6 Kasım 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

6 Kasım 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FLARUR — Aksam amefas taber'in tarihi Remanı9 Yazanı Ikimirm (Yazan: R. Robe Düma — 111 — Çeviren kir Hedingen onu susmağa met | Yıldırım Bayezid, yıldırım çarpmış gibi altüst olmuştu — Bundan başka casusluk vazifesile | de bütün ömrünce Türk sarayında kal « mak bir işkence demektir. Halbuki Marya oşkma ve kadınlığına doymuştur. Güzeldir, belki Elizabetten bile daha cazib, daha nefis kadındır. Fa- kat artık onun için erkeğin manasi Eli- zabot kadar acemice değildir değil mi? —E. — Bu işleri sürntle başararak Türk sarayını ve asilzadelerini Sırplara bağ- Iamakta daha büyük meharet göstere - bilir ve yine kocasına ve fakat bu sefer mill bir kahraman olarak dönebilirdi. — Bir kahraman ama, birkaç gecelik kocalardan arta kalmış. — Brankoviç. General Tragosla asker müttefiktirler. (1) Maryanm bu muzafferiyetinden Sonra asilzade Dük Brankoviç Sırbistan krsl- lığma intihab edilecektir. Brankoviş yerinden fırladı. Hayret ve dehşetten gözleri büyümüştü. Bu kadının bu kadar büyük işlere el atacağı aklına bile gelmemişti, Ya bu hâdise Etiyen'in kulağına giderse Brankoviçi kazığa ge - girtirdi. — Dokaşava, diye haykırdı. Beni mab- vetmek istiyorsun! Kadm çok sakindi, o kadar ki Branko- Yiç bu heyecanından bayağı utandı. — Hayır. Brankoviç. Şimdilik sen La- zarm yeğeni dük Brankoviçsin. Etiyen - den sonra krallık hamzedi arasında scn- den kuvvetli yoktur. Hem ayiardanberi. dir Üzerinde durduğumuz bu hâidiseden simdiye kadar hir şey sızdımı ki, gimdi korkuyorsun? Etiyenin habis ruhu bunu haber al - maz, Üzülme Brankoviş. O Sırb'ın man9- vi ve maddi esareti üzerine kurduğu sa- raymda zevkleriyle sermest bir halde dir, Ne diyorsun? Brankoviş hiç düşünemediği böyle bir netice karşısında heyecandaydı. Karısı Maryanm tek bir gecesine bir krallık tacı yakalamak pek namusla mamuslia bırakılır şey değildi. Ama, ne malümdu ki hâdise böyledir? Dokaşavanm gözleri parliyordu. Brankoviçin ne düşündüğünü anlamış gibiydi. — Eğer. Dedi, Şüpheleniyorsan Tra- gosla görüş. Kabul mü Brankoviş! » Kabul Dokaşava! — Haydi iş başına yarınm Sırb kralı haşmetlü Brankoviş! ... — Dileğin nedir kadm? — Hademenden biri skçesiz süğümü işti hünkâr. NATNUAIM Lİ. MAYI Yıldırım Bayezid, yıldırım çarpmış gi- İ bi altüst olmuştu. Onun saltanatı zama- | mında böyle şeylere cesaret eden olu - yor muydu? Hele kendi saray uşaklarm- dan biri bu küstahlığa nasil kalkışmıştı? Yıldırımın no demek olduğunu düşün - memiş miydi? Haykırdı: — Getirin mel'unu! Saray uşaklarından orta boylu yaşlıca birini sürükliyerek hünkâr önünde diz göktürdüler. Yıldırım uşağım saçlarma sarılarak sarstı: — Bre köpek. Bu karmın südünü 'çip parasını neden vermedin? — Kadı bana hak verdi hünkâr! — Rüşvet mi verdin? — Haşâ hünkâr. — Doğru söyle diyorum sana. Karnmı deştiririm habis! Herif hünkârm ayakları dibine #erilk di, Yıldırım biçare uşağın göbeğine bir tekme savurarak beğirdı: — Deşin karımı bu herifin! Siyah yüzlü bir yeniçeri fırladı ve 6- lindeki hançeri uşağm kamma geçirdi. Etraftakiler bu müthiş ceza karşısında irkildiler. Padişahım tahtı önline barsak. lar döküldü. Zaten yarı ölü olan adam gik bile diyememişti. (2) — Kaldırım bu cesedi ve Samsa çavu- şuna haber gönderin. Şu defterde adları yazılı kadılar Boğşehirde tevkif edip diri diri yakın! Tâ ki, Yıldırımın zami- nmda rüşvet almamıyacağı, şeriat ahkâ- mundan dışarı çıkılamıyacağı diğerleri - nin akıllarına yer etsin, (3) Padişahım yanında elpençe divan du- ran Ali paşa birdenbire bünkârm delir. diğini sanmıştı. Bu ne demekti, böyle & rade mi olurdu? Fakat padişahm bu İş- le çok önceden meşgul olduğu da isimler Yazılı defterin hazırlanmış bulunmasiyle belliydi. Eğer bu irade yerine gelirse bü Osmanlı devleti kurulalıdanberi görülmi- yen vahşiyane bir hâdise olurdu, Belki halkı da çileden çıkarırdı. Ali paşa şa- şırmış, fakat müdahaleye de kendinde cesaret bulamamıştı, Şu sırada Yıldırıma dokunulmağa gelmezdi, Hakikaten, bir şimşek gibi insan: ka- yarup mahvedebilirdi. Hem nihayet ira» denin tatbiki bir zamana mütevekkıf, Bu zaman işinde belki Yıldırımm gönlü. mü almak mümkün olurdu. Şimdi ateş kustuğu zaman müdahale etmek çirkefe taş atmak demekti, Herkes Ali paşaya baktılar, Paşa göz lerini yere eğdi, Çaresiz, bünküârm İrs- yn Acaba bir daha ne vakit isteklerime boyun eğecekti? Bu geceyi, Max müsaade almadan gidişime ve avdetteki şiddetli hareketime gözle rimin kudretli ifadesine medyun olduğumu unutuyordum, Boyum duruğuna tekrar girmekte acele ediyordum. Fakat ertesi gün ve daha birçok günler, Aliye beni ayni suretle kabul etti. Zira zavallı hayatımızda akisler yapan bir hâdise meyda» na geldi: Harp... Evvelee zafiyetten dolayı ihraç edildiğim halde, şimdi askere alınmaklığımda bir mahzur görülmedi. Aliye, son geceye kadar tamamiyle benimdi. Böyle bir zamanda insanın ne olacağı bilinir mi? Onun için karım çok ateşli bir hatıra saklamamı istiyordu. Evden çıkarken, henüz koruşmağa başlayan (oğlumdan ayrık mak bana pek güç geldi, Yirmi defa kucağıma alıp oöptüğüm için sıkıldı, gözlerinden yaş geldi. Bu bal Haydar beye de sirayet etti, O da, burnunu çekmeğe başladı. Ve beni teselli için: — Gönlün rahat olsun, Ali; Yarına, çocuğuna ve işlere bakmak, onları himaye etmek için ben varım. Elbetteki sen benden daha me“ raklı şeyler göreceksin. Fakat, yaşıma göre, ben de vazilemi yapma” ğa çalışacağım. Yanaklarımdan öpeyken tekrar etti: — Gönlün rahat olsun, Ali.. Güle güle git., Güle güle gel!.. Aliye benimle beraber geliyordu. Saat sabahın beşiydi, iyat» tan geçip trene bindiğim zaman ayrıldı. Aliye, çok perişan görünü” yordu. Fakat ne o ne de ben harpte öleceğimi aklımıza getirmiyor duk, Ölüm. bize, meselâ otomobile binildiği zaman ne kadar tehlike varsa, harpte de o kadar uzak bir ihtimal gibi geliyordu. Aliyenin bana verdiği saadet, bende bir uyusturucu madde tesi- rini göstermişti. Ben onun aşkile sarhoş gidiyordum. Bundan başka askeri talim ve terbiye görmediğim İçin, silâh tutmasını öğreninde" kadar bir sulh olacağı kanaatindeydik . Vi deni tebliğ edilecekti, Haber kulaktan ku lağa, ağından ağıza yayılmış, ortalığı dehşet sarmıştı. Padişaha yaranmak i#- tiyen birkaç gerir armud toplar gibi ka- dıları toplayıp Beyyehire yığdılar. ANI paşaya felfelek kaçmıştı. Padişahı ayak divanma hazırlıyan paşaydı. Bütün bu günahsız kadıların kanına girmeğe sebeb olacaktı. Padişahm da zulmü #on zamanlarda çök artmıştı. O kadar ki Şeyh Necari nin bile aklı başmdan gitmişti. AH paşa bir taraftan şeyhe haber uçurdu, diğer taraftan saray soytarısı Yunusu gizlice ziyaret etti, — Aman Yunus! — Emret paşam! — Sana bin düka altını var! — Canm kurban paşa! Paşa, Yıldırımın iradesini anlattığı Za- man Arab soytarınm nargilesi elinden düşüp kırrldı. — Azan Yunus, ne yap yap, padişahı eğlendirip bu kararı geri aldır. Yunus yüzüne gözüne boyalar sürerek acaib bir kıyafetle Yrldrrmam huzuruna koştu. Haber verdiler: — Hünkürm, Yunus kulun seni gör- mek ister. — Gelsin! Soytarı Yunus yerlere kapandı. Bir. kaç gündür yüzünde bir küçük tebessüm bile görülmeyen hünkâr soylariya baka- rak kahkahalarla güldü, (Devamı var) (1) Bosna kralı 'Tovarkonun yeğeni Vvemriko velike yirmi Vin Tele “TUK ordularını tevkife memur bir kumandan. dı. Fakat malyetindeki o generallerden (Trages Psoviç) efendisine ihanet eti ve Boşmakları firara teşvik etti Bunun tizerine Velâniko'nun ordnsu perişan ol- du ve İşte Sırb kralı Lazar bu muhare. beyi müteakip Türklere esir düştü. “Fn. gelin Hristiyan tarihi”, Dokaşavanm bahsettiği Frogos da o sırada Sırbista. nın harbiye veziri değerinde bir general. di, Fakat 'Trogos Psoviçle bir sille sıh- riyeti yoktur, (2) Müverrih o CArabsah) bu hususla epeyce izahat vermektedir, Diğer müver- rihlerde malümat görülmemiştir, “Hamer tarihi elld 1, sayfa 526). (3) Bu hâdise sultan Yıldırımın salta- nat tarihinde çok meşhurdur. Neşri, So- lskzade, Cihanntima, LAtfI, Hacıhalifede bu hususta tafsilât vardır. Bu münase - betle adliyede bir wlahat yapılmıştır. (Wl 795) 6 İKİNGİTEŞRİN > MATMAZEL etmek için parmakla. ye i fazyikını yavaş yavaş arti — Ondan ayrılacaksın. Ben tiyorum. Yüzünü Hildanın yüzüne yaklaştıra - rak adetâ dudak dudağa söyledi: — Ondan ayrılacaksın, — Asla! onu istemesem bile sana İnal onunla yaşıyacağım, İmzasız mektubunu unuttun mu? Seni bırakacağım ve onun- Ia yaşıyacağım. Çünkü onu seviyorum. Bu sözleri Hedingenin yüzüne karşı bağırmak isterdi, fakat girtlağını çam - berliyen parmaklarım tazyiki sesini an- cak bir inilti haline gotiriyordü, Dovam etti: — Evet, Senden nefret ediyorum Stefanı seviyorum. Stefanı seviyorum. Onunla yaşıyacağım. Hedingen onu susmağa mecbur etmek öyle iz- için parmaklarının tozyikmi yavaş yü - | vaş erttrdr. Baş parmakları kadının giri- ağında, diğer parmakları ensesinde bo- yuna sıkıyordu, Hilda gene inliyordu: — Biefan! Ksdmm artık sustuğunu görerek elle rini çekti, Fakat Hilda ölmüştü. Şimdi ölüye, ne olduğunu anlamam" gibi, manasız ve boş nazarlarla bakıyor du. Birden ölünün üzerine kapandı ve ağ- lamağa başladı. Birkaç dakika böyle kald. Tekrar doğruldu. Düşündü ve kararını verdi. xvu — Gene trende bir cinayet olmuş 'mBsyo. Bokmız gazeteler yazıyorlar, Mebus Güstav Jilberin hizmetçisi elin. de kahvaltı tepsisi ve gazetelerle İçeri girdi, — Gazeteleri verin. Gözlüğümü de ge- tirin, Mebus okumağa başladı. Ve heyecan- Is söylendi: — Vay canma! evet o... Cinayeti anlatan iki sütün yazıyı dik. katle okudu. Hilda boğulmuş, fon Hedingen de tren |» Yolunda parça parça olarak bulunmuştu. Hedingenin Hildeyı öldürdükten sonra Intihar ettiğine ihtimal veritmekle bora- ber zabıta ikisinin de öldürülmüş olması ihtimalini de gözönünde tutarak tahıki - kat yapmaktaydı. Havadisi okuyup bitirince gazeteyi e- Binden attı, Bir an düşünceli kaldı, Son. ra sevinçle ellerini oğuşturdu. Ne tali- Hi adamdı! Hildanm vo kocasinm ölümü ile, başma açılması muhtemel büyük bir dörtten kurtulmuş oluyordu. k js Kahvaltısı iştihayls * nusnm Glümündenteri İlay ğı gibi, saat dokuzd» , teşkilâtmın merkeZ nel Geroya rapor vererek rince kolonel onu gt Bass gi — Hoş geldiniz. pi mektubu okuyacaksın3 B . şg” — Hürmetlerim kolesek v Size, Stofanın sy ş mektubu getirdim. B4 gi” çikti. Hakat bu sefi haber var. — Nedir o haberi pe iy N — Stefan Paris ge gif nüanin katili sevgili a ğa tahammül edemiyor” e İ da çikmayınca gok oarak Hİ “Mektuplarıma neden yer ş* gun? Parise geleceğin ' Komiser mektubu 399” katle okudu. Rokur izahatma senn — Stefan mektubu 8 ş Hildaya göndermek ve İ te gelen mektuplar! k e Hi Postadan mektubu > t okudum ve sonra t€| tim, Söbert mektubu MEÜ getirdi, Böylece onun ” rühe otmiz sini Kolonel gülü * — Hümüniyete o KEİ nanmayın, Sizin kendi" rişeceğinizi, adresine — Stefan budala! e va mmm Pariao davet etmek Bİ” giy” kemmel bir yem teşkil ys gölecek ve aye Pi tubunda neler yazıyor” get, > “Uransada, eza © ğını, yaknlandığım ma nuanın katli suçu ceğimi biliyoruğ. Fransada hayatım gersem Fransızların git * iskâr bile etmiyoreli” palet İİ belero rağmen HÜ” gag makta devam oder “ Fransaya geleceği ge” X BERR DA EE ETA ZE e atılmış olduğum halde, kendimi, icabında eb” DAĞ, MEYVE Trende arkaaşlar ve ben, çocuklar arasında yapılan mahalle kavgalarma gidiyormuşuz gibiydik, Trene teşyie gelen gözleri yaşla dolu kadınlarla, çocuklarla, ihtiyar babalarla, genç kızlarla alay edi- liyordu. Ben ise, Aliyeyi daha sakin düşünmek için uyuyor gibi yaptım. Kalbimin üzerinde, Aliyenin gelinlik resmi ve (o yavrumun fotoğrafı duruyordu. Kafamda eski anlaşamamaziıklardan hiçbir hatıra kalmamıştı. Bana her şey yoluna girmiş gibi geliyordu. Evet, Haydar bey karım için gizli gizli içlenecekti, fakat ben bize bu Kadar iyilikleri dokunan bu mükemmel adama gizli gizli! Ve borgu değil miydim!? Bu mecburi ayrılık esnasında evime, karıma o bar kacaktı, Hattâ bu acıklı kıskançlığı bana faydalı olacaktı. Belime içi altınla dolu bir kemer bağlamışlımı. İşler yolunda gi- Arlattıklarına göre, neferleri hayvanlara mahsus vagunlara tıkır yorlarmış. Ben hir çok vartalardan sonra üçüncü mevkide bir yer buldum. O ana kadar tali bana yardım etmişti. Bundan sonra da yüz çevirmiyeceğine kaniydim. Çok cesur olduğumu (zannetmiyorum. Lâkin tehlike olduğu aklıma bile gelmiyordu. Harp devam ettiği müddetçe, en ön safta, bir hastalığa yakalan madan, bir yara almadan kalanlar arasında ben de vardım. Gördü- güm şeyler ekseriya korkunç oluyordu; fakat ben hiç bir vakit ken- döğüşm ' dafaa elineğe hazırlanan bir seyirci tasavvur çes gi Birçok arkadaşlarm, içinde yaraların BE gi a $i kanfrenin refes tıkayan gazı ile bozulmuş P'8 “, s7 nin kullandığı güzel kokuyu batltyonda, » bu kadar seymemiş, bu kadar safiyetle m / madığı için ona şairane ve kusursuz bir suret Ti İzinli gelebildiği zaman, Aliye rolünü Pe£ İç Ml” dar beyi bir iki kere gördüm. Selma ile tular, pe Karım tamamile benim oldu. Tebeseümlerin eğişlerinde şu kelimeleri oluyordum; “Zavallı hakkın!,, Aliye hafif meşreb kadınlardan değil ç timal etmiyordu. Çocuğile meşgul oluyor ve eli i ça Mr Haydar beye yardım ediyordu. İkinci defa gelişimde karım beni kapıda Fİ saf — Haydar bey bizimle berâber yemek Yy haber vereyim ki, bu defa tahammül etmek Cahit gi y 1az etme, Şimdi ne olduğunu anlayacaksın: id - dar bey onunla dargın olduğu için bu hal ou g göreceksin ya, sersem bir halde, “Bundan başka Cahit gittiği gideli bir de ha sekiz gün evvel.. Birçok hezeyanlarda teselliye çalış; hergün böyle yüzlerce ötüm mediğini velhasıl ne lâzımsa söyle. Herhangi vir yette.Bu mesele onu aptallaştırdı Artık ” ni.çok ihmal ediyor; yakasız gömleğile ve rae Ci yam'ara bensivor! Bu kadar yorgunlukta olacağın şey bu değildi, sevgilim. Fakat ne elden kaçırmak zamanı değil, Evvelâ Kâmrancığımızın âtisi için.

Bu sayıdan diğer sayfalar: