/ İtü” birinci sınıf bir edebiyatçı al Mükemmel bir roman uydura | NN ml€ bahse girişmişti. Ben ak İt “diyordum. Dün akşam kız ka P is kâybettim. İşle sizi bu! 4 N ber, aber eğlenmeğe davet edi. | işi Subay Saduna yaklaşarak: | yl hal diye bağırdı; bah- n zannediyorsun ama yanglr' 1 İNK ben bu mmacerenm bir ke, | Ür anma. 4 del dedi, j SR, <üsü de bağırdı: i bi Zaten o kadar | fevkalâde k e Paz ki. eN Sözler, Sadunun yaralanmağa j tİ nefsine © merhem sürdü. y He, Süsü de fikrini söyledi N va hikâyeyi anlatacak (kadar ri âdam nerede? Kendisine sit | Mi, © İnsan daha hodbin olur: dl aç na bakarak gülümsedi. iy , edetten dışarı çıkan © sözli e, Karş ve bur Feşeli hava içim ine, varyetelere gitti. hn Vi Ser; geç vakte kadar eğlen Alin çindeki yolü bu kadar az par- Relince, iki genç (evlerinin tular. Hava çok güzeldi. Şişliye eğe başladılar. kisi de ayni arad Bu lâtif o haziran ğ İnsana konuşmak, derleş iç vermiyordu. oAyrılımdaya Em yürüdüler, iç eDdi evinin özüne geldikleri “Enbire sordu: iş, Nazan hakikaten o kadar 7 ümüş? ij Si» fakat bu sözün, onun haki | ileceklerin yanında pek sö iki Bu hoppa kızı sana arlatabik | taş SİMİ dört saat mütemadiyen İl, AP ederdi. doğru. Bunu söylerken, Lİ kari ederim; sana da! diyerek 3 adımlarla uzaklaştı. Sedan baktı, Biraz dü 4. ©vine girdi, Bir dakika bile de. yattı, uykuya daldı, saygi N Timurun hemşiresi var ie dar mühakemeli, orun ka, b a 08 bay e, © Sevmiş, mümkün olan bü ile ona bakmış, fakat on 3 dul kalmıştı. ie çelen evvel, ailenin büyük. a Beneral (N...) ona: le bizi eğlendirdi ve aldet! Say dostum, ne dediğimi pek hak” SER'in Aşk ve His Romanı: il Nakleden: Haldun S. Kip bir kadın da şöyle cevap vermişti; — Fedaineis! Adamcağız sevimli olmak istiyen bir tavırla eğilerek bir kompliman kekele-! miş fakat kadının ne demek istediğiri! anlamamıştı. o Anlamayan da yalnız o! değildi. Bayan Azâde kocasına son dakikasına kadar ihtimam ile baktı. Öldüğü zaman onu kendi eliyle tabuta koydu. Bundan! sonrakj eski sakin ve ciddi hayatina de vam etti. | Bu izdivata sebeb, hakikaten, yüksek! ruhlara has olan fedakârlık ssiydi.) Prens Mahmut Fazıl, o gençliğindenberi| Türkiyede yerleşmiş, Türkiyeyi ve Türk.! leri candan sevmiş, servetini hemen ta-| mamen hayır işlerine vakfetmiş; büyük! harpte ve istiklâl harbinde Kızılaya bül yük yardımlarile tanınmış yüksek ruhlul bir şahsiyet, tam manasile bir Türk mu" hibbiydi. Eski ordu komutanlarından ve| harbiye nazırlarından (N...) paşanın peki yakın dostu olan prens Mahmut Faz İrlan ile Azâdenin babaları öldükten sonra çocukları himayesi altına almış, mükemmel bir surette tahsil ve terbiyele- rini tamamlamıştı. Azâde kendine has duyzularile, ona her kester fazla bir muhabbet gösteriyor; şim diye kadar evlendirmeği bile düşünmiye- cek kadar kendini iyiliğe vakfetmiş olan bu büyük aile dostuna, gittikçe artan bir bağlılık duyuyordu. Bilhassa son zaman larda onu, hasta ve ölüme mahküm ol. duğu için daha fazla sevmişti. Bu ölmek üzere olan hastaya bir aile ocağı ahengi, bir yuva, yorulmaz, yıkılmaz bir zevce şefkati saadetlerini tattırmak ile büyük bir iyilik yapacağına inanmıştı. Eğer ko- saydığı Türkiyeye y mamış ve mesut bir aile yuvası kurmağı bile bir tyilik ve hayırseverlik uğurunda ihmal etmemiş olsaydı, o belki bu kadar fedakârlığı göze almazdı. Fakat bu şart altında beşeriyete ve ayni zamanda vata- nına borcunu ödediği fikrindevdi, Kocasının ölümünden sonraki matem günleri geçtikten sonra, kendisine bun. dan böyle ne yapacağını sordular: — Biraz da kendi zevkim için yaşıya- cağım, cevabımı verdi, Filhakika, dul kaldığı dört beş seneden beri ona, namuslu bir kadının yalnız ba. şına gidebileceği hemen her yerde tesa- düf ediliyordu. Vekarı ve #deta irsana sükünet veren tatlı sözleri sayesinde, par* Jak gençliği ve güzelliği onun rahatça ha. reketine mani. olmamıştı. Ailesi evvelâ, kendisine refakat etmek üzere ogeçkince bir kadının lüzumundan bahsetmişlerse de prenses tatlılıkla bu fikri reddetmiş- ti. — Bana refakat edecek kimse, ya haki katen hürmete lâyık bir ihtiyar kadınca* gız olacaktır — ki bu vaziyette ona be. rim bakmam, ihtimam etmem icap ede- cektir; halbuki bu benim istediğim gibi|. hareket etmeme engel olur — yahud da her yere benimle beraber gidebilecek bir genç kız olacaktır ki o zamanda onun beni himaye etmesi lâzımgelirken ben o- nu düşünmek mecburiyetinde kalacağım. Bunun için, bırakın beni kendi halime.. Böyle bir meselenin bu kestirme hal sureti gilenin evvelâ biraz (canımı sik- muştı. Fakat “Azâde o kadar akil. idi ki İStANDU! Radyosu onun iyiliğini istiyenler, ufak, masum eğlencelerinin önüne geçmekten vazgeçti- Prens Mahmut Fazıl karısına çok bir şey bırakmamıştı, Fakat Azddeve ba. basından, kâfi servet kalmıştı. İyi idare edilmek, şartile bu servet kendisini ferah içinde yaşatabilirdi. Başlıca eğlencesi ya zın, bazı samimi arkadaşlarına arada s1- rada sürprizler yapmak, onlarla civarda hoş bir gün geçirmekti. Bazan, çok Sev- diği ve kendisini herkesten fazla ve iyi anlayan kardeşini görmek üzere ta kışla. ya kadar gittiği olurdu. (Devamı var) is i * ie iie bila HABER — Aksam postam 23 AĞUSTOS — 1938 PAZAR Hicri: 1357 —Recep: 1 “aarşin Batın 13,49 Leylekterin hareketi Tuan dahan Sim kind Akyel önad 5,23 1216 15,58 18,49 20,28 3,35 Lüzumlu Telefonlar Yangın: İstanbul için: 24222, Beyoğlu için: 44044, Kadiköy için: 60020, Üsküdar i- çin: 60625. Yı Tı 1 nuhabere metü y demek kâfidir. Rami İfalyesi: 22711 Deniz itfaiyesi Beynzit külesi: «20 21996. Golata yangın imdat: 44908. Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 , İstan, b 4378. Sular İdaresi: Beyoğlu: tas: 40038, Cibali: 21708. Osküdar - Havagazi: İstanbul 2 60790. Reyoğlu: 44642, Taksi Otomobili İstemek İçin Beyoğlu ciheti: 49084, Bebek ciheti: 36 - 101, Kadıköy ciheti 00447. Denizyolları İstanbul acenteliği: 22740. Karaköy: 42002, Pazartesi Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Kandırma, Salı Tophaneden 9.10 İzmit, 16,99 Mus danya, 10 Karabign, 20 Band tadan 12 Karadeniz, Sirkecid. sin, Çarsamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 14 Bartın. Perşembe Tophaneen 9,30 İzmit, 16,20 Mudanya, 20 Bendirmu, Gnlatadan 17 Kaenden iz. Cümürtesi Tophaneden 14 Müdanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 1$ Bartın. 44783. Peşik- Nurosmaniye: 0773. Kadıköy: si Tophsneden Sİmroz, 9,30 İr- N 5,30 Mudanya, 10,30 İzmir ieniz, 22.30 Mudafya, İeri ve Çin , Askı ve sarnıç Jar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhhi müze, (Bu müzeler hergün saat 10 dan 16 ya kadar açıktır.) Türk ve İslâm eserleri müzesi: Pazar- tesiden başka hergün saat 10 dan 16 ya kâdar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka- dar açıktır, Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 ten 16 ya kadar açıktır, Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları; Cumartesi günleri 13 de Köslehceye; Sah günleri 18 de Pi- re, İeyrut, İskenderiye, İtalyan vapurları: Cuma günlüri saat 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste, a İslasyon Müdürlüğü Telefon Zvrapa Hattı Semplon ekspresi hergün Sirkeciden sant 22 de kalkar ve Avrupadan geleni saat 7,25 te Sirkeciye muvasalat eder. Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10,20 de gelir, Edirne posta: Hergün want 6.50 de hareket eder, 19,33 de gelir. Anadolu hattı K Hergün hareket eden şimendiferler: Sant $ de Konya; 9 da Ankara, 15,13 de Diyarbakır ve Samsun, 15,30 da Eskişe- hir, 10.10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu trenlerden saat 9 da hareket eden Ankara muhtelili pazartesi, çarşamla ve cuma günleri Haleb ve Blusula kadar sefer etmektedir. MÜNAKASALAR: İnhisarlar idaresi için 40.000 — kile bel ipi kapalı zarf usulile © eksiltmeye konul muştur, Eksiltme yarınki o pazartesi günü saat İl de idarenin oOKabalaşlaki levâxim ve mübayaat şubesinde yapılacaktır. 28 AĞUSTOS — 1938 PAZAR 18,90 plâkla dans o musikisi 19 keman konseri, Konservatuvar profesörlerinden Liko Amar, Piyanoda. bayan Sabo: 18, inci asır konpozitörleri, Vivaldi Lökler, Vera çini eserlerinden, 1940 dans Oomüsikisi, (plük), 20, snat ayarı, Granviç orasathane sinden naklen, Settar Körmükçü ve arka daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2040 huya raporu, 20,43 Ömer Rıza Doğrul tarafından arapça söylev, 21 sıst ayarı, orkesira, 21,90 Akile ve arka daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 22,10 ajans haberleri, 22,20 ope Ta ve operet parçaları fplük), 22,50 son ha berler ve ertesi yünün programı, 23 saat ayarı. son. Yazan: — Ben Darırada ne kadar zaman ka- Jacağım? — Faaliyet tarzınıza göre zamanı ta yin edeceksiniz! — Şimdi iş değişti. Peki o halde sizi nerede ve nasıl bulacağım? Brodey güldü, omuz silkti: — Şehirde, alelâde bir randevu verir &ibi yer, nokta tayin edemeyiz tabil.. Fakat, dolaşacağımız mıntakada biribi. rimizi kolayca buluruz. Ben hareketimxlen sonra çok ağır bi: yolla işe başlıyacağım. Meselâ saatte 3 - 4 mil üzerinden muayyen rotamı ta kip edeceğim, Siz, bu hesaba göre, İz. mit körfezinde, Darıca koyunda iki gün bile meşgul olsanız yine bana kolayca yetişir, nihayet beni Mudanya civarısda bulabilirsiniz. Bunu böyle yapışımdan maksatta Şu: Bursa denizyolu; Mudanya iskelesi İstanbulun birçok ihtiyaçlarını karşılayacak mahiyette ve en fazla sefer yapılan hattır. Bu hattı tehdit etmek burada gösterilecek faaliyetle Mudanya yolunu yalnız karaya inhisar ettirmek çok faydalı olacaktır. Binaenaleyh epey geniş bir fanlieyt sahası teşkil edecek benim muntakamda birçok hallerde iki geminin birden işe girişmesi icap'edecek tir. Yalnız kalmamak için sizi bekliyece- ceğim, — Kati olmamakla beraber iyi bir ran devu.. Süvariler gülüştüler.. Sabah o yaklaşı- yor, gün doğmasına birkaç (saat kadar bir zaman kalıyordu. Dört ( tahtelbahir, Hayırsız adanın cenubunda suyun üstün de bu müzaketeyi yaparken uzakta, açık © Tül Tinin ard e A par- Tayan bir ışık noktası halinde görüyorlar, kendilerinden çok uzakta olmasına rağ” men bu yakın tehlike hepsinin yüreğini oynatıyor, tüylerini ürpertiyordu. Bro. dey saatine baktı; —2yi 40 geçiyor. Diye söylendi, sonra arkadaşlarına ar- tık işe başlamak vaktinin geldiğini ihtar etti. — Yazifelerimizi aldık arkadaşlar. Sa- bah olmadan dağılmak, fanliyet istika. metlerimizi doğru yola çıkmak mecburi- yetindeyiz. Dalalım,. Şimdilik orevuar Sonra, kendi gemisinin kasara kapa- ğında kayboldu. Bir dakika o geçmeden E 13 ün makine telgrafı; — Yarım yol ileri: Çanını makneye bildirirken arkadaşla. rının arasından sıyrılan E 13 hafif bir yolla ilerledi, 50 metre uzakta yavaş ya- vaş alçaldı, gözden silindi, Marmaranın serin bağrına siner gibi tatlı bir gömü- lüle daldı " Hirön, B 7 ile Darıca koyunca, İstan buldan tayyare korkusile Konyaya gön- derilmek üzere trenle yola çıkarılan Pey gamberden kalma “Emaneti mukadde- Se,, denilen hrka, sakal, ve sancaktan £. baret kymettar yükü götüren katarı topa tutmuş; İstanbulda; liman taarruzunun üzerine tuz, biber eken bu hâdise hal- kin maneviyatını büsbütün hırpalamış; efkârı umumiye büyük bir dehşet içinde paniğe uğramıştı. Saray umumi karar- gâhı sıkıştırıyor, ihtiyar padişah korku sar'aları içerisinde uykusuz geceler geçi" riyordu. Enver paşa, Şosonla son tesbit ettikle. ri teferrüatı tamamen o yaptırmış, sahil muhafaza (taburlarını teğkil ettirmiş, Çanakkaleve yeniden Alman top ve top- çularr göndermiş; İstanbulun hâkim nok talarına konulan küme küme tayyare de- fj topları, projektörlerle şehrin hava hü. cumlarma karşı korunmasi için tertibat aldırmış, şimdi son saydığı bu hâdiselere yekün çekmesini amiral Şosondan bekle- meğe başlamıştı. Şoson, harıl harıl donanmayı tensik ederken Marmarada”gizli faaliyetlerinin azami randımanını almağa (uğraşan 4 düşman tahtelbahiri de yukarda gördüğü müz vazilelerle yeniden harp tertiplerine yol vermişlerdi.. Sabık Çanakkale | İngiliz konsolosu Rahmi YAGIZ Bu yakın tehlike hepsinin yüreğini oynatıyor, tüylerin! ürpertiyordu. ği — Palmer Lâhik “Sancaktar, yelkenlisi kaptanı Sakızlı Yakup rejs, berâberinde İngiliz dönmesi Abdullah Kaptanla gizli üssü gezip Romiloya buranın idare mü. dürlüğü vazifesini verdikten sorra o gece uygun yıldız rüzgârımı opupasma alan Sancaktarı İstanbula doğrultmuşlar; bir buçuk gün sonra gelip Adalar önünde funda etmişlerdi, Seyahatin dönüş faslında Palmerle Da- vist, o zamanlar İstanbulda tedariki güç lükle kabil olan Benzin, gazölin, Vakum gibi tahtelbahirlerin hayati malzemesin- den sayılan maddeleri nasıl ve hangi ka nallarla nerelerden tedarik edeceklerini uzun uzun muhakeme ve münakaşa et- mişlerdi. Söz, dönüyor dolaşıyor,Hayırsız adadaki bir kısım malzemenin sevkinden Sonra tanima (işinin akamete uğra sında karar kılıyordu. Palmer bu noktayı uzun uzun didikle. mişti: — Mister Davist! — Buyurun kapites! — Hayırsız adada biriktirilen malze me ne kadar zamanda taşınır? — Aşağı yukarı iki seferde! — Ne kadar tutar? — Bir ton benzin, yarısı kadar yağ, bir kısm cephane! — Peki., bunu taşıdıktan sonra işimiz ne olacak? Davist konuşmanın burasında düru- yor, uzun uzun düşünüyor; — Bilmem! Şimdilik yapılacak bir iş yok! Hâdiselere tabi olacağız. İstanbul. da buna çare düşüneceğim. Bulacağım da ümit ediyorum! — is ümitle bırakılacak Umulana hiye deki EE — Ne yapalım? Ne yapabiliriz kapi" ten? Elde mevcut bütün vasıtalarımızla çalışıyoruz. — Tahtelbahirlerimizin hayatiyeti bu malzeme ile kabildir. — Onu ben de biliyorum. Ama, bazi noktalardaki bu işe ait hesaplar umdu- Zum gibi çıkmadı. Meselâ Zeynep.. Üçün cü defa Türklerin eline geçti. Ve bu se. fer hiç de meşgul olmadım. Kurşuna di- zilmek için götürüldüğü, hapsedildiği kr- tada hiçbir tertibata lüzum görmedim. Zekâsına güvenmiştim, ahmak çıktı. Ne yapabilirim? — Zeynep ne işe yarıyacaktı? Davist güldü; izah etti: — Gerçi bunu söylemek, bu hususta İ- zahat vermek sizin aklınızı karıstıracağı için faydadan ziyade zarar tevlit edecek mahiyettedir. Ama zararı yok. Bu kâdar cak olsun merakımızı tatmin edeyim. Zey nep, alımlı bir kızdı. İyi giyinince seç- me bir inci gibi göze çarpan, iştiha çe. ken bir nefaset haline geldi. Çanakkale” de, harp dolayısile birçok mahrumiyetle- re katlanan muhtelif motörlü ve makineli kıtaların kumandanları bu “seçme irci,, vasıtasile elde edilecek; Osmanlı impara. torluğunun binbir fedakârlıkla muhtelif yerlerden topladığı ve... cephelerdeki mal zeme depolarına, mühimmat parklarma yığdığı nadir besneler, gaz, benzin, yağ, gazolin, vazolin, ilâç, barut, bomba, hat” tâ icabında top bile bu ellerle oradan çi- kacak, bize gelecek, gizli üssümüze konu. lacak, bu malzeme sontadan bizim tara , fımızdan sahiplerine karşı kullanılacak- tı, — Anlamadım! — Zeynep bize komisyonculuk edecek, bu malzemenin teminini kolaylaştıracak. tr. Fakat olmadı. Kızcağızın gözünü bü" rüyen, gönlünü istilâ eden, kafasina yer- Jeşen o, kötü fikri sabit; aşk denilen, sev. &i ismi verilen Allahın belâsı © mefhum, harekâtını tasarladığım şekilde tanzim et mesine mani oldu. Artin ismindeki Aşıkı" nın peşinden koşmaktan iş yapacak vakit ve ftrsat bulamadı. Ahmak üçselerde yakasını düşmanlarımızın eline geçirdi. — Peki şimdi ne olacak? — Olacağı şu: İstanbulda yeni ve küd- retli elleri bu işe &let (o ödecek yeni bir formül bulacağım! (Devamı var) a daki