3 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

3 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LA NT R AAT AA l VAA L ARE İ TüRK TiCARET BANKASI 1A.Ş Avrupa Hattında Mübhim Tenzilât Avrupa hattında B Mayıs 938 tarihinden itibaren Eşya nakliyatına mühim tenzilât yapılmıştır. 1 — Sirkeci - Yeşilköy kısmındaki istasyonlardan Avrupa hattının hber hangi bir istasyonuna ve bilmukabele yapılacak vakliyatın ınrıu. yi, sınıf farkı aranılmaksızın, Ton vekilometre başına; perakende * msgâri boş ton ücreti verilmek şartiyle “2,5,, ve asgâri on ton ücreti vırll— mek şartiyle "2,, kuruşa indirilmiştir. 'Tenzilât miktarı ©4 60 ye yakmdır. Bu saretle Kırklareli - fetanbu! arasında “Peynir, Manifatora, Tuhafiye, Kavafiye, Bakkaliye, Züccaciye... gibi,, bir sınıfa tâbi eşyadan Ton başıma: Perakende 1470 kuruş yerine 840, asgari beş ton şartiyle 1223 ku- Tuş yerine 700 ve asgar! on ton şartiyle 1195 yerine 560 kuruş alınacaktır. 2 — Sirkeci - Yoşilköy kısmındaki İsasyonlardan Avrupa hattının her- bhangci bir istasyonuna yapılacak Tuz nakliyatmın ücreti, asgar! beş ton üc- ton ve kilometra başma “1,50,, kuruşa indiril- MERKEZi: ANKARA ER NEVi BANKA MUAMELATI Her ay faizleri ödenen: Kuponlu Vadeli Mevduat ŞUBELER: ANKARA : ioTANBUL : İş ddi yeeelnüirele l Şi ea a| Telelon: 28316 Telefon : 22971 Teti verilmek şartiyle, miştir. $ — Avrupa hattının herhangi bir istasyonundan Sirkeci » Yeşilköy kısımında bulunan istasyonlardan birine en 4x on ton ücreti verilmek şar- tiyle nakledilecek dökme ve çuvallı zahirelerin, yağlı daneleri, tohumla- yın ve çekirdeklerin naklii ücretleri bütün mesafe için ton başına “400,, kuruşa indirilmiştir. 4 — Fazla tafsilât için (2424). istasyonlara müracaat edilmelidir. Gemlik izmir Safranbolu Tekirdağ Adapazarı Bandırma Bartın Bolu Bozöyük Buı'ı:n Düzce Eskiş.hir ——— 9 uncu İşletme Müdürlüğünden: Müuhammen bedeli 11015,60 Hra olan 28 kalem muhtelif demir, çelik, balar, plrinç, kurşün ve aleminyum malzemesi kapalı zarf usuliyle 16 » S - 938 pazartesi günü saat 15,30 da Sirkecide 9 uncu İşletme binasında satın alınacaktır » Bu işe girmek isteyenlerin nafla ve diğer vesikalarile beraber yüzde 7,$ Bisbetindeki teminat makbuzlarını muhtevi kapalı zarflarını ihalenin icrasından bir saat evveline kadar komisyona vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak komisyondan verilmektedir. (2486) Türkiyenin her tarafında muhabirleri vardir. Gözhekimi Dr.Murat RamiAgdı Muayenehanesin! Tuksim.Taelimane Tarlabaşı Cad, URFA Apt. uma makletmiştir. Tel: 41558 ?azardan maada hergün: Öğleder: «onra saat ikiden altıya kadar KARETİTMPTEYA DY DEREEDA DAĞ İ Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No, 5 Tel 22566 (Dr, Osman Şerefettin 132 MARKİZ DÖ PONPADUR Gene mahpustu!.. Ve bu Hefa, hiç şüphesiz, onu hapi - saneden çıkarmakte hiç kimsenin İsti. fadesi olmuıyacaktı!. . Halbuki, bu defa, Jam himaye etmek ve icabında onu kurtarmak için, her zamonkindende daha fazla, hürriyetine ihtiyacı vardı! KI MADAM — D'ETYOL Rezervuar sokağındaki küçük evde yalnız kalan Jan, şövalye d"Assasla vur kubulan görüşmenin tesiri altında, bir kaç dakika müddetle heyecan içinde ür- perdi. . On beşinci Lüiye karşı olan aşkından vargeçmişti.. Hiç bir zaman, ne kralâ, ne de başka birisine ait olmıyacağına yemin etmiş- ti... Derin derin içini çekti... Yaptığı fedakârlıktan, şimdiden na- dim mi olmuştu?. Hayır.. Şövalye ona, bu fedakârlığa tamamiyle lâyık görünüyordu. Şöval - yenin âlitenaplığına, o da âlicenplıkla mukabelç etmişti.. İşte bu kadar! .. Janın d'Assasa karşı en küçük hir aşk hissi beslediğini iddia etmek imkân. sızdı. Fakat bilâtereddüt söylenebilirdi ki, şövalyenin ona ilham ettiği çok hu- susi ve garip bir his, hayranlıktan dubha fazla, muhabbetten daha — kuvvetli bir histi. Sırf kralr sevdiği için şövalyeyi sev- miyorndu. ; Fakat onu sevmediğine çok mütecs- sir olayordu.. Şövalyeye, Kentlisini çok geç tanı- dığını söylediği zernan Jaun büyük ve derin bir hakikati ifade etmiş oluyor - du., D'Assas, ona, dillere destan olan c4. ki zaman şövalyelerinin en .nükemmel, bir nümunesi şeklinde görünüyordu. O — kakacanlık ve cesaretin canlı bir tim» saliydi. Ondan daha merd bir insan ta- hayyül etmek imkânsızdı. Yakışıklıydı. Henüz açılan ateşin bir gençliği vardı. Hülâsa d'Assas, genç kadma, masal- larda okuduğu ve malüm prensesleri kurtermak için dünyayı dolaşan kahra- man ve güzel prenslerden biri gibi gö- rünüyordu . Başka birisini sevmesi hem kendisi hem de şövalye için büyük bir betbaht. lık, büyük bir talihsizlikti. Bu başkasiyle şövalye arasında, şö- valye lehine, kıyas kabül etmez — bir fark verdi. Yalnız, bu başkası kraldı! Kudcet, prestij, şan, şaşan onu cezbetmiş ve bu cazibeyi bir aşk haline getirmişti.. işte bunun içindir ki, Jan, yaptığı aşk fodakârlığına nadim olmuyordu . Fakat işte, gene bunun içindir ki, bu fedakârlığı düşündükçe içini çekiyor - dü. Nihayet büyük bir cesaretle, kadefi- ne razı oklu ve, kalbinde bir ıstrap ve içinde ağlamak arrusu bulunduğu hal- de, piytaonun başına geçti ve zarif parmaklarını, serseriyane, tuşlar —üze, rinde dolaştırınağa başladı.. Buna rağmen, düşüncesi aşkınday « di Baran, koalın maruz kaklığı bu es - rarengiz tehlike onu Ürpertiyordu. Fa- kat hemen, kralın muhakkâk kurtula - cağını kendi kendine söylüyor ve buna iman ediyordu , Kralı kendisi kurtarmış olacaktı !.. Bu düşünce üzerine, bütün benliğini Gpf ve tatlı bir gurur sarryordu. Çehre. si pembeleşiyor, parmakları piyano Ü- zerinde, ayni samanda parlak ve şikâ - yetâmiz bir hava uyduruyordu. Evet, uyduruyordü!. . Pilhakika, Jan, malüm hevaları pek az çalardı. Ekseriya muhayyilesinden gayet ahenktar ve güzel havalar çıkar. di, Umum Müdürlük : TELGRAF ADRESİi: TÜRKBANK şwecer: Ticaret MARKIZ DÖ PAMFADUR 120 D'Assas ürperdi ve çehresini hafif bir hiddet kızarttı. Bu Hefa, istihza o kadar barizdi ki, buna aldırmamağa imklân yoktu. Fakat şövalye gayet sade bir tavırla Şöyle demekle iktila etti: — Majestelerinin suallerine, elimden geldiği kadar cevap vermeğe hazırım , — Şu halde işte ilk sualim, mösyö.. Eğer ben kral elacağıma, sizin gibi bir zabit olsaydım ve eğer benim elime böy- le bir sır geçseydi şöyle yapardım: Doğru, kralm şahsını muhafazaya me- mur polis müdürünü bulur ve veziyet. ten onu haberdar ederdim.. Nasıl olu- yor da, mösyö, evvelâ gidip mösyö Ber. rye'yi görmek aklınıza gelmeti?. D'Assas, soğuk bir avırla cevap ver- di: — Bunun sebebi gayet basittir, Sir. Çünkü ben polls değil, zabitim.. Kral dudaklarımı ısırdı. Koltuğuna iyice yöslandı ve şayanı bhayret bir mahlük görmüş gibi şöval. yeye bakmağa başladı. Fakat d'Assas, bu bakışlar karşısında kat'iyyen bozul- madı ve bunlara bir nevi hazin ciddiyet- le mukabele etti. Kral, içinde bir hiddet başlangıcmın bulunduğu bir sesle: — Polis mi, mösyö? dedi. Krala hiz- met mevzuu bahsolunca, her mert te- baam polis olur. D'Assas, ayni soğuk tavırla; — Bu bir takdir meselesidir, Sir.... Bazıları için krala hizmet, Yazifeyi mertçe yapmak ve icabında harp saha- larında ölmektir.. On beşinci Lüj hiddet ve istihzayla: — Fakat bu üna kadar six sağsınız, herm de pek fazla canlısınız.. D'Amas bu sözleri duymamış gibi, hep ayni tavırla devam etti: — Bazıları için de hizmet etmek, ka. dınları kaçırmak için araba hazırlamak- tır. — Bu polislerin hirmet tarsıdır ... Birinci şekil ise benim yaptığım hiz - | mettir ve ben bunu tercih ediyorum!. Bu gsözler ürerine, hikidetinden mos mor ketilmiş olan kral ayağa kalktı. Bir emir verecekmiş gibi dudakları titredi.. Fakat, şüphesiz öğrenmek istediği şeylerin bepsini öğrenmemiş olduğu içindir ki dudaklarının bu hareketini durdurdu. Omuzlarını silkmekle iktifa etti ve istihfafimiz bir tavırla göyle de- di. — Saray neraketinden pok fazla ha- bordar değilsiniz, galiba, mösyü... Cür'etkâr şövalye buna Ba muküabele etti: — Filhakika, sir, şimdiye kadar an- cak kamplarda yaşadım. . — Ne ise, geçelim.. Kendi noktaj na. zarınızı muhafaza edin ve öyle iyi mu- hafaza edin ki, bundan bahsettiğinizi kimse duymasın.. Siz sadece soracağım bazı süallere cevap verin.. D'Assas, eğildi. Kurtardığı bu kra- lemn sözlerinde ve bareketlerinde bir kin ifadesi seziyordu. On beşinci Lüi devam etti: — Maruz bulunduğum tehlikeden si- z3 kim haberdar etti? , Şövalye cevap vermedi. ; — Size soruyorum, mösyöl.. Sözle - rimi duymadınız mı?. Bu tehlikeyi &iz yalnır başmıza mı keşlettiniz?, — Hayır, Sir: Ben bir şey keşlet - medim. — Şu balde sizi birisi gönderdi, öyle mi?. — Evet, Sir.. Kralı kurtarmak üzere, hemen şatoya koşmamı yalvararak ben. den rica eden birisi., Yalvarırken ağla- yan birisi.. Başınıza bir felâket geldiği takdirde öleceği muhakkak olan birisi! Kral ürperdi.. Bu sözler, bu sözlerin söyleniş tar » zmndaki hüzün, şövalyenin asil çehre - sindeki mert ifade, bakışlarındaki 18t rap, bütün bunlar, kralda, — haksızlık ettiği bissi uyandırır gibi oldu.,

Bu sayıdan diğer sayfalar: