*— 10 MART — 1938 , x LALE DEVRINDE SUREN BiR SUNNET DU GÜN 15 GECE HABER — Aksam postam ———— Yazan: Reşat EKREM mİ Şehzadelerle beraber 5000 İakir Or e tari n bir sünnet düğünü din son ve güzide sad- ibrahim Paşa, A- e devam eden felâketli bir nda sulh müzakerelerine sırada iktölor mevkiine çık- elliyi geçkin ve tecrübe- a nde, Memleketin ber şey: #vWel uzun bir sulh devrine muh- ve anlamıştı. Macaristan. garp kısmını, Belgrat balde şimali Sırbistanı Du al! Boşnayı Avusturyaya terke- & Asarofça müaâhedesini imzalamış- iğ” felâketli muahedeye imza koy- Ski, #ralari Eğ&mede huzuruna Mey, Fransız ine, inzibatı, itaati MUŞ yeniçerileri göstererek: m Bördüğünüz asker ile ve bil- bütün Avrupa devletlerinin biz- bir zamanda biz nasıl im pâşa, on iki yıldan sürecek olan sadrazamlı- yularından istifade ede- Pek yüksek olmıyan taheilinin ya- Sf kadar memleketi imar, mem- Dı, #ötvetini çoğaltmağa çalıştı. May? taraftan, mevkiini muhafaza iy İk için padişahın ve saray er- kz a. #zularını yerine getirdi. Sa- iy Prikalarını, vaktiyle kızlarağası- İş Sİyetinde bulunduğu cihetle. pek haylYordu. O, entrikaları kendi men- Üy Kullanabilecek kadar JA zekiy- ik 1 süne Ahmet, para sevgisini yg insanlık hislerinin üstünde Maş, DİP adamdı. Bir çok devlet ada- hiç sebeplerle idamları ve mel Mmüsaderesi ile hazinesini dol- $ olan Ahmet, parayı sevdiği da “ğlence ve zevk ve safaya Mü. Rind, zarif ve cömert tabi- #N İbrahim Paşa, efendisine pa- “ttirmeden onu eğlendirmeği en Vazifelerinden biri telâkki et- an *P Ör. p>bir hükümdarın istinatgki. a padişahın parası, milletin Ber, Meletir, Hiç olmazsa bu paranm halka dağıtmalıdır. Bir memlekette nizam ve intizam kadar cömertlik te, lâzmmdır.,, diyen İbrahim Paşa, tarihin “Lâle devri,, adın! verdiği parlak sada- ret devri, çncü Ahmedin şehzadele- ri için tretip ettiği ve on beş gün, on beş gece süren bir sünnet düğünü. ile açmıştı. Lâle devrini, bir peri masalı gibi an- latmak arzusunu içimde saklıyarâk, işte bu sünnet düğününü nakle başlı- yorum. (*) Bu yazıları, ne tarihi bir etüd kasti ile, ne de yazı öyunları yapmak için yuzıyorum. Bunları, tarihi mevzulâfı o kumak için büyük birarzu gösteren kalabalık bir kari kütlesine, taze şeğ- İsr okutmak emeliyle yazıyorum, Öyle sanıyorum ki halk, beş on mev- zua, tekrar tekrar bazırlanıp önlerine konulan beş on mevzua ister | tarihi müsahebe şeklinde olsun, İsterse yep- yeni bir romen plânı içinde görün. sün, bıktı, usandı, gık dedi, Hizri 1132, Milâdt 1719 yılında, Nev» şehirk İbrahim Paşa Sadrazam olalı bir seneyi buluyordu, Üçüncü Ahmet, Sü- leyman, Mehmet, Mustafa ve Beyazıt adında dört şehzadesini sünnet ettir. mek arzusunu gösterdi. Bu arzu, eğ- lenceye düşktin hasis bir padişahı, tb. rahim Paşa gibi zeki ve zarif bir vezi- rin avucu içine alması için bir fırsat oldu , İbrahim Paşa, on beş gün, on beş gece sürecek parlak bir düğünün ba- zırlıklarına iki ay evvelinden başladı. Düğün Okmeydanında yapılacaktı. Bu on beş gün içinde şehzadelerle be- raber 5000 fakir çocuk sünnet (edile. cekti, Düğünün sonunda da muhteşem bir sünnet alayı olacaktı. Bulunduğu işlerde doğruluğu ve çalışkanlığı ile şöhret kazanmış olan mutbah emini Halil Efendi, sür emini tayin edilmişti, Halil Efendi de, bu dü- günü, İbrahim Paşanın arzu ettiği ih- tişam ve tantana ile tertip ve idare et- meğe muvaffak oldu, Evvelâ Beyazıtta, şimdiki üniversi- te binasının yerinde bulunma eski da- rayın Beyazıt camii avlusuna bakan bahçesinde çadırlar kurularak, şehza- delere getirilecek sünnet hediyelerinin teşhir edileceği altın varaklarla tezyin edilmiş Nahıl — Nakılların yapılmasına başlandı. İstanbulun en usta şekercileri, gene çocuk sünnet edilecekti eski sarayda dört şehzade için, rengö- renk şekerlerden, çiçeklerle çek bahçesi tanzim ettiler, Halil Efendi, düğün levazımınn te- darik? için memleketin muhtelif yerle» rine adamlar gönderdi. o Tekirdağı, Bursa ve civarı kazalardan 1000 ör- dek, 2000 hindi, 2000 güvercin, 300 tavuk, ve 8000 kaz getirildi, Camcılara 10.000 şerbet kavanozu ve İzmite, hal- ka verilecek ziyafetlerde kullanılmak üzere 10.000 ağaç sini sipariş edildi. birer çi- 7 Davetlilere şeker vermek için 100 tane | büyük mevlüt tablası yaptırıldı, Okmeydanının etrafında mahyalar karmak için 15,000 kandil ve 10.000 kandil kutusu hâzırlandı. Memleketin her tarafındaki oyunçu kolları İstanbü- la çağırıldı. Devlet ricaline ve ekâbire düğünde çengi kolları bulundurmaları emrolundu. Devrin güzide bir bestekâr: ve hâ- nendesi olan sâray hanendeleri başı Burnaz Hasan Çelebinin emrinde gene | devrin tanınmış sazende ve hanendele- rinden mürekkep 80 kişilik bir saz hey- eti teşkil olundu. Nedim, Seyyid Vehbi, Naip ve Raşit gibi büyük şairler, bu sünnet düğünü |/ için şarkılar, gâzeller yazdılar, bunlar bestelendi. Bu muhteşem «az heyeti, her gün sarayda Yalıköşkürde toplana- rak düğünde çalınacak parçaları meşke başladı. Diğer taraftan da, süremini Halil E- fendi, sünnet edilecek 5000 fakir ço- cuğun ve düğünde hirmet edecek olan- ların esvaplarını diktirtiyordu. Düğün meydanında halkım intizam ve inzibatı- nı temin etmek için ayrılan askeri kıta» attan başka, düğünlerde âdet okluğu veçhile 120 neler tulumbağı ” ayrılmış- tn. Bu tulumbacılar çalaturka yağlı gü- reşe çıkan pehlivanlar gibi çıtılçıplak soyunurlar, ayaklarına sadece bir. me- şin.don, başlarına da meşin bir külâh giyerler, vücutlarmı yağlarlar, sonra ellerine içleri su dolu tulümlar alırlar: dr. Seyirciler için tayin edilen hududu tecavüz edenlere türlü maskaralıklarla hücum ederek ve onlarla şakalaşıp alay ederek üzerlerine su dökerlerdi. Hazırlıklar bitmek üzere iken, ikin- Giteşrinin birinci gününe tesadüf eden bir perşembe günü, Ahmet, eski sara- ya gidip nahılları ve şeker bahçelerini görmek istdâi, Evvelâ Beyazıtta, cami 20 santimle yapı- labilir.) F. 1735 — Gul rengi yünlü ku» maştan, Kemerli, yaka kiravat şeklin- de. Ceplerin, kol ağızlarının kenarla- rı çift dikişli. (1 metro 40 eninde ku- maâştan 3 metro 20 santim.) F. 1736 -— Penüar, yaka kadifeli, İnce bir kadife memelerin üzerinden koltuk altlarına doğru gider. Ön ta - raf düğmeli, (1 metro 40 eninde ku- maştan 3 metro 25 santim). yanında ve Sahaflar çarşısının metha- linde bulunan kasre geldi ki, aşı boyalı ve İstanbulun en eski yapılarından biri olan bu kasır, son yıllar içinde yıkılmış- tır. Şehzadeleri de beraberdi. Çocuklar F. 1737 — Kırmızı yün kadifeden. Kemerli, Yaka, eopler çizgilidir. (90 santimetre eninde kumaştan 5 met - ro 20 santim.) F, 1738 — Gül rengi Pirene kumaş tan, Geniş yakalı, Kemerli. (1 metro 40 eninde kumaştan 3 metro 40 san- tim). babalarından izin alarak yanlarında (Devama 15 incide) (9) Şair Seyit Vehbinin, İbrahimin pa- şanın emri İle kaleme aldığı gayri matbu “Surnâme,,nin Üniversite kütüphanesinde ki bir nüshasından. “min ya padişah, yahut vezirleri Many ARI YALE EKE e Değil, çünkü Suad'e, Selim'in sırf oğlunu annesiz bırak. Mae onu kendi oğlu yerine koymak için evlenmiş olduğu. Ba, eceğiZ. Bu vaziyette Ferid'in, annesini “anne” diye ça- '& hiçbir mahzur olamaz. , öğr bir görüştü. Fakat Suad'in kafasma göre düşünü. ve Shunum, asıl annesini unutmuş görmesine tahammül gös. Yük yz *Seği muhakkaktı. Selim böyle muhakeme ediyordu. Bü- e Brlukla: & tad, » dedi . bence ağabeyime vaziyet söylediğiniz şekil. İe eli, fakat Ferid'e de Sebihayı “anne” diye değil . Oy diye çağırmasını tenbih etmeliyiz. Bu tedbirli bir hare- kiş, dok a a diyeçağırdığnı işitirse - ku. Yin, Ni bulunacağından . büyük bir tehlike sayılmaz. Ağabe- & ©. “Suna, annesinin unulturulduğu zehabma düşmemeli. Para Np in “£ Alâ oğlum ama, Ferid bunu yapabilir mi? Söylense Dar mı? mx e Söyletmeye çalışmalıyız! Z unu yapamam! an derin bir sessizlik çökmüştü. Kimse böyle bir vazife. , hile N #imak istemiyordu. Ferid hastaydı; hassastı. Ona a cekti teklifin neticesi vahim olabilirdi. Sabiha bunu da mi yi « İşin içinden neler ve neler çıkıyordu. Gün geçtik. Nİ kaş“ daha nelerle de karşılaşacaktı. Oğlunun, öz oğlunun, v&, «— Sevdiği, üzerine titrediği oğlunun ağzımdan, bundan Ve ha e" diye çağrıldığını mi İşltecekti? Bu bir hakikat. be “ böyle olmalıydı. Ölmüş görünmeye riza gösteren ve hassa kendisi istiyen biri, oğlunun “yenge” demesine amği edebilmeliydi. Hattâ ve ha! Feride bu teklifi Uma, . İşte görüyordu ki bu mühim işi kimse Üze- Bir, VE Cesaret edemiyordu. —B. gibi söyledi: SN ben yaparım Paşa baba... Siz merak etmeyin. YAT adam, gelinini takdir dolu bir gözle süzdü. Safinaz yaf HABERİN EDEBİ TEFRİKASI: 13 Yazan: Masan Ras'm Us Hanım ayni şekilde davrandı, Selim, eşi ender bulunur bu ka- dınm fedakârlığı karşısında, kendi hissesine: düşen mahrumi- yetin değersizliğinden utandı. Üçü de bir şey söyliyemediler. Uçü de sustular, yahut sus- mayı tercih ettiler. İrfan Paşa ailesinin Eyübdeki aile mezarlığı, bu dakikada henüz yaşıyan bir vücudu, toprakları içine almiş bulunuyordu. Yaşıyan bir ölü... Suad için daima böyle kalacak, herkesin gözü önünde dolaşacak, nefes alacak, yeyip içecek bir ölü... -—Z UAD'in geleceği gün yaklaştıkça, evdelri heyecan ve te. lâş da artıyordu. O gün gelip çattı. İrfan Paşa köşkü, şafakla beraber uyandı. Saat ikide ge- leceği öğrenilen vapur, senelerden sonra, Suad'i esaretinden malül olarak İstanbula getirecek ve nihayet bu genç ve kuv. vetli adam iki gözünden mahrum bir halde evine dönmüş bulu. nacaktı. Paşa, Safinaz hanım, Selim.. sırlarının oğullarına duyurul. maması İçin uçan kuşu ihmal etmemişlerdi. Yalnız, Ferij'i ha. zırlamayı üstüne alan Sabiha bunu yapmakta acele gösterme. Suad'in, körlüğünün gekli hakkında kimse bir gey bilmiyor- du. Yalnız kör olduğu öğrenilmişti. Niçin kör olmuştu? Yara» lanmış da mi bu netico doğmuştu? MT KN ZA ŞNSUEDOLYON UR Safinaz hanım, Suad'in sağ haberini getiren adamın söyle. diklerini Selime birkaç defa tekrarlattırmış ve bu izahata da, karanitk noktayı aydınlatacak bir sarahat bulamamıştı. Ana- lik Meraktaydı. Dönüşünün evdeki ahengi bozacağmı bilmesi. ne rağmen onun bir an evvel gelmesini, gözleriyle felâketinin derecesini görmek istiyordu. Şu geçen bir hafta Safinaz Ha. nım yarı ömrünü harcamıştı. Ev içinde Sundi bilmiyen, tanımıyan bir tek kişi vardı: Fat- ma... Bu şehirde doğmuş köylü kızı, küçük hanımım bir eski ko cası olduğunu, bunun Selimin ağabeysi bulunduğunu, harpte öldüğünü ağızdan ağıza işitmişti. Hayalinde Selim beye benzer birisi olarak canlandırdığı bu adamı, küçük hanımının hâlâ unutamadığmı da evin emektarlarından duymuş ve doğruluğu» nu Sabihanm hallerinden, imali sözlerinden anlamıştı. Suad be. yin döneceği haberini işittiği zaman bu genç kız, Sabihanın bütün hüznünü kendi içinde bulmuştu. Belki küçük hanrmm. dan daha telâşlandı. Suad beyi merak etti, Onun dört gün evvel, sandıklardan çıkan ve duvarlara asılan resimleri karşı. sında saatlerce durarak, kaşmı gözünü, geniş omuzlarmı tet. kik etti, Sonra da küçük hanımı onu unutamamakta haklı buldu. Suad'in gerçi Selim beye benziyen tarafları vardı. Fakat © daha başka, Suad daha başkaydı. Fatmaya, nedense, Suad beyin geleceği bildirilirken onun kör olarak döndüğü söylenmemişti. Bu herhalde bir kast değil, bir unutkanlık eseri olacaktı, Ona sadece, “Kendisini ölmüş bil. diğimiz Suad bey bu hafta içinde gelecek kızım. Belki bilirsin. Sabiha hanım, vaktiyle onun karısıydı. Ölümü haberi üzerine Selim beyle evlendi. Şimdi ona, karısının Selimle evlendiğini bildirmek istemiyoruz. Dikkatli bulun. Sakm ağzından kaçira- yım deme, Sabihanım adı, bugünden sonra Feridedir. Onu hep bu isimle çağıracaksın. Yahutta her zamanki gibi, yalnız küçük hanım dersin. Suad'e Sabihanm öldüğünü söyleyeceğiz... Dikkat et... En küçük bir düşlincesizliğin ailemizin mahvma sebeb ©. Tur... demişlerdi. (Devamı var)