ee aş, Rodoplu Güzel Kız SA ve FO Yazan: Nizamettin Nazif gi Bir kadın? Açık denizlerde gemi do- iran ve ,dokuz Tağoz gemisinin Sıra gelen bir gemiye uluorta sal- İran bir kadın... Kim olabilirdi bu? ,, Merak ve tecessüsle karışık bir hid- | “te kapıyı tekmelemeye, yumrukla" Daya başladılar: — Çık dışarı! | — Çık kahbe! Ve kapıyı kırmaya kalkıştılar. Lâkin yz, ahimete Jüzum kalmadı, İçerden | —, Syak sesi geldi. Bir sürgü çekil. | a Şiddetle açılıp arkasına kadar da- kapıdan saçları dağınık, kapka. pi şlı, kapkara gözlü, uzun boylu kadın fırladı. Gtir, fakat tatlı ve bir sesle haykırdı: e ne cüret! Ne nezaketsizlik! Siz Yvanlar, kapımı neden tekmelediği- “Sİ söyliyebilir misiniz? b 'Uumruklarını sıkmış, kollarını ger- 8ol ayağı ilerde, dimdik duran bu yin Taşozlulâr ve kıyıdaki Sisam- Şaşkm şaşkın baktılar Bu ne Meydan okuyuştu! Ciplak etine kırmızı bir entari ge- Sümişti, Yakası ve eteği altm yarak- ela süslü olan bu entari kolsuzdu. Ja tarafında kasığına kadar yükselen “4 Yırtmaç vardı. Saçları rüzgârda tel i tel Uçuşuyor, bu rüzgâr yırtmaca vur- pin bir bayrak gibi dalgalanan ete. Som mermerden yapılmışa benziyen || Yücudunu büyük bir cömertlikle göze re tavaf ettiriyordu. Denizden yavaş yavaş yükselmeye İaşlıyan ayın ışığında perileşen bu ka- İsa gemiciler daha fazla haşin olma” İ kıyamadılar. Yalnız demin kaptanı çe *yan. Taşozlu, homurdanmaktan, #ndini alamadı: —> Sen kimsin ki bize hayvan diye. Hiyorsun? © zaman kadm ona bakmıya tenez. 2 €tmiyerek, hırçm hırçın ve gırtla- “Önde bin bülbül şakıyormuş vehmini bir kahkahayla karışık haykır- ğ | & — Ey Olemp'in ilâhlar! Bu hay- yaşamalarına nasıl müsaade Miyorsunuz? Ey ölüm! Tırpanmı ne. den buralarda dolaştırmıyorsun? İyo- “ Yen, Tireniyen ve Ege'nin “Safo” tanmıyan gerib hayvan! EHen Akdenizin nefesi ve aylı gecelerin di- vim. Safo!... O tarihte bu adı bilmiyen RE Safo... En mahrem, en mem- Mi zevklerin, lezzetlerin ve gehvetlerin | akma, en günahkâr aşklarm şairi Gemiciler yatağanlarını arkalarda Mkliyarak, utanarak gerilediler. ildeki kalabalıkta bir kaynaşma sadi ildi. Sisamlılar hep bir ağızdan “— Yaşasın Safooo! Yaşasın Safoo! u bular az evvel yakalarına sa - z la gemicilerin bağlarmı acele acele çözdüler. En ihtiyarları diz göke. © ÖK nasırlı elleriyle kadının kalçaları" ÇAR sarıldı: — Affet bizi... Ey peri! Affet bizi... Ve dudaklarımı o mermer vücudun © *İ dizine değdirmek istedi. Lâkin o- yediği bir tekmeyle sırt üstü | Yere yuvarlandı. Safo: >— Karmnı kızını gönder sefil! Dizi- Mİ onlar öpsünler... | Diyerek geriledi; Bürdü, —VI— 4 O zaman meselo anlaşıldı. Safo va. tanı olan Lökad adasından kalkmış, birkaç cariye satmalmak için 'Trakya- Ya gitmişti. Orada kabileler arasında a iki ay dolaştıktan sonra Rodop kanlarında, bir pınar başmda, Arhi- adir bir güzel kızı gözüne kestir İŞLİ, Lâkin anası ve babası kızları. di endirine vermeye razı olmantışlar. © Arhidikiyi satmak için yetiştirdik- kâpıyı kapadı, lerini söylemekten de çekinmemişler- di, ama kızı mutlaka Sisam esir paza- rma göndermeye karar vermiş bulu. nuyorlardı. Safonun bütün teklifleri, ricaları beyhude olmuştu. Ana, baba bildikle- rinden şaşmamışlar; — Canmız isterse gider, Sisam pa- zarında müzayedeye iştirak edersiniz. Deyip işi kısa kesmişlerdi. Bunun Üzerine Safo, Arhidiki için şiirler söy- liyerek sonbahara kader Trakyada kalmış, kızm arkaâma gözcüler koy . muş ve hangi gemiye bindirildiğini öğrenince takibe başlamıştı. Lâkin yolda, daha uzun boylu hasre. te tahammül edememiş, Samopulo a- dacığı yanmda kızı taşıyan geminin diğer gemilerden geride kaldığımı gö- rünce rampa edip Arhidikiy! cebren elde etmeye çalışmıştı, O gece Sisam uyumadı. Sabaha ka- dar her evde Safodan bahsedildi ve ertesi gün öğle Üzeri adanm her ta. rafmdaki halk onun bulunduğu tarafa akm etti, Herkeste iki merak deprenmişti: 1 — Safoyu görmek, 2 — Safonün sevdiği kızı görmek. Yerliler Safoyu görmek için adetâ çıldırıyorlardı. Gelenler doğruca #a - hilde birikmişler; — Safo! Yaşa Safo! - diye bağırr yorlardı . Yabancılar ise, Egenin bu adasmda. ki halkı çılgma döndüren kadın tara- fından koğalanan kızm kayali ile sik Zilen gözlerini. beraberlerinde getir- dikleri altırlara dikerek: “— Acaba şu yavruyu sütmalabilir” miyiz?,, . diye düşünüyorlardı - Yani dakikalar geçtikçe Safonun rakipleri de artıyordu. Hoş... Yerliler arasında da Safoya rakip olmaya ha- zırlananlar yok değildi, Faraza Sisa- yam ayyaş ve çok zenperest filosofu Kısantos yalanmâya başlamıştı bile, Fakat asil rakip, korkunç rakip ne oy- du, ne de yabancılar! Asıl rakip Yad- mon'du, Safo'nun adaya geldiğini duyar duy. maz Yadmon'un yüreği “hop!” ediver. mişti. Zira kölelerini cariyeleri ile ko- yun koyuna bağ kütükleri arasında yaşatmaktan ve garap satmaktan baş- ka bir şeyle uğraşmaz sanılan Yad. mnn, Safo'nun en büyük hayranıydı, Safo İle bir gece, bir sant, hattâ beş dakikacık yanyana bulunabilmek için nesi var nesi yokas vermeye razıydı. Safonun bütün şiirlerini ezbere bili- yordu. Her gönülde bir aslan yatar derler a... Eh işte, Yadmaon'un gön. lünde de, göbeğinin heybeti ve sura tının tasasızlığıyla taban tabana zıd bir aslan yatıyordu, Ve bu aslan Sa. foya deli gibi vurgundu. Safonun güzel mi, çirkin mi oldu- Bunu bilmiyordu. Sormamıştı hile, Bu kadar güzel şeyler söyliyen ve söyle. diği geyleri herkese beğendiren bir kadınm güzel veya çirkin olmasına e. hemmiyet vermiyordu. Canmı çok sevmemiş olsaydı, şimdiye kader bin defa denize açılmış ve Lökat adağının yolunu tutmuş olacaktı. Fakat doğru- su ya... denizde seyahat etmeyi düşün- dükçe tüyleri diken diken oluyordu. Yadmon Sisamda doğmuştu, Sisamda tabil bir ölümle toprağa girmek ve ba- basile büyük habasınm yanma gömül- mek istiyordu. Iki yıl önce filosof Kısantosun evin. de Safo'nun erkek kardeşi Haraksos ile tanışmıştı. O zamandanberi Harak- 805'a yüzde elli eksik fiatla şarab sa tıyordu. Haraksos bu kârlı işi kendi zokâsına hamlediyor, Yadmonu kafe, #e koyduğunu sanıyordu. Yadmonun bu fedakârlığa, kız kardeşinin kara gözleri için katlandığını nereden kes. tirebilirdi? (Devam var) HABER — Akşam posfast | Günün meselesi Ingiliz ve Amerikan menfaat- lerine vurulan büyük darbe! Meksikadaki son hâdisenin mânası nedir? Ge- neral Kardenas'ın bu emrivakiini kim kabul etmeyecek? Amerika mı? ingiltere mi? Meksika Cumhurrisi general Kar- denas, bir emirname neşrederek gim- diye kadar İngiliz ve Amerikan serma yeleri tarafından istismar edilmekte olan 17 petrol imtiyaz mmntakasnı devletleştirdi. Ve bütün Meksika pet- rollerinin bundan sonra devlet tarafın dan işletileceğini ilân etti. Cumhurrelsinin bu hareketi ordu, donanma ve milliyetperver gençlik ta- rafından ne derece büyük bir hararetle tasvip edildi ise şimali Amerika birle- şik devletlerinde ve İngilterede de, bittabi, o derece büyük bir asabiyet ve memnuniyetsizlik doğurdu. Zira bu emirnamenin Amerikan ve İngiliz ser mayelerine kaybettirdiği menfaat çok büyüktür. Bununla beraber general Kardenasın petrol mmtakalarını ani bir kararla adeta cebren devletleştirmesi bir gasp ve müsadere suretinde telâkki edile mez. Çünkü Meksika hükümeti el koy duğu petrol mmtakalarma ve bu mm- taralarda mevcut tesisata 13 milyar Fransız frangı kıymet takdir etmiş ve bu 13 milyar frangı on müsavi taksit- le on yılda ödeyeceğini de bildirmiş- tir, İngilterenin teklifi Ajanslar, dün general Kardenasın bu harketi karşısında, İngilterenin, şi. mali Amerika devletini müşterek bir cephe tutmak,, teklifindeki mâna ne It Amerika hükmetinin bu daveti kabul etmediğini bildirdiler. , Acaba İngilterenin “müşterek bir cephe tutmak,, teklifindeki'mana ne“ idi ve şimali Amerikanm bu teklifi kabul etmemesi Meksikadaki menfaat lerinden tamamile vazgeçmesi demek midir? Hiç şüphesiz, Avrupanm ve Uzak Şarkın bugünkü berbat şartları içinde İngilterenin Meksikada askeri bir ha» reketa kalkışacağımı düşünmek çocuk- luk olur, Bu işte zarar görmüş olan iki devlet arasında süngüye dayanarak © konomik menfaatlerini koruyabilecek mevkide olan sadece şimali Amerika- dır, . Şimali Amerika, uzun zaman Meksi. ka işlerine müdahalelerde bulunmuş olan bir devlettir, Biraz tarih Bir maden hazinesi olan Meksika, şimali Amerika (o sermayedarlarnm hırsları yüzünden yıllarca bir isyan ve ihtilâl cehennemi halini almıştır. Bir. birine rakip Amerikan tröstleri bu zengin maden diyarmdan istedikleri gibi istifade etmek için daima bu mem leketin iktidar mevkiini elde etmeğe çalışmışlardır. Bir tröst kendi emri altımda, kendi menfaatlerine en uygun şekilde hareket eğecek bir generali Meksikanm başma musallat etti mi, diğeri derhal bir başka general bulup silâhlandırarak, altın dağıtıp cahil köylülerden ordular kurarak ona Sal. dırtmış. Sonra bir diğeri, bir tanesi daha, beş tanesi on tanesi daha türe- miş ve böylelikle yıllarca meşum bir cehennem halini alan Meksika, dört beş Amerikan tröstü tarafından soyul- muştur. Meksikalılar damarlarında 'Türk ka- nt taşırlar, eski Azteklerin torunları- dır. Yabancı entrikaları yüzünden çok sefalet çekmiş olmalarma ve pek ip- tiğni bir tarzja yaşamağa mecbur kalmalarma rağmen milli onurlarını asla unutmamışlardır. Bu memlekette halk, hiçbir zaman isteye isteye ya- bancıya köle olmayı kabul etmiş de- gildir. Fırsatmı buldu mu derhal is yan etmiş ve devirdiği diktatörün ye- rine geçmiş adamm da yabancıya hiz- metkârlık ettiğini sezince onu da yu- varlamaktan çekinmemiştir. Bilhassa 1911 ile 1930 arasında ya- “wi tam yirmi yıl devam eden sürekli Yaza elinle Ki cemi wi İngilterenin müşterek hareket teklifini reddeden RUÜZVELT Amerikayı müşterek bir harekete teşvik eden ÇEMBENLAYN ihtilâller halktaki bu temayülün eseri- l dir. Vol Streyt bankalarının Meksikada istedikleri adamları iktidar mevkiine çıkarmak için, zaman zaman milyon larca altın dolar sarfetmeği neden göze aldıklarmı rakamlarla izah ede Jim. Meksikanm bir yıllık mâden istih. salinden kazancı şudur: GELİRİ PEZO OLARAK 1693,247. 12),570451 2,481,249 972,623 1,680,567 5,076,595 26,164017 65,141 972,161 13,280 131,160 2,590,508 83,116,633 58,097,315 Selemyom 636) Çinko 45,877 ,528 Bu rakamların yeküpnu (348,897,839) pezo tutmaktadır. Bir Meksika pezosu burünkü bor- saya göre tam 80 Fransız frangı eder, Demek oluyor ki Meksikanm bir yıl. lık maden varidatı toparlak hesap 28 milyar Fransiz frankı yeni aşağı yu- karı iki milyar Türk lirası tatmakta- dır. Petrol geliri bundan hariçtir. Petrol Meksikada hemen her yıl bir yeni potrol mıntakası O keşfedilmektedir. Daha doğrusu nereye bir burgu vu rulursa mutlaka petrol çıkmaktadır. Üç yıl önce Santiyago del Estero da zengin bir kaynak bulunmuştu. Salta, Sanla Fe ve Riyo Hondo da | petrol aramak müsaadesini alan bir| yabancı şirketin petrol bulmadığı gö- MADENİN NEVİ Antimuvan Gümüş Beyaz arsenik Bismut Kaâyom Kömür Bakır Kalay Gırafit Manganez Civa Molibden Altın Kurşun tam “nın konseri n: Şekip Gündüz rülmemiştir. Meksika hükümeti pet rol işletmesine yabancı değildir. Dü- ne kadar, Amerikan ve İngiliz girket- lerinin yanı başında hükümet de ken- di sermayesile petrol İstihsal etmekte idi. Füvaki hükümet, imtiyazlı şirketler kadar büyük iş görmiyordu. Elde edebildiğimiz şu rakamlara biz göz gezdirelim: Devlet isühsali YIL METRE MİKAB 1932 902,255 7939 921,788 1945 835,564 Şirketlerin istihsali Yır METRE MİKÂBI 1932 1,186,578 1933 125),771 1985 1,394,150 Görülüyor ki bugüno kanar şırsew let dalma devletten daha çok İstihsal etmişlerdir. Fakat bu istihsal şirket- Terin bü işi daha iyi başardıklarma, daha mükemmel tesisatla çalıştıkları- na delâlet etmez. Şirketler bilâkis çok fena tesisatla çalışmakta idiler. İstih- salin çokluğu ellerindeki mmtakalarm hükümet mrtakalarından, nisbet Ka - bul etmiyecek derecede zengin olma- smdandı.. Hattâ bu yüzden hükümet, Üç yıl önce bir anket yapmağa mecbur kalmış ve şirketlere; “Eğer tesisatınızı modernleştirmez- seniz, eğer milli servetimizi zedeleyen bugünlğüi çalışma tarzmı bırakmazsa- nız, imtiyazlarınızı feshiederim.,, şek- Tinde bir tehdit de savurmmuştu . n Ecnebi şirketler bilkassa, Panuko nehri civarındaki misilsiz petrol ha- zinesinden Meksikayı kazandırır bir şekilde istifade etmiyorlar ve betbaht Meksika işçilerine, adetâ hayvan mu- amelesi yapıyorlardı. Meksikayı bu ginkli cezri karara sevkeden âmille- Tin başında işte bu igçiler meselesi gelir. Şirketlerin Meksika petrollerini Frankoculara da satmaları meselesi ikinci plânda kalır, Hükümetin işçi ücretlerini yükselt me kararmı şirketler dinlememekte 19- rar etmişlerdir. Bu ısrar başlarına bu günkü felâketi getirmiştir ama verdi leri ücretlerle hükümet tarafmdan tensip edilen ücretler arasmdaki fark pek dehşetti, Kısa bir fikir elde etmeniz için sa- dece şunu söyliyelim: Meksiken ığıl (yani Meksika karta Devamı 15 tnetde Istannpul radyosu 24 MART — 1938 PEAŞENBE 17 İnkalâp tarihi dersi, Üniv. naklen: Yuşul Hikmet Bayur, 18,30 Çocuk tiyatrom, Firuz Alfa, 19,15 Spor museba- beleri Eşref Şefik, 10,55 Borsa haberleri, 20 Nihal ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 Hava ra- Bora, 20,33 Ömer Rıza tarafından arahça söylev 45 Hirren Sen ve arkadaşları ta- ratırıdan Türk musikisi ve halk şarkıları, (saat ayarı, 21,15 Radife (o ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 1EŞ — 18, cazbant, 20,15 şarkını kon- ser, 21,15 Romanya filarmonik orkesirasıs 05 plâk, — 19,35 sigan orkestrası, operadan “Barbiye dö Se- anan nakli, — 20,10 piğk, 21 cazbant, 23,30 #fif müzik, ve o balalayka RUDAPE: 20,50 pili orkestrası, ROMA — 18,16 şarkılar, 21,20 müzik, 21,39 hafif müzik, 22 temsil nakli, 23,15 hafif müzik, 73,45 vazbonl, VARŞOVA — 18,15 orkestra, 20 temsil, 21, 10 hafif müzik, 23 Varşova konservatuya- rındân nakil,