tikgeya okuma yazma bilmiyen #dındr, Hattâ kendi Ismini bile Tam beceremezdi. ty ha kocası basit bir adam ol- Revi eraber oldukça (mesul bir m, İİ8eal ediyordu. Köyden geleli 1 64 sene olmuştu. o Fakat bu 4, 5006 İçinde oldukça iyi yetişmiş- AZI okumadan maada dâha bir Beyler de Yalnız ısmın bu ka- Mi öğrenmiş Mn nokta ka *8İ idi, Bazan karısına a, Yakeyacığım, derdi, hiç olmaz Kalay adımızı yazmağı öğrensen ne Ay Yl olur? Bak bizim soyadımız iş “lar kolay yazılıyor; iki hece- a Üret, kkep bir kelime ç- Kin #y Mi zen bu kadar kolay bir şeyi *remiyorsun!, Ph çe bayağı utanıyorum. Mi, SOYA kocasının bu £ kr DAZ, “adam sen de!.., < SİDİ elini sallar ve ak, i 821 - okuma öğrenip ne Pim Van Nikolayeviç? derdi 2 oldukça ilerledi. Bu ia “> yazmağa elim varmaz. nr A Yazıp okumağı gençler Y8- teş, Bunu aklıma a çok Meşgul bir adamdı. K Ki zun b konuşmağa bile va alt değildi. e Karısının e eri; det sonra ekseriya cevap * Bene işine dalar Bu vakadan birkaç g ageyn kocasınm ceketini İşini bitirip ceketi asmak re iken kulağına bir kâğıt hiş tısı geldi. Bunu, cepte unutulmuş kâ gıt zannetti. Elini soktu mektup çıktı, Zarf temiz ve küçüktü. Üstündeki ince idi Mektuptan kokusu tamir diyordu. dar sık ve r esans geliyordu Pelazeya bunu görür gör z bir- denbire k gibi oldu wyor diye düsündü. Demek bine bir bıcak saplanmış “Demek kocam boni alda başka ka bilen ka- benim dırnlaria. okuma ma - yazma nmediğine, hayatında fik defa rak müteessir Vakin bu bir mektup olmamakla be- içinde meler ya» unu herhalde bilmeliyim.. Belki de bu mektup yüzünden bütün atım değisebilir.. Bundan sonra elki de te &decek?,, Pelageya ağlamağa başladı. Koca sının son zamanlarda (odeğiştiğini, oldu. Kendi ken rar köye dönmem icap Cepten bir ; b tin in Tağmen İvan (o Nikolayeviç Kind, IN evine geldiği zaman bera- Vay e Dir de mifabe getirdi. Kitabı : Uzatarak: va ton Azoy, acığım, dedi, İşte sana ylen iüllere göre yapılmış, ken- in İne alfabe öğreten bir kitap - ei Ben de imkân buldukça se bi “Eu olurum. m, Meya yavaşça güldü. Kitabı al | 2 tı e KARRAMAN © vakur güzelliğine bir defa daha Tan kald; , ; 3 e m a etmeğe ettiğimi Yör ve bir a heyeca- “elg, erman söylediğim bu sözlerden ni lâtlen affedin. Bilhassa, >eyin ki, ben ona kalbimin ken- za ol duğunu ihsas ettim. Bunu İm, #âman bilmiyecektir. Küçük ü- - İle bir müddet sonra unutaca- Ma ediyorum, Ona gelince, o dai- ae yaşayacaktır . Biter, ia Un en derin köşelerine kadar NİS olan Lüi dö Rişliyö hep ayni Pa, —siylet Mya biz Meat yavrum, dedi, Yar, © hin ; u kadar ta- sin bu kadar büyük bir sır te kin . Mizum var? Size bu hissi NK np,» insandan bunu niçin sak ya, ME? Emini ki i NM çünki üm ki bu insan size ta, aşa sizin meziyet ve ahlâkı- Asağı, güzelliğiniz kadar parlak- iy ağ kız Ma Şabucak boğmağa muvaf- Mustariı, bir $ iş çekişi içi ine, 9 sevilmeğe lâyıktır. Fakat xi devi na çoban kızlariyle evlen- a Merde değiliz, monsenyör. Üs, asil bir sınıfa mensup- ve Küsüç bir burjuaya.. Gö- » aramızda bir uçurum Pisi ç Mik Mae sevap vermedi. Genç aş yargi a emişi: Aralarında bir İh ia bu uçurumun aşılma la, n Ma İnen bir şey hatır Ne in Yi ia lamış gibi gli. Eğer hatıralarım Tora, Anjulu bir astizade, — a Montenyör. #amanında mahvolmuş ep yamazdı; başkasına muvafık b Nihayet mektubu konsolun bir gö 6 6 akiadi Ceketl Dn koydu; #htimam ettiğ i etmesine imkân okuyup anla- göstermeği de Yazan: Mihayli Zosçenko i hazır olduğunu ledi. İvan Niko- kararından pek okuma bile im layeviç karısının bu di: Mükemmel, dedi. Bizzat ben sa» na ders veririm nda: »men başlayabiliriz de- di. Vek r üm kesilmiş kü çük bıyıkları likkatle baktr Pelagoya ik r muntazaman ders idr. Yorulma bütün harfle kiline basladı. bıkmadan evvelâ rendi, Kk tefek cümlele me tes okudu. Hergün konsolun & dekileri öğrenmeğe çalıştı. Fakat el yazılarını bir türlü söke miyordu Ancak ücüncü ayın sonunda müra dına erdi. Bir gün, kocası işine git- | tikten sonra mahut mektubu gene | konsolun gözünden çıkardı. Onu, he celeye başladı Mektubu gü için “Muhterem Kuçkin arkadas! Vaadettizim alfabe kitabmı gön deriyorum. Bu kitap sayesinde ka- rmizın İki üç ayda yazı « okuma reneceğini umuyorum. Onu mecbur edeceğinizi o bana vaadedi- niz.! Cahil bir insan olmanm ne ka- dar kötü, ne kadar ayıp bin iş olduğunu ona herhalde anlatmağa çalışmız! Bunu kendinize muhakkak bir iş edininiz. İvan Nikolayeviç. Cehaletl& mücadele komitesi namma “Mariya Biokina,. abu Ik! defa okudu nin de bilme diği bir acı duydu ve a Tadı, Talebe ve vagon meselesi rı olgun kâ yarak "korkunç suçl damgalıyoruz. Ben lâğaları vardır, ve her yoruz ve g slebe r yerine ar” diye etiket- kin dJdetmek nekadar ha ruh tahlili, suçlu birlı £ gerek cephelerinde ko- madan da biri amağa baş. | tatistiklerini insaf); zaviye tetkik edenler, suçlu çocukların nız mektep talebeleri arasında bulun- ve hiç sebebsiz olarak, yahut şair Mehmet “Kesil, k mi ellerir 7e canlandırdığı gibi lâs inde bir para babalarını analarını öldürenlerin daha çok ol yüzünden duğunu in ve hu hedefe v Soğ müte- n tıbbi, ruhi ve relerin çok nok tır. Binaenaleyh be haklı hassasiye mevzuu bu zaviyeden daha faydalı buluyorum çtima? ça n olduğu muhakk Bundan # KIZ | b.r aile.. Gayet mağrur ve cidden asil bir aile.. Hakları olan mükâfatları iste» mekten, fakir kalmayı tercih (ettiler, Halbuki bütün servetlerini memleket ve milletin refahı uğruna feda etmişler- di.. Evet, eğer kont dö Molüs babasının düşüncelerini muhafaza ve tevarüs et- mişse astırabınızışı büyük olacağını an- lıyorum. Kont dö Molüs şimdi nerede? — Trankavelle beraber, sizin irsdadı- na koştuğunuz asli genç kızı korumak için gitti... Başpiskopos ürperdi: — Mösyö Trankavel!. .Beni çağır mak üzere Liyona gelmiş olan mert ve cesur gencin mevzuu bahsettiği eskrim muallimi, değil mi, — Tâ kendisi, monsenyör.. Hassas ve şair ruhlu olan Li dö Riş” bu şayanı dikkat benzeyişi kavra- maktan geri kalamazdı; Basit bir eskrim muallimi olan Tran- kavel, asil bir kızı, * bir kralın kızını seviyordu. - Bir lokantacının fakir kızı olan Roz ise asıl kont dö Molüsü sevi- yordu. —— Yavrum, dedi, teselli edemiye: liksiniz. Sizin gi bir kaç boş sözle asil bir kalbe ma- i bir genç kız bu kadar derin ve samimi bir ıstırabı ancak kendi gururunun kuvvetiyle yenebilir. Genç kız, tasdik eder şekilde başını vakarla salladı. — Sizi takdis eder ve Tanrıdan kalbi- nizin istirahatini yalvarır" Genç kız, başpiskoposun hürmetle eğildi. Lâi dö Rişliyö kendim: ni son derece mütchassis eden bu sah- renin acı tesiri altında süra'tle sokağa inerken, gözlerini kapamış olan Roz da hareketsiz bir halde yerinde durarak hülyasına dalmıştı. Bir saat sonra L&i 5 atının bütün hıziyla Blüa yolunu tutmuş bulunuyordu. yavrum.. sti altınd. Bu bahsi kapayıp, okuyucuya, bık rahip Korinyanın ne olduğunu söye sas Çeviren: leri ve ı daha gen KAHRAMAN Rişliyö ayni tavırla; - Oradan getirtilebilir!.. — Pekâlâ! kardeşim evlenmekte faz terdiği için bunlar; halle derse müstakbel zevcesini buraya g tiriz. On Üçüncü Lâi tavriyle söylediği ürpertti, . Bir gün sonra, kafile, çan sesleri ara sında Şartra giriyordu. Kral Güyom kapısında şehrin asilzadeleri ve vali ta- rafından karşılandı, sonra valinin ika- metgâhına yerleşti .Burada büyük bir â- yin yapıldı. Merasimi müteakip kral büyük kapı- ya doğru yürüdi 5 onunla bera- ber ve hemen onunla ayhi hizada yü- rüyordu. Kral kapının na gel iyö mırıldandı: Eğer bu bir tehdit sözler, Gastonu e dürdu Rişliyö devam Üçüncü Hanri bu döşeme taş- İzerinde diz çökmüştü. On üçüncü Lüi sarardı ve kardinala Jena bir nazar atfetti: — Ne söylemek İstiyorsunuz, kardi- — Ancak şunu söylemek, istiyorum, Sir: Kral üçüncü Hanri buraya yal yak ve elinde bir mumla gelmişti. O, Valüaların sonuncusuydu. Bu taşların ürerine diz çöktü, Sir.. Bu, memleketi olmıyan bir kraldr. Paristen kaçmıştı. Bütün bunlara sebep, zamanında kendi- sini göstermemiş olmasıydı! Mösyö dö Gizi ortadan kaldıramamıştı!. . On öçüncü Li, çehresi sapsan ke silmiş olduğu b uu beklenilmedik ve du Rişliyö Yevam etti; KIZ 273 ral, memleket için, kendisi r hanedanı için d Gizi ve Valüali te. Nihayet öldür! bir Jakoben va: Hanri Vandomdur!, . — Şu halde, ben de size yem rim kir ben zavalk Valüa gibi dö Giz vardır ki, ismi Se mıyacağımi!. — Şu halde, Sir, hemen şimdi yürü. yelim!. Filhakika da öyle yaptılar. Kral kü ordusunu bırakark Sadece silâhşör lerinin refakatinde, hemen ayni günü Şartr şeh yürüdü. er - i terketti ve Blüaya doğru a a prn eğ Liyon Başpiskoposu, beraber Pa kağına giti Montaryolla lince doğru Kürto s0- Kralla kardinalın bir orduyla gün evvel Parisi terketm reimişti, sa alt iş olduğunu da ray erkânı ve aber. Bu haber onda bü lit ediyordu da Annaisin mukadderatiyle ikametgâhının & zaman bahçenin küçük kapısı açıl bir kadın ona Idoğru ilerliyerek ük bir endişe te deği: — Monsenyör, lütfen içeriye teşrif ederlerse, kendilerine matmazel dö Lspar hakkında malümat veririm Lüi dö Rişliyö, atım bir kademeye bırakarak içeriye Kadın, kenii- yük bir hürmetle büyük salona r, dedi, matmazel dö Lespar, her şeyden evvel, size iyi bir oda ve iyi bir masa hazırlamam emret-, ti. Bunların ikisi de hazırdır, yör. monsen- Bu sözler, seyyahı biraz temin etmiş-