D Profesör Pikar hazırlıklarınıbitirdi Saatte 3,5 kilomet'krel bir hızla, denizin 9600 metre darinliğin2 inecek Mesşhur âllm korkunç tehlikele. re karşı nasıl hazırlarıdı? T Burada ınlodr Pikar (ıoldıı!ıi) stratosfere çıktığı ölefle,.. birlikte - görülüyor Profesört”Pikat'ın yeni” töçebbüsü | sayesinde yeniden bir fen harikasıyla | Xarşı karşıyayız. Mevcudiyetini İngan- lik bilgilerinin hudutlarının genişle . mesine hasreden meşhur âlimin stra - tosfere çıkmak kadar yeni ve mühim bir tasavvur hazırlamakta olduğundan evvelce bahsetmiştik, Profesör 9600 metro derinliğe ine . rek deniz aitı hayatınm esrarını keçfe çalışmak istediğini Pari . Suvar gaze- tesinin Brüksel muhabirine anlatmış- tır, “İlml araştırmalara yardım cemiye- &,, meşhuür.fizik âlimine bu işin ilk hazırlıklarına başlaması için icab eden sermayeyi hazırlamıştır. Bu kadar de ryinlikte, deniz tarzyikine dayanabile - cek husus! bir dalma gdası yapmak i. çin kullanılması - lâztmgelen — iptidal maâdde'erin neler olabileceğini araştır mak bu mühim teşebbüste ik adım ola. caktır. Bu nokta gayet ebemmiyetli- dir. Çünkü 9400 metre derinliğe atı. Jan bir santımetre murabbai genişlik- te bir sathın maruz kalacağı tazyik 1000 tön' olataktır. Brüksel üniversitesindeki lâboratu- varının sükünu içersinde, kara tahta karşısında, profesör meseleyi şu cüm- lelerle anlatmıştır: — Âmerikalı Rigab 1933 te 300 metre derinliğe inmişti. Bize bu de * rinlikteki şaşılacak şeyleri uzun uzun anlattı. Fakat Amerikalının , içersine girerek denize indiği hücre çok ağırdı ve bir kablo ile bir gemiye bağlıydı. Onun'için daha derinlere inilemezdi. Sonra, hücrenin bağlı olduğu gemi dalgalarm tesirişle sallandıkça, sar. aıntılar aşağıya tesir ediyor, deniz al- ti vasıtlarınım mlşahedelerine mâni o. Tayordu. Ben, bir balon nasıl hava ta- bakaları arasında tamamiyle serbest bulunuyorsa denizaltında da muallâk. ta ve serbest olarak yüzecek bir hüc- re yapmayı düşündüm. Yapacağım ©- da bir mikâp şeklinde değil, bir küre geklinde olacaktır. İğilebilir bir kablo bu kürenin rota- SIti tayin sdecek, hareket istikametini çizecektir. Odamın.ön dyvarı denizal- tınım mlüthiş tazyikma davanabilmek için çok sağlam.olacaktır. F'akat bu e. saslar düşünülerek yapılmış olan © dam bir defa deniz nitima - İndikten sonrâ kendi vasıtalarımla tekrar su . yun sathına çıkamaz. Aletimin su i- çersinde yüzme kabiliyotini arttırmak için altıma 100 kilogram parafini ih. tiva eden bir Üstüvane koyacağım. Bi- Hiyorsunuz ki bu maddenin kesafeti deniz suyunun kesafetinden azdır. De- nİZ altına inebilmek için odanın di - bindeki mabruti bir huninin ihtiva et. tiği safradan istifade edeceğim. Bu safra, hücremi saniyede bir metre yani saatte 3600 metrelik bir hızla deniz altıma doğru indirecektir. Tanınmış âlim, teşebbüsünü anlatır ken, söylediklerini misaller, hattâ tec. rübelerle izah etmiş, hattâ yaptığı &- letlerden ikisini gazetecinin gözü ö . nünde işletmekten dahi çekinmemiştir. Bu âleteirden bir tanosi safra nt « mağa yarıyor. Safra, biraz yukarda âlimin anlattığı gibi, mahruti bir hü- ni içersindedir. Bu huninin altında bir demir kapak vardır. Bu demir ka- pak elektrik cereyanı vasıtasiyle mık. natıslanır, bu suretle safra — yerinde durur, den!ze akmaz. Fakat cereyan kesildi mi kapak ayrılır, hat boşaltı: miş olur. Profesör, her noktayı inceden ince. ye bhesab etmiştir. Şayet deniz altın- dayken elektrik bozulacak - olursa, o vakit safra hunisi doğrudan doğruya kendi ağırlığı yüzünde notomatik bir şekil alacaktır. İkinci âlet, inme odasını dışardaki Aletlerle bağlıyan makinedir. Dışarda. ki âletlerden herhangi biri, meselâ kabio, safra ve salre deniz altında bir yere takılacak olursa, bu yüzden oda dipte kalmıyacak, bu &'et derhal dış letlerle dalma odasmı biribirinden â- yaracak, odanın derhal deniz yüzüne çıkması temin edilmiş olacaktır. İnme odasına çok lüzüumlu birçok â- letler yerleştirilmiştir. Bunların ara- sında, derinlikleri göstermek için bir manometre, muayyen sesler çıkararak odanın inme veya çıkma vaziyetini de. niz üzerindekilere haber veren bir ne | vi telefon, deniz dibinde güneş ziyası. | na benziyen bir ışık yaratmıya yarı- | yan alılmülütör'er de bulunmaktadır. | İnmok kolay fakat çıkmak oldukça ; güçtür. Çıkış hayli karışık birukımı âletlerle temin ediliyor. Buna rağmen | Yer bulrrıak usulü 'Tramvayda bir kadın ayakta duru- yor. Yolculardan biri kalkarak yerini ona vermek istedi. Fakat kadının ya- nmda duran bir erkek ite kaka iler- leyip kadına verilen yere oturuverdi. Oturan yolculardan biri söylendi: — Ne kaba adam! Ve yerinden kalkıp kadma: — Buyurun bayan. Dedi. Biraz evvel yer kapan adam kadının kulağına iğildi: — Güördün mü karıcığım, usulüm ne pratik! Kadeh Bir gazinoya gitmişti. Bir kadeh konyak istedi. Getirdiler, fakat o ka. dar küçük bir kadehle ki... Ses çıkar- madı. Konyağı içip parasını verdikten sonra kadehi alarak kapı eşiğine koy- du ve bir tekme ile sokağa atarken söylendi; sisi dünyanın bir ucuna kadar takip edebilirim, —- O kadar usağa gitmeğe ne ha- cet. Kürkçüye ve kuyumcuya — kadar bımbııırdınhqı! Şişmen lyx* — Snıi kollarımın ara- sında sıkabilmem için daha on — kilo kaybetmem lâzım! tamamen tehlikesiz değildir. Profesör Pikar, bütün mahzurları gözüönünde tutmuştur: duvarın tazyi. ke dayanması, safra atacak elektrik cereyanının bozulmaması, tesiz teigraf makinesinin işlememesi halinde deniz sathıyla ne suretle muhabere edile - ceği, inme odasının kuvvetli bir deniz altı cereyana maruz kalarak yüzlerce kilometre uzaklara sürüklenmesi gibi bütün ihtimaller gözönünde tutulmuş, her ihtimal için tedbirler alınmış, ma- kine'er yapılmıştır. Aletlerinin — modellerini gösteren, tecrübelerini yapan profesör söze şu suretle devam ediyor: “— Dalma odam takriben iki met- re nısıf kutrunda olacaktır, İçersinde ben ve bir arkadaşım rahat oturabile. ceğiz. Bu inme odasırnm bir sene içer sinde İlk tecrübelerini yapacağız. İ'k tecrübeleri suları sakin olan İsviçrede. ki Leman gölünde yanmamız ihtima- Ni kuvvetlidir. Bu gölde bizim ilk tec. rübelerimiz icin kâfi olan 300 metre derinlik vardır.,, Bundan sonra profesör, ikinci tec, rübesini Kanarya adaları civarında 6000 metre derinlikte vanacak, ondan sonra sıra, Bahrimuhitte Mariyan ada- ları civarındaki 0200 metre derinli*e ,':dcctkür. Deniz diplerinta Hu bar kunç uçurumlarında herha'de yeri hir gok geyler görülecek, ve Insanlık bir- | çok geyler kazanacaktır —— )AXK&A& Ki Sadık zevce Mariyüs son nefesini vermişti. Doğ- ruca cennetin kapısına gitti, Kapıda bekliyen Sen Piyere: — Aç, dedi, ban geldim. Cennete gi- Ben Piyer cevab verdi: — Olmaz Senin epey günahm var. Bir müddet cehennemde kalıp günah- Jarının cezasını çekmeden cennete gi- remezsin. Maryüs boynunu bükerek: — Peki, dedi, ne yapalım. Başa ge- len çekilir. Yalnız cehennem nerede a. caba? Yolunu bilmiyorum, Sen Piyer yol göstermeye razı oldu. Beraberce cehenneme gittiler. Sen Pi- yer içerde izahat veriyordu: — Burası, kocalarına bir defa iha. net eden kadınların ceza gördükleri salondur. Dakikadâ on defa oldukları yerde dönmeye mahküm oldular, Bu ceza on asır sürecek. Maryüs mevlevi dervişi gibi dönen kadımlara hayret ve ibretle baktı. Sen Piyer izahatına devam ediyordu: — Bu salonda da kocalarına çok |- hanet eden kadınlar ceza görüyorlar, Balondan çıktıkları vakit Maryüs rahat bir nefes alarak söylendi: — Bevgili karıtığım bunların ara- smda deği! hamdolsun. Ben zaten o nun nekadar sadık ve namuslu a'du - Bunu bilirdim. Sen Piyer gülümsedi: — Karını görmedin mi? Salondaki vantilktöre dikkat etmedin mi ayol? Güneş Muallim — Günegin faydalarını say bakayım, 'Talebe — Güneşin faydası yoktur! Mua!llim — !!! Talebe — Öyle ya. Güneş asıl gece işimize yarıyacakken hiç görünmez. Gündüz ise zaten ortalık aydınlık... Hâlkim —- Sarhoşluk suçuyla ilk de. fa mahkemeye geldiğinizi söyülyorsu. nus ama çahraenla bana yabancı gel. miyor. Buçlu — Tabik efendim. Ben “Kınl aslan,, meyhanesi sahibiyim. Oradan tanışıyoruz. — İngillz karikatürü — S Umro vefa etmemiş | Doktorun muaheyenehanesine bİf =uııumvıwmpw €u günü öldü. Doktor haykırdı: — Gürdünüz mü yat Eğer ilder 44 maya devam etseydi ölmiyecekti! Ziyaretçi kadın — Rioa oderim, bett geldim diye rahatsız olup ayağa kallr mayınız/ — Ortarlaki mif O, yanlışlıkla vuf” duğum bir arkadaş... Teselli — Doktar, bana vaziyetimi açıkç$ söyleyiniz, Kurtulacak mıyım ? — Herhalde iyileşeceksiniz. Çünkü statistiklere göre bu hastalığa yaka * lanan yüz kişiden birinin kı Ihtimali vardır. — O halde? — O halde mesele yok. Zira siz bi hastalığa yakalanarak hana müracaâi eden hastaların yüzüncüsüsünüz. Ev” velkilerin hiçbiri kurtulmamıştı. Sükât altındır ! Kadın — Göçen hafta seninle dar” gın durduğum için beni affediyorsuf değil mi sevgilim ? Erkek — Tabil... Bu dargınlık sayö” sinde geçen hafta en azdan on beş lirf tasarruf ettim. —memw Ümıi.l——l“ı