Ne 2 12 HAZİRAN — 1958 Tetkik idam âleti giye» t.n ve doktor Giyotin... Bundan iki asır evvel, 28 Mayıs 1738 de doktor Giyotin dünyaya geldi. Bıysası Bordoda çalışan bir avukattı. O, mektepte arkadaşlarıyla oynarken İsminin bir ölüm makinesine takıla. cağmı aklma bile getirmiyordu. Sonra Pariste doktorluk tahsiline başladı. Tıb fakültesini bitirdi, Fakat bitirme imtihanlarına giremedi. Çün. Kü imtihan karcını verecek parası Yoktu. Onul için meccanen diploma Veren Rense' gitt! ve 7 ikincikânun 1788 de doktorluk diplomasını elâr, Buglin herkes, Giyotin adını taşıyan ölüm makinesini icad eden adamın doktor Giyotin olduğunu sanır. Fakat bu zan hiç de doğru değildir. Kafa ke #en makinenin. tarihine girişmeden, Sadece bu makinenin nasıl olup da doktor Giyotin ismini almış olduğunu tetkik edelim: 1789 da dökter Giyotin - mebustu. Meclise bir takrir verdi, Ve, cellâd ö- münde insanların müsavi olmasını İs- tedi. Bu, mahkümun içimat mevkii ne Olursa olsun ayni tarzda idam olunma- Sm: İstemek demekti. Çünkü o tarihe kadar idama mahkm olan asilzadele. Tin başı kesilir, halk tabakasından 0. ie #uçlular için de darağacı kullanı- Doktor Giyotin, takririnde, idam büktimlerinin infazında ölümün mlm- Kün olduğu kadar çabuk ve eziyetsiz “larak yapılmasını da temenni eği - Yordu. Doktor Giyotinin takririne bir dam mukinesi örneği bağlanmıştı. Doktor bu modeli 16 ner asırda İtal. Yânea yazılmış bir kitabda görmüş. Bu kitabda, makineyi bulan adam Plânmın ultma şu satırları kaydetme- Yi unutmamış: “Bu makineyle, isterseniz, bir şeh- TİS bütün halkı karşısında, göz açıp İabiyacak kadar kısa bir zaman içer- SİNde bapmızı uçurturum ve hiçde. ST Çekmezsiniz.,, 1769 senesi ikinciteşrin ayınm bi. Yinel günü Fransız parlâmentosu dok- tr mcbuzun teklifini kabul etti. Fakat bütün öllim mahkümlarının kafasmın Kesilmesine dair olan kanun ancak 3 iran 1791 de çıkabildi. Cerrahlık daimi kâtibi doktor Lul bu Musüsta tetkikatta bulunmağa ve bir üm makinesi yaptırmağa memur e- Doktor Lui bu işi Tol Me MÜ nisan 1792 de ilk idam makine. Yapıldı ve Biselr hapishanesi bah. > ilir defa tecrübe edildi. Doktor n ve doktor Lui'nin hâzır bu. duğu bu tecrtibelerde, Paris hasta- hş rinden getirilen cesetlerin başları Mükineyle kesildi. tal benin yapılışma dair bir fikra dok irlar: “Tecriibede bulunanlar iki en tebrik ederken, âletin düğ - Ni 8 basarak ölülerin başlarını uçu. ğa âlete derin derin bâkmiış ve: hı, , «İcad, Allah verse de bu koley- çarşısmda idam hükümleri israf İlmeser diye söylenmiş. gün sonra, 25 nisan 1702 dı ekine İlk defa kullanıldı ve Nikolş tihde hırsızlık ve adam öldürme bi arindan ölllme mahkfim edilmiş a başı kesildi. tüy, Mzanlarda bu makineye “milli ein, Bi İsmi veriliyordu. Fakst bu Makineyi diline uzun geldi. Halk Börü, Giyotin” adını münesip miele. isminin ölüm âletine verili, Tüy '5 memnun olmadı. Hattâ te- bu a €snasmda binlerce insanın Sn bıçağı altnda can verdiğini Giyotin, az kalsın kendi ba, — makinesine kaptırıyordu. Şüp- Miyt,, yı telâkki edilerek hapse atık. Verin “kat tali varmış ki, Robespi. e sonra diğer siyast beraber serbest bırakıldı 1814 de öldü, EN Gi (MESELej HABER — Akşam postası Medeni ihtiyaç- Mecburi öğle tatili Birçok memleketlerde olduğu gibi, bizdede bütün memleket için b Hükümet, çok yerinde (o bir ka- nun projesi hazır- ladrı. Yakında Ka- motayın (yüksek tasdikine (oârzedi- lecek olan bu pro- jeye göre, resmf devlet (o daireleri yaz mevsimlerin- de sobah saat 8- den 14 e kadar ça- İrşacaklar ve bu sa- atten sonra tatil o- lacaklar, Hükümetin ye- ni hazırladığı bu kanun projesi, cid- den büyük bir il- tiyracı karşılamış o- luyor. Avrupada, Amerikada, hattâ kotuşumuz (O Bak kan milletlerinin çoğunda devlet daireleri ayni usul ü- zerine çalışırlar. Yazım boğucu s'cağın- da dairesinde fazla kaldıkça bunalan ve istendiği şekilde iş çıkarmasına im- kân kalmıyan tmcmurlarin, mesaj saat- lerini mümkün olduğu kadar kısaltmak ve gündüzün boğucu sıcağında o me- murlarp rahat nefes almak imkânmı vermek, buna mukabil de sabahları ça- kışma saatlerinde, daha sıkı, daha ve- rimli bir mesai istemek, wcek iklimli memleketlerin çoktanberi yaptıkları bir iştir. Hattâ Yunanistanda ve daha bir kaç komşu memlekette ayni vaziyet kışın da şeklini değiştirmemiştir. Hemen bugünlerde, Kamutayda mü- zakere edilecek olan bu kanun projesi ne yozık ki, yalnız memurlara rahat bir nefes aldırmak imkânmı verecektir. Halbuki, dükkânlara, hususi mücs- seselere de ayni usulü tatbik etmek hiç şüphe etmiyoruz, ayni derecede hayırlı ve iyi bir iş olurdu. Öğleden sonra memurlarmı serbest Her nevi husus e müesseselerde çalışanların da bir öğle tatili hakkı olmalıdır bırakan memleketlerin hemen hemen hepsinde, vaziyet böyledir.. Meselâ Yu- nanistanı Ve Românyayı ele alalım: Dlevsimin ve sıcakların artmasına gö- re, burada bütün dükkânlar, mllessese- İer saat birden, üçe dörde, ve bazı mevsimler de beşe kadar kapalıdırlar. İş sahipleri, asgari üç saatlik tatil ze manları içinde, rahat rahat evlerine gi- der, yemeklerini aileleriyle yer ve hat tâ bir mllddet te İstirahat ettikten son- ra, tekrar işlerinin başına dönerler. Bu şekil, evvelâ güzel bir ekonomiye imkân bırakır. Ufak bir yol parasiyle, lokantalarda yapılacak bir yığın fuzuli masraf önlenmiş olur, © Saniyen; zavall: mideler, lokantaların mahlât yağlı ve temizliği meşkük ye meklerinin tahribatırdlan kurtulmuş o İur, Senelerdenberi bu usulü takip eden, Yunanlılar, Rumenler vaziyetteni fev- kalâde memnundurlar. Ve bizim de memnun olmamamız için ortada en w u usul tatbik edilmelidir. fak bir sebep yok- tur. Dükkânların öğle (| tatilinden , başka aklıma ge Jen bir şey daha var ki, buradatöon dan bahsetmek is- terim . Bizd», dükkün- arm kapanma sa atleri nasıl tahdit edildi ise, açılış s0 atleri de tahdit € dilmelidir. Çünkü kapanma saatleri nin tabdidine se ” bep olan mahzur lardan bir oçoğu, açılma satlerinin de tahdidini icap ettirmektedir . Şehrimizde öyle es nallar vardır ki, “belki bir müşteri uğrar,, ümidiyle dük- kânlarını sabahın saat altında açmak- tan çekinmezler. Bu vaziyet karşısında, bir çok komşu dükkânlar da, dükkânla- rını makul açılış saati olan 8 de açmak arzusurkla oldukları halde, onlar da, saat beşte yataklarından kalkıp, kom- şularına uymağa mecbur olmaktadırlar, Bu sebeplerden, bir çok dükkân sahip. leri ve işçileri, hiç yoktan yere sabah karanlığında sokaklara fırlamakta ve pek az uyku uyumak mecburiyetinde - dirler, İşte, yalnız bu mahzur, dükkânların aç'lış saatlerini de meselâ sabah 80 larak tahdit etmeğe kâfi bir sebeptir. Resmi dairelerde çalrşan memurlar hakkmda hazırlanmış olan kanun pro- jesi serbest müesseselerde (çalışanları da koruyacak başka bir kanun projesi- nin takip etmesini bekleyebiliriz. HABERCİ ülkü m hiiiimikniki akn ili idi ii Gemma Otomoebilli çiçekçiler OKYODA son derece lüks otomobille dolaşan dört çi- çekçi Var; üçü erkek, birisi kadm... Bunlar gece şeh. rin bülün eğlence yerlerini dolaşıyorlar. Otorsobil barın ya. hut lokantanın kapısı önünde beklerken fevkalâde temiz gi. yinmiş çiçekçiler içeriye giriyorlar. Ellerindeki (o türlü türlü çiçekleri oturanlara sunuyorlar. Şehrin hemen bütün eğlen- ce yerlerini dolaştıktan sonra da en kibar bir lokantada ye. mneklerini yiyorlar; satamadıkları çiçekleri garsonlara dağı. tyorlar ve bolbol bahşiş verdikten sonra çıkıp gidiyorlar. Bu hal gazetecilerin dikkatinden kaçmaz ya. Günün bi. rinde bir gazete muharriri kibar giyinmiş çiçekçilerle konu- şuyor. Kim olduklarını, bu işi niçin yaptıklarını sorüyor. Kadın çiçekçi izahat veriyor: — Ben Amerikalıyım. Param da var.. Boş vakitlerimde de küçük hikâyeler yazarım. Fakat hikâyelerimin noktası noktasına hayattan almmasına çok kiymet veririm. Bir hi. kâyemde Japonyada çiçek satan bir kızı anlatmak istedim. Fakat tabii bu hikâyeyi Amerikadaki evimde yazamadım. Buraya geldim, Japonyada müşteriler bir çiçekçiyi nasıl kar. şılıyorlar, bunu anlamak istedim. Bir aydan beri de uğra. yorum, Fakat henüz bir netice elde etmiş değilim. Bu İzahatı veren Japon gazetecisi şu sözlerle yazısını bitiriyor: — Eğer Amerikalı kadın bu kıyafetle ve bu otomobille çiçek satmakta devam ederse ömrünün sonuna kadar hiçbir netice elde edemiyecektir.! * Budapeştede köpekler fazla B UDAPEŞTE belediyesi zabıta nizamnamesine bir madde ilâve etmiştir. Bu maddeye göre şehirdeki bütün köpeklerin tesmalarına birer plâka takılacak, bu plâkaların üzerine köpeğin sahibinin ismi ve adresi açık olarak yazılacaktır. Bu tedbir şehir sokaklarında Birçok serseri köpeklerin dolaşmakta olması Üzerine alınmıştır. Le Çöpçatan makina ALİBA dünyanın her tarafında erkek o buhranı var, Kızlar koca bulmak için çeşit çeşit o vasıtalara baş vuruyor. Bu noktayı gözönünde tutan bir Amerikalı garip bir İdarehane açmıştır. Buraya baş vuran ve koca bulmak is yen kızlardan bir senelik reklâm için beş dolar alıyorlar, İdarehane, şehrin büyük caddelerine otomatik terazilere benziyen birer makine yerleştirmiştir. Makinenin üst kısmın da bir ayna var. Delikten beş cent atan meraklıya, aynada genç kızların fotoğrafları görünmeğe başlıyor. Fotoğraflar biribirini kovalarken mtişteri kızlardan birisini beğenir gibi olursa bir düğmeye basıyor, Fotoğraf durunca istediği kadar bakıyor.. Fotoğrafın kenarındaki numarayı defterine kay- dettikten sorrs, idarehaneye giderek kızın ismini, yaşımı, ad. resini öğrenmek birkaç dolar mukabilinde mümkün olan bir iştir. * Kızıl saçlı şampiyonun manisi RANSIZ tenis şampiyonu Donal Büdj'in bir zaafı vardır. Saçları kizl olan bu genç kız, saçlarınm kızı! olduğundan bahseğilmesine tahammill etmez. Gazete. lerin saçlarından bahsederken kumral olduğunu yazmala- rını ister, Nevyorkta çıkan bir spor gazetesinin, bu kızdan bah. seden makalesinin bir yerinde “kızıl saçlı,, kelimesi kulla- nılması üzerine, şampiyon küplere binmiş, Nevyorka ka. dar gitmiştir. Gazete idarehanesine müracsstis bu habo- rin tekzib edilmesini istemiş ve tekzib etmedikleri takdir. de gazete muharrirleriyle yalnız tenis sahasmda değil, her sâhada mücadele edeceğini söylemiştir. Gazete ertesi gün yazdığını tekzib etmiştir. larımızdan: seyahat ve istirahat Yazan; Dr. R. ADASAL Vaktile uzun ve dir yolların ancak deve ve at kervanlarma, nihayeti gelmi. yen göklerin yalnız kuş sürülerine ve en. gin denizlerin yelkenli korsan gemilerine geçit teşkil ettikleri eski çağlarda bir yer. den başka bir yere gilmek (bayağı bir mesele idi; büyük külietlere ve masrafla. ra mütevakkıftı. O zamanlar ancak nalı. dut bazı ilim adamları veya devletlerin resmi elçileri uzun seyahatlere koyulut- lardı. Birçok tarihi ve coğrafi hakikatle. ri Heredot gibi senelerce dolaşan büyük müverihlere ve Markupulo, Evliya Çe. lebi gibi meraklı seyayhlara medyunuz. En Calız ve basit unsurundan bulunduğu muz şu daracık arz yuvarlağı üstünde Ame rika kıtasının Kristof Kolomb tarafından keşfedilmesi arihi o beşyüz seneyi bile bulmadı. İnsanlarda döğüşme sevki ta. bifsi ve şöhret hirs kuvvetli olmasaydı ne Dârâlar Çanakkale boğazından yüz binlerce insan geçirecek, ne İskenderler Hindistana ve ne de o Yavuzlar Afrika çöllerine kadar uzanacaktı. Eski devirlerin seyahat ve dünya göt- mek imtiyazı, daha ziyade uzun seferlere çıkmak mecburiyetinde kalan aşkerlere mahsus gibi bir şeydi. Binaenaleyh İc. timai cepheden Kartaca, ehlisalip Kı. rım muharebeleri gibi âlemşümul savaş. ların, en son büyük dünya harbinin baş- ka başka renkler, duygular ve diller ta. şıyan bir çok ulusları © tanıştırmak ve kaynaştırmak hususunda (oynadıkları roi meydandadır. Fakat geçen asrın orta larına doğru göz o kamaştırıcı bir hızla harikalarını göstermeğe başlayan motör. cülük ilmi, buhar ve elektrik, medeniye, ti ve insanlık sempatisini yükselten â- millerin başına geçti. Biribiri arkasına ve muhtelif ülkeler. de tatbik edilen nakil (vasıtaları yavaş yavaş beynelmilel bir kıymet (almaya ve İspanyol yelkenlilerinin aylarca kat. ettikleri Okyammsları modem transatlân. tikler bir hafta zarfmda katetmeğe baş- ladı, Otomobil ve tayyare, statik olmak. tan ziyade dinamik bir enerji ile dalma ileriye doğru süratle akan dimağ seyva. lesinin en son buluşlarıdır. Bu kudretler karşısında ne kızgın çöl kumlarının, te şimaldeki buz deryalarının, ne de aşı. maz yüksek dağların önleyici bir hüküm- leri kaldı. Daha dün şimal kutbunun birkaç mil ötesinde bir buz kütlesi üstünde aylarca mahpus kalan ve hayatları şüpheye düş. müş olan #lim Papanin ve arkadaşlarını bir kuş robotos, iki kanatlı bir motör kur tardı. Alfred Föyenin senelerce önce “Hayat devamlı bir hareket kalindedir.., cümlesile ifade ettiği | fikir, bugün için en büyük bir hakikattir; çünkü asrımı. zın en bariz vasfı sürat ve bu osüratten istifade etmek imkânı istisnasız olarak her insan için mevcuttur; bu ayni zaman da meden! ve sıhht bir ( ihtiyactır. Zira mevsiminde ve bilhassa konforlu bir nas kil vasrtasile seyahat bedeni ve ruhi bir istirahatin ifadesi ve (otomobil, radyo gibi tatil de her vatandaşın bir hakkıdır. Zaten bugünün medeni insanını polinez- yadaki iptidai insandan tefrik eden yük. sek vasıflardan biri de bu seyahat ihti, yacı ve tecessüstür, Bambo ağaçlarının altmdaki kulübesin den başka bir dünya ve mamure tanımı. yan geri ruhlu iptidat insan, Kristof Ko- Tomb devrinin hiç olmazsa bir yelkenli ile maceralara atılan insanı bile değil. dir. Darvenin meşhur tekâmül ve ıstıfa kanununa hak verdiren bir (bayvan- insan) dır. Fakat ne gariptir ki gene ken- di Buluşlarımız olan bunca nimetler mu- vacehesinde bugünün insanı bile lâyikile istifade edememekte; fırsat ve imkân bul duğu zaman dahi yerinden oynamak ih. tiyacını duymamaktadır. Daha birkaç sene evvel memur, büro. sunda; tüccar, mağazasında; işçi atöl- yesinde; doktor veya avukat kabinesinde; ikincikânunun ilk gününden kânunvev- velin otuz birinci gününe kadar çivilenir kalırdı. O zamanlar yalnız büyük zen. ginler sayfiyelere çıkarlar; yalı safaları. na ve sohbetlerine dalarlardı. Avrupaya pek mahdut bahtiyarlar ve mirasyediler veya hükümet bütçesinden istifade ede. bilen talebeler gidebiliyorlardı. Ondan başka artık eski şebirler yer üstünde ve Der Devamı 10 uncuda Dr. Rasim ADASAL ln bukinkerilinmeini iile itki enkei e bk Anüknilkenilkltni nasi od si mdinmii kadn bind iin de kl il ln da hindi sz ai