$ MAYIS — 1938 HABER — Akşam Yeni ve cazip güzellikte Bir ten Buruşukluklardan kurtulmağı ve daha genç ve güs görünmeği seversiniz değil mi? Açık beyaz taze v bir genç kız tenine malik olmak istersiniz değ mi? Evet dersiniz, bu basit güzellik todbirini te, rengindek! min terkibinde Viyana Üniversite Profesörü Dr. Stı jekalin cazib keğfi olan ve büyük bir İtina ile int bap edilmiş genç hayvanlardan İstihsal ve “BİC CEL" tabir edilen müceyreleri canlandıran yen! cex ber, mevcuttur. Bu cevher siz uyurken, cildini: besler ve gençleştirir. Tlk tatbikımdan iübaren erte si sabah, cildinizin ne kadar tazeleşmiş ve gençleş miş olduğunu görecekkiniz. Hastanelerde 60 . 7T0 yaşlarındaki hdmlırı yapı lap tecriübelerde 6 hafta nihayetinde buruşuklukla rın tamamen zail olduğu görülmüştür. Gündüz için (yağsız) beyaz rengindeki TOÖKALOR kremini kullanının, Terkibinde taze kreta ve tasfi ye edilmiş zeytinyağı mevcut ölup bu unsurlarla mesamata nüfuz ile derinliklerde gizlenmiş ve hh bir sabutun ihraç edemodiği gayri saf maddeler harice atarlar, Siyalh benler bemen kaybolurlar Y ıcaqım Para I.[.E’, "1'3' _Juıçak Taliin MAi Satılık otomobil Etex mârkali hüsüst 928 — modeli az | yapar. kullanılmış, lâcivert renkli Yyeni, maru- Görmek istiyenler Taksim Merkez ; ken döşeme 4 kişilik, — tabanca boyalı | rajında Hüseyine müracaat, (V.P.242 dört (4) şişe benzin ile 140 Küi 252 MARRKİZ DÖ PAWFADUR, MARKIZ DO FÖMPADUR 240 lerem n e e » a eee ae eee aaaemamane yu sire takdim odt m, bi- le, ismini söyliyebilirim. D'Etyol, hep ayni derin şaşkımlık ve hiddet içinde sordu: — Kimdir bu?. Bunun üzerine Krebiyon ,ağır ağır: — Berryel. . Dedi ve zeki gözleri büyük bir dik- kat ve iIsrarla muhatabına dikildi.. Bu kelime, Krebiyonun ağzından ga- yet sade bir şekilde çıkan bu bir tek kelime, d'Etyelun üzerinde şayara hay- Tet bir tesir icra etti. Çehresi sapsarıydı ve gözleri kan çanağına dön: birdenbire gözleri eanlandı, yanakları derhal pembeleye - vek eski halin! aldı.. Ve Krebiyon, dudaklarında hep ay- ni tebessilmle, kendisinden memnun bit İnsan tavriyle başını sallarken, bu bir tek kelime, bu bir tek isimle tekrar ümilini bulan d'Etyol, yavaşça ve garip bir istifhamla tekrar ediyordu: — Berrye?.. — Polis müdürünün tâ kendisi. D'Etyol, kulaklarına inanmak iste- miyormuş gibi takrarladı: — Betrye? Berrye?.. Fakat şu hal. de?, Krebiyon hiç değişmiyen mütebessim haliyle: — Evet, dedi, ne söylemek istediğini- zi anlıyörum: Üç suç ortağınm isimle- rini biliyorsunuz ve şimdi de bu hâdi- sepin başlıca- Gmilinin kim olduğunu öğrenmek arzusundasınız. D'Etyol, idama mr mahküm edilece- ği, yoksa serbest mi bırakılacağı —hu. susundaki mahkeme kararımı bekliyen bir mahküm gibi gözlerini kapayarak sordu: — Kimdir bu?. Krebivon, kelimeler hrennde bilbi #a israr çdı niçt etmek riletine katlanmaz. Mösyö Betrye ancak büyük şahsiyetler için rahatsız olur.. Bilttün bunlar d"Etyolun kalbini ge- ne büyük ümitlerle doldurdu ve bu ü- mitle beraber, ona yeniden emniyet ve itimat geldi.. Artık bikliği bu ismi beklerken, bü. tün eski gururunu elde etmiş bulüunu - yordu ve âdeta âmitane bir tavırla sor- du: — Bu çok büyük göhsiyet kimdir? Biz bir hayli söylediniz, mösyö dö Kre- biyon, artık her şeyi bilmeğe hakkım var.. Krebiyon hiç te kaçamağa niyeti ol- madınığını gösteren bir jest yaptı ve en tatlı tavriyle cevap verdi: — Bu, kraldır, mösyö, Bunu size ol. dukça bir gekilde ima etmiştim . Bu ismi duymakla beraber inanmak istemiyen, daha doğrosu şüphe edip etmemesi lâzım geldiğini bir türlü kes- tiremiyen d'Etyol tekratladı: — Krall. Ve ota büyük bir dikkatle bakan Krebiyon, kendisini toplamış olan d'Etyolun sesinde, sevinç mi, yoksa haytet veya dehşet ifadesi mi bulun - duğunu iyice anlayamadı. Hanri, meseleyi iyite kavtayamayan bir adam tavriyle devam etti: — Fakat kral ne Jiye madam d'Et - yolu kaçırtsın?, Krebiyon kısaca cevap verdi: — Çünkü öna işıktır. — Kral madam d'Etyola âşık... Ne münasebet canım!., Vakia Jan güzeldir, fakat aradaki meswfe © kadat büyük kil. Şair, hâkimane bir tavıt takınarak : — Krallar da faniler gibi âşık olur. lar, dedi, sevgili kralımez, bu hususta, tebmlarının her hangisinden daha za- yıf olduğunu defalarca isbat etmiştir. Esasen kral için mesafe ve fark mevrzuu — Ahi.. mösyö, cidden iltilar edi yorsunuz.., Kralın, bu çiftliği size biran evvel vermesini can ve gönülden temen- ni etmekten başka elimden bir şey gel- miyor... Esasen siz yalnız bu çiftlikle değil, en büyk servet ve şöhretlere lâ- yiksiniz... Buna rağmen bu sözlerin söyleniş tar zımda öyle anlaşılmaz bir muamma var dı ki Krebiyon kendi kendine şöyle di- yondu: — Eh, Krebiyon, eğer iş bu paraya kaldiyse, susuzluktan ölmeğe şimdiden hazırlan!.. D'Etyol git gide Krebiyonda daha fe Ha bir tesir berakıyordu, buna rağmmen Şair nezaketini muhalaza ederek hür- metle eğildi ve gu cevabı verdi; — Majestenin istediğimizi en kısa bir zamanda vereceğinden emin olabilirsi- niz, Mösyö dö Krebiyon. Şimdilik cn- dan sadece çiftlik istiyoruz. Krebiyon:; — Şimdilik mi? diye düşündü. İşte bir iştiha ki galiba kolay kolay tetmin edilmiyecektir. Saara üstelik tıpkı kral veya başnazır gibi “biz” diye konuşur Yer Yoksa bu küçük efendi bir şeyler mi ediyor... Doğrusu çok garip.. Ve Krebiyon yüksek sesle ilâve ct üz — Çiltlik, şimdilik istikfaf edilecek bir şey değildir.,. Sizin gibi zeki ve de- ğerli bir zat meselâ bir nezaret maka" ı elde etmekte asla geçikmez. Bu sözler, öyle bir sadelik, öyle bir memnyniyet ve gözlerde öyle bir hay- ranlıkla söylenmişti ki d'Etyol bunlara kanarak cevap verdi. — Doğrusu mösyö dö Krebiyon siz jileriyi gören zeki bir insansınız ve eğer bir gün, edebiyatı brerakıp - siyasetle meşgül olmak isterseniz, ben nazır ol- duğum zaman... D'Etyol, birdendire, sırrınt ele ver- mekten korkarak ilâye etti: — Toebil eğer, nazır olunsam.; | Fakat iş işten geçmişti.. Krebiyon onun ihtiras düşüncelerini sezerek ken- di kendisine göyle dedi; — Demek aldanmamışım! Bu etdam nazır olmak istiyor ve doğrusu, bunu öyle sade ve kat'i bir tavırla söylüyor ki., Hayret! Bu emniyet ve itimad ona nereden geliyor, wcaba? Eh bana ne? Ha bu herif olmuş, ha başka birisi. Fakat, iki muhatabın - iki düşmanın diyecektik - yekdiğerine söyledikleri bu sözler, fena halde susayan ve bir tek şişenin bile görünmediği bu evden bir an evvel çıkmak istiyen Noenin canını sıkmoağa başlamıştı.. Binaenaleyh, ziyaretlerinin asıl hede- fini Krebiyon'a batırlatmak için müda- baleyi zaruri gördü ve bu işi ezdiği şeylere pek aklırmayan bir fil “inceli- Şi ile yaptı. . — Jan, diye boşladı, zavallı küçük Janım.. Şüpbesiz bir düşüncesi olan ve bunu takip eden Krobiyon, topuğiyle onun ayağını erdi ve zavallı Noenin cümlesi, zaptedemediği bir ıstrrap çığlığiyle ke- sildi. Şair de hiç bormadan: — Oh! Pardon, dostum, dedi, can- nızı mı acıttım ? Pursson: — Tabil acıttın yal Diye bağırdıysa da şairin gözlerine dikilen nazarlarını görünce çabucak ilâve etti: — Yani pek fazla acıtmadınız, sev- Bili dostum. , D'Etyol da gülümsiyerek : — Biz şey söylüyordunuz galiba, Pu- asson, dedi.. Kızınızdan bahsediyordu- nuz, değil mi?. Krebiyon derhal cevap verdi: — Zannedersem, dostum, Madamı d'Etyolun sıhhatini soracaktı.. D'Etyol, mahzun bir tavır takınarak cevap verdi: — Öyle zannediyorum Ki maedam