10 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

10 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yakın yurd tetkikleri Istanbulun dikili taşları Dogan istanbulu tanıma gezinti- lerinde neler gördü ? Doğan, yaz tatjlini geçirmek llzı:m' bu ye İzmirden İstanbulda bulunan amca- | sının yanma gelmişti. O, bu dört ay- ifk tatil müddeti içinde İstanbulun Hem'en hemen her yerini gözmişti. Güördüğü şeyler o kadar çoktu ki bun lar hakkında öğrendiği bilgilerden dolâyı büyük bir kıvanç duyuyordu. Şimdi; İstahbulu bilmiyen — İzmirli rkadaşlarına hergün anlatacak bir konu bülacaktı. İşte Doğan, İzmire dönerken vapurda-hep bunları düşü- nüyordu. İzmjre ayak bağtığı dakikada onu arkadaşlart rıhtımda — karşılamağa gelmişlerdi. Doğan her birinin elini &yri ayrı Sıktktan sonra; ”- Arkadaşlar dedi, Size öyle çok unlatsenk şeylerim var ki, nerden başlıyacağıtır bilemiyorum. — Hele, bir yarın olsun! Bize — gelin, baktn siğe nöler Aanlatacak ve ne resimler göstereceğim. Ertesi gün Doğan pök erken kalk et.. Yolculuğun vermiş olduğu yor- guünluk kısa bir yamanda geçmişti. A# sonra kapi çalındı. - Doğan koşa Koşa Kkapıyr açt. Arkadaşları — gel- mişlerdi. ©,konuklarını İstanbuldaân getirdiği renlmlerle süslediği bir sa- lona aldı. Yüzünde, önemli bir konu üzerinde konferans — yerecek bir a- dam - biçimi vardı. Evvelâ bir iki de- fa üksürdükton sonra sözlerine şöyle başladı: — Arkadaşlar, İstanbul, memleke timizin en güzel ve en zengin eser- lerile dolu.bir parçasıdır. İstanbulun türiğ yerleri, anıtları ve belll başlı binaları hakkında stzo söyliyecekle- rTim, âncak vaklt brtasda amcamın benf gezdirdiği yerlera aft olacaktır. İik olarak size Tstanbulun içinde yükşelen tarihi anıtları » anlataca- Zım. Bugün.DEcili taşlardan bahşe- cefim. “Sultanahmet,, denilen, İs tanbulun önemli bir semtinde üç di- kili taş vürdır. Taşlar hakkında siza bilgi vermeden önce Sultanahmet a- lamının ne suüretle yapıldığını anla- tayımı : Sultanahmet alanı » Şimdi Sultanahmet alanı denilen memiş bir- şekilde balık akını başlam ştır, Jardan başka yüzlerce halk sahillere dola rak, tutmuşlardır Son -günlerde havaların büsbütün kış laması vü:ünd:n şimdiye kadar Bi miş Bura ıh sonlacına doğru © za lda bulunan İ Roma imparatoru tarafından yapıl- l mıştır. Uzunluğu 270 180 metredir. Etrafı yüzbin seyirci alâcak kadar büyükmüş, orta yerde | ve şimdiki parkların bulunduğu kı- sımda koşturmağa — mahsus ııır| yöor ayrılmış, bunun etrafına da, | halkın yapılacak yarışları #eyretme- Si için küçük küçük getler konmuştu. | Diğer taraftan Ayasofya müzesinin bulunduğu tarafta da saraylıların ve imparatorun oturmasına mahsus localar bulunuyordu Güneş fazla olduğu zamanlar buraya büyük ten te görerlermiş. Daha sonra buraları n Lâttinler denilen bir ulus ele ge- » Gkrmiş, , her, tarafı harap , etmiştir. İşte bu sırada meydanın tçinde ve et rafında bulunan döğine heykeller de para yapılmak için eritilmiştir. la- tanbul Türkler eline geçtikten sonra alan türlü xamanlarda başka başka şekillere girmis ve bugünkü halini almıştır. Dikili taş Bü alanda bülunan taşlardan bi- ri, resimdo (1) işareti — gördüğünüz Dikili taştır. Yekpare ve — granitten yapılmıştır. Boyu 30, genişliği 2 met redir, Üzerinde Mısırlıların ceki yazı ları vardır. M ılar, tarih dersle- rindo göreceğim 16 anlatırlarmış. Taşın lızı'rlnıîr— tür- Ki kuş, yiyecok va insan — resimleri vardır. Bu Mısırda tarihden ön- ceki zamanlarda 1700 üncü yılda ya- pılmıştır, O zaman — İstanbulda hü- küm süren Bizans İmparatoru birin: €l 'Teudos tarafından İstanbula ge- tirilmiştir. Burmalı sütun Bu da resimde (2) — numara ila işaret odilmiş olah taştır. Meydanın tam orta yerindedir. Biribirine sa- rilmış$ üç yılanın şekline ben op Tak altında bulunan tarafı mermer- den yapılmıştır. İlk konduğu yıllar- da sekiz metre olan boyu bugün an- cak & metre kalmıştır. Bu sütun genişliği de | | Yediğimiz Gıdaların Fiyatları Son hafta içerisinde birçok - gida addelerinin fiyatları üzerinde de- r. Bu işlerle moş- nbul — Ticaret boraaaı bu değişiklikleri yuürte ektedir. Gıda madde- rı üzerinde yaprlan bu elitm daşlara biki | | | | | lerinin tr Kr 8. Bademici kilosu: 50 00 Cevlz içi kilosu: 26 00 Prodik içi kilosu: B 60 hafta içinde 2 62 kilo ba 1 kile ceviz, 24420 kilo du atılmıştır. | Geç dvni, fımdık Kuru Sebzeler Kr. S, Bakla 4 16 Bezelyö! 5 19 Böğrülce: s 12 ı fasu 8 50 Küçük fa 6 86 Nohüt 7 381 Hafta içinde; 700,000 kilo bakla, | 21,000 Kilo bezelye, 21,000 kilo böğ rülce, — 15,000 kilo çalı — fasulye, 2,000 — kilo küçük b fasulye, 41 Diğer bazı yiyecekler 00 kilo da nohut satılmıştır. Kr. 8. Buğday yumuşak; 6 21 Buğday sert! 5. 86 | Misir sarı: * 59 Mısır beyaz: * 09 Susam: 16 14 Zeytinyağı 1 inel: 18 65 Zeytinyağı 2 tncl; 85 51 Zeytinyafı Sabunluk: 81 42 Bayaz perhir: 89 00 Kaşar: 49 39 Göne hafta İçinde 1,293,000 kilo yumuşak buğday, 449.499,000 kilo sert buğday. 65,000.sarr — Mısır, | 300.000 beYAZ Misir, 122,714 susam, 10,093 KIYO Linel elus — zeytinyağı, 069 ikineci cins Zoytinyağı, 2355 kilo sabunluk zeytinyağı, 57,545 kilo ba yaz poynir. 2584 kilo kaşar peynir gatılmıştır. fından İstanbula getirilmiştir. Söylendiğine göre bu sütun harp- lerde Yunanlıların — kazandıkları hatp — aletleri erlülerek — elde | editen mahlüttan yapıl-| mıştır. — Üzerinde eski İranlılarla harheden Yunan şebirlerinin isimle | Yi yazılıdır..Bu yılanların üzerinde, eskiden boyu tam İken, — zafer hatır- rası olarak bir de sehpâ varmış, Bir arrlık bu sütun çeeme olarak da ku! lanınlmıştır. Örme sütun Bu taş ta (3) numara ile gösteri- len taştır. İstanbul Ticrret ökulu bi- nası karştemdadır. Üzerindekl taş. lar yontma - taşlardandır. Boyu 35 metredir. Tarihdon önceki çağlarda yılında buraya konmuştur. Esş- kiden bu taşın üstü tunçla örtülü i- miş. Fakat gonraları para basmak . çin tunçlar sökülmüş ve bugün gö- Tüldüğü gibi yalnız ta$ olarak kal- mıştır. Bunun ikinci bir adı da mık- Yunan krnllarınd-m Kostantin tara- Balık © kadar oltalarla bollaşmıştır. ki, ve hattâ kepçelerle balık nauıılv sütundur. Uzak Şarkta yaşıyan iki devletin is- s'r de pek âl4 bilirsiniz! Bunlar- dan biri Japonlar, diğeri de - Çinliler- dir, mi: Çinliler ve Japonlar arasında sorı za- manlarda gazetelerde okuduğunuz gibi bir harp başlamıştır. Resimde Japonların Çin sahillerine asker çıkardıklarını görüyorsunuz. Kış eğtencelerinden ımasallar: Ali Babaın kazı 'Tilki ile karısı Kızdı gecoyarısı Birbirile atıştı; No durdu, no yatıştı; Bu sürekli didişme Tırmalama, çekişme. Tilkinin getirdiği Upuzun bir kemiğâ Karısı kaptı, kaçtı, TÜki kaç gündür açtı. Hiddetini yenerek İçinden sevinerek Tilki inden fırlad: Kendini oyaladı. Geceydi mehtap vardı Yıldızlar parıldardı. Rastlıyarak bir nehir Dedi: Yakmdır şehir, Şimdi şehre varayım, Yeni kısmet arayayım.. Yolda görüp bir çiftlik Baktı etrafa dikdik, Sağı solu dinledi: Bulsam bir delik dedi, Hemen kümese dalar Tavukları yakalar Karnonı doyururum, Biraz kuvvet bulurum.. Birde ne görsün, bir kaz Bağrıyor avaz avar. Tilki bu işe şaştı. Kaza doğru yaklaştı. Dedi: “kim der sana kaz Kaz böyle güzel olmaz, Olsan olsan bir kuşsun Kınlıı unutulmuşsun. m hafta içi zulmuştur. Karadenizde şiddetli bir fırtına vardır. Fırtınanın şiddetli © ziyanlar yapmıştır. Resimde denizdeki fı rtmayı görüyorsunuz. Hafta içirıde neler oldu ? Gel seyahat edelim Şehro kadar gidelim Dünya görelim biraz Bin sırtıma etme naz',, Birdenbire kaz kaçtı, 'Tilki kaç gündür açtı. Vurdu kazı sırtma Koptu çığlık, fırtına, Ayşe kadın uyandı. Önce yangın var sandı. Açtı penceresini Duydu kazın sesini. Anladı çok geçmeden Akşam güneş batarken Kırda unutmüş kazı Tndi elinde şamdan Paldır küldür yukardan- Haykırdı kabi' sapa: “— Nerdesin Ali haba? Kazımız gitti elden Hâlâ uyuyor musun sen?-? Duyunca bu feryadı Ali baba atladı Yatağından ansızın; İzlerini hırsızın, Arayarak yürüdü. Açini tasa'bürüdü. Tilki fakat kuranazdı. Artık azdıkça azdı. Kayalardan aşarak Rüzgür gibi koşarak Karşı tepoyi aldı, Bevinçten mlık çaldı. Artık yıldızlar sönmüş. 'Tilki ormana dönmüş Yuvasına giriyor, Güneş de beliriyor. İnde dokuz on yavru Tilkideki çalımı Sezince yaklaştılar Kazı görüp şaştılar » Yuvayı sevinç sardı, Yavrular bahtiyardı. Doğrusu böyle semiz Böyle hoş, böyle, temiz Bir kaz görmemiştiler, Bir ağızdan dediler: “— Bizi doyurmak için Baba, yine şehre in 'Topla ördek, kaz, piliç, Elin böş dönmesin hiç.

Bu sayıdan diğer sayfalar: