Musolini'nin hususi hayatı filme alındı Italyan Başvekili alle hayatında çok sakin ve sevimlildir Hususi hayatında Musolini'nin yanına yakla- şanlar, köşeli çenenin ve asık suraltın, hassas bir adamın dünyayı karşılamak için takın- mağa uğraştığı “Iş başı, tavrı olduğunu anlamakta gecikimezler güğünde oturuyor. İti evli çocuğu Nhll itibaren ; Vittorio ile Edda da o civarda oturu- f 4 —. Musolini 1915 Dünyada ne kadar Yahudi var ? Son istatistiklere göre 16 milyondan fazladır En yeni istatistiklere göre, bugün dünyada 16 milyondan fazla yahudi vardır. Bunun 9,5 milyonu Avrupada. dır. Âvrupa ve yakın şark memleket- leri arasında en çok yahudi bulunan yer Filistindir, buradaki nüfusun yüz- de 27,7 sini yahudiler teşkil eder. Bun. dan sonra Tanger beynelmilel mmnta - kası gelir, Buradaki yahudilerin nüfus nispeti yüzde 11,7 dir. Yahuüdilerin memleket nüfusuna nizpeti Avrupa - nın şark ve cemubu şarkisindeki mem- leketlerde de ehemmiyetlidir: Polonya yüzde 9,8 Litvanyada yüzde 6,2 Ro . manyada yüzde 5,4, Macaristanda yüz. de 5,1, Litvanyada yüzde 4,8 ve İngi. lizlertn Cebelüttarık müstemlekesinde yüzde 5 tir. Avrupanın diğer memle- ketlerinde bu nispet yüzde 3 ten aşa. ğadır. Avrupanm şimal memleketlerin- de, İsviçrede, Akdeniz havzasındak! memloketlerde (İtalya, Arnavutluk, İspanya, Portekiz) yahudi nüfusu pek azdır. (yüzde 0,5 den aşağı), Avrupa- nn ve yakın şarkın aşağıda isimleri yazılan memleketlerinde bulunan ya - hudi nüfusun taksim tarzı şu suretle- dir: Lehistan 3,150,000, Rusya 3 mil. yon 80,000, Romanya 984,000, Alman. ya 504,000, Macaristan 445,000, Filis- tin 371,000, Çokoslovakya 357 bin, — rraae TİNÜERBİR yorlar. Villâ civarında, ekseriya göze görü- nen, bir uşaktır. Fakat geniş villâ ara- ? zisinde en aşağı yarım düzüne sivil po« İ lis dolaşmaktadır. İ Filmi yapanlar, Musoliniyi evinde | halkın bildiğinden çok farklı, çok de- | yi; 3 — Musolini - Bişik bir adam bulmuşlardır. —Halk ö- İhin sekiz yaşında £ nünde abus ve cidat olan, daima ölleri | akarılmış İlk res « kalçasında, çenesi öne fırlak duran i yi; 4 — Mmwolini j de - yani 32 yaşın. |&ylı.en * gönüllü Holarak asker yazıl- Büyük Britanya 300 bin, Fransa 220 bin, Avusturya 190 bin, Franşız Fası 161 bin, Felemenk 157 bin, Litvanya 154 bin, Cezair 110 bin, Letanya 98 bin, Türkiye 82 bin, Yunanistan 73 68 bin, Mısrr 46 bin, M USOLİNİ nasil bir. adamdır? bin, Y":;l:îlmî; e İtalyan şefini pek yı'andın tetkike ““'tiıı bulmuş olan Edvin Vore Hul. 'üger adındaki bir Amerikan garete » SİSİ ve sinema rejisörü bu sayfada gör- Tüğünüz resimleri elde €etmeğe muvaf- ök olmuştur. Hullinger, Musolininin 1926 Libya Keyahatinde kendisine refakat etmiş ve Sdun husutl hayotina ait yeni bir film Yikuda getirmiştir. Filmin en mühim | mlarının alındığı yer, Musolininin lh'rm,: ı ve geniş arazisidir. lini, Roma civarmdaki Torno- lâsında oturuyor, Villâ Gdört ayrı a mürekkep Musolini, katısı ve #ğulları Bruno ve Romano, küçük kı- ?t Anna Maria ile, bu villâların en kü- İlu IKM Musolini, evde sakin ve sevimlidir. Yü- !ıg yaşındaykean. zünün ciddiyeti, sanki bir maske gibi, * ondan ayrılmıştır. İnsana hassas va hattâ bazan sinirli bir adam hissi veri. yor. Hususi hayatında onun yanına ilk yaklaşanlar, köşeli çenenin ve açık su- ratın, hassas bir adamın dünyayı karşı- Jamak için takınmağa uğraştığı “işbaşı,, tövrr olduğunu anlamakta gecikmez - ler. Torlovla villâsında Musolini, ekseri- ya sabahları kısa bir at gezintisi yapar, At, bir. süvari kışlasından yollanır. Filmde de, her sabotıki gibi, sabahleyin sokak kapısının eşiğinde çocuklarını Zi giğğülmektedir. Masmlih Musolini bu —işi G5JERtETİN karşısında yaparken âdeta sıkılmış, si- nirlenmiştir. O, makamına yalnız. başına gider. Otomobilinin camı o şekilde yapılmış- [ tırki o dışarısını gördüğü halde dışar- dakiler Duçeyi göremezler. Romano ve Anna Mariya da ayrı bir otomobille bir sivil polisin refaka- tinde hükümet mekteplerinden birine gidip gelirler. Onlar bütün Avrupada belki amele çocuklariyle ayni sıralarda öperek onlara Allaha smarladık dedi- ! oturup okuyan yegâne Başvekil çocuk- LHS Musolini öğle yemeklerti yemek itiyadındadır. Yemek! ra bir müddet yatar. Onun filmi garip gerait altında alınmıştır. Film tama- men onün keyfine tâbi olmuştur. Fil- min senaryosu evvelâ onun tarafından tetkik ve sansüır. edilmiştir.. Ondan sonra fotoğrafçılar sehpalacını kurmuş- lar ve Musolininin rolüne başlıyacağını uramuşlardır. Çocukların öpülme fas- Ima kadar işler iyi gitmiş, fakat ondan sonra sinemacılar keskin bir sukutu IS DİLİLERİE NAKLİİ hayale uğramışlardır. Onun makamınıa kapısında durarak boşuboşuna, harıl harıl makinelerini çevirmişler, tam filmleri bittiği anda Musolini çıkegel- miştir. Senaryo daha bitmeden Müsşolininin canı sıkılmış ve sinemacıları yanından çıkartmıştır. Hullinger, Madam Musolininin de dikiş dikerken ve bahçede çiçeklerle meşgul olürken filmini çekmek iste- mişse de, Musolini karısının — objektif karşısında belki de sinirli olacağı mü - lâhazasiyle buna izin vermemiştir. Ma- dam Musolini filmin yalnız bir sahne- sinide görünmektedir. HAKKI MAHFUZDUR 3 İ Söz döne dolaşa yine Suad'le Sabihayı oyalamak bahsine gel. & Bu arada Lütfiye hantmın ortaya attığı Suad'i evlendir- k fikri üzerinde uzun boylu kalındı. Safinaz hanım: — Ne yapıyorsun sen Lütfiye! » dedi... Başrma bir. çorap ttütyormuş gibi bir de iktacisini mi doliyacaksım? g- Neye böyle düşünüyorsun? Betce yapılacak yegâne şey — Suad'in kolay kolay evlenebileceğini mj sanıryorsun? $ — Bir gün, iki gün, üç gün söylenir... Bunlar tekerrür ettik- Yavaş yavaş yumuşar, E — Bayır... İmkânsız... Sen Suad'i tanmaryorsun öyleyse. O biha'dan başka bir kadınla artık yaşıyamaz, Sonra onunla 'Uleen kızı nerede bulacaksm? İki gözü görmiyen bir »« Hangi el kızı buna tahammül eder. * - Bo_,ı Böyleme... Ne kızlar var ki, bugün koca diye deli. Yorlar... Sizin gibi asil, zengin bir aile çocuğu bulduktan 4ra öpilp de başlarıma koysunlar, & Konuşma daha bir hayli sürdü. Neticede Safinaz karar kıl- "îü Bu gimdi düşünülecek şey değil Lütfiye, Ben Ikinci bir daha alamam ve Suad'e böyle bir şey teklif etmeyi isteme- en başka, teklif edilmesini de istemem. Oğlumu çok Iyi ta- Kabul etmiyeceğini bilirim. hi Mevzuu değiştirdiler. Lütfiye ısrar eder görünmedi. Safinaz. Vğr Behli benli görüşmesine rağmen büyük hanımı sayar, isteme. İ mevzular üzerinde durmazdı. .uhır aralık Safinaz Hatıtm doğruldu.. Aklma bir şey- gelmiş kapıya ilerledi. Fakat bundan vazgeçmiş göründü. — Bir şey istiyorsanız ben yapayım. — Hayır Lütfiye... Selimle konuşacaktım. İki gündür Sabi- tan Vaziyetini pek beğenmiyorum,.. Bana bir geyler söylemek HABERİN EDEBİ TEFRİKASI: 26 Yazan; Hasan Ras'm Us istediği halde cesaret gdemediğini bissediyorum. Acaba Selime söyledi mi diye soracaktım. Safinaz hanım tekrar yerine otururken düşünüyordu. Genv kadıma çektirdikleri azaha bir son vermenin yolunu aramalıydı- lar. Suadin döneceği haberi geldiği gündenberi Selimle hiçbir a- lâkası kalmamıştı. O evde Sabihayla evlenmemiş hir adam, Sa- hiha da Selimle hiçbir münasebeti olmamış bir kadın halindeydi. Diğer taraftan canlı canlı odasma gömlülmüş gibiydi. Bir mah- küma bile böyle işkenceli bir hayat sürdürülemezdi. Bir an için kendlşinl Sabiha yerine koyarak düşündüğü zamanlar, gelininin ölçüsüz bir ıstırab içinde olacağını takdir ediyordu. Kaç defa Paşaya: “— Bunun bir çaresine bakalım paşa! - demişti. Kızı böyle işkence içinde brrakmamız günahtır. Birinin gözleri görmüyor; hakikati bilmiyor; nihayet “ne yapalım olmuş” deyip tahâm- mül edebilsin... Fakat öteki...,, Paşa'nın Sabihaya belki de kendisinden fazla acıdığını da biliyordu. Sabihayı evden uzaklaştırmak istememesinin yegâne sebebi, bu iki kalbin tekrar birleşmeleri ümidiydi. Pasa iki üç defa oğlunun ağzını aramıış, fakat umduğu neticeyle karşılaşa- mamıştı. Suad, karısının . ölmemiş bulunsaydı . böyle bir reketini “ihanet” kelimesiyle tavsif edebileceğini söylemişti. Aşkmn öldürmeyi, böyle bir birleşmeye tercih edeceğini de ilâve. den çekinmemişti. Bu soruşturma, Suadi kuşkulandırmaktan başka da bir şeye yaramamış, Paşa uyanan şüphelerini yatıştır. mak için: “— Haklısın oğlum. Sabiha eşi bulunmaz bir kadındı. Yazık ki kaybettik,, - demek mecburiyetinde kalmıştı. Şimdi artık ya- pacak şey yoktu. Safinaz hanrmı düşüncesinden Lütfiyenin pürüzlü sesi ayır- dı: — Sabihanm bu vaziyette evde kalması doğru değil Bafi. naz hanım, Hiç olmazsa bir seyahate çıkarsanız... Birkaç ay Se- lim bey alıp götürse... — Bunu Selimle konuşmadım değil Lütfiye, fakat Sabiha kabul etmiyor... — Yal., Haklı da değil mi?... Suad günün birinde işitirse ne der? “Madem ki ölümüm haberine inanarak evlendin. Ben dön. dükten #onra ne diye beraber seyahate çıktın?,, deyiverse via. sıl cevab verir? — Doğru... Ben de bu düşünceyle kabul etmediğini sanıyo- rum. İki ihtiyar, başbaşa konuşurlarken, koridorda dolaşan bir ayak sesi kapıları önünde kesiimişti. Bir saniye sonra da açılan kapıda Şayesto göründü. Şayeste Büyük hanımam işlerine ba- kardı, Gün yarılandığı halde hâlâ odayı süpürüp temizliyeme. mişti. Safinaz: — Gel kızım... Biz Lütfiye Hanımla aşağıya inerir. Sen tae mizliğe başla, - dedi. Ganç kız odada dağmık gördüğü şeyleri toplamıya başladı, Safinaz hanrm çıkarken sordu: — Selim nerede? — Az evvel odasındaydı. Fatma, küçük hanımın .- kendisini görmek istedi 5uıı söyledi. Şimdi yınmdıdn- sanırım. m.mm