yaka postahanesinin müdürü, İki defa muntazaman, dul kadın şın küçük evinin kapısını kalemi- ei salardı.. İhtiyar Kopaç bu ki, bilir, ve sırtına yeni atkısını öle kapıyı açardı. Sağ elini posta mü- Wzatırken; sol elinde de hüviyet Mt tutardı. aa müdürü, âdeti olduğu üzere, dul Kopaçın sıhhatini sorar , Ty, aadalyeye oturur, gözlüklerini doğru kaldırarak hüviyet cüzda- abi Ür, tihci ve ikinci sayfalarını okur- VE Sofiya Alekseyevna... Üy Hepsi tamam. .Şu halde Sofiya yem lütfen oğlunuzdan gelen ralınız!, ey Kopaç defteri imzalar, posta mü Pilipen koya teşekkür eder, para- arak on rublesini ayrı bir para İn İçine kordu.. Yy Mer ay böyle cereyan ederdi. tik defa da, Kopaç, paranm ilk cn sini Ayrı bir keseye koyarken: iza gün için! dedi. müdürü; Şe yorsunaz? diye sordu. ia a gün için, diyorum, ber - bir felâkete karşı, . Ne feliketi Sofiya Alekseyevna?. '© felâketi olacak, her türlü fe Meselâ bakınız! Jozef Franse- “eye muhtaç olmadan, iyi Neyi Sene geçirdik. Kocam yal Koşitsada üstüste yirmi yıl ça- N Santim açık vermeksizin yit X “Yalnız burada veznedarlık yap « Doğru Sofiya Alekseyevna.. Mz arp olunca hâdiseler bizi Polon- Ne Eocam Jozef, orada da.na- Şalıştı, Bu defa da Pan Nez ; paralarını muhalaza etti... a da, tam on altı yıl namusiyle etti Se Mİ alt yıl mı? Hay ne kadar ya?. Bu paskalya tılda tam on altı yıl olacak. va orada gözlerini kaybetti. O Sü, in hem işinden çıkardılar, kem e makta olduğumuz evden “buyu- Nü dediler. Biz iki ihtiyar - Ortasında beş parasız kaldık. Ben Ni kocam dik kafalı idi, oğlu - Wa da yardım istemeğe gururu e Kopaç, kolunun yeninden bir aş, Sikardı ve gözlerini sümeğe Posta müdürü: Sy a 'Payın Sofiya Alekseyevna, Miz teselli etti, » Ünl kadın, bu defa hıçkırarak a ağlamağa başladı: Şi Ağlamıyayım da kim ağlasın? ser Franseviç bir dilenci gi” İirasiz öleli ancak bir sene clu- Nİ X Sotya Alekseyevna, kâfi. 'Yoru: .. Moskovaya, oğlunuza Kayali iğımız yazarken bedden © GA yazmağı unutmayınız. A gan yedalaşması epey Uzun “ya Alekseyevna,, posta mü- e bir çay içm i teklif * Posta müdürü, işi olduğunu önal bu teklifi reddetti. Yüz Bara kesesi içindeki paraların Ya Ywbleyi bulunca, (tasarruf Bin, yatırmak üzere Kopaç bun- çi Müdürüne verdi; ay bin ruble toplay abilirsem, İN Sa başımı sokacak bir ev & nn Ürya bali bu... Ya oğlum Şina bir şey gelirse.. Gene k dn kalırım.. Ben Moskova- ann Orası âcayip bir şehir.. Bin- ka “bil var.. Bunlardan birinin rak ezilmek işten bile de- ) ak ri, biraz da hayretle: b * sizin eviniz var ya, dedi.. ot, Saip duruyorsunuz!, Yada iken evim vardı.. Ora- Yazan: Mark Yefetov da da oturup duruyordum. Fakat ko- câm ölünce “buyuzun sokağal,, dedi - der, Posta müdürü biç sesini çıkarmadı... İhtiyar kadını ikna etmenin bir türlü mümkün olmuyacağını pekâlâ biliyor. du.. Çünkü, kadın hayattan iyi bir dar- be yemişti. .. .. Umumiyetle ihtiyar kadınm oğlun - dan gelen paralari ayın dördünde, ve on dokuzunda gelirdi. İkincikânunun dördünde merkezden büyük bir posta geldiği halde, Kopaç namına havale şıkmamıştı.. Posta müdürü. bu posta ile Moskovadan gelen bütün mektup ve bavalelerin mühürlerini ve tarihleri- mİ tetkik etti. Herhangi bir tehir olma- mıştı, Bunu takip eden, ayın, beşinci, altımer, yedinci günlerinde de beş ha * vale geldiği halde Kopaç namma gene havale çıkmamıştı. Ayın yedinci günü posta müdürü kasabanın pazarına uğramadı. İhtiyar Kopaçla karşılaşmaktan âdeta çekini - yordu. İhtiyar kadının sualine ne cevap verebilirdi?. Oğlunun bu kadar fazla gecikmiş olmasına ihtimal yoktu., Çün kü şimdiye kadar böyle bir şey vaki ol- mamıştı, O günün akşamı bir telgraf geldi. Posta müdürü, üzerinde şu kelimeler yazılı olan ince şiridi elinde tutuyor- du: “Belorusyada, Koşitsada Kopaç'a; Kopaçın ölümü dolayısiyle size bağ- lanan maaşı, şubattan itibaren gönder. meğe başlayacağız, Maliye komisyonu reisi Riyabuşkin,, Posta müdürü bu satırları üç defa okudu. Sonra büyük telefon ahizesini kaldırarak acele acele numaraları çe- virmeğe başladı: — Mıntaka icra komitesi mi? İcra komitesi reisi İvan Matveyiç orada mı?. Posta müdürü, heyecanlı bir tonla uzun uzun telefonda konuştu.. İki defa telgrafı okudu.. İhtiyar Kopaç, oğlunun ölümünü komşusu Nikolayevnadan o öğrendi... Posta müdürü icra komitesi reisiyle te- lefonda konuşurlarken komşu kadın da postahanede imiş. Nikolayevna felâket haberinin tafsi- Yâtını henüz tamamen bitirmeden Ko- paçın kapısı çalındı. Kopaç, göz yaş- İarını silerek kapıyı açmağa gitti. Ka- pıda posta müdüriyle mıntaka İcra ko- mitesi reisi vardı.. Mıntaka icra komitesi reisi: — Sofiya Alekseyevna, dedi. Ko- şitsa mıntaka icra komitesi, oturmakta olduğunuz bu evi parasiz olarak size yermeği karar altına aldı. Ben bu ka- rarı size bildirmeğe memurum, İhtiyar Kopaç yüksek sesle ağlama- ğa başladı.. Posta müdü onu bir sandalyeye oturtarak teselli etti: — Ağlamayınız, Sofiya Alekseyev- ma, dedi, hepimiz bu yolun yolcusuz! . Bu arada mıntaka icra komitesi reisi ihtiyar kadının kucağına mavi bir zarf bıraktı, Posta müdürü kadına bir bardak $u getirdi... Posta müdüriyle mmtaka icra komi. tesi reisi yarım saat kadar ihtiyar ka- dının yanında oturduktan sonra onu komşusu Nikolayevna ile bırakarak 0- tadan ayrıldılar. Ertesi gün Moskovadan Kopaç na- mma havale geldi. İhtiyar kadının oğlu mükendis Kopaş, vazife delayısiyle bir başka yerde bulunduğundan parayı gön dermekte geciktiğini yazıyor ve anne- sinden af diliyordu, Bu arada ihtiyar Kopaç'a merhum kocasından maaş bağlanması: için mal sandığınca maliye komisyonuna bir müzekkere yazıldığını malmüdürü ba tırladı. İşte Moskovadan gelen ve maaş bağlandığını bildiren telgraf, ihtiyar kadınm kocası Jozef Franseviç Kopaç dan bağlanan maaşı bildiriyordu. Çeviren; Ferah FERRUH 1357 — Recep: 17 ierez om mim Akmen Tel 5,38 12,10 15,43 18,22 19,58 Lüzumlu Telefonlar sta 24722, Beyoğlu İçin: mma için: 60020, Üsküdar i- 606 Bebek, Tarabya, Kandilli, Eren Heybeli, Burgaz, zotihabere memu- üfidir Bakırköy, bal Deniz itfaiy: Beyozıt kulesi; kulesi: 40060 Sıhhi imdat: 44998. Müddelumumilik; 22290. Emniyet müdürlüğü: 24382. Nefia Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 , İstan, bul: 24378. Sular İdaresi: Beyoğlu: 44783. Beşik- taş: e pr 20222. Nurosmaniye: 