8 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-8TEMMUZ — 1938 Hater'den Tarihe Eski Türk Çamasşırları Epey oluyor, Kurunda — yazdığım iki üç Makalede, yerli roman ve hikâyenin Cemiyet ilmi, milli âdet ve ananeler, kos tüm ve tuvaletler tarihi bakımından çok kıymetli vesikalar olduğunu — tesbit et. Meğe çalışmış, yazılarımın — içinde, ör- Nek olarak, “Lüleci Yekta efendi hikâye- 514 ile bugünkü romancılardan birinin E&erinden bazı parçalar nakletmiştim. Bugün, ayni mevzua bambaşka bir kö- $eden bakarak milli roman ve hikâyenin Vrîîkı kıymetini — canlandırmak istiyo. Bundan iki üç asır evvelki Türk ça- Maşırlarını, esvaplarını, bu çamaşır ve &vapların hangi kumaşlardan yapıldığı- Ni pek az kimse bilir sanırım. Bilenler de tarihçilerimizden kalem erbabından ziya- de, belkide bir satır yazı yazmaktan sıI- kılan meraklı, kendileri de antika olmuş Ş ön kişidir. 1290 da basılmış bir hikâyenin yaprak ıa_l'ml karıştırıyörum. Mevzuu on yedin. Ci milâdi asır vekayii arasından seçilmiş Olan bu hikâyenin bir yerinde, çok zen- Bin bir efendinin. gözdelerinden edip ve Zarif bir gence, bayram hediyesi olarak tertip edilmiş bir bohçadan bahsedilmek tedir. Bu beş satır, eski Türk çamaşır. ;îjrı ve tuvaleti bakımından çok kıymet. ldir: “Bir dikme atla.s içinde bir altın baş- Sarık, bir telli berdâr, bir çiçekli hind- kâr, bir çiçekli şal, bir elmas kabzalı bı. Çak, bir penbezar iç — donu, bir tosmalı Uckur, bir incili yağlık, telli işleme bir Yüz havlısı, bir elmasir saat, bir sır- Malı kese içinde üçyüz altın... Yahya efendinin arabacısı bir Veli ihmut vardır. Bayram münasebeti ile Veli Mahmuda da bir bohça çamaşır ha- Zirlanır. Ayak takımının giydiği çamaşır- “larr da bu bohçadan bahseden satırlarda uyoruz: “Bir gâver fes, dört değermi “Asdar iplik alacası entari, mavi boğası Yzlik, bir karacalar kuşağı, bir yelken 'bezi don, bir Amerikan gömlek.... Hikâyenin mevzuu her ne kadar on “Yedinci asra ait ise de, bu çamaşırların, Yazıldığı tarihe, yahut pek az — evveline Sit olacakları, bilhassa “Amerikan göm- lek,, kaydından da pek güzel tahmin e- debiliriz. Böyle de olsa en az bir asır ev- Velki Türk kostüm ve tuvaleti tarihi ba- ından ehemmiyetlidir. Eski Türk kostümleri ve tuvaletleri ba Imından diğer zengin bir kaynağı da Wanlarımız teşkil etmektedir ki “divan- da Türk kostüm ve tuvaletleri,, ne ka- dar şayanı dikkat bir çalışma sahasıdır. Reşat Ekrem KOÇU *&::âeıefde elbise hususunda — eski Blyinin kalmadı. Herkes istediği gibi Ücniz ©*k istiyor. Bu modeldeki elbise, Tz '::'""'l renginde bir pantalon kır- Kirmız, PZ ve plüjlarda giymek İçin Ve mavi damalr bir mantodan |MESELE HABEK -. Azşam posrası Tiyatroculuk Sıkı bir devlet kontrolü altına girmelidir. Bu iş hakiki me Bundan bir müddet evvel, bazı şahsi teşebbüslerle, “Türk tiyatro sanatkârlar birliği,, ismi altında bir cemiyet kurul. muştu. Şimdiye kadar tamamen başı boş, himayesiz ve yardımsız bir halde kalan ; tiyatrocuların, aralarında bir birlik yap- maları hiç şüphe yok ki memnun oluna- cak işlerdendi. Fakat aradan pek az va. kit geçince, birliğin haricinde kalan sa- natkârlardan çoğunun, birliği tanımak istemediklerini, birliğin bütün sanatkâr. ların umumi cemiyeti olabilmesi ve bü. tün tiyatrocuları içine alarak şümullü iş ler yapabilmesi için, Türkiyedeki tiyatro sanatkârlarının kısmıazamının iştirakile kurulacak başka bir teeşkküllün tanınabileceğini ileri sürdüler . Bazı gazetelerde de bu iş hakkında gün lerce süren münakaşalar yapıldı. Cemi- yeti kurmuş olanlar. — Bizim teşekkülümüz meşrudur ve ruznamelerimiz bütün sanatkârlara açık | tır diyorlar, Fakat diğer taraf kat'iyyen — ikna ol. muyordu. Nihayet, yeniden bir kongre yapılmasına karar verildi.Muhalif, muva fik her sanatkârın bu — kongreye gelip istediğini söylemesi,nizamnamenin yeni- den yapılışında fikirlerini anlatması ve itimat ettiği arkadaşlarını idare heyeti. ne getirmek üzere rey vermesi ilân edil- di. Ortalıkta koparılan fırtınalardan sonra koöngrenin çok kalabalık ve heyecanlı ola- cağı ümit ediliyordu. Fakat ilk kongrede ekseriyet bile bulunamadığından toplan. ı geri bırakıldı. İkinci kongrede etrafın da patırdı edilen hâdiselerden hiçbirisi hemen hemen görüşülmedi. Beklenen ta- ancak , m B e Te Ü Türk tiyalro sanatkârlar bisliği retsi Eltem Dinçer koöngrenin semtine bile uğramadı. Ve bu şerait altında toplanan koöngre yeni ida. re heyetini seçerek dağıldı. Dün birlikten aldığımız bir tezkerede şöyle yazılmaktadır. ; 26.6-938 tarihindeki birlik kongresinde ekseriyet olmadığından 3-7.938 tarihine talik edilen (birlik kongresi) dün Bey- oğlu halkevinde kıymetli sanatkâr (Muh lis Sabahaddin, Aziz Şadi, Şevki Şener, Zeki Alpan) ve daha bir çok alâkalılar huzürile yapılmıştır. Birlik nizamnamesi okunmuş birliğin gayesi anlatılmış ve hükümete verilmek üzere yeni bir ek nizamname hazırlan. miş ve (Türk tiyatro sanatkürlar birliği) tam bir salâhiyetle çalışmak üzere idare leket dertlerinden biridir. 1 — Birlik reisi: E. Dinçer 2 — G. Sekreter: F. Özlevent, 3 — Muhasip: M. Uyunsal, 4 — ÂAsli üye: İhsan 5 — Asli üye: Mehmet 6 — Yedek üye: Şayeste, 7 — Yedek üye: Zeki Alpan & — Yedek üye: Ş. Sener k Birlik dört ay gibi kısa bir zamanda “ artist, varyeteci, akuyucu ve sazende ola- rak yüz elliden fazla üye kaydetmiştir. Bunlardan Anadoluda — müşkülâta düş. tüğünü haber veren üyelere yardım edil. miş ve boşta kalıp birliğimize müracaat eden üyelere iş verilmiş ayni — zamanda hasta olduğu haberi verilenlere de bütün masraf birliğe ait olmak üzere tedavi et- tirilmişlerdir. Kısa bir zamanda pek bü. | vük yardımlarda bulunan (Türk tiyatro sanatkârları birliği) idare heyeli bugün cumhuriyet formalitesine uygun olarak teşekkül etmiş ve faaliyetine daha esaslı bir şekilde başlamıştır. Bu tezkere, bize bir çok iyi haberler ve riyor ama, ne yalan söyliyelim, asıl der. din kökünden halledildiği hakkında bir kanaat edinmiş bulunamıyoruz. Bugünkü cemiyet, belki birçok faydalı işler görecek ve en büyük bir hüsnü ni- yetle çalışacaktır. Fakat memleketin ih- tiyacı, artistler cemiyetin şimdi bu şera- it altında tamamen karşılamasına imkân yoktur. Bundan evvel de bu mevzu üze- rinde yazdığımız bir yazıda söylediğimiz gibi. bugüne kadar daima başı boş bırakılmış olan artistleri bir inzıbat al. tına almak, cemiyetin — ciddi bir devlet kontrolü ve devlet müzaheretini temin edebilmesile kabildir. Ve bu işte memle nınmış sanatkârlardan birçokları, meselâ işin temelini teşkil edeceği umulan Naşit ! heyeti seçilmiştir. ket için çok lüzumludur. HABER -— — j ” —— T İ Yoguslavyalı Üniversi- teliler Pariste konser verecek İLOŞ Kaploviç korosuna mensup 110 Yugoslavyalı ta- lebe, birkaç konser vermek üzere Parise gitmişler- dir. Miloş, Sırpların milli kahramanları sayılır, Kosova mey- dan muharebesinde sultan Muradı öldürmüş olan bu adamın hatırasını Sırplar birçok masallarla süslemişlerdir. Efsaneye göre, Miloş, tekin olmıyan dağlarda perilere Şşarkı söyliyen bir kahramandı. Ve onun ilâhi bir sesi vardı. O şarkıya baş- tayınca billür sesli peri kızları bile onu dinlemek için susar- lardı. 50 sene kadar evvel Sırb üniversitesi bir koro kurmaya karar verdiği vakit, bu milli efsaneye dayanarak, teşekküle onun ismini vermişti. Yugoslavyalı gençler tarafımdan Pariste verilecek konser lerin programlarında eski Sırp milli rapsodileri, komiteci şar- kıları , ve en yeni Sırp eserleri bulunmaktadır. * Çocukların uykusuna dalr ... )NDRA belediyesi çocukların uyku saatlerini tanzim et mek için neşrettiği bir tamimi bütün yatılı mekteplere göndermiştir. Bu tamime göre: Dört yaşından küçük çocuklar saat altı buçukta yatağa girecekler ve asgari 12 saat uyuyacaklardır. Yedi yaşından küçük çocuklar saat yedide yatağa gire- cekler ve asgari 11,5 saat uyuyacaklardır. On bir yaşından küçük çocuklar saat sekizde yatağa gi- recekler ve en az 11 saat uyuyacaklardır. On dört yaşından küçük çocuklar sekizle dokuz arasında yatağa girmek ve en az 10 saat uyumak mecburiyetindedir- ler. * Bünyanın eneski gazetesi kapandı 1500 senedenberi Çinde çıkmakta olanı dünyanın en eski gazetesi Peping Bao kapanmıştır. Bu gazete — milâttan 400 sene sonra, tabilerin, gazetecilerin ve tipografların piri sayı- labilecek Su Şung isminde bir Çinli tarafından kurulmuştur. Bu gazete kurulduğu tarihtenberi 1500 başmuharrir değiştir- miştir. Pekinin Japonlar tarafından işgali üzerine Japonlar dün yanın bu en eski gazetesini kapatmışlardı. Fakat bir müddet sonra tekrar intişarma izin verdiler. Yalnız, gazete eski ana. nelerine sadık kaldıfı ve Japonların arzu ettiği şekilde yazı vazmadığı için bu sefer kati olarak kapatılmıştır. Mayıs böceklerine karşı boğucu gaz LMANYANIN Şelzvig - Holştayn eyaleti mayısböcek- lerinin heumuna uğramıştır. Bu böcekler bir çekirge baskınından daha mühim zararlara sebeb olmuşlardır. Milyon- larca mayısböceği, uğradıkları sahada bütün — ekinleri mah- vetmişler, ve bu senenin hasadını adetâ tehlikeye koymuş- lardır. Mahalli hükümet, böceklere karşı boğucu gaz kullanmak mecburiyetinde kalmıştır. Halkın yardımiyle bu mücadele iyi netice vermiş, kısa bir zaman içinde 120 milyon mayısböceği öldürülmüştür. Öldürülenlerin yarısı dişi olduğuna göre bu çarpışmanın gelecek yıllar için faydalı olacağı tahmin edili- yor. “Bu suretle ziraat için zararlı böceklerin öldürülmesinde ilk defa olarak boğucu gaz kullanılmış oluyor. * Burada Pün muhare- belerinde ölen 4©,000 asker yatıyor ! TALYADA Bari vilâyetinde Kan civarında aylardan- beri yapılmakta olan araştırmalar sonunda tarihin en kanlı savaşlarından birine ait geniş bir mezarlık bulunmuştur. Bu mezarlık, Romalılarla Kartacalılar arasındaki Kan muha- rebesine aittir. Bu muharebede iki taraftan 80.000 adam ve 6000 beygir ölmüştür. Arkeologlar bugüne kadar bu korkunç orduların harb sa- | hasıma dair hiçbir vesika elde edememişlerdi. Bugün keşfe- dilen mezarlık aşağı yukarı 20.000 metre murabbar genişli- ğindedir. Bu sahada 40.000 mezar bulunduğu tahmin edili- yor. Bu keşif sayesinde tarihçiler, eski müverrihlerin an- lattıkları, fakat cereyan sahasr tesbit edilemiyen bu savaşın birçok karanlık noktalarını aydmlatmış olacaklardır. x Müzayik kaldırımlar, demir caddeler ARİS belediyesi, Paris yolları için yeni tecrübeler ya-| pıyor. Fransanm merkezinin bazı caddelerine bizim köprü üzerindeki sarı taşların çok küçük (30 santimetre mu- rabbarı) modelini, iki renkli olarak kullandı. Bunlar caddeye | güzel bir mozayik manzarası veriyorlar. Diğer bazı caddeleri de erimiş demir (font) ile döşedi. Bunlar tabil tecrübe ma- Ayda insan var mı? Yakında bunu anlamak kabil olacak Aya gitmek kabil olacak mı? Ayda catı lr mahlük var mı? Varsa acaba onlar da | bizim gibi “insan,,mı, yoksa — başka bir mahlük mu? Bu sualler gene ortaya çıktı. Fakat, bunun asıl sebebi, mevsimin meselesi ol- masıdır. Sıcaklar beyine dokunduğu i- çin âlimlerin bazı saçma şeylere kalktı- ğını zannetmeyin. Aya — seyahatin mev. sim meselesi olması başka sebebdendir. Yaz geceleri gökyüzüne baktığınız za- man binbir yıldız görürsünüz. Arada bir de, bir tanesi “akar,, bize doğru yaklaşır, yaklaşır; büyür, daha parlak bir şekil a- lır, sonra birdenbire kaybolur. Bu akan yıldızlara bakıp şairler gök- teki ilâhların dökülen altın saçlarını dü. şünürler, âşıklar niyet tutarlar veya bu sönen yıldızları kendi talilerine, sevgile- rine benzetirler.. Bu şairane manzaralara karanlık, ay. sız gecelerde rastgelinir. Fakat ay oldu- ğu zaman da dikkatimizi çeken bu yus- yuvarlak. çehredir. Onda kimimiz ayın on dördü gibi güzel bir genç kız görürüz, kimimiz ihtiyar bir dede, İşte, bugünlerde — daha doğrusu, bu gecelerde — âlimlerde — bu yıldızlarla ve ayla meşguller. Bü yıldızlı ve mehtaplı gecelerde gökyüzünde aşk — maceraları geçip geçmediğini, aydakilerin de bizim gibi “mehtap,, âlemleri yapıp yapmadık- larını tetkik ediyorlar. Çünkü, bu mevsimde yıldızlar bizim gözümüze çarpacak bir şekil alırlar: Yıl. dız yağmurları pek çoktur. Ay ise kendi- ni daima bulutlardan uzak tutmağa mu. vaffak olarak bize gülümser.. Fakat bu yaz, âlimler gökyüzüne daha ümitli olarak bakıyorlar, bilhassa Ameri- kan âlimleri. Çünkü — Amerikada ayı ve yıldızları daha iyi görmemize yarıyacak yeni bir teleskop yapılryor. Yakında bu- nunla tetkiklere başlanacak. Dünyanım en büyük teleskopu, şimdiye kadar Amerikada Mont Vilson rasatha. nesindeki teleskoptu. Amerikalılar buna “koca göz,, ismini veriyorlar. Nısıf kut- ru 25 metre kalınlığında bir adeseden ve o nisbette büyük diğer tesisattan mürek kep olan bu teleskopla gökyüzünde ye. ni dünyalar keşfedilmiştir. Fakat, bugün gene — Amerikada, Kali- forniyada Mont —Uolomar dağındaki rasathaneye konulacak olan teleskop bun dan daha büyüktür. “Amerikan yıldız. lara seyahat kurumu,, tarafından yaptı- rılan bu teleskopun gayesi, ayda insan olup olmadığını veya bir medeniyet ese- ri bulunup bulunmadığını tetkik etmek- tir. Bu yeni teleskop gökyüzündeki yıldız. ları, ayı vesaireyi şimdiye kadarki teles- koplarla görebildiğimizden sekiz — misli büyük gösterecektir. Bu — suretle, gaye bilhassa ay olduğuna göre, onu ve üze.- rindekileri şimdiye kadar görüldüğünden sekiz misli büyük görmek kabil olacaktır. Bugün, mevcut teleskoplarla aymım üze- rinde kutru 500 metre olan şeyler görüle. biliyor, daha küçüklerini görmek kabil olmuyor. Halbuki Mont Palomar teles- kopu ile aytn üzerindeki kutru 60 metre olan şeylere kadar görmek kabil olacak. tır. Yani, şimdiye kadar ancak ayın üze- rindeki dağlar, tepeler görülürken, bun- dan sonra, yeni teleskopla “insan,, ya- pısı şeyler de görülebilecektir. Bugün ayda en bariz olarak görülen bir yanar dağdır. Bizim dünyamızdaki Mon Blân büyüklüğünde olan bu dağın geniş bir krateri vardır. Bundan başka, daha birçok yanar dağlar da farkedilmek tedir. Fakat bunların sönmüş mü, yoksa faaliyet halinde mi olduklarını görmek mümkün değildir. Yeni teleskopla bun. larr da görmek mümkün olacaktır. Ayda bize benziyen bazı mahlükat bu- lunduğu anlaşılırsa, şüphesiz ki, oraya gitmek için biz insanlar daha büyük bir heves duyacağız. Çünkü, artık gideceği. miz yer bir dağ başı değil, bir komşu e- vidir.. Fakat, yapacağımız seyahat pek kısa bir şey değildir. Çünkü gökyüzünde ba- hiyetinde... Tecrübelerin neticesine göre Paris kaldırımları- nm nelerden yapılacağı tayin edilecek. : zan elimizle tutacağımız kadar yakın gör- - Bap- Devamı 11 incide

Bu sayıdan diğer sayfalar: