-— 1215 — Beyoğlu « Toma Ehn ziyade hangi yıdızın tesiri altında bulunduğunuzu — grafoloji ile — söylemek rattrakiin değildir. Bunu yapanlar dağum tarihinden (gün ve ay) istifade elliklerini $ddla ediyorlar. Yarınızdan anlaşıldığına göre: Umumi! işlere kabiliyetiniz çok iyi- dir. Yalnız mütereddi! bir tabiatmız var, Kondi kabiliyet ve kudretinizden ziyade barici tesirlere inanıyorsunuz. Bu tabiat, sizi şanrtacak neticeler verebilir. eKndini ze, kendi kabiliyetinize güvenmelisiniz. Yaşınız,he rhalde 30 dan az değildir. Fa. kat gençsiniz. Hâdiseler hakkındaki kana. atlerinizde dehurlet tesirlere kapılmanız Kibi işaret ettiğim balden kurtulreanız ha. yatta muyaffak olmak iİhtimallerini hpek çok artırırsınız. Sizin hayatta büyük eme! leriniz vardır. Rahat, bol ve mosut yaşa- — Evet. Aacajin oldu . Şair gene israr ettiz — Canım biraz daha gtarunuz, şiir- den, edebiyattan konuşalımı 5) Sina, âdeta karkmuş bir balde: — İmkânı yok, oturamam, — dedi.. Ben de hastayım. Benim de boğazım ağrıyor. Eve gidip yatacağım. Allaha samarladık Kusayef yoldaş !. . Dışarıda lâpallpa kar yağıyordu... Soğukla büsbütün dinçleşmiş Mosko- yalılac, ellerinde paketler olduğu halde guraya buraya koşuşuyorlardı. Herkes gendi.. Herkes heyocanlıydı. Hemen hemen herkesin yüzünde tiyatroya ve ya sinemaya geç kalmış insazların bir telâşı okunuyortu. Bu koca şohrin içinde kendini yapyal- duz hisseden savalir Sina, kalabalığın ârasında, hedefsiz, serseriyane yürü - yordur Gen$ kızın yüzü çok mahrundu... 'Aklında hep o, yalancı Kusayef vocdı. Kusayef, fakat şu istirahat evindeki yalancı Kusayef ne kadar şendi! O munla her mevzu üzerinde konuşmak ve sarih olarak hususiyetlerinizi; tut- tuğunuz veya düşindüğünüz işte mu- vaffak olup olmiyacağıızı; nihayet beş farkla yaşınızı size söyliyebilirim. Bana bir gazeteden, hir kitaptan ve- ya aklınızdan yazacağımız dört satır- lik yazıyı; son aylardaki imzalarmız- dan ikisini gönderiniz. ——— A — mak istiyor ve fakat bunu daha fazla tali- den bekliyorsunuz. Ne dersiniz? — 4d0 — Paküdar A. B. C. D. Yaşınız 35 civarında. Boyunur aonm. MA aait gBÜ aa imkânt vardı. Onunla edebiyattan da, otomobilden de velhasıl her şeyden bah sedebilirdi.. O, genç kızı niçin, niçin aldatmıştı?. Onunla yeni yılt kutlula- mak, ne kadar, ne kadar iyi olacaktı.. Genç kız. kafasında bu düşünceler, dalgın bir halde, bir kaldırımdan diğer bir kaldırıma geçerken az daha (Emoç- ka) markalı bir otomobilin altında ka- lryordu. Otomobilin şoförü, gider ayak, sert bir sesle: — Insan kargıdan - kargıya geçerken birax da etrafma bakmalı, diye vöylen- di. Genç kız, âdeta buğulureasma — Jora, diye haykırdı . Fakat (Emoçka) yıldınım gibi geç- mişti. Genç kızın sesi caddenin gürll. tüzü arasında kayboldu. Sina t — Bana öyle “geldi, diye düşünkdü ve gözünden aşağı yuvarlanan bir yaş damlasını eldiveniyle sildikten sonra inledi — Jora, sen benim kalbimdesin.. | KKHKAMAN KIZ | Cevapları veren Profesör Sanerk Grafo'oji ve Grafometri mütehassısi Bünyece zayıf. Yazınızdan pek neşeli ve sevinçli olduğunuzan İaşılıyor. Tahlilller isabetli harekelin mesut bir hadisenin te. sirleri altında bulunduüğanuzu gösteriyor. Tultumlu olmanız çok şayanın - memnuni. yetlir. Nulan da nikbin — bulunmanızdan memnun olmanız lâzim. Rahatr fazlaca sevmeniz kusurlarınızdan biridir. -0171- K.K . I. , Gençsiniz. Yaşınız büyük bir ihtimalle 20.25 olacaktır. Fakat ruhan — yaşınızdan daha gençsiniz. Bilmem nasıl tesirler esa. sında nikbin olan rubhunuz üzerinde bazı menfi tesirler yapmıştır. Hâdiseleri bed. bin felsefelerden kurtarmak daha doğru- dur. Zekisiniz. Yorucu İşlerden çekinmez siniz. El işlerine ve umam! İşlare kabiliye tiniz iyidir. Çalışkansınız, — hassas bir ru | £ hunuz vardır. Hayatta daha mesat olmak |* elinitdedir. —138— TT C C 839 Genç, şişmanlamağa müstait bir zatsımız. Uysal olmaktan ziyade fikir ve hisleriniz- de israra temayülünüz vardır. Şahsi teşeb- büs kabiliyetiniz de inkişafa çok müsalt bulunmaktadır. Zekânız iyidir. İşleri baş- tan düşünerek tanzlım ve besap elmeği bir iliyat haline gelirsenirz, banlardan alsca- Gınız heticeler daha büyük olacaktır. Pra- tik bir zal olmak vasfınız kuvvetlidir. —20— W N. Ko Çektiğiniz sıkıntılar — siri biraz sert ve asabi yapmışlır. Asabi kaldıkça — baynlla muvaffık olmak imkânı — yoktur, Uy-1) #akin, çalışkan ve zeki olmak; en büyük sermayedir, bu setmayeyi — elde etmeniri ve bundan İstifade yoluna girmenizi tav- siye ederim. Çabtk, kızar ve mütcessir o- lan, istediğinizi derbal temin — etmeyince darılan bir buyunuz var. Bu şerait içinde muvaflak olmak güçtür, Hareket ve sözle- Finizde ümiranc vaziyet almaklan ziyade uysallığı ve yumuşaklığı tercihe Ihtiyacı- nız vardır. Bir de tor işleri yapmakta bir az hafif görünüyorsunuz. Umumt malüma b da yükseltiniz. Dİ —arrmcu — -— yımhnymmohn bır saflıkla çe- vap verdi: ” — Yürümek mi? Fakat ben ancak kollarımdan ve göğsümden hafilçe ya- Talandım... Ayni zamanda, düşmemek için büyük bir gayret sarfetti., Annais atına doğru koştu, eğerin gözünden sargı ve mer- hem çıkardı.: Oradan, berrak bir u akıyordu. Genç kız bir tabip ihtimam ve ihtiyatiyle, yaraları pansuman etti. Sonra mabzun bir tavırla: —— Bunu bana annem öğretmişti. Dedi, Trankavel de garip bir sesle mMurıldandı: — Molüs bir bayli hayret edecekt.. — Molüs mü? , — Evet, dostum Molüs. Benim sizi takip etmemi o istedi. Ben istemiyor- dum. Halbuki o, sizin bana güvendiği - nizi ve sizi bu Sen — Priyaktan kürtar- manın benim için bir namus borcu oldu- Busu iddia etti. Biliyor musunuz - ki, ben hayatımdaki ilk düclloyu Sen — Priyakla yaptım.. Üstadrm, büyük Bar- viyara,; ben işte bu düecllo esnasımnda tesadl! etmiştim . Çayın kenarına oturmuşlardı. Onlar- dan yirmi adım ötede, beş kadavra, bareketsir duruyordu. Annals, âüşün- ecli bir tavırla hayatını anlatarı Tron: kaveli dinliyordu. Bu, her ikisine de gayet tabil görünüyordu. Böylece saat- ler geçti. Sonta atlarına bindiler ve Mağdlen yoluünu tuttular: Annaise Ööy- le geliyordu ki, Trankavelle çok uzun bir zamandanberi, hep böyle yanyana seyahat ediyordu ve bu seyahatin ebedi- yen devam etmeni lâzımdı. Marşönuarın ilk evi önünde Trankavel durmağı mee bur oldu, daha doğrusu, onun iyice sa- kazdığını gören AÂnnais onu durmağa Mnecbur etti: 'Trankavel endişeyle sordu ; — Ya Mollis ne olacak?. Genç kız da cevap verdi: 4 — Eğer bana ikamet ettiğiniz evi işa- ret ederseniz, onu bulup vaziyetten ha- ne göyle dedi; $ — Artık meşsele bittiği için, beni ter- kedeceği tabildir| İcap edan bütün malümatı verdi. Fa- kat Annais hemen gitmedi. Yaralının iyice ihtimam ve tedavi görmesi için,önünde durmuş oldukları evin sahibiyle konuştu. Ev sahibinin ismi Tiboydu. Bu, Raskasın fena bir o- yun oynamış olduğu zavallı köylüydü. Sâaat dörde doğru, Annals, Trankavcle, gidip Kont dö Molüse haber vereceğini söyledi ve onunla vedalaştıktan sonra uraklaştı. Henüiz yarım fersah kat'et. memişti ki, iki süvarinin, biribirlerinden bir hayli mesafe farkla kendisinin bu- lunduğu istikamete doğru ilerlediklerini gördü. Güayet tabil olarak, ihtiyatkâr daw- randı ve kırlara saparak bir ağacın ar- kasına saplandı. Uzun boylu ve zayıf olan ilk süvari gelip geçti. İkinci süya- ri birincisini, takriben Üç yüz adım me- safeyle takip ediyordu. Annais onu ta- nıdı ve yola doğru ilerliyerek ona şöy le dedi: — Sizi arıyordum, mösyö dö Molüs. Kont atını durdurdü, şapkasını çıka- rarak, genç kızı zarif ve sade bir tavırla selâmladı ve cevap verdi : — Şu halde, matmazel, Biütadanberi tokip ettiğim Korinyanı terkedip, dom tum Trankavelin bulunduğu Madlen köyüne kadar size refakat etmek gere- fine nail olayım,. — Fakat mevruu bahsettiğiniz rahip Korinyan kim? . İ — Şu ileride gördüğünüz adam. Bu rahip kardinalın casusudur. Blüadan çıktığım sırada bana tesadüf etti ve Marşönuar'ın yolunu sordu. Doğrusu ben de Marsönuaca gitmebli düşündüm. £KKHRANWAN EİZ. ©4 ——— Bu casusun orada ne yapmak istediğini cidden merak ediyordum. Molüs bu şeyleri mutad sükünetiyle anlatıyor, Annaise tesadüf etmekten en küçük bir hayret eseri dahi göstermi- yor ve hattâ ona, kendisini niçin aradı- Zını bile sormuyordu. Annais; — Mösyö 18 Kont, dedi, mademtri Margönuaca gidiyorsunuz, beraber gi- delim. — Emrinize ümadeyim, matmazel. Yaryana tekrar yola koyuldular. Molüş susuyor ve Korinyanı gözden ka çırmamak huszusunda çok meşgül görü- nüyordu. Rahibin, atından “indiğini ve hir eve girdiğini gördü.. *— Pekâlâ, dedi.. Onu orada bulurum. Bunun üzerine Annais de: — Mösyö dö Molüs, dedi, sizi niçin aradığımı hiç sormadınız. Size bunun sebebini söyliyeyim: Ben! size, dostu - nuz Mösyö Trankavel gönderdi. Molüs biraz fatalist felselesiyle ken- di kendine; —w İnsan ne yaparsa yapsın, mukâd- derattan kurtulamaz!, « Diye merildandı ve yüksek sezle sor- Mduz — Trankavel şu halde Macdlen köyü- nü terketti? . Annais atını durdurarakt? — Mösyö Trankavel Marşönuarda - dır, dedi, köyün Hihayetinde ğördüğü- nüz,şu yandaki küçük evde; kendisi ya- ralıdır Molüs müthiş soğuk kanlılıkla ; — Şu hâlde, dedi, siz taarruza uğra- ldmız?. Annais ürperdi, bir an düşünceli kal- dı, sonra cevap verdi: — Sen Priyak ölmüştür. Meşru bir dövüşte öldü.. Möszyö Trankavel bu düellonun şahidiydi. Hâdisenin Üst kıs- manı size kendisi anlatır.. Gelin, kont. Molüs, düşünceli bir halde, Annalel takip'etti ve bu genç İçizim - kafasında T t v | âg ASA p KA Sis . garip şeyler cereyan ettiğini kendi dine söyledi. Sudece Trankavelin ğ keli bir şekilde yaralı olup M sordu. ve Annais başını salladı. Bf sonra Tibonun evine girdiler. 'l'",.' mmmçmwğ makla beraber kollarının hareket n sine mâni olmuyan bu yaralara ç Annais sakin ve tatlı sesiyler —— — Mözsyöler, dedi, Madlen ü*' karargâh kaldırılacayakadar, bi #7 4 kalacağım. Cidden fena halde hl*"';' ve yalnız sizin himayeniz ! hat bir uykp uyuyabilirim. Tramkavel, bir felâketten l“: ; edilmiş gibi, dehşetli sarardı: Böe vincin sarkoşluğuydu, « ——— 0 > Molüs merildandı; ç İ — Öh! İşte bir aöz ti 'bu y | beni barıştırdı. oHİ Annals onları selâmlamıştı. g söylediği şeyden birar ııııM&’ * lediği bu bir kaç kelime, büyük i nayı ihtiva ediyordu. Genç kız, odaya çekildi ve orada Tibo w konuşmağa başladı. çi Bu müddet zarfirida, Trankâvti ggf | ormanda cereyan eden korkunç Molüse anlatıyordu. Bundan ı*":;' İ Tüs,de rabip Korinyanla, w# i burun buruna geldiğini anlattk Ki ne biri, ne de diğeri Korlayanla olmayı düşünmedi, Har şey, bü te imkânsız ve büyük hüdise y kayboluyordu. Annais, '.l*ıılll"'i mayesine giriyordu; Molüs ’ du. Eskrim üstadı ürperiyordu; * — — çılgın ümitler hücum ediyorduk b Bu sırada Annais dö Lesparıfi " iyi — İa görüştüğünü söylemiştik ':_, köylü otlu yalnız temiz döğik Kü SEÜni