21495. Galata yansın Taksi Otomobili İstemek için Beyoğlu ciheti: 49084. Behek ciheti: 26 « 101. Kadıköy ciheti 60147. Denizyolları İstanbul acenteliği: 22740. Karaköy: 42362. Pazartesi Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma. Sah Tophaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mu- danya, 19 Karabiga, 20 Bandırma, Gala- tadan 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer- sin, Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeelden 15” Ayvalık, 18 Bartın, Perşembe Tophnneden 9,30 İzmit, 16,20 Mudanya, 20 Bundırma, Galatıdun 12 Karadent, Cumartesi 'Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın, Pazartesi Tophareden Olmroz, 9,30 İz. mit, Galatadan 8,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22,30 Mudanya. a - Bizans, Yunan eser- leri ve Çinili , Askeri Müze ve ve Jar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Bu müzeler hergün sant 10 dan 18 ya kadar açıktır.) Türk ve İslim eserleri müzesi: Pazar tesiden başka bergün saot 10 dan 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka- dar açıktır. Topkapı Müzesi; Hergün saat 13 ten 16 ya kadar açıktır, Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Salı günleri 15 de Pi- re, Beyrut, İskenderiye, İtalyan vapurları: Cuma günleri sant 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste, ağir Istasyon Müdürlüğü “Telefon Avrupa Hattı Semplon ekspresi hergün Sirkeciden sant 22 de kalkar ve Avrupndan geleni saat 7,15 te Sirkeciye mıressalat eder, Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 1029 de gelir. Edirne postası; Hergün saat 8,50 de hareket eder, 19.33 de gelir. Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler! Saat $ de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15,30 da Eskişe- hir, 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapararı, Bu trenlerden sast 9 da hareket eden Ankara mühteliti pazerlesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer etmektedir. MÜNAKASALAR: İstanbul Komutanlığına bağlı hayvanalı içir caklır. Kapah £ birlikler 200 ton yulaf satin alina fis ihalesi 14 eylül 938 çarşamba günü 1 10,30 da Fındıklıda kumandanlık satın a komi nunda ya pılacaktır. Muhammen tutarı 66,000 liradır. GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? *Şaki Seyit Rıza teslim oldu. Istanbul Radyosu 13 EYLÜL — 1938 SALI 18,90 dans musikisi (plâk), 19 konferans Şişli Halkevi namına (o Döktor Bedri Ay berg (göz hıfzıssıhhası), 1 dans musi kisi 20 sant ayarı, Granviç o Fasathanesin den naklen, Suzan ve arkadaşlari tarafın dan Türk musikisi ve halk şarkıları ajans haberleri, 20,47 Ömer Riza Doğrul tarafından arapça söylev, 21,00 saat ayarı, orkestra, 21,40 o Cemal Kümil ve arkndaş ları. 22,10 hava raporu, 22,13 opera ve öpe tel parçaları, (plâk), 2250 son — haberler ve erlesi günün programı, 23 saal ayarı son Yazan: Rahmi YAGIZ Delikanlı © gece Şosonu Vurâs cak müracaatları sultana birer birer anlattı. e pe Evet sultanım... Bende bir acı var, A- iz gibi maddi mese- lelere, para gibi, yi gibi va mefimi. dana gelmiş bir acı, Sultan yumuk avuçlarını deli toz penbe yanaklarında dol visti okşarken delikanlınm Davist tavrmı değiştirmeden devam et ti: — Bilmem haberiniz var mr.. Mudan. yayı düşman tahtelbahirleri bombardr man etmiş. — Duymadım.. Mudanya buraya ya” kın mi? — Yakın sultanım. Bursanm kısmı. — Yazık! — Bombardıman şiddetli olmuş; birde gemimiz batmış!.. — Vah.. vah.. Gemi büyük müydü? — Epeyce sultanım.. Ama ben maddi za rardan gocunuk değilim! Birçok arkada. şım öldü.. Bu bir. Birde tahtelbahirlerin önüne geçilmediği için artık bizim deniz seferlerimiz de korkulu bir hal aldı. Kim bilir ben de bir gün. Sultanm yumuk ayucu (delikanlının penbe bir tomurcuk gibi duran ağzına Kapandı... Bu fena ihtimalin konuşulmar sına, anılmasına dayanamıyan saraylı nazla iğbirarın meydana getirdiği müşte- rek bir tahakküm ifadesile sevgilisini &- zarladı; — Sus. indan yel alsı Sohra, daha nazlı bir sesle ihtiras te barüz ettire ettire delikanlıyı kucakladı. İlâve etti: min seçme bir yaradılış örneği o. lan varlığın kara suların derinliğinde de gil, ancak benim kollarımda dinlenebilir! Davist, memnundü.: Sultanı avuçları içinde bulunduruyor, yaşlı ve hotkâm $a- ray kadinmı istediği şekilde sevk ve idare ye müsait vaziyete sokmuş ( bulunuyor” du. Ayşe sultanım okşama ve kucaklama” ları ara verince konuşmasını sürdürdü: — İşte, üzüntümün sebebi bu.. — Haklısın yavrum.. Ama ktmin elin. de ne var?.. Düşman tahtelbahiri bu, elbette gedir, yapacağını yapar, kaçar gi der. — Sultanım bizim de donanmamız var.. Böyle koskoca donanmai o hüma yun şurada Boğaziçinde dururken Mar- mara gibi iki tarafı kapalı bir denizde tahtelbahir bulunması bile ayıptır. — Donanmamız bunlara bir şey yapa. bilir mi? — Ne demek sultanım.. Her şeyi yapar ama, donanmanın başına geçirilen o Al man amirali yok mu?.. Bütün kabahat onda.. : Ayşe sultanın gözleri yerdeki kıymetli İsparta helısınım renkli deserlerine ta- kılmıştı. Sevdiği adamm söyledikleri doğru ve akla yakın şeylerdi. Sonra, de" likanlıyı tehdit eden böyle büyük bir teh- likeyi önlemek için teşebbüs yapmak za. ruretindeydi. Ama bunu kime ve nasıl yapacaktı.? Düşüncesini tasarlama saha sından çabucak iş meydanına getirmek için Davistin gözlerine baktı; sordu: — Alman amirali niçin bunları takip ettirmiyor dersin? — Niçin olacak sultanım, bilgisizliğin- den! — Bilmem, ben bir şey yaptırır mıyım bu iştel., Davist, akıl öğretme sırasının gelip çat” tığını görünce sevinçle anlat! — Tabii sultanım. Siz, bir (padişah kızı, bir başkumandan vekilinin baldızı iken hiç olmazsa bütün bu doğrulukları yerlerine pekâlâ anlatabilirsin! — Doğru ama ben işin üzüntü bik miyorum, Sen bana nerelere neler söyli. sahil veceğimi anlat, Ben babama da, enişteme; de, daha bu işe karışan bütün vükelâya da işi anlatır, çâre | bulunmasını iste rim. Delikanlı 6 gece Şosonu içten vuracak müracaatları sultana birer birer anlattı. » bir zevk gecesi ile Kanlıcadaki ya: ıda yapılan bu hazırlıklar ertesi günü Ay şe sultan tarafından teker teker (Enver aşıya a ş, Naciye sultanım da resine iltihakile Şoson aleyhine tah. rik edilen genç v çın başkumandan vekili Alman amiraline oçıkışmak, onu adamakıllı hırpalamak için Karadeniz” den dönüşüne intizarla Mudanya taarrır zunun tahkikatı hakkındaki raporları o kumakla meşgul olmuştu... Şarl Kapo yine sahnede.. E 13 Mudanyada sabah karanlığı yap tığı ateş festivalinden sonra Marmaranm kanal hattı üzerinde seyrederek cenuba doğru yola koyulmuştu. Brodey gi: se gidiyordu. Yolda, ilk techizat postasmı götüren konsolos Palmerin Sancaktar yelkenlisi. pe rastladığı sırada üssün mükemmel ve her işe uygun olduğunu öğrenmiş, gini- dilik Marmaraya verdiği dehşetle İstan- bula kadar bütün sahil halkının manevi yatma indirdiği darbeyi kâfi görmüş, da. ve daha ehemmi “anmak için gizli görmeği, işe vaziyete ne dereceye kadar uyar olduğunu bizzat anlamağı kurmuş” tu. E 13 güzergühta rastgeleceği gemilere taarruzdan başka bir program hazırlama. dan doğru gizli üsse geldi. Akşam, sular kararırken Galata nahiyesi civartıda suyun üstüne çıktı. Karanlık ortalığı si- yah bir perde ile maskelerken ağır ağır sahile yanaşan düşman tahtelbahirinden Brodey Padel bad ayrıldı, Karaya a. yak bastı, ikinci süvari geminin idaresini deruhte etmiş, süvari ile yanındaki iki gedikli karaya çıkarken E 13 de her ihti. male karşı sahilden biraz açılmış, tekrar denize dalmış, süvârinin işaretini kon trol ederek beklemeğe başlamıştı. Brodey, Palmerin iyice tarif etti hilde karaya ayak bastı. Görünürde bir şey olmadığını gören süvari (yanlışlıkla başka bir sahile çıktığını sanıyor, fakat kendisine verilen nirengilerin karanlıkta göğe mürtesem düşen hayalleri tam ta. rife uyar bulunuyor; Brodey, dudaklarmı bükerek ilerliyordu, Sahilden 100 metre kadar ayrılmış, içe- riye, sık ve yeşil çamlıkların beneklediği bir toprak parçası üzerinde dar bir pati- kayı tutturmuştu. Süvarinin gözleri ka- ranlıkları delmek istiyen bir ısrarla etra* fı tetkik ediyor kulakları kirişte ufak ve htiyatir adımlarla yürüyordu. Birden, bire gecenin sessizliğini yırtan ince, içten söylenen hâkim ve âmir bir ses duyuldu: — Dur... kıpırdama! Arkasından madeni bir ses, bir maka" nizmanın tıkırdamasından doğan bir $e8 korkusuz süvarinin kanımı damarında dondurdu, Brodey olduğu yerde durdu. Manasını anlamadığı âmir ve hâkim se se sanki itaat etti. Kıpırdamadı. Süvarinin ardı sıra yürüyen iki gedik- vi tabancaların kabzasına atmış tılar,. O aralık sağlarındaki çalılığın ara” sından kuvvetli bir elektrik feneri ziyası çıktı. Süvari ile iki gedikliyi aydınlattı. Müteakiben bir ses fransızca sordu: o, — Kimsiniz? Ve.. Brodeyin üzerinde dolaşan ziya süvarinin lâcivert ceketini, şapkasını ve yüzünü aydınlatırken dahâ cevap verme. sine meydan kalrsadan ayni 863 fransız” ca haykırdı: — A.. komodor.. Thtelbahir filotillâse» nm komodoru kapiten Brodey.. Çalılar, şaşkınlıkla o tarafa bakan süvari ile iki arkadaşının hayretleri arâ&- sında aralandı; içinden üstü başı perişan iri yarı, kırmızı yüzlü pos bıyıklı bir » dam fırladı, Brodeye doğru koştu, arka. sından ellerinde birer tüfek bulunan iki başıbozuk daha çıktılar; yavaş yavaş İ lerlediler; Perişan kılıkir adam koşa ko şa çeldi, Brodeyin boynuna atıldr, öptü, Sonra komedorun ellerine sarıldı, diz çök tü, konuştu: (Devamı var)