14 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

14 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ADAM Vetöy soluk soluğa geldi: asan- #ör bozuk olduğu İ- gin üç kat merdiveni hizla çıkmıştı. Saat #ekizi on geçiyordu: madam Vetöy etin yanmasından kork- Kiber ne derdi? Bir nefes Sonra ker eş kalırım, de ii Marla'ya eti ateşten kah İledim, Ny Ger gi bir ecsie a kâr kaldı! dedi. miş rdu, Sanki misafir. Sany, dan şapkasını çızar- - ran a Giktiğıni söylemedi mi? ne Kii, fan etti? Bir cevab versene! NA, yenin bu bulmacalarından,.. Ne daa altı harfli bir ke- iki a, İN, anne? ha! telefon ede, dü Hiz kadar oluyor... ö tüy, Yörürtün, birazdan yine tele. Ni daş See beklememizi söyler... İt yo, BAE değil yat. Ah! bu erkek. > Li b . Meme ağızım!,. Ama öğleyin bir ai Site, işti, Miş Bira lar #ilkti, annesi yaş « Mİ Ba, <1 çekilmez bir kadın olu- ei ai yemeğe gelmezse çeke - & tal W Zaten gelse de evin tadı a tr? pp T müddettenberi babasi- tay ali ha eye maruzmuş gibi düşün Miky, kdr. Mişlin yine omuzlârı. İçinden “m. a, ndan ilber Vet lak e Maruz orabilire.. dadli vede, Maş, “alalığına Kendi de güldü. An. e, en artik yeğ “gi endi kendine mi gülü- Y8 sordu. Sebebini öğrenebi- MSYir m1? pek AlA, serlarını se Doğrusu ya! kocam gibi rimi pek sayıyor... Piyr vurarak çikip git- DG ia ikti, Rüneş türlü renk. Vetöy kaj > ka, 2 Miş, RA aldi Makey, a, duydun *İ Var; deği Iğı hirkayı düzeltti. mu? kapıda bir a | vi? i Mfüya ge Mişlin de duymuş, he- w Bengi ama Gelen kardeşi Gi Ni İri, e U8. gözleri giş şiş, süngü- ; ie Gi. kız kardeşini görün. hâlâ soyunmamışsın! dedi, Mİ bir vere gitmiştin? ne, orun ? şi any kaya gelecek tarafı ol. Z Ağap, <3 bir sesle Sea doll, babamı hâlâ gelmedi. Öğ in hap 10 kopup gelmişti: “Sİ koy, bandan haberin var m? Be, AŞI ve; Uy ni Soya vlan “redot bileyim, anne? dedi, Yere düşüverecek bir hal N w 2 lap, KAdaşlarınia... hani şu toj © Terek Yi eğlendin mi? ği Yaa Wi P ederim, anneciğim. A- m Mak RR edin de gidip öne Mveniz si 'acak balim yok. A- N kere gidip polise 80- A e Vetö'ün o gün de, ondan İrrad de eve niçin gel. 4 RÜN sonra anlaşıldı Yağ *<89di Sen nehrinde bulu Yi, a elleri ayakları da Yagi am indaki İp heniz sımsıkı iğ Mr bileği ellerindeki çözülmüş, GE tai Gi : ra, kilt kalmıştı, Sol ormuz- Bay ie bir yara vardı. Cesedi, Müge Barmda balık tutma; yi ken, Mdamcağız görüp çıkar. *9 Polise haber vermişler. in de gelmişti. Şimdi Ve- ka, ER kimlerin öldürdüğünü Teden buluna” Neye sordun? | işi böyle birdenbire | Belki geç geleceğim! Bir günlük zabıta hikâyesi cak? saat altıyı çeyrek geçe sularında Vetöy: “Ben bu ükşam belki geç geli- rim,, diye telefon etmişti; son dakikala- rma dalr bundan başka hiçbir şey bilin- miyordu. Bu da pek müphem bir şeydi. Jilber Vetöy acaba daireden mi telefon etmiş- | ti? hayır; ü ye nözaretinden her saman saat tam altıda haldı çıkar no diyo daireden telefon © o, telefon ötmek © uğramağı se- Acaba dairesin- bilmiyor muydu? Odacı şaşırmış, her ne sorsalar: — M. Vetöy daireden her günkü gibi çikti, Her zamanki gibiydi. Öyle bir dü. günceli, sikkm hali yoktu, demekten başka bir cevab veremiyordu. Bu iş komiser Miron'a bavale © i. Sağlam, dinç, kurnaz bir delikanlı; i polisler gibi giyinmiş, yani aya- niş- ğında zarif iskarpinler, sırtinda bir yağ- müurluk, elbisesi çizgili kumaştan, başın- da da bej rengi bir fötr. Bittabi bıyığı, sakalı matruş ama yirmi yıl evvelki ka. dınların pük hoşlandığı Şerlok Holmes tipine hiç de benzemiyor. Komlserin ilk sorguya çektiği insan, Jilber Vetöy'ün kâtibi madmazel Deniz oldu:. saçlarının, benzinin, «gözlerinin rengine kadar çekingen bir kızcağız: her hususta orta: ne güzel, no çirkin; ne kı- sa, ne uzun; ne Sarişin, ne de esmer. mdmazel Deniz, leri ile konuş- tuktan on dakika sonra bilo yüzlerini pek iyi hatırlıyamadığı insanlardandı. Fevkalâde korkmuş olduğu belliydi. Ko- miser ondan çok şeyler öğreneceği ümi- dindeydi, — Mösyö Vetöy ne zaman çıktı? — Her zamanki gibi saat altıda, — Yalnız mıydı? — Evet, yalnızdı. — Kendisini görmeye gelen kimse ol. du muydü? Kızcağız şaşınıyor. kizarıyor, r cev&p veremiyordu. Vetöy'ün o gün kimlerle görüştüğünü an- cak odacinın yardımıyla anlatabildi. Bil hassa memurlar, birkaç maliye müfetti- $İ, vergi mürakibi,, en yakım ahbabi rmdan birkaçı, müddelumumi muavinle. nden Jervla, bir oğlu Gi gelmişti, komiser bunu duyunca yerinden sıçradı: — Ne? oğlu da o gün daireye geldi mi? bana bunu söylememişlerdi. Bu hususta odacıyla Denir hiçbir ihtilâf yoktu. Gi Vetöy © gün ma- ye nezaretine uğramış, babasıyla ko - nuğmuştu; saat tam dört buçukta. NR doğru İ, komiserin karşısında, aldırışsız bir tavırla oturmuştu, Evvelee yedi sekiz defa daha sorgüyu çekilmiş olduğundan artık alışmıştı; gazetecilerin | ikidebir gelip fotoğrafımı almalarma da alışmıştı; halâ böyle az çok meşhur ol- duğu için biraz koltukları da kabarıyor» du. — O gün saat dört buçukta gidip ba. | banızla köonuşmuşsunuz; niçin? Komiser bunu, delikanlınm gözleri içi. bakarak sormuştu; Gi sarardı, — Evet... Ben 6 gün babamı gördüm... Ne olmu? — Bana söylememiştiniz. O gün dör buçukta babanıza görüştüğünüzü hatır. İamamış olmanız çok garib. Hem babanı- zın daktilosu Tir gibi könuştuğunuzu duymuş; sonta babanız da biddetli hiddetli cevablar vermiz. Hem &iz o akşam söylediğiniz iç- timan gitmemişsiniz, eve da ortalık ağn- rirken dönmüşsünüz... Gi yine sakinleşmiş, yüzüne renk gel- mii, Saü kkmiz Mba işin sokakta bir Jiber | izin yüksek sesle, bağı - İ | — Yani, dedi, babamı benim öldürdü- EBümü söylemek istiyorsunuz. Bunun 86- Turum, — Paraya iyacınız varmış. Baba . i nız da para vermek İstememiş. — Orası doğru. Babamdan para iste- Bunu söylemedim, çün- peresini İstemiyordum, nak güçtür. Zaten babamı iniresinde görmem de yine onun içindi Ahnemi biraz tanısanız onun yanında dakika rahat etmesine imki Mmadığını anlardınız... Babam para ver- mek isi di. beni ba akşam İçtimas gitmediğim de doğru, Bir şı görüp onlardan borç iste - asdım. de kazandınız, değil mi? düfen de kazandım. — O akşamki şansınızın doğru olup adığını kolsyen anlarız, delikanlı, »”.. ELPOMEN Klübü sahibi şişman, bir adamdı. Komiser ona Gi'yi göstererek sordu — Bu delikanlıyı tanır misiniz? Gi gülümsüyordu. tanımazsınz” dedi. Ben bu 2- yın yedisinde buraya gelip oyun oyna- madım 717 iyice bir düşünün; hattâ ba- na kârtımi siz verdiniz. Komiser Miron: — Peki, o kart nerede? dedi. — Çikârken geri aldılar. Muvakkat bir karttı; dalimisini sonra vereceklerdi. — Doğru mu? Kumarlınno sahibi gene başını salla, di, — Hayır. Zaten bizim buraya yirmi yaşını doldurmamış delikanlıları kabul etmemiz memnudur. Biz kanuna riayet ederiz, bay komiser, G — Viğ” cdöbsiz' herif" “dödi. Yalan söylüyorsunuz. Korktuğunuz için yalan söylüyorsunuz. Siz başmızı kurtarın da bönim mahküm olmam, idam edilmem u- murunuzda değil Komiser: — Susunuz, dedi, siz besbelli hakika! leri de inkâra kalkıyorsunuz. İM OZ ERÇİ inanılacak şey değil ama o soluk, o renksiz madmnzel Deniz. in bir nişanlısı vardı. O da kendisinden pek parlak değildi: hani kötü giyinmiş, mahcub, acemi avukat kâtipleri olur, | hangi kıza âşık olsalar reddedilirler, işte onlardan biri, Deniz'i nasılsr kandırabil- mişti. Her akşam küçük, gürültülü bir lo- karntada buluşurlardı. O akşam: — Neniz var, Deniz? dedi, Sizi düşün- celi görüyorum. Ne oldu, yavrucuğum? benden hiçbir derdinizi saklamanız doğ- ru deği... Deniz gerçekten sinirliydi: — Bir şeyim yok, Lui, dedi. Nem ol, $un istiyorsunuz? — Yoksa M. Vetöy'ün ölümüne mi sı kıliyorsunuz ? hakkımız da var, şimdi iş- siz kalacaksınız. Ama ben onu düşün. düm, bizim avukata söyledim. Arkadaş- larından birinin, avukat M. Jasmen'in yazıhanesinde bir yer açılacakmış; sizi orâya koyacak... Neniz var, Deniz? bu haberime de sevinmediniz. Hissediyo- rum ki benden bir şeyler gizliyorsunuz. — Sizdon ne bir gizlediğim var, ne de | siz3 bir söyliyeceğim var. Benim dügün- esli, sıkkın olduğumu da nöreden çıka- riyorkunuz, Hep kahkahayla gülecek do. İ ilim ya! kalıkahayla gülmem bir sebeb var mı? yani ne yapayım?.. — Peki, peki. Öfkelenmişsiniz. İnkâr etmeyin, belli, bir öfköniz var. Canmızı sıkmışlar. Ama yine halinizi garib bul - İ duğumu saklıyamıyacağım... | Deniz'in o akşam hall, tavrı bir tuhaf İ olduğu muhakkaktı, Patronunun ölümün- İ den müteessir olması tabilydi ama kafa. İ sında bir türlü halledemeğiği bir mesele | olduğu da belliydi. ... OMİSER Miron odasında bir aşa- ğı, bir yukarı dolaşıyordu. Onun birazdan parlayıvereceğini gözlerinden anlayan Erve ile Vendöy, - Miron'un iki muavini - seslerini çıkaramıyorlardı. Mi- ron birdenbire köpürdüz © bebini de gösterirseniz minrettarmız o- | ndan savdı. o| ; sonra sabaha kadar bir kumur oy- | — Hayır, hayir, hayır, değilim. Gerçi elimde bir maznun var 8. a ya yanıldrmsa? bana öyle geliyor ki o delikanli: babasını öldürecek adam de- Şi, Zaten babasıyla pek iyilermiş; baba- m bi hiç memnun n sertlik edermiş herkes söylü- biribirlerini çok severlermiş, Hem bir oğlun babasına pusu kurup onun el erini kollarını bağlaması, sonra da ne- hire atvermesi aklın alacağı gey değil... acaba Jilber Vetöy o akşam kiminle bu- *Bön belki geç gelirim,, d itün bildiğimiz bundan Tuş ?, telelon etmis, ibaret. Doğrusu büyük bir ip ucu değil. e yemeğinde bir şeyi yokmuş, her zamanki gibi gülüp oynuyormuğ. Ak şam vaktinde döneceğini sanıyormuş, öyle olmasa karısına söylerdi. Dairesi gitmiş: her günkü ziyaretle kü telefonlar. Daktilo kız da ha değişiklik filân görmemiş. Bütün gün ğ a konuşup kavga etmesi ndürtyor, işte o kadar oğlu beşe doğru çıkıp gitmiş. Babası da bir saat sonra daireden çıkıyor, belki geç kalacağımı söylemek için telefon ediyor. On gün sonra elleri ayakları bağlı ne. hirde bulunuyor. İlk akla gelen şey ba İşin içinde bir kadın parmağı filân bu. banduğu; yahut parasını almak için öl - €r.. Fakat her zaman doğru €- svine giderken © akşam geç: kalacağını biliyormuş; demek ki bir tarafa gidecek- miş. Cinayetin bir kıskançlık yüzünden — Ama, dedi, madam Vetöy, kocası- nm evvelec de iki üç defa böyle: “Goç | geleceğim,, diye telefon ettiğini söy yor. — Olabilir a! adamcağız eski bir ar- kadaşma rasgelmiş, yemeğini onunla be- râber yemek istemiştir. Bütün ahbabla- ri, tanıdıkları kati olarak söylüyor: sapkınlıkta filân gözü yokmuş. En ya. kın döstü, müddelumumi muavini Jerv- la, bilse o bilecek... Vetöy'ü daireden çıkmadan birkaç dakika evvel görmlş, hiçbir şeyin farkında (olmadığını söylü- yor. Kizi, bir zamandanberi babasının bir tebiikeye maruzmuş gibi, bir şeyden korkuyormuş gibi bir hali olduğunu söy lüyor ama bunun doğru olduğunu zan - nettirecek hiçbir delil yok... Kalıyor oğ- Tu... evet, ama bir insanm babasını bu şekilde öldürebileceğine bir türlü inana- mıyorum... O sırada hademe kapıyı açlı ve: — Bay komiser, dedi, madmazel Do- nis sizinle görüşmek İstiyor; bir söyliye- ceği varmış, -— Burada mı? gelsin. Belki yeni bir sey öğrenmiştir. Pek budala bir geye benziyor ama... hele bir dinliyelim. Kızm mahcub bir hali vardı: — Sizi rahatsız ettiğim için affınızı rica ederim, dedi. Size söyliyeceğim şey... nasi anlatayım ?... pek müşkül. — Benden bir istediğiniz mi var? — Evet Ben... nasıl söyliyeyim ?, kinda evleniyorum... Nişankımın bir ricası var... mösyö Vetöy'ün katli meselesine dar... Onun aklına bir şey gelmiş... Belki sizi de alâkadar eder.. — Söyleğiklerinizden vallahi hiç bir şey anlamadım.. Nişanlıymışsmız; âlâ, memnun oldum. Allah bahtiyar etsin. A. ma siz buraya bana sadece onu bildirme- ğe gelmediniz ya! nişanlmız benden ne İstiyor? ne iş görür? simdi nerede? — Dışarda. Beni koridorda bekliyor. — Buyursun. Belki onun no demek İstediği sizinkinden daha iyi anlaşılır. Zavallı Luj içeri süklüm püklüm girdi, kendisine gösterilen iskemlenir bir u ma ilişti m e komiser, üzerime vazife ol.) * Çeviren Nurullah at mösyö Vet meselesine dair aklıma br gey geldi. Onun kâğıtlarma bir bakmama müsaade ederim; buyurursanız... — Siz çıldırdınız mi? onun kâj nr kariştırmanıza hasıl müzande edebili- rim? — Şuracıkta; sizin huzurunuzda. amadım... D phel — Maksadmızı kav nu isterseniz beni sukur. Hele sebebini söyle; — Onu söylemeğe cesaret edemiyo- rum. Bana budala deyip kapı dışarı st. manızdan korkuyorum... Belki düşündü. düm doğru çıkar; ama doğru çıkmazsa ömrümün sonuna kadar kendi kendime karşı da rezil olurum.. Hele Deniz bir daha bana varmak istemez... Doğru cı- karsa ben de büsbütün abdal olmadığı. mı anlar sevinirim; hem de gazetelerde adım göçer... ya yanllmışsam Gözleri dolu dolu olmuştu. K: müteessir oldu: — Hangi kâğıtları görmek istiyortu- nuz? diye sordu. — Bütün kâğrtları değil, bir tek kâ- gıt... — Hangisi? — Orazmı" söyliyemem... Ama merak etmeyin, onu hemen bulurum, ». İRAZ sonra Lui sevinçle bağırdı? — Zannederim buldum. Gözleri parlıyordu. Büsbütün başka bir adam olmuştu. Miron müstehzi bir ta- vırla: — Katili mi buldunuz? diye sordu, Lui memnun memnun güldü — Katil aramayın. — Ne demek İstiyorsunuz? — Katil olmadığını söylüyorum. Vetöy aradığı kâğıdı çabucak bulmüş- tu, şimdi göğsü üzerinde sikiyordu, Ko- miser: miser de — Benimle alay mi ediyorsunuz? de- di. Bana bu çeşit münasebetsizlikler söy- Iemek için mi geliniz? katl! yok da He demek” Vetöy kendini öldürmedi ya! — Öyte olmuş, bay komiser, Vetöy kendini öldürmüş, fakat katledildiğini zannettirmek İstemiş. Sebebi de işte bu kâğrtta: sigorta poliçesi. Bazı sigorla şirketleri intiharı da kabul ederler a. ma bu şirket öyle değil, Bakm Vetöy öldürülmüşse ailesi 400,000 frank ala - cak; kendisini öldürmüşse on para #la- miyor, — Vetöy he diye kehdini öldürmüş olsun? — Son günlerde bir parası kalmamış da ondan. — Ama onun büyük masrafı yokmuş ki! daireden çikimen doğru evine döner- miş. — Evet ama at kaybedermiş. At yarışlarını ayağını at miş... — Doğru. Ama yartşa her gidenin oy- naması lâzımgelmediği gibi her oynıya- nın da yarışlara gitmesi lâzemgelmez. Vetöy de kendisi gitmezmiş; bir lokan- tacıya para verir, onu gönderirmiş. yarışlarında para olma- — Siz nereden biliyorsunuz? — Atlatayım. Deniz ile ben her ak- şam yemeğimizi, küçük bir lokantanın arka salonunda yeriz. Her akşam ben ondan evvel giderim, Bazan patron ge, lip benimle konuşur. Vakit geçirmek çin... Şundan bundan bahsecdriz. Bir gün bana Deniz'in na iş gördüğünü sor. du. Maliye neşaretinde büyük bir me- murun, mösyö Vetöy'ün kâtibi olduğunu söyledim. Bunun üzerine bana: “Ya! de- di. Onu ben de tanırım. Her gün büra- ya golir, at yarışları için para birakir. “Benim için daha kolay oluyor, vakit kaybetmiyorum,, derdi. Dairesine gide ken uğruyor; burada tanıdıklarındın kimseye msgelmesi ihtimali de yok. Ba- si kimseler böyledir. sanki yasakmış gis bi yarışlara para koyduklarını herkes . ten gizlemek isterler. Ona daktilosunun hittabi buraya geldiğini söyliyecek deği- lim, bir daha uğramaz, Onun geldiği #n- at başka, sizin geldiğiniz saat başka, bü- İuşmalarına imkân yok,, dedi, Miron hayretten dona kalmıştı: — Vay canına! dedi, Ama ölümü hiç de intihara benzemiyor; buna he der- siniz? — Zunnederim şöyle bir gey olmuş: (Devamı 15 imide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: