Dış Siyasa Amerikarın ıztırabı İRLEŞİK Amerikanm milletler arası münasebetlerinde beklenil. diği kadar faal bir rol oynayamaması. nın iki sebebi vardır: 1 — Büyük harb içinde Avrupa İşle- rine karışmaktan doğan hayal sukutu. Amerikalılar Vilşon'un tabirince “dünya yi demokrasiye salim bir yeri. yap- maya yardım için harba sürüklenmişler. di, Versailles'de galib devletlerin, hasis menfaatlerinden başkâ bir şey düşünme. diklerini görünce, Avrupaya kârşı arka- larınş çevirdiler, 2 — Fakat ikinci, ve şüpbesiz daha İİ kuruştur. /stanbulda yakalanan balık- n ğ lar bazan fazla bolluk dolayısiyle de- ri, büyük bir iktısadi buhran içinde bu- |ğ iktidara geçtiği (8 seli Ankarada balık ga hiç yokdur, ve mühim sebeb, Amerikanın, senelerdenbe Tanmaşıdır. Rüzveltin srralarda en 'hâd bir safhasında bulunân bu buhran hâlâ geçmiş değildir. Ve son termektedir. Malâindur ki Ruzvelt, (962 senesinde cumhurreisliğine geçtikten &onra, bu huhrana karşı birçok tedbirler almıştı. İktrsadi kalkmma tedbirleri adı verileri ve.sây ile sermaye arasmda 'dâha Adil. ne bir muvazene kurmayı istihdaf eden bu geniş ve şümullü programdan bekle. |$ nen netice elde edilmedi. Cumhuürelsine karşı kuvvetli bir muhalefet belirdi. Sermaye somurtarak bir kaplumbağa gibi kabuğu içine çekildi ve pasif bir obstrüksiyon siyaseti takib etti, Yük- sek mahkeme, programın en-ehemmiyet li hükümlerinin kanunu esasiye muga- yir olduğuna karar verdi. Fakat Ruz- velt, halkın itimadma mazhar olduğun- dan, cebirle, tazyikle iktrsadi kalkınma tedbirlerini yürütmeğe çalıştı. Gerçi İş hacmi büyüdü. İşsizlerin adedi azaldı. Borsada esham fiatları arttı. Fakat bü- İİ ounlarda Bir gün » tabiatiyle”olacak. vük sermayenin mukavemeti kırılmadı. Bu sermayeyi temsil eden Wall Street, bs neticenin sun'i tedbirlerle elde edildi- ini bildirerek reaksiyonun da pek kuv. vetli olacağını iddia etti. Bu reaksiyonu beklemek bile tahit vaziyetin geri dön- Roesesvelt'in birinci devresi böyle »le içinde geçti, Geçen sene ikinci daha esaslı tedbirler almaya karar ver- miş görünüyordu. Fakat başlangıç ola- müsadeleye girişti, Mahkemeyi ıslah ede- rek gençleştirmeğe ve tatbik edeceği pro- büs etti, Bu mücadele Roosevelt'i o kadar yın- ratinıştır ki, mahkemeyi rslah edememiş fakat neticede istediği yola getirmiş ol- makla beraber kendisinde kalikımma pro- gramını tatbik edecek takat kalmadı. Mahkemeyi ıslah için hazırladığı kanun Yâvihası, Amerika mebusan meclisi tara- fından reddedildi. Ve daha kötüsü bu İâyihayr red için toplanan mebuslar, İfi Roosevelt aleyhinde devamlı gibi görü- nen bir muhalefet bloku teşkil etmişler. dir. Bu blokun kuvveti, ikinciteşrin için. de çağırdığı fevkalâde içtima devresinde tebariiz etmiştir. Roosevelt'in, bu fevka- lâde içtimada meclise verdiği kalkınma Programı üç kısma ayrılır: 1 — Mesken kanunu, 2 — Zirat kalkınma kanunu. 3 — Mesai saatleri ve ücretler kanu. mu. Bu üç kanundan ancak birincisi mec- listen geçebilmiştir. Daha esaslı olan di- Zer ikisi encümenlere havale edilmiş ve orada gömülmüştür. Hele bütün kalkın- ma tedbirlerinin ruhu olan üçüncüsünün kabul edilmesine imkân yoktur. Roosevelt, bu kanunları hazırlarken, yüksek setmayenin teşriki mesaisini te- min etmek için Wall Street'e karşı mü- Iyim bir lisan kullanmakta idi, Fakat hiçbir iş görmeden fevkalâde içtima dev- resinin nihayete vardığını görünce, tek- rar tehdide başlamıştır. Cumhurreisi ve onun fikirlerine-tercü- man olan dahiliye nazırı, yılbaşı müna- sebetiyle söyledikleri nutuklarda çok acı bir lisan kullanmışlardır. Fakat bu teh- didin Ani neticesi, yüksek sermayenin biraz daha kabuğu içine çekilmesi, esha- mn azıcık daha fiattan düşmesi, yani iktisadi vaziyetin azıcık daha daralma- sından ibarettir. Şimdi bugünler içinde meclis tekrar açıldı. Roosevelt'in ele a - vuca sığmıyan bu sinsi muhalefete kar. g Ws gıdalardan madultur. aylar içinde derinleşmek istidadını gös- | ij İeketidir, lâkin tabiat dünyanın hiçbir ii denizine balık bolluğu il Marmara ve Boğasiçine olduğu kadar H İtmikdr dovrenmadığı için onlar biz- ii kismen bize bile satarlar. g birilse balık sarfiyatı için öyle bir piya- 4 de arasıra veriledek balık bile muaz- il sem bir islihlâk yeridir. Hi num arayıp'da bulamadığı bir makal- il dir, Neredesiniz. 4» deşebbüs sahiple- Hi bir ocak kâfi... Fakot ucuzluk ve te- resi haşladıktan sonra Roosevelt |E pezelik şart; Kilo ile perakende alındı © ii fazlaya gelen balıklardan ih tenesini rak Amerika yüksek mahkemesile bir | sskara yaptıktan santa oluz kürtş fi. ii ot koymamak elzem... Iş adomlarımın 4 veya falebelerin mütekâsif bultmder Şi grama engel olmaktan çıkarmaya teşeb- |ği | kaç lokanta - makul kör alarok - me. ireld virmi kurusa bir öğün yemek ve H vebilir. Bu bir öğün yemekte bol balık, i hiç de pahalı olmıyan mevvalarımız- | dan birkaç tene btlumur, kalk scuz Şi 8 Pir figtla temiz ve kuovelli gıda almış $i ii olur. ir Km? Teklif else hükümetten yardim MH görmez mi? Doğru Değil mi? Balık bolluğu | VE UCUZ yemeki İstanbulda bu mevsim, fetvkaldde ba- hk bolluğu var, o kadör ki sahillerde #epçe ve sepetle balık avlanıyor. Ba ğ lık sudan ucuza değilse bile, herhalde 9 etien çok ucuza sotılıyor, Sirkeci rıh- Hımanın bir kısmı, balık olmak üzere tâ İtalya ve Yunanistandan gelmiş teknelerle dolu... Fakat bir lokantada © balık yemek istediniz mi, iki adetlü- M Ver için vereceğiniz en aşağı Ücret otuz nize dökülürken, diğer şehirlerde, me- v0 ancok büyük lokantalarda bulman İtalya ve Yisnanislan da sahil mem- hususunda â den balık alimler, konserve yapıp hatt& i Bizde de mükemmel balık konserve $ fabrikaları olsa, frigorifit tesisatlı va- gonlar bulunsa, şehirde balıkları taze taze saklamak için tesisat vücuda ge- W sa açilir ki, bundan memleket iktısa- diyatı lehine doğacak büyük tesirleri E kestirebilmek iktisat ölimi olmya mü- tevakkıf değildir. İç kara şehirlerimiz- de askerlere ve kükümet mekteplerin. Konserve fabrikası, frigorik tesisat vücuda getirilmesi zamana muhlaçtır, Fakat şimdilik yalnız İstonbul şekrin- $ ge balık istihlâkini arttırmak kabil de- Bil ami? Ucuz ve temiz lokanla, İslanbillu- Sermayeye Tüzen yok, Kü-W BE cülebir dükkân, birkaç tabak ve soire, ğ ği takdirde bile tanesi iki kuruşlar ğu Beyoğlu, Eminönü, Sirkeci, Be sb gibi semtlerde açılacak böyle bir- E “Balık yel” diye oraya buraya bir» kaç levha astırmakla iş göreceğini sa. $i il nan “Milli iktisat ve tasarruf cemiye- vle bir teşebbüse girişemez mi? İğ Nihayet bir tecrübe olsun yapamaz Müddesumumi (İdam mahkümuna) — Son arzunuz nedir? ldam mahkümu — Müstemleke iste- riml — Fransız karikatürü — a şı alacağı vaziyet belli olacağından bu içtimaa büyük ehemmiyet atledilmekte- dir, (Utustan) A. $. Esmer — HABER'in edebi romanı : 7 “Yaşamak Hakkı ROMAN ARE rikmet —i— 1936 senesi 18 temmuz cumartesi günü öğleden evvel saat 11 sularında Akdeniz kıyınındaki İspanyol limanı mutat hayatını yaşamaktaydı. Birbir. lerinden haberi olmayan, birbirlerini tanımayan ev kadınları aynı pazarda aynı zerzevatçılara uğrayıp yeşil fa- sulye, kabak, domates almışlar, bazıları, kızını ertesi günü evlendirecek olan kâsap Rafaclitoya gidip ayrı ayrı ten cerelerde pişirmek üzere aynı dananın etini kestirmişlerdi. Yumurta ithalâtı ve zeytinyağı ihracatı şirketlerinde ay nı muâmeleler yapılmakta, birbirini ta- nımayan biro odacılârı aynı meyhane- de aynı fıçılardan yarım $u yarım Şşâ- rap içmek için aynı sabırsızlıkla öğle paydosunu beklemekteydiler. Don Fer nando, sadakatinden şüphe ettiği karı- sını vurmağa karar vermiş, aynı karara Don Fernandonun adını bile duymadı- ğı Don Jozef de gelmişti. Salamankalı Kont dö Kosasla Madridli Dük de Sikr Amerikaya gitmek için aynı transatlan | tiğe bilet” aldırmışlardı. Şimdi aynı otelde ikisi de odalarında srtüstü ya- tarak, birbirinden habtrsiz, aynı şeyle- ri: doların çok yükseldiğini, peçetanın | çok düştüğünü ve ince uzun bacaklı Brodvey - görlslerini düşünüyorlardı. Don Manuel yine öküzlerin arasında yürüyor, yine yalnız siyah saçları i8- lanmışa benziyen Donya Elizabetin ölüsünü görür gibi oluyor ve Burgos- taki manastırdan kaçan genç papasın: “Kaçtım, Manuelito, çünkü Santo Do- minigo de Silos manastır, dört köşey- di, ortasında bir avlu, avluda bir ha- yüz, havuzun kenarında tek bir selvi yardı, kendimi 6 selvi gibi yalnız his- sediyordum.,, dediğini hatırlıyordu, O sabah limana giren ve © akşam Don Karlosu da alıp gidecek olan Hollanda şüebinin tayfalarıyla ondan bir saat sonra demirliyen İngilir bandırak yel- kenlinin gemicileri aynı çalgılı dar 80- kak'arda aynı kadınlarla yatmak için sıra beklemekteydiler. Biribirlerini ömürlerince © görmi - yecek insanlar ayni aksiliklere ayni kü- fürleri ediyorlar ve ayrı evlerde gime- | şır yıkayan kızlar ayni şarkıyı söyl öyor- | Jarâr. Tersanede, doklarda, rıhtımda yür- leri bile ilk bakışta, biribirine benziyen aşağı yukarı ayni mavi tulumlu işçiler her günkü hareketleriyle ayni işleri ya- Alman: derlülermöb 1938 kasadı! — Sovyet karikatürü — pryorlardı. Velhasıl renklerinin, havası- nın, seslerinin, yapılarının; «sokakları- nin ve meydanlarının başkalığına rağ- men bu Akdeniz kıyısındaki . İspanyol limahında insanların gündelik hayatı hiç bilemedikleri, göremedikleri, her- hangi bir Akdeniz limanındaki insanla» rın hayatıma'benziyorda. Ve eğer, bu 1936 senesi 18 temmuz cumartesi günü öğleden evvel saat 11 sulârinda evinin çalınan kapısını açtığı vakit Don Pavlo Alvares oğlu Don Antoniyoyla karşı laşmasaydı, pelerinli Alfonsoyla yaptı” ğı münakaşaya ve biraz evvel kızı Kon- gitayı paylamış olmasına rağmen, “işte bir gi nüm daha sükün içinde geçmek» diyebilecekti. Fakat bunu deye- Don Pavlo Alvaresin oğlu “Don An- toniyo altı aydanberi bu kapıyı çalma- mıştı. Don Pavlo Alvares, oğlunun bu &ve gelebileceğine ihtimal vermediğini ve artık onunla yalnız arasıra sokakta görüşmeğe alıştığı için Antoniyoyu ka- pınım önünde görünce şaşırdı.. Antoni- | yo babasını hafifçe iterek içeri girdiz — Sizleri ziyarete geldim baba, de- di. Konçita nasıl? Pedro evde değil mi? — Konçita bir iki güne kadar doğu- rücak, Pedro cumartesi olmasma rağ- men evde. Ne vâr?, Antoniyo cevap vermedi, Konçitanm odasına doğru yürüdü, Ve bu sefer Konçitanın kapısı açılıp odaya Antoni yonun girişi evvelâ Pedronun sağ kaşı üzerinde müessir oldu. Bu siyah, kalın kaş birdenbire yukarı kalktı. Konçita; — Antoniyo! diye sevinçle haykırdı. Antoniyonun arkası sıra odaya gir- miş bulunan Don Pavlo Alvares: — Işte görüyorsunuz ya, dedi, bi- zim muhterem mahdumumuz Don An- toniyo Alvares.. Doya doya temaşa © din... On dört yaşındanberi “Dilbet Anto- niyo,, namıyla maruf bulunan Don Antoniyo Alvares ince uzun boylüydu. Siyah kaytan bıyıkları ve anasından mis ras kalan harikulâde güzel gözleri var- dı ki o bu gözlerin içini göstermekten Tor kuyormuş gibi her şeye, herkese, yarı kapak uzun kirpiklerinin . arasın- dan bakardı. Mükemmel gitara çalar ve aşk şarkılarını büyük bir ustalıkla söy» lemesini bilirdi. Donya Konçiti, kozasmın hâlâ kalkık duran siyah kalın kaşına; yalvarirken 12) # 3 rm Sabir “ Türkleri a ve if Sibirya adı” » menşei i Sibiryada Sabit adlı bir kavi. makta idi. İşte bunun için bu ÜS. birya adı verilmiştir. Şimdiye 8“ kavmin hangi ırktan olduğu lim adamlarınca münakaşa edilmi ta bunların Slav olduğunu ileri 8 de ortaya çıkmıştı. 2 Son zamanlarda Budapeşte üni“ si Türkoloji profesörü Nemeth Gi meseleyi tetkik ederek Sabirlerin © oldüğunu isbat etmiştir. 465 senesinde Sabirler garba “8 hücum etmeğe başlamışlar, önl€ Onogur, Saragur ve Ogur kavim! daha garba sürmüşlerdi. lavuk da Avarların tazyikıma ler. Binaenaleyh bu tazyik kan” garpteki kavimler üzerine bici bur kalmışlardı. 528 senesinde Sabir kralı olan ölmüş yerine zevcesi Boarık kral olmuştu. Sabir Kraliçesi Boarik ma Bizans politikasını takip etmiş ta bu yüzden harplere dahi girişm buriyetinde kalmıştı. Bu sıralardf hükümdarı Keykubad, Sabirlerin © de bulunan iki Hun reisini Bize 5 karşı harp için kendisine yardım © üzere nezdine çağırmıştı. Bu Hun *& rının İran ordusuna iltihak için 525 rin ülkesinden geçmesi lâzrmdi! kraliçe Boarık ordusunun başına Hunları Kudutları dahilinde bek yaklaşan Hun kuvvetlerile müthiş be giriğerek Hun reisleririden bi almıs, diğeri de harpte maktul dö tü. Esir düşen Hun.reisi, eline KO vurularak Bizansa gönderilmişti. Sahir kraliçesi bütün hayatı mü ce Bizans ile dostane münasebatti “| Tünmuştu. j 590 senelerinde ise Sabirler Bini dusuna yardım etmekte idi. Bizan. Sabirlerle birlikte bir Tran kalesini Yasar etmişler ve kale fazla mukatt ettiğinden artık ümitleri kalmi Sabirler Bizanslıların ümitsiz oldu? 4 görünce 6 zamana kadar ne İrani ve ne de Bizanslıların asla bir muhasara #leti yapmışlardı. harp tarihinde mühim bir mevki * bu keşif sayesinde tmıhasara edile? zi ra kalesi çok tehlikeli dakikalar $ Nİ mişti, Sabirler İran ve Bizans arasındaki İki kavim ile sıkı münasebatta b lar, Kafkasyada Avarların 558 sen bunları müthiş bir mağlübiyete ui” ları samana kadar mühim roller © mışlardı. Bu tarihten sonra artık İran ve gerek Bizans ordusua cı kuvvetler göndermekle iktifa et? di. En nihayet Bizanslılar mağlüp edilerek tarih sahnesinden mişlerdir. Son yapılan araştırmalar or Sabirlerin Hazer Türklerinin celi duğu meydana çıkmıştır. Binaeiiş Sabirler inkiraz bulduktan bir gü sonra Hazer sahillerinde bu ad # yeni bir Türk devleti teşekkül et? g ki bu kavmin tarihi Türk meğem? rihi bakımından da son derece yetlidir. ötEETEEPYEEEÇEREEEEESS EMDİ GİLFERŞEEİ A Hüseyin Nemik O ” : CUMA a İKİNCİKANUN — 1938 Hileri: 1356 — Zilkade 5 Güneşin dokuya Güneşte PE. 720 16,50 Soğukların artması Vakit Sabah Öğle ikindi Akşa: » Zet” 5,58 12,20 14,43 1636 1843 ME, Don Karlos: i — Hoş geldin, Antoniyo, deği.” ta durma, otursana!, . Antoniyo oturdu. Ceketinin göl siyle oynyarak; K — Pedro, diye mırıldandı, p evde olduğunu bilmiyordum. p sin,, Evde olduğunu bilseydim (Devami * 5 ii akı / za1 rx 85 5