gz — MAR T z Ingiliz 1,) Holivud sular silâhlanmasına altında Birkaç gün evvel Las Ancelos, Ho. Hvut ve bu rdaki 225 kilometre murabbalık araziyi tahrib eden müthiş su baskını kakkında her gün yeni taf. silât gelmektedir. Son gelen haberlere nazaran, sellere karışıp ölenlerin adedi 150 yi bulmuş- tur, Kaliforniya hükümetinin resmen bildirdiğine göre, ölenlerden gayri 200 den faz'a kayıp vardır. Maddi zararın derecesini tayin etmek şimdilik imkân. sızdır. Yıldızların başına gelenler Holivutta sinema âleminin en meş- hur yıldızlarının oturduğu evler de su. lar altında kalmış, beyaz perdenin meşhur simaları bu yüzden birçok ma- ceralar geçirmişlerdir. Madlen Karol ve Ceki Kogan ile karısı Betti Grabl sular tarafından muhasara edilen evlerinde günlerce mahsur kalmışlardır. Mirna Loy bir aralık suların alçal- mış olmasından istifade ederek kendi. ni kurtarmak istemiş ve hemen oto - mobiline atlıyarak evinden uzaklaş - maya başlamıştır. Fakat yolda otoma. bili yine suların içinde kalmış, tehlike- yi anlıyan artjiat hemen, arabasının Ü. zerine çıkarak etraftan avaz avaz im. dad istemiştir. Nihayet bir izci grupu mlilşkülütla otomobile kadar yaklaşa- rak Mirnaloy'u kurtarmıştır. Con Kravford ile kocası Franşa Sikâyeller temenn'ler 'Ton, günlerce evlerinde mahpus kal - mişlardır. Leo Karillo, saatlerce bir ağacın te. pesinde oturmak mecburiyetinde kal- mıştır. Klark Gabi evinin birinci katından sulara atlamış, bir müddet yüzdükten sonra polisler tarafından kurtarılmış. tır. Küçük Şirley Tempi, Foks film stud. yosundaki locasında mahpus' kalmış- tır, Holivuda giden Fransız artistle - rinden Danicl Dariyö ile Anna Bella nm evleri tepede olduğundan bunlar felâketten yakalarını kurtarmış'ardır. Sular, rejisör Ernest Lübiç'in evinin birinci katına kadar çıkmıştır. Başta Franşa Ton olmak lüzere, birçok artistler ağır surette hastalan. mışlar ve hastanelerde tedavi altına a- Immışlardır. Yağmacılır Son felâket yüzünden yersiz yurd. suz kalmış birkaç bin insan, Lo6 An. celosta, bazı yiyecek içecek mağazala. rını yağma etmişler, bu vaziyet karşı. sında hükümet yağmacılığa karşı çok şiddetli tedbirler almıştır. Su baskımı ile harab olan mmtaka- lar halkından birçoğu, başka kasaba. lara hicret etmeye başlamışlardır. Yapılan tahminlere nazaran, seller altmda kalan mmtakalarda tabil ha- yatm batlamet inin, en az Üç aylık bir müddet lâzımdır. Sokaklâmbalarıi yan- lış yerlere mi asılıyor Belediye rels'nden iki sokak halkının bir r.cası ? “ Akşamdan sonra sokağa bakmasınlar diye çocuklarımızın başında beklemek- ten bizi kurtarınız t ,, Beyazıtta Takvimhane caddesinde Kaptanpaşa mektebi ve Kaptanıderya sokuklarında — oturan okuyucularımız- dan bir mektup aldık. Senelerdenberi sokaklarının zifiri karanlıkta bulunma- sından yanayalııla şikâyet eden bu ©- kuyucularımız dertlerini göyle anlatı- yorlar ; “Her gün ön binlerce kişinin gelip geçtiği bu sokağın adını belki bir çok- ları bilmezler, Fakst ulak bir tarif he- men herkesin bu sokağı hatırlamasına kâfidir. Beyazıtta Askeri Tıbbiye, mek- tebi yanından Süleymaniyeye — giden cağde Üzerinde Üniversitenin bir kapı- sı vardır. Kaptanpaşa mektebi sokağı, işte bu kapının tam karşısından başlıya- rak Bozdoğan kemerine iner, Sokağın bir tarafında beşinci ve altme: ilk mek- tebin duvarı uzatır.. Diğer tarafında evler vardır. Fakat evletin arasında bir kaç boş arsa bulunduğu için bura- da hemen her gete pek çirkin manzara- lara rastlanır. Akşam karanlığı bastık- tan sonra çocuklarımız penceroden s0- kağa bakmaklar diye içimiz titrer, baş- larında bekleriz.. Senelerdenberi ta- hammül ettiğindie bu veziyetin me ka- dar azap verici olduğumu kolayca tasav- vur edebilirsiniz, gımız kör ve sapa bir sokak ta r. Çünkü her gün buradan bin- lerce üniversite talcbesi akın ak.n ge- Wp geçer. Sonra Sultanhamam, Fincan- cılar, Kapalıçarşı ve Mercan yokuşu gibi şehrin ticaret ve iş yerieriyle Boz- doğsa kemerinden Vefa, Unkapamı ve Fatihe kadar binlerce hanelik geniş bir sahayı biribirine bağlayan en kısa yol- dur, bir nevi geçit, pasajdır. Esasen mları da pek muntazam olmiyan bu sokaktan akşamıdan sonra zifiri ka- ranlık içinde geçmek mecburiyetinde kalan binlerce kişinin çektiği sıkıntıyı da hesaba kotarsanız bir lâmba, evet, r tek sokak lümbası konmama- den, ön binlerce İstanbul hem- nasıl bir azap içinde bulun- yalnız Tenese İçin şirkete bir Tirte Tarr takmata baş- ladı. Bu meyanda bir lâzmbayı da getirip bu sokağın tam nihayetinc, yani Boz- âki4 doğan kemerinin dibine, Vezneciler caddesi üzerine astı. Halbuki orası e- sasen gerek Vezneciler caddesi Üzerin- de ve biraz ileride bulunan bir lümba- nın ış ğt ve gerek Bozdoğan kemerini mütealip başlıyan iki taraflı dükkân- ların ve bunların nihayetinde de gene bir sokak lâmbasınım aydınlığı İçinde bulunuyor. Senelemlenberi yaptığımız müteaddit müracaatlarda d> diledöğimiz gibi, bu lâmbanın Kaptanpaşa mektebi sokağı- nın tam ortalama yerinde # yapan köşeye, yani beşinci mektebin küçük kapsının yanına arılması lâzımdı. Böy- tece hem bu sokak ve hem de Kaptanı- erya sokağı boydn boya aydınlatılmış olacaktı. Yani bir tek Jâmba ile iki so- kak zifiri karanlıktan kurtulacaktı.. Anlaşılıyor ki Şirket, bazı sokak lâm- balarını kendi işine gelen yerlere 2- makta mahzur görmiyor. Nitekim bura- da da birkoç Mmetre kablo sarfetmemek için bu lâmbayı işine geldiği bir yere takmış, Bozdoğan kemerine karşıdan karşıya bir tel çekerek direk dikmek zahmetinden de kurtulmuştur. Sön listedeki Jâmbaların taliki işi bit- meden ya bu lâmba sökülerek söylediği- miz noktaya getirilmeli veyahut bura- ya bıgka bir lâmba tak Imalıdır. Sayın valimir Muhiddin Üstündağın bu vaziyeti tetkik ettirerek düzelttire- ceğini ve bizi bilhassa çocuklarımıza karşı senelendenberi düştüğümüz müş- kil vaziyetten kurtaracağını ümit edi- yöorüz. Okuyuzularımızın dilekleri arasında dikkate değer bir noktaya temas edit. yor; Bu da Elektrik şirketlrüön bazı lâm- baları dileliği yerlere asmağa kalkışma- sıdır. Bu nokta tahkik edilmeli ve lüm- baların şehrin azam! derecede ist'fade edeceği şekilde asılması temin olunmı- ladır , İngiliz KoMmÜnİStleri Londra, 8 (A. A.) — İngiliz komü. niat fırkası, Ribentropun Londrayı zi. yaretini protesto etmek üzere bu ak. şam bir nllmayiş tertib etmeğe karar | vermiştir. Nümayişciler, &xat 22,30 da Pikadel- li Sirküste toplanâcaklardır. milyar kâfi değil gaP Haştarafı ) incide berlayn ve Lord Halifaks'dan almış ol- duğü talimat ile mücehbez bulunduğu hal- de avdet etmiştir. Müzakerelerin hafta ortasından — sonra başlamasına sebeb olarak Polonya barı- ciye nazırı Bek'in Ramaya gelmesi — gös- terilmektedir. Romadaki gazeteler, İngil- tere ile başlayacak müzakerelerden mem- nun bir lisanla babsetmektedirler. Halyan hükümetinin, müzakerelerin mu- vaffakiyelle netlceleneceğine büyük — bir itimadı olmadan matbuatın bu ümidi. göe termesi tasavvur edilemez. Angilterenin müdalaa prorramı Londra, 7 (A.A.) — Bugün Avam kama- fasında İngiliz silâhlanma programı hak kındaki müzakeroler Başvekil Cemberlay- nan büyük bir nutku ile açılmıştır. Başvekil, ikidarda herhangi bir hükü- met bulunursa bulunsun İngiltere için si- Hahlanmanın bir zaruret olduğunu ehem- miyetle kaydettikten sonra harbin yalnız silâh ve adamla değil ihtiyal kuvvellerle ve parayla yanl bir milletin mukavemel ve tahammül kabiliyeti ile de kazanıldığımı ve bunun a ticaret ve endüstri faaliyeli- nin idamesine bağlı bulunduğunu söyle milş ve demiştir ki; *“Bizim mukavemet ve tahammül kabi liyetimiz bülün dünyaca tanınmıştır. Bu taarruzlara karşı mühim bir set teşkll e- der. Çünkü herhangi bir devletin muarızını birdenbire ezebilmesi ümitleri ne kadar Z olursa, » sön tecrübeler bu hususla pek cesaret verici mahiyelte olmamıştır. » ta. hammül ve mukavemet kabiliyeti çok ©- Iaa memlekete taarruz etmekteki tereddü- dü © kadar fazla olur.. Başvekil bundan şu netlceyi çıkarıyor ki: İngilterenin secirmekte olduğu büyük masraf devresinde ekonomi — ve endüstri istikrarını mubafaza etmeğe mecburdur. Başvekil İngili? programının heyeli u- müumiyesini şöyle tarif etmiştir: 1 — Memleketi müdafaa etmek. 2 — Nemlekelin yiyccek — ve madde ihtiyaçlarının temini için olan ticaret yollarının hürriyetini ti altında bulundurmak. 3 — Bir harp takdirinda — Tngilterenin müttefiki olan devlellerle, bunun toprak- larını müdafaa için teşriki mesal etmek, ve her şeyden evvel İngilterenin müd. YNY temmtm a rÜretY krerimde TsYEYTETMYE tir. Bu cihet hükümetin — müdalaa siya.: selinde osaşlır, Başvekil bu hususla şöyle demiştir: Harp takdirinde imparatorluğun — sev- külceyş noktalarına mühim kuvvetler gön dermeğe mecburuz. Fakat müdafaalarının ehemmiyeti bakımından mülalca edersek bizzat kendi memlekelimizin müdalsası kadar ehemmiyetli — değildir. Biz, kendi memleketimizde mağlâp olmadığımız müd detçe, hariçte mağlübiyetlere de uğrasak bilâhare onları telâfi imkânını bulabili riz, Başvekil silânlanma — masrafının daha şimdiden çok yüksek bulunduğunu kay- detmiş ve ercümle demiştir kiz 1939 « 1940 senesi masrafları bu sene- kinden çok daha fazla olacaktır. Mezkür sene de azamisini bulmayı temenni ederiz. Fakal arima veya eksiltme hüdisata bağ hdır. Kati olarak bir şey söyliyebiliriz ki, © da şüdür: — Daha geçenlerde masraf olarak der- piş ettiğimiz bir milyar 500 milyon İngi- Hz Hrasının daha şimdiden ehemmiyelli bir tarıda gayrikâfi olduğu anlaşılmıştır. Bu rakamın ne olacağını söyleyebilmek i- çin daha erkendir. Fakat meclisiniz, pek korkarım, esaslı bir tezayüt beklemek z4- rüretinde kalacaktır. Bu rakamların ehem- miyeti hakknıda meclisinizi iknaa lüzum görmüyorum. Başvekli, hükümetin silâhlanma — prog- ramı İle alâkadar olmak üzere bunu eko- nomi hayatındaki aksülâmellerine mani olmak için sarfettiği muvaflakiyelli gay- retlerden bahsederek demiştir ki: Vaziyeti iyileştirmek için gayrellerimi- ze devam etmiye azmeylemiş bulunmukla beraber bülünü dünya şunu bilmelidir ki bizim sulh arzumuz sulhu bugün yarından daha ucüz satın alabileceğimiz ümldinin bir mahşulüdeğildir. Keza bu bizim mil- kelimize ve umumiyetle bülün beşeriyete karşı olan manevi mesuliyetimizi unuttur. Humuzu da ifade etmez. Dünyada biz nok- tada çıkon kavsa umumt bir ihtilâfa yol açabilmek istidadında oldu mu bizim için fevkalâde ehemmiyet kexbeder. Binaena leyh diğer memleketlerin işlerine karışmak veya oralarda entrikalar çevirmek aklımız dan gecmemekle beraber kuüvvete veyü teh dide müracant edilecek yerde sulh yolu Yle Ihtilâfların halli lehinde arasıra sesi- mizi yükseltmemiz lrzımaeldiği kannatin- deyiz. Bunu yapıyoruz. Hususile ki gaye- mizi dünya devletlerinin ekseriyeti sem- pati İle telâkki etmektedir. Fakat — hütün gayretlerimize rafmen sulh ve Himadı tek rar tesis etmeğe muvaffak olmazsak silâh. lanma programımızı genişletmek ve tesri evlemekde asla tereddüt — etmiyecediz. Eminiz ki, bu suretle hareket ederek mem. Teketimiz, kendisine yüklenecek fedakâr- Iptida! züruri garan- lhik ne kadar ağır olursa olsun, bize tama- mile müzaherel gösterecektir. Başvekil mütcakiben muhalefetin ademi itimat takririni tenkit eylemiştir. Bu tak- rirde, tecviz olunmuyan bir siyasele mü- zaheret için tatbik edilmekle olan- silâh- laama programı bakkındı katl ihtiraz beyan olunmaktadır. Büşvekil demiştir ki: Tecviz olunmayacak bir siyaselten bah- sediliyor. Bilâkis iddla ediyorum ki, ben Milleller cemiyetinin ondan bahsedenler. den bir çoğundan daha ziyade dosluyum. Milletler cemiyetini hakiki bir dünya ce- miyeti haline koymak için çalışanlar, ona bukünkü vaziyetle kabiliyetinin üstünde vazileler vermek istiyenlerden herhalde dnha ziyade hizmet ediyorlar. Bugün han- gi küçük devlet büyük bir. komşusunun İstilâsı tehlikesi karşısında müdalasaını Milletler cemiyetinden — bekliyebilir? Bu sualime mubhalefel azası arasında — cevap verebilecek tek bir kişi varsa — meydana çıksın. Bu milletin, onun lehinde hir mu- hafız ve hâmi olarak hareket edecek ve sul hu koruyacak kuvvetli dostları — olabilir. Hşte o kadar Fakat küçük devletleri sul- hun bulunmadığı yerde sülh vardır diye iknaa çalışmakta fayda nedir? İspanya meselesinde — muhalefet, onun fikirlerine iştirak — etmediğim için beni diktatörlere temayül etmekle itham edi- yor. Fakat ben diktatörlerin hüküm sür- düğü memleketleri hesaba katmak mecbu- riyetindeyim, Oralarda mevcut rejimlerin diğer memleketlerdeki tesirleri — ilibarile bizi alâkadar eder. Ne naziliğe, n HBe ve ne de bolşevikliğe hiçbir temayü- lüm yokltur. Çünkü bunların hepsi benim kafamda kök salmış olan zibniyetle telif gölürmiyon şeylerdir: Benim siyasi ima- nım ferdin bürriyetidir. Ben fikir, söz ve bareket hürriyeline İman etmiş bir ada- mım ve bence bunlar olmadıkça — hakiki demokrasi olamaz, Demokrasinin muhafazası ki, bürriyeti- mizin korunması demektir, mücadele ede- cehğim ve zannederim ki, büyük Brilanya milleti de benimle beraber mücadele ede- cektir. Ve gene zannederim ki programı- mızda takip elliğimiz yol korkunç savaş zaruretinin Önüne geçecek en emin vasıta- dir.» Uzun ve sürekli alkışlar başvekilin nut- kunu selâmlamıştır. Mute'Hterintakriri reddedildi Londra, 7 (A-A.) — Avam — kamarası bugün müzakerelerden sonra, İşçi partisi- nin silâhlanma programı aleyhindeki tak- ririni 134 muhalile karşı 354 reyle reddet- miştir. Başvekilin barici siyaset hakkındakı sözleri Aman kamarasında İşçi mebus Hender- sön, hükümelten bazı sualler sormuştur: İngilterenin Fransa, Almanya ve İtalya ile bir anlaşı varmak niyetinde olup olmadığı ve böyle bir anlaşmanın Milletler cemiyeti paklına uygun düşüp düşmiyece- Şi sualine Çemberlaya verdiği — cevapla hükümetin hiçbir zaman Milletler cemiyeli paktlına mugayir şartlar kabul — etmemiş olduğunu ve hükümelin mezkür pakta mu halif muahedeler akdetmemek hakkındakı paktın yirminci maddesile mukayyel kal- dığını söylemiştir. Diğer bir suale cevaben de Çember- layo, Alman — müstemlekelerinin — iadesi me üniü İngiliz - İtalyan müzakerele rine dahli bulunmadığını beyan etmiştir. İşçi mebus Fileçer başvekilden, Berlinde Hitler ile İngiliz büyük elçisi — arasında yapılan mülükat hakkında izahat istemiş- Üür. Başvekil Hitlerin İngilir büyük elçisini kabul ederek (ki memlekeli #lâkadar eden bütün meseleler hakkında kendisile görü- tüğünü ve fak t bu babda hiçbir şey söyle- miyeceğini cevaben bildirmiştir. Fransa tasrruza uğradığı takdirde İn. Hilterenin Fransa hakkındaki taahhütle- rine dalr de Çemberlayn şöyle demişt Fransaya karşı olan taahhütlerimiz Mil- letler cemiyeti paktının — tazamımun eyle diklerinden başka 19 mart 0936 tarihinde Londrada yapılan — anlaşmanın — üçüncü kısmında teyiden beyan olunan Lokarno muahedesindeki taahhütlerdir. İngilterenin merkezt — Avrupaya karşı olan vaziyeline dair yapılan ısrarlı iza- hat taleplerine Çemberlayn şu cevahı ver- mekle İktifa etmiştir: — İngilterenin bu babtaki hattı hareketi Edenin 24 haziran 1937 tarihindeki beyanatı e tayin ve lek bit edilmiştir. Hitlerin İngiliz büyük elçisinden İngiliz matbuatı tarafından nasyonal — sosyalist rejimi aleyhinde yapılan neşriyata bir ni- hayet verdirilmesini istediğine dair olan haberler hakkında sorulan sünle ve İn: giltereyi alâtadar eden meselsleri tanı bir hüsnü niyetle mevzuubahs etmekten İnzi- Hiz mallraatının bir eönebt memleket tale- bi ürerine menedilmiyeceğine dair temi- nat rica dilmesi üzerine hariciye siyasi müsteşarı Ratler demiştir. ki; Nenim bildiğim, Hitlerin Tngiliz büyük Giçisine böyle bir talepde bulunmadığı- dir. Faksi bendöni İstenilen Teminatr Bt olarak meclisinize verebilirim. Almanya ile müzakereler Londra, 7 (Hususi) — Deyli pres gazelesinin siyasi muharf göre, Hitler, Sir Nevil Hendersob İ? olan mülâkatında, iki hükümet 4f sındaki müzakerelerin diplomasi yolü ile ve kat'i bir gizlilik içinde etmesini istemiştir. Bu talep, İnsilif matbuatının giddetli bir kontrolâ "' bi tutulması arzu edildiği şeklinde tek sir edilmektedir. Muharrir Çemberlâyn'ın - bunu PeĞ' dedeceğini teyit vaziyetinde bul' ğunu bildiriyor.. : Yine İngiliz matbuatınm Almany# ya ve onun şefine karşı hiçbir zamtü haksız hücumda bulunmadığı bildirir Muharrir, çarşamba günü Londrü)? gelecek olan B. fon Ribbentrop'un dö hal B. Çemberlayn ile Lord Halifak* göreceğini ve kendisinin yeni AVFUP barışı muahedesi hakkında sarih fiki” ler beyan edecek vaziyette bul! Na yazıyor. Alman hükümetinin, müzakereli” başlamadan önce, eski Alman müstef lekelerinin kayıtsız ve şartsız olar$ geri verilmesinde ısrar edeceği zanık dilmektedir. N* Ayni muharrire göre, İngiliz - #4 man görüşmeleri haftalarca sürec tir. » Ispanyaya , Italyanlar yeni” den asker göndermiş!er j Balcar gemisi lte 60 kişi boğuldu gel Londra 7 (A.A.) — Deyli gazetesinin Cobelüttarıktaki nü”’: Müusolininin İspanya iç harbini B” evvel bitirmek için son bir gayrtt vv rak yeni kıtaat gönderdiğini riyor. y:luhıtı'.r, geçen hafta Orıdb:'d: taane gemlsiyle Antonyo Sigi' Dör kumandasında küçük bir torpide F, ribi filosunun Kacikst, Garptrabltf” |4 dan beş bin asker naklettiğini V o4i kıtaatın Guüadelajaraya — tevi « vi Balear imiş Batan gen ear görre Londra, 7 (A.-A.) -—Aııkıılıkw si dün Palos burnu açıklarında yE olan Frankist kruvazörün Baltaf g vazörü olduğunda hiç şüphe f bildirmektedir. g$ ingiliz torpilo'arına taalr Çai Londra, 7 (A.A.) — Ademi müt , le devriyesine mensup iki ”'n:.ı yes) pido muhribi yani (Blanş) ve ( bw muhripleri, dün öğle vakti Palos VU , yakınında hüviyetleri anlaşılm y lan beş tayyarenin hücumuna kalmışlardır. Bu tayyareler mütezddit "";g atmışlar ve muhripleri - bel W ortadan kaybolmuşlardır. Cebeli M ka avdet etmek üzere bu!ü“'mu M A mühriplerinin dün sabahki d çanbf harebesine girişmiş olan gemilef dilmiş olmaları, muhtemeldir. — | ge: Bulear gemisiyle poğulan yt Cebelüttarık 8 (AA-) — ı yt kruvazörü Balcar'ın batması N' # kaydedilen zayiat bilünçosu ,İ vari ve zabitler de;dahil olmtİ (7 600 kişi olarak tahmin Söyelndiğine göre ve Borcas ismindeki İngilif batan kruvazörün m atlamalarını işaretle mürettebatın büyük bir ze atlıınaktan İmtina :p: lânçosunun bu kadar bebiyet vermiştir . l MM İngilir muhripteri ,Mp,f ve sandallariyle iki yöz KİH ğ pal tarmışlardır. — Balcar Groemdi direğinde kontr !“M rağını taşımakta idi, "