HABER AKSAM POBSTASI Sahibi eg Weşriyet Müdürü Hasan Rasim Us İDARE EVİ : Istanbul Ankara caddesi Üeste Batennı Bteabel Bd Tekeref eeei htartar HABER eri tetefonu: 22872 " : 24370 Habeşis'an gömülemiyor Milletler Cemiyeti içtimalarının he- yecan, hattâ alâka — uyandırdığı devirl Aartık arkada kalmıştır. Fakat gelecek fAyın dokuzunda toplanacak olan kon- Bey müzakereleri bir noktadan ente- resan olacak. İngiltere, Habeşistan - daki İtalya imparatorluğunun tanın - maması için girişilen taahhüdden her devletin serbest kalmasını taleb et - miştir. Hakikat şudur ki Milletler Ce- | miyetine aza olan yirmi kadar devlet | ve bu arada Çekoslovakya gibi, Fran- | sız ve Sovyet siyasetlerine bağlı olan bir devlet de Habeş imparatorluğunu tanımıştır. İngiltere de İtalya İle ge - çenlerde imza ettiği itilâfla bu impa - ratorluğu zımmen tanrmış bulunuyor. İtilâfname, baştan aşağı, Habeşistanı İtalya toprağı telâkki oden fıkralar - la doludur. Hududların tahdidi hak - kında hükümler — var, Tsana gölünün suları hakkında taahhüdler var. Fa - kat sanki Milletler Cemiyetine karşı girişilen her taahhüd harfi barfine jyerine getirilmiş de bu kalmış gibi, İngiltere bu taahhildden serbest bı - rakılmadıkça İtalya imparatorluğu - nu tanımıyacağını iddia etmektedir. Geçen hafta İngiliz hükümeti, Mil- letler Cemiyeti umumi! kâtibliğine te- Vdi ettiği bir mektubda Habeş mesele- Bİ etrafındaki “aykırılığın” — ortadan kaldırılması için meselenin bu defaki İçtima ruznamesine almmasını iste - miştir. Umum? kâtib Avenci da bu mesele üzerinde görüşmek Üzere Lon- draya gitti. Avenol”un ziyaroti, Fran sız başvekilinin de Londrada bulun - duğu sırada yapması, verilecek kara- ra Fransanm da iştirâkini temla mak- sadına matuf olmalıdır. Düşünülen tedbir, “hiylei geriye” aramaya benzer: İngiltere ve Fransa Arnavut kralı Zog'un muhteşem düğünü, hd'd dünya gazılerinin belli Daşlı mov- zularından birini teşkil etmektedir. Bura daki resimlerde, düğün merasintinde kraliçenin incilerle süslü eteğini tuton kazlar ve düğün aleyını seyriçin sökaklara toplanm ış kadınlar görülüyor. Zavallı Çeki Kogan, çocukken milyon- lar kazanıyordu. Koca delikanlı oldu, şim di de beş parasız... Geçenlerde annesi a- leyhine dava açtığını yazmıştık. Bu, bü- tün Amerikada heyecan uyandırdı. Kü- Çük artisti vaktile Amerikada sevmiyen var mrydı? Bu dava derhal hafızalarda uyuyan eski hatıraları canlandırdı. O va- kitler Ceki gangsterler tarafından kaçırı- lır, açlıktan ölüme mahküm olur, fakat her defasına son dakidada annesinin mü- dahalesile kurtulurdu. Bugün Ceki artık çocuk değildir. Fakat etrafında gene felâketler dolaşıyor ve bu Göla anmesi yavrusunu felâketten kurtare mak için koşmuyor, bilâkis kendisi o fe- lâketlerin müsebbibidir. Eğer bu davada hüküm vermek salâhi- yeti Amerika efkârı umumiyesinin elin- de olsaydı Ceki davasını çoktan kazan- muş bulunacaktı. Halk sonu iyi biten ma- ceraları sever, Gazetecilere gelince on- lar da şöhretli sanatkârla — beraberdir. serbest kalmak istiyorlar, Fakat ko- nsey bu kararı ancak ittifakla vere - bileceğinden serbest kalamadıkları takdirde meseleyi ekseriyet kararının kifayet edeceği umum! heyete götür. meği düşünmektedirler. İngilterenin Milletler Cemiyetinden karar almak. sızın Habeş imparatorluğunu tantma: makta Israr edişinin iki sebebi vardır; Bunların birisi İngilizlere mahsus bir mantalitedir ki bunu anlayabilmek için bir İngilisin günâh işlerken de viodanmı tatmin edecek sebebler dü: #ünmesinde aranmalıdır. Mussolini bu mantaliteyi anladığı için içinden gü- kerok: — Öyle olsun Demiş olacaktır. İkinci sebeb de hükümetin İngilte- re hınoyuu karşı kendisini korumak vamı 4 Üncüde Bütün gazeteler bir ağızdan Cekinin an- nesine ve babalığına hücum — ediyorlar. Fakat bu dava bu bakımdan da Ceki Kogana ait bir mesele olmaktan çıkryor, Amerikada çalışan küçük sinema sanat. kârlarının kazancı ve bu kazancın istiş- marı meselesi halini alıyor.. Amerikalılar küçük yıldızların akrabasını onların hak larını çaları adamlar gibi telâkki etmeğe başlıyor. Holivud, ümitsiz bir mücadele ile bir- kaç defa bu işin önüne geçmeğe çahala. muş, fakat muvaffak olamamıştı. Bu de- fa bu mesele İle devamlı svrrette Şi lacağır anlaşılıyor. Hattâ Kaliforniya parlamentosuna çocukların karzancından ebeveyninin istifade —etmeleri hakkmı tahdit eden bir kanun teklif olundu. Bu meselenin ehemmivetini göstermek Ürere Holivuttaki neşriyat — acentaları, çocuk Ü. Üa olorâ'c"rG&dİiRlO Çocuk yıldızların kazancı meselesi Zavallılar nasıl istismar ediliyor ? Çocukların kazancından ebeveynin istifade et- meleri hakkını tahdid eden kanun hazırlanıyor ' yıldızlar hakkında meraklı hesaplar yap- tılar, Bu hesaplara göre Ceki Koper beş ya- | şında iken haftada 1300 dolar kazanıyor | du. Annesi, büyük annesi ve amcası ta. ' Çingene Kralı Çahtından yuvarlan- mak Üzere,. Çingene kralı Janüz usun'taman tah. tında kalabilecek mi? Çingenelerin kan- ları kaynamış, her taraftan krala karşı isyan sesleri yükseliyor. Lehistanda bu- lunan muhtelif çingene kabilelerine men- sup 10.000 kişi krala bir ültimatom gön- dermek niyetindedirler. Bü ültimatomla kralın diktatörce hareketlerinden ve ver. diği birçok emirlerden derhal vazgeçme- sini istemektedirlet. Evvelce de yazdığımız gibi, kral, tahta geçtiği gündenberi — çingeneleri modern bir yaşayışa doğru götürmek, onların hır sızlık yapmasını menetmek, kadınların saç örgülerini kestirmek istemişti. Hattâ kadınların boyunlarına altın takmaları- nm bile aleyhinde bulunmuştu. Fakat çingenelerin en çok — kızdıkları nokta, kralm, onları falcılıktan vazgeçir. mek istemesidir.. Bu noktada çingeneler kralr milli varlığa hiyanetle itham edi- yorlar, Kral, tebeasınım hasır sandalyeleri ta- mir etmesine, ıskara ve maşa yapmasma, dibi delik tencereleri Tehimlemesine mü- sazde ediyormuş. Bu müsaadeler karersmda çingeneler sövle düsfinüvormuş: "Bunlara mücaade ediyor, çünkiü bunlar kendisinin eski sa- natıdır. Bunları menetsevdi tahtan atıl- dıktan sonra yapacak İş bülamıyacaktı! l-ll-ll—_*—r Rasgele Üşüncü cinsiyeat B İR taşra muhabiri, gazetesine bir baber göndermiş. İzmi- rin Bostanlı köyünde Gülbahar a- Gında bir kadım, dört çocuk dünya ya götirmiş.. Allah — ömürler ver. sin! Lâkin muhabirin bu — haberi veriş tarzı bir hayli garip. Aynen Şöyle diyor: Çocuklardan ilktal kız, biri erkek, biri de ölüdür. A müba. rek muhabirim, acaba ölü de bu. güne kadar mevcudiyotinden ha- berdar olamadığımız bir nevi cin- siyet midir? * Ucuz kurtu'mus ÖZÜME bir yerde ilişmiş olacak ki defterime not etmişim, Va. ka Srvasa bağlı Balabanm Kiremitli köyünde geçmiş: Köye, bir düğünde bulunmak üzere gelen — Ömer oğln Nuri, gene ayni iş için orada bulu- nan Recep oğlu Kaya He tanışmış.. Gece vakti ikisini de bir evin bir o. dasına misafir etmişler. — Yatılmış. Ömer uyumuş; Kaya uyanmış, Kal. karak yeni tanıştığı arkadaşmın ce- binden parasını, tabancasını, yamçı- sını almış, aşağıya İnmiş, ahırdaki gene Ömerin atına — atlıyarak sırra kadem basmış. Doğrusunu söylemek lâzımgelirse Ömerin başına gelene hem üzüldüm hem de o kadar ucuz kurtuluşuna se vindim. Verilmiş sadakası varmış.Ya evlenen kendisi olsaydı. Tahan atını alan hazır at varkoen karısını da kaçıramaz mıydı? Suat Darviş'in yaşı vea saçı Meri Pikford İngiliz gazetelerine bir beyanatta bulunmuş; — ve artık kadınların, bundan sonra hakiki çehrelerile görünmeye çalışacakları- nı, allık, pudra, dudak — boyası kul- lanmıyacaklarmı; höle, saçlarını bo- yatmıyacaklarımı söylemiş, — İngiliz gazeteleri buna pek ihtimal wermi- yovrlar, Bu münasecbetle,yasını büyük bir hassasiyotle saklayan ve bir tek beyazı bulunmıyan siyah saçlı aziz meslektaşım Suat Dervişi ve gene ga zetecilerin Başvekile verdikleri ziya fet safrasında geçen şu muhavereyi de batırladım: Eofrada Snat Herviş, (elbotte ken disi kimin tarafından — goralduunu çok iyi hatırlar) bir suale muhatap oldu: rimiz mamen bu para ile geçiniyorlar. Hem de hayli muhteşem ve masraflı bir bayat sürerek.. Bu çocuğun serveti milyonları bulması icap ederken — bankadaki hesabı carisi 40.000 dolara çıkmıştır. Halbuki sanat- kâr son günlerde çevirdiği — iki filmden her birisi için 21,000 dolar almıştır. Bundan üç sene evvel Fredi Bartolo- mef halasile beraber İngiltereye gelmiş- lerdi. O vakit David Koperfild - filmini çevirmek için haftada 175 dolar alıyordu. Halasımna da ayrıca menajer srfatile haf. tada 100 dolar veriliyordu. — Tmsaflr bir kadın olan halası bu 100 -dolarla hem kızı hem kendisini idare ediyor ve 175 doları kız namıma bankaya koyuyordu. Sonra Fredinin kıymeti yükseldi. Hafta. da 1100 dolar almağa başladı. O vakit © güne kadar kızla hiç meşgul olmryan annesi ve babası kızın kazancından bü- yük bir parça koparmak için kızı yan- larına aldılar. 1937 de Fredi 98.000 dolar kazandı ve ancak 33 dolar — sarfedebildi. Demek oluyor ki kızın bu kazancı ailesi, menajeri tarafından artmıştı Hattâ Fre- dinin bugün 67.000 dolar karanç vergisi borcu vardır. Şirley Templin annesi ve babası, çocuk yıldızların ebeveynleri arasında —endü- Tüst olanlarıdır. Onlar kızlarının kazandı ı paradan bir kısmile esham ve tahvilât alırlar. Kızlarını sigorta da ettirmişlerdir Şirley 20, 30, 40, 50 yaşlarında sigorta şirketinden mühim miktarda para ala. caktır. Bu yıldız senede bir film çevirir ve her filmi için 125.000 dolar alır. Yıldızın vaziyetinden — İstifade eden babalardan birisi de Diyana Dürbenin babasıdır. Vaktile borsada — simsar olan ve meteliğe kurşun atan bu adam bugün ktzının ayda kazandığtr 25.000 dolar sa- yesinde prensler gibi hayat sürüyor. - Cıhnııııl bir hayli — değişmiş görüyorum ! Suat Derviş cevap verdi: — Vaktilo saçlarmmır plâtino boyat- mıştım, Şimdi siyahtır.. Ondan olm- cak, efendim. Görülüyor ki kadınların — hakiki çehrelerile — karşılaşmak erkekleri bir hayli sarsıyor ve kadın çehrele- rini, hakikt çizgilerile görmemiye alışkm erkeklere yadırgama veriyor Başvekilin sofrasında — geçen bu muhavere, Meri Pikfordan kulağına gitseydi, şüphesiz ki beyanatını geri alırdı... HŞurası dikkate şayandır ki, artis- tin beyanatımı, — neşredon gazetede gördüğümlüz resm! bir statlatik, yal- nex Amerikan kadınlarımın bir sene zarfında kullandıkları dudak boyası nn kırkbin direği boyıyacak kadar çok olduğunu bize üğretiyor... R, KURUN Düğün hediyisi HASAN Kumçayı vazıyor: “Kontes Aponyi ile evlenen — Arpavut kralı Ahmet Zog'ya gönderilen hediyelere dikkat ettiniz mi? Musolini bir yat, Hitler bir otomobil, Löbrün bir Sevr vazesu, Ma- car hükümeti de halis İngiliz dört at ver- Miğe İhtimal ki Musolinirin hediye ettiği yat kıymet itiberile Almanların — otomobilin. den, Framamların vazosundan, Macafların atlarından çok üstündür; fakat Macar hü- kümetinin gönderdiği atların ötekilerden ziyade Tiranada makbulo geçtiğinden biç şüphe edilemez, Zira Ahmet Zog'un sara- yında şimdi kraliçe olan Kontet Aponyi- nin en çok sevdiği şeyler şunlardır: Te- nis, yüzücülük, ata binmek!... Büu itibar tile Macar hükümetinin hediyesi - Bötekilerden siyade kraliçenin zevkine uygun olması tabildir. Eaki dil âlümleri sözdeki gözelliği “muk- tazayı bale mütabakat,, tabiri ile ifade e. derlerdi. Hediyelerin güzelliğini de mad- d! ve zahiri kıymetlerinde değil, manest kıymetlerinde, yani hal ve mevkle uymak yolunda aramak daha — doğrudur: Macar hükümeti yajnır kraliçe içia bir at değil, dört at göndermiştir; yan! gezmeğe çıktı- B saman kral Zog'un üç kır kardeşinin ya. mında ayn! cinsten atlara binerek kendisi- ne arkadaşlık etmeleri ihtimalini düşün- müştür. Böylece hediyelerin hal ve mev- kle uygunluğunu azam! dereceye çıkarmak suretile kıymetlerini bir kat daha yükselt- miştir.., * CUMHURIYET Sarhoş gazeteti sERVER Bedi yazıyor: “Pariste (Sarhoş) isminde — bir gazete çıkmağa başlamış. Bu gazetenin yalnız adı değli, bütün müharrirleri, bütün müretlip. Jeri, bötün makinecileri ve bütün müvezzi. leri sarhoşmuş ve Parisin meşhur ayyaş- Tarı erasından seçilmiş. Artık bu gereteyi okuyanların da ne derece ayık olabilecek- lerini lııvvır edersiniz. Fakat “Sarhos,, gezetesini alay İçin cı- kıyor zünmedenler yanılırlar. — DifWis, bi Kazetenin maksadı, İşret yüründen sefalete düşenleri ayıltmak ve kurtarmaktır. Baş- hltının altında gu satırlar varmış: "Politi- kadan bahsetmez, dinden bahsetmez, mev. zuu ekmek ve İştir.. Filhakika bugünkü dünya gazetelerinin coğu politika sarhoşudur. Alkol sarboşları, bunların yanında belki daha ayıktırlar ve akli selimlerine daha sahindirler, Onlara *“sarhoş,, iaminde bir garete çıkarmak ce- saretini veren şey de bu fark olsa gerek!,, * TAN Spor yapmak kadar bırakmak da bir hünerdir GL'RBŞC!IJMIIIIN Estonyada uğra- dıkları muvoffakiyetsizlikten Bahse. den Burhon Felek, kendi ağırlığında otim- Piyal şampiyonu olan Yaşarın Berlinden düner dönmez güreşlen çektlmesi lârımgel- diğini söytüyor. Çünkü, Ünvanı muhafaza edip etmiyeceğini hepimizden yt bitirdi. diyor: “İşin fenası dalma iyi — hazırlanmadan geçen sene şubatta Şimal turnesine çıkan tukımımıza o da katıldı. Çüntü o memle. Teketler elhan pehlivanını istiyorlardı. Ya- şar evvelâ Finlândiyada 6 ay evvel Ber- Hnde birincisi olduğu sikletin Ikincisi o. Yan Finlândiyah rakibine yenildi. Orndan İsveçe geçtiler. İsvecle de sikletinin üçün- eüsüne yenildi, Bo defa da Estonyada sik- Tetinin dördüncüsü olan Letonyalıya ye- nildi. Arkasından daha kime yenildi bil- miyorum. Fakat böyle olacak yerde Yaşar, yardı- Bim gibi: , — Ben artık Milli takımda İşim! gördüm. Başımdak! şerefi ufak tefek seyahatlere ve harırlıksız müsabakalara — fede edemem. Dese ve bu saydığım maflöbiyeflere uğra. masa idi, yirmi ay evvel yüz bin kişi 5- nünde başına giydirilen elhan pehlivanlı- Bi çelenaini hâlâ sertaç etmekte sayılırdı. PBualin bizde olduğu kadar kürestili ve ye. nildii yerlerde de Yaşarın bir eski şam« piyon oldufu unutulmuz afbi ise birntın ve- ball sade genç ve tecrübesiz ve hele ka. zandığı ünlebe İle heyecanlanmış olan Ya- sarın değil, biras da ona bu yoldaki hattı hareketinde rehberlik etmesi lâzimgelenle- vin baynuna asılmalıdır.,,