| — Tıpkı bir roman Haydut şehrimize geti rildi Bütün makyaj atetleri ele geçti; çanlasında pek çok para çıktış bunların Bay “B. A, Dün gece saat 21 den itibaren Hay. | d darpaşa garı meraklılarla dolmaya başlamıştı. Herkes Galata vakasını yapan ve günlerdenberi gazetemizde sergüzeşt leri okunan kibar haydud, Lehli Os« man paşa oğlu Mahmut Nadirin gel: —Mesini bekliyordu. Tren durunca bütün gözler bir va. göna takılıp kaldı. Yolcuların arkası almdıktan sonra şiddetli bir muhafa. Za altında olduğu halde Mahmut Na- dir indi. Bileklerindeki kelepçeyi, gös- termemek için olacak, bir mendil ile sardırmıştı. Sanki ellerini karnınım Üüstünde kavuşturmuş gibi yürüyordu. Ttidalini güçlükle muhafazaya çalıştı ği belli oluyordu. Yanmdakilere ya. Vln:çl bir şeyler söyledi. Bunlardan bi. — Zaten vapura binmiyeceğiz, mo- tör bekliyor, dedi. Suçlu, kalabalık bir vapurla götürülmesini istememiş- ti. Bütün hayatı cürümle, cinayetle, U ftanmazlıkla geçen bu adamın dün ge. ceki mahcupluğu, çekingenliği, ürkek. Tiği dikkate gayandı. Acaba vaziyetten >i, yoksa çimdiye kadar yaptıkların- dan mı utanıyordu? Henüz maznun vaziyetinde olan birisi hakkında daha fazla mütalea yürütmeye hakkımız yoktur. Yerinden öğrendiğimize göre Mahmut Nadir bugün şirket mühase- becisi bayan Emine Demirbaş ve hdi seyi gören muharririmizle yüzleştiri. lecektir. Şimdiye kadar işlediği suç . lar hakkında elde bu vakadan başku vesika, delil yoktur. Ne Hrisantos vasıtasiyle öldürttü. ü komiser, ne geçen kış - kast olup olmadığı hâlâ anlağılamryan - Beşik. :« taş yangınındaki birinci derece rolü, — wwne-de en-son Tn Vo çök kibar Vi buyana elt örda| mücevherler işi henüz halledilmiş bir vaziyette değildir. Kendisine bayan Remziyenin gâze- temizde çıkan ifşaatı sorulduğu zaman gayet tabil bir tavırla demiştir ki: — O her şeyi yazabilir, süyliyebi- lir, mazurdur, çünkü hastadır. İsterik. tir. Hayalinden ne geçerse hakikat sa- nah bir sinir rahatsızlığına tutulmuş. tur, Kendisini benim suç ortağımı veya Cürüm yatağım gibi gösteriyor. Bu da Hayalinin mahsaulü. Bana çok — bağlı olduğu için böyle yaparsa vofasımı, sa- DU — Soyunmuş muydunuz? — Hayır. — Bana Feridi gönderiverir, siz di karsınız. — Beni sıkacak derecede giyinmiş değilim. nız kalmak istiyorsanız”.. l& soyanur rahatınıza ba. mühim kısmı ya aittir akatini ispat edeceğini ve gözümde | daha çok kıymetleneceğini -Banıyor, Halbuki benim ona verdiğim kıymet, kıymetlerin en son derecesidir, bun. dan fazlası bir insanın elinden gelmez, Yakalıyabilirseniz siz de, tıbbr adli- niz de anlıyacaksınız ki benim söyle. diklerim doğrudur. Başka bir muharririmiz şunu sor- müuşlur: — “Yakalıyabilirseniz,, dediğinize göre yakalanacağını ummadığınız an. laşılıyor. — Ummâamakta birçok mantıki se- beblerle haklıyım. Çünkü onu himaye edenlerin herhanği bir mücrimi hima- ye edebileceklerine hiç kimse inanmaz da onun için. — Bu söylediklerinizin, Ankarada yakalandığınız evle bir münasebeti... Müharririmiz sözünü | bitirmeden maznun şiddetle reddetti: — Hayır! Hayır! Hayır! Beni yaka. Jadıkları apartımanın sahibiyle iş or- tağı benim sadece Ankara vekillerim. dir. Kendilerine verdiklerim! satarlar, komisyonlarını alırlar, benim hakkı- mar-da bana verirler. Bundan başka hiçbir münasebetim yoktur. — Bayan Remziyenin de oraya gi- deceğini zanneder misiniz? — Çok zekidir, arasınm tarassut altında bulundurulacağını bilir. — Bayünın da Ankaraya gittiği ta. hakkuk etti demek? — Neden anladınız? — Şimdi verdiğiniz cevabdan, Maznun istemiyerek düşünceye da- dı. Ağımdan kaçırdığınım farkına var. mıştı. Tamlre çalıştı: — Yanlış anladınız. Ben onun An- karaya gideceğini hiç tahmin etmem, Şayet gitse bile oraya uğramaz demek Tâstedim. —— UKUK ÜzTahkik heyeti başmtevini 'tam bir sual yapıştırdı: — Mademki Remziyenin suçsuz, ha. yali vo sinir hastalıklı olduğunu söy- lüyorsun. Cürümsüzdür diyorsun. O halde şimdi bulunduğu yeri saklamak- ta mana yok. Cürümsüz birisini el. bette kimse tutamaz. Şimdi nerede- dir? — Bvet, haklısınız, O benim cürüm şerikim, yatağım olduğunu nekadar iddin ederse etsin, tahkikatınız bu. I nun aksini güsterecektir. Dep- Devamı 11 incide AAA ı Maamafih yal- —) M sevgilisini kaçırdı. Aynı mektepte okuyorlardı; Ikisi de sınıflarının birlicisiydiler; blr gün saviştiler ve şimdi... Kanun harici nikâh kıyan kilisenin yolunda bulunuyorlar İngilterede bir kasabadaki - kilise- de, kanun harici olarak, evlenme ya- şında olmuiyanlara nikâh kıyıldığını yazmıştık, Gretna Grin kilisesinin bu ananesinden istifadeyi düşünen genç. lerin, oraya hücumları gün geçtikçe goğalıyor. İlk olarak anlattığımız vakada, bir genç çocuk, sevgilisini alarak bu kili- senin bulunduğu kasabaya gelmiş ve orada, şehir ahalisinden sayılmak iİ- çin, ön beş gün kalarak, evlenmişti. İkinci vaka da, gene böyle, başka gehirden oraya gelerek on beş gün geçmesini bekliyen bir delikanlı, ni . şanlısını kendi evine göndermiş, fakat babası müstakbel gelinini severek onu kaçırmıştı. Çocuk denecek yaştakilere nikâh kı. yan bu kilise üçüncü bir vakaya se- beb olmuştur: Yorkşayr'ın Pudsey - ismindeki bir kasabasında, 17 yaşında Mavis adında bir gocukla yine 17 yaşında Sidney komşu çocuklarıdır. Mavis mavi göz- lü, sarı saçlı, yaşmdan fazla olarak serpilmiş, gelişmiş bir göcuktur. Sid. ney de gelinlik çağına gelmiş, fakat henüz çocukluk yaşından çıkmamış bir genç kızdır. Esmer, gür siyah saç- lr bir kız olan Sidney Mavisle yalnız mektep arkadaşı değil, sevişen bir ar- kadaştır. Mavisle Sidney, her gün beraber mektebe giderler. Evleri kargı karşıya olduğu için, sabahleyin evden çıkarlar, biribirlerine uğramayı hiç ihmal et - mezler, Bazan Mavis erkon kalkar, ev- | welâ o gider, Sidneyi evinden alır, ba. zan Sidney daha çabuk davranır, ar. kadaşının kapısını kendisi çalar... Mektepte de ayni sınıftadırlar ve biribirine yakin oturmaktadırlar, Sı - nıfta, biribirleriyle rekabet edercesine çalışırlar ve bütün muallimleri bu iki çocuğu çok severler, smıfın ayni de- recede birincisi sayarlar, Mektepteki diğer çocuklar Sidneyle Mavisi, myallimlerinin sevmesi, ders. lerde muvaffak olmaları gibi üstün - lüklerinden kıskanmakla beraber, on. lara karşı ellerinde olmadan bir sevgi Ki HABENRİN EDEBİ TEFRİKASI: 63 de duymaktadırlar. Bunun için, kim . senin onlarla kavga ettiği veya da- Neredeler Bir gün sınıfta Sidneyle Mavisin yerleri boş görülüyor. O gün imtihan olduğu için herkesin gelmesi mecbu- ridir ve herkes de gelmiştir. Fakat, Sidneyle Mavisin, yani smıf'm en ça . lışkan iki çocuğunun gelmeyişi tuhaf değil mi? Bunların, gelmemiş olmalarına ihtimal yok. İm- tihandan bütün çocuklar kaçsa, her - halde Mavisle Sidney gelirler... © halde? Hasta olmaları hatıra gelebilir. Fa. kat, ikisinin birden hasta olmaları ga. rib değil mi? Hele, bir gün evvel hiç- bir geycikleri olmadığı düşünülüree... Fakat, sınıfın bütün merakıma rağ- men, dersler başlıyor, çocuklar imti. han oluyorlar, O gün cumartesidir. Öğleden sonra mektepten çıkıyorlar ve evlerine gidiyorlar,.. Mektep de ta- til oluyor. Öğleden sonra merak, iki çocuğun evlerinde başlıyor: Sabahleyin, her zamanki gibi, mek- tebe gitmek üzere, evlerinden çıkmış. lardır. O sabah, Mavis Sidneyin evline gitmiş ve her zamankinden erken ol . duğu halde, kızı hazırlanmış bularak, beraber evden çıkmışlardır. Evden çıkmışlar, fakat nereye git mişler? Bu suali anneleri ile babaları, birbirlerine, ancak, öğleden Sonfa, ço. cuklar eve gelmeyince soruyaorlar. Sidneyin annesi, pencereden kamgü- imtihandan — korkarak — Bizim kız gelmedi, sizin çocuğa sorsanıza bakalım, nerede kalmış?.. — Bizim oğlan da gelmedi. Ben de size soracaktım. — Ya? Acaba moktepfe kalmış ol- maamlar, belki bir ders tatbikatı filân vardır.. Mektebe adam yolluyorlar; kimse. ler yok... Yalnız, kapıcıdan, çocukla . UC rar verebilir. sesle: DİLLERE (NAKLİ — Evet, kendikendine yaptığı yegâne iş... Bundan başkası: gösterememin. x — Olabilir. Fakat bir ümid ya, Bakalım ağabeyin ne diye. cck? Ne de olsa erkektir. Aklı daha iyi yatar, daha iyi ka- Sabiha birdenbire donuklaştı. rın sabahleyin de mektebe gelmediği ni öğreniyrlar.., Iş anlaşıldı.. Bunun üzerine Sidneyle Mavisin an- neleri ve babaları meraka düşüyor . lar: — Acaba bir kazaya mı uğradılar? Fakat, ikisinin birden kazaya uğru- maları akla gelebilir mi? Bununla beraber, karakola sorup soruşturuyorlar: o gün ne bir otomo- bil kazası olmuştur. ne de herhangi başka bir hâdise, O halde? yaa © halde, iki çocuğu başlarmı alıp kaçtıkları muhakkak... Mavisin, baba. sından, paskalya geliyor, futbol topu alacağım, bisikletimin tekerleğini ta . mir ettireceğim diye epey para aldı. ğmı da hatırlayınca kaçtıklarma hiç güphe kalmıyor. Bunun üzerine polise haber veriyor« lar, Polis derhal tahkikata başlryor ve o gün akşama doğru iki çocuğun evlerine haber getiriyor: Sidneyle Mavis Gretaa Grin yolunu tutmuşlardır... ğ Artık hiç şüphe kalmıyor: KÇ O zaman, polisler jandarmalara ha- ber veriyorlar ve Gretna Grin yolun- da postalar çıkarıyorlar: yolda böyle iki çocuk görülürse hemea tevkif edi. lip kasabaya yollanacak. Diğer taraf. tan, Gretna Grin polisine de haber gönderiliyor. Kasabaya bu iki çocuk gelirse nikâhlarım kıyılmasma mini olacaklar... Fakat, aradan iki gün geçtiği hal- bir sene sonra, evlenme çağma gel. dikten sonra usulü dairesinde nikâh. larmı kıydırsalardı. daha iyi Gdeğil miydi? Ne yaparsınız, çocukluk! HAKKIL | MAHFUZDUR Düşünüyordu. Yavaş bir — Yenge! . dedi. Şimdiye kadar hiçbir hususi derdime ağa- — Hayır bayır... O maksatla söylemedim. Böyle bir şey ol. saydı Feridi istetmezdim. Sundle Nimet daha bir müddet aynl vaziyette kaldılar. Son. Ta biraz yürüdüler, Çimenleri sulayan Murad ağanın yanma kadar uzandılar. Sonra beraberce, içeriye girdiler. Onlar, mer mer merdivenlerden yukarıya çıkarlarken Ferid, Fatmaya bir geyler anlatıyor ve bu mavi gözlü, gehirde doğmuş köylü Ktt sokak kıyafetiyle Feridi dinliyordu. « . * - * . & « * N a ABİHA Ferid'in mekubunu büyük bir dikkatle okuyup bitirdiği sırada Fatma, Küçük Hanımımın yanından goktan ayrılmış bulunuyordu. İç içe ve biribirine yol veren oda- lardan cadde üstüne düşeninde, Nadire Hanım dağınık eşyalarr kaldırmakla meşguldü. Sabihanm halifçe kendisini nt işitmişti: — Ne var Sabiha? Buradayım' — Biraz gelir misiniz yenge! — Geliyorum. Az sonra mihneti kendisine zevk yapmıaı bu iyi kalpli kadın iki odayı birleştiren kapı önün — Ne var? k — Fatma Feridden bir mektup getirmiş. Karar verme mecburiyetindeyim. Çocuğun tecssürle kendisine bir $e bizedi masından korkuyorum, Bana akıl vör ve yardım et.. — Ne yazmış? — Neler de neler! Sabiha Feridin mektubunu Nadire Hanrma uzattı. Bir Çırpı- da denecek kadar süratle okuyup bitirdikten sonra: v L Merak etmo, bir yalıma bakariz, . dedi. Sabriyi bel yelim, nn — yolunu bilen, de belirdi. Yazan: Hasan Rasim Us — Ağabeyimin gelmesini beklemek şüphesiz iyi olacak ama, meraktan çıldıracak gibiyim. Ne yapalım bilmem Bliy —— Ferid senden cevab almadan bir şey yapacak çocuk de- gildir. Bu vaziyette yapılacak iş, ona mfimkdn olduğu kadar geç cevab vermektir. — Öyle âma.. Sabiha kıvranıyordu. Ferid babasına hakikati bir mektupla bildireceğini, gayet buna muvafakat etmezse kendisini öldüre- ceğini yazıyordu. Bu vaziyette ne yapmalıydı? Babasına bir mektupla hakika. ti bildirmesine müsaade etseydi, mizacını çok iyi bildiği Sua- di cinayete sürüklemiş olabilirdi. Bu takdirde İrfan Paşa köt- Nü yeni bir felâketle kargılaşmış bulumacak, müsaade ctmesey- di oğlunun ölümtünü görecekti. Nadire Hanım, Sabihaya nispetle sakin görünüyordu. —— Sabriyi beklemekten başdza çare yok Sabiha, . dedi. O ge- lince vaziyeti anlatırız. Gidip kaynananı görür, onları Kkendi- lerini bekliyen Yelâketten haberdar eder, Safinaz Hanmm ister. se İrfan Paşanın yokluğunu duyurmaz, Sen ne dersin? Nadire, Sabihayı konuşturmaya çalışıyor ve onu oyalama- nm yollarını arıyordu. Genç kadın kısaca cevab verdi: — Zannetmiyorum. Onun şimdiyo kadar başlıbaşına bir şe. ye karar verdiğini bilmem. O, daima Paşanın çektiği yola gi- derdi. — Paşanın çektiği yola giden birisi olasaydı, Suadi evlendir. mokte srar etmezdi, Biliyorsun ki bunu istiyen yalnız Safinaz Hanım oldu. boyimi karıştırmadım. Zaten kendisine karşı çok mahcubum. Hiçbir mecburiyeti olmadığı halde kendisine yük vaziyetinde. yim. Bir de derdime karıştırmak istemem. Senden de rica ede- rim. Ona hiçbir şeyden bahsetme... — BSen çocuk musun Sabiha! İnsana ağabeysinden daha yakm kim olabilir? — Rica ederim yenge... , Nadire Sabihanın bu kat'i ricası kargısında, bü mevzu hak. kında ağzmı kapatması icab ettiğini anlamıştı. Fakat Sabiha- nn ne yapmek istediğine bir türlil akıl erdirememişti. — Nasıl istersen öyle yap, Sabiha, - dedi. Mademki istemi. Nadire Hanım, biraz muğber olarak odasına çekildi, Bu sı. rada Sabiha, derin bir düşünceye dalmış bulunuyordu. Oğlu söylediğini yaparsa felâket olurdu. Buna müni olmak, ancak ve ancak Suadi Nimetten ayırmakla kabildi. Bunu kendisi ya- pabilecek miydi? Hayır.. Ferld başarabilir miydi? Hayır. Safi- naz Hanrm yapabilir miydi? Zannetmiyordu. Sabiha, işin, Paşanınm ölümünden sonra, böyle büyük bir Çık. maza gireceğine ihtimal vermemişti. Fakat işte bu bir haki- katti. Zavallı Safinaz Hanım, . Fatmanın söylediğine bakılır- — St - birdenbire çöküvermiş, kimseyi gözü görmiyecek, kimseyi düşünemiyecek bir hale gelmişti. Bu işi Safinaz Hanrm halletmezse, çok fena neticeler doğu- rabilirdi. Genç kadın, artık köşke de uğrıyamıyordu. Suadin Viyanada, Nimetin anası evinde bulunduğu bir günde gitmişti. Daha o zaman, Paşa yeni ölmüş bulunuyordu. Yarrm saat ka- da” ya kalmış ya kalmamıştı. Kendisine, eski günlerini, ıstı. rabla dolu saatlerini birer birer ve yeni baştan yaşatan bu KDevamı vaz), 4