19 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

19 Eylül 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir gardiyanın anlattı'ları... Yazan : Maksim Gorki — Çeviren: Ferah Ferruh (Dünkü nüshadan devam) — Kürkçüden sonra bir saatçi yant- Bi girdim. Saatçi biraz şaşı idi; adıda dislav Tsehanovski idi., Üç sene kâ- bu saatçinin yanında kaldım. Bu ada saatçinin altın para bastığını İkettim. Fakat içimden de: “Bana ne, Bana ilişme de, ne yaparsan Lay Fakat saatçi beni de kendi işlerine ırmağa başladı. Bunun özerine Ben de işi polise haber verdim. Şaşı Matçiyi yakaladılar, Arama yaptılar... O ise, hiç istifini bozmadan elindeki Tubleliği masanın üzerine fırlata - * “benim paramm sizin pârânızdan Penil cksik?.. Bu da sizin paralarınız $es veriyor, bu da parlıyor, buda geçiyor!.., Saatçi, neş'eli bir adamdı, Bana kar- | da oldukça iyi davranırdı. Ne İse, Matçi mahküm oldu. Daha muhakeme. başlamadan önce, emniyet direktörü beni kendi yanına vazifeye aldı. “İŞ değil mi, diyordu, senin için hep M bir... Halbulei pek te öyle değildi... bu vazifede insanın kendini korumaz; oldukça güçtü. Çünkü hursiz- « hiç te budala insanlar değildir; e- *n budala olsaydılar, hırsız olmaz * “ir. Ne ise... Hırsırlara da hürmet İtibar göstermek icap etti. Bundan sonra beni askere aldılar. de Yıl kadar piyadede hizmet ettim. J Yılımı da hastahanede yazıcı olarak dim . r Kuraşor ansızm canlânıverdi.. A- tele acele bir cıgara tellendirdi. Adeta zundaki bir ağırlığı silkmek ister : tibi, &ol omuzunu oynatarak, yavaş bir DME sordu; > Ölümden korkar mısmız?. NS Hüyir. r Ben de hastahaneye kadar ölü- hiç düşünmedim; Ne ölümü, nede : Alahrmş düşündüm. .Tabil kiliseye gi: erdim; fakat yüreğim de Allah duy - tüsy Olmaksızın, korkusuzca yaşardım., ln mevcudiyetini bilirdim; ama, E yaş pazı. Halbuki hastahanede ö- a, herkesin başı Ucunda dolaşırdı. Dil birini alp götürdü, ertesi gün i diğerini. Hattâ bazan ikisini, üçü- 2 Ky den Satrançta, vezirin diğer adi rı kırıp geçirmesi gibi.. Avuçlariyle sivri diz kapaklarını © çYetle uğuşturarak, sallandı, ve gene İ ip bir gülüşle gülümsedi. iğ Hastahanede Liçkov isminde dul doktor muavini vardı; yahudiden yeme akıMı Bir iş adamr.. Bunun Rus aba vardı. Galiba baldızımın i 1 Ma lerine bakarak uzun müddet — Her halde âşık oldunuz, dedim. yn gözle bana bakarak âdeta gizli Male; >> Aşık olmak budalalıkur, dedi... m sıkıntısından doğma bir nevi ti, *kl:ıktır. Ben akk başında basit N Adamım ; beyefendi değilim, çocuk ty ğilim., Ben hiç te âşık olmamış - © Çi Mesele şu tarzda cereyan etti! orsun ki bugün herif vardır. am yok olmuştur. Bugün birini li a #ürler, yarın bir diğerini. Trampe- i r.. Oh, şu trampeta sesini (o hiç zdim".. Adeta sopalarla benim | im Yuruyorlarmış gibi olurdum. ha, Ükri beni rahatsiz etmeğe baş. Dağı fakat ne oluyoruz? diye düşün- kı * başladım. Geceleri gözüme uy « miyordu. *ekesin, bu arada binim de ölece- batırma geldikçe, korkuyordum. İĞtünceler beni iyice sarmağa baş. aşi askerin öldüğünü haber, alır iz k Bayri ihtiyari, derhal seyretme * | 1 teş, Yardım. Liçkov benim bu halime Lİ“ Neo, öğreniyor musun? > Öğren öğren, bu imtihandan | 9lsa günün birinde sen de geçme bur olacaksınt.,, bu gibi çerlere alışmıştı. Çünkü iki bunlar benim müthiş suret- | b a gidiyordu. Gardiyan içini çekerek, ve sağ elim uzatarak parmağiyle toprağı işaret et- tikten sonra sözüne devam etli; — İşte ben burada o kızla, yani Liç. kovun baldıziyle tanıştım. Söz sözü açar, şuradan buradan konuştuk. Bir gün ben önat “Gel seninle beraber yaşayalım, dedi. Askerliğimi bitirince evleniriz.., O ilk önce buna taraftar ol- madr.. Fakat eninde sonunda razı oldu. İlk zamanlar, yani henliz her şey yeni İken, hayatım oldukça neş'eli geçiyor du, Hattâ ölüm hakkındaki o eski fena düşünceler ve korku benden tamamen uzaklaştı. — Güzel mi idi?, — Pena değildi. Beyazdı.. Zayıfça idi, fakat eli, ayağı, göğsü falan düz. gündü, Hoş, kadın güzelliği hep biri - birine benzer.. Sadece biri daha genç, ötekisi biraz daha yaşirdır, Liçkov nö bttte olduğu zamanlar, bazan odalarına giderdim, kızla konuşur, görüşürdük .. Bazan ben crada iken Tonya uyuya ka. lırdı, Ben onun © haline bakar. “İşte bu da ölecek, diye düşünürdüm. Belki de uykusundan hiç uyanmıyacak.. ölü- verecek.,, kalkar, kalbinin atıp atmadı” ğını dinlerdim. Sonra onu uyandırır, ve şaka olsun diye sorardım; “Tonya, sen ölümden korkar mısın?.,, O bundan İ kiç hoşlanmaz: “Aman sen de... der. | di. Ben: “Fakat müsaade et, diye israr ederdim. Meseli şimdi sen sağsın' halbuki yarın birdenbire hastalanır ve öbür dünyay: boylayabilirsin!., O kı zardı.. Bense onu daha fazla kızdırm: dım.. Kadın aklını hiç sevmem.. Kuş aklı gıbi bir şey.. Onları kızdırmak çok hoş bir şeydir. Onu o kadar kızdırırdim Xi, bazan ağlar ve şikâyet ederdi; “Sen'ne biçim adamsın, derdi... Tıpkı mezar bekçisi gibi.. Ölülerden başka söz bilmiyorsun!.,, bazan büsbütün da” ciler, “bırak beni, diye tuttururdu, ben gideceğim!..., Halbuki nereye gidebi. liedi.. Orlalık gece idi.. Askerden çıkınca polisliğe yazıldım. Pasaport memuru oldum.. Bu işe beni Lişkov yerleştirdi.. Emniyet direktö- rü onu çok severdi; çünkü o, her cu - martesi günü Emniyet direktörüne vantuz çekerdi, Vaad ettiğim gibi 'Totyana ile nirâhlarıdım. Liçkov bal dizimin kızı için üç yüz ruble drahoma verdi, Güneşli bir ev tuttuk. İyi bir bayat slürmeğe başladık, Muayyen bir zaman için çöcuk doğurmasını yasak ettim... Tatyana akilli: akıllı ev işleriyle uğra. şıyordu,. at günün birinde onun blı şeyler düşündüğünü farkettim. Mese fâ dikiş dikerken birdenbire dalıveri - yor, elindeki dikişleri dizlerine düşürü- yordu. Ona: “Nen var, ne oluyorsun?., diye soruyordum.. O: “Hiç bir şeyim « yok". diye cevap veriyordu, Geceleri de ayni hal tekerrür ediyordu. Sırt üstü yatıyor, görlerini tavana dikiyor, âdeta nefes bile almıyordu. Ben ona sataştıkça o “brrak,, diye çıkışıyordu . Tabii bu benim canımı sıkıyordu. Ona takılmağa başlıyor, ve soruyordum; “Nasıl korkuyor musun?.,, © sesini gi, karmıysrdu, Kumaşov kaşlarını çatarak sert bir sesle sözüne devam etti: — İsrâr etmeğe başladım: “Madem - ki karımın, dedim, kanunen, benden hiç bir şey saklamamığa,, her şeyi a- çıkça söylemeğe mecbursun!.. O; “Nem olduğunu bilmiyorum, derdi, sa" dece canım sıkılıyor. Ben çocuk isti . yorum. Ben de ona: “Kocan burada diyordum. Kocandan baş'ra hiç bir.ş$3y- le alâkadar olmamalısın!. Ç sine gelince, biraz bekle!.,, bence ço cuk, on beş senelik fuzuli bir masraf. hangi bir istifade görmek imkânı yok- tur, Neyse. Fırsat buldukça: “Ne dü şünüyorsun, söyle, saklama!.., diye onu #ılaşırmaktan geri kalmazdım. O her delasında, susar, cevap vermezdi, 19 EYLÜL — 193$ PAZARTESİ Mieri: 1357 — Mecep: 23 "al Maha oi 5,44 1208 miadı eker vale been 15,06 18,13 1947 404 Lüzumlu Telefonlar Yanam: İstanbul için: 24222, Reyoğlu İçin: 44öH, Kadıköy Için: 60020, Üsküdar i- çim: 60425. : Yeşilköy. Bakırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere, Fenerbahçe, Kandilli, Eren- k N Büy Heybeli, Burgaz, : Telef: muhabere meru- runa yengın demek kâfidir. Rami ilfsiyesi: 22711 Deniz itfaiyesi 34. 20 Beyazıt kulesi: kölesi; 40000 Şıhlar imdat: 44998, Müldelamumilik; 22990. Emniyet müdürlüğü: 24382. Nefis Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 . İstan, bul: 24374. Sular İdaresi: Beyoğlu: 44783. Beşik- taş: 40938. Cibali: 20222, Nurosmaniye: 21708. Üsküda, Kadıköy: 60773. an bul: 24378. Kadıköy; 60790. Beyoğlu: 44042, 21996. Galata yangın Taksi Otomobili İstemek için Beyoğlu ciheti: 40084. Bebek ciheti: 38 - 101. Kadıköy ciheti 60447. Denizyolları İstanbul acenteliği: 22740. Karaköy: 2302. wi Tophaneden 16.30 Mudanya, $ Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bundırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 1$ Bartın. Perşsemhe Tophâneden 9,30 İzmit, 16,0 Mudanya, 20 Bandırma, Karadeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 artırma» arlın. Pazartesi Tophaneden Olniroz, 0,30 İz. mit, Galaladen 8,30 Mudanya, 10.30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22,30 Mudanya, Galatadan 12 Sirkeciden 15 Ayvalık, 1$ Müzeler Ayasofya, Roma » Bizans, Yunan eser- teri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarnıç lar. Ticarel ve Sanayi Müzesi, Sıhhi müze, i LP müzeler hergün saat 10 dan 16 ya di er İdi vadi Aren Türe e ini eter est, ajur tesiden başka hergün saat 10 dan 16 şa kadar ve Cuma günleri 16 don 17 ye ka. dar açıktır, Topkapı Müzesi; Hergün saat 13 ten 16 ya kadar açıktır. Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstencez günleri 18 de Pi- re, Beyrut, İsk na gönleri saat 10 enedik, Triyeste, Sirkeci İstasyon Müdürlüğü Telef Peli rlüğü Telefon #vrupa Hattı Semplon ekaoresi hergün Sirkeciden sani 23 de kalkar ve Avrupadan geleni saat 7.25 te Sirkeciye muvasalat eder. Konransiyonel 20,30 da kalkar, 1010 de gelir. Edirne postası: Mergün sasi 8.50 de hareket eder, 19,33 de gelir, Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat $ de Konya, 9 da Ankara, 15,15 re Diyarhakır ve Samsun, 19.30 da Eskişe hir. 10,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu irenlerden saat 9 da hareket eden Ankara #muhleliti o pezarlesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Blusula kudar sefer etmekledir. MUNAKASALAR: En az 10.000 kişi istinb edecek açık bir sahada vazıhan işitlirecek şekil ve kuvvette iki oparlörlü portatif bir amplifikatör, son sistem bir mikrofon bir sehpu, 250 şer mel re mesafeye konulacak oparlörlere yetecek kordon, müstacelen alınacaktır. Tecrübesi yapılmak ve beğenilmek © sartile vermeğe talip olanların fiyat ve şekillerini gösterir kataloğlarını ve telim © edecekleri tarihi bildirir tekliflerini Samsun halkevi başkan ! bığına haber vermeleri ilân olunur. GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? İlatyan bahriyelileri Tunüsla bir binaya taarruz ettiler, Istanbul Radyosu 19 EYLÜL »- 1938 PAZARTESİ 18,30 dans musikisi (plâk), 19 İnci ve ar kodaşları tarafından Türk musikisi ve balik şarkıları, 19,90 dâms rmasikisi, (pl8k), 19,55 Borsa haberleri, 20 san ayarı, Granviç ra satbanesinden nakler, Hamiyet © Yüceses ve arkadaşları tarafını Türk musikigi ve halk şarkıları, 20,60 ajans — haberleri, 20,47 Ömer Rıza Doğrul tarafından arap, ça söylev, 21 saat ayarı, oorkesira, 31301 Fasıl saz heyeti, okuyanlar: İbrahim Uy gün, Ah Bülbül, Belma, 22,10 Hava raporu," 22,13 Sıvas sanli, Ömer ve Aşık Osman, H. Şarkıları, 22,50, son haberler ve erlesi sa bah programı, 23 saat ayarı, İstiklâl marşa Yözan: Rahmi YAĞIZ Amiral Kolçak, kendi dürbünün- de, Hamidiyenin hayalini g:-rmekte gecikmedi 2 Bu haber biranda bütün Sezaroviçde yayıldı. Geminin baş O vardabandrası “düşman var!,, işaretini toka ederken Se zaroviçin bütün müreticbalı vazife başı" na geçtiler. Taretler, borda topları hazır landı. Düşman gemisi Türk destroyerine ilk emirde ateş açmak için bütün hazır | lıklarını tamamladı, her türlü tertibatını | aldı. Amiral Kolçak ilotillânın en seri ge misi olan Kağolda bulunuyor, bundan ev vel Türk transporlarını yakaladığı srrada | uğurunu denediği bu gemiden ayrılmak istemiyordu. Kumandan, keşgal gemisinin işaret se reninde toka edilmiş “düşman var!,, işa” retini alır almaz, Sezaroviçe (dur!) işare- tini verdirmiş, ona doğru sokulurken de Semaforla sordurmuştu : — Düşman nerede?.. Kuvveti nedir? Hamidiyenin eşkâlini tarif eden cevap işaretleri kaydedilirken Kolçak kendi dür büntinde akseden Hamidiyenin hayalini de görmekte gecikmedi. Kumandan ge misinde de Sezaroviçinki kadar seri mu harebe tertibatı alındı kumandanları e - mirler, emirleri de çabuk icraat takip et t. 4 gemilik Rus filosu bütün tertibatı ile hazırlandığı sırada Türk ( destroyeri de top mezzili içine girmiş, ateş altına 2- İmacak vaziyete düşmüştü. Rus filotillâsında düşman gemisine: — Stopt. teslim ol! İşaretleri verilirken buna (cevap olan bir gürleyiş, Hamidiyenin baş - tareti ile bütün borda toplarından birden fı 12 librelik mermilerin infilâkı K de nisbetsiz bir deniz muharebesinin baş ladığını ufukta 'akisler bırakan gümbür tülerle ilân etti. Hamidiye Midilliden sahil muhafaza karakol nöbetini aldıktan sonra sahile muvazi bir rota üzerinde seyre başlamış, orta yolla ilerlemeğe koyulmuştu. Bülkân deniz harbinin tek kahramanı olan ve... cüssesine, kabiliyetine göre ha- rikulâde bir huruç hareketile bütün dün ya donanmalarının, deniz kuvvetlerinin takdirini kazanan, düşman ( İilmanlarını, topa tutan,shülâsa Balkan harbinin bil hassa son deresinde harikalar yaratan Hamidiye, kahraman Türk gemisi bu va- zifesini yiğitçe bir ihtimamla başarmağa çalışıyor, gemi süvarisinden dümen ne İerine kadar herkes Rus o donanmasının vücuduna ehemmiyet overmiyor, hattâ Du karşılaşmayı arzu ediyordu. Süvari Şükrü kaptandı. (1) Balkan deniz harbinin ikinci safhasın- da henüz mülâzimken ne acar bir deniz ci olduğunu Mondros muharebesinde yal nız kumandanlarına değil bütün Osman li erkânına da isbat eden babayiği ri bu vazilenin kendisine | verilişine yü” rekten hoğnutluk duymuştu. Geminin Seyir sabiti, Balkan harbinde Hamidiyenin huruç hareketinde de ay- ni mevkide bulunan Fahri beydi (2) Iki eski dost, ayni vazifenin başarılı” şında vazife aldıkları zaman büyük bir zevkle ayni heyecanı tekrarlemışlar; bi- ribirlerine: — Rus dönanmasından — irtikam alma fırsatını Tanrı bizden esirgemesin; te- mennisile bunu tebarüz ettirmişlerdi. Gemi etrafı kontrol ede ede hâdisesizce Sinoba kadar gelmişti. Gemide bütün harp hazırlıkları tamam bulunuyor, Hamidiye bu iki mahir deniz- cinin elinde, olduğundan çok daha kuvvetli bir kudret halinde her türlü çarpışmaya hazır duruyordu. Salı günü sabahıydı.. Süvari, erkenden kalkmış, kumanda köprüsünde çayını İ- çerken Karadenizin boş ufuklarma dal dırdığı baluşlarile sabah serinliğini ruhu” na içire içire, içindeki bir önseziş ürper tisini teskine çalışıyordu. Şükrü kaptanm yiğit yüreğinde tuhaf bir ürperti vardı, Sanki, kendilerini bek- liyen bir vüksek sevinç veya keder habe ri alacakmış gibi içindeki sikinti zaman Hazına doğru yükseliyor, bu tuhaf sıkın tıdan kurtulmak için Şükrü kaptan Fah- ti beyi bulmak, seyir zabitile biraz konuş" mak, şurarlan buradan harbin aldığı neti” celerden, babsetmek istiyordu. Fahri bey de o sabah erkenden uyan- mış, onun kalbinde de ayni önseziş ken- dini göstermiş, seyir zabiti de çayını sü- varinin yanında, açık havada içmek için kumarda köprüsüne çıkmıştı. Şükrü kaptan, seyir zabiti yanına gelir gelmez ona yer gösterdi: — Gün aydın Fehri bey... gel bakalım... ne var ne yok! Seyir zabiti de ayni şekilde cevap ver- ğe çalışarak mukabele etti: — Gün aydın süvari Obey. Her şey iyi ve yolunda. İki denizci karşı karşıya oturdular. Çay İarını içerken konuşmalarını sürdürdü” ler: — İçimde tuhaf bir sıkıntı var Fahri bey! Hem de sebebsiz yere.. havadan m dr nedir? — Bende de ayni his hâkim süvari bey, Belki tahmin ettiğiniz gibi havadan ola” cak. Karadenizin havası da kendi kadar oynaktır.. Şükür, bu sabah biraz serinlik var, — Evet öyle.. Ama, böylesi iyi Fahri bey,. Sıcaklardan çektiğimiz!.. Söz mevzu değiştire değiştire sürüyor” du. Sinop önlerine varıncaya okadar bir kaç saat devam etti. Kaptanlar içlerinde- ki sikmtiyı böylece yenmeğe (o uğraşır” ken Hamidiye Sinop hizalarına kadar gel miş, sahilden 20 mil kadar açıkta iken de gemide bir telâş baş göstermiş, zırh gü” vertede koşusmalar peyda olmuştu.. Şük“ rü kaptan Fahri beyin gözlerine bakar, ken mırıldandı: — Hayrola. ne var acaba?.. Çocuklar da bir telâş görünüyor! Süvarinin sözleri sona ermeden başvar- da bandre kumanda köprüsüne fırlamış, Şilkrü beye pata çakmış, soluk (soluğa baber vermişti: — Beybaba.. sancak başomuzluğumuz” da bir düşman filotillâsı var. Üstümüze doğru geliyorlar, Bu ihbar iki deniz kurdunu da heyeca” na kaptırdı.. Fahri bey; — Ben aşağı ineyim Şükrü bey, terti- bat alayım. Diye yerinden fırladı, söylerilen istika“ metteki düşmana dürbünü çevirmeğe lü zum görmeden aşağı indi, Geminin her tarafında alarm işaretleri mürettebatı hız lı adımlarla vazife başına (koştururken, yukarda dürbünü düşman £ filotillâsına doğrultan süvari Şükrü bey de tarassuda girişmiş, dört düşman dostroyerinin üzer” lerine gelmekte olduklarmı görmüştü. Şükrü kaptan bu nisbetsiz karşılaşma" dan çekinmedi, Yalnız, kendi gemisinin muharebe kudretini bir defa (zihninden geçirdi. Birçok hesaplar yaptı ve şu kar rarı verdi; Düşman destroyerlerinin önünden Ha- midiye süratle kaçar, kurtulabilirdi. Fa- kat, ilk karşılaşmada bir top bile atma" dan dönüp kaçmak hem Türklüğün âri- na gidecek, hem de mürettebatın manevi” yatını kıracak onları küçülterek bir hare ket olacağından bunu yapmak doğru bir şey sayılmazdı. Binaenaleyh karşılaşma- yı kabul etmek, düşmana ilk ateşi ken disi açmak, bir top düellosu (yaptıktan Sonra yavaş yavaş geri dönmek, düşmanı Boğaz istikametine, kendi donanmasının üzerine çeke çeke, âdeta yemileyerek oya- lamak, telsizle vaziyeti haber alarak der* hal denize açılacak olan Yavuzun gelme” Sini temin etmek, ondan sonrada Rus donanmasını tuzağa düşürmekten doğa" cak hazla hücum etmek! . Bu karar çok yerinde we iyi tatbik edi” lirse muvaffakiyet verecek, o tasarlanan projeyi (ahakkuk ettirecek kuvvet ve mahiyetteydi. (1) Şimdiki donanma komutanı Amiral Şükrü Okan. R.Y. (2) Şimdiki Izmit deniz üssü komulam ansivel Fahri, R.Y. (Devamı var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: