fırladı: Teğmen Ihsan bu mırıldanışı duydu; Kaponun tarafına baktı, Esir çavuşun işaretlerle bir şeyler anlatmağa çabaladı- ğını görünce nöbetçiye seslendi: — Bana bak.. uyor orada? — Efendim bu yerinde durmuyor, sıradan çıkmak istiyor! — Buraya getir onu! — Başüstüne elendim! Komutanından r aldıktan sonra nöbetçi Şarl Kapoyu önüne kattı suba. yının yanına getirdi. Gedikli, bütün alay kabiliyetini gözlerinde toplamı ubay, Şarl kapının yanmda sü variye tekrar sordu: — Demek cevap vermiyeceksiniz öy- le mi? Didye omuzlarını silkti: — Esaretin ne olduğunu bilirim. Ger- çi vaziyetim ketum davranmayı istilzam ettirir ama ben böyle yapmadım; sor duklarınıza karşılık bildiklerimi söyle dim! — Bülün bildiğiniz bu kadar mı? — Demek yalnız başınıza donanmadan ayrıldınız, şimala dı harekete geçti- niz; vazileniz de düşman gemilerini tor- pillemek, batırmaktı! — Evet! n bildiğim, ve öğren. mek istediğiniz bunlardı. Teymen Ihsan yanı başında duran gedikliye döndü. — Bak! dedi, çavuş, kaptanmız ne ir! Şar Kapo dişlerini sıktı; kin dolu gözlerle süvarisinin vüzüne baktı, Ihsa- na cevap verd yor teğmenim! yalan mi söylüyorsunuz? Diye kendini güç zapteder sinirli bir halle mukabele etti: — Benim bildiğim bundan Bu gedikli söylediklerimi yanlış yorsa kendisi doğrusunu söylesin! Şarl Kapo atıldı: iyeceğim.. Tabii söyliyeceğim! Her şeyi olduğu gibi anlatacağım... Se nin gibi hain bir adamın bü; ti karşısında bu ifşaatım çok küçük bir hareket olacak! Sor teğmenim.. Bana sor! Bu adamın gizlediklerini ben 2m latayım! — Nereden geliyordunuz? tadan hareket etmiştik teğme. nim! Kumkale önlerinde daldık. Boğazı geçecektik! — Boğazı geçip te ne yapacaktınız? — Marmara denizine girecek; Boğa. ittisal batmı kesecek. ibaret.. bulu. zın denizden olan tik. — Nasıl? — Marmarada faaliyete geçecek, en küçük deniz nakil vasıtasından en bi. yüğüne sandaldan zırhlıya kadar önü- müze çıkan her sefineyi batıracak, tor. pilliyecek, yakacaktık. Marmara denizi tehlikeli vaziyete düşünce buradan yapı: lan münakalât duracak; Boğaz mıntaka- sınm kara yolları da donanmazın ateşi altında bulunduğu için burada muhare- be eden kuvvetlerizin ikmal ve irtibat yolları kesilecekti. Sizi cephanesiz, aç, ve ikmalsiz bırakacak, ondan sonra ya” pacağımız taarruzlarla buralarını ele ge busualini duyunca e yerinden fırladı: Gedi doğru bir adım attı. Yarımdaki nöbetçi onu da yakasından tultu, eski yerine ge- tirdi, Teğmen İhsan haykırdı: — Ne oluyorsun kapiten, kendine gel bakalım! Didye, buna aldırış etmedi; yakatın dan tutan nelerin elinden kurtulmak çin çırpmırken gedikliye çıkıştı: — Sakın Şarl Kapo; bunu söyleme!.. Bu en büyük hiyanet olacak! Tek gemi «lduğumuzu söyle. .Vazife yarıda kal Yazan: Teğmen Ihsanın bu suailni | duyune Alfred Didye yerinden edikliye doğru Dir adım attı —28 — Rahmi YAGIZ masin Kapol... Düşün; bugünün yarını da var! Kapo tuhal tuhaf süvariye baktı. Müs tehzi bir tavır, ve yayık bir ağızla keli- imeleri çiğneye çiğneye söylendi: — Vay bu ne hidet? Bu ne yurdsever- .Gemi sayısını söyleme diyorsun Hain karata madem bu kadar yurd sever görünüyorsun ne diye €sir olm tasvip ettin? liyeoeğim.. Bal gibi sövliyeceğim! Zaten sen hayatta bulundukça, buradan bıraksalar da be nim bir daha Fransaya dövecek halim mi olur?.. Bunu evvelce düşünseydin! Biz gemimizde ölmeğe, onunla beraber gömülmeğe razt idik!... İlk hiyaneti sen bize yaptın!.. Türk subayı bir el işaretiyle Kapoyu durdurdu, sorgusunu tekrarladı: — Söyle çavuş! Kuvvetiniz ne kadar- dı? —Maltadan hareket ederken 17 ge miydik... Kapo sözünü bitiremedi. Daha ilk cümleyi söylerken 17 rakamını duyan Alfred Didye yerinden fırlamış, birden- bire dehşetli bir yumrukla gedikliyi ye. Bu hal orayı bir anda karıştırdı. İki küçük neler süvarinin üzerine atıldı; ge riye çekti, ense köküne indirilen bir yum ruk, Didyeyi yerlerde yuvarlanan, toz- lara bulanan gedikli Şarl Kaponun ya- mına serdi, İhsan bu hale, yüzbaşının bu tecavü- züne fena halde kızmıştı; emir verdi.. Bi raz evvel gedikliden çözülen ipleri ge tirtti, Alfred Didyeyi kıskıvrak bağladı. Safın başında, ayakta durduğu yere koy durdu. İki nelerin yardımı ile yerden kaldırılan Şarl Kaponun yüzünden kan geliyordu. Yaşlı gedikli, bir eliyle, avucunu bur nuna kapatmış öteki eliylede yerde ya tan süvariye İşaret parmağı sallaya sal laya tehdide girişmi —Alçak haydut!.. iyeceğim o iştel, Hepsini, her şeyi hattâ senin beceriksiz- liğine kadar bütün tefarruatı anlataca- Hım, ne yapacaksın bakalım! Şarl Kaponun kanayan burunu, maf radan ıslatılan bir mendille silindi; ku- rulandı. Yumruk gediklinin tam burnu- nun üstüne ind i cifini andıran bu et parçasını adamakıl- hı zedelemişti. Kargaşalık arasında Ka- po'ya ilk tedavi tatbik edilirken komşu kıla ve bataryalardan tahtelbahirlerle esirleri görmeğe gelen subaylar teğmen İhsanm yanına vardılar, Yüzbaşı Rıfkr, yanındaki tabur kumandanina vakayı anlatıyor, yol boyunca izahat veriyor du. Yeni gelenler esirlerin başında dır runca binbaşı. batarya kumandanına sordu: — Süvari hangisi bunlarm?. Yüzbaşının gözleri yerde yatan Alfred Didye'de durdu. Onun bağlı halinden bir şey anlamıyan yüzbaşı, teğmen İh- sanın gözlerine baktı, İhsan işi anladı: — İlk isticvabı yapıyordum. Süvari sorgularıma İfkayıt davranıyordu. Bu adam. gedikli Şarl Kapo doğru yi ceğini bildirdi. Esasen tahtelbahirin tes- lim oluşunda büyük hizmet gören çavuş, anlatmağa koyuldu, Süvari bir şey söy“ lememesini ihtar ediyordu. Çavuş buna aldırış etmeyince birdenbire üzerine hü- cum etti, An! bir yumrukla adamcağı an burnunu kanatir. Bağlalmağa mec- bur oldum . Binbaşı kaşlşarını çattı, ters ters ka piten Didye'ye baktı sonra İhsandan sordu: — Neler söylüyorlar? — Henüz sorguya başlamıştım efen- dim. Emrederseniz isticvaba devam ede- yim! — Evet; bizde dinliyelim! — Baştistüne efendim. Teğmen İlksan cedikliye sordu: — Kaç gemi idiniz serjan? a (Devamı var) Dilekleri Kuşadalılar ve posla Kuşadalıların temini çok - kolay ve faydası hayli büyük bir dilekleri var: Hergün posfayı muntazaman clabilmek.. Şimdi adaya ancak © haflada öç gün posta gelmektedir. Kuşadası gibi Akdeniz o kıyılarında plâjları, kültârü ve modern çehresile yıldız gibi parlayan bir kaza halkının dünya ile muhabere ve alâkası hafla, mın üç gününe nasıl sığdırılabilir? Bü, hassa fayayrelerin birkaç gönde dünya. yı dolaştığı, radyonun mesafe mefhu, munu ortadan kaldırdığı bir sırda Kuş adasını böyle bir azap içinde görmek in şaşırtıyor, derin bir hoyrete dü, şürüyor, Hergün İzmirden Nazliliye hareket eden irene Kuşadası için de posla ver- mek Kuşadalıları bu vaziyetten kur. larmağa kâfidir. İzmir posla müdürlü, gü, elbelle bu kücük dileği o seve seve yerine getirecektir. Kuşadalı Turgutlu'da Sivrisinek mücadelesi Evlere mazot dökül- dü, kanallar açılıyor Turgutlu, (Hususi) — Belediyemiz, bütün evlerdeki kademhane, bulaşık çukurlarma mazotaj yapmak suretiyle yakarca, sivri ve kara sinek ve diğer başeratın önünü almak için faaliyete ge- çmiştir. Belediyenin yeni teşkilâtı olan mm- taka memurlukları, bütün evlerin müş- temilâtındaki bu muzur membaları tes- bit etmiş Ve bt süretle sıtma mücadele düktorunun kontrolü altında çalışmağa başlanmıştır. Ayni zamanda sokaklardaki su ârık- ları da temizlenmeğe başlandığı gibi, havuzlar haftada yirmi dört saat kuru bırakılacak ve bütün bahçelerin vesu a- rıklarının yolları ve otları tamamiyle tathir edilecektir. Diğer taraftan her memur kendi köy İerindeki bataklıklara ve birikinti sulara Paris yeşili dedikleri bir zehiri dökmek etiyle sivrisinek sürfelerin sma ve sinek yetişmesine mâni olmak- tadır. Urganlı ılrcaları namiyle tanınmış olan yerde sivrisinek âdeta uğul gibi kaynaşırken mücadelenin gayret ve faa- liyeti ile açılan ana kanal ve belediyenin büyük fedakırlıklariyle açtınlan tâli kanallar vas:tasile bütün büyük çukurlar ve hendeklerdeki sular tamamiyle çekil miş ve civar köylerde dehşetli sürette müâzarrat yapan sivrisinek memba: olan bu kısım tamamiyle kurumuştur, Bugün, ııcalara gelenler çibinliksiz olarak t rahat banyolarını almakta ve hiçbir kimse sivrisinekten şikâyet etmemektedir. Rersamada Çekirgelerle mücadele Çok muvaflak neticeler verdi Bergama, (Hususi) — Mıntakamızda çe- kirge bu yıl daha fazladır. Bilhassa Ber. Enmanım Kozak dağ kısmında bulunan bu çekirgelerie bir aydanberi şiddetle mücadele edilmektedir. Mücadele müs- pet peticeler yermiş, bu muzır hayvan- lar yüzde seksen nispetinde imha edil. mişlerdir. Çekirgelerin * #içrıyacak hale gelmeden tamamen imhasına çalışılmak tadır, Kozak nshiyesi 18 köylü bir yayladır ve fıstık yetiştirir, Oralarda iyi üzüm yetiştiği gibi güzel elma da yetiyir. Na- hiyenin bazı köylerinde elma ağaçların- da görülen hastalıkla mücadele yapıl - mış ve çok muvaffakıyetli neticeler a- Ummıştır. Cenuptan tetkikler Mersin Portakalları 10 milyon tane olan istihsali 750 9.TEMMUZ — 1998 milyona çıkarmak kolaydır Mers'nde ne kadar ve ka; cins poıtakal arın evsafı nelerdir? Iyor ve bunli 5 İŞ Na Mersinin porfakal ven ve Mersin, (Hususi) — Mersin ticaret o- dası başsekreteri bay L(ifi Bükülmez bana Mersin portakalları hakkında şu İ- zahati verdi: Mersin ve havalisi, narenciye ağaçla. rının neşvüneması için her türlü İklim şartlarını mükemmelen haizdir. Son 8se- nelerde, tabiatın bahşettiği bu mazhari- yet tamamiyle takdir edilmiş Bulundu - #undan bundan âzami istifadeye çalışıl- makta ve bu sayeda portakal bshçeleri süratle genişlemekte çistihsalâ'ı da © nispette artmaktadır. Yalnız bahçeleri bulunanlara ve portakalcılığı meslek it- tihaz edenlere münhasır kalmayip &yni zamanda muhtelif meslek o erbabınm, mali vaziyetleri müsait olan birçok kim- selerin de bahçe yetiştirmeğe teşebbüs- leri Mersinde portakalcılığa verilen ©- hemmiyete bariz delil teşkil eder, Ru suretle her sene 30-40 bin fidan dikil, mekte olduğu memnuniyetle müşahede olunmaktadır. Mersinde haler parenciye o bahçelöri 700 hektar arasi işgal) etmekte olup bü sahada 175 bin vetişmiş ağaç ve 140 bin yeni fidan vardır. Altı cins portakal yetiştirilmekteyso de, Yafa cinsi rayi- hâ, renk, çekirdeksizlik, mahsuldarlık ve mukavemet itibariyle diğerlerine to- fevvuk etmektedir. Bu cins elli sone ev- vel bir meraklı tarafından Yafsdan geti. rilen bir aşıyla teksirine başlanmış ve evsafı asliyesinden hiçbir şey kaybet — mediği gibi daha sulu ve leziz olmak Ü- zero başlıca bir cins tegkil etmiştir. Son zamanlara kadar daha ziyade teo rüba ma diyebileceğimiz bir tarsda yetiştirilen bu cins portakal a façlarmm . yapılan tecrübenin babşet- tiği bilgilerden istifade sayesinde - has- talıklarının teduvisi ve sair hosusiyetle. Yİ tamamiyle malüm bulunduğu cihetle bundan böyle daha emniyet ve vukatla bakım ve tımarı mümkün olacağından süratle tekâmül ve tekessür edeceğinde güphe yoktur, Yafa cinsi ince ve kalın kabuklu olmak üzere iki smıfa ayrılır. İnce kabuklu 6- lanlar daha suludur. Yafnlar yumurta şeklinde eti bol, çekirdeksiz, gevrek, kâ- fi derecede sulu ve çok İyidir. Yerli portakallar yuvarlak şekilde, rengi Yafaya nazaran koyu, kabuğu or- ta kalmlıkta, etine yapışık, çekirdeği fazda, sulu ve tatlıdır. Bunlar İtalyap portakallarına mtşabihtir. İki sınıfa ay- rtlir, Trablus; çok sulu, tatir, fazla çekir, deklidir. Yafa cinsinden sonra makbul ve mergubdur. Bundan yirmi sene evvel Trablustan getirtilmiştir, Girid portakal: arma müşabihtir. Bu da üç #mıfa ayrı- Jr. i yetiştiri- ai Bahçelerinilen biri Şeker portakalı; ufak kıt'ada çok tat” İı ve suludur. Piyasada rağbeti yoktur. Tatlı limon aşılamak suretiyle yetiştiri- len bu cins portakallarda rayiha ve kon“ disine mahsus mayhoşluk yoktur. Kan portakalı; kabuğu çok ince ve kırmızı renktedir. İçersi damar damsr kan rengindedir. Kıt'ası ufak ve may. bogtur. > Dilimli portakal; kabuğu ince ve dilime” dilimdir. Mayhoş, sulü ve ufaktır. 830 da; 6(600.000 portakal istihsal €* dilmişken 936 rekoltesi 10.160.000 dir. Mersinde dahile her şene portakal sev“ kolunmaktaysa da heniz kemiyet itiba” riyle müsait olmadığından dış ülkelere ihracat yapılamamıştır. Ithalât itibariyle Dörtyol portakallar rına faik olan Mersin portakalları her sene mütezayid bir surette terakki etti” ğinden kemiyeten de yakm bir atide Dörtyolu geride bırakmak istidadını göf” termektedir. . Mıntakamızda 2180 hektar arazide Bare! e mahsulü yetiştirmek imkân dahilindedir. Her sene 30-40 bin fidan dikilmekte olduğuna nazaran sekiz o8 #€no sonra yıllık istihsalâtm 150 milyon adede baliğ olaonğı kuvvetle tabmin © lanmaktadır. Vitamin nazariyesinden sonra uzviyet Üzerindeki güzel tesirleri anlaşılması 8. zörine istiklâki kat kat artan portaksi" da pamuk gibi her iklimde yetişmeyip kendine has şartları havi mıntakalarf istediğinder Ülkeleri dahilinde o vasıf” 1 ları cami iklim topraklarına pislik ole milletler bu sayede servet menhar bulk mak imkânma mazhar olurlar. Bunun ehemmiyetini takdir eğerek. memleketimizin geniş bir kısmını teş © kil eden mutedil iklimli çenub #ahilleri” mizde tekesslir ve taammümüne ciddiyet le çalışacak olursak ilerde başlıca na * renciyo müstaheilleri olan İtalya, İspan ya ve Pilistini geride bırakmakta hiç bi engel tasavvur olunamaz. Bilhassa por” takallarımızm keyfiyet hakımmdan İtal. ya vo İspanyol portakallarma olan falki” yeti bu rekabette bizim için mübim bİr avantaj teşkil eder. 200 Liraya acele satılık otomobil 28 model açık husus! Bulk markalı #P tı lâstiği vardır. Lâstikleri yenidir, kur | Tanılacak haldedir. Müracaat Galıtada Ziraat yanında Abalı han nufara 3-4. Bankas? of FİZ oz o a 4-8 # ZE