lütfi adında bi- ridir. Galatada Agopyan hanında muamelecilik yapmaktadır. Bun- dan evvel de muhteli” maliye me- murluklarında bulunmuştur . Lütfi geçen çarşamba günü O. rozdibak müessesesine gelmiş ve ikinci müdürü İsviçreli —Mayere müracaat ederek içinde: “Orozdi: bak müessesesi çifte defter tütmak süretiyle vergi kaçakçılığı yap- maktadır. İhbar ediyorum.,, yazılı bir kâğıt vermiş, ve eğer bunu ha- ber verirsem muazzam bir para ö- demeğe mecbur kalacaksınız, de. miştir . Müdür bu sözler karşısında soğuk kanlılığını muhafaza ede. rek perşembe gününe kadar dü> şünmek için müsaade istemiştir. Lütfi müesseseden çıkınca derhal defterdarlığa haber verilmiş ve müfettişlerden — Şakir tahkikata İstanbulun imarı için — Ört ki ölem! Dedirtecek kadar şaşırtıp, Menbalar şu: mak suretiyle. rım vergisi konmak suretile, kaynakları bulundu ELEDİYE Reisi sıfatile şehrimizin Ihtiyaçlarını anlatan ve bunların yapılması İçin lâxımgelen parayı hesapla- yıp bildiren doktor Lütfi Kırdar, bizi: Fakat hamdolsun para menbaları hemen- cecik bulunuverdi de geniş bir nefes aldık. 1 — İstanbulun tenviratı arttırılacak ama, halktan alman tenviriye fazlalaştırıl. 2 — Yollar yapılacak, ama, bir kaldı- 38 — Kanalizasyon yapılacak, ama, İn- şaata halk iştirak etmek yoluyla. & — İtfaiye tevsi ve ıslah olunacak, ' Rasgele ama, halk bilfiil itfaiye hizmetile mükellef para tutulmak suretiyle, korkuttu. mak hesabiyle. Küplere, 5 — Diğer paraya bağlı işler de yapı. lacak, ama, belediyenin halktan — topladığı varidat kaynaklarma cüz'i ilâveler yapıl- Ey İstanbullular! kumbaralara, yaptığınız istifleri harcamağa hazırlanmız. Ya bu deveyi güdeceğiz, ya bu diyar- Almanyada seferberlik AZETELER harıl harıl Almanyada, şurada burada seferberlik hazır- lıkları yapıldığını yazıyorlar. İngiltere silâh yapıyor, Amerika deniz kuvyetlerini arttırıyor, gemi ve hatb malzemesi yapıyor, İspanya- Almanya hoyuna da harb oluyor, İtalya kuvvetlerini arttırı. tenekelere zahıyor. dan gideceğiz. Meğer sayın valimiz, iman, la paranım kimde olduğunu biliyormuş. Me- ğer iman belediyede, para İstanbullularda lmiş, NOT': Bu yazınım sadece şakadan iba- ret olduğunu betahsis işaret ederiz! yor, bütün dünya ordularmı, askerini, harb vasıtalarını İkmal edip takviye ediyor, Ja- ponya bombardıman ediyor, Çin zafer ka- Ey davul zurna az gelen beşeriyet! HAlâ sulh ve hazer halinde miyiz? Yoksa bu silâh şakırtısı size sivrisinek se. Sİ gibi saz mı geliyor? suçiyle — bir — yakalandı Orozdibaktan 1250 lira alan bu adam tevkif edildi başlamıştır. Diğer taraftan ikinci şube me- murları da işe 'el koymuşlardır, Ertesi gün saat 1,30 da Lütfi tek- rar müesseseye gelmiş ve 2500 li. ra para istemiştir. Fakat bu defa da kendisine cu- martesi günü gelmesi söylenmiş ve bu üçüncü gelişinde Lâütfiye 259 lira para verilmiştir. Fakat Lütfi parayı almamış ve “ben 2500 lira almadan bu işi kapatamam,, demiştir . Nihayet müessese bu miktari kabul eder görünmüş ve ilün sa. bah için randevu verilmiştir. Dün sabah muayyen saatte müessese. ye gelen Lütfi 1250 lira amış ve paranın diğer nısfr da taksite bağ- latımıştır. Fakat tam kapıdan çı- karken saklanan memurlar Lütfi- yi yakalamışlardır. Lütfi mahke- mede; | “—. Ben bunlardan para isteme. dim, kaçakçılık yaptıklarını haber almıştım, İşi tahkik için müessese ye gittim. Onlar bana para teklif ettiler, ben parayı aldım. Fakat ih- barname ile beraber defterdarlığa teslim edecektim. Halbuki onlar benden daha kurnaz davrandılar,, demiştir . Suçlu, müessesenin vergi kaçak- | çılığı yaptığını nereden haber al. dığı sualine müsbet cevap ve. rememiştir. Dinlenen şahitler cürmü tasdik etmişler, mahkeme Lütfiyi tevkif etmiştir. Müfettiş Şakirin şahit olarak dinlenmesi için muhekeme ayın 17 sine bırakılmıştır . Kongreye davet Perteyniyal lisesinden yetişenler kurumu başkanlığından: 4-2-939 tarihinde yapılacağı ilân edilen Kurumumuz kongresi, ekseri- yet olmadığından toplanamamıştır. Kongre 18-2-939 cumartesi günü saat 15 de Aksaraydaki lise bina- sında toplanacaktır. Bütün mezun arkadaşların gelmelerini rica ederiz. ı j İ âv

Bu sayıdan diğer sayfalar: