22 ŞUBAT — 1931 pılmağa daşlandı Meşhur bir A- lerikalı — mimar, Merikadakı “Se- la delen,, binala- “Çok küçük gö- #Yor : Bunları daha Üksek ve ta- lamile camdan Spmak lâzım- dır 1,, diyor *Nî:':fîü eVvelki devirlerde bir ai- AÇ “üin en büyük kaygusu, karısı. '”l" Uklarını soğuktan, vahşi hay: aN koruyacak bir yere' yerleş. büyük & kazılmız birçok koğuklara Nn ç Olünur, Bunlar, iptidal, insan- *ıı,,"l’*&enıeıiydL Suasonda, Tu . b' Ulyada, Yunanistanda Ve Tu- .ı“:'k"r altinda görülen mahzen. — SOğuktan muhnfaza için ya- ?k* T; Suyun € yetini tak- #Yınca, meskenlerini göl kıyı- 'hu':!hir kenarlarımda — kurmayı wyı”"ı buldular. Ağaçları kes. ı!.lıızılılır yaptılar, bunları irlere kaktılar ve üzerleri: y hun"h!ar. Hindistanda, uzak üzerinde bu vardır. T, €hramları yapmıya başla. ls.ibn’"'n bugün bile Nil kenarın- K b ı'kî' Olan kücülk evlerde otu- _M%R de bile Mısırlıların ço- î&h;mı Ve kırmızı kerpiçten x: u 'h-.nd! barımırlar. K & *rin içersi karanlıktır. N—um Yoktur; dört duvar . T. Kışlık meyvalarmı, seb- Dasmdar yapılmış bir estn dahili Amerikalılar görünüşü, Nevyorkun sema delenleri den biri. zelerini duvarlara asar, kuruturlar. Kapmın karşısına tesadüf eden duvar. da bir fırın vardır, Fırmı tezek yaka- rak setirlar, ekmeklerini ve yemekle- FİDİ pişirirler. Kokudan içeri girme - ı nin imkânı yoktur... Ahşap evler Akdeniz kıyılarındaki evlerin çoğu taştan ve beyaz boyalıdır. Halbuki İs. kandinavya, Tirol ve Almanyanm bazı yerlerinde ahşap bina tercih olunmak- tadır. İaveçte, Norveçte usta mimarla, rın yaptıkları bu köşklerin manzarası eldden hoştur, Dışları, sanatkârane oy malar, içleri nakışlarla silşlüdür. Ruslarm kulübeleri, izbe'eri pek fa- kirdir. Bu kullbelerde fırım ve soba görofli bir mevki işgaleder. Bütün alle halkı, ot minderler Üzerinde yanyana yatarlar. Fakat, çok konforlu ve kuş kafesi ı gibi güzel evleri de vardir. Kara orma nın, Tirol'un köşkleri gibi... Amerikada, çiftliklerdeki binalar hep tahtadan yapılır. Ön taraflarında geniş taraçalar vardır. Bu evlerde, e- lektrik, havagazsi, radyo hulâsa her türil konfor mevcuttur. Eskimo'ar; coğuktan, kardan ve rüzgürdan kendilerini muhafaza için çok müşkülât çekarler. Yazım, mayıs. tan Eylüle kadar Ren veya fok deri- | wm—" Lâstik bina ?ariste de camdan evler ya uH ve Çin Hindistanındaki iptidal evler. lerinden yapılmış çadırlarda oturur. lar. İlkteşrinde, kışlık evlerinde barınır- lar. Göl kenarlarında bir yer intihap ederler. Buzları kırar, sularımnı alırlar. Eskimolar, evlerini iki saatte ku - rarlar. Büyük buz parçalarını üst üste koyarlar; dammda, hava girmesi için bir boşluk brrakırlar. Pencereleri buz- la ve yağlı derilerle kaplıdır. Tabii, bu buzdan kulübelerin içer . sinde müthiş bir soğuk hüküm sürer. Ziya o kadar azdir ki, içerdekiler bi- rer carlı hayale benzer. Ya koku?!l. Bütün bir aile halkı yarı çıplak bir halde ayı ve ren derileri, kuru balıklar arasımda yaşar. Dışarı çıkamazlar. Çünkl soğuk sıfırdan aşağı 40 dere. cedir. Afrikada, iptidal evlerin her türlü- süne tesadüf olunur: sü üzerindekiler. den tutunuz, ağaç dallarından yapılan kulübelere, çadırlara kadar... Şarkta da; Somatrada, Çinde ve Ja- ponyada köy evlerinin ekserisi bambu dallarından yapılır. Camdan binalar Büyük şehirler deyince, ilk evvel gö- zümüzün önüne Pazs, Berlin, Londra gelir. Berlin, geniş bahçelerile yemyesli, Londra, fabrikalarım bacalarından çı- —- l olmuştu. Yazıhanenin çokmecesin- | | | j | Nakleden HIS, AŞK ve IZTIRAP ROMANI : SUHEYLA ŞEFiK | Zız- Kalkarak dışarı çıktı. Uşuk elin- deki tepsiyi uzatarak kendisine bir mektup verdi. Gazeteleri ve moktü- bu alarak içeri girdi. Zarfın üzerin de babasının iri yazısını gördü. Hava biraz karardığı için pencerenin ya- nına giderek mektubu okumağa baş ladı, “Yakında geleceğini Ümit ediyo- rum evlâdım,, diyordu. "“Nertaln e- peyce rahatsızlık geçirdi. Doktor merak etmememizi göyledi. Güzel Nermimizin iyileştiğini de sana ha- bor veriyorum. Artık seni bekliyo- rum. Nerminin biraz dalgın ve sinir V bhalini senin yokluğuna hawlediyo rum . Seni çok sevdiği muhakkak.! Belki sana muhabbetini gösterme- sin! bilmiyor yahut cogaret edemi- yor. Onu anlayabilen için çok müş- fik, ağır ve zarif bir kadın. — Sana böyle bir kadın lütfettiği için Allaha hergün dua ediyorum.., Mektubun nihayetini gözden ge- çirdi. Gene baş sayfaları tekrar tek- var okudu. Alnında bir çizgi hasıl den krem renginde, nazik bir kadın yazısile dolmuş mektuplar çıkardı. İsekomleyi çevirerek elektrik ziyaslle aydınlanan masasının başına otur- du, Biribiri arkasına Neriminin — bir | çok havadis veren mektuplarını o- kudu .Kokusunu meydana çıkarmak tan korkarak çiçekler gibi bu mek- tuplarda da gizli bir muhabboet his- sediliyordu. Kiâğıtları katlıyarak paşanın mek tüplarile beraber çekmeceye yerleş- tirdi. Sonra elini çenesine dayıyarak düşünmeğe başladı. Almında gene o çizgi vardı. Asabiyetle dudaklarını istriyordu. Babası neler düşünüyordu? | Nermin Feridi sakin ve makul bir Burette severdi. Dindar, hayal! dü- şüncelerden çok uzak ölan Nerminin aşkla fazla alâkası yoktu, Bu tesa- düften Ferlt pek menimundü. Madem ki ona İstediği uşkı vermekten âciz- di... Bazı günler onun gözlerinde aş- künın aksini gördüğünü zannediyor, sonra yanıldığını aniryordu. Ferit şimdi Ferideyi düşünüyor, beraber yaşadıkları mesut zamuanla- rı, ve yalnız başına çektiği azabı his sediyordu. Onun sarışın ve ince — güzelliği. Arkadaşlarile ne kadar — meşgul o- lurdu; hayatı, zarafeti, hareketi ne kadüar sevördi.. Bazı Ferit öna darı- lirken, gülerek: “Rica edertm benim bu zevkime karışmayın,, derdi. O da bütün bunları momnunlyetle. kabul | ederdi. Onu çok gever, ona prestiş e- | derdi. Bu genç kadına kendini bıra- kır, en sovmoediği yerlere - gider, o- nun İstodiği her şeyi 'yerine getirir. di. En ufak bir itirasa karşı Feride; kıymettar yüzüklerle süslenen ellle Feridin ağzını kapatırdı. Biraz iri kan dumanlarla dailma sis içinde. dir. Fakat asri koca binalar, geniş bal- koönlar hep biribirinin aynidir. Asri şehirlerin en büyüğü, ve kon. forlusu 'hiç şüphesiz (Nevyork) tur. Bu gehrin ekseri binaları çelikten, betondan ve camdandır. Meşhur mimar Lö Kurbuziyenin ha zırladığı proje, eğer tatbik sahasına çıkarsa dünya mimarisini alt Üst ede- cektir. Mimar diyor ki: “— Vaktiyle - kiliseler bembeyazdı. Ortaçağda her yerde, her - nevi bina yapmadl: âdet hükmündeydi. Bütün Av- Tupa devletleri kilise, şato, saray ya. pıyordu. Şehirler, yollar inşa mumu. yordu. Bugün kiliseler simsiyahtır. Fakat yepyeni bir medeniyet başbyor. Devir değişti. Bence, Amerika (sema delen) leri pok küçüktür. Bunları, daha yük, sek Ve temamiyle camdan yapmak lâ- zımdır. Tabil, etrafları asma bahçe - Terle çevrilerektir. Dairelere men'i ha- we nerilmeli, her taraftan güneş gir. melidir. Sayfiyeye gitmeye ne lizem var? Savfiye binanın etrafında olduk- | Paw sonra... Hava almak istediniz mi, | ya aşma bahçeye, yahut da en - üst | kata çıkarsınız.,, j Camdan evler Pariste de yapılmava başlanmıştır. Amerikalılar, simdi de bu binaların, ses aksetmiyeceği icin, / ) cok rağbet göreceğini söylüyorlar, | du. Kaâinpederinden başka fakat çok — beyaz bir el.. Nermi- ninkilerin nazik biçimi onda yoktu. Ferit birçok defa büu ellori soyre da- lardı. Birden Üürperdi neden hep onu düşünüyorum. — Feridenin hatıralarile yaşamağa geldiğim su birkaç gün içinde gene — beni rahat bırakmıyor!,, Kalkarak kurşuni ve mavi döüşe- meli büyük &salona geçti. Burası bir- az karanlıku. Rastgeldiği bir koltu- Ba kendini atarak başını penbe gül- lerle süslenen ipek yastığa dayadı. Feridenin sarı saçlarının kokuşunu bir daha duymak İstiyordu. —10— Nermin kocasının üzak kalışımdan ne kadar Çok sıkılmıiş, — günler öna ne kâdar uzun gelmişti! Paşaya da süöylediği gibi, kondisini mağlüp e- den bir rakibe tarafından ihanet e- dilen bir kadın vaziyetinde kalmıştı. Feridin Mısıra seyabati, — bilhasta eski hatıralarını düşünmek orada te- aadüf ettiği, evlendiği ve kaybettiği Ferideyle halten beraber yâşamak iİ- çin değil miydi? Ve döndüğü zaman da Nerminden gono uzak kalacaktı. Nermin Feridi heyecanla bekliyor du. Nihayet bir akşam üzeri geldi. Daba zayıflamış, gözleri daha derin- leşmişti. Gene her zamanki gibi kar- şısındak! kadının sevindiğinin farkı na bile varmıyordu. Zaten Miısirda kaldığı zaman bile karısına ve baba sına karşı pek alâkalı — bir vaziyet göğstermemişti. Onlar dâ - düşüncele- rinde yanılmadıklarını, Feridin bazin, manasız nazarlarından anla- mışlardı. Ferit Mısırdan çok Bcı hatıralar, eanlan- mış Üüzüntüler getirmişti. Nermin ka inpederine: “artık bir şey Ümit etmis yorum,, demişti. Ve sözleri çok 'Sakil miydi. Fakât gene içinde ufak bir tmit vardı. Bü defaki avdetinden sonra büs- bütün ümldini kesti. Feridin İâkayt- lği malümdu, Nerminin her arzusu- nu yerine getiriyor, sıhhatile meşgul oluyordu; fakat —eskisinden daha fazla ondan uzak kalmak istiyordu. Artık simdi o eski günler gibi küçük salonda kitap okumamak için türllü sebebler bulup çıkarıyordu. Haftada İki üç güntünü İzmitte - — geçiriyordu. Bvde bulunduzu zaman da, Nermin, onun kendisinden uzaklaştığımı gö- rüyor, bu hareketini belli etmemok için sarfettiği gayretlerin - farkına, vüriyordü. Evet — © aldanmıyordü! Fena bir tesir yaptığını — biliyordu, Artık bu 1âkaydi değildi Bütün elemini gizliyorek, Feride katg$ı #oğuk durarak onu mümkün oldüğü kadar müsterih etmek lsti - yordu. Haziran nihayeti ldi. Her tarafta güller açıyor, güzel kokuları, ak$â- mınılik havasına karışıyordu. Sevim çiçekler arasında — dolaşı- yor, bazan güllerin altına yatıyordu, Gittikçe zayıflıyordu. Belkis - hâtı- mun bir hemşiresi de ayni yaşta iketi ölmüştü. Sevim bu. . teyzesinea çok benzerdi. Annesi onu çok Mmerak &- diyor, bütün doktorlara güösteriyor- du, Nermin her sabah nrabayr gönde- rerek kardesini köşke getirtiyordu. Sevim çiçeklere âşıktı. Bütün vakti- ni onların arasında göçirmek isti. yordu. Bahçede oturarak şeffaf ve Barı bir venk alan İhnce ellerile dan- tel örerdi. Nermin de yanına otura- vak esvabının işlemelerin! yapardı, Razau Ferit İki kardeşin yanına ge- lNr, Sovimin tştihasızlığıma itiraz e- der. sonra gay İçmek için tarasaya çıkardı. Çok kereler samimi dost- ları bulunurdu. Hatice — Münevver- hanım, Şadi Namık ve karısı müto- kalt miralay Kerim çok Iyi bir kadın olan Hamdune ve köndilerine koca aramalıla meşgul kizı — Sabiha ile diğer clddi ve malümatlı kızı Mual- lâ. Normin fevkalâde bir ev kadını ol muştu. Kendini çok şen gösteriyor- kimse onuün hayatındaki acıları hissetmi- yordu. Kim düşünebilirdi ki bu ka- dar güzel, yüksek bir kadıma karşı Hikmet paşa zade Forlt lâkayt kala. bilsin? (Devamı var)