25 HAZİRAN — 1984 Haber'den Tarihe 2 nci Abdülna- midin ilk zamanlarına ait gravürler 'Tabiat Üzerinde yapılmış resimlerin tarih vesikası olarak büyük bir kıy. meti vardır. Benimse bu çeşit gravür- lere, oforlara büyük bir hayranlığım vardır. Üniversite kütüphanesinin al- büm kolleksiyonu İçinde 8712/4 nu- maralı albüm geçen gün güzlerimin ö. nüne yakm geçmişin canlı bir panora. raası halinde seriliverdi. Günlük gazetelerin tarihi tefrikala- ri arasnda ikinci Abdülhamid devri muhtelif imzalar tarafından pek çok nakledilmiştir. Fakat hiçbir muharrir, hiçbir gazete, bu mevzuları, o zaman. dan kalma ve bir sanatkârın imzasını taşıyan resimlerle canlandırmak zah- metine katlanmamıştır. Yukarda numarasını kaydettiğim albilm, 1923 . 1924 Sırb ve Rus muha, rebeleri sırasmda çıkan almanca, İn- gilizce ve fransızca resimli mecmua - lardan kesilmiş resimlerle vücuda ge- tirilm!ş, güzel bir cilt içinde ikinci Abdülhamide verilmiştir. Bu albilm tanzim edilirken ilmi bir usul gözetilmemiş, çok büyük bir nok. san olarak, mecmunların isimleri ke, silip atılmış, ve ayrıca sayfaların bir kenarma da iğaret edilmemiştir. Re- Bimlere gelince, bütün Avrupayı al&- kadar edan bu şark harbinde, harb sahnesine gönderilen ve bu günün fo- toğrafçılarının yerini tutan gayet kuv.. vetli gazete muhabiri ressamların elin. den çıkmıştır. Ben, buraya, faydalı bir işaret yap- tığıma inanarak bâzr resimlerin mev- zularmı kaydediyorum: İkinci Abdüliamidin Eyübde kılıç alayı — Sırbistanda başıbozük asker- leri — İstanbu'de ikinci Abdülhami, din ciilüs şenlikleri —'Selânikte bir Omur ahzınsker şubesinde orduya gönüllü kaydı — 1208:4204 de Os- manlı ricali — 1293 de Edirnede başı- bozuk askerlerinin kışlası — Abdul - hamidin saltanat kayığı ile Eyübe git. mesi — İstanbulda ulema ile medrese talebelerinin camilerde toplanmaları - Bir cuma selâmliğında at üzerinde Abdülhamid — Ingiltere elçisi Hanri Biyolun huzura kabulü — Belgrudda bir Türk kahvesinin içi — Belgradda ©6ki Türk mahallesi — İstanbulda bir Sünnet alayr (bu harikulâde güzel bir vesikadır) — Osmanlı karargâhında koyun sürüleri, iaşe meselesi — 'Tuna “oz a mer gösteren iyede topçular — Gönüllü top. lanması, eski kahveler, ği Reşad Ekrem KOÇU Tıbbi konferâns ,, Budapeşte Üniversitesi © profesörlerin. en Prof, Heinss 27-6.038 pazartesi günü saat 8,30 da Türk tıb cemiyeti merkezinde Ot çocuğu midesinin fizyoloji ve patolojisi hakkında vereceği konferansa Atının ve bütüm meslektaşların — gelmeleri rica edil mektedir. Kongre Davutpaşa Gençler Birliği Umumi Bekreterliğinden: 347.138 Pazar günü Saat (10) da birtik merkezimizde senelik kongremiz Yapılacağından ilişik üyelerin gelme. leri, ve gelmiyenlerin yazı ile salâhi - Yet vermeleri ehemmiyetle rica olu. nur, Tiyatro sanatkârlar birliği kongresi Birliğimiz sayesinde daha esaslı bir sa, tetla çalışmak ve alâkadarlara varlığını Yaymak maksadiyle 26.8,938 pazar günü sâat (15) te Beyoğlu o halkevinde temsil salonunda umumi bir toplantı yapacaktır. Birliğimizle alükadarların teşrifleri, Iyi bir tesviyeci İş arıyor Elinde çalıştığı muhtelif resmi ve gayri Tesmi müesseselerin hüsnühal ve iyi işci Olduğuna dâir vesikaları bulunan iyi bir dir. Ahadoluya da gidebilir. tas Kılıcali pasata Sinanpaşa Meseii sokak 84 nurnarudr Cevat Tümer adresine |” 4 resen müraraalları, EK eee, MESELE Turizme ehemmiyet! A ŞA A AŞ HABER — Aksam oostasr verirken... Evvelâ memleketteki otelleri kafi bir ıslahata İktisat O Veki- letinde bir turizm bürosu (kuruldu. Bu büronun buşı- na, bir müddet evvel Basın Genel direktörlüğün - den çekilmiş olan doktor Vedat Tör getirildi, Iktisat o Vekili Şakir Kesebir, ye ni büronun kuru- Juşunu . valilere tamim (ederken bir “İlk üç yıllık turizm plânı, ha- zırlanacağını ve plânın azami dere code isabetli bir tarzda (o bazırla- nabilmesi için de “Bütün alâkadar makam, milesse- k se ve şahsiyetlerin mütalea ve bilgile- rinden istifadeyi çok lüzumlu telâk- ki ettiğini,, bildiriyor. 18-6-1938 tarihini taşıyan bu tami- min bir sureti ile Vedat Tör imzasını taşıyan ve gazetecilere hitap eden bir “'Musahabe 7 tamim,, £, otelciliği muh telif bakımlardan umumi bir inceleme mevzuu olarak sunan bir “ek,,i, bir banyo ve yalak istatistiğini ve otek ciliğe ait bir emirnameyi ihtiva eden büyücek bir zar? ta bana gönderilmiş öldüğü için, turizm behsinde İktisat Vekâletinin ve yeni büro şefinin, müş- tereken, benim mütalea ve “bilgi,, le- rimede kıymet vermek nezaketini gösterdikleri anlaşılıyor. Doktor Vedat 'Tür arkadaşımdır. Üzerine uldığı işi kendi haysiyeti ha- line koyar. Onun başarabileceğine İ- nanmadığı bir vazifeyi kabul etmesi- ne İmkân tasavvur edilemez. Sinirli sinirli ve hümma içinde yanarak ça” Tışır, Verebileceğinin en üstününü ver mek için enerjisini ve bilgilerini azs- mİ surette istismar eder, Binaenaleyh bu arkadaşın bizi, en kestirme yollar dan güzel neticelere yaklaştırmağı çalışacağımı şimdiden tahmin etmek hata olmaz. R Np Turizm mevzuu etrafından en çok yazı yazmış olanlardan biri de benim sanırım, “Müze - şehir, ve "Müze - ricmleket,, hakkındaki düşüncelerimi, bilhassa son Üç buçuk yıl içinde, muh- telif menşürlardan geçirerek tekrar tekrar neşir ve tahlil etmiş olduğu- mu hatırlıyorum. İç turizm bakımm- dan da âz konuşmuş bulunmuyorum. ecdadı ELGRAD'da hayatini Sloven ailelerinin göceresini tesbit etmeye vakfeden bir Sloven âlimi, elde etti- ği yeni vesikalara göre, Mareşal Sang . Kay . Şek'in Slo- ven ırkından olduğunu iddia etmektedir. Bu âlime göre Siovanyada, Şek hecesiyle biten bir çok soy adları var. dır. Bu ölimin Savinjada, Nazaret şehri evrak mahzeninde Sergi . Kay - Şek'in tâbi tutmak icap eder. Bu ciheti hem ekonomi, hem kültü- rel bakımlardan bir hayli işlemişiz. Turizm işinin nokta ve mevki mesele- si halinde mutalea edilmemesini, mın taka halinde mütales edilmesini doğ- ru bulanlardan olduğum da malâm- dur, saniyorum, Garbi Anadolu ve Marmara turistik mmtakalarma her fırsatta temas etmek ve hele çu İstan bul şehrinin imarmı istemek ise eski bir kalem itiyadımız halini almıştır. Av yerleri, ormanlar, lokantalar, ©- teller, Tehbörler, nakil 'vasıtiları, Üc- retler yollar, propabanda vesaire gibi inevzuları da ihmal etmiş olduğum iddia edilemez. Binaenaleyh turizm Iş! etrafımda benim, söyliyebileceğim yeni hiç bir şey yoktur, diyemesem bile eski söylediklerimi bana bir de- fa daha tekrerlatmaymız, diyemez miyim? Abdesthanelere, banyolara dair o©- lanlarına varmeaya kadar turizmi a- lâkadar eden fikirlerimi bep söyle- dim. Belki bu son mevzuu bir daha ele âlmağa ve ortaya attığım bir fik- rin ehemmiyetle not edilmiş bulunma sından mütevellit sevincimi kayda lüzum görebilirim, İktisat Vekili Kesebir'in gazeteci- lere hitap eden tamiminde şu satırla- ra rastlanıyor: “Memleketimizin o ihtiyaçlarından mülhem olarak hazırlamak istediği- miz otel, han, pansiyon kanununun İhtiva etmesi lâzüngelen esaslar ve prensipler hakkındaki düşüncelerini. zi alâka ve minnetle karşılıyacağız Memleketimizde: otel, han, pansiyon davasile hemahenk olarak ele almma- yeni otelimiz sı İcab eden işler- den birde aptesa. ne davasıdır. Bu itibarla ©- tel, lokanla, gazi, , Bo, kahve, sinema gibi umumi yer - lerdeki, yatacak müşteri kabul e - den hanlarla büro , ve ticarethane O- Jarak kullanılan hanlarm abdest , hanelerin heran , temizliğini temin Belki garip ge- lecek ama, bunun için benim ilk tay. siye edeceğim gey, şu olacaktır; Memleketin her tarafındaki zabıtai belediye memurlarına abdestane ve banyo denilen teşkilâtm ne olduğunu gösterip anlatmak. Bir insan bir şeyi görmeden ânla- mıyor. Bir Petürgeliye, bir Siirtliye: — Cadde... Dediğiniz zaman onun hayalinde canlanan mefhum Petürge veya Si- Irt'de hikümet konağı önünden geçen yoldur. Onun Ankatadaki yeni “bul- varları, Beyoğlu caddesini, Taksim - Şişli yolunu anlamasına imkân yok- tur, Abdestane de böyle, Banyoya gelince... Arkadaşımız Ve dat Tör bize gönderdiği istatistik ra- kamlarına inanıyor mu? Faraza 20 otel yatağı bulunduğun- dan bahsettiği Denizli'nin üç otelin- den yalnız birinde, söylendiği gibi tek banyo vardır. Vardır ama bu banyo ile yıkanmak kabil midir? Ne gezer. Geçen yıl bu banyoya gir- diğime gireceğime pişman olduğumu hatırlarım. Şöyle bir sabunlanayım, dedim, armacak damla su bulama- dım. Otel bahsinde gayet kökten hare- ket lâzrm, Üç beşi müstesma geriye kalan bütün otelleri setedip sulama, silâhlanma, endustrileşme program ve plânları gibi birde otellendirme program? yapmaktan ve bu programı kimsenin göz yaşına bakmaksızın tat- bik etmekten başka çıkar yol yoktur, Ensari BÜLENT Model olan güzellik kraliçesi RANSIZ posta ve telgral ve telelon nezareti yeni bir posta pulu tabettirmiştir. Pulun üzerinde elinde bir şârap kâdehi tutan çok güzel bir şampanyalı kiz tesmi var. dır, Bu resim bir ressamın hayalinden doğma değildir. Brük sel sergisindeki güzellik müsabakasında birinci gelen Fran- #anın Şampanya eyaleti güzeli Tani Porjan bu puldâki tesmi bulduğu vesikalara göre Fransuva ve Mari Şek ieminde bir karı kocanın bir oğlu doğar, büyür. Bu delikanlı 1610 terihinde Fransisken papası olur. Daha sonra İgnas iş- mini alarak Cizvit tarikatma girer. İşnas Şek 1820 senesinde misyoner olarak Çine gider. Çinde ilk seneler! sakin bir hayat geçirir. Sonra Çin za. Konfüçiyüs dini, tesviyeci çok müsait şeraltle iş aromakta. | ni kabul eder, Çinde parlar. Hattâ Çin imparatorunüun bâş- İsteklilerin | müşaviri olur, Sloven âlim, Çine kadar giderek aramalarına orada des degânından birisinin kızına âşık olur, vam etmeye karar vermiştir. Hn ika ink şi A isi yapan ressama modellik etmiştir. * Kadınsız köy ADINSIZ memleket denince hatırımıza tabii Aynaroz gelir, Fakat meğerse İngilterede kadınsız bir köy var- mış. İrlandanın şimali garbisinde birçok fakir köyler vardır. Bürüda yaşıyan genç kızlar iş bulmak maksâdile büyük şe. hirlere giderler, Ve bu suretle bu köyler kadımsız o kalmağa başlar. Bunlardan biri olan Kulbuya köyünde sön evlenme tam 35 sene evvel olmuş ve o gündenberi tek bir evlenme kaydedilmemiştir. Otuz beş sene evvel evlenen (köyün son kadını kız çocuk doğurmadan göçenlerde ölmüş ve bu suretle | “ öcüşler : “Tatil günlerin. de ateşini söndüremiyen gençlik,, Yazan: Dr. R. ADASAL ON asır terakkilerinin kâh ce- hennemlere, kâb açık timarha- merele döndürdüğü büyük şehirlerde bütün gün metörlerin kokularını tenef- fös etmek, kulak zarlarımızı binbir gü, rültü ile patlatmak gibi kafa yıpratıcı vaziyetler karşısında zaman zaman ta- biata dönmek arzusn bir ibtiyaç, hattâ bir itiyat hükmünü aldı. Bütün insanlar için tatil mecburiyeti gibi insani bir nazariye, mektep Go- cuklarımıza mühim bir ders olarak yük- lettiğimiz açık kır kamplarında en ge“ niş tatbikatını bulmıya başlamıştır. Fa. kat ne çare ki bunun dışında kalan ge niş halk tabakaları, baştan başa bir gençlik bize büyük bir cömertlikle si- nesindeki sayısız güzellikleri uzatan tabiattan lâyıkiyle istifade ddememek- tedir, Hele İstanbul gibi başlı başına bir Alem, bir yer yüzü cenneti olan bir şe“ hirde pazar günleri bile dumanlar köşe kahvelerinin mutemadiyen dolup bo. şalmasına zukabil deniz kıyılarının, Çamlıca tepelerinin insan yüzüne has“ ret çektikleri muhakkaktır, On beş gün önce, sinir geren ve he“ yecan öldüren bir futbol maçını sey« rettiğime pişman olduktan sonra seyas hat meraklısı bir dostumun otomobi. Tinden İstiade cderek Taksimden Yedi kuleye, Yedikuleden (o Kireçburnuna kadar süren uzunca biç şehir gezintisi yapmış ve muhtelif kademelerdeki in « san topluluklarının tatil günlerini na- &il geçirdiklerine dair umumi bir fikic eğinebilmiştim. Muhakkak ki şehrin €n büyük kısmı, ağır ve boğucu bir ha- va altında uyuklayıp duruyordu; Ak. saray, Beyazrt, Sirkeci gibi semtlerin bütün kahveleri ağızlarma kadar dolu ve buram buram terliyen yağli vücut kokuları ve zar takırdıları içindeydi. Garip ve aladalı bulacalı kıyafetleri, vaktinden evvel zenci derilerine dön- dürmiye yelteridikleri esmer tenleriyle knedilerine sporcu süsünü veren bazı gençler ya ağaç gölgeleri altında ve yahut kayıklarda bol mezeli rakı içiyor- Tardı. Bütün gün taze ve genç adelelerini yorarak denizde yüzenler de çoktu, Dü- şöndüm; bütün gün, bütün bir sene kâh kafalarını şişirerek ve kâh vücüt- larmı yıpratarak çalışan bu insanlar ga. zinolarda içer, sabahtön akşama kadar denizde yüzer ve yhut bir ağaç altında hareketsir olarak yatarken eğleniyor- Jar, dinleniyotlar mıydı?. Bir tatil gününde mütefekkir bir intan, bir dektor, bir gazeteci için din - Jenme maksadiyle sırtüstü yatmak na“ &ıl ki bir istirahat veya eğlence teşkil etmezse, zaten günde on saat ayakta bütün adaleleriyle çalışan bir işçinin ve ya sporcunun gene ayni maksatla dür“ madan yüzmesi ve cabalaması da bir istirahat olmaktan ziyade bir yorgun. luktur. Onun içindir ki her meslek a- damının, sağlamların veya yarı hasta- ların, kadınların veya çotuklarmn tatil günlerinde yapacakları hareketler ve sporlar bir değildir. Bu tatillerden İsti. fade etmesini bilmek, az müddet zar fında çok şeyler yapabilmek bir hüner. idir. Maamafih geçen hafta üç dört mü- nevver dostumla Polonez köyüne ka- dar yaptığım bir hafta sonu seyahati, tatil günlerini öldürmeden ve azami bir sıhhat randımanı ile geçiren akıllı ve #portmen gençlerin de mevcut bülun- duğunu yakmdan görmek ve hattâ bir müddet aralarında yaşamak (fırkatını bana verili. Kozıl güneşin yemyeşil tepeleri sıyr. tırtasıns battığı sırada misafiri bulun. duğumuz evin kiraz ağaçları altmda hanrlanan sofraya oturmrya koyulur. ken civardaki korudan birdenbire yük- selen bir ses ruhlarımıza nüfuz edecek kadar tesirli idi ve filmlerde göddüğü- müz Tarxanın sesini taklid ediyordu « Kotunun azameti ve koyuluğu içinde saman zaman büyük bir ateşböceği gi. bi yanıp sönen bir ışık ta gözlerimire vurunca hepimizde oraya kadar gitmek <5 Devümme 11 yg Dr. Rasim ADA