Rebah - Nuruk - Ankara; Evvelce cevap yazmıştım. Gazetenin farih ve numarasını — bildirmeğe imkân yoktur. Maalesef mektubunuzun altında hakikt imzanız olmadığı için — aşağıdaki kısa tahlillerimde münhasıran — yazınız- dan İstifadeye mecbur kaldımı.. (Bu tah- Klim, 4-4-938 tarihli mektubunuzu nor- mal şeraltte yazdığımz takdirde doğru- dur). 1 — Gençsiniz, çok iyi kavrayışlı ve zekisiniz. Bu itibarta muhitinize uy- masmı bilirsiniz. Çalışmaktan hoşlanır- sınız. 2 — Dikkatiniz birçok hutuslarda pek iyidir, Bir seydeki — eksikleri dert Börebilirsiniz. $ — Tutumlu olmağa te- mayülünüz fazladır. 4 — Son mektubu- nuzu yazdığınız vakit yorgun veya ha- filçe rahatsız değil idiseniz yazmız üze- rinde bu bakımdan durmağa mutlaka lü- Sum vardır. Bu hususu bildirmenizi rica ederim. Esasen şayanı dikkat gördüğüm içindir ki, bu cevabı yalnız bu nokta ü- verinde tenevvür etmek maksadile ver- mekteyim. —- T4l— Ankara 933 -C. N: . Yaşınız 35 etralındadır. Boyunuz or- fanın altında. Bünyece zayılsınız. Zekâ ve dikkatinizi hakkile kullanmadığımızı tahmin ediyorum. Zekânızı ve dikkati- nizi pek çok dağıtmakta ve hareketleriniz de muklaka müsbet bir netice almak ga- yesi ber samâtı görünmemektedir. Bu Hususta bizzat vaziyeti tesbit ederek icap eden kararları almanız şayanı tavsiyedir. Kendinizin, aktabanızın, alüka- dar olduğunuz bir kimsenin, be- raber iş yaptığınız ve yapacağı- vuz bör zatın tabiatlerini, kuylerı- nı, kabiliyel ve istidatlarımı, te- mayüllerini ve evsafım — yazı ve imzasımı mütehassısımıza tahlil ettirerek katl şekilde öğrenebilir- siniz. Tuttuğunuz bir İşte muvaf. fak olacak mısimz? Muhitiniz size karşı samiml midir? Kusur ve me- syetleriniz nedir, hayatte mucaj- fak olabilmek için ne yapmalsı- vez... Bunları yazı ve imzanızı tah- B1 ederek mütehassıstımız size iti- yaz kabul etmiyecek şekilde söyli. yebilir. Yüzlerce — okuyucumuzun takdir mektupları bunun en sağ- lam delilidir. Böyle bir tahlil için, sağ ve sol el ile yasılmış kerhangi dört satır yazıyı, mütcaddit öm- zayı, mümkünse elin kâğfıda çizil- miş Ttesmini gönderiniz ve dirsek- ten bileğe kadar olan — mesafeyi santim olarak bildiriniz.. Kectaiygr gF Te gtt BĞ y İK KİT gaa 1 ge gl -Ti Fatih: Şadan: Gençsiniz. Boyunuz nihayet omıı;ır. Bünyece toplusunuz. Daha fazla şişman- lamağa da istidadınız mevcuttur. Gıdala. rmmaza dikkat etmeli ve herhalde normal bir bünyede bulunmalt ve kalmalısımız. Bir işe başladıktan sonra, onu nasıl bi- tireceğinizi ve yapacağınızı düşünmeniz nadir değildir. Çalışmaktan - hoşlanırsı- nız, fakat bu hoslanma, tesebbüsleriniz- den bir kısmını yarım bırakmanıza mani olmamıştır ve olmamaktadır. Söz söyler vre MARRİZ DÖ POMPADUR Cevapları veren Profesör Sanerk Grafoloji ve Gratometri mütehassısi ken hareket ve işaretlere iltifat etmekte- siniz, bunu daha mormal bir hale getir- meniz lâzımdır. Tahlile — devam için bu bususta tenvir edilmekliği rica ederim, -Tiğ- Beyant Ç. $- Boyunuz uzuncadır. Bünyeniz orta. Yaşınız 20 etrafında. Ameli işlere kabhi- Hiyetiniz iyi olduğuna göre bu cinsten bir alışmanız tı ciddi bir mevzu ız. — Kazancmızla mutlaka geçinmeğe mecbur değilsiniz. A- ilenizin yardırar devam etmektedir. Fa- kat mademki çalışacaksınız, o halde ça- fışmanızm en büyük neticeleri vermesi lâzımdır. —TU— Haşim - Ankara: Gençsiniz. Boyunuz ortadır. Bünyöce de ortaşmız, 1 — Makul ve mütedil bit Zatsınız. Tahakkuku gayrikabil ve geniş mikyasta hülyaya dayananm emel ve he- gelleriniz de yoktur. Fazla — iddialardan tızak olmak gartile mesut yaşamak İsti- yorsunuz, 2 — Alıştıklarımıza — kuvvetle bağlısınız. Bu hal, herhangi bir vaziyete derhal uyahilmenizi zorlaştırabilmekte- dir. 3 — Bir i$i yaparken zihnen diğer bir işle Mmeşgtl ölmanız nadir değildir. Bu da dikkatinizi — dağıtmaktadır. 4 — Tutumlu olmağa esasında, temayülünlz vardır. İstifade ediniz. 5 — Biraz daha uysal olmalı ve görünmelisiniz. 6 — Ze- kânız ve bir şeyi yaptıktan sonra ©nu tek Tatr gözden geçirmek temayülünüz iyidir. 6 — Edebi eserler okumanızı da tavsiye ediyorum, Buna siz ne dersiniz? HALKI KRA. LN İCRAA- TINDAN oK MEM. WUN #DİLER... Te UAAO BUn DN SONRA ÜYE VEMEZİ i öi CER/ BEN MASIL PİŞİRE. (N PE CEĞİM <- ELİMDEKİ SELA- İ Za e SAYIM NASİL OLURAR SARAYTAL %Ğ W'R:Şı MASRAFLARINI KISIYORSUNOZ, VE SZİN GİBİ BİR NB DAR AŞCIDA ATZ MASRAFLA Çok yi WEFRİŞ YEMEK- LER PİŞİRECE - a £Mi NVAZİYETİ DÜZENE KOYDUK- TAN 301 ae İ K XA ğ L KBA MARKİZ DÖ POMPADUR — altının verdiği bir sevinçle bafifteyerek bızla çıktp gitti. — Doğrusu, diye mırıldandı, sadakat ve bağlılık bazan işe yatıyor, XXXI ESRAR Aradan dört gün geçti. Bu dört gün müddetle on beşinci Lüi, nümunci imtisal olacak bir hayat sürdü, devlet işleriyle alâkadar oldu, akşamları nedimleriyle oyun oynadı, ra- vallı kraliçe Mariye karşı gayet nazikâ- ne davrandı, şairleriyle neş'eli hasbihal. Jerkle bulundu, nazırlariyle ciddi görüş- meler yaptı, hülâöse krallık vazifesini Jâyıkı veçhile yaptı, Dördüncü günün akşamı, saat ona doğru, odasına çekildi ve yart soyun- muş bir balde bulunduğu bir sırada, gözleri masanın üzerinde duran dörde bükülmüş bir kâğıda takıldı . Gayrişuurt bir hareketle bu kiğıdı al- d, açtı, okudu ve sarartlı. Kiğıtta şu kelimeler yazılıydı: “Madam d'Etyolun canı sıkiliyor. Yarın Parise dönmeğe karar verdi .,, On beşinci Lüi: — Löbel! Dedi. Bu kâğıdı kim getir. di? « Odacı cevap verdi: — Ben, Sir!.. — Bunu okudun mu?, — Hayır, Sir... — Bunu sana kim verdi? — Majestelerine ait küçük kız. — Ne zaman getirdi. — Bir saat evvel.. — Sana bir şey söylemedi mi ? — Söylemedi, Sir,. Yalnız.. — Yalnız ne?.. Söylesene, aptal!.. — Gece yarısından itibaren kapının önünde bulunacağını söyledi. On beşinci Lüi, bir sevinç nidasımı güçlükle zaptetti. — Löbel, edi, beni derhal giyindir.. evdeki — Nosıl? Majesteleri bu saate çıkmak mı istiyorlar |.. — Sana giyindir, diyorum!. Esisen bana sen relakat edeceksin,, Sen ver, ken ben bir şeyden korkmam Löbel, duvardaki saate seri bir nazar atfetti. Saat on buçuktu.. Bunun üzeri- ne, kralı sessizce giyindirmeğe başlarlı, Daha işlenmiş, daha ince bir nevi, birinci Fransua gibi tahayyül edilen on beşinci Lüi cür'etkâr ve cesur bir adam olmamakla beraber, onun gibi müteşeb. bisti., Bu dört günü, Mari Lesçinskayla ba- tışmış gibi komedi oynamakla geçirmiş- ti. Fakat buna rağmen, madam d'Etyolu kaçırmakla gösterdiği cür'etten kendi- si, hâlâ şaşkın bulunuyordu. Bu dört günlün her saatinde, her ne bahasına olursa olsun, küçlik eve gide, ceğini kendi kendine söylüyirdu . Hiç olmazsa, vevdiği kadını selâmla- mâk üzere, gündüz oraya gideceğini kalfasına koymuştu.. Aklığı bü mektup, barutun içine ko- nan bir ateş tesiri yaptı. Teblikeyle karşılaşmak endişesiyle, bir mâniaya gözleri kapalı giden bütün zağıflar gibi, on beşinci Lüi de, kararı- mr verince, sabırsızlık içinde çırpınmağa başladı. Eğer oraya sür'atle gitmesine imkân bülunmadıysa, bu sırf Löbelin, onu gi. yindirmek hustisunda göstecdiği şoya- nı hayret ağırlık yüzündendi. * Ön beşinci Lüi, hazırlandığı zaman, gece yarısı olmak üzereydi.. Küçük eve gitmek için de, takriben yirmi dakika- lık bir zamana ihtiyaç vardı . Kral, kalbi hızla çarparken ve şakak- ları hümma ateşi içinde yanarken, şa- tonun merdivenlerinden indi ve parola, yı söyliyen Löbel'in refakatinde, sür'at le, küçük eve doğru yollandı.. Bu dört gün müddetle, şövalye d'At- saş ne oluyordu?, ir yemek yiyerek, nefis şarap- lar içtiği ve kendisini binbir gece ma- sallarının hülyası içinde zanaettiği gü- nün, ertesi aabahı, d'Assas,, biraz geç uyandı ve kendini o garip yerde gö- rünce hayftet etti. Evvelâ rüya görmekte devam ettiği zehabına kapıldı.. Fakat iki yüz altını ihtiva eden kese- yi, onu atmış olduğu masanın üzerinde görünce, bir hakikat karşısında bulun- duğunu anladı. Bu hakikat belki cara- rengiz ve korkunçtu. Fakat buna rağ- mecn, o zamana kadar şikâyet etmeğe bakkı olmedığı bir hakikatti. Şövalye, dolabın içindeki ikinci kos. tüznün cebinde de, buna benzer bir ke- se bulunduğunu derhal hatırladı ve mösyö Jakın bu parlak misafirperverli. Ginden sonuna kadar istifade etmeğe karar verdi.. Bunun üzerine yatağından kalktı, tu- weletini yaptı ve iki kostümden birini giydi... . — Adeta üzerime ölçülerek yapılmış, diye düşündü. Her ne olursa olsun bu €«lidden mükemmel bir şey.. Çünkü za- bit kıyafetinde, nazarı dikkati celbet. meden yirmi adım yürümeme bile im- kân yöktü.e » D'Assas giyinip hazırlanınca, dışarı- ya çıkmak üzere, kapıya doğru yürü- dü, Fakat bu kapının arkasında, kendi- sini içeriye almış olan, güler yüzlü ve geveze hademeyi gördü. Hademe sordu : — Mösyö 18 şövalye dışarıya mı çı. kıyorlar?. * — Evet, dostum.. Yoksa dışarıya çıkıncık yasak mı? Eğer böyle bir şey warsa, söylemekten sıkılma, çünkü bu, benim dışarıya çıkmama kat'iyyen mâni olmaz. — Ne münasebet, müösyö?.. Ne diye yasak olsun? Sadece, mösyö şövalyeye, yemek için neler hazırlanmasını emre- deceğini sorncaktım. D'Assas: — Rüya devam ediyor.. Diye düşündü ve yüksek sesle ilâve ettiz — Ne istersen onu hazırla dostum., İsmin neydi?, « Lüben, subayım.. Sonra ayni za« manda, möyö şövalyeye şunu da tavsiye etmek isiyordum ki, güpegündüz, et- rafta fazla görünmemesi daha iyi olur. — Niçin, Lüben?. — Öyle zannediyorum xi, madem, efendim möşyö şövalyeye misafirper verlik teklif etti, demek ki etrafında ciddi tehlikeler var,. D'Assas ürpererek! — Yal.. Dedi ve külak kabarttı. Lüben — esrarengiz bir tavırla devam ettit — Sizden evvel buraya yerleşmiş o. lanlartdan biri gizlice öldürüldü.. — Öldürüldü, ha!.. Olur şey değil!.. — Eveti öldürüldü! Sirzin gibi genç, sizin gibi yakışıklı, sizin gibi cür'etkâr. dı; bir gün, tıpkı sizin şimdi yapacağı- nız veçhile, dışarrye çıkmak istedi.. Ge- ce yarısına doğru vücudu iki Zzıhç dar. besiyle 'delimmiş olduğu halde geriye döndü ve bir saat sonra da öldü. Sonca öğrendik ki bu asilzade, hülyalarındaki kadının oturduğu münzevi evin pek ya- kıtılarında dolaşmış.. Ve bir kıskanç, belki de zevc.. Anlıyorsunuz ya? Ne iset.. Mösyö 18 şövalyeyi haberdar et« meği bir vazile bildim.. — Teşekkür ederim, dostum, beni di şündüğün için işte sana iki İâi.. Şövalyenin hayreti önünde, hademı Lüben kendisine uzatılan pacayı nazi: kâne bir şekilde reddetti ve bunları al dığı tokdirde kovulacağını ve bilâkis bizrat kendisinin, malüm keseleri bo < Palttıkça, Soldurmağa memur edildiğin söyledi.. D'Assas, bu hâdiseden oldukça endi geli bir halde dışarıya çıktı,