O8an: İkimim ,l. WAîMt aldığı bir —haberle | : # Yany albü'mlâtî Ropen Cexahircî g % aN mühim — mikte: j Mübayaa ederek Hın : M çakla W %Mersm yoluyla Kayseriye ğ bundan saraya tek bir A Seünemıştı A dşq—u Mutasarrıfımın “şerefsa- Kİ W uat ge seniye,, muktaasmm 4 | tahkikatmımna nazaran “'ohnâub ) mîhn ilinmiyen yüz yir- Kayseriye girdiği ve Wf Yerlere tevzi olunduğu ta- *diyordu. Bu vaziyet yal- & ""mlhamıdı değil, yanı başın- E K, Z8 z Uumuru dahiliye na- da yıldırmıştı. ! yîpa_r ken göz çıkarmak teh- K hıhqıhxöstmi oluyordu. Bu ğqq ll%antın Ropen Cevahirciya- he alühiye İyet ve vaziyetten isti- ç n Ççakların amalini ko- l ü% için bunabenzer - bir ge . Yapması imkânı da akla w î'n e iki yüzlü bir adam demekti. ' '*'kln bir kılıç gibi bir amıdı oyalıyor, di- A'"“lhıı;ı mutemadiyen dudak Ve soruyordu' O halde Ropen Cevahir- v h*ltır.ym ârın işlerini ko- : demekti. ü istimdat ederek " M q&î—â da ne yapılacağını T M için şaşkın bir hal- , M w“* Rıfat efendi: / "-a. üm takdir buyururlar, MAŞ NW » İşte, aklıma — bir çare el âm bu herifi ortadan Ahdülhamit mütem €ne yapacağını | Va soruyordu nalıkında faaliyette bulunduk- |larını ve binaenaleyh zaptiyeye gü- vönerek işe başlamanın yanlış olaca- Şını kabul etmek lâzımdır. Dahüliye nazırı paşanın bu sözü- ne sinirlenmiş ve kızmıştı, ama, ne yapabilirdi? Abdülhamit istihfafkâr bir yüzle dahiliye nazırına baktı. Paşa devam etti: — Henüz tertibatımızı dahi almış değiliz. Bu itibarla şimdilik ele ba- şılarını tevkife kalkışmak hafazan- allah Devleti osmaniye başına cid- den tehlikeli bir iş açabilir. Sonra elimizde de ithamlarına da- ir kâfi delâil yoktur. Biz bunları bir baskına uğratmadan da hiç bir şey elde edemeyiz. anaati hakirane- me göre beklemeliyiz, müteyakkiz olmalıyız, tertibat almalryız ve Ro:- pen Cevahirciyanı da takip etmek- ten geri durmamalıyız.. — Fesatçr- lara erzak temini mühim değildir. Cephane temini mühim olur. İrade Şevketlümundur. Abdülhamit paşanm mütaleasını yerinde bulmuş ve böylece hareketi irade ederek toplantıyı dağıtmıştı. İşleri bir taraftan da yaveri haz- reti şehriyari Fuat paşa idare edecek ti. O akşam talimat almak üzere sa- raya gelen Ropen Cevahirciyan ilk defa Abdülhamidin kimseyi kabul e- demiyeceğini tebellüğ etti.Ayrıca ya veri padişahiyi de nahoöş buldu. Fi- tili alan Cevahirciyan soluğu Rifat efendinin huzurunda aldı. Garip bir tesadüf buğün Rıfat efendi de ken- disine yüz vermemiş, bir içtima ol- —5ğ— Hatıraları anlatan ve vesikaları veren: A.K. adiyen dudaklarını isırıyor bir şey vardır. Bittabi bunu sen ben den iyi takdir edersin. Ropen Cevahirciyan muztaripti. — Saraym benden şüphesi çok a- leyhimize olur, dedi. — Şüpheyi mucip bir şey mi oldu İi — Bilmem. Bu hareket ve bu vaziyet beni de altüst etmişti. Çünkü ben — Ropen Cevahirciyanın bizim aleyhimize, hükümetin lehine çalıştığını bilerek icap eden tahkikatı yakınen yap- mak üzere gelmiş bulunuyordum. Meselâ Fuat paşanın Ropen Ceya- hirciyana: — Efendi, zatı — şahaneye arzrı hizmet edenlerin gözlerini dört aç- ması gerektir. dediğini başkâtip ©- dasından bern işitmiştim. Ropen Cevahirciyanla o gün mu- tadı olmadığı halde Balıkpazarına indik ve orada üç beş kadeh içtik. Bunun birkaç defa sarhoşluğuna rastgelmiştim. Fakat hayretimi mu- cip bir hali vardı. Ne kadar içse, ne kadar kendinden geçse ve ne kadar muztarip veya neşeli olsa küçücük bir sırrı dahi muhafaza eder ve hiç bir şey ağzından kaçırmazdı. Gene bütün isticvaplarım boşuna gitmişti. Başınr sallamaktan başka bir şey yapmıyor, tek kelime bile söylemiyordu. Doğrusu Ropen — Ceyahirciyana acımıştım. Abdülhamidin ve sara- yın buğz ve adavetini celbetmek öy le kolayca savuşturulur iş değildi. Padişahın icabında tüyler ürperte- cek zulümleri yapabilecek biri ol- duğu malümdur. O gece Ropen Cevahirciyanın hiç uyumadığını tahminde aldanmıyo- b LA 1 bi aü İlk istintak, profesör Rinaldi'nin tamamile aleyhinüec oldu, Aym on besinci akşamından on altmer sabahira kadar ne yaptığL nı, nerede olduğunu söyliyebilsey. di şüphesiz ki kurtulacaktı. O bunu söylemedikten başka pro- fesör Orlandi'ye karşı hiç bir dost. luğu olmadığımı, epeydir aralarının açık olduğunu da itiraf etmişti. Maamafih, onu öldürmüş olmağı şiddetle reddetmiş: — Profesör Orlandi'yi öldürme. dim, yemin ederim ki biglinahım! demişti. Fakat bu Bözlerinin hiç bir tesi. ri olamıyacağı muhakkalttı. Bütün deliller onun aleyhind2 idi, Maktul, kendi odasmda, ve ölü olarak bu- lunmuştu. Vücudünün mühtelif yer lerinde şüpheli yaralar vardı. Yapılan İlk araştırmada en İyi polis hafiyelerinden Benito Örletti aynanın kenarma kanla yazılmış şu kelimeleri bulmuştu: “Profesör Rinaldi'nin eliyle ölü. yorum, Katilim Rinaldi'dir.,, Diye yazılmıştı. Odada büyük bir mücadelenin geçtiği aşikârdı. Eşya. lar devrilmiş, yatak karma karışık. £e Profesör Rinaldi ithamı redde- diyor. Fakat cinayetin işlendiği ge- ceyi nerede geçirdifini bir türlü L zah edemiyordu. Cürmü aşikârdı., # ibik Maamafih, Benito Arletti onun mücrim olduğuna kani değildi. Bir çok şeyler bunu hemen hemen is. bat ettiği halde ö yine inanamıyor- du, /— Profesör Rinaldi ile maktul pro. fesör Ollandi bundan bir kaç sene evvel ayni genç kızı delicesine sev. mişlerdi, Raymondi isminde olan Çeviren: Suat Derviş Her fırsatta bu kini izhardan çekinmezdi, aA kin edemedi. Benito Arletti, profesör Rinaldi. yi teykif etmek için evine gittiği zaman, profesörü kitapları arasın. da buldu. O da fazla bir hayret göstermeden kendisini takibe hazır lanmıştı. Kapıya indikleri zaman profesör gözlüğünü odasında unuttuğunu ha, tırladı ve Arletti bizzat yukarı çı- karak gözlüğü aldı, getirdi. Esasen çok dalgın bir adam olan profesör sevgili karısmın — vefatından sonra büsbütün dalgm olmuştü. Bu dal. ginliği ÂAdeta inanılmıyacak bir hal. de idi, Bazan ayağında terliklerle evin- den çıkıyor, girdiği lokantada pal. tosile, gapkasını unutarak evine av. det ediyordu. Arletti onu lstınta.kta.u sonra müddelumumi! muavini M. de Belli den dört, beş günlük bir izin iste. di. Bu son zamanlarda fazla yorul- duğunu ileri sürmüştü. Müsaadeyi aldıktan Sornra ÂAr . letti kendi bildiği gibi gizli çal;. mağa hazırlandı. Rahat çalışabilmesi için herkesin onu rahatsız etmemesi İcin saytfi- yeye çekilmiş zannetmesi lüözımdi. Beş gün sabahtan akşama kadar araştırdı, durdu. Gündüzlerini mak tulün komşularını, adamlarımı, döst larmı İstleyap etmekle voe profesör Rinaldi'nin bir kaç gün evvel desi. larma ve talebelerine yeni bir keş- fi hakkında konferans verdiği kim. ya lâboratuvarından geçiyozdu. Geceleri de cinayetin vuku bul. duğu odaya gidiyordü. Altmer günü Arletti mecmnun bit | tebessümle müddelumumi muavini Belli'nin odasma girdi: den kanla yazılan yazıdan başlıya, hmn, Bu yazmın gayet mükemmel ve okunaklı olduğunu tabil siz de ha- tırlarsınız, hattâ (i) lerin noktası. na kadar hiç bir şey unutulmamış, bilhassa profesör Rinaldi'nin izmi daha büyük harflerle yazılmıştı. Bir kere tasavvur buyurunuz Bay müddelumumi, bu kadar feci bir surette yaralanarak ölüm — haline gelmiş olan bir adam bu kadar mun tazam bir yazı yazabilir mi?., Bun. lart yazarken elinin titremiş olması duvarr ellerini boyayan kanlarla kirletmemiş olması kabil mi? Na, sıl olur ka ölmek üzere olan bir a- dam bu kadar muntazam bir yazı yazarken diğer elile duvara dayan. mak ihtiyacını hissetmez?, Eğer dayanmış olsaydı duvarda öteki eli, nin kanlı lekeleri olmaz mıydı?.. Bu da İisbat ediyor ki profesör Or- lanli bunları yazarken yaralı de, ki siz de bana hak vermeğe başla. dmız.. Fakat dahası var, sözlerimi bitirdiğim zaman Rinaldi'nin masu, miyptinden sizin de şüpheniz kal- mıyacak, İşte bu masumiyetin en mühim bir isbatı: Cinayet gecesi profesör burada değil Floransada idi. — Ne diyorsunuz? Böyle idiyse bunu niçin kendisi söylemedi? — Size Rinaldi'nin o gece Flo. ransada olduğunu söylüyorum, Ve bu iddiamı isbat edecek delillerim de var, Profesör o geceyi nerede geçirdiğini hatırlıyamamıştı, Siz de biliyorsunuz ki, bu adamda dehşet. H bir unutkanlık illeti vardır. Benito bu sözleri söyliyerek de |Eclli'ye bir mektup uzattı: u, Floransada yaşıyan meşhur bir tabipten geliyordu. Rinaldi'nin cinayet gecesi Floransada bulundu duğundan bahsederek başından sav- | rum, fakat benim uyumadığımı da | bu genç kız, Rinaldi'yi tercih etmiş| — Tahkikat dosyanızı yırtıp bir | ayEüşi yelalen Ye geei yt Yanlış olur. Teşkilâtı fe- | mıştı. Fuat paşa da haşin davran- | itiraf etmeliyim. Elize bir mektup | ve onunla evlenmisti. Bu Orlondi | tarafa atmanız icap ediyor. Profe, ğ“n;ıh TVE îrdiklî rin:; bildiriyordu K lth% onun elindeki ma- | mıştı. yazarak vaziyeti, intıibarmı anlat- | için pek müthiş bir darbe olmuş, | sör Rinaldi masumdur. e;[e;:uğîî icleden de profell ı-uı:'ı N B Vesaitten — istifadeye Ropen Cevahirciyan bunu tesa- | tım. Aldanmış olduğumuzu zannet- |hattâ hastalanmış, fakat kurtarıl, | Belli, omuzlarımı silkti: oturdu"u ctelir hokai YuklülE ol İ %th U istihbaratımızı ken” | düllere hamlettiğini — söylüyordu. | tiğimi söyledim. Ertesi gün bu va- | mıştı. yi — Bunu söylemek kolaydır Mös- dae ğamun olukdün çrka AA e , bf x'lniv:ah'“k** kalkışmak işkillen | Dedim ki: 7 ziyet daha fazla ehemmiyet kesbet-| Pek kısa süren bir evlilik haya- | yö Arletti, dedi, fakat isbat c*mek ';1 ağn;ı Sabma li Yeğtimte F h“q» bînaenaîeyh bir takım ted —Haydi sarayı tesadüf diye te- | mişti. Gazetelerde şöyle bir haber | timdan sonra Raymondi ölmüştü. — | güçtür. De Balik yeğlideti kıîlkarak Be, ;_fıfı-'w % İ m“dP Olur, ne ya- |lâkki edelim. Ama, dahiliye nazırı | çıktı: İ Fakat genç kadının ölümü bile | — Hayır bu da bolaydır. Dinle, kitohiilü elini çoktii N tm: : e’z;ı.a]'gı düpedüz istiskal etmiştir. Elbette Devamı var | Orlondi'nin kıskanclık ve kinini tes | yiniz. Profesör Rins'di'si aa € _____EEütfen sayfaıy_l_ çjevirhıiZ) (BEL kumandanlarına ira- bi p Gmı hbhfğ ederek sür- v V Tüesayı fesadiyeyi tev- M | %q Nİ temin etsek ve &ırıoPen 172 KAHRAMAN HAYDUD | KAHRAMAN HAYDUD 169 b Yanı da yakalıyarak artık l | M tlüm? Zatışahaneleri eei MEP'sa t Paşa da huzurdaydı. " M ' zğ;klarmı büküşünü Ab- JA M Üş ve zaten bu husus- o Ve mütereddit olan hün- U "'wıî“ Daşaya dönerek : dersin Fuat! diye Bor- ,, n'ğlîqyi'taîpf'dîîahnnenkeramet DA R kalh'sn dir buyururlar. Kulu- M bu suretle çıban başt faka tîıaradahavahım j % Hmçak adı altında m&ma- | %Sı âl'let edîıanede icrayı fesat m Yeye kadar şerirlerin düveli ec- Ö 'ha.% dal budak saldıkla- Vaj Pyet me Deleridir. "tıı Ü tedpğâa doğrudur. O Halde 4 % İtta b AT t"*E'umul ediyorsun? ç Ön.nu işe biraz hazırlan- f Fi !tüd tirmi 'Üyordu. Vaziyeti çok U“İH_M $ olduğu da anlaşı- hüı 11 şahanenın Fuat 80 y - Eli lenm bağlayarak neti- B M&ğmüîdı Paşa dedi ki: “YUR - Yahi lmkaı'ım ne Ropen W l D mesanın ele geçiril- h% Önce fesatçıların Ya thı B;“'kll'la. karip havalide : ye t i eskilâtımızın en hafif u- nihayet versek ol- ,yaptım. İmparator Şarl 3000, 1000 'de Kral Fransuvadan; et- ti 4000. Lö dük dö Ferardan da, 500.... Bambo birdenbire atıldı: — Ya ben?. — Sen!.. — Ben ne kadar verebilirim?, raten Bamboya yaklaştı: — Hakikaten ne verebilir- sin?. — Dört bin ekü, . —— Ne zaman?. — Eğer yarısını istersen bur — İstersen ne demek?. — O halde gel benimle .. — Nereye gideceğiz?. — Hele gel, görürsün.. Gü- izelce giyin.. Seni kibar bir ye- Te götüreceğim.. | Araten sıçradı. Bir kaç da- kika sonra tamamiyle değişmiş olarak göründü. Saraydan birlikte çıktılar .. Bambonun itinayla perdelerini indirdiği zarif bir sedyeye ibin- diler.. Az sonra da, sedye, dü- kün sarayı önünde durdu. Bambo yürüyerek: — Beni takip et, dedi. — Kimi görmiye gidiyoruz... — Cumhurreisini. . — Cumhurreis'ini mi? dan kor'kmaz mışın?. — Ben mi? Ben yalnız ser- Bun- serilerden korkarım.. Ben, sen gibi adamlardan ne diye kor- kayım?. Bu sırada, bir çok senyör ve zabitanla dolu bir salondan ge- çiyorlardı. Foskari bir imparator hayatı yaşıyordu. Kuvvetini ve mevki- ini muhafaza için askeri — kuv- vetlerle ruhanileri eline almıştı. ,Bu iki silâh müstebit memle- ketlerde iki iktidar tokmagıdu- O kilise yoluyla kadın ve ço- cukların dimağına giriyor, as- kerlerle de her an isyana hazır bir halde bülunan halk tabaka- sını tehdit ediyordu. Altiyeri askeri kuvvetlerinin, Bambo da rahiplerin başıydı. — 28 — CUMHURREİSİ Bambo ile Piyer Araten ka" labal,k salondan geçtikten son- ra ümera ve zabıtanın birer grup halinde yavaş yavaş konuştük- ları bir başka salona vardılar, Bambo ,etraftan selâm toplu- yordu.. Bu onun nüfuz ve kudretine bir işaretti, Bambo ve Araten küçük sa“ yılabilecek bir başka odaya gir- “diler,. Burada da genç okçüular bekliyordu. Bundan sonra <ca bir çok kâtiplerin meşgul gö- ründükleri bir odaya adım atti- euf de muhafaza etmesine rağmen 0- lacak.. Çünkü.. — Çünkü monsenyör?. — Yarın akşam Biyankayı kaçr racağız.. — Aman ne iyi... Söyleyin mon- senyör..;. " — İnan İskala Brino.. Yarm akşam.. . — Oh, gözümün önünde — tatlı bir hayal ufku açıyorsunuz.. — Arkadaşlarımın hepsi Vene- dikteler mi? — Hemen hepsi, burada bulun- mıyanlar da yarın gelecekler.. ,— Alâ.. Onlara yarın saat tam onda Emperyanın sarayı önünde bulunmalarını söyle... Ben de ora- da bulunacağım. Haydut şiddetle çarpan kalbini bastırarak: — Ben de orada bulunacak mı- yım, monsenyör? diye sordu. , — Hayır. , — Nasıl? Kızımı götürmek için ben bulunmıyacak miyım?. — Bunalüzüm yok. Sen iki kuvvetli kürekçi ile gondolda bek- liyeceksin.. Kızını ben'bizzat geti- rip kollarının arasına vereceğim... Sen de, sizi limanda bekliyecek o lan yelkenliye gideceksin.. İskala Brino, boğucu bir sevinç sayhası kopardı, Rolan devam etti. — Biyankayı yelkenliye götür- dükten sonra tehlike yok. Bana itimat ediyorsun değil mi?. — İtimat etmek te lâf mı?, . £ » * , * * * " Bambo, Sen Mark meydanın- dan pek uzak olmiyan sarayına girdiği zaman vakit sabahın ü- çünü bulmuştu. Gök aydınlan- mıya başlamıştı. Kendisini soymak için oda- sında bulunan hizmetçisini sav- duktan sonra dolaşmıya başla- dı. Burası, kardinalm mahrem ve esrarengiz yeriydi. — Bambo hayatında ne sevmiş, ne de sevilmişti. Şimdi Biyan- kayı seviyordu. Onun hayaliyle yaşıyor, — geceleri rüyalarında hep onunla meşgul oluyordu. Kendisine yardım vaad eden bu adam kimdi? Nereden gel- mişti? Ne yapmak, Biyankayı neden kendisine teslim etmek istiyordu?, İşte bunü bir türlü anlayamıyordu. Geüç ve yakı- şıklı bir adamdı. Elbette- o da âşıktı. Elbette onün da sevdiği birisi vardı. O ki bu kadar yaş- lx olan vücudunda bu kadar aşk ve hırs taşıyordu, o taşıyamaz mıydı?. Bambo düşüncelerine aralık verdi. Bir karar vermesi lâzım- dı. Pencereye yaklaştı. Karşı duvarın dibinde, soğuktan biri- birlerine sarılmış yatan iki gildj. Bay müddeiumumi”görüyorum .