le Tehlikeli sporlar De Ba 11 incide vardı: Benzihi boş Pol Kodas (Meşhur Fransız tayyarecisi) de korkunun cehennem azabı undan bir kaç sene evvel, gönç arka, | daşım Robida ile beraber, Çin İstikame- çıkmıştık. Kur üze, mez, motörde ettim, tine uzun bi rind bir bozuk ui | reddütien sonru da on kısa anda yere iimem İâzımgeldiğini atladım, Çünkü karbüratörüm işlemiğör.| du. bülunduğu yere bir vole sıkışmıştı, E: Fakat nereye ve nası Altımdaki doluydu ve i arasi dabi inmek lizımdı... ler veya ağaçlarla ğe müsait en küçük bir arede 5,200 litre. yükü vardı, a en küçük bir çarmak ve, sallantı, yüzde yüz infilâk ve wdr: benzini boşaltmak, hem depoyu boşaltır! mak istedim; ve yerinden oynamı. yordu. Yalnız benimle arkadaşım için de. gil £nkat düş miz yerde bulunan bed bahtlar ii ile korkunç bir telilike olan bu meş'üm mayi bir türlü boğalmıyordu. Biz de mütemadiyen iniyorduk!.. Üçylz, metre,.. İki yi etre... Yüz metre!, Soğuk terler döküyor, fakat korkunç felâketin önünü alamıyordum Altmiş metre!., Birkaç y6 sonra mühlt facia! Kendimi artık, diri bir ölü farzediyor. dum, Gözlerimin dışarıya fırladığını İyi hatırlıyorum, kumandaları bıraktım. Bir Ümitsiz bir insan gibi, artık areket eden bir makine Gibi, deponun deklangörü üzerine atılarak küfür ve lânetlerlö onü sallamağa başla. sitimetro, 1200 w. Robida bana vu- i anlattı, ssile hafifleyen tay. ya değra şayan: hayret bir hamle yapmıştı. Fakat mütevaz: arkada. dığı fakat bilkkara bir hakikat daha vardı, İ gayrişuuri bir halde ğa çalıştığım sirada, Ro. bida yüzüme bir mendil örtmek soğuk. kanlı i göstermiş ve böy- » İ doldurün kizgn bu. anla — -——— bakaları sık sık yapılıyor ve bunlar dat. mi bir tehlike addediliyordu. Birçok gazeteler, bü müsabakaların sleyhinde bulunuyor ve bunların meraklr- ları olan bizleri ümitsizliğe düşürüyorlar. ! dı. Bir gür biri, musabakaya gir gazeteci de davet| ederek bu nevi motosiklet yarışlarının. * belki musabıklar için tehlikeli 0. ğini, fakat seyi ) mlsabaka organizatörlerinder | de teklifi kabul e Müsabakaları m İylee gürebil, mesi için, onu pi yanma, bir masâ başma yerleştirdiler. Bize de, onu hay- rette birakacak marifetler yapmamızı fa, kat aynı zamanda bu işin t keli olma. dığmı isbat etmemizi söylediler, Sıra bana geldiği zaman, gazeteciye canlı bir an yaşatmak için, onun kü. çük masası yanından geçmeğe karar ver, dim. İki turu normal bir e döndük- ten sonra Üçüncüde, motöre bütün hızımı verdim. 1. Meş'um bir kayma vukubuldu. Motosikleti doğruttum fakat.bu defa dr ikinci bir kayma oldu. Bütün hızımla ga- zetecinin Üzerine geliyordum. fakat hamle çok kuvvet. içinde masayı siğrr, rak üzerinden aştım ve öbür tarafta cid. den harika denilecek bir sukut yaptım. Yerdeydim... Sağ ve salimdim, Fakat kalbimde müthiş bir heyecan ve izi gazeteci ne olmuştu? On görmemiştim. Onu görmeğe vakit bula- ğz no olmuştu biliyor musu, i, Üzerine geldiğimi görünce müthiş bir çığlık koparmış ve... Masanm altıma dalmıştı.,, Sir Malcolm Campbell Gingiliz otomobil sampiyonu) “Danlmarkada, — Ponce'deydim. Yarış) yapacağım pistin hor iki tarafı, keyocanlı halk tabakasiyle dolmuştu. Ve herkes, ya. pilan bin bir tenbihe rağmen, neredeyse müsabaka yerini dolduracaktı. Daha hareket etmeden evvel, tehlikeyi sezmiş ve bu meraklılar arasında vuku. bulacak en küçük bir itişmenin, büyük bir facia dağurabileceğini atlamıştım... Fakat kader bana, bundan daha az kor, kulu olmıyan, başka bir heyecan mevzuu hazırlıyormuş. Bir millik mesafe üzerinde, saatte 240 rlemesine mâni olmuştu. Con MHaskins “Bu, mükemmel bi olabilecek hir maceradir. Bu mi Yircilerine müthiş bir korku - yaşatacak ” kadar faciayla büşlümiş, sonra ayni dere. ebde müthiş kahkahalarla netieclenmişti, Hüdise Avostralyanm cenubunda, yeni Gal'de yukubulmuştu. Meyilli pist üzerinde motosiklet tiüsa- era, Be. kilometrelik bir hizla gidi Hedefime yüz metre kaldığı bir sırada sanki korkunç bir elin, otomobilimin ar kasma yapışarak, onu hizla sarstığını, hisseder gibi oldum! Aynı zamanda gözlerim, korkunç bir sahneye takıldı, Arka tekerleklerin iki lâstiği arabadan ayrılmıştı; süratin tesi,| rile, önümde gidiyorlardı, Ben sadece ar.) ka jantların üzerinde gidiyordum... İlk! duyduğum korkunç sarsıntıyı da lâstik. lerin sökülüşü tevlit etmiş! İ Bu, ancak birkaç saniye devam et. mekle beraber, bana bir cehennem azab! ve korkusu yaşattı. Tepetaklak olacak mıy'dam ?.. Halkın arasina dalıp hem onlar vle zannediyorum ki, bu, iradem | haricinde bir hareke! Buna rağmen, ga “Artik her şey bit yorum, Bütün ağırlığımIa Volina yapışmış ol. duğum belde, otomobilden daha süratli et büyük bir vuzullal , dediğimi katırlı- A Baytarafı 10 uncuda Öğrelmen bahse girdiği dakikaları bütün teferrüatile katırlıyordu. Hele ihtiyar hâ- kimin teklifini... Birdenbire “kabul ede rim!,, demişti; ve hiçbir vakit bu sözü sar n yeni bir adamı a old bir adamı kurtarmak fikri de yoktu; kendisinin bile sebebini hetiüz bir kaprisle bunu yapmıştı; bununla Mi, hat i yazma ne kadar Bel sadece, anlayamad yahut henüz genç ve ateşliydi; beraber katiyyen nedamet elmiy tâ mektuplarında bu düşünceleri dı; yalnız İlacıOsmanlardan Ahmedim bu- unu ve yeni hapishane mü- zlerini yazılı, Mer nedense, bu dürdüne de ayrı ayrı © tekrar m her defasında belli bir dığını duyuyor satırları eltiği halde, nemin görkapaklarını ka du. Mekti setim Yaklarından ka kaf unutmayınız: rekellerindeti 4 bolup gitmiyordi ölünceye kadar bütün ba- z mesul olacaksınız? Tekrar o ayağa kalklı, Yarım saat ev vel olduğu gibi odayı bir baştan bir başa dolaştı, kendi kendine. bahsi kazanıp ka- zanmadığını düşünmek istiyordu, Mâkimin son sözleri, Al islen çıkmakla be- bahsin henüz bitmediğini hatırlatmış urun ve yorucu bir bahis!,, Nihayet- lenmesi için demek ki bir adamın ölümünü beklemek lizım!,. Birdenire, böyle bir ba- arak, hapishanenin kurumuş çam ve defne dalları || #llindeki ırdağında,, kasabanın emniyetini ellerin- de tulan dört adamın kendisine yaplıkları teklifi, Hac anlardan Ahmedi çağıra” anlalır i. Onun hiçbir şeyden i sene evvel, bir öğle «0. hepsini birer bi- olm yarım sabaha şağıda, hemen uyuduğu odaya K e doğru yürüdü; bir, iki, sını bomboş bissediyor- ; geri döndü, ve şöyle düşündü: — Ah- medi kasabaya rmemeliy Öğretmene öyle geliyordu ki, eğer kendi imal ettiği bu adamı İnsanların o arasına solacak olürsa bahsin ipi kendi elinden kurtulmuş olacak. Halbuki, onu katanmak istiyorsa bü İpi kendisinin kullanması Jâ- zum değil mi? sağ tarafin, ma nen merdivei ACI Ostronlardan Ahimet, çiftiikte üç sene çalıştı. Bütün işlerinde fel sele öğretmenine yardım ediyor; ve öğr. men, Ahsedia kendisine bir sağ kol vaz fesi yaplığını duyuyordu. Haftada üç gü kasabı itmek, çiftliğe ait bazı işleri gör- mek vazifesi Ahmede verilmiş! Bunun ha ricinde iş gören amelelere (omezaret eder; hilhassa öğretmenin büyük bir ehemmiyet verdiği hayvanların terbiyesine (o bakardı. Üç sene, hemen hiç bir gün, kendi zevki için kasabaya indiği (o görülmedi. Öğrel- inenin iki katlı büyük köşkü yanında bay» yanların terbiye edil yola yakın k ten yorgun dön arkaöstü uzanara çık bir halde, eeleri daldan dala koşarak biraz din ır, ara sıra hapisb e mah etle söylediği şarkı vslıkla tuttar- düş lenmeğe ça! kümların ekser kelime halinde değil, bir duğu işitilirdi. Yalnız, ilçüncü sene nihüyetinde tlf bir hidisenin irinde — kımıldandığım du- bi oldu; daha doğrusu fikrini değiş sanı kasabada kazanmaya karar met, öğretmeninin bütün iyiliklerine rağmen, çifilikte ıldığımı bissetmişti.r — Yelinimetirmsiniz ama; diyordu, bir zaman in beni atfediniz! akikales, vargeçemediği bir TURUN kendisini alp sürüklediğini duyuyordu; Pelki de o kadar kati bir tavırla konuşuyor du ki felsefe öğretmeni sesini çıkarmadı. Ahmet, bemen erlesi günükasan ya inmişti. Sırtında küçük bir heybe var üç yılda felsefe öğretmeni — kendisine ne yaptıysa hepsini bırakmış, tek bir çarma şır bile atmamıştı, Yalnız, küçük © odanın kapısını kapar, öğrelinenin elini öperken içi biraz bu r gibi olmuştu, Fukat Ka- amme di. tişseydi kunç facianın önünü, kiçbir kuvvet ala” mıyacaktı Otomobilimin sü nisbi bir düz hat üzerinde bulunmamı temin etti. Fakat bana öyle geliyordu, ki neredeyse otomo, biliri arkası parçalanacaktı. Jantlar üzerinde gaatte 240 kilometre hizla gitmenin ne demek olduğunu bilmem ki tasavvur edebiliyor musunuz! Sanki girintili çıkıntılı bir arazi üzerinde gidi. yordum... Halbuki, bulunduğum yer bir vi £ düz ve ince kumsallığıydı. Otomobili durdurmağı muvaffak oldu.| gum za ksülâmele mukavemet et.| mek ve bir kadın gibi bayılmamak İçin, fevkalbeşer bir enerji sarfetmek mecburi- yetinda kaldım. Bu hâdiseden sonra birçok heyecanlı Herliyen iki şevtan lâstiği görüyordum! Beni kurtaran da onların bü süretiy. anlar daha yaşadım!... Fakat bu!.. Bunu hatırladıkça hâlâ Ürperirim..., sabada yalnız başına çalışmak © hevesini ordu ki, kendisine bü» tün bu rüzün verecek şeyler bir yaz bulu- ta gibi anide dağılıvermiş; Hacı oOOsman- lardan Ahmet tek bir yaprağın bile gölge- lemediği bir yol gibi, kasabayı parlak bir güneş aydınlığı içinde görmüştü. Ahmet kasabada bir hafta kaldı, Hemen herkes kendisini tanıyordu, Bu yözden de çabucak Iş bulacağını rannetmişti. Sadece kasabaya ayak baslığı dakika indiği küçük bir olelde hüviyetini sorup deftere yeçi dikleri zaman; Ahmet, kasabayı biraz ya” dırgar gibi oldu, Sonra, okumuş bir adam ibi, bunu kendi kend i olarak tef: etti; yalnız Hası Osmanlardan Ahret iç değil, her etin böyle bir âdeti old. ; nunla beraber Amedin ilk günü bomboş (geçti. Hemen her uğradığı yer civar kakabalardan iş bul mak için yeni gelmiş bir takım yabancılar la doluydu. hasabada ilk yallığı gece hiçbir şey dü şünmek istemedi. Bir kuş kadar kendisini hafif büiuyordu; hattâ gene bir kuş gibi, şarkı söylemek Yahut ıslık çalmak hevesi vardı, Fakst nasıl olursa oluyor, dudakla» rının Ucuna, düşüncelerini alıp dağ taş ö- telere götürecek bir şarkının yerine, mah- kümların gece gündüz söyledikleri mula rit bir kelime yığını geliyor; tekrar edi len bir plâk gibi, kafasında yer etmiş bu acı şeyleri imkânı yok oradan silip alamı yordu. Ahmedin kasabada kaldığı biz hafis, We civar tarlalara uzamadığı, ne yakın köy re gitmediği kaldı: İş yoktu, Hattâ, odun yarmak için kendisini tutup gece ahırda yatmasına müsaade eden bir memur, he- men ertesi günü, daha çafakla beraber Ah- medi uyandırdı; heybesini sırtladığı gibi la düşmesini söyledi. Ahmet tek bir ke e sormamıştı; sadece | kafasında belli belirsiz bir takım fikirlerin Oo arkaarkaya koştuğunu hissediyordu ki, ayni günlerde başka bir şey daba oldu; Ahmedin kulak- larına, üzerinde bahsih tutulmuş bi radam olduğunu fisladılar. Ahmet çiftliğe dönmeklen o başka çare kalmadığını görmüştü. Hemen yola çıktığı takdirde, akşamı bir sant geçe çiftlikle © labitirdi, Yolda şöyle düşünüyordu: — Üzerinde bahis tutulmuş bir adam. Yoksa, felsefe öğretmeni, kendisinden çok daha evvel kasabaya haberci (göndererek Hacı Osmanlardan Ahmedin nasıl bir a dam olduğunu-onlara söylemiş olmasın!.. Eloğlu bu!.. Üstelik, çiftiğinde it gibi ça- «yor Ahmet; dört adamın zor yapacağı şeyi tek başına yapıp çıkarıyordu. Giflik sahibi kirk yıl kapı kapı dolaşıp adam a- rasa Ahmet isini nerede bulacak ki, Bir aralık kasaba İle çiflik o arasındaki yolun tam yarısındaki selvi altında oturdu. Akşamı yakındı; ölede beride bir iki tarla kuşu uçuyor; karşı tepelerden birinde bir öküz arabasının gıcırtısı duyuluyordu. Ka ru fopdalarla örtülü toprağa sırt üslü upu- run bir uzanayım, dedi; gözleri tarla kuş larının kanatlarında, bir fundadan öleki fundaya konsun istiyordu. Bir dakika bunu yapamıyacağını anlayınca bi ruldu. Hemen #ki arşın ötede, bir kırlan- gıcın üzerine sıçrıyarak alılmak İstedi; vaz geçti, İmkânı yok kasabada kulaklarına £ sıldadıkları şeyden; felsefe (o öğretmenin kendi üzerinde hir bahis tuttuğundan kur- tulamıyor; yahut, geriye dönsün diye, cı kardığı bir habere! ile kasabalının kulakla” 'denbire doğ»! rni büktüğünü düşünüyor; ve tam alnı hi zasında sabit bir fikrin bir huraundan da» ha derin hir hareketle içeriye doğru oyul- duğunu hissediyordu. Bununla beruber Hacı Osroanlardan Ah- met o gere çiftliğe dönmedi. Tarlalar ra- sında şöyle bir dolaşayım, dedi, rüzgâr” ların bile bulup esemediği ince patikalar- da yürüdü; keçilerin zor tırmandıkları tes pelere çıktı; ve ne kadar tuhaf,, Hemen hemen haftada iki defa uraba İle gecip git- tiği yollar bambaşka © geliyordu. Ayakla rının altında toprakların kayan bir hareke- ti vardı; hele yapraklarına varıncaya ka- dar yakında tanıdığı ağaçlar ne değişmiş» lerdi ? Ahmet bu başıhoş zamansızlık ve mesafe sizlik içinde sabahın nasıl olduğunu pek anlayamadı; ve tanyerindeki aydınlığı san- ki birdenbire görür gibi oldu. Tuhaf bir ürperti duydu; belki de bu aydınlığı sör- memek için bir ağaç kovuğunda uyumayı tercih etti, ... RTESİ gece çiftliğin iç kapı at açtığı zaman, felsefe öğ- retmeni, Üst kat odasında, mutad hare- ketiyle odayı bir baştan öteki başa do Yaşıyordu. Kapının hemen yanı başın. da, iki ön ayakları Üzerine yatmış b yük bir buldok havlamadı. Yalnız, Ha- crosmanlardan Ahmedin ayakları dibin» de bir iki defa döndü; başını diz kapak. larına sürdü; ve Ahmet, belki de far. kında olmaksızın hayvanın başını hafif okşadı, İçeriye açılan kapı sürülmemişti. Ah. met bu vazifeyi her gece kendisinin yaptığını hatırladı. Sofayı geçti; öğret. menin odasına giden merdiven, açık bı- Bir bahsın sonu rakılmış kapıdan fırlayıp çıkan bir 18 ba ışığiyle aydınlanıyordu; ilk 2 Tanı attı, Felsefe öğretmeni hAlA ayni harekst ler içindeydi. Ahmedin kapı kei şöyle çekildiği bir saniye birdenbire rümekten vazgeçip yazı masasının © nünde durmuştu. İskemleyi çekti i ot” du; bir şeyler yazıyordu. Ahmet, kapının kenarında ve âimdi ayakta idi: Kasabada kendisine iş rilmersesi için Hacrosmanlardan Af medin bütün geçmişini ortay döken # dam bu mu?, Bir şeyler hatırlamak istiyen bir © dam gibi sağ avucunu yüzünden & si doğru götürdü; kendi derisini, ker" bile tanıyamamıştı; ve hattâ, belki * parmaklarının ucuna bakacak 0ls37 sapsarı bir rengin oraya takılıp kaldi nı görebilirdi. Yalnız düş K kendisini alamıyordu: Üzerind: tutulmuş bir adam.. Hacıosmanlar" Ahmedi bu bahis meselesi âdeta gö” tıyor; hele kasabada iş b kendi ellerinin birisi tarafından BİS şey yapamıyacak kadar kıskıvrak b8ğ” landığını hissediyordu. Bir aralık nu o kadar fazla hissetti ki kollarını mıldatmak mecburiyetini duydu; 8 dakika, çiftliğe girip te odunluğa $” le bir uğradığı sıralarda ayakta duratik mek için eline geçirdiği kalın bir $' gözü ilişti! Daha geçen hafta gitmek Üzere bilediği balta, masa” zerindeki sarı limbadan kopup £“ hafif ışık altında olduğundan da keskin parlıyordu. Felsefe öğretmi doğru iyice eği ie belliydi. Kelimelerin üzerinde uzun zun duruyor; ve düşünüyordu. yah kelimeleri cıgara nefesi arasında » zıyordu. Bir aralık ayni yavaş hi lerle ayağa kalktı, yazılarını biti! Masanın gö mektupları içine koydu. Hepsini b”. birer ve büyük bir dikkatle yal yordu, i Son mektubun da zarfın; kapi”; # Üzere olduğu bir s:rada idi ki, ai manla?dar' Ahmet, hapishanede ye? müddet kalanların duyurmadan yö” yen adımlariyle içeri yürüdü; ve deki baltayı o kadar âni kaldırdı #* sefe öğretmeni tek bir çığlık kopar? kim olduğunu bile görememişti. ye Masanıri üzerindeki mektuplarâ göz attı. Dört tane Glee Bir , de oturan mütekait bir hâkime muştı; ötekilerden biri bir made minin ismini taşıyordu; diğer “>. ayrı ayrı kasabalarda oturan bir MÜ makam ve bir hapishane müdürün tap ediyorlardı; sonucusu henüf yar İçine konmamıştı. i Ahmet simi üzerindeki mia elini dokundurmaksızın okumak e başını uzattı; felsefe öğretmeni göl diyordu: N sö” “Aramızdaki bahsi karan çok çalıştığımı itiraf ederim. bahsin sonu benim elimden buşü” si muş bulunuyor. Mahkümun her b” ketinden mes'al olacağımı söyler? Gözlerimin önünde bulunduğu “4 kalar sözümde durdum. Şimdi “iy tahmin ediyorum ki her insan gibi * kendi kendisinden mes'uldür.,, Hacıosmanlardan Ahmet s0 tubu da zarfın içine koydu, Kai .s 4 # RTESİ günü, kasabanın geri ma yüzbaşısı, vilâyete gör ge diği bir tezkerede, Hacıosmanlar' şanlısını balta ile vurup öldürme siyle Konya umumi hapishanesi”. ge İk civar kasaba ceza evlerinden Dİ yedi yıl yatan Ahmet oğlu gen? e medin dağ yolunda jandarmalar? ruşarak ölü yakalandığı haberi ç£ zıyordu. Kenan HULU! eke OPERATÖR Dr. H. Ziya KonuralP Tıb Fakültesi ikinci Cerrahi Küiniği Doçenti ap İstiklal Caddesi Elhamır? e 09) tımanı No, 15119 Telefon: ” AE TEA FAS EEE. SG GAR MEZ EMAN