Rodoplu Güzel Kız ve SAFO Yazan : Nizamettin Nazif > 7 e. Ve gayet kestirme bir tedavi tarzı tatbik etti. Safoyu kucaklatıp güver- çıkarttı. Entarisini yırtıp attı. Koltuk altlarından ski sıkı bağlattı. palangalardan birine geçirterek yi. Ma ettirdi. Güzel kadm bir -n çırıl Siplük direkte sallandı. Güverteyi dol- duran gemiciler ve #incirlerini şakır- | dltarak güneşliyen kürekçiler bu man. | “rayı yutkuna yutkuna seyrettiler. ipi gevşeterek uzun saçları rilz- © Kürda dağılan güzel kadını denize dal- dirdi, tekrar çıkardı, tekrar daldırdı, P çıkardı. Serin Ege denizinde yaptığı bu ga. | YİD banyo tesirini derbal gösterdi, Ü. Süneü, dördüncü dalıp çıkışında Safo- olgun vücudu oltaya takılmış yağ- kı bir kefal gibi debelenmeye başladı. ! dine gelmişti. Lâkin Kısantos bu. Mu kâfi görmedi. Bu sefer de ipi bir- © dehbire gevşettirdi; gtizel kadmı deni- X demir atar gibi fırlattı. Safonun » Sulara gömülmesiyle çıkması bir oldu. lenerek, çığlıklar atarak, küfür. savurarak denizin satımda beli. tince; — Çekiniz artık! - diye bağırdı - ar. İlk canlandı. Aklı başma gelmiş olsa Berek, O zaman gemiciler hanımlarınm £ Yilesinesinden doğan bir neşeyle halat» İâra asıldılar. Makaralar gıcırdadi, #lak cildindeki sarımtrak tlyleri gü. Değta pırıldata pırıldata Safo, efsane dehizinde tongaya düşlirülm'iş bir de. © Dis kızı gibi güverteye alındı. Demin, Üzyemken doya doya seyrettikleri bu ““cuda şimdi gemicilerden hiçbiri ba Ya cesaret edemiyordu. Lostromo Tİnİ yumarak ipleri çözünce hep- alarmı döndüler. Şaire, bu iki *iP3 insan sırtı arasından kimini tek. © We'iyerek, kimini yumruklıyarak ve #abildiğine küfürler savurarak sula- ay akıta akıta geçti, kamarasına dal- r. Kisantos bu hale bir an tedehhüş e derek baktı ama, onu takipte tered- dü etmedi. Safo, hiddetinden köpürüyordu. Az €vval inliyerek yatağında kıvranan kadn şimdi azgın bir boğa gibi etra. İma saldırıyordu. Filozof onun Mesi Aslı kızlardan birine bir tokat indir- “iğini, ve ikinci kızm göğsünü ısırdı. görünce yanma yaklaşmaktan çe. kindi, uzaktan bağırdı: — Kendinize geliniz! Kendinize ge- niz? — Sen de kim oluyorsun, budanmış Meze kılıklı bodur ihtiyar? Fakat Bafonun bu mukabelesini Kı. e duymamazlığa gelerek devam is »— Kendinize geliniz. Her şeyin yo- lu bulunur. Size Rodopisi nasıl ele ge- Sİreceğinizi ben öğretirim. —Nededin? — Dediğimi duydunuz elbette... O #üzel yavruyu geminize alıp denize a. Sılmak istemez misiniz? Filosof, gayet kurnaz hareket et Miş, kadma bir ümid yolu gösteriyor- du. Safo birdenbire öyle uslu bir hal © &ldı ki, Meslnalı kızlar hayretle baka- kaldılar; — Ne diyorsunuz? , dedi - buna hâ- İâ imkân var mıdır? — Neden olmasın? Ben sanıyorum e Yadmeön o kızı inad İçin almiş — Benimle inad etmesi için ortada bir sebeb yok ki. — Onu ben çocukluğundan tanırım. Srmarık büyümüştür. Serveti ile çok Mağrurdur. Esir pazarında gözlerimle Bördüm. Siz nispetsiz bir surette art” İirmaya başlayınca o bu kizi &lmayı haysiyet meselesi yaptı. — Demek ki şimdi... Faraza... Ken. “isine rica edilirse... — Elbette elbette... Derhal vazgeçe. tek ve şöreceksiniz ki. kızı size hediye *tmekten bile çekinmiyecektir. — Doğru mu söylüyorsunuz? — Bana İnanabilirsiniz Ben sizin kardeşinizin en iyi dostuyum. Adays. gelince hep bende misafir kalır. Safo büytük bir sevinçle filosofu iki pazısından kavrıyarak göğsüne yasla- dı; — Oh! Beni ihya ettiniz dostum... Ve Mesinalı kızın getirdiği temiz bir entariyi acele acele sırtma geçirip; — Haydi... » dedi - beni ona götü. rünüz. Kısantosta şafak attı ama, söyledi- ği sözlerden de geri dönemedi. Karaya çıkmen Yadmonun bağından üzüm getiren Katırcılardan bir hayvan aldı, Güzel şeireyi buna bindirdi ve yedeye yedeye yola düzüldü. e — Safo!? Safo mu dedin? Yalan söylüyorsun Beç horozu kılıklı serse- ri! Uyuz köpek! Öğle sıcağında efendisini tatlı uy - kusundan uyandırıp şairenin kendisini ziyarete geldiğini haber verdiği zaman Ezop işte böyle bir hakarete maruz kalmıştı, O gere kova kova misket şarabı yu- variamış ve geceyarısma doğru SIZ mış olan Yadmon, uyku sersemliğiyle evvelâ yanlış işittiğini sanmış, sonra kanburun kendisini yine aldatmak is- tediğine zahib olmuştu. Evet... Yine aldatmak istediğine za- hib olmuştu. Zira onun sözünü dinliye. rek Rodoplu kız için bu kadar altın harcadığını o fena halde içerliyardu. Gece, kafayı çektikçe kızmış, çektikçe kızmıştı. Hattâ bir aralık Ezop'u ku- laklarından yakalayıp ayaklarını yer den kestikten sonra suratma tükür- müş ve kıç üstü yere fırlatmıştı. Ezop yine fikrinde ısrar etmişti; — Göreceksiniz nasıl gelecek... Ken di ayaklarıyla i tıpış gelecek! . di- ye bar ve Şİİ Binaenaleyh uyanmca aklına gelen ilk fikir şu olmuştu: “Ezop'un inadı tuttu; küstahlığın. da devam ediyor.,, Fakat kanbur kölesinin verdiği ha- beri ısrarla tekrarladığı, tesbih çe » ker gibi bir düzüye; “e Safo geldi sizi bekliyor, geldi sizi bekliyor... Dediğini duyunca çılgm bir sevinçle yerinden fırlamıştı. Göbeğini sallaya sallaya evden çık- tığı zaman Safonun bağda asabi ve sabırsız dolaşmakta olduğunu gördü. Güzel kadm bol salkımlı kütüklerin yapraklarını çıplak bacaklarıyla iti- yordu. Her kütüğün yaprakları arasın- da Rodoplu kızı aradığı santlabilirdi. Kollarını göğeline çaprazlayıp bir du. vara sırtımı dayamış duran filosof Kısantos gözüne ilişinee Yağdmon kol- larını açarak; — Oo00! hoş geldin dost! . dedi - Hansi rüzgâr attı seni buraya. Yok- sa sen de mi Lökat kasırgasma tutul dun. Sonra, sandallarını ikidebir ayağın- dan çıkaran acele ve telâşlı bir yürü- yüşle Safonun yanına gitti, “.— Sisamlı Yadmon'a ne büyük se- ref! - dedi . Size bağımm en güzel ü zilmlerini mi, mahzenimin en tatlı şarablarını mı ikram edeyim? Yoksa anamın öldüğü gündenberi âilemizde kimsenin kullanmadığı bileziklerle, kü- pelerle, kıymetli taşlarla dolu üç kü: pü mü getireyim. Bu bağın (üzümleri Ezede yetişenlerin en tatlısıdır. Bu e- vin o mahzenlerindeki şarabı (eskiden Mısırda Firavun sarayma gönderirler- di. Şimdi yalnız Memtisin valisi Pisa metik içebiliyor, Zira artık Mısırda bir Firavun kalmadı, On iki eyalette on iki vali hüküm sürüyor. Tetiklâlle- rini ilân eden on iki validen Pisame. tiki bir tarafa koyarsanız geriye ka. lan on birinde ne bu gâraptan anlıya- cak dil, ne de Sisamden şarab getir tecek takat var, Hos... Pisametik'e de Safo bu şarabı ancak biraderinize karsı gös- terdiğimiz sars''maz dostluk temin e debilmektedir. Öyle deği) mi Kısan. tos? (Devamı var) pedagoğlarını müşterek b Pedagoji üzerindeki devamlı çalışma- ları ile tanınmış bir Yunan âlimi, Atina Üniversitesi profesörlerinden Eksarho- pulos, Balkan memleketlerindeki Peda. gogları müşterek bir etüde davet elmek- tedir. Mevzu şudur: Balkanlı çocuğun vasıflarını tespit ve Balkanlı çocuk tipini tarif,, Yunanlı profesör fikrini şöyle izah e di; olan çocuk tipini iyice tanımağa, bu tp etrafında araştırmalarda bulunmağa ne kadar ehemmiyet verdiği (o malümdur. Terbiye edilecek çocuk tipinin iyice an- Yaşılmış olması, pedagojik meseleleri da- ha ciddi daha esaslı bir tarzda halletmek ve daha rasyonel bir terbiye (teşkilâtı yapmak imkânlarını verir. Bugün, terbi. ye edilecek çocuğun (maddi ve manevi vasıflarma uygun olmayan yollardan gi- dilerek herhangi pedagojik (meselenin, balline kalkışılamıyacağı her Kesçe ka- bul edilmiş bir hakikattir. 'Terbiyeden ve tedristen istenilen tesirin elde edilebil- mesi için, kullanılan metodları ve öğre- tilen şeyleri çocuğun alâkasını, istidatlas rını ve ihtiyaçlarını karşlıyacack surette seçmek lâzımgeldiği de malümdur. Gene biliyoruz ki muhtelif memleketlerin ço» cukları ne bünye ve ruh itibarile ne de serpilip yetişmeleri, inkişafları itibarile biribirine asla benzememektedir, bilâkis, aralarında muhtelif sebeblerden doğmuş, büvük farklar mevcuttur, Bu farklarm başlıcaları irsi hususi. yetlerden ve doğdukları muhitlerin tesi- rinden doğmaktadır. Bünye ve ruh iti- barile biribirlerine benzeyişlerine rağmen Balkan memleketlerinin çocukları arasın- “da da'bu farklar görülmektedir. Balkan pedagoglarının faydalı bir ça- lışma birliği kurabilecekleri bu sahada bilhassa şu esaslar üzerinde dikkatle du- rulabilir: 1... Çocuk vücutlarının inkişafındaki seyri ve bu seyir ile mütenasip olarak fiziyolojik faaliyeti tetkik. (Boy ölçüsü, siklet, göğsün istirahat halinde, şehikte ve zefirdeki ölçüleri, kürek (o kemikleri uçları arasındaki dahili kafesi sadri'nin haliti kuddam! kuturları. kalanm muhi- ti ve kuturları, hayatiyet, adali güç ilâh. üzerinde yapılacak tetkikat ile şu cihet- lerin tenvirine çalışılacaktır? A — Çocukluk devrinde (o serpilme seyri, B — Her yaştaki serpilme devresi; C — Kız ve erkek çocuklar arasında. ki farklar. Muhtelif içtima (o smıflara mensup çocuklar arasındaki farklar, D — Muhtelif Balkan (milletlerine mensup çocuklar arasındaki benzeyişler ve farklar). 2 — Çocuğun ruhi inkişafına ve bil. hassa zekâsına müteallik araştırmalar, (Hem umumi hem ferdi). A — Muhtelif içtimal sınıflara men- sup çocukların zekâ dereceleri arasında mukayeseler, B — Çocuklarım dikkat (hassası ve gösterdikleri hususiyetler, C — Muhakeme, karar ve netice çi karmak gibi Kabiliyetler etrafında mü. şahedeler. D — Hafımları, muhayyileleri, tedai- E — Bütün bu esaslar etrafında muh- telif Balkan milletlerine mensup çocuk- 3 — Çocukların hangi mesleklere isti- dat gösterdiklerini tetkik, 4 — Bu araştırmaların her memleke- tin hususiyetlerine tüyacık opedgaojik metotlarla yapılması, 5 — Mufassal psikogramlar tanzimi. ... Atinalı profesör, Balkanlı çocuğun bünyesi zekâsr, ruhiyatı ve kabiliyetleri etrafında tam bir fikir vermeğe yaraya cak olan bu derece mühim bir iş için hu- sus! lâboratuvarlar, tecrübi mektepler ve fenni merkezler kurmak lâzımgeleceği. ni de söylemektedir. yor? “Modern Pedagojinin terbiye mevzi. | Bir Balkan meselesi Balkan milletlerinde çocuk... Atina üniversitesi profesörlerinden Eksarhopu- los Türk, Yugoslav, Bulgar ve Romen 'r tetkike davet ediyor Yazan: Ensar! Bülen” için bu gibi araştırmalarda ihtisası olan kullanılacak hususi metodları bulacak ve tatbik edecek fen adamlarına ihtiyaç ol- duğunu da, (yahi bu araştırmaların geli- şi güzel yapılamıyacağını da) ileriye sü- rüynr ki bunda tamamile haklıdır. Filvaki ilk bakışta bu iş bir hayli ko- Yaylaşafiş da addedilebilir. Zira, bugüne kadar birçok Balkan milletleri kendi ço- cukları üzerinde epey incelemelerde bu- Tunmuşlardır. Meseleyi, bu incelemeleri karşılaştırıp ortaya bir sentez çıkarmak suretile bitirmek de mümkündür. Protesör, bize uzun yıllardanberi, Yur nanistanda bu mesele üzerinde çalışmak: ta olan şu iki müesseseyi hatırlatıyor: i KADIN J Küçük ceketin, tay5r Toslüm'e çok güsrl gittiği kanaati günden güne kuv. vetlenmektedir. Bu ceket, bühassa koetilmiin bluzla eteklik arasındaki ye. Profesör Eksarhapulos bu mühim iş vi kapatması itibariyle faydalıdır. İ ması halini aldığı bir devirde, OBalkan çocuklarının müşterek bir pedagojik tet- kike mvezu olması elbette faydalıdır. Ensari BULENT 1... Atinada (Üniversitesi tecrübi mekebi, 2 — Tecrübt Pedagoji İâboratuvarı, Bu iki müessese Atina üniversitesi pe- dagoji kürsüsüne bağlı bulunmaktadır. Yani bizzat profesör Ekzarhopulosun idaresi altındadır, Profesör bu müesseselerde Elen çöcü- Bunu şu esaslar üzerinde tetkik etmiş bur lunmaktadır. 1 Kız ve erkek 6,536 çocuğun do» Ruşlarındar 20 yaşlarına gelinceye ka- dar ölçülerini almıştır. o Dosyalarında bu çocuklara «ait 64,276 muhtelif | ölçü MEVCULİUL. 2 — Yunan çocuğunun psikolojik in- kişafını tetkik etmiştir. (Testlerle > çe ğun psikolojik ölçüleri alınmıştır. “5 P Fenni araştırmalar için kullanı» lan pedagojik metodların Yunanistanda» ki şartlara uygun şekilleri bulunmuştur. 4 — Pedagojik araştırmalar yapan. lar için mufassal talimat hazırlanmıştır. Birçok statistikler yapılmıştır ve elde edilmiş neticelerle yabancı memleketler» deki pedagoglar tarafmdan elde edilmiş neticelerin mukayeseleri yapılmıştır. Bu müesseselerin mesaisi kitap halinde mev- cuttur. Bir kısmı da Atina Akademisinin neşriyatı arasında bulunabilir. ... Balkan devletleri arasındaki (o siyasi anlaşmanm gün geçtikçe milletler anlaş- dl istanpul radyosu | 27 MART — 1935 PAZAR il 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 konfe- rans, Prof, Salih Murat (Radyo dersleri), D Müzeyyen ve arkadaşları (o tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,45 hava rapört, 20,48 Ömer Rıza tarafından arap. ca söyler, 21 Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkı. ları (sant ayarı), 21,45 orkestra, (o 22,15 ajans haberleri, 22,30 plâkfa sololar, opera ve operet parçaları, 22,50 son haberleri, ve ertesi günün programı, 23 son. i