Kah — Dünkü sayımızdan mabad — — Sayiın bayan! dedim. Şu Tehli Osman paşazade, dansöz oğlu Mah- mut Nodimin hayatı hakkında da bir az malümat lütfeder misiniz? — Niçin vermiyeyim? Demin de söylediğim gibi yazıhane vakasından beri o rengini, çapını değiştirdi. Bu ifşaatta bulunduğum için bana bir fe- nalık yapamaz. Kendisinden korkacak hiçbir ip ucum yoktur. O şimdi ken- di derdine düştü. Ya sıvışacak, ya S- vıştı? Rengini de bunun için.. — Ne gibi rengini, çapını? — Pasaportunnun birindeki eşkâi yerinde gözleri mavi, saçları sarı, Ten. gi beyaz yazar, — Ey sonra? — Onun açık sarı, kumral, siyab, kır saç boyaları vardır. — Bunlarla mi? — Sözümü kesmeyiniz. Bu kadar değil. Kendi gözleri elâdır. Fakat mâ- vi, lâciyert, yeşil, kara gözlü olmak için gayet İnce yapılmış, mükemmel, eamdan, takma de vardır. Dü- run, daha bitmedi. Yüzlünü bu renk lere uydurmak onun için iki üç daki- kalık iştir. Kendi dişleri beyaz Ve tamdır, Fakat bazı bir altın briçli, bü. zı çifte plâtin kuronlu görünebilir. , Meselâ vaka gecesinden —sonra #ârı gaçlı, mavi gözlü, altım briçli ve tak: ma göbekli oldu. O a tam uygun bir tip. Hattâ evvelki gün bana veda etmeye geldiği zaman... — Size vedaa mı geldi?!! Bayan R. F. bir kahkaha daha Ba- vurdu. — Siz hem “gazeteciyim,, diyorsu. nuz, hem en'basit şeylere hayret edi- yorsunuz. — Fakat söylediklerinize hayret etmemek mümkün değil ki. — Pek âlâ mümkündür. Bir gazete- bu ka, iri a sunuz. Evet, on iki senedenberi. — Bu tanışmanız? — Sizi alâkadar etmiyen bir sır. teci olamıyacaksınız. Bana gücenme- yiniz, ben biraz fazla samimiyim- Haf. tâ buna lubalilik diyebilirsiniz. Hele - Tipki bir roman i ve rengi el adam kimdir ? ! ı elbiseli — Bu sırrınıaı öğrenmek istemem, fakat dansöz oğlu Mahmut Nadirin hayatı hakkında... — Pek öyle merak edecek bir şey değil. Berutta, Şamda, İstanbulda, Pariste okumuş. Babasının mirasını tç senede yemiş, umumi harpte Türk- ler için İngilizlere, Arablar için Türk. lere, İngilizler için Almanlara casus- luk etmiş. Mütarekede hürriyet ve dti âf fırkasının ileri gelenleriyle birleş. miş. Mütarekede benimle tanıştı. Mil- 1£ zaferden Bonra ahbab olduk. Siya- seti, politkayı bıraktı, yahud bir müddet için antrakt yaptı. Daha mühim, daha kârlı işlere saptı. Ben ona bir defa kızdım, ve bir defa kin bağladım. Mektubumda da söyledi. ğim gibi bir mektep arkadaşımm in- tikamımı almak istedim. — Mahmudun bundan haheri var , — Mektubumu neşrettiniz. okumuş, vedaa geldiği gün gülerek söyledi. — Demek kızmamış, darılmamış. — O hayatında kimseye kızmarz, kimseye darılmaz. — Ya Bay Ali Demirtaşta münaka. şâ tarzı? — İşinin plâm öyleymiştir. öyle yapmış. Bay Avni Kadir oğlu da size sert bir mektupla blöf savurmadı mı? Siz cevab verince sustu. — Siz nekadar çok şey biliyorsu: nuz! — Ömrümü meltem rüzgârı gibi ha- vaya savurmadım da ondan. — Bir şey daha sorabilir miyim? Evinize vedaa gelen ve ne olduğunu yakından bildiğiniz azılı bir mücrimi neye zabıtaya haber verip tutturma. dmız? — Niçin haber vermediğimi size başka bir gün söylerim. Fakat siz pek © kadar faziletli iseniz, beni haber ve- riniz. Bakınız, telefon köşede. B h ir vaziyete soku- Yalnız henüz inkişaf etmemişsiniz. Beni haber vereceksiniz. Ben - sizinle şahitler önünde konuşmuyorum ki, İnkâr edeceğim. İspat edemiyeceksi. niz, Sonra sizi dava edeceğim. 'hhıİI kazanacağım. Bundan ne çıkar? Siz bana ne fenalık ettiniz? Benim bütün hıncım Mahmut - Nadirde. Sonra bir mesele daha var; acaba sizin sözünüz- le beni tutacaklar mı? Ben şu veya bu tok odalı pansiyonun vur abalı ka. dmıdeğillmkl.l)cnlmdnıkhılbl r ai adresim var. bi_d:': vaka esnasında oradaydım. Kulağıma bazı sözler gelmişti. Acaba HABER — Aksam postası Iİngiltere dört yol ağzında ! İngiliz siyaseti 1914 te olduğu gibi müphemlik içindedir Bu enleresca yazıyı bir İngiliz mecmua. sında gördük. Naklediyoruz: Dünya diplomatları kendi kendilerine soruyorlar: Avusturyanın ilhakı ve Aavrupanın cenubu şar - kisinde Almanyanın melhuaz — ikinci bir tecavüzü yok mudur? Sadece silâhlanmak bir siyaset değiklir. Birtakım temadlara girmek de muayyen bir siyaset — sayıl- maz. Hele bunların en fenası yunlış olduk. ları çoktan tahakkuk etmiş otan birlakım hayallere kapılmış olmaklır. Mister Edenin ayağının kaydırılmasile neticelenca — Çemberlayn - Halifaka bir. leşmesi şöyle bülhsa edilebilir: İngiltereyi sonunda harbe sürükliyehile cek itimatsızlıklara katl bir son verebil- mek için diktatörlerle doğrudan doğruya temasa gelerek onlara döştlük — teklif et. mek. Halbuki Mister Eden ile Vausillart ın tutuğu diş siyaset büsbütün bayka idi. Onlara nazaran diktalörler arada bir dost. luk tesistne temel olabilecek bazı temayül. ler ve asar göstermedikçe en İyi — tedbir susmak ve silâhlanmaktı. Yeni Cemberlayn siyaseti ortaya çıkar çıkmaz diktatörler. den birisi diğerinden gördüğü müsamaha dan cesaret alarak bir tanhlılldü ayaklar altına alıp tamamen müstakil bir memle. keti silât kavvetile işgal etmiş bulunuyor. Bo işgal vakasından birkaç gün evvel İn. giltere matbuntına kurnazca bir. — ikazda bulunulmuş, Her Hitlere fazla dil uzatıl. maması söylenmiştir. Halbuki daha şubat ayında, Hiller, İagliterenin. Almanlaşmış Berlin sefir! Sir Nevile Hendersona Alman büu soyguna teşebbüs meselesinin İç İ yüzünü biliyor musunuz? — Bilmiyorum: İşte bunun için ye min ederim ki bir gey bilmiyorum. Bunu bizzat Bay Aliden öğrenmek lâ- zımdır. Daha doğrusu, bir şey varsa öğrenip ve yapacaksınız? — ÜÖyleyse bana Mahmud hakkında n bunlardan fazla bir gey söyliyemem. — Peki, yarın için rica ederim. — Yarın da olmaz. Fakat öbür gün size istediğiniz ve istemediğiniz bir. çok şeyler söylemeye söz veriyorum. — Mahmudun tamamiyle yakayı sı- yırıp kaçmasını mı bekliyorsunuz? — Hayır, gittiği yerden telgrafmı bekliyorum. — Öyle anlıyorum ki Mahmudla sİzin.. Birdenbire ayağa kalktı. Kat'i bir Jisanla: — Susunuz! Çünkü başka bir şey söylemiyeceğim. Öbür gün... Öbür gün her şeyi söyliyeceğim. Susunuz şimdi. * Biringiliz mu- harriri hükü- metil tenkit e- diyor: İngilterenin hiçbir siyaseti yok mudur? Sadece silâh- lanmak ve bir takım te- maslara girmek muayyen bir siyaset sayılamaz şerefinin ancak Almanyaya eski müstem- lekelerinin bilâkaydü şart iadesi halinde kurtulmuş olacağını katiyelle söylememiş miydi? Gene İşittiğimirze göre geçen birin. elkânunda bir konuşma sırasında Hitler Mösyö Flandine Fransa Almanyaya müs. temleke verilmesine rıza göstermediği tak. dirde Almanyanın, Sar reyiğmından son- ra verdiği söz hilâfina olarak ortaya tek. rar Alsas « Loren meselesini — çıkartaca. Gımı açıkça bildirmiştir. Bütün bunları bildiği hatde Lord Hali. faks Almanyaya yanaşmak için ber elin. den geleni yapmıştır. Maamafih — İngilir matbuatına gem vurdurmak gayesile Lon. draya gelen Alman hariciye vekilinin bu gayesine kısmen muvaffak olduğunun er. (Hizmetçiye seslendi) Eleni! Eleni! Ray gidiyor, şapkasını ver. Başka bir şey söylemeden bir koğu yandaki odaya girdi. Kapıyı kapadı. Bir anahtarın kilit içinde döndüğünü işittim. Bana bu kadar malümat veren ba- yan R, P. ye teşekkür bile edemeden, açıkçası yarı”koğulmuş bir vaziyette | gektimas c KERSÜDERU SŞ iYeA ae Bir aralık Talimhane merkezine doöğrüu farkında olmiyarak yürüdüm. Bayanla konuştuklarımı Bay Selim Özdurüm'a bir bir anlatayım dedim. Sonra bayanın kahkahasını hatırla. dım. Söyledikleri baştanbaşa bir ro - mandı, ya inkâr ederse? Ya beni bir iftiracı mevküine düşürürse? Tabij böyle yapacaktı. Öte taraftan böyle bir şey için zabıtayı da meşgul etme. ye hakkım yoktu. Sadece telefan et- tim: — Haber aldığrma göre suçlu, kı- yafetini değiştirerek memleket dişma kaçmışlır. — Ne billyorsunuz? Mevsuk mu? — Yarm görüşürüz. YABANCI- DİLLERE NAKLIİ parça kumaş satınalmaya gittiğini söyledi. Ferid çok beklemedi. Sabiha eve gelip de oğluyla karşıla- tesi günü Avusturyaya inea darbe İhtimael ki Lord Halifaksı bile şaşırtmıştır. Bu işte İtalyanın rolü — mühimdir. Mu- hakkak olan bir şey varsa o da İtalyanın birtakım taahhüdatı dolayısile — merkezl Avrupanın ükibetile yakından alâkadar 6. lacak bir vaziyette bulunmayışıdır. Buna mukabil Almanya da İtalyan Tiro. lundaki, almancadan başka dil bilmiyen 212000 kişiden bahsetmiyecektir. "Şünhe- siz ki İtalya Brennerin karyısında bütün heybelile Almanyayı dikili görmekten pek hoşlanmıyor. Bundan başka Adalar denizi ve Kımldenizdeki münakalâlini tahtı em. niyele alabilmek için Nalya İngiltere ile bir anlaşına yapmağa da hahişker. Lâkin Almanyadan büsbütün ayrılmak İtalya . çin cenubi Tirol meselesinin ortaya çık- ması ve muhtemel bir harpde de Tiryes. tenin işgali demektir. Bunları düşünen İ- talya sağı, solu idare etmek siyasetini gü- decektir. Binaenaleyh İngiltere — İalyaya madd! bir menfaat gösterecek olursa bu, bir kriz anında İtalyanın birdenbire Ale manya lehine dönmesile İngiltere aleyhine kullanılacak kuvvetli bir silâh teşkil ede. cektir. Pirene cephesi Berlin - Roma mihverinin dış siyasetin de mühim bir yer alan faşist İspanya tas maten tanzzut ettiği takdirde Franta. nn burnunun dibinde elddi bir — tehlike ortaya çıkmış olacaktır. General Frankö. nun Aragon zaleri bu tehlikeyi yaklaştır. miş bulunuyor. İspanyadaki Alman gönüle lüleri filvaki adet itibarile — azdır. Fukat bunlar gün geçtikçe Franko hükümeti net. dinde pek mühim yerler işgal etmeğe baş. hıyorlar. Öyle ki faşist hükümet katiyetle teşekkül edecek olursa onlar yerlerini ko. lay kolay terketmiyecekler. Başkalarına ait toprakları işenlde maha. retleri müsellem olan — İtalyaya sayıf bir İspanya nasıl mukavemet edebilir? Onun Adalar denizinde istediği deniz üslerini a. na nasıl vermez? Şark cephesini — olduğua kadar Pirene cephesini de — muhafaraya mecbur olacağını hisseden Fransa İspüne yanta bir kismını askeri işgâl alfitin “al. mağa ve İtalya ile Almanya — İspanyoda kaldığı müddetçe bu iyanli devam etlirme. #e mütemayildir. Maamafih şimdiki Blum hükümeti (1) herhangi bir katt — tedbira başvurmaktan çok âclzdir. Almanyanın iİstihdaf ettiği gaye nedir? Avusturyayı işgalinden evvel Almanya Çekoslovakyaya bir pakt teklif — etmişti. Bu anlaşma şu esaslara bağlanacaktı; Çee koaslovakya Soövyet Rusya ile olan muaha. desini keenlerayekân — addedecek, Südel Almanları serbest kalacak, buna mukabil Hitler de mahut — teminatlarından birini verecekti; yanl Çekoslovakyanın bürriyes tine hürmetkâr kalacaktı. (Dövamı 15 incide) (1) Bu yazı Blamun ülifasından evvel yazılmıştır. * HAKKI MAHFUZDUR Refika Hanım Kızının böyle bir nacağını düşünememişti. Durakladı, kargılık VeEmeBiğ DSN iyi, daha makul bir hareket buldu. Kızının, bedihi şeyleri bile inkâra kadar meye çalışarak oturmasmı söyledi, fakat ya çıktı. LA *” Lütfiye, Refikanın gözlerine bakarak söylendi: itmedi. — Hoşa gidecek bir şey mi ki sanıki.. M"'”“"": bü kızı. Hep böyledir. Her evlenişinde de, gönlünde baska İT uğursuz yaşatır. Nedimin neresini sever, neresini beğnir mem ki.., Refi- — Hakikaten ayrılacağım diye tütturursa ne YARATIZ kâa?a ali Z İnadı tiç gün sürer. Kolay kolay menfaatini ayaklır 2 tena alacaklardan değildir. Üstüne düşmeye gelmet mesini beklemek lâzım. y — Sana bir şey söyliyeyim mi Refika ” haksız değilim. Nimet azıcık temkinli hareket M:::'m üwhlıeküılnuıuktı.xoolmınmvh w guklarının aldatıldığına tahammül ederek gıbi at oynatmasına göz yumar. —IHWlumn.muıulndıMdmü'::. teti — Yalan söylememek lâzım kardeşim: oldu. oldu. ne bilirim onun bu kadar kendisine hâkim - ol ati Doktoru sevdiği muhakkak... Doktor da neredeyse © Acıdım doğrusu. — Bodlü oulara dâğil, bazlyacinan 1Hamld Yünedi, BMdiR dan dönmez de ille ayrılacağım diye tutturursa. — İnşallah vazgeçiririz. * — İnşallah diyelim. Fakat iş onu Nedimden yazgeçirmede. Bunu yapabilir miyiz? ür Lütfiye “bilmem” der gibi dudağını büktü. O dı?;â::a, kikati söyleseydi Nimetin doktordan vmw'““w ç ler arasında kendisinin de bulunacağını bildirmesi dt Doktor Nedimle Nimetten istifadesi HABERİN EDEBİ TEFRİKASI; 44 Yazan; Hasan Ras!m Us yardım yanmda ölçülemiyecek kadar fazlaydı. Bü yüzden ne Nimeti, ne de Nedimi gücendirmeye yanaşmazdı. Anasının ya. nmda Nimete: “Pek fazla açılmasaydın, bu vasiyetle karşılaş. masdın,, demesi sırf kendisini sureti haktan göstermek içindi. O geca vo onu takip eden günlerle geceler merhum İlhami Pa- ga evinde bu mevzua hiç temas edilmedi. Refika Hanım, ancak kızınm İrfan Paşa köşküne gideceği gün: — Sabret kızım, elbette bir çaresi bulunur, - demekle ikti. fa etti. Bununla Nimetin ağzına bir parmak bal çaldığına kani oldu. Fakat hakikatte Nimet Suadden ayrılmak, ölümü paha. Bına bile olaa Nedimle sık sık buluşrsak, gezmek, eğlenmek ka. rarını vermiş bulunuyordu. Netekim onun bu bir haftalık ana evinde bulunuşundan gonra köşkte aldığı vaziyet kimsenin gözünden kaçmamıştı. Bir gün bile evinde durmuyor, sabah çıkıp geç vakit, geç vakit çıkıp birkaç gün sonra dünüyordu. Paşe sabrediyor, Ferid bü- yük bir ümidle babasının gören bir adam halinde dönüşünü bekliyordu. Suad gittiği gündenberi, ancak iki mektup göndermişti. Bunların ikizi de kendi yazısı olmadığı gibi selâm — sabuhtan başka bir malümat da vermiyordu. Aradan iki ay geçti. Bir gün Ferid, babasından o gün al- dığı üçüncü mektubu cebine yerleştirerek annosine koştu. Fa. kat annesini evde bulamadı. Kendisini dayısmım karısı Nadi. re Hanım karşıladı. Azıcık oturmasını, neredeyse geleceğini, elbiselerinden birisini tamir edebilmek icin Mizumu olan bir ginca çok sevindi. Genç kadın, hakikaten değişmiş, aralarına bir hayli beyaz karışan siyah saçları hakiki rengini kaybetmiş, yüzünün ifadesini başkalaştırmıştı. Sabihe, kendi boyuna yaklaşan oğluna kollarını uzattığı zaman analığından, hüznün daha munisleştirdiği bakışlariyle güzelliğinden hiçbir şey kaybetmediği anlaşılıyordu. : Ferid, sol kolunu anasımın beline doladı. Sabiha sağ elini oğlunun siyah saçlarından geçirerek omuzuna koydu. Bir keli- me bile konuşmadan odaya girdiler, Nadire Hanım da kendi odasına çekildi. Ferid, annesi soyununcaya kadar pencere önünde oyalandı. Sonra yakmdaki sandalyeye ilişti. Söze Sa. biha başladı: — Ne var, ne yoak Ferid? Babanddan haber var mı: — Evet... Bugün bir mektup aldım anne.. Sabiha bu habere büyük bir alâka gösterdi: — Ne diyor? Gözleri nasılmış? Yoksa yine selâm sabahtan Tar ibaret? — Hayır anne... Biraz malümat var. Fakat hiç ümitli görün. müyor. — Yanında mt mektr — Okuyayım. Ferid cebine yerleştirdiği mektubu çıkardı. Bu sırada annoe si de yanma yaklaşmıştı. Yavaş bir sesle okudu: “ Oğlum; Buraya geleli sana ancak bu mektabu yazdıradildim. Sıhe hatim iyi... Pakat gözlerimin görmesine imkân olmadığı anla. şılıyor. Bununla beraber, üzülmeye mahal yok, Ümidim tama, mile kaybolmuş değüdir. On, asami on beş gün içinde her şey aydmlanmış bulunacaktır. Doktorlar buerada kalmamı lüzutm- W görülürse kalacak, görmezlerse dönüp geleceğim.. Son ba- na verdiğin sözü unutmamalısm. Buraya saten iyileşemiyeceği, mi bilerek ve sırf senin hatırın için geldim, Sen de beni kır. mamalısın.., Görmeden dönsem bile, iyileştiğini, sıkhatini &l (Devamı var) | ı y | 4 Ğ f : ç F