2 i Dış Siyasa S- — — AM Basarabya, Romanya ve Sovyetler Yazan : Şekip Gündüz R OMANYADA Goga kabinesinin iktidar mevkiine gelişi Sow yet Rusyayı Romanyaya karşı bazı dik katli tedbirler almak temayülüne düşür- müştür. — , Romanyanın yeni harkiye nazırı a- vukat İstrate Micesku'nun son beyana- tında böyle bir suale verilmiş cevaplar var. Bu zat diyor ki; “— Haritiye nezaretini deruhte et- tiğim gün de söylemiş olduğum gibi, Romanya ittifaklarına sadık kalmakta devam edecek ve müttefiklerinden baş- ka, münasebette bulunduğu diğer bü- tün devletlere de iyi niyetletle el uza- tacaktır. İlâve etinek isterim ki, Ro- manya dış sıyasdsı kat'iyyen İç srya- samızdan müteessir olmıyacaktır. Ken- dileriyle münasebette bulunduğumuz bütün devletlerin de, iç sıyaşada hâkim olan temayüller ile dış sıyasa arasında bir bağlılık aramamalarını temenni et- mek isterim. İç sryasada başarmağa ka- Tar verdiği meselelerle uğraşmıya baş- larken hükümetim, Romanyayı Lehista- na, Fransaya, Küçük İtilâfa ve Balkan antantına bağlıyan bütün anlaşmalara harfiyyen riayet edecektir. Zira mensup bulunduğum hükümet sulh fikrinin sar- silmaz bir taraftarıdır; sulh siyasetine büyük bir azimle sadık kalmakta devam eddceğiz. Görülüyor. ki — vaziyetim, (© Sattrnei Fransa Dış Bakanı Delbos'nun vaziye. ( © Meccünen Scek a pi yasaları ile Fransanın berhangi bir a- | tinin'aynidir. Fransa dış bakanı geçen. lerde Fransa Yyan mmetlisi hururunda söylediği nutukta “memleketlerin iç ©- lâka duymamakta ısrar ettiğini açıkça tekrarlamıştı. ilh.,, Fakat Sovyet matbuatı bu mevzu et- rafında Sovyetlerin —müttefiki olan Pmuâohhıımdsşhukmı% uygun bir satıh üzerinde bulunmamak- tadır. Sovyet gazeteleri ç tejimin Ro- manya dış sryasasında mühim bir deği- şikliği lcab ettireceği kanaatinde terar etmektedir. Ve Sovyet siyast muharrir- leri bunun böyle olacağına o derece e- min bulunuyorlar ki; şimdiden işi teh- dide dökmekten de — çekinmemekte- dirler. Yeni Rumen kabinesinin dış sı- yasası üzerinde kalem oynatan bir Sov- yet muharriri Journal de Moscou'da şu satırları yazıyor: yt Ş “Sovyetler Birliği kendisiyle hembü- diselere lâükâayt kalamaz. Bilhasta, bu devletin Romanya gibi, kendisiyle bazı köklü meseleleri henüz halledememiş bulunduğumuz bir devlet olursa.. Titü- lesku'nun kurduğu İyi münasebet ha- vası halefi Tataresk'nun zamanında bir parça soğumşutu. Fakat buna rağmen iki tarafta da nisbi bir huzur ve emn- yet mevcuttu. Romanyanın almaya baş- ladığı yeni veche ile sön yıllarda beli: ren bu huüzür ve emniyetin tekrar or- tadan kalkmasından korkulabilir.,, Journal de Moscou'nun “Henüz hal- ledilmemiş mesele,, diye Üstü kapalı bahsettiği şey tabil Başarabya'dan iba- tettir. Romanya umum! harb sonunda, ya- ni 1918 de Basarabya'yı topraklarına bağlamış ve 1937 Paris peotokolu ile bu ilhakım hükuki manâsı arttırılmıştı. Fakat Sovyet Rusya asla bu ilhâkr ta- nımamış ve protestolar — yağdırmakta devam etmiştir Aceba Romen Hariciye narırt bu ka- dar açık bir tarzda düşüncelerini izah ederken Sovyetlerin Romanya Diş g yasasında bir büyük değişiklik olaca. n iddiada haldarı olabilir mi? Ve böy. te bir değişikliğin şekli ne olur?. Bizce; yeni Romen Hariciye nazırı tarafından bütün dünya huzurunda verilmiş olan teminata inanmamak İ- çin ortada hiç bir sebep yoktur. Hâdi. selerin seyri İstrate — Nicesku'yu tek- 2 » İ ĞAL $ si. Bu tarihi ye harab binada bir- ü kaç senedenberf “İstanbul belodi- g yesi kimsesizler yurdu,, H dük; fakat, Ba - mücsseseye konu- H totkik ve tahlil ederken bu vaziye- ? H yökken, bir göceyarısı yurddan a- $i İf hale ettiğini, kendilerine yine ge ğ etmek üzere bir mühlet verildiğini $ İ inrı göyledi: der. Bu #izamnameye göre, bura- İj $ da #ncak 12-16 yaşında kimsesiz f yersiz yurdsuz çocuklar - o da bir & hafta icin - barmdırılır. Polis, ge- # ları mücsseseyo getirir. Çocuklar H bUrada geceleri barındırlır. Ayrı Zra, evleri yıkılmış veya yanmış, so- # kak ortasında kalmış ve ya fakir- çocuklar gündüzleri ne yaparlar? l; gıkar giderler. Maişetlerini temin # |Degğil mi? İstanbul Belediyesi kimsesizler yurdu Yeşildirekte metruk bir medre- se yardır: Rüstem paşa medrese- isminde bir mücssese bulunduğunu biliyor- Tan adın onu korumakla istihdaf ıdllu_ gayeye hiç uymadığmın farkında, değildik, Bu binanım çıplak — odalarından $ birine sığınmış olan Enver, Rıd- $ van, Lütfi, Bekir, Hüseyin, Niyazi, ğ Sıtkı, Mahmut, Süreyya, Mustâfa, Şükrü ve Cemal adlarında tam on fi iki fakir çocağun gşikâyetlerini ğj to muttali olduk. Bu çocukların şikâyetleri, sebeb $ tılmış olmelarıydı. : Alâkadarlar bu iddianın doğru | olmadığmı, geceyarısı sokağa atıl- ©Ş mış kimse bulunmadığını, şikâ.- yetgilerin sebebiyet verdikleri ba- zi hâdiseler Üzerine polisin müda- celeri kalmâk üzere bir oda güste- & rilmekle boraber, iş ve yer temin ğ söylediler. z Alâkadarlardan bir zat bize şun- ğ — Yardun bir nizamnamesi var- $i ecleri köprü altında, sokaklarda bazı serseri çocukları toplar, bun- Hklerinden dolayı gidecekleri ye- Sordük: — Buraya gönderilen kimsesi: Werilen covap şudur: — Bunu hilmeyiz. Gündüzleri ederler, geceleri do gelip yatarlar.,, £ Bu kimsesiz 10-12 yaşında sefil $i âar gündüzleri hayatlarını nasıl temin ederler? Müessesenin alâkadar olmadığı bu cihet hazin- dir. Çünkü, sırf ahlâki bazı felâ- ketlerden kurtarılmak üzere yur- da gönderilen bu çocuklar, gün- düzleri dilenmektedir. Cemiyotin $i bu betbaht — yavruları günlerce başlarını alıp giderler, tekrar yur- jj da dönerler, bunlara nerede ol- $İ dukları sorulmaz. Vazife yapıl- $ maiştir: yataksgız, ot mindersiz, çıp- İl Tak ve tahta medreso odasi onla- $i ra her zaman açıktır. © hnlde, bolediyenin, kimsesiz sefil ve yorsiz çocukları korumak maksadiyle ve takdire değer bir ğ şefkat hissiyle açtığı hu mücssese içtimat gayesini başarabiliyor mn? Bizce: bhayır! ARİEDETETREĞEKEMMDEETTNTTTTEENUM MA —ii d Hükümet farafından satım alman Üsküdar Su şirketi Belediyeye devredilecek Ankara, 9 (Hususi) — Nafla Ve- Yâ eee eee — HABER'in edehi romanı : t0 — ; şamak Hakkı ROMAN - Nâzım Hikmet Don Pavlo Alvarçs: he — Ben mutfağa gidip Pedroja yar- dım edeyiza, dedi ş Antoniyos “İstersen baba beri zııiig yardım edeyim.,, diye bir teklifte bu- lunduysa da Don Pavlobu — teklife “olmaz, ikinizi mutfakta, © kadar çatal; biçak arasında yalİnız-birakamma.. Sen | politkiadan vazgeçtin ama o daha geç- medi,, diyerek kabul etmedi.. , Don Pavlo Alvares odadan çıktıktan sonra Don Karflosun sevimli sessizliğini bozmamağa çalışarak iki kardeş, Donya Könçitayla Antoniyo bir birlerine gizli bir şeyler söylüyorlarmış gibi konuş - mağa başladılar: — Demek böyle Antoniyo.. — Evet böyle Kon;ita, — Öyle seviniyorum ki Antom yu, oğ- Tuma senin adını koyacağım. — Oğları olacağını nerden biliyor- sun? , : — Öyle istiyorum da.. — Acaba Pedro bana fabrikada fi- lân bir iş bulur mu?, — Niye bulmasın bulur elbette, Hem.. Donya Konçita birden bire sustu. — Nen var Konçita?. — Hiç... Santı... arasıra gelip gidi- yor. Don Karjos telâşlandı; Antoniyo-a- yağa kalktı: . — Bir şey ister misim Konçita? Su filân,, — Hayır.. geçti zaten, yalnız yastık- larımı düzeltsen birar.. Antoniyo yastıkları düzeltirken ara- — Pedronun... geceleri yastığın al- tıha kor. Bu gün işe gitmediği için.. Don Karlos hayretle sordu: — Pedro İşe tabancayla mr gidiyor?, — — Yanmda taşıyor sadete. Astorya' i mg-: ölen bir arkadaşmın yadigü- Bi iro hiç kullarımadı daha. * Don Karlot, Pedronun bundan &ön- ra da tabancayı kullanmamasını temen- ni ederken Antoniyo silâhi gözünden geçiriyordu: ğ İ — Güzel tabanca doğrusu. Kız gibi.. — Beğendin demek.. Ne yapıyorşun Antoniyo? — Hiç, şarjörünü çıkardım, bakıyor- dum, İçeri Pedroyla Don- Pavlo girdiler. İkisinin de elleri doluydu. Don. Karlos yardımlarına gitti. Pedro elindeki ye- mek tabaklarını ekmeği ” masarım (Üs- tüne koydu ve Antoniyoya: — Verin tabancayı bana, dedi, Antoniyo gülümsiyerek — tabankayı kurulmasına yardıma başladı. Antoniyo odaya ilk girdiği vakit iliştiği iskemle- ye oturdu ve yine ceketinin düğmele- riyle oynıyarak mırıldandı: — Babam sana meseleyi anlattı mı Pedro? artık politikayla alâkamı kes- tiğimi söyledi mi? Pedronun arkası Antoniyoya dönlük- tü, başını çevirmeden cevab verdi: — Söyledi. kâleti tarafından Kadıköy - Üsküdar | | Co su $irketinin İstanbul belediyesine devri hakkında bir kanun projesi hazırlanmıştır. Haltlen görülmesi için İstanbul be- Jediyesine gönderilmiş olan proje, yakında meclise sevkodilocektir. zip eder bir mahiyet aldığı gün Ro- manya'nın hiç te makul bir çehre ar- zedemiyeceği meydandallır. Yeni Ro- men kabinesinin dış sıyasada - makul olmıyan ve Romanyanın rahatını ka- çırması müuhtemel olan hareket tarzı ihtiyaretmesi için aklı selimin Roman- yadan göçettiğini kabul etmek lâzım Rtlir. Siyasi talün Romanyada böyle bir hata işlediğini iddiaya müsait orta- da bir delil göremiyoruz. Şekip GUNDUZ — Rlltbelerimizi say bakayım? — İkinci derece serkeş, serkeş nam- zedi, sörkeş, asi namzedi, asi, hain nam zedi, hln, alçak ! Don Karlos ekmeği keserken düşü- nüyordu. Bu tabanca meselesi bitden bire canmmı sıkmıştı. Pedronun taban- casına katrğı Ântoniyonun gösterdiği alâka, Pedronun tabantayı — Antoniyo- fun elinden adeta kaparak alışı ona korkunç bir hadiğe gibi geliyor ve iki Üç saat sonra kırmızı bacalı Hollanda şilebiyle bu insanları bir birine taban- calarını emniyet etmiyen memleketten ayrılmış olacağına seviniyordu. Pedronun arkası Antöniyoya dönük- tü fakat onun yaptığı em küçük hare- “*ketleri mdleta sırtıyla görüyordu. Bun- dan dolayı Antoniyo kısa bir kımtlda- tuşla, iskemleyi hafifce gıcırdatarak kol saatine baktığı zaman Pedro süratle döndü vet — Niye saate bakryorsun, dedi. — Hiç, öyle.. Merak ettim de.. Ön ikiye geliyor. Solfranın kurulması bitti. Pedro ka- Tısının çorbasını yatağına götürdü, son- rTa masaya döndü. Yemeğe başladılar. Antoniyo: — Bana hâlâ dargınsın Pedro, dedi. Belki o kadar çabuk barışamayız, fa- kat... Antoniyo birdenbire sustu Pedronun uzattığı ekmeği aldı. Pedronun böyle kendiliğinden Antoniyoya ekmek uza- tışı Don Karlosun demin tabanca me- selesinden duyduğu korkuyu bir çocuk sevincine istihale ettirdi. — Barışacaksınız elbette, dedi, değil mi ki birinizin uzattığı ekmeği ötekisi yiyor. Pedro, Antoniyonun bardığına şarab koydu. Ve sordu: — Flangistlerden ayrıldığını resmen gazetelerle filân ilân etmedin daha de- ğil mi?. — Hayır, yarın ilân edeceğim Pedro. Kararım Gnt oldu, Daha dün gece. —* Peki bu âni karara sebep?. Antoniyo cevab vermedi. Pedronun koyduğu garabı ağır ağır içmeğe baş- Tadı. Pedro, Antoniyoya inanmıyordu. Kakat bu gün sade güzel, uzuns kirpik- lerinin atasından bakan, düğmeleriyle oynıyarak konuşan düşmanın karşısın- da aynı silâhlarla mücadele etmek lâzem geldiğini birden bire hisstemiş ona ek- mek uzatmış, onun bardağına garab koymuştu. — Biraz daha çorba ister misin An- töniyo? — Hayır teşekkür ederim Pedro. — Demek Flangist hareketten uzak- laştın Antoniyo .. — Evet Pedro, her çeşit politikadan.. — Sebeb? — Şer. — Ne? — Bana biraz daha şarab kormısın? Pedro? — Buyur, teca ederim. Antoniyo ikinei bardak şarabı da yu- dum yuüdum yarılarken: — Şimdilik asıl sebebi söyliyemiye- ceğim Pedro, dedi.. Belki birdenbire iç yüzlerini gördün, desem inanmazsın. — Neye inanmıyayım Antoniyo?. — Ne bileyim, ben daha bir çok kötü işlerin içinde bulunmuş bir insanım da.. — İnsan değişebilir, Antoniyo, — Evet ama.. Ne de olsa, senin gibi bir insan benim gibi bir insandan böyle kararlar için daha mühim sebep- ler ister? Değil mi? Bak ne kadar sami- mi konuşuyorum. f mıyordu, ; Onun eve niçin geldiğini de tahmin edemiyordu. Her halde kendini görmek ve bu yalanı söylemek için değil.. Çühn- kü bugün cumartesiydi ve Antoniyo o- nun fabrikaya gitmemiş olduğunu bile mezdi. Sonra Antoniyo çok kurnaz ko- nuşuyordu. Demek ki karanlıkta sırtın- dan bıçaklamak istediği bir şey vardı. — Daldın Pedro.. — Hayır dalmadım. Sadece senin haklı olduğunu idüşünüyorum. Antoni- yo. Evet, asıl sebebi sonra öğreniriz.. Bu gece bizdesin ya?. (Devamı var) , a10 İIRİNCİRANUN — 1938 , Amerikada garilp bir vakâ Bir deli Peygamberlik Taslıyor ! Bu hafta bütün Amorika afkârı Ü? mumiyesinin merakla takip bir hâdise meydana çıkmıştır. Los Anjelos civarmdaki kasabalâf” dan birinde oturan ve aylardanb? iki oğlu ve gelini ile galplere karif mış bulunan 62 yaşlarında Madalf Reboka Silverman isminde bir Kâ* dın, bitkin bir halde birdenbire mef” dana çıkmış ve polis dairesine derek, şu garib macerayı anlatmif” tır: — Büyük oğlam Mark, bundaf dört ay kadar evvel, bir gün tamâ” men değişmiş, yüzü gözü karmaki” Tığık bir halde, eve geldi. Derhal beni, kardoşini ve yengesini yanıtf çağırdı. Hoyecandan boğulur bir de şunları söyledi: *“— Bilirsiniz ki ben çok — dindâf bir adamım. Bu yüzden Tanrı ban$ peygamberlik verdi ve bununla bE raber, dünyanın sonunun yaklaşti * Binı da bildirdi. Nool günü kıyamtt kopacaktır. Yalnız biz, bir dağ bü” şınla çıkacağız ve bu sayede sağ ki” lacağız.,, -Bu sözleri söyler söylemez evdt eline ne geçerse kırdı döktü ve s0ü” ra; bana, kardeşine ve yengesil? derhal kendi atomobiline binmeml”i emretti. Zavallı Mark, öyle bir hald? 1di ki, bu teklifi reddetmek hiçbir mizin aklına bile gelmodi. otomobile girince, Mark direksiyot4 geçti, ve bizi bir dağın tepesine Bö” türdü. İşte, bu dağın tepesinde tam döri ay, vahşi bir hayvandan farksız bİ” hayat sürdük. Tamamen çıplaktık" Yiyecek nammma bazı yabani yemif” ler, ceviz ye ot köklerinden başkâ midemize bir şey girmiyordu. — — «( | Biz dünyanın sonünu beklerkele havalar yavaş yavaş soğumiyâ, 4 rılçıplak vücutlarımız üşümeğe hj lTadı. O günlerde, oğluma sik * bulranlar geliyor, karşısında hay#” letlor görüyor, onlarla bağıra bıl""v konuşuyordu. Artık bu hayata dayanamaz ol * muştum. Nihayet Noelden birkaf gün evvel fena hâlde hastalandım Y? boni evime yollaması için oğlum$ yalvarmıya başladım. İlk evvelâ bU” na kat'iyetle razı olmadı, Fakat 9f hayet, küçük kardeşinin beni şehrif yakmına kadar götürüp bi için onu kandırrabildim. Dört ayda tam 20 kilo zayıflamit” ttm, Artık ayakta duracak mecâ kalmamıştı. Küçük oğlum liyle beni şehre yakmn bir yerde PF raktığı zaman, yerlerde sürüne 1 ne evime kadar gelebildim. Joe (küçük oğul) tekrar ağabtf” sinin yanıma döndü. Çünkü Mark ” nun genç karısını yanında rehine ” larak alıkoymuştu.,, Bu fecl macorasını anlattıkt$9 sonra zavallı ihtiyar kadın, memur” Jara, aramıya çıkarlarsa, gayet birli davranmalarımı, çünkü tami” men delirmiş hir halde olan Mark!” küçük kardeşiyle yengesini öldüre?” leceğini de İlâve etmeyi unutmamif”, ti. Ciyar dağlardaki uzun ve çok - kr aramalardan gonra, momurlar * hayet Los Anjelosfar 38 mil ki Satnt Gabrlel tepesinin 1esrz "'. köşesinde üç betbahtr bulabili dir. Meczup Mark derhal bir neye, öbür zavallılar da evlerif” gönderilmişlerdir. Vakit Sabah Öğle İkdindi Alkoşar 1 vatat 5,58 12,28 14,16 16,50 18,96 sğ