tercümeler ERCÜME edebiyatımızdan sık sık bahsolunuyor ve çoğunun olduğu söyleniyor. Sakat, kötü tercüme- lerin çoğalmasının irfan hayatımız için bir kazanç değil, bilâkis bir tehlike teş- kil ettiğini de artık anlıyoruz. 7 mayıs tarihli Atşam'ın "Dikkatler,, sütununda deniliyordu ki: “Plânlı bir İstanbul yap- mağa kalktığımız gün nasıl Sultanahmet arsastndan o derme çatma binaları yık- mak zaruretini duyuyorsak, — esaslı bir milli kütüphane kurmağı nihayet karar altma aldığımız gün de, bu fena tercü- melerin zararından milli kültür ve zevk arsamızı temizlemek ve sonra yerlerine hakikilerini kurmak için iki katlı müş- | kilâta uğrıyacağız., Bu sözlere hak vermemek kabil değil. Alelâcele, yarım yamalak meydara çı- karılan tercümeler, eser hakkında yanlış bir fikir vermekle kalmıyor, onun doğru dürüst tercüme edilmesine de mani olu- yor. Birkaç defa yazdım, bence bunun i- | çin en iyi çare bir mürakabe heyeti kur- maktır. Tenkid ile bu işin önüne geçmek çok zordur. Çünkü tercüme tenkidi hayli uzun ve üzücü bir iştir. Üç yüz sayfalık bir ki- tabı aslı ile cümle cümle karşılaştıracak sınız, yanlışları çıkaracaksınız, doğrusu- nu bulmağa çalrşacaksınız. Yani birkaç kün sürecek bir iş. Yazınızı neşreden ga- zete veya mecmuanın vereceği ücret size bu gayreti göze aldıramaz, Yalnız çalışma mı? Kendinize bir ada- mı- düşman edeceksiniz. — “Kıskanıyor- sun... Sen tercüme edemiyorsun da onun için böyle söylüyorsun.. — Koskoca eseri iki sütun yazı ile mahvedeceğini sanan serseme bak!...., gibi sözler işiteceksiniz. Gene de bazı kimseler o tercümeyi oku. | yacak, methedecek, Gene o mütercim o | suretle çalışmasına devam — edecek, Siz çölde bağırdığınızı hissedip utanacaksı- niz. Bu şartlarla tercüme tenkidine gi- rişilir mi? yanlış “Geçety gün dostum Fikret Adil, Cum- kuriyet gayetesinde çıkan bir yazısında, birtakım tercüme yanlışları kaydetmişti. İçinde çok tuhafları da vardı. Fakat ne- ye yarayacak? Kitab o yanlışları ile ka- lacak. Mürakabe heyeti kitabın neşrine mani olabilir; daha iyisi mütercimi yan- Işlarını düzeltmeğe, daha dikkatlice ça- lışmağa sevkedebilir. Heyet fazla müsamaha göstermez mi? Arkadaş hatırı düşünerek veya daha başka düşüncelerle bir tercümeyi hemen tasvib etmez mi? Şüphesiz o da olur, Fa- kat heyeti tenkid etmek ve bu — suretle azasınm değiştirilmesine çalışmak kabil- dir, Bir muharrir kalkıp bir — kitap ter- cüme ediyor, bunu kendi parası ile bastı- rıyor veya bir tâbi buluyor. Ona: “Sen niçin yanlış tercüme ettin?,, demeğe ne hakkımız vardır? “Sana hesap vermekle mükellef değilim. İstersen sen de yeni- den tercüme edip bastır,, diyebilir. Hal- buki bir heyetten hesap sormak hakkı- mız vardır. Şunu da söyliyelim ki gazetelerimizde, mecmualarımızda tercüme tenkidlerinin | fazlalaşması da pek iyi olmaz. Bir dili İyi bilmiyenlerin tercümeye kalkışma- sından şikâyet ediyoruz; onların tercü- me tenkidine girişmesi de — kabildir. Bu sefer iyice, doğru — tercümeleri de kötü- lerler. Heyet, sözün ayağa düemesini ön- Temek için de Tâzımdır. Nurullah ATAÇ Bebek - Istinye yolu 400 bin liraya çıkacak Belediye, beton asfalt olarak inşa- &1 takarrür eden Bebek - İstinye yolü- na ait projeleri ikmal etmiştir. Bele- diye yollar müdürlüğü yeni bir siz- temle yapılacak olan bu beton asfalt kaplamalı yolun 400,000 liraya çıka- tağını besap etmiştir. Bu suretle şe- hir bütçesinde gelecek sene mevcut | bulunan yollar tahsisatının parasmnı | bu yola sarfedilecektir. Yeni asfalt yol ile Karaköyden başlayıp Bebeğe kadar uzayan düz cadde tamamen sahili tak!ben — İstin- yeye gütmis olacaktır. Esaseri İstinyeden sonra asfalt yol | Boğaz sahilini takip etmektedir. Bu | *uretle Boğazm Rümeli sahilini baş- | Bir doktorumuzun hükümetle temaslarda bulunmuştur. Türk Şilepçikk şirketi tarafındar riciye Vekili Tev Tngilti Rüştü Aras da bulunmuşlar, Başvokil bu münasebetle mühim bir nutuk söylemiştir. Bakır,, şilebindeki dünkü topluhuğa dair intibalardır. eden satın alınan “Bakır,, şilebinde dün bir çay ziyafeti verilmiş Beş senelik Sanayi plânı Yeniden sekiz fabri- ka yapılacak Memleketin - endüstrileşmesi — için Sümerbank elile tatbik edilen progra- tam önümüzdeki kısmı hükümetin taz vibine arzedilmişti. Diğerleri gibi beş senelik bir devre- yi ihtiva den ve 939 senesi bidayetin- den itibaren tatbikatı başlayacak olan bu program ile şimdiye kadar kurul- muş olan mensucat, kâğıt ve sunf ipek merinos gibi fabrikaların iptidaf mad- de ve kimyevi bazı ihtiyaçları karşı- lanmış olacaktır. Beğş senelik yeni programa — dahil olan fabrikaların mecmuu sekiz tane- dir, Bunlar da, sudkostik, hamızı kib rit, sünerfosfat, seramik, hamızı azot, çelik boru, iplik ve çimento fabrika- larıdır. & Bunlardan çimento ve iplik fabri- kalarınım Erzurumda kurulması karar laştırılmıştır. Bu iki fabrika şark vi- lâyetlerimizin iktısadi kalkınmasında mühim surette miüessir olacaktır. Çi- mento fabrikası, gark - vilâyetlerinde başlamış olan inşaat fanliyet için mal- zeme hazırlayacaktır. Şarkta, dokuma tezgâhları her za- man hissedilen iplik buhranı da bura- da kurulacak olan iplik fabrikası ile | bertaraf edilmiş olacaktır. Çelik ve baru fabrikasır Karabükte kurulacaktır., muvaflakiyeti Haydarpaşa nümune hastanesi cildiye mütehassısı doktor Nuri — Osman Erenin “sedef hastalığı,, hakkında poliklinik mec. muasının birinciteşrin 936 tarihli nüsha. srada neşretliği beş kıymetli müşahedesi. ni ehemmiyeti tıbbiyesine — binaen çok kıymetli ve enteresan hulan Fransız âlim. leri, bu neştiyatın hülâsasını ve doktoru. müuzun İsmini ansiklopediye (Eneyclopt. die Medico - Chiruglcal sayfa 1207) yaz mışlardır. Ancak müntehap calışmaların geçirildiği. Fransır — ansiklopedisine de- Berli doktorumuzun da İsim ve mesalsinin itbal editraiş olması Frarsız — ülimlerinin mülehaasısımızın iİlm! derecesini takdir el liklerine bir delil teşkil etmektedir. Deniz müesseseleri müdürleri Ankaraya gitmiş olan deniz ticaret müdürü Müfit Necdet ile Denizbank müdürü Yusuf Ziya şehrimize dön- müşlerdir. Müfit Necdet Ankarada yeni mesai programı ile müdürlük bütçe ve kad. roları üzerinde İktısat Vekâletile te- maaslarda bulunmuştur. Denizbank mildürü de idare meclisi toplantılarında bulunmuş, bankanın yeni teşkilât ve ihracatatı Üüzerinde tanbaşa muntazam bir yol takip et miş olacaktır. Diğer taraftan belediye, sahili ta- kip eden mmtakada birçok binaların önünü kaplayan duvarları sahiplerile anlaşarak açtırmağa, deniz görün. mesine mani olan engelleri de bizzat kaldırmağa karar vermiştir. Kan kralı Belediyeden maaş istiyor 85 kilo kan verdikten sonra kulağı sağırlaşmış ve bir gözü görmez olmuş İstanbul belediyesi şimdiye kadar rip bir teklifle kargılaşmıştır. Bu teklif kendisine “Tür $ kiyenin meşhur kan kralı,, ismini veren İsmail Hakkı Kan verene maaş bağlanması içindir. Kan kralı, senelerdenberi Gülhane hastanesinde kü- çük bir vazife ile çalışmaktadır. Aradan geçen son altr sene zarfında 171 kişiye ceman 85 kilo kan vermiştir. Ka- nr, terkibi itibarelle hemen bütün kanlara uyan ilin kısa bir müddet zarfımda bu kadar k a n sonra vücudunda malüliyet arızaları ağırlaşmış ve bir gözü görmez olmuştur. Zavallı “Kan kralr,, bu vaziyet karşısında görülmemiş ga « İsma- verdikten * görülmüş, kulağı Gülhane F Kan hastahanesi baştabipliğe müracaat ederek şimdiyo kadar verdiği kan miktarını tesbit ettirmiş ve malüliyetinin bu sebepten ileri gel. diğine dair bir rapor da almıştır. Buna rağmen lımxıl Hakkı Kanveren ğöne kan vermeğe devam etmektedir. “Kan kralı,, bir taraftan da kendisine belediyeden bir maaş bağlanarak himayesini istemiştir. Haliç tersanesil projeleri Avrupadaki heyet bu günlerde geliyor Haliçte yeni tersanenin kurulması j için Denizbank tarafından hazırlıklar yapılmaktadır. Tersane için evvelce hazırlanmış olan proje hakkında ka: ti karar verilmeden evvel banka tek.- nisyenlerinden mürekkep bir heyet, Almanya, Holanda ve İngiltere gibi deniz inşaiyeciliğinde ileri gitmg olan memleketlerde tetkiklerde bulunmak Üüzere Avrupaya gönderilmişti. İki aydanberi bu tetkiklerle meşgul olan heyet işini bitirdiğinden yakında mtemlekete dönecektir. Heyete burada yeni tersane için hazırlanmış — olan projeler verilecektir. Heyet, tersane- ciliğin teknik bakımından gösterdiği son terakkiler hakkında edindiği İn- tibalarla bu projeleri tetkik, fcabında tadil ve ıslâh edecektir. Ayrıca, ter- sane işlerinde göhreti olan beynelmi- lel bir mütehassısa da proje ve plân- lar tetkik ettirilecek, inşaat faaliye- tine bundan sonra girişilecektir. Büyük bir tayyare şehrimize geliyor Bayer fabrikasıntı İlüç — nakliyatında kullanmak üzere yaplırdığı büyük bir tay- yare salı günü sast Tİ de şehrimize gele. eeklir. Bu tayayre, Avrupanın bir haştalık sal. gını tehlikesi altında bulunan mıntakala. rına €en kısa bir zamanda - ilâç — taşımak üç moltörlü bir eşya ve yol. cu tayyaresidir. Hususi kabinesi 4 yolcu a. hır. Bu kabinede bulunan 4 koltuk, icap et. tiği zaman şezlong halini alır. Kabinede bir gardrop ve içinde yazı makinesi ve lermos şişeleri bulunan bir dolap vardır. Gene ayni kabinede bulunan bir radyo . telefon âleli, yolcuların pilot mevkii ve 60 km gaha dahilinde bütün şebirlerle telsiz telefon konuşmalarını temin eder. , Konserve fabrikacıları lş kanununda taditât istiyorlar Konserve fabrikatörleri yeni konser ve imal mevsimi başlarken — İş kanu- nunun bazı hükümlerinin faaliyetleri- ne engel olduğunu ileri sürerek alâka- dar makamlara müracaat etmişler. dir. Konservecilerin müracaatma göre, koönserve sanayiinde çalışma tarzınt intizam altına almağa imkân yoktur, Herhangi bir gün balıkhaneye bekle- nen bir cins balık geldiği zaman ve yahut herhangi bir motör iskelelerden birinden istenilen bir meyve ve seb- zeyi getirince fabrikalar birden ha- rekete geçer ve bunları ikmal edince- ya kadar fasılasız olarak çalışırlar. Bu çalışma balık gibi kokması ve bozulması muhtemel maddelerde işin sonu alımıncaya kadar geceli gündüz- lü devam eder: Fakat iş kanunu böyle gayri muntazam mesaiye müsaade et- mediği gibi konserve sanayiinde ça- lışan kadın ve çocukların geceleri ça- lışmalarına da imkân bırakmamakta- dir. Konserve fabrikatörleri bunun için kanunun bazı tadilât yapılmasını mev- zuubahs olduğu şu sırada “fevkalâde bir mabiyet arzeden,, kendi vaziyetle- rinin de nazarı dikkate alınmasını ve buna göre maddeler konulmasını İste- mektedirler. Bu vaziyet bir raporla Iİktısat Vekâletine bildirilmiştir. ederse bürası da 6 yolcu — alabilecek bir yolcu kamarası baline getirilebilir. Tayyarede aslından başka bir de ihti. yat benzin deposu bulunmakta ve bu sa. yede Ju "Bayor,, 2000 kıu, lik geniş bir faaliyet sahasına malik olmaktadır. Ju “Bayer,, tayayresinde — biribirinden Eşya kamarası, 1,8 ton yük nlı: ve İCap — ayrı ve müstakli iki telsiz âleti vardır, ir. Ziyafette Başvekil Celâl Bayar ile Ha- Bu husustaki tafsildi diğer sütunlarımızda- Haber'den Tarihe At Atlı subaylarımız İtalyada parlak bir zaler karandılar, çok kıymetli atlara bin miş diğer milletlere üstün gelerek Muso- lini kupasını aldılar. Bu parlak zaferleri ile, genç subayla- rımız bizim göğsümüzü kabartırken ec- dadımızın da ruhlarını şadettiler, Küçücük iken Midilliye — binen Türk gçocuğu, dal yapılı ve ter bıyikli olunca, bütün gününü arkadaşları, — akranlarile at üstünde geçirirdi. On altımcı asır halk gairlerinden “Karaca Oğlan,,ın şu nefis parçası bunu ne güzel anlatır: Yiğit yiğitin yoldaşı At yiğidin öz kardaşı Sağlıktır cümlenin başı Gamlanma gönül gamlanma! Ata öz kardeşi gözüyle bakan Türkler, en güzel atlara sahiptiler.Meselâ meşhur “Köroğlu,,mun ktr atını kendi ağzından dinleyin: İnişe gidince ceyran inişli Yokuşa gidince keklik sekişli Kara kuş oyunlu bozkurt bakışlı Kız yeleli alma gözlü kar alım benim! En (akir bir Türkten, vezirine, haka- nına kadar ata binmiyen, atı — olmrıyan, atı sevmiyen Türk yoktu. On altıncı a- sırda İstanbula gelen Jeron Moran a- dımdaki bir Fransız, memleketimizde her şeyden evvel atlarımıza — hayran olmuz- tu (1). Osmanlı padişahları — içinde ise kıymetli atlara sahip olmak ve atlarını deli gibi sevmek bakımından Genç Ös- man ile dördüncü Murat başta gelir. Genç Osman “Sesli kır,, isminde çok kıymetli ve sevgili bir atı öldüğü zaman Onu gözyaşları ile Üsküdar — sarayının bahçesine gömdürmüş, mezarmın üstüne de tıpkı insanlar gibi bir tarih Kıtatını taşryan bir mezar taşı diktirmişti: Zılli Hak Hazreti Osman hamn Sesli Kır nâm atı öğülmüştür. Emri Yezdan ile mevt irlşicek Bu makam içre o gömülmüştür. Seno 1028 Dördüncü Muradım kıymetli atlarının isimlerini de, devrin, büyük şairi Nefi' nin bu atlar için “Rahşiye,, diye yar- dığı bir kasideden — öğreniyoruz: Babı Saba, Evren, Saçlı Doru, Mercan, Celâlf, Güzi, Edhem, Hüma, Kapuağası Doru- su, Aslan Docusu, Cebeli Doru, Kayışoğ Tu Dorusu, Ağa Alacası, Aşkarı Behram, Dağlar Delisi, Sürahii Serefraz, Dilne- vaz,.. Na Bu atların Nefinin diliyle güzellikleri- ne bakın: Nânu Dağlar Delisi, kendisi ahuyi ho- vem Perçemi sümbü Çin, cebkesi dibâyı Hötd! Dördüncü Murat atlarını o kadar se- verdi ki ölürken onların cenazesinde bu- Tundurulmasınt vasiyet etmiş, müverrih Naimânın kaydettiği veçhile binip ga: zaya gittiği üç at tersine eğerlenip tabu- tu önünce götürülmüştü. İmparatorluğun son felâketli yılların- da, binbir türlü gam ve sıkıntı — içinde at merakımız da sönmüştü. Bugün Cum- huriyet Türkiyesinde ata verilen ehem- miyet, Türk inkılâbının — büyük milit işlerinden biridir. Musolini kupasının Türkiyeye getirilmesi, ilerdeki zaferlerin kıymetli bir müjdesidir. Reşat Ekrem KOÇU (1) Jerom Morondun Türkiye seyahat »amesini vaktile Haberde — porça parça neşretmiştim. atede geee —