HABER — 8 MAYIS — 1938 ERER 111 EAA Lİ A FAZIL ÇiL iLACI Y ÜZDEKİ ÇİL VE SİVİLCELERİ, BA YANLARIN DOĞUM LEKELERİNİ İZALE EDER CİLDİ BESLER VE FEVKALÂDE TERAVET VERİR, ÇOCUKLARINIZ. ÇıN i a HER AKŞAM EE EC. Talk ile ESKİ, AMBASA DöR i sene evvel muhterem şehir halkınm pek büyük rağbetini kazaran ve kere yelnsz on beş gün için o angaje edilen RAKS KRALIÇESİ MELIHA SELMA ve SIDIKA ŞAMiYE Tel: 43776 . Çocuk Esirgeme Kurumunun vaktile bir aile kütüphanesi ola. rak bastırdığı İkizler serisinde duyduğunuz bu eksikliği bugü ze) ve resimli büyük hikâye kita. bı ile doldurulmuş buluyoruz. Kültür bakanlığı eseri tetkik etmiş, ilk okul çağındaki çocuk. lar için faydalı eser olduğunu tas. dik etmiştir. MEZHEBLER TARİHİ KAŞE Ankara caddesinde Vakit Kita; Si R ir n e e 60 iş balm akl lat isi LEMİ Mİİ” e A DYO gi posta için 4 kuruş ilâve ediniz. ŞİİLİK NEDİR VE NEDEN ÇIKTI? Ziya Şakirin bu kıymetli eseri çılmıştır Maarif Kitaphanesinde 5 Kuruştur Ekzema ve en muannit cilt yaralarından kurtulmak için BiZANS imporatorlaga |) EFE AAMIN TARİHİ kullanınız. Binlerce hastayı kurtarmıştır Eczanelerden isteyiniz. Gbarles Diehi'ia Dün ve Yarın Ter- cüme Külliyatı'nın 66 ncı kitabını teş- kil eden bu kıymetli eseri, bu vadide en salâhiyetli kalemlerden biri olan Tevfik Bıyıkhıoğla tarafından dilimize çevrilmiş ve neşredilmiştir. 208 sayfa ve iki kıymetli haritayı ihtiva etmek- tedir. Fiyatı (100) kuruştan ibarettir. Sizi günlerce ıstirap çekmekten kurtarır En şiddetli baş, diş ağrılarını, öşütmekten mütevellid bütün sancı ve sızıları keser, nezleye romatimmaya, kırıklığa karşı çok müessirdir. Mideyi bozmaz, kalbi ve böbrekleri yormaz! İcabında günde 3 kaşe almabilir. İsmine dikkat: o Tekdidlerinden sakınınız ve Nevrorin yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz. Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezinden ! - v Sinema koltuğu - yaptırılacak Ankarada yaptırmakta olduğumuz sinema için 600-700 :koltuk.yaptırıla- Vesaiti nakliye resminden olan borcundan dolayı haciz altıma alman Fort mar- caktır. Şeraiti öğrenmek istiyenlerin 10 gün zarfmda genel merkez muhasebe kalı ve 2099 plâka sayılı taksi otomobili 11.5-988 çarşamba günü Şişhanede İva- ü ast etmeleri. , (2616) nın garajında saat 11 de açık arttırma ile satılacağı ilân olunur. (2653) Istanbul Belediye LE 254 MARKİZ Dö POMPADUR MARKİZ DÖ POMPADUR gs1 d'Etşsl iyidir. Bir kaç gündür evde de- dil. Evde değil, Yani... Krebiyoh, hayret etmiş gibi bağır. dı: — Nasıl, şimdiden evde yok mu?.. Sizin gibi genç evliler... Ya balayı?, D'Etyol söyliyeceklerini bulmak için: — Ah! Balayı! . Deği ve bir an düşünerek devam etti: — Heyhat! Zavallı, şair! Heyhetf,. "Azizim Puassont!., Siz ikiniz de Jant s€- versiniz.. Beni dinleyin. Her halde iki- niz de görüyorsunuz ki, büyük'bir en- dişe içindeyim.. Demek sizin birşey. den haberiniz yok, öyle mi?.. Şu halde #ize bakikati söyleyeyim; Bir kaç gün- dür madam d'Etyol meydanda yok ve ben onun nefede olduğu bilmiyorüm... Çılgın bir endişe içindeyim. Ne yapa- cağımı bilmiyorum. Krebiyon: — Haydi canım! diye düşündü. En- dişen varsa bile, her halde bu endişeyi zevcen tevlit etmiyor.. Söyliyecekleri nihayet bulduğu: an. laşılan d'Etyol devam etti: — Evet, size söylemek şerefine-nail olduğum veçhile, madam d'Etyolu bir türlü bulamıyor ve bir felâkötten kor - kuyorum. Ah! Eğer sevgili : fanımın başıma bir feliket gelmişse, benim ha. Tim ne olacak?, - Bu gülünç ve itiraf e- dilmez bir şey olmakla beraber size sa- mimiyetle söyliyebilirim ki, karımı" bü- tün mevcudiyetimle çılgınca seviyorum, Dedim ya bu benim mevkiimde . olan bir adam için gülünç bir şeydir, fakat aşk hiç birşey dinlemez ve €ğef ister seniz benimle “alay edin, mösyö dö Krebiyon, fakat ben karısma "çılgınca âşık olan zavallı bir kocayım. Şair, bu uzun ve boş sözlere ehem. miyet vermeden, sadece sordu: — Demek madam d'Etyol kayboldu ve siz onun ne olduğun bilmiyorsunuz, öyle mi? d'Etyol, şaire dikkatle bakıp onusi, düşüncelerini keşfetmeğe çalişârak so duz — Evet!, — Bu cidden garip bir şey. — Bütün Parisi * arattım, fakaten küçük bir iz dahi bulamadım. . Krebiyon: — Acaba samimi mi?-diye düşündü. Fakat, biraz evvel. ; Sonra yüksek sesle: — Fakat gürel bir kadın bu şekilde kaybolmaz, dedi. Yoksa bir aşk? —Ne demek istiyorsunuz? Canım a- çıkça söyleyin: Aşk işlerinde şairler ga yet mütehassıstırlar! , , — Doğrusu madam © kadar güzel. O kadar güzel ki., ve âşıklar öyle cür'et- kâr ve cesur olurlar ki, D'Etyol, en küçük bir hayret eseri dahi'göstermeden bağırdı: — Şu halde, size İtiraf edeyim mi? Ben de 'bunu düşündüm. Evet, Janmn kaçımılmış olmasından korkuyorum. — Yali. Demek bunu düşündünüz .. Öğle zannediyorum ki muhterem mös. yö, şimdi hakikate yaklaşıyorsunuz. D'Etyol devam etti; — Eğer öyle ise, eğer önu kimin ka- çırdığını bilseydim.. — Ne yapardınız?. — Hiç merhamet etmeden onu öldü- rürdüm. Her kim ölüme olsun. ne ka- dar yüksek bir şahsiyet olursa olsun! Krebiyon her zamankinden Baha dü- şünceli"kaldı. Hiç bir şeyi kat'iyyetle tasrih. etmemekle beraber, şüpheler içindeydi. Karısına çılgınca âşık oldu. ğunu söyliyeyen bu adamm hareketle- rinde, sahtekârirk seziyordu. Belki de, bu hissi ona, d'Etyolün ken. diâine çok antipatik görünen çehresi veriyordu. Her'ne olursa olsun, Krebiyon bir şeyler hissediyordu. Fakat ne?.. Bunu kendisi de kat'iyyetle bilmiyordu; bu- na rağmen gizli bir hissi kablelvuku ona, ihtiyatla hareket etmesi ve sakın- ması Jâzun geldiğini söylüyordu. Bunun içindir ki, şairin bütün hâssaları tama. miyle uyanıktı; gözünden ne bir bakış, ne de en küçük bir jest kâçmıyordu. D'Etyolun her sözünü derinden Merine tahlil ediliyor ve bundan bir mâna çı- karıyordu. Şair nı hayret bir so- gukkanlılık ve sür'ati intikal kuvveti gösteriyordu . Bu dela, artık bir şeyler söylemek lâzım geMiğini ve d'Etyolun, ziyaret sebebinin kendisine izah edilmesini bek- lediğini anladı. Bünün üzerine hiç te- reddüt etmeden mevzua açıkça girdi ve ağır bir şekilde: — Şu balde, mösyö, dedi, madam d'Etyolun ne olduğunu size söylersem we dersiniz? D'Etyol, bu defa sahte olmıyan bir hayretle bağırdı? — Siz mi? — Evet, benl, « — Karımın nerede olduğunu biliyor musunuz?, — Onun nerede bulunduğunu kat'i, yetle söyliyemem. Çünkü bunu kendim de bilmiyorum. Fakat madam d'Etyolun herede gizlendiğini bilmemekle bera- berğ, hangi şehirde bulunduğunu, na- sıl ve kimin tarafından kaçırıldığını &öy- Tiyebilirim. — Demek Jan bakikaten kaçırıldı, öyle mi?. Krebiyon başiyle müsbet cevap ver- Mi ve d'Etyol, isticalle sordu: — Fakat kimin tarafmdan?, Krebiyon bir an düşündü ve ağır a. Zır cevap verdi? — Bu hâdise, bir şahsiyet nama, suç ortakları olan üç kişi tarafndan yapılmıştır. D'Etyol, elini alnına götürerek: — Rüya görüyorum, dedi. Bu üç in kim olduklarını biliyor musu. nuz?. Krebiyon; müstehzt bir - tebessümle Nocyi elinden tuttu ve hem onu hem de kendisini göstererek göyle dedi; — Size suç ortaklarından ikisini tak- dim etmekle kesbi şeref eyelrim.. Fakat bu suç ortaklarının ikisi ke, işin far- kında olmıyarak, gayri şuur birşe. kilde hareket etmişlerdir. D'Etyol, beyninden vurulmuş gibi, birdenbire ayağa kalkarak, içinde ra. hat rahat oturmuş olduğu koltuğu şid- detle iterek devirdi, Karşısında dura“ rak gülümsiyen ve kendisiyle âdeta alay dilen bu adamın hangi maksatla böy- le hareket ettiğini (endişeyle düşünü. yordu, Karısının kral tarafından kaçırıldı * ğınâ emindi, balbuki şimdi hiç bekle . nilmedik başka bir kaçırma bâdisesi karşısında bulunuyordu. Fakat neden ? Neden?.. Hülyalarının tahakkuk etti « ğini ündüğü bir sırada, bir delinin jesti önünde hezimete mi uğrayacaktı? Fihakika, Krebiyon onda bir deli hissi uyandırıyordu. D'Etyol'ün küçük gözlerinde kor kunç bir kırılcım parladı ve eli kama- sınm kabzesine yapıştı. D'Etyol, dehşet içinde soluyarak, boğazı kurumuş, gözleri dönmüş bir halde, bir tek kelime söylemeden, bü- tün bülyalarmı mahveden bu iki kişiye bakıyor ve nerede ise çıldıracağın: his. sederek, bütün vücudiyle ürperiyordu, Bu «rada, Krebiyon da, d'Etyolün, bu ağır dil tutukluğu karşısında, -hep ayni nazikâne tavrı ve tebessümiyle şöyle diyordu: — Hayret, sizin söz söylemenize mâ- ni oluyor, mösyö, bu besbelli; çünkü aksi takdirde, bana üçüncü suçlunun da ismini sorariğınız, Çünkü rica ederim. Unutmayın ki ben size, üç kişi birden hareket ettiğimizi söylemiştim. D'Etyol, gayri ihtiyari tekrarladı: — Üçüncü suçlu?.. — Evet, azizim - mösyö, bu üçüncü