an İDARE EVİ ista bemmeekiri een mele Suriyeli ticaretle uğraşmalıymış | Yazan: Nizameltin Nazil RANSA, dünya efkârı umumi- yesi önünde yaptığı bir taab- hüdü, (yani Suriyeyi tam istiklâle ka vuşturmak taahhüdünti) günün birin- ds mutlaka yerine getirmeye mecbur kalacağından mustariptir. Fransa, Su- riyeyi bundan böyle de burnuna halka takılmış bir esir gibi kullanmasına Amkân verecek bir formül bulamama- nm azabı İçindedir; ve “Devlet Fran 8a” nm bu azabı “münevver Fransa” nm kaleminden çıkan her yazıda ken- dini açıkça hissettirmektedir. Birkaç hafta evvel elime bir kitab geçmişti: Alerte en Syrie! Parisin yüksek satışlı havadis gaze- telerinde, son yıllarda birçok repor - tajlar neşrettiklerini gördüğüm Jero- me ve Jean Tharavd adlı ik kardeş ta- rafından yazılmış olan bu kitap, yu - karda bildirdiğim fikri iddia halinden çıkaran, yani ispat eden bir vesika ad- dedilebileceği gibi, “La 'Temps” gaze- tesinin 11 şubat tarihli sayısında o- kuduğum “Suriye meselesi,, başlıklı Uzun bir makale de ayni nev'in bir ye. ni nümünesi olarak kabul edilebilir. Siyasi Fransanın en sadık terci- manlarından biri olan Le Tempe, bu makaleyi, her nekadar, “serbest si. tun,, unda reşretmiş bulunuyorsa da, neşretmiş olması dahi muharririnin düşüncelerini *empsryalis? hedef ve kunantlerinde berdevam Fransa” nın telâkkilerine tıpatıp uygun bulunduğu uu iddia edebilmemize imkân verir. Maurice Pernot imxzasmı taşıyan ve hir buçuk sütunu dolduran bu maks- lenin, evvelâ, son kısmından tercüme ettiğim şu parçayı okuyalım: “Yelin garkta işlediğimiz. hata, bir diylomasi vesikasıma ilâve oluna- tak ve böyle bir vesikadan çıkarıla- Cak üç beş satırla tamir edilir nevi- den değildir. Roma namına Suriye. yi jethettiği zaman Pompss'nin ilk işi çöldeki bedevi kabilelerinin reis» Teri ile temasa girmek, konuşmak ol Muştu, Pompse para dağıtarak muh- telif menfaatler temin ederek, bu Te- anlaşmalar neticesinde, icab ettiği #ckdirde, Suriye hudutlarını müda- Jan etmeyi da kabul ettirmişti, Dış emniyetini böylece temin ettikten sonra Pompee, Suriye aşrafım topla. mız va onlara aşığı yukarı şöyle de- Mmişti: “ Memtehetinizin caayizi temin edilmiştir. Sizde ticaret dehası var; ticaretle uğraşma! Sis asla siyasei- ten anlamıyorsunuz; siyaseti birakı- niz, Bu işi sizin mamınıza Roma ya- par. Roma size sulh ve memleketi. *izi senginleştirecek vasıtalar bah- şediyor.,, Ve bundan sonra tam yedi yüz elli yıl Suriye öyle bir refah ve servet di- yarı halini almıştı ki, Roman takip eden devirlerde bu diyarda asli böy- le bir refah görilemedi, Ticaretle uğraşmak, vazyeçmek! Suriyeliler Fransız mandası altin. da mi şiara taban tabana md hareket ettiler, İşte, umumi harb mütarekesinden- beri, Suriyeyi ıstıraptan ıstıraba sü- rüklemiş olan hâdiselere, Maurice Per- not, imzalı makalenin bulduğu sebeb: Siyasetle uğraşmak... Tivi, Suriyelinin siyasetle uğruy- ması ve siyasi şuura ulaşması, Akde- nizin şark kıyılarında bir menfaatin devam edememesine sebeb olmuştur. Ama bir hayli darbelenen ve kaybol- ” siyasetten 1 Doğru Değil mi? Münakasa ile milli âbide! Mülli âbidelerin, heykel ve saire- nin bizde ehil olmıyan ellerin hüne- rile bazan we feci bir gekil aldığı malümdur. Bu bahis üzerinde az ms li yası yasıldı? Falih Rıfkı Atay'ın da # © ayni mevzu üzerinde yeni bir yanısi- 5 ii m okuduk. Bakınız me diyor: $ “Geçen gün İstanbul Güzel sanat- # lar akademisinde,iç gehir ve kasa- ü bamıza sit âbide projelerinin redde- ## dilmiş olduğunu okudum. Neredey- se: “— Elhamdülillâh!"” diyecektim. Bizde âbideciliği taşçılık zanaatları ; arasma sokan, yalnız sözüm yabana sanatkârlar değildir: Heykeli, beton ip köprü gibi, münakasaya koyan bele- diyeler ve kendilerinde sanst eseri- ni takdir ve tenkid hakkı gören o belediye veya vilâyet mühendisleri- dir, Güzel sanatlar akademisinin mu- rakabesi, nihayet, hakiki sanatkârm yetişmesine ve hakiki sanat eserle- rinin revaç bulmasına hizmet ede- cektir. Keşki bütün inşa işlerimizin 5 Güzel sanatlara ait kısımları için ayni murakabe yapılsaydı! Bir milletin yükselişinde güzellik terbiyesinin tesiri, ancak ahlâk ter- biyesinin tesiri ile ölçülebilir: zevki olmıyanların skıllarma kulak asma- yınız. Güzellik kültürünü balka kadar götürecek miller arasmda Âbideler, beledi inşalar « bahçeler, parklar, caddeler v. 8. « , nihayet ve bilhassa, boyalarma kadar her geyi kontrol edilen cepheler başlıca ehemmiyette olduklarma şüphe yoktur. Yalnız güzel sanatlara lâyık oldü- ğu değeri değil, onun hakkı olan murakabeleri de vermeliyiz.,, Doğru söze ne denir? Abideler Dahsinde geç de olsa malul ve man- teki yola girdiğimiz için sevinelim! ERME N ET mak üzere bulunan bu “menfaat” aslâ Suriyelinin menfaati değildi. Suriye- Unin siyasetle uğraşması, Suriyede gok kötü bir hüviyet göstermiş olan yabancı ve emperyalist Fransayı kıs men olsun akla, şuura, mantığa ve İn- sanlığa zorlıyabilmiştir. Fransanın, bütün sözlerine ve imza- larına rağmen hâlâ Suriyede kalmak ıssarmı göstermesi Suriyelinin siya- getle uğraşmakta ne derece haklı ol- duğunu bir katdaha tebarüz ettir- mektedir. Suriyeli ticaretle uğraşmalıymığ... Hangi ticaretle ve neyle? Nasıl? Bütün iktisadi pinarlarına Fransız koğası sarkıtılmış bir Suriyede hangi betbaht Suriyelinin ticaretle uğraş- asma İmkân kalmıştı ki?.. Suriye rin Fransız mandası altında geçen, focialarla dolu yıllarınm bilânçoları meydandadır, Emperyalist ve pazvand Fransanın esirleştirdiği Suriyede be- zirgân Fransa altın mı bıraktı? Milli ticaret müessesesi mi bırektı? Çalışa- bilir zekâ ve unsur mu bıraktı? İdare ettiğimiz günlerde Suriye şe- birlerini dolduran küçüklü büyüklü bankalardan, sarraflardan, ticaret ev- lerinden eser mi kalmıştır? Bütün tarihi hakikatleri ihmal eğde- rek, cidden cahilâne bir cürete ulaşıp Suriyenin en parlak refeh devrini Ro- maya bağlıyan Fransız muharriri, © Romanm mahvettiği eski Suriyeyi Avrelyanosun tahrib ettiği Palmirayı; yakılan, yıkılan eski medeniyet, in- sınlık ve refah günlerinin Oronte kr- yılarında bir daha ancak Türk idere- si günlerinde idrak edilebildiğini ta- rihe ve Suriyelilere unutturabileceği- ni sanıyorsa aldanir, Romadan, Bizanstan Arab impars- torluğuna geçen bu topraklarda, bel- ki, Ümeyye oğullarının günlerinde Türk idaresinin parlak günleri dere- cesinde ve bazan fazla bir refah gö- rülebilmişti. Ama vatandeş Suriyeli bizimle beruber yaşadığı günlerdeki hürriyeti, mul, cun, ira fikir ve içtihad ereniyetini asla idrak edememişti, Mavrice Pernot, Suriyenin limansız kalışından, “koskoca hinterland Suri- yenin istifade edebileceği birleik Jtman Hatıralarını anlatan CEYMS NOBODİ Entellicens Servisin en meşhur casuslarından Kara Şeytanın dosyalarını nazarı dikkati celbetmeden karıştırabilirsiniz demek 1. — Bu gece, diye söze başladı, Belçi- ka valisi general fon Bissingin sarayı- nm kapısına Belçika milli renkleriyle bir bayrak resmetmiğler! Pinkoi haykırdı? — Ne diyorsunuz? Kara Şeytan devam ediyordu: — İşin garibi kapının iç tarafında bekliyen nöbetçiler hiç bir şey farket- wemişler| Bu hâdise duyulunca bütün Brüksel ahalisi kahkahadan bayıldı. Almanlar, ise hiddetten ne yapacaklarını şöşirdı- lar, Berlemon sokağındaki merkezde kavgalar artık geçe gündüz eksik ol. muyordu » Vaziyet bu merkezde iken bir gün Bokcman beni çağırttı. Derhal davete icapet ettim. Yanına girdiğim zaman onu bir kaç kişi ile müzakere hâlinde buldum. Sağ tarafında uzun boylu, kibar tavırlı bir adam vardı, Bokeman bizi biribirimize takdim edince bu zatın eski süvari za- bitlerinden Kont dö Nis olduğunu öğ- rendim.. İsmi (Serbest Belçika) teşkil. tıma karıştığı için Holandaya gitmişken sonradan Almanların kenidisinia teş- xilâtla alâkası hakkında malümat elde edemediklerini öğrenince © günlerde geri dönmüştü. Berlemon sokağı merkezinde şüpke- liler listesi daima gözlüm önünde bu- luntduğu halde onun ismini hiç görme“ olan İskenderunun Türk hudutlarma birkaç kilometre yakın bulunuşu,, n- dan acı acr (2!) bahsetmeyi de ihmal etmiyor. Hattâ daha ileri giderek di- yebiliyor ki; “O zengin Adana ovaları, Mersin Tümanı Türklere “ade edildi. Böyle likle İskenderun limam Türk topla rumn ateşi alma bırakıldı. Bu tas hih edilemez -bir meharetsizlikti Sonra 1926 Ha 'Atkarayla yaptığımız bir yeni muahâde İskenderun Türk hududundan ayran mesajeyi birkaç kilometreye indirdi.,, Fransız muharririni azaba sokan bu kün milliyetperver ve dürüst Suriye için ne güzel bir tali olduğunu izaha ve ispata lüzum var mı? Suriyenin li- mansız kalması meselesine gelince, bunun cevabımı Fransadan aramak de- ğil sadece Suriyenin bütün insanlığın ve coğrafyanm bakladır. Lâzıkıyeden Akkâ'nm birkaç mil yakınma kadar (Nakura burnuna ka» dar) uzayan Suriye kıyılarmda acaba peden Suriyenin bir tek Hmanı yok- tür? Acaba neden (Sur) (Sayda), (Berut), (Cune) (Trablusşam) ve bü- tm bu üzün kıyıyı dölduran küçüklü büyüklü noktalar Suriyenin llmanı ve malı değildir? Fransa bunun cevabımı veremez. 2Zi- ra bunlar Suriyenin coğrafi tamami ğından Fransa eliyle koparılmış, par- salanmış haklardır. ... Türk hududundan birkaç kilomet- ro yanıbaşında ve Türk (ekseriyeti Hatayın bağrında bulunan İskende- runda, Suriyenin ticari her hareketi- ne muasır dünyanın eşsiz bir emniye ti bahşedilmiştir. Fransız muharriri yalar söyleme- mek ve insanca konuşmak isterse, Su- riyeye siyasi ve Iktısadi azab veren sebeblerin Basıt burnundan Nakura burnuna uzıyan Akdeniz kıyısında ko- laylıkla sezilebileceğini kendisine Işa- ret edebiliriz, NAR TEPRİKA «o: 93 18 ŞUBAT — 1988 CUMA Hicri: 1950 — Zilhicce: 17 Güneşim duğuzu Otmeyin Hati 5,52 1746 pe Mahah öğe Hin Akşamın Vee vi 5,20 12,2 15,25 17,46 19,17 miştim. Bu sebepiş ben de ona teminat lâ AP NN verdim , — Bugüne kadar hakkınızda hiçi bir ihbar yapılmadı. Size en kat'i bir şekil- de teminat verebilirim , İnanmadığını belli eden bir tavırla sordu: — Pek nikbin görünüyorsunuz? Bu vahaker, A bali, Mrrma, Kural çim Telat ne yangın demek KASI, Kami tniyesis 23711 Bara, malümatı nereden aldınız?, Satar a sl Meyağke? $ATAR., e 4008, Crane Bu sefer ben şaşırdım. Bokemana | mezmamın: örme e Ene kyi ETE dönerek: teta? 2AJTA, Kik ARNO. Mezar MA a Taksi otomobili istemek Berekin süetir 4304, Bebek ciheti; 36 » $0E Wüy eizeti: 0441. Deniz yolları — Kont, benim Berlemon sokağındaki .* vazifemi biliyor mu? diye sordum . Bokemanın cevap vermesine vakit kalmadan Kont atıldı; — Yoksa siz Alman zabıtasına m: mensupsunuz? Gülümsiyerek cevap verdim? — Evet. Kont tuhaflaştır. — Garip şeyi Sonra Bokemana dönüp beni İşsret ederek: — Bu zatın burada bulunmasında $iz mahzur görmüyorsunuz galiba. Şahsı hakkında kefil misiniz? , — Tabii değil mi?. Her hususta. — Şu halde mesele yok. Bana dönerek özür diledi: — Kusura bokmazsınız değil mi? Şimdiki ahvalde herkesten şüphe etmek lâzım... — Tabii efendim. « Hâdiseyi kapanmış telâkki ettiğimi göstermek için elimi uzattım., Gülümsi- yerek sıktı ve sordu: — Oradaki vazifenizin ne olduğunu sorabilir miyim?, — Pinkofun kâtibiyim.. Fakat he men ber işe burnumu sokuyorumi. — Kara Şeytanla temasınız var mı? — Gece gündüz onunla görüşüyorum. Bunun hiç te hoşa gider bir şey olma. dığını size söylemeğe lüzum var mut, Kont gülerek cevap verdi: — Anlıyorum. Aranız nasıl? — Gayet iyi, Bana fevkalâde itimat gösteriyor... — Mükemmel! Bunu öğrenmem iyi oldu. Hele Kara Şeytanın yanma gü nün her saatinde girebilecek vaziyette iseniz daha fevkalâde pini aenteliğti 2140. Karakapı AMME. e mat 10 da Teşhume rtımndam İNE. Karalirayn: Beli ve Ozu Tari mani 18 A vr Müreez i Akdeniz Postaşt; ded Yarın saat 15 te hareket eden vap” rüsa İzmire gidecelkir, Karadeniz Paslası; “ Yarın saat 18 de hareket eğecek ols” yur: Ereğli, Zonguldak, Pilyos,,, Bart Amasrayauğrayarak Ciddeye gidecekti“? Müzeler Ayanstya, Bana - Bizana, Yunan peseleri Knk, Askeri Miüne ve sareilir, Ticare ve BASA #en İT ve kadar açıklar. a Müze Ber gün onat 33 dan 1M 76 Memleket dışıdeniz sefi neler oldu? “ Krup fabrikalarına 9 mliyon vapur ssmarlındı ve mukavele dön Böyle söylemekten bir maksadı oldu- ny sasi i Zu aşikârdı. Fakat ben sormamağı tercih LE Mi ettim ve dedim ki; Yazan; Sel — Filhakakika Bergamın yanına gür Türkçesiz Mori $. ERTDÖRUL $*'W TEK VEYA Ertuğrul Sudi o Tek tiyatrosü Vm Naşidile birlikte bügece Şehandebiiy * ei nün ber seatinde girebilirim, fakat yal» nız yazıhanesine... Üst kattaki hususi dalepaine girdiğim yali değildik, TURAN tiyatrosunda Cehennem — Esasen oraya girmenize ide lilzum | perde (Denaf dengine) vodvil 3 : yok. Çünkü bütün evrak ve dosyalar TURAN TİYA' dr yazıhanesindedir. Şu halde Kara Şeyta- Turan tiyatrosu bu akşam see nın dosyalarını nazarı dikkati celbetme» |, #id ve arkadaşları Erfoğrul Sudi Te den karıştırabilirsiniz öyle mi? “mil erkadaşlariyle birlikte 2 oyu” ç , ; Cehennem piyes 3 parde.Densi vi —Tabit gayet kolaylıkla,, Çünkü dos |! büyük komedi fiatlarda zam v yaları ben tasnif ederim , ŞEHZADEBAŞI > — Yok canım?, TİYATRODA ; lie Şehandebaşı FERAH tiyatro gp Kont dö Nis düşünceye daldı. Sonra: | Profesör Zati Sungurun 5 inci — Öyle ise, Hedi, sizden bir ricada yeni programına her akşam büyük “<5 bulunacağım... fakiyetlerie devam ediyor. j — Buyurun, « , HALK Ol # : Pek yakında temsillerine başlı", di — Kara Şeytanm yazıhanesindeki |, Kadolada büyük birterne yapar dosyalardan N. 114 numaralısını bili | pen heyet bu haftadan itibareni Wp yor musunuz? Oldukça eskimiş kırmızı Şehmade turan, Besiktaş sual parka bir kapak içerisindedir. Bildiğime göre | #altı Kurtuluş tiyatrosunda tam rine Bergamın dosya dolabının ikinci gö- KE eml gid zinde duruyor. Hayretle sordum $ — Bütün bunları nereden öğrendi. niz?, — Neden bu kadar şaştınız? ; — Bu dosyanm mevcudiyetini Ber- gam, Pinkof ve benden başka kimse Tonton amca ve hirsiz miş lar vardır . gigi 2