i İ , 3 ı İ BE HABER AKŞAM POSTASL Sehibi ve Nepriyet Müdürü Hasan Rasim Us İDARE EVİ » Istanbul Ankara caddesi Pasta betese; Htesli Bre Tetgruf Yezı işleri telefonu : Hüree | ktaabet HABER 235872 : 24370 —Montrö ve Italya OZAN muahedesini — imzalamış 6lan devletlerden biri, yani İtalya, Bo- ğazlar davamızı halletmiş olan Montrö konferansına iştirak edememişti. Bu dev let de,, işbu 1988 yılı mayısının ikinci günündenberi Montrö konleransı netice- sinde imzalanmış olan — konvansiyona iştirake hazır bulunduğunu resmen bil. dirmiş bulunmaktadır. - Derhal kaydet- meliyiz ki İtalya tarafından — gösterilen bu dostane hareket, asla, umulmadık, beklenilmedik bir fevkalâdelik suretin- de tefsire müsait değildir. Montrö kon- feransı mukarreratma — İtalyanın ilele- bet iştirak etmiyeceğini sanmak, ancak hâdiselerin seyrini iyice takip edemiyen- lerin hatası olabilirdi. İtalyan devletinin Montrö konferan- sı müzakerelerine iştirak etmeyişi, dava- mazın esasına bir itirazı oluşundan doğ- müuş değildi. Türk milletinin bir büyük hakkını arsrulusal bir tasvibe ulaştırmak istediği günlerde, İtalyada, hayatf addet- tiği bir davasını Milletler Cemiyetine usrarla izaha girişmiş bulunuyordu. Bu dava statüsünün bamteline dokandığı için, Milletler Cemiyetinin havsalasına bir türlü, sığdırılamıyordu. Bu yüzden İtalya, Cenevreye ve İsviçrenin dünkü muahedelere ad vermiş, yarınki muahe- x delere ad vermesi memul, küçüklü bü- yüklü bütün şehirlerine boykot etmişti. İşte Montrö kasabacığına da bunun için bir İtalyan diplamatı — gelememişti. Bu vaziyet, Rüştü Arasın cidden büyük bir dikkat, hassasiyet ve olgunlukla idare et. tiği o mühim konleransı takip etmiş ©- lan herkesin malümudur. Dünyanm en büyük gazeteleri ve ajansları namına o konferansı takip etmiş olan 250 gazeteci içinde hiçbiri, İtalyanm Montröye gel- memesi için ortada bir sebeb görmüş ve. ya uydurmuş değildi. Her — gazetecinin her sabah, uyanır uyanmaz ilk işi, Mon- trö palas direktörüne gu suali — sormak olurdu: * İtalyan delegasyonu için yer hazır- landı mı?,, Ve konferansın devam ettiği bir buçuk ay içinde İtalyan murahhaslarının Mon- tröde belirmeyişi, sadece, Cenevre asam- blesinin İtalyayı tatmin etmek imkân- larını bulamayışma bamledilmiştir. Burada, tarihi hâdisenin bir detayını unutturmamak için, dışbakanımız Dok- tor Arasm, imza gecesinin neşeli havası içinde kendisini belki yirminci defa teb- âüw&:' Ka p — İtalyanlar da imza edeceklerdir. On- Tar da bu muahedeyi imza edeceklerdir. İtalyânın bu muahedeye — imza koyma-. Zaman, Kemalist diplomatı tekzip et- memiş bulunuyor. * . * İtalyanın Montrö konvansiyonunu im- zalamak arzusunu göstermesinden bizim kadar bütün dostlarımızın da memnun olduklarma inanmak İâzımdır. İtalya- nm Montrö — koönvansiyonuna iştiraki, 'Türk -« Elen ittifakının Egede kurduğu emniyet ve abenge Adriyatik kıyıların- da duyulan hayranlığın bir ifadesi sure- tinde de tefsir edilebilir. İtalyanın Montrö - konvansiyonunda eksik olan imzası, kendi milli kuvyetleri- ne tam ve haklı bir güven duyan Türki- yede herhangi bir emniyet eksikliği su- retinde telâkki edilmiş değildi. Fakat - talyanm, konvansiyondaki boş imza ye- rini doldurması süphesiz ki bir şey ka- zatıdırmış oluyor: Bir dostluğu izah eden yeni ve sem- Geçen seneki Paris ıerp.ı yli rültü koparmıştı. — Fransız hükümeti, memlekete para getirmek için, milyon" larca lira sartiyle bu sergiyi açmış, fr kat, söylendiğine göre, zararla kapan- mıştır. Serginin kâr etmediği görülünce, u- zatılması bile düşünülmüştü. Fakat ara- ya kış girince serginin mu!ııfınu kın boşuna masral edileceği anloşıldı ve bu fikirden vaz geçildi. İtalya ile Amerika gelecek sene ve 1940 için beynelmile! sergiler hazırlar- ken, bu sene İngilterede de büyük bir sergi açıldı. Yalnız İngiltere sanayi ve sanatına tahsis edilen ve “İmparator. luk sergisi” ismi verilen bu sergi, ev- velsi gün İngiliz kralı tarafından açıl- Mıştır. Sergi Glaskov şehrindedir ve büyük bir saha kaplamaktadır. Sergide, yüz metre yüksekliğinde bir kule vardır. Mektebe karşı Çocuk babaları grev yaptı İngilteredeki bir kasaba halkı mek tebe karşı grev yapmıştır: İki mekte- be devam eden bin kadar çocuk bir haftadır anaları, babaları tarafmdan mektebe gönderilmiyor , Sebep? Çocukların yollarda otomo- bil tehlikesine maruz kalmalarıdır. Şehrin yollarında, otomobil kazaları- ni önlemek için konulan işaret levha- ları yokmuş, Geçenlerde bir çocuk mektebe giderken otomobil altında kalryor ve ağır surette yaralanıyor. Bütün çocukların ayni tehlikeye maruz kaldıklarını düşünen ana ba- balar, yollarda emniyet tertibatı alın- madıkça çocuklarını mektebe yolla- mamak kararını vcrmw Çocuklar için ha- — zırlanan filmler Sinemanın çocuklar üzerindeki fe- 'na tesirlerinin önüne geçmek için her memlekette bir çok tedbirler alınm makta, bilhassa, çocuklar için husust filmler ve sinemalar yapılmaktadır. İngilterede, yalnız çocuklar - için film hazırlayan ve gösteren müecsse- seler vardır. Bunlardan biri, bugün, gocuklar arasında bir anket açatış bu- lunuyor, Çocuklara sorulan sualler — gunlar. dır: 1 — Şu filmi gidip göreyim diye nasıl karar veriyorsunuz? (Yani, ve- rilen kararda âmil olan şeyler neler. dir!) 2 — Film yıldızlarının resimlerini biriktiriyor musunuz? Film girketleri birliği tarafmdan hazırlanan ve bütün mekteplere gön- derilen bu sual listelerine çocukların cevap vermesi için, mükâfatlı bir mü- Babaka da tertip edilmiştir. Bombardıman edilen pullar İspanya Cumhurlyetinin çıkardığı yeni bir pul serisi pul kolleksiyoncu- ları için çok kıymetli bir çeşit teşkil edecek: Bu pullardan biri Madridin müda- faasında gösterilen kahramanlığı tem sil etmektedir: Diğerinde de İspan- yol - Amerikan dostluğunu temsil eden bir resim vardır. Bu pullar basılmakta iken darpha- ne düşman tayyareleri tarafından bombardıman ediliyor, makinist ölü- yor ,pul kalıpları da harap oluyor. Bunun üzerine, o zamana kadar ne kadar pul basılmışsa onunla iktifa olunuyor ve yalnız onlar piyasaya çı- karılıyor. Adedi pek az olan bu pullar, bilhas sa birkaç sene sonra, çok kıymet ka. zanacaktır. Marlen Ditrih Pariste bir film çevirecek Marlen Ditrih Amerikadan Avru. paya geldi.. Artistin bu gelişine büyük ehemmi- yet veriliyor, çünkü bir daha Ameri- kaya gitmemek ihtimali var.. Evvelce Marlen Ditrihin Mmuıyı- ya çağrıldığı haber verilmişti: Alman hükümeti Brigit Helm, Marlen Ditrih gibi Alman artistlerini memlekette çalıştırmak ve bu suretle kendi sine- raa sanayiini inkişaf ettiremk arzuı- sunda, Bunun için, Marlen Ditrihin Alman yada kalacağı zannediliyor. Fakat, artist henüz Almahnya yolun. da değildir. Londrada hiç kalmadan Parise gelmiştir. Orada bir film çevi- recektir. Bu film, Marlenin Fransada çevireceği ilk eser olacaktır. Bundan sonra İsviçreye gidip biraz dinlenecek, Daha sonra da Almanya- ya gitmesi kuvvetle muhtemel. Marten Ditritrimr ANETTANOAN gerar ğini haber veren bir İngiliz gazetesi, onun, vapurda tam iki saat tuvalet yaptığını ve ancak ondan sonra dışarı çıktığını yazıyor., Hayatımın kırk ." . . o.2* üç günü gitti “Hayatımın 43 günü gittil,, diye feryat eden ,meşhur sinema artisti Merl Oberondur ve bu gikâyetle mah- kemeye müracat ederek bizim para- mızla beş bin liraya yakın bir tazmi- nat istemektedir. Şikâyet ettiği bir etomobil sahibi- dir: Otomobille artiste çarpan adam, Merl Oberonun yaralanmasına sebep olmuş ve yıldız, 43 gün hastahanede kalmıştır, Mahkeme henüz karar vermemiştir. ZRAKNEBİENKENAEİ » AAA GA A V DAT NGUT ERRNTER £ Rasgele Bir ata sözü kurtuldu Dıum.m: vekâletinin — musip bir f kararından haberdar oldum. Bun- dan böyle kavga neticesinde bir başkası nı yaralıyandan, yaralının resmi hasta- nelerde yapılan tedavisi ücreti tahsil e- dilecekmiş. Şimdiye kadar: “Köpeği öldürene sü- rükletirler,, atalar sözümüz bir — misalle izah edilemiyordu. Bu — kararla bir ata sözünü kurtarmış olduk. patik bir müeyyide, İtalyan milletinin Türk milletine karşı ezelt bir sempatisi vardır. — İtalya Os- manlı imparatorluğile — harbettiği gün- lerde dahi İtalyan — milletinin, divanı harplere rağmen, bu sempatiyi muhtelif vesilelerle isbattan — çekinmediğini çok yerden işittim.. Birkaç gün evvel Roma- da binlcilik müsabakaları esnasında mil- İt marşımıza ve bayrağımıza karşı Roma- hılarm gösterdikleri — hararetli saygı da şüphesiz bunun bir yeni delilidir. Dün- vava hayirhah gözlerle bakan ve siyasi ihracatı sarlece dostluktan — ibaret olan Türkive, bövle bir semnative ve savarva elbette müstehaktır Nizamettin. NAZİIF sevg 125 liraya bir kaybedi- lir mi? IR mahkeme kararı var, Bunu anlat- mazdan önce karara sebebiyet veren hâdiseyi kısaca anlatalım: Kolambo'da yevmi bir gazetede bir ka- dın güzel, lirik şiirler yazıyor. Şiirlerinde © kadar muvaffaktır ki bu — kadım, genç erkeklerden tümen tümen hediye ve tak- dir mektupları alıyor. — Bunlardan biri daha ileriye giderek şair kadmna evlenme teklifinde bulumuyor. Şair kadın: (Hay hay! )cevabını veri- yor, fakat görüşme ve tanışma teklifine yanaşmıyor. Evlenme teklifinde bulunan erkek deli gibidir. Sevgilisini — görmiye çalışryor, tahkikatta bulunuyor. Netice- de ne çıksa beğenirsiniz. Şair kadın bir erkektir. Ver elini mahkeme.. Karar da şu: Şiir yazmak istidâdını hediye almak için sutistimalinden dolayı 125 lira para cezasına mahkümiyetine... Acaba erkeğin istediği bu muydu? 125 Tiraya bir sevgili hayalinden — mahrum kalmabilir mi? Kadınsız memleket ER şeye inanmak belki mümkündür. Fakat size derlerse ki dünya üzerin- de kadın bulunmıyan bir devlet merkezi vardır, inanır mstuniz? Öyle bir devlet merkezi ki orada, yapılan işlerde kadın parmağı aramak kabil değildir. Bunu haber veren bir gazete, coğrafya malü- matınm noksanlığından bu devlet mer kezinin adını okuyucularına — Kaberan diye bildiriyor. Biz bu hatayı düzeltmek ten çok bu haber üzerine aklımıza gelen birkaç cümleyi söyleyebilmek için hava- disi tekrar edelim. Avustralyanın merkezi — (Kaberanda değil) Kamberrada hemen hemen kadın mevcut değilmiş. 100.000 — kişiyi ferah ferah içine alabilecek büyüklükte bulu- nan bu devlet merkezinde, — topu topu altı bin kişi varmış. Bunların da ancak yüzde beşi kadınmış. Şehrin belediye reisi, bugün, komşu göhirleri dolaşarak merkeze kadın top- Tamaya çalışryormuş. Vaadi de mükem- mel: Kamberrada yerleşecek olan kadım- lara parasız bina verilecek ve bütün ar- zuları yerine getirilecek. Bana kalırsa bu haberin dünyaya şuyuu, Kamberra- da bugün mevcut olan kadın yüzdesinin - /0 e r — © MAYIS — 1938 TAN Erlik meydanında üstünlük BİNİCİLERİ.I!IZİN Romada kazandık. darı zaferin ehemmiyetini, Ahmet E. anin Yalman, şu satırlarla ifade ediyor: “Şurasını gözününde tutalım ki tarihin en korkunç silâh yarışının orlasındayız. Bundan maksat, harpte zafer kazanmaktan ziyade üstünlüğü başkalarına — iptidadan kabul etlirmek, sözü ve meramı yürütmek tir. Böyle iddialı bir âlem içinde binicilik Kİbi askerlikle sıkı alâkası olan bir sabada üstünlüğünü isbat etmeyi her millet millt bir gaye saymış, ona göre çalışmış ve ha- zırlanmıştır. Bütün bu çalışanların ortasında Türk a. zim ve meramının, Türk — kabiliyetinin, Türk tekniğinin üstün çıkması, milli şeref ve ilibar hesabına kazanılmış bir zaferdir. Senelerdenberi binicilerimiz, encak milli ideallerden doğabilecek bir gayret ve fe. dakârlıkla çalışmışlardır. Altıncı derece- den başlıyarak her sene biraz daha ileri gitmişler, nihayet bu sene gayelerine var. maşlardır. Bu neticeyi milli güven düyguları bakı. mından da çok mühim görmek lâzımdır. Bütün iş, bunu işlemektedir. Süyari, su- baylarımız, sırf gaye namına, iyi usul. lerle çalışmayı bilmişler ve erlik sahasın daki Türk üstünlüğünü ortaya koymuşlar dir., CUMHURİYET Italya ve Montrö TALYANIN Habeşlatan imparatorluğu gu tarıyızımızı, İlalyanın — Moalrö Boğazlar muakevelesini lasdiki taktp etti, Bü suretle ikl Akdeniz devletl — arasında halledilmesi lâzımgelen — hiçbir. mesele kalmadı. Abi'din Daver, Türkiye ve İtalya arasındaki dostluğu daha samimi bir şekle sokmak için orlada hiçbir. mani mevcul olmadığını söyliyerek diyor ki: *İtalya, Montrö — mukavelesine İltihak etmekle hem bize karşı dostluk göstermiş, bem de şark sulhunu takviye edecek bir hareketle bulunmuştur. Cünkü yeni Boğaz Jar mukavelesi, evvelâ Türkiyenin emni. yetini, sonra da gark sulhunu temin eden bir ahidnamedir. Montröde kabul edin BaRa yi ea g nn eee darbelere, karşı müdafansız bırıkmıı'ıılı istihdaf etmiş olduğundan — vatanımızın emniyet ve salâmeti bakımından çok mü. himdir. Bu ilibarla Montrö mukarreratını kabul edenler, — memlekelimizin emniyet ve selâmetini istiyon hakik! dostlar olduk Tarını Türk milletine göstermiş oluyorlar, Onun içindir ki ftalyanın Baoğarlar mükah velesine iltihakı, Türkiye efkârı umumiye. sinde, memnuniyetle karşılanmış ve L talyaya karşı bir sempati wyandırmıştır.,, ULUS Binicilerimiz Duçe kendi eliyle Musolini kupası'nı 'Türk binicilerine verdi. Giornale d'i- talia bu münasebetle diyorki; “Teknik atletik ve momal yüksek vasıfları haiz olmadıkça hiç bir ekipin Musdlini ku- pası, yarışı gibi en çetin bir imtihanı kazanmasına imkân yoktur. Bu sebep- *edir ki Türk süvarileri dinyanım en kuyvetli ve mahir süvarileri arasında bakir olarak mevki almışlardır. Ve bunu yüksek bir Hyakatle muhafaza edeceklerdir. " Ne kadar sevinsek yeri var. Biz ordü- ya bağlı ve onun bütün inkışaflarını can alâkaar ile takib eden, onun mu - vatfakiyetlerini gönülden benimsiyen bir milletiz, Süvarilerimiz bize derin bir har, ve türk sporunun ber şubesinde çalışan gençlerimize de güzel bir ders verdiler: sebatla, metodla, ve yalnız sanat aşkı, millet odını yükseltmek iradesi ile gçalışmak Gdersi! Sessiz ve gösterişsiz, senelerce, hiçbir zorluktan yılmıyarak ve hiçbir kolaylıktan gevşemiyerek, Atatürkün her türkten istediği muvaf- fakiyet hedefine doğru yürüdüler ve muvaffak oldular, Hepsi isimlerini ekipin ve onu türk biniciliğinin yüksek şerefi içinde kaybettiler. Gördükleri işin, ferdi meyil ve zevki çok geride bırakan bir milli hizmet olduğu düşün- cesini bir an hatırdan çıkammadılar. Kendilerini sevinçle kucaklarken, bi ze emanet edilmiş olan davilarida on » Totın misal verdikleri foragatli hizmet düsturunu hâkim krmağa çalışalım. - Fatay Boğazlar rınml. karılarından ve kaynanalarından bhirar olan erkeklerin istilâsile daha çok azal- masından korkulur.