— EWEEI ö YA?AN:(R)AİTD%&: :Jo . KA V 178 'KAHRAMAN KIZ Trankavel hizmetçi kızı yakalamak üzere ileri atılan Annais'i dutdurdu!: — Brakın, dedi, Döyüş yetimizi in tihap etmek metburiyetindeyir. — Evet, dövüş yerimizi, ölüm dö- vüşü: Sen Priyak'ın eline düşmekten se, ölünceye kadar dövüşeceğim. — Siz ondan nefret ediyorsunuz, fa kat o sizi seviyor! Annais boğuk bir sesle cevap ver- di: " * — Bu, âannemin katilidir. Trankavel ona baktı ve onu bu ka gdar güzel ve bu kadar cesur görünce ürperdi: ’ — Matmazel, dedi. Eğer buradan diri olarak çıkarsak, size yemin ediyo Tum ki, bu adam benim tlimle ölecek- tir. Annais, âmirane bir tavırla: —Siri bundan menediyorum, dedi. Sen Priyak bana aiddir, Trankavel bir an sükünetini muha faza etti; sonra göyle dedi: — Şu halde size itaat ediyorum. Şimdi yukarıya çıkın matmazel, evini zi bana göztermek Tütfunda bulunma, hızT rica etmek mecburiyetindeyim. İlk katta geniş bir merdiven sahan- hği vardı ve Trankavel bir bakışta bu nu tetkik etti. Sonra kıltamnın ucunu halrya batırarak şöyle dedi: *— Trankavel, işte bBurada ya öle- cek veya galip gelecek! Sokakta gürültü büsbütün artıyor du. Komşuluktaki seyrek evlerin pence relerinden kafalar uzanıyordu. Fakat, aşağı inmek cesaretini hiç kimse göste remiyordu: Her kes dehşet içinde ken di kendine şöyle diyordu: "Bunlar kar dinalem adamları” Sonra, ürpererk pen cerelerini tekrar kapryorlardı. Muhafızlar coşuyorlardı. Bü kapı mın mukavemeti onları âdeta kudurtu- yordu. Sen Priyak, çenesi takallus et- miş bir vaziyette elinde kılınciyle ka- , pınim yanında durüyor. darbelerin inme si Rap eden yerleri gösteriyordu. Kapt N l | | iyice harap olduğu halde, hâlâ muka- vemet ediyordu. Birdenbire, Bu kapı, müthiş bir gürültü ile yıkıldı. Bu gürül tüyü müthiş bir nara ve tehdid nidaları takip etti, On, or beş muhafız, beraber saldırdılar. Bir an, içinde geniş sahanlık, ışık ve gürültü ile doldu. Yanan meşaleler duvarlara korkunç gölgeler çizdi. Ta kallıs eden ağızlar, naralar attılar. Mu hafızlar coştu. Sıkışık bir garup halin de merdivene yürüdüler. Aymi zamanda bağırryorlardı: — Yukarıya! Yukarıyal.. İleri!.. D Çığlık kesildi, daha dogğrusu inilti ye münkalip oldu. Etrafa dehşet çöktü, Yukardan bir şey, korkunç ve cesim bir şey, süratle ve müthiş bir gürükü ile merdivenlerden yuvarlanarak aşağı ya indi, en önde bulunan üç kişiyi ezdi. Sonra, duvara çarparak kırıldı, parça landı. Bu, Trankavelin hızla yuvarladı ğt kocaman ve ağır bir sandıktı. Muha fızlar dehşet içinde sokağa kadar ge- rilediler, sonra, kuduz nidalarla tekrar merdivene hücum ettiler. Trankavel bağırdı: — Savulurı, savulun !.. Bütün salonu boşaltmış ve bütün dolapları, sandalyaları, ağır koltukları masaları, mâden! büyük şamdanları hü lâsa, mermi olarak — kullanabileceğini kestirdiği bütün eşyayı sahanlığa top lamıştı. Ve muhafızların tekrar hücuma geçtiğini görünce, ağır bir kultuğu kav radı ve müthiş bir hızla bu kalabalığın ortasına savurdu. Bunu bir sandalya, sonra bir koltuk daha takip etti. Ağır bir bronz şamdan, bir yıldırım hız'yle aşağıya indi. Bir beyin fırladı. Kafa tas ları kırıldı. Gürültü ve iniltiler korkunç bir hal aldı. Küfürler, lanetler, figanlar yüleseldi. Hınhık tenhaydı. Yıldırımlar ora ya inmişti. Kırık dökük eşya arasında ölüler ve tan çekişen yaralılardan baş ka kimze yoktu. ÇİZEN Sğ H & T p A t y BASMAMIŞ ORMANLAR. DAN GEÇ/P MEDENİ BU İ DOĞRU İLERLNORDUK b a Mız””f“ M L%Sl_".h'îkı £EDİP KAHRAMAN KIZ « 179 Trankagel Annais'e bakarak gülüm sedi ve sakin bir sesle; — Barviyar bana bu nevi eskrimi öğretmemişti, dedi. Fakat, bunu yine gde biliyorum. Sokakta, Sen Priyak'ın etralına top Tanmış olan muhafırzlar görüşüyorlardı. Annais, eğilerek sahsnlığın karma ka rışık ve korkunç — haline baktı. Sonra Trankavele dönerek, ona garip bir na- Sen Priyak emir verdi: — Tüfekleri hazırlayın ! Tülekler dolduruldu. Sen Priyak hiddet içinde tir tir titriyordu. Adamla rından yedisi ölmüş. beşi de ağır bir şe kilde yaralanmıştı. Tüfekleri evvelâ kullanmak istememişti: Annais'i diri o Tarak ele geçirmek en büyük emcliydi. Fakat, şimdi, hiddeti, aşkından ağır ibasmağa başlıyoşdu. — Ayni zamanda genç kızın çekileceğini ve vurulmiyaca Betr da ümid ediyordu. —Yalnız erkeğe ntşan alm! Anlı yor musunuz köpekler! Eğer onu yara Jarsanız, sizi mahvederim!.. On iki muhafız içeriye girerek yan yana dirildiler ve tüfeklerinin fitilleti ni yaktılar. Trankavel sarardı: Annaisi kaldırrp bir hamlede salona atlamak ko laydı. Fakat böylelikle merdiven düş- manın eline geçecek ve muayyen bir mükavemetten sonra Annais yakaldna caktı.. Hayır! Oradg kalmak lâzımdı. Sen Priyak merdivenin altından ba Kirde: — Mösyö, teslim oluyor musunuz? Trankavel sakin bir-sesle cevap ver di: — Mösyö dö Sen Priyak, matmazel dö Lesparın çıkmasına müsaade edersi niz; kendiniz de burada yanımda ya- rım saat müddetle kalırsınız. Ve o za man, size söz veriyorum ki, teslim ola cağım. Kabul ediyor musunuz? Sen Priyak hiddetinden köpürmüş Sir tavırla bağırdı: — — Hayır! Matmazel ateş edeceği lütfen çekilin. Annais, Sen Priyaka bakmadani — Mösyö Trankavel ,dedi. Eğef $i zinle beraber öldürülüreecn, hiç olmaf sa asil bir insanm refakatinde ölmüş ? lakağım: Mösyö, size bütün mevecudi” yetimle teşekkür ederim. Trankavel bu sözlerden gaşyolmuf bir vaziyette iğildi. Sen Priyak hiddetinden kudurmu? gibi uludu ; — Ateş!, Sahanlığın duvarlarını bir gök İ rültüsü sarstı. Kurşunlar müthiş bir RÜ rültü ile duvarlara serpildi. Siyah bf duman tabakası bütüm sahanlığı ve müf — diveni kapladıktan sonra, ağır ağır d"; gılmağa başladı. Sen Priyak artık insan sesine bentt miyen bir sexle: V — Ülerit.. : Diye emir verdi ve, kendisi başti — olmak üzere, bütün —muhafızlar, Wf', kunç naralarla ileriye atıldılar. Raskasla Korinyan, küçük bir Tij nın aydmlattığı mahzenc in€h mert' — venlerden süratle aşağıya inmişlerdi. Korinyan, duvara yaslanan bir d'( ehramımma sevirç'dolu bir harar at rek bağırdı: J — ÖhlNe güzel giraplar! Lütfen BE © na plânmızı anlatın Raskascığım, kat daha evvel, şunların tadma bal lan da, anlayış kabiliyetimiz artsın- Korinyan bu sözler üzerine defw faaliyete geçti ve önüne gelen ilk yı kolaylıkla boşaltarak: — Mükemmel, diye mıtıldanda. S Priyakı buraya — kapattığımız her halde canı sıkılmiyacaktır. DOİ"_ su onun yerinde olmak isterdim. — Eh! buradasınız ya! Korinyan ikinci şişeye hücum yordu. ç — Anlatın, dostum, dadi, Sizi € liyorum. » Öi ea ada İA AR İ Si SK — ghe Ca lt ll Ü l DÜM