Yazan: Gerald Kelton Artık bu saadet ve sevinçten mah- Çeviren: F.K. rumum, dostum Mordavnt öldü. Kendime geldim ve bir hamlede Al. manm üstüne etılaırık gırtlağından yakaladım. O zamanlar çok kuvveti dim mösyö. Ellerimi gevşettiğim v süzen G : — Bravo! dedi, 1 giliz zabiti ucuz mi kaybetmedi. Harb s0; la da ba. na yardım ett rsiye verdi ve bu 0- teldeki işimi de o buldu. Bilseniz ne iyi kalpli bir adamdı, Halbuki zavallı fakirleşti. Montekarloya kumarda kaybetti çok fakirane yaşıyordu. gelmişti. Parasmı sık görü. şürdük, Fakat onun fakirane hayatı sözlerin hiç mevzu olmazdı. Her sabah iniz ya? ar ve kazinoya gider, ben de işime dönerdim. Bu tesadi büna nekadar sevinç verdiğini tasav. vur edemezsiniz. Artık bu saadet ve sevinçten mahrumum; büyük dostum Mordavnt rıyarak haykırdı; — Ne diyorsunuz? — Yüzbi İavnt öldü. Tanıyor muydunuz — Tanımıyor muydum da söz mü? Dün geceyarısı onunla beraberdim. Bu iste bir olacak. — Yanl Cese- , balıkçı olan cazadem limanda görmüş. Polise haber vermiş. Een de gidip baktım, ölen Mordavnttır. Başından yaralıy dı. Deni çarpın olaca in sonu Sebebi şu mel'ün kazi- oluyor, Güssi teessüründen kahvaltırma de. n edemedi, Mordavntın ii; tiğine ihtimal veremiyordu. Bir ku « marbaz, ancak beş parasız kaldığı ve hiçbir yerden para tedarik etmeyi i kânsız gördüğü zaman intihar edebi lir. Parası varsa, bu az bile olsa, di de var demektir, Kazanmak ümidi. Je kumara devam eder. Mordavnt bu gildi. Kazinodan çıkarken değiştirdiğini gözleriyle gör- müştü, Kendisi de on bin frank ver . meyi teklif etmişti. Çok feci vaziyette olsa bu teklifi Xabul ederdi. Hem İn - giltereye dönmeye de razı olur gi müştü. Sonra Mordavnt irade sahibi 1, intihar etmezdi. dı: o akşam peşlerini Mordavntın on Ni eden hareket da şimdi hatırlı - yordu. Gü Va hâdi sinin oldukça yavaş işliyen nihayet vazıh görme- iki meçhul adamın fe- satları vardı ve Mordavnt bu. Delikanlı şırdı kaldı. ını tayinden ö- Harekete geçmeme. enis Kardenin gelme- sini be lense; eye karar verdi, Fakat ka, tilleri yakalamak için süratle işe baş- lamak düşününce bundan vazgeçti, Polise müracaat et. mesi ; ti, öyle yaptı. Fakat polis m anlatması kolay bir iş olmadı, İransızcasında lâzımgeleceğini ürlüğünde derdin! kötü kimse bir şey anlamı- yordu, Yarım saat boşu boğuna çene çaldıktan sonra sinirlenerek ingilizce konuştu ve memurlara söylemediğini bırakmadı. Memurlar da bu gürültücü adamdan bıkmışlardı, evrakını sordu- iar. Baktıkları zaman Güssiye karşı muameleleri i; “babasının ismi bütün dünyaca malümdu. İki dakika sonra polis müdürünün yanma çıkmış bulunuyo Iı. Ziya - retinin sebebini anlatıp fikrini söyle- yinçe müdür itiraz etti: — Dostunuzun intihar ettiği mu. hakkaktır. Duyulmamasını çok ister dik, Montekarlo için olmıyacak ama ne iyi bir reklâm yapalım iş ettiklerini sandı» ğmiz adamları da biraz fazla a- yordu. — Size bunu söyledi mi? — Hayır. Fakat halinden anlaşilr. tebii görürüm. Bu rle hâdiseyi fazla büyütüp mu- nizin gayreti işte cinayet vehmediyorsunuz. Cinayetin bir sebe- bi olmalı... Bakınız size desyayı gös. tereyim: er Coyms Maordavnt (192) de İn- giliz ordusunda zabit). İkametgâh: Sent Terez numamıda... sokağı 4 Fakir, fakat namuslu bir adamdır. Evrakı yolunda... İşte kazaya dair, polis hulâsası da şu: râporunun y ikçı Jan Blon tarafından görülmüştür. Kafatası ka. yalara çarpmak neticesinde çatlamış- hı. Ceplerinde 600 frank, bir saat, bir çakı ve pasportu bulunmuştur. İndi - har etmiş olduğu muhakkaktır. ,, Görüyorsunuz ki'ortada ne hirsiz. lik, he de cebir ve şiddet eseri var, Ci- nayet olduğuna dair bir delil mevcut i « İnanmız bana, tecrübelerime den söylüyorum, dostunuz int har etmiştir. Güssi şikâyetin faydasızlığını an - Irmiştı. Resmi makamlarca hâdise ka- , Mordavntın ölümüne inlihar Pp işin içinden çıkılmış bul takipçiyi bir daha göremiyeceği i- se muhakkaktı. Onlar şimdi yüzl kilometre uzakta olacaklardı. Kabahat belki Mordavntı yalnız (o bırakmıyacaktı, Halbuki arkasma bakmadan imdad seslerinin geldiği yere koşmasii ve o. nu da bekleseydi belki de bü facla vu- kubulmıyacak ürüne genç kıza taarruz büdisesinden bahsetme « i, Onun ismini bü hâdiseye kariz. tırmak istemiyordu. O gün öğle üzeti Olgayı yüzme eğ- lencelerinde görmeye karar Yermi Fakat Mordavntın cesedi morgda bi. lunduğu bir sırada nasıl eğlenebilir. di? Denis gelinceye kadar otomobille dolâşmaya ve Olgüyla buluğmamağ'a karar verdi. Esasen Üstü geleceğine nazaran dncak bir Kaç sast bekliyecekti, Otomobilin Kn geçince Güssi sakinleşti den çıktı ve İtalya de kendisindi kadan bir motör sesi duydu. Aynadân bakınca bu sesin kırmızı Romeo marka bir spor otomobilinden geldiğini anladı. Bu otomobilde yüzü kocaman gözlüklerle kapalı bir kişi bulunuyordu. Güssi, yarış edebilmek için virajöiz ve geniş bir yöl üzerinde olmayı pek isterdi. Altındaki Rols FE hakkak geçeceğine kani bii buna imkân yoktu. Rols Roys 150, belki de 160 kilometre gide hakiki bir yarış arabası olan Alfa Ro- imeo kolayiıkla 200 kilometreye çıka. bilir. * (Devamı var) Deris o akşam | az gehir. | lemeye başladı. Bir müddet sonra ar- | renkli Alfa | 12 HAZİRAN — 1938 Yazan: M.S. Altı kişi öldüren Mustafa, iri yarı, çam yarması bir adamı igo Neye uğradığını şaşıran in yardımiyle hemen Tıbbı ad Hüseyine gelince, gö İamış bir hal make rmıya başladı: cilar.. Nerede onlar.. Ben size gösteririm!. Ve bu bağırma eti, kaç kere tekerrür Hüseyine asabi bir huhran mı mişti?. gel Kriz mi geçiriyordu. Yoksa yalandan deli mü oy. nüyerdu?. Düd ait mühükemeler umüminin talebiyle hir seyin mâhkeme huzurunda bu Iâübalilikten dolayı sorguya çekil - di. Reis sordu? — Hüseyin, senin aklından zorun var mı? — Var gibil. bir rüzgâr esiyor kafamda. Bilmem ammâ, bu Bazı baz: belki akıl hastalığıdır. — Bu hal sende ne zamandanberi var? — Ben memlekette bi çöktü. Ve Iç kurtar ideliyim.. Küçük yaşta iken oldu. Evimiz kâldrm. Güçlük- Kurtardılar arsa, o gün bugündür, korkudan bu rü. bası, bazı kafamda esiyor, Deli mi oldum? Kafamda ösen diva. bil. y var, bazan kafsenın için. birdenbire zi me Bilmem? Yalsız, de lodos eserken, başlıyor. Hüseyis; başka, bazan aki ca sözle da tt hezeyana kadar vardı. Lâf arasında İki de bir; — Ben deli miyim? Delilik böyle mi karayel budan söyledi. Bazan olu Nâbi tevekkeli dememiş: Akil kitabı saklı hâlleylemekte gafil, Keyfiyeti cününu 'divaneler Mahkemede görülen sirkat bi ii altında Xaldı, Netice- de Tebbradli, Hüseyinde MAK olduğuna dair bi me de bu rap dolayı mes'u stinaden, işledi. yılamıyaca, bir karar vererek, hemen tahliyesini emretti, ALTI KİŞİ ÖLDÜREN ADAM! Cüy Kapisanesinde: idim. polis, iki | mahpusların ağzında dolaşan, gevele- nen bir söz benim kulağıma da geldi; — Altı kişi öldüren Mustafa geliyor. muşl Orta Anadlu hapisanelerinde son yıl olmyan bu ağ, tanımıyanlar, maceralarını din- ler için bir mâna ifade etmez. de meçhul Nitekim evvelâ ben de ehemmiyet ver memiştim, Aradan bir, iki gün geşti, bir sabah müfrezesi muhâ- i getirdiler, İki Kulaklara ka. r bıyık.. Kor- gibi bir a- fazasında metreye yakın bir boy. dar uzanan kara ve gür kunç yüzlü, çam yarması dam... Her halde çok azılı bir katil oldu Bunda şüphe yok.. Hapisane idaresi bu ahpuslarla çokluk temas et- horice, umumi teneffüs Sekiz yüze varan mahpuslarla bera- de de bir merak uyandı. Bu aras mok, görüşmek, yaptıkları bazt #zından dinlemek istedim, sâne idaresinden izin aldım. Ko snr ziyaret vesilesiyle Musta fanın bulunduğu koğuşa gittim, Mustafayı koğuşun en baş köşesine Jardı, Etrafın; halka halinde rdi mahpuslar. Bir kısmı d8 orlardı, büyük bir merakla onu dinliyorlardı . Bulunduğum bütün hapisanelerde, imizân derecesinde maddi yar atlarda bulunmak süretiyle gönülle“ ini almak itiyadından ayrılmadığı0 ı»hkümlar, bana hürmet gösterir” Bunun için, koğuşa girdiğim zaman Bepsi birden ayağa kalkıp beni karşılâ dlar, Mustafa, beni hopisane memurların * dan biri zannederek ayağa kalkmıştı 4 kat im de mahküm old: gumu an a, sinrlendi. Haşir süzdü, yerine oturdu, Sözüne de vom ettiz KARIMI DAĞA KALDIRANLARI BİRER BİRER ÖLDÜRDÜM! — Memlektten ayrılmıştım. Köyde bir katım, küçük yaşta bir de erkek $€“ cuğum vardı. Gurbette çalışıp evim para yolluyordüm. Bir gün hemşehri” lerden kötü, fena bir haber aldm? Karırm dağa kaldırmışlar! . (Devamı var) AL DU EN KE A NN MUZ AREA Bu adam gerçekten çok güzel Sözleri zarif; zekâsmdz dik- kate çarpan bir üstünlü r. Bana, ispanyolca ile beraber bütün insan zekâsınm, bütün dillerin kuruluşunu, işleyişini bir anlatması vardı, den hiç de aşağı deği dinlemeliydin: belâgatte, 1. Fransizca sanki ana dü, mantıkta Bosüe- Buna hayret ettiğimi görünce, daha pek gençken, İspanya kralmn maiye. tinde Fransa'ya, Valanse'ye gelmi O adamın ruhunda ne oldu bilmiyorum derse sade bir elbiseyle geldi ama sabahleyin evinden yaya gez- olduğunu söyledi. ; değisiverdi: bu gün meğe çıkmış bir büyük asilzade gibiydi. Bütün bir ders'sanki bir fanos gibi parladı, bütlin belâgat: vet bulan yorgun bir adam gibi, şimdiye kadar sıkı sıkı gizle- İspanya kraliçelerinden birin diği ruhunu açtı. terdi. Tekrar kuv. bakışı uğru- na kendini öldürtüvermiş zavall; bir uşağın hikâyesini anlat. tr. — Ölmiyecek de ne yapacak gevindirdi. Akşamı düşes dö Künonkur prens dö Talleyran da oradaydı. €dip prenst rinin İbni . Serrac kabilesinden olduk! sür ettiklerini söylerler. berdiler, tarafmdan bü ? dedim. Bu cevab onu pek Gözlerine bakınca gerçekten ürperdim. m konağma, bül Mösyö dö Vandönes'e rica 1809 da, Valanse'deki misafirleri arasmda bir Henarez bulunup bulunmadığını sordurdum. — Henarez, Soria hanedanının Arab adıdır; onlar kendile- arını ve sonrada tanas- İhtiyar dük ile i Büyük oğlu, yani simdiki Soria dükü, Kral Ferdinand an, rütbelerin çok düşündürdü. gitmiştim, şaşırtacak Demiş ki: oğlu kralla bera- ve unvanlarındın metin intikamımı alı. Çeviren: madım, yüksek sesle tercüme eder — Aldanıyorsunuz, mös; berali deği Mahzun bir edayla: — Maattees: tnaninda, Veldez'le beraber kütnet teşkilini kabul etti ki bu, çok büyük bir hataydı. Monsen- yör dük d'Angulem de, bütün hüsnliniyetine rağmen, onu kra. Bu “maatteessüf —96— ni birer birer haller takmmaktan zen 1, Sorla düküsünlüz. Nurullah ATAÇ lın gazabından kurtaramazdı, heyse ki daha önceden Kad kaşabilmiş. Vikont de Vandönes'in aynen tekrar ettiği bu sözler beni İlk derse, yani bu sabaha kadar olan vakti ne kadar halecan içinde geçirdim, tasvir edemem. çeyrek saatinde onu iyice tetkik ettim, acaba dük müdür? yok- sa bir burjua mıdır? anlamak istedim ama kestirem da sanki benim düşünceler! dedim, Siz zavallı bir burjüa Dersin ilk adamım bir tek ke limeye bu kadar ate , bu kadar mana siki” r. Gözlerini eğmi; esaret edemiyordu. »r gidip topraklarında ine göre siz, ya nökkete düşmüş Sof”? akemiz, dedi ni kaldırıp baktı: an, hem de mahcub ki göz. Büyük bir , yahut bir ug Gözler çası; hem alev rab içinde oldu abam, dedi, İs Gritfit bu bizim —Y ani, ded 03 gelen k kind tani birden- m, Siz gsilzü mada ilzadedir. Bu kadar çekinme artık canımı sıktı. İs) dersten # r eğlence hazırlam sevecek © ek aldım. geçirdi anki iki kara ve parlak ateş PS“ lers o al ile her cevab arasmda enâi; cek sükütlar 1 is, burjuva mısınız: , ,l, dedi, İspanya'da herkes, ğiler“ ri! , Bir mekt keği nasıl üne ii etti gi in ona , vermeği kurmuşt ale "ya tere bu alıp getirmesin İm bizim program onda nasıl bir tesir bırakacak yok ım ne olduğu anlaşilır» Bakalım yanlışsız kop? ğa ubun benim yazımla Ol. ben Soria dükü değilim, madmazel, dedi. © kelimesini nekadar elem, te kadar keder. le söylediğini anladım. Ah! kardeşçiğim. başka herhangi bir z i z o dı, drha doğrusu tuzağı uzattım ve © (Devamı v0)