Merasimde zene bni bırakacağı t a başladı. Fakat biraz sına fasıla vererek: r musun? diye sormsâk İüzu. — Hayır dinlemiyorsun? — Nereden anladım? — Esnedin de t esnedim. Fakat esnemem din. imi değil, bilâkis dinlediğim! is- «— Çabuk bana bir konyak getir; ha- | nım bayıldı. — Peki efendim. Bayan kin de bir gey getirmek Müze mr? Ikram kime ? Bazılarınen şimdiki idare şekli hiç be- geni en bir memleketin bilhassa bu Idare şekline hayran Bu şekle muba- Bt olan bir arkadaşına orasını uzun uza, dıya methetti; — Oruda işlerin yolunda gittiği muhak kak. Sen iddislara bakma. Encebisin de- ğil mi, seni görür görmez hemen tiyat- Toya, gözmeğe davet ediyorlar. Hele aşk ve oğlenco hususunda insanı gık de- dirtineeye kadar meşgul ediyorlar. — Fükat benim bildiğim sen oraya hiç gitmedin. — Ben gitmedim ama karım oradan dnha yepi geldi. Gördüğü ikramı anlata anlata bitiremiye: — Peki baha, anneme bir sey söyle. mem, Fakat hesab vazifemi bu gece sen yapıcaksın. # moda tekarpinleri — Fakat bayan, size kundura boynetsi | cek adam dünyada ; dedi. İ var diya benim yüz, | tm. Anasına bak kızım al — Kızım, uslu dur, Kimsenin kalbini kır ! ma diye sana kaç de- fa tenbih ettim; din- lemedin. Böyle aksi tabiatı yatta hiç arkadaşın olmaz. — Zarar yok. Na, #ıl olsa evlenecek de- ğü miyim? — Bu huylarmdan vazgeçmezsen koca da bulamazsm. Senin gibi bir kızla evlene. olursan ba. yoktur. Çocuk güldü ve: — Vardır anne! — Meselâ kim? — Meselâ babam seninle evlenmiş ya? Gaf yapma! Zengin bir musevt | tüccarm (ziyafetine davetliydiler. Davet « Mlerden biri orda kendisini bir punduna getirib (odolandırmış olan birisini görünce dayanamadı: — Dolandırnıcı'Kâr loree Tiramı deve yap- | Öteki hiç istifini bozmadan: — Aman, dedi, su- sunuz. Bir musevinin evinde yahudi fıkrası —— kün olur. Vaktile sen anlatmak pek ayb Fotoğrafçı — Votoğrafm enstantane olmadığını kimse anlamıyacaktır, merak de bunun gibi söz düşer! etmeyin! âlnlemiyordun! Borçliu ve Amerikan alacaklı fıkrası — Seni gördüğüme pek sevindim. Bilsen öyle fena vaziyetteyim kl... Bana on lira verir misin? bir hafta sonra iade ederim. — Buyur. Bir sene sonra... — Sana borcumu ödiyemediğime pek mütesasir ve mahcubum ama çok darda | kaldım. Bana on iira borç verir misin? Bir hafta sonra eski borcumla beraber inde ederim. — Vereyim, fakat on lira veremem, Evlenmek (izereyim. Paraya ihtiyacım var, Al sana beş lira... Bir sene sonra... — Seni gökte ararken yerde buldum. Bugün muhakkak on liraya İhtiyacım var. İnşallah bir hafta sonra evvelce el. dıklarımla öderim. — İmkânı yok szizim. — Neden? — Bir cocuğum ol em var, Fukat bir lira eğer işine yarar- sa vereyim, — Benimle alay m ediyorsun? Bekâr- ken bana on lira vermiştin. Evlenince bunu beş liraya indi Paraya ihtiya « Şimdi çocuğum oldu diye bana bir lira vermeğe kalkıyor. | sun. Ne demek yani bu; aileni bana mr besletmek fikrindesin yoksa? değil, pedikür Hizm? » Alman karikatürü — — Fransız karikatürü — — Talia yündür bayan, İşte ispatı, ba- kanız bir güvel Balon nerek sordular: — Neredeyiz? Köylü güldü: sanki: balondasınız! Fark 8 sin? yorüm., Terbiye taramıyacaksın. Şikagolu Mr, Conson bir iş içtimai be. hanesi bularak o akşam eve göç gelece- ğini karısma söylemişti. Geceleyin bir a- ralık saate bakıp üçe geldiğini görünce İ sarhoşluğu ayılır gibi oldu. — Eyvah! şimdi evde karıma ben ne söyliyeceğim? Arkadaşları tavsiye ettiler: — Bir viski daha iç de aklima elbet bir fikir gelir. Bir viski ısmarladı ve Uk yudumda fühakika dahiyane bir fikir bularak he- men telefona koştu: — Karıcığım #en misin? Haydudlar sana gelip beni serbest bırakmak üzere “tidyei necat,, isterlerse vereyim deme, Ben şimdi ellerinden kaçmaya muvaf - fak oldum! Bilmece Lokantada iki arkadaş mükellef bir öğ. İe yemeği yemişlerdi. Meyva yerlerken biri ötekine sordu: — Muz kabuklarını Çinliler ne yapar. r bilir misin? — Hayır. — Çok enteresandır, Yemek parasını verirsen sana söyliyeyim, — Ne yapayım efendim; slüngüm kay. — Kabul. boldu. — Onlar da bizim gibi atarlar! Bulundukları balon rüzgüra kapılmış, &- “© | zaklara oeürüklen. İİ smişti. Nerede olduk-| larmı bilmiyorlardı.| Bir aralık aiçaldılar, bir tarlanm (o yirmi metre kadar östün - den uçuyorlardı. Köy- Tülerden birine sesle. | gene Viyanalı dostu Samoeli telefondt — Alay mı ediyor. sunuz? Biz balon ns- dir bilmiyor muyuz — Yeni evlendik, wilik © bayntınla) genç kızlık hayatın a- rasında ne fark oldu. ğunu bana söyler mi- — Büyük bir fark yok. Eekiden geceya- rılarma kadar Seli- min gitmesini bekle. dim. Şimdi yine gece. yarılarına kadar o. nun gelmesini bekli- Erkek — Nafile uğraşma. Köpeği sa. na İtsat etmeğe alış- Kadn — Niçin? Sabırla her şey müm Imkânı var mı Anşlumun ertesi günü OViyansir İi sradı: — Samoelin evi mi? — Evet, 7 — Samoelle görüşmek istiyorum — Bonlm. Buyurun. — Sen misin Samoel; nasılım do” tum? — Gayet iyiyim. / — Gayet iyi misin? Yanlış anlama * ! et, gayet iyiyim. T O halde affedersiniz. Ben yön lışlıkla başka bir numara çevirmiş ol&* © cağım. Modelin annesi — Kızım hasta; ani yerine ben geldim. — Çek karikatürü — Sağır Işitmez, uydurur | İhtiyar kadıncağızın kulakları epey # i gır işitir. Geçen gün tanıdıklarmdan bif genç kadınla konuşurken sordü: — Dün akşam sinemaya gidetektinizf N gittiniz mi? — Hayır. Biraz yorgundum, erkende$ yatağa girdim. İhtiyar kadm cevabı anlıyamamıştı, sordu: — Çok kalabalık mıydı? İki genç pire henüz nişanlanmışlardı. Merasimden sonra gileleri onlsrin yel * | nızca gezmeğe çıkmalarına müsaade et“ mişlerdi. Bir aralık bayan pire içini çek” ti ve sordu: — Sevgilim. Tayyare piyankosund& kazanırsak ne yaparız? Bay pire ilmld ve neşeyle gözleri par. yarak cevab verdi: — Ne mi yaparız? İlk işimiz kendi. miz için güzel, sıcak tüylü bir köpek al“ mak olur. VAPURDA — Biletsiz bir yolen ha? — Hayır, o benim kocami