9 TEMMUZ — 1998 ; Tahitide iken Morca ismindeki bir Küçük adayı o kadar hararetle methet- mişlerdi ki grupi kadar güzel olan bu ad İçİn, üç saat, y © dekorları ğı görmek elkenli bir g Jar arasında sallanır Adaya çıktık, bir kılâvuz aldım. Biribir rinden farkeiz dere kenarlarını dolaş - mağa başladık. Küçük bir tepe inde, yıkılmış bir evin temeli olması Sok muhtemel bulunan taşların önünde dürdüm, Yerli kılavuzu t ke bana; . — Eta metayi! Meşan tupaho.. Yani (aman buradan kaçalım, bura- w tekin değ dedi. Burası hakikaten insana ür! ve- çları dev gibi ki otlar yılanlar i ile dalga olmuştum. r. Hortlaklar oturur.) tanıyordu, al uzaklaştık. bortlakların dolaştığ İRİ sordum. Anlattı: ni Kaled Sonra rehberime ki evin hikâye üz bir menfa afiedilince kalk Ka z ıkla yaptığı bir Sihayetin cezasını çe Wu ulu oturduğu Be evlenmek müsa Bene ahlâksızlığı y Belyedilmiş bir kadınla , Cemiyetin, günahlarının kef Ödemek için dünyanın bir ucun dığı bu erkekle, Parisin süç rinden gelen bu kadın birleşince gü #<l'bir yuva kurdular. Leontin adında » Artür adında bir oğulları “ldu. İşte bu sırada Kardek affedildiği VE yukarda da ordu, Menfada 1, devlet ken vetmiş, o da öylediğim gibi, Morca : Papit adasında iskele başında bir tü- ncü dükkünr açtı ve çalışmağa başla” > Kardek ailesi artık mesut sayıla di. Yalnız, yüreklerinde uzaklarda n hasreti olmasayd:|.. rasmda ayda bir sefer yapan vapur Pa İ pit adasına yanaştı. Geminin yolcuları e beraber, yanık tenkli, gık sakallı, şi yah gözlük! r adam çrktı.. Her hali “Ban zenginim,, diye haykıran dam. Bu adamın karaya ayak basar bas- maz ilk işi Leontin Kardekin dükkânı- nı sormak oldu,. Çantasını muayene €- den gümrük memuru: — Karşıki büyük binanm yanındaki küçük dükkân, dedi. Delikanlı dük; bir a- ia girdiği vakit İız- seyyahlara böcek ka- buklarından geri ek, kızı görünce sevinç- nlıklar Oo satmakla meşguldü ies —Wontin ! umadın mı? diye haykırdı... Eğer erkek bu sözleri saydı Le rdeşini tanımayacak. ti. Çünkü Artür çok değişmişti.. Kız: Ay sen misin Artür? dedi. İki kar sarıldılar, öpüştüler.. Ar- tür ablasına Amerikada çok olduğunu ar: ve; Artık sıkıntılı günler bitti, dedi a ihtiyarlar da son günle. geçirirler, nasıl onlar da İyi- ylememiş ol zengin Bundan s0 rini rah ya?, , — Allaha şüklir. .Sapsağlam.. Şimdi bilsen ne kadar sevinecekler! Hep seni düşünüyorL r fena ihti - Neyle geçiniyorlar?. Leontin onlara her ay para gönder- diğini söyledi. Sonra da; — Ben şimdi onlara senin geldiğini de yazarım, dedi. ben onlara bir sürpriz yapmak istiyorum. © SArtür ertesi gün BÜORİDAN ——— man mma. HABER — Akşam postası GZAM: * Sürpriz! sını görmek üzere bir yelkenliye bindi, Yola çıktı. Leontin hafta tatilinden ev- vel dükkân: yalnız bırakıp gidemezdi., Delikanlınm babasının oturduğu eve yaklaşırken karanlık basmıştı, Bambe- | lar arâsından parlıyan cansız bir ışığı görmemiş olsaydı evi bulmasına im- ktu.. Evi görünce Artür “hey seler yok mu?.., diye ba- fakat kuvetli bir ihti - yâr evden çıktı ve “ne var, ne istiyor- « dive sordu, Delika; 3 —— —ğ—ğ—ğ—ğ——————- -—— Jan Dorsen I Bin senelerin yükiyle çökmüş omuzla tını görünce çok acımış ve ihtiyarın boynuna atılmak istemişti. Fakat ya- pacağı sürprizin iyice tadını çıkartmak istiyordu. Kemdini tanıtmadı ve: — Beni bu akşam misafir eder misi- 2. dedi, İhtiyar: — Buyurun, ev bizim değil, sizindir, cevâbını verdi, vakla biz zengin değiliz. Evimizde pek rahatsız olacaksınız. A- ma ziyanı yok.. Bir gece dediğin nedir ki.. Geçer Artür, gider.. ilesinin sefaletini gördükçe senden mektup alma- | b BURİDAN şok müteessir oluyor ve içeriye gir crliz kadına“anne anneciğim, diye rdmamak için kendisini zor du. Bu iradeyi toplamak için or ben sizin oğlunuzum, artık korki tutu bir şey kalamadı, size çok para g dim.,, dediği zaman iki ihtiyarın | retini, sevincini | | iskemlede otur yığın batıralar dolaştığı için hiç gey söyleyemiyordu. İhtiyar kad çatlak sesi onu bu hayalden ayırdı — Yemek için ne istersiniz?. "1 yumurtamız ve biraz da balığımız * —Ziyanı yok..Benne bulursam yerim.. Hayatımda aç kaldığım, yet miyecek şeyleri yediğim bile çok © Hattâ bir defasında kudurduğu içi dürülen bir sığırın etini de yedi Kadın cevap vermedi. Bu ona mütemadiyen oğlunu Katırlatı; du. — Kaç yaşındasınız? — Yirmi beş. —Tamam oğlumun yaşı! Kadın yemeği hazırlamak için dip geliyor. Akk sevgili oğlunda ol ğu için ne yaptığını düşünmüyor Oğlu da bu delikanlının yaşındayı Fakat acaba şimdi Artür nerede idi Merak, ihtiyar kadının içini kem riyor, varlığını kötü duygular sarı 1€ İsyan etmek istiyordu. Allahın haksızlığı değil miydi?, Ne ye oğlu bu meçhul adamın yerinde | ğildizAh ne olurdu,bu saydı! Şimdi onu bir çocuk gibi se çek, ebek gibi şımartacaktı.. S ra kendileri de çektikleri sıkıntıla mükâfatını görmüş olacaklardı. Artür de oturduğu yerde düşü yordu. Annesi ile babasının. temiz mazisi yoktu.. Fakat eski kürek mw kümiyle eşi, çocukları doğduktan so: lekesiz bir hayat sürmüşlerdi. Ari bu zavalılarını önüne bir demet bar not attığı dakikada buruşuk yüzlerir alacağı manzarayı düşünerek İçin i gülüyordu. Artür cüzdanımı açtı. BK yığın gibi iluran pârâları & ladr, (Sonu yarın) adam oğlu —ş zl snuz.. - de Ş , yanı ma oturunuz, .Sizinle çok, çek uzun konuşacağız. — Mazur görünüz madam! Kraliçe nin karşısında ayakta durma ka bir şey yapamam, — Kraliçe mi? Burada, bu da keciiçe yok.. Size söylemediler rsi? Nel kulesinde bekliyen kadının sizi candan Sev m bir kadın olduğunu söylemediler Mİ?. (Delikanlının ellerini tutarak): Sani gördüğüm gündenberi seviyorum., Paka: Monfokan gününden sonta artık Mmüküssmete imkünm kalmadı. Bak Yüzüme. Tasavvur edebileceğin met - Tetler iç de, sana vücudunu veren be- ni bi bi i m Bibi bir kadın var mıdır?, M argarit, yavaş yavaş, fakat çok a- henkli bi, en söylüyordu. Bu terbi Yesizce sayılabilecek Fransa k sesle sözleri, İm raliçeşinin, önline #ndisini takdim etmesi tabi; sakin söylüyordu sanki gelene imiş gibi Margaritin kalbi çarpıyordu, Bu defa üsikaten aşkının esiriydi... Re Büridan, dedi, - Talihin herkesi ka bırakacak.. Sana önce aşkımı a <endimi veriyorum.. Senta da ikti. G2 servete kavuşacaksın.. Yarın >, ek mevkiinden düşecek olan Ma- Yinin yerini alacaksın!, , Ayağa kalı, i Se Yağa kalkarak, delikanlıya yaklaş m Kral, hiç bir şe r olamıyan bir ç atay, a ie Ci var- bir Penim gibi bir kadma, Fransa gibi memlekete malik olduktan sonra ele, Tube Yapamazsın. Btrafrma bakındım. Y yapmıya mukta. ocuktur, Büridan!.. m miüdebbir bir kola ih : leceğim bir adam Mr seni buldum. Şeytanın, “ Tü Saya dediği gibi ben de sana ; Finm altına bak: Şeref ve bü- diy Servet. Bunların bepsi senindir!,, Me dersin Büridan?. vdan cidden mağrur olmıya hakkı olduğu bu dakikada, takdire değer bir tevazu ile: — Haşmetpenah! Allaha nası) yalva- rılırsa, sana da öylece yalvarmıya gel- dim.. Bana merhamet ediniz demeye geliim! dedi, Margarit ; — Anlamıyorsun, galiba. - dedi» Sana biri, burada seni bekliyen bir kraliçe olduğunu söylemiş. Bunu 72- ten ben de yapacak ve maskemi çıka- H anıgıcaktım,. Görüyor- sun Ki seninle konuşan bir kraliçedir.. O kraliçeki sana her şeyi veriyor.. Ne istersen yapaca Bir hıçkırık sözüne devam etmesine mâni oldu Kollarını gayri ihtiyari uzattı, Bu reketi sırtındaki mantosunu düşür- dü. Ortaya son derece güzel, ahenkli, mukavemeti müşkül bir vücud çıktı. — Büridan, vereceğin “cevabı bekli- yorum, dedi, Büridan ayni tevazuyla: — Haşmetpenahilerinin sözlerine cevap vermek güçtür.. Buraya ben kra- Hçemi bulacağımı bilerek o geldim. » dedi ve diz çökerek; — Bana merhamet ediniz. Sizin bir sözünüz bana kaybettiğim saadeti ka- zandırır ve beni tekrar hayata cit kaşlarını çatarak homur- Margarit doğruldu. Gözlerinie bir hiddet dolaştı.. Çehresini garip bir sa- rılik kapladı, Boğuk bir sesle: — Sen © çocuğun idamını mu istiyor sun? « dedi. — Hayır haşmetpenaht!.. — Hayır mı? — Evet. Bunu yapamıyacağınızı Filip cevap vermedi. Titriya:du. Haidinden fazla açılan gözlerinde ga- rip bir şaşkınlık vardı. Büridan: — Söyle!» diye koşup içeriye girdi .. Saç darmadağın, yüzü şarap ve göz yaşları ile kirlenmiş bir halde içeriye girdi. — Beni dinleyiniz, Götye! Filip siz de dinleyi: Bu gece ben o meş'um kuleye gideceğim. Saat tam orda ora- da bulunacağım. Söylediğiniz söğüt ağacınm bir adım aşığından geçeteğim.. Yanıma silâh almuyacağım.. İkiniz de orada saklarımız ve beni geçtiğim sıra- da vururuz.. Yemin ederim ki Allah, meleklerinin ellerine birer kılıç vererek kulenin kapısı önüne koysa gene beni Nel kulesine girmekten menedmiye. cektir Bürilan kapı/a doğru ilerledi. İki kardeş onun: — Gel Lansölo! « diye uşağını ça ğırdığını ve: — Öteki ine girmek için bu inden çi” kalım., . dediğini işittiler, Bu sırada Filip, hıçkıra hıçkıra ağla- başladı. Koşarak Büridana yetiş. ti ve kollarını açarak delikanlıyı ku cazladı. — Affet beni. . diye inledi - Arâmız- da geçen sözleri unut. Şen benim kar- deşimsin.. Sen dünyada bulunmuyanla- rın intikamını alacak bir delikanlısı Büridan yarın Preoklerkde beni yanı Ga bulacaksın. Bu gece de Nel kule. sinde., Fakat seni kurtarmak, senin bi- zi kurtardığın gibi kurtarmak içi: Gotye göz yaşlarını sildi. Biribirleri- mi kucakladılar, Öpüştüler. Gotye bü- yük bir neş'e içinde gümüş bartdaklara şarap doldurmıya koştu. Üçüde bir masanın etrafına oturdular, Büridan: — Şimdi size, “dedi. - O göz ka- maştırıcı vahşi hayvandan farksız kra- liçenin yanına, hayatımı tehlikeye köya- vak niçin gitmek istediğimi anlatayım... —i8— SEVDALI DIŞi ASLAN Akşam olmuş, gecenin zifiri kara ğı Parisi tam mânasiyle kaplamıştı. ş e hiç bir aydınlık görülmüyor * du. Sen neh süslü iki akıyordu. söğüt ve kavak ağaçlariyie il arasında gürültüsüzce Büridan bu akşamı, cehennem mey- hanesinde geçirmişti. Cehennem mey» hanesi... Evet, meyhaneye, bu ismin verilmesine sebep, kalemden ziyade kı- ber seven kavgacı, gürültücü talebelerin burasını gürültüleriyle bir cehenneme Cehennem meyhanesi, kavga ve gü rültüsü eksik semtinin en meşhur bir meyhanesi &li. Büridanın akşamın: burada geçirmesi, Bazoş kralı ve Gölile birlikte bulunmasından ileri geliyordu. Işıkları söndürmek zamanı gelip ça- tnca, Büridan manidar bir işaretle ar. kadaşlarından ayrıldı. Lan İikte Sen nehri sahiline inerek köprü - nün tamiri için yığılı duran kalaslardan biri rine oturdu. Lansolö bir kaç dakika kadar ayak- ta durdu. Sonra eferiğisinin kendisini unuttuğu neticesine vararak yanı! yaklaştı ve; olmıyan (o Darülfünun imparatoru İle — Sözüme itimat edin » dedi. - Bu delice teşebbüsten vâzg: adamları dan hançerlenmesmeniz, Valuvanm . a- damları tarsfından öldürülmemeniz bir baht, bir mucizedir. — Şüphe yok... — İyi amma siz gene... Büridan, Lansölonun sözüni İreati: çiniz.. Marinyinin tarafım