8 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

8 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ntRasimuuUs dö ARE Evi ; Istanbul Ankara caddesi Dai teme; banal lâ, Ter üren! btenbel MABER leritelelonu:.23872 Şi ve 24370 — ABONE,SŞARTLARI > hn Bere Suriye niçın mütereddit? Yazan: Nizamettin Nazit Şanidan gelen ilk haberlere ina- malım mr? Suriye gazeteci memleketimize her gelişinde kendini bize bir parça daha sevdirmiş olan Başvekil | Cemil Mardama sormuşlar: — Türkiye ile Fransa arasındaki ân- Jaşmaya Şam hükümeti de muvafakat etti mi?, Ankara mahafili nde devlet adamlığı vasfı hakkında çok güzel intibalar ha- Bil ettiği günleri hatırladığımız sâyın başvekil ibu suale,tek kelime ile kat'i bir cevap vermişler: — Hayır... Acaba komşumuz Suriyenin en res- mi ağzından çıkan bu cevap neyi ifade edebilir? Fransanın mandası altında bulunan Suriyeyi, Paris ve Antakyada- ki Türk - Fransız konuşmalarmın ce- reyanından hiç bir surette haberdar et- memiş bulunmasına mı? Yoksa general Holzingerin orgeneral (*) Gün ve Davazın Bone ile girişip neticelen- dirdikleri müzakerelerin prensiplerine, Suriyenin ilelebed muhalif ve aleyh- tar kalmak arzusunda olduğuna mı?, Asırlar ve asırlarca Yakın Şarkın bü- yük kültür, siyasa ve ekonomi merkez- liğini yapmış olan Şamda, samajeste Muaviyenin ve Ümeyye oğullarından siyasal zekâyı bir an'ane halinde teva- rüs etmiş olacağını tahmin ettiğimiz yeni Suriye başşehrinde böyle bir ha- tada uzun müddet israr etmemek di- rayeti gösterileceğinden emin olduğu- muzu söylersek dirayetsizlikle itham edilebilir miyiz?. miyoru... Komşumuz Suriye, gerek kendi milli menfaatleri hesabına, gerek bizim a- rap âlemine gösterip samim! ve dürüst mukabelesini gördüğümüz ve kıymet imiz dostluğumuz hesabına böy- le bir hataya saplarmak da bulunmıyacaktır, Şam gazetecilerine Başvekil (o Cemil Mardamın bildirdi memnuniyetsizli- gi Suriye mümessili $. A. Emir Adil Aslanın, Ankara gazetecilerine, neş'e- mizi arttıracak, neş'emize cenup kom- yumüzün da iştirak ettiğini bize müj- deleyecek bir cevap verememesi takip etmiş bulunuyor, Emir Adil Aslan, sadece; “— Türkiye ile Fransa arasında dai- mi bir dostluk teessüs etmesini arzu e- derim.,, Demekle iktifa etmiştir. Muhterem Suriye mümessilinin bu fırsattan istifa- de cderek, Suriyenin Türk dostluğuna verdiği chenimiyeti tekrar etmemiş bu- Tanmasını neye bâmletmeli? “Hükü- metinden henüz bir telgraf almamış, olmasma mı?, “Suriye gazetelerini he- nüz görmemiş, bulunmasına mr? Ha- yır.. Bu mülâkattaki lâkonik cevaplar, sadece, bir diplomatın, bir siyasi mü - messilin ihtiyatlı hareket etmek arzu- suna hamlddilebilir. Bir siyasi memu- run memleketini yakından ilgilendirdi- ğini saklamadığı bir meselenin seyri es nasında şeflerinden saat başına direktif almaması ve memleketi efkârr umumi. yesinin dalgalanışlarından günü günü- ne haberdar olmaması mümkün müdür? De Devamı 4 üncüde Nizamettin NAZİF (9) Şehrimizdeki Fransız memurla « riyle gazetecilerinden, murthhas orge- heralimizin adının “Gündüz, olduğunu “Gulduz,, şeklinde yanlış olarak neşre- dilmemesini Paris matbuatma bildir. melerini rica ederim. Zira, artık canım sıkılıyor, sinirleniyoryum, mukabelei bilmisle kalkışıp resmi Feansız şshsi- yetlerinin adlarını yanlış yazmağa baş- ıyacağım, —N.N. insafsızlığın. Filistinde çarpışmalar gene lenmiştir. Bu defa yahudileri galeyana getiren hâdise, kendilerinin mukâddes bir şahsiyet saydıkları 18 yaşındaki bir şidder gencin idâm edilmesi: Salamon ben Yasef ismindeki bu yas hudi gencini, ırktaşları bir kurtarıcı e larak tanımakta idiler, Çünkü, bir efsa» ne, onun Tevratta bahsedilen Mesihten biri olduğuna inandırıyordu. neye göre Yahudileri esaretten iki Mesih gelecektir. Bunlardan biri Süleyman bin Yusuf (yani, bugünkü yahudi dilinde Salomon ben Yasef) ismini taşıyacaktır, Bu me- sih ırktaşlarını kurtarmıya muvaffak o- lamadan bir düşman tarafımdan öldürü- İecektir. Bugün İngilizler tarafından mahküm edilerek idam clunan bu Salomon ben Yasef, sakın Tevratta bahsedilen ilk Mesih olmasın?, Yahudiler bunu muhakkak görtiyor- lar. O zamana kadar ismine dikkat edil memiş olan bu genç, yabancılar tarafın. dan idam edilince mukaddes bir şahsi - yet sayılmıya başlanmıştır. Çünkü, is minin ve akibetinin efsanede bahsedilen kahramana aynen uyması önün yahu- di milletinin on asırdanberi beklediği Mesihlerden biri olduğuna şüphe bırak- mamaktadır. Salomon ben Yasef, bir cinayeti yü zünden idama mahküm edilince, bütün yahudi rüesasr genci kurtarmak için İn- giliz hükümetine müracaat etmişler, hattâ Avrupanm bir çok yerlerindeki yahudi cemaatleri bile bu bususta te- şebbüslerde bulunmuşlardır. Fakat, Salomonun kurtarılması müm kün clamamış, yahudi idam edilmiştir. ine, yahudiler, muharebe. yi âdeta dinen caiz görerek, mesihleri ni öldüren “düşmana,, ateş açmışlardır. Bugün Filistinde çarpışma yalnız dağlarda çetelerle ve askerle değil, şe- hirlerde balk ile olmaktadır. Bilhassa, Filistinin yahudi merkeri olan Tel Avi» şehrinde balk geçen gün büyük bir nü- mayiş yapmış, bu esnada polisle kanl bir çarpışma vuku bulmuştur. Bu nü- maâyişe yahudi kadınları da iştirak et miş ve polis onlara karşı bile silâh çek- miye mecbur olmuştur. Bünunla beraber, yahudilerin, mu- kaddeş kitaplarmda bahsedilen ilk me- sihlerini öldürdüğüne göre, şimdi gene ayni efsane mucibince, kendilerini asıl kurtaracak olan ikinci mesih! bekleme» leri ica petmekte; (Filistin hâdiselerine dair son ge len telgraf haberleri iç sayfalarımızda- dır.) Bunun üzi Polonyada Nasyonal sosyalistlerin faaliyeti ve bir istizah Varşova, 7 (A. A.) — Mebus Dovnar, Polonyada Alman nasyonal sosyalist te- şekküllerinin faaliyeti hakkında hükü- metten istizahta bulunmuştur. Mebus, dahiliye nazırından, şiddetli bir props- ganda yapan baz: gizli nasyonal sosya, küllerin feshedilmesini taleb Polonya ordusundan kaçan Po- baas: bazi Almanların dürüst ol- mıyan hareketlerini tebarüz ettirere enerjik tedbirler alnmaşmı istemiştir. Polonya kanını esasizi mucibince, bir istizahla karşılaşın hükümet, şifahen cevab vermeye mecbur doğildir. Tahri. ren cevab vermek için de 45 gün müh- Teti vardır. HABER — Akanm oostast Filistin çarpışmalarinda İİ neymiş 2 Yahudi kadınlarla polis silah silaha! idam adilen yahudi genci, meğer yahudi milletinin on asırdanbarl! Mesihten biri imiş. Tel Avle'deki çarpışmada polisle Bir foteograTçının soğuk kanlılığı râ $On derece sinirlenen bir adamdır. Kendisi otomobili ile fazla hızlı git - mekten ve & gezmekten suçlu olarak mahkemeye verildiği za- ç olarak 3 TEMMUZ — 1468 beklediği Iki kadılar kövşi karşıya... Tehlike atlatan üçük yıldız i 11 yaşmdaki küşük Gilm artisi Vitor büyük bir kaza stlatmıştır. Geçen gün Holivudda çocuklar top. lanmış, hava fişekleri, çatpat atarak eğ | leniyorlarmış... Bu arada bir çatrat kü-| çük kizm avucunda patlıyor -ve kıvılcım. İar yüzüne, İ Bereket versin, çocuk ça! davranı. | yor, ateşleri elinden atıyor. Bu suretle, başka tarafıma bir şey olmuyor, yalnız el leri yanarak kurtuluyor. Resimde Cen Viters annesiyle bera- bor görülmektedir. Cen | özilne sıçrıyor. İ itfaiye talimlerindeki facıa Coimbre, (Portekizde) 8 (AA) — Geçen Çarşamba günü itfaiye nümayiş. leri esnasında yaralananlardan üç kişi daha ölmüş ve bu suretle ölenlerin adedi on biri bulmuştur. man bir gazeteci kendisini kapıda bek- Jcmiş ve resmini almak için hazırlan - yağar. Yakat, Mak Niyu, öfkelenerek, ken - disinin fotoğrafını almağa hazirlanan bu gazeteciye, tabancasını çekerek ateş etmiştir, Fakat gazeteci soğuk kanlılığını kay- betmemiş, adamın ateş cd alınıştır. Kurşunlar kendisine isabet et- ve bir duvara saplanmıştır. Ga- ora da duvarın yanına giderek | en resmini resmini çektirmiştir. Mak Niyu da “a- dam öldürmeye teşebbüs, suçu ile tek- rar mahkemeye verilmiştir. Şabelı yayelelai KURUN Çemberlaynin şapkası He Kamçayı yazıyor: “Çemberlayn'in Musolini ile anlaşarak Akdenizde bir muvazene bulmak için pek çalıştığı malündur; İngilterede bir, kimseler bu siyaseti şiddetle tenkit — Zavallı adam) Masolini kendisini al, datıyor da farkında değil, demektedir. İngiliz Başvekili bir kaç gün evvel bir ziyafet esnasında söylediği bir nulukia muhaliflerinin bü türlü tenkitlerine: — Eğer bir gün ben Musoliniye alda- nacak olursam şapkamı yerim.,, Diye cevap vermiştir. İngilizcede “Şapkamı yerim,, demek, “Ben kar ndimi astırırım,, yerine kullanılır bir tâbirdir; bu suretle Çember, loyn Musolini tarafından bir gün aldabi, dığı sabit olursa asilmağa razı olacağını ilân etmiş oluyor. Fakat bize kalırsa muhterem İngiliz Başvekili dikkat edip hiç aldanmamağı bakmalıdır. Zira İngiliz imparatorluğu gibi böyük bir devlefte bir hükümet rel, sinin aldanması milyonlarca insanın asıl, ması demektir, Bu kadar milyonların ara, sında — hükümet relsi olsa dahi — bir adamın fazla*veya noksan asılmış olmasi netice üzerine müessir değildir. TAN Dükkânlar kaçta açılır ? M ZEKERİYA Sertel yaziyor; Bizde her şey kanunla halledilir. Hal, kın içtimai terbiyesi, hükümetin eli do, kunmadıkça kendi işlerini kendi kendine halletmesine kâfi gelmiyor. Her işte hü, kümetin müdahalesine ibtiyaç hissedilişi bundandır, Başka memleketlerde teamülün hallet, tiği işleri bizde kanun halleder, Şim, kadar hayatımızı tanzim eden leamüller şarka mahsus itiyallardan doğmuştu. Şim di garplılaşıyoruz. Hayatımız, yaşayışımız, eğlencelerimiz değişiyor. Fakat hayatımı, zı tanzim eden teamülleri - değiştirmeğe cesaret edemiyoruz. Tesmüller şarklı kal, dıkça hayatımızda da aksaksıklar görülü, yor, Dükkinların akşamları musyyen saatte kapanması kararı, içiimsi hayatımızdaki değişikliğin bir neticesidir. Fakat bu ne, ticenin tahakkuku ancak kanunun müda, halesile mümkün olabilmiştir. Fakat ek, şamları dükkânlarını muayyen saate ka- pamağa alışan halk, iş yerlerini sabahla, rı açma İşini kendi kendine tanzim ede, memiştir. Orada hâlâ şark teamülleri bâ- kimdir. Dükkünlar kaçta Kapanır, biliyoruz. Fa kat kaçta açılır bilmiyoruz. Anlaşıtıyor ki, bunun da halli için hü, kümelin müdahalesine ihtiyaç vardır. Pil hukika iş hayatımın tanzimi icin iş yerle- rinin sabahları açılma saati de bir nizam allına alınmak gerektir. Halkın geceden istifade edebilmesi ancak bununla müm, kündür. CUMHURİYET Karanlık içinde kütüphane M TURHAN yarıyor: “Nuruosmaniye kitaphanesi yakın za “ manlara kadar Efkafın emri altında olup kitapları muhafaza ettiren, ışık masrafını gören o müesseseydi. Sonra mevzuun mü" nasebeli dolayısile kilaphsnenin idaresini Maarif Vekâleti eline aldı ve masrafı gör” mek vazifesi de tabintiyle ona geçti. LAKİN Vekâlet, bu güzel ve zengin. kitapbaney# el korken yalnız memurların ücretini dü- nüş ve bülçesine o masrafı kaydede” rek ışık meselesinde , nasılsa » tegafü) © miştir, Efkaf dairesi ise kendisiyle slükü” sı kesilen kitaphanenin ışığını temin ele meyi boş bir külfet saydığından bütçesin” de bu İşe tahsis olanın masrafı silirermi$ tir. Bu durumdan çıkan neticeyi söyleme ğe lüzum yoktur, değil mi?.. Maarif, ışıği lözum görmeyince ve Evkaf karşılığın” kaldırınca kitaphanede sarfolunan elekt"! ğin bedelini ödeyecek yer kalamıyacağı". dan sabık şirket » haklı olarak kesiyor, kitaphane karanlık içinde kale yor. Bizim bildiğimize göre nur, her hani bir sebeple olursa olsun, kesilmez, çoğ” tlır. Şu halde Maarifin veya Evkafın İf lenilen halayı hemen düzelterek kesile$ nuru - kabilse faiziyle, yani biraz daba Halbimak suretile , geri vermesini dileri” ül iki dafrenin masrafla tasarruf bU le bir kilaphaneyi asılsız bıraknısl” rı, günde oraya açılan yirmi atuz dir” Am umduğunu bulamıyarak geri dönü“ sine sebep oluyor ki günâhtır!, şü cereyan!

Bu sayıdan diğer sayfalar